26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 10 MAYIS 2020 PAZAR [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: EMİNE BİLGET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KKTC KORONAVIRÜS SAVAŞINDA BÜYÜK BIR BAŞARIYA DOĞRU KOŞAR ADIM ILERLIYOR Koronavirüs ve KKTC GÖKHAN CEBECI TIP DOKTORU / YAZAR Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemiz de dahil olmak üzere neredeyse tüm yerkürede hayatı durma noktasına getiren koronavirüs salgını ile mücadele tüm hızıyla devam ediyor. Her akşam Türkiye’nin yeni vaka sayılarını takip ederken, diğer ülkelerin de salgında ne durumda olduğu konusunda bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Bunun ile ilgili ülkelere canlı bağlantı yapan televizyon ekranlarından da, gazeteler ve sosyal medyadan da birçok veriye ulaşabiliyoruz. Ama bir ülke var ki, ne yazık ki kendi medyamızda bile yeteri kadar yer bulamazken, koronavirüs savaşında sessiz sedasız büyük bir başarıya doğru koşar adım ilerliyor: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Dünya Sağlık Örgütü’ne üyeliği olmadığı için dünyanın ne yazık ki farkına varamadığı ve yine nedendir bilinmez bizlerin de gözden kaçırdığı bir başarı öyküsünün satırları yazılıyor Yavruvatan’da. İlk vakanın 10 Mart günü tespit edildiği KKTC’de, 7 Mayıs tarihi itibarıyla yapılan toplam test sayısı 19.201. Toplam vaka sayısı, 31’i yabancı turist olmak üzere 108. Tanı konan vakaların bugüne kadar 103’ü iyileşirken ne yazık ki 4 kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerden ikisi Türk ikisi ise Alman. Şu an kalan aktif Bir ülke var ki, kendi medyamızda bile yeteri kadar yer bulamazken ve DSÖ’ye üye olmadığı halde koronavirüs savaşında sessiz sedasız büyük bir başarıya doğru koşar adım ilerliyor: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay KKTC Başbakanı Ersin Tatar vaka sayısı ise sadece bir. Yine 7 Mayıs tarihi itibarıy la ülkede koronavirüs nedeniyle yoğun bakımda yatan hasta bulunmuyor. Asıl bu mücadeleyi güzel ve özel kılan ise Kuzey Kıbrıs’ta 17 Nisan’dan bu yana yeni vaka saptanmaması. Zamanında müdahale İlk olarak Alman bir turiste Covid19 teşhisi konması üzerine hemen okulların kapatıldığı, sonraki süreçte uçuşların durdurulduğu, ilçeler arası yolculuğun yasaklandığı ülkede 23 Mart’tan itibaren 06.00 21.00 saatleri arası kısmi, 31 Mart’tan itibaren de 21.00 06.00 saatleri arası tam sokağa çıkma yasağı uygulandı. Kısmi sokağa çıkma yasağının olduğu saatlerde, vatandaşlar market, eczane, benzinlik ve bankalardan temel ihtiyaçlarını temin edip tekrar evlerine dönmek koşuluyla izin belgesi ile sokağa çıkabildi. Bir yıl hapis ve para cezası olan sokağa çıkma yasağına uymayan ya da maskesiz sokağa çıkanlar gözaltına alındı. 42 gün süren karantinanın ardından ise son iki haftada yeni vaka saptanmaması üzerine normalleşmenin ilk adımı olarak 4 Mayıs’tan itibaren pazar günü hariç haftanın altı günü kısmi sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Akşam 21.00’den itibaren geçer li olan tam sokağa çıkma yasağı ise bir süre daha ve yine her gün devam edecek. Bu hafta başı market, eczane, banka, kuyumcu, beyaz eşya bayii gibi kimi işyerlerinin normal mesai saatleri düzeninde açıldığı ülkede oteller, eğlence yerleri, spor salonları, berber ve kuaförler ile birlikte pazar yerleri ve okullar kapalı tutulmaya devam ediliyor. Düğün, sinema, ibadet gibi toplu etkinlikler halen yasak. Alkışı hak ediyorlar Restoran, pastane, kafe ve büfeler ise çalışanlarına test yaptırmak koşuluyla, 11 Mayıs’tan itibaren paket servis ve yerinden gidip alma hizmetini başlatabilecekler. Açılan işyerleri hijyen, sosyal mesafe ve maske kuralları konusunda sıkı denetlenecek, bu kurallara uymayan işyerleri kapatılabilecek. Sürecin ikinci aşamasına geçilen ülkede vatandaşlara önlemlere uymaya devam etme konusunda uyarılarda bulunulmaya devam ediliyor. Normalleşmenin ilk adımlarının atıldığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gelinen nokta bu şekilde. İdareciler ve sağlık çalışanları başta olmak üzere emeği geçen herkes ve duyarlı davranarak kurallara uyan Kıbrıs Türk halkı büyük bir alkışı hak ediyor. En ufak bir rehavete bile yer olmayan pandemi savaşında KKTC’de elde edilmiş olan bu güzel tablonun bozulmaması dileğiyle... Adalette yeniden FETÖ taktikleri mi? Erdoğan/AKP iktidarı ile, şimdi Fethullah Gülen Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) denilen, o zamanlar ise baş tacı edilen Gülen Cemaati, 1725 Aralık 2013 tarihinde resmen ve fiilen ayrıldıktan sonra, iktidarın tek başına yaptığı haksızlık, adaletsizlik ve hukuksuzluklara “İkinci Silivri Trajedisi” diyordum. “Birinci Silivri Trajedisi”ndeki haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikleri bizzat yaşamış olan, yıllarca hapis yatmış olan saygın insanlar beni uyardılar: “Hocam Silivri’de, Erdoğan/ AKP ve FETÖ, ortak eylemle, TSK’yi, güvenlik güçlerini, üniversiteleri, medyayı, meslek ahlakına sahip bürokratları tasfiye ettiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini sarstılar. Şimdi evet, Erdoğan/AKP de tek başına büyük haksızlık ve hukuksuzluklar yapıyor ama o zaman yapılanlar Demokrasiyi ve Cumhuriyeti temelden yozlaştırdı. Bugün olup bitenler o zaman yapılanların sonuçları olarak, onların yanında hafif kalır. Lütfen bu ‘İkinci Silivri Trajedisi’ tanımını kullanmayın. Silivri’de yatanlara haksızlık oluyor!” dediler. Ben de onun üzerine, hiç olmazsa bir süre için, “İkinci Silivri Trajedisi” tanımı yapmadım. Fakat, Cumhurbaşkanı’na Hakaret Davaları... Osman Kavala’ya yapılan haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklerin ağırlaştırılmış biçimde devam etmesi, hem tahliye kararı verilip hem yeniden tutuklanması... Eren Erdem’e yapılanlar... Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in yargılanmasında, iddianamenin içeriği ve medyaya yansıtılışı, avukatları konusundaki ihmaller, Murat Ağırel hakkında yine iktidara yakın medyada yer alan yalan haber ve iftiralar... Murat Ağırel’in SARMAL adlı kitabı için yaptığı söyleşinin casuslukmuş gibi haberleştirilmesi... Bir devlet memurunun, Vakıflardan kiraladığı bir arsa üzerinde, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak yaptığı bir inşaatın belediye tarafından yıkılması haberi dolayısıyla, gazeteciler ve politikacılar hakkında “terör örgütü” suçlamasıyla soruşturma başlatılmış olması... Olayın tırmandırılarak, CHP Grup Başkan Vekilleri hakkında bile soruşturma başlatılmış olması... Bütün bunların üstüne, “İnfaz Yasası” denilen örtülü af yasasıyla: Örgütlü suç, şiddet kullanma gibi suçlardan mahkum olanlar serbest bırakılırken, tutuklu yargılananların ve özellikle de son tutuklanan gazetecilerin, bu yasa dışında bırakılması... (Ve elbette “FETÖ Borsası”, “İstanbul’daki Avukat Bürosu”, “Pelikan Grubu”, “Adalet Bakanlığı’ndaki Yeni Tarikat”, “AKP Teşkilatından Atanan Yargıç ve Savcılar” gibi başlıklarla medyada yer alan haberler, yorumlar, dedikodular.) Bu dönemi “İkinci Silivri Trajedisi” diye adlandırmamın hiç de haksız ve dayanaksız olmadığı konusundaki kanımı güçlendiren olaylar. Bilmem haksız mıyım? (Üstelik, RTÜK gibi, Basın İlan Kurumu gibi, BDDK gibi idari kurullara, Anayasa’nın ruhuna aykırı olarak tanınan ceza verme haklarından söz bile etmedim.) HHH HER ZAMAN, BIKMADAN, USANMADAN: YAŞASIN BAĞIMSIZ ADALET... YAŞASIN HUKUK DEVLETİ! Bu sistemin geleceği yok GÜRSEL EROL CHP ELAZIĞ MILLETVEKILI Her ülke kendi tarihsel ve toplumsal koşulları itibarıyla kuruluşundan içinde bulunduğu zamana sürekli güncelleyerek belli kodlar ve gerçeklikler taşır; bunlar yönetim sistemine, anayasal düzene ve politik hayata ruhunu verir. TBMM ülkenin en önemli kurumudur; çünkü Türkiye’de hiçbir kurum yokken Meclis vardı. Bizde Meclis, toprakları yabancı güçlerce işgale uğramış bir toplumun yeni bir “devlet ve millet’’ inşa etme amacı ve iradesi ile oluşmuştur. Birinci Meclis ki Ulusal Kurtuluş Savaşı devam ederken milli iradeyi tesis ediyor, Meclis Hükümeti sistemi ile yürütme görevini verdiği bakanları atayarak icra faaliyetlerini yürütüyor, İstiklal Mahkemeleri yoluyla yargı görevini oluşturuyor, kamu idaresini kuruyor. Ve her şeyden önemlisi ordu kurup savaşı yönetiyor. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti kurarken kişilere dayalı bir anlayışı değil; anayasal sorumluluk taşıyan liyakat, devamlılık ve güvene dayalı bir sistemi tercih etmiştir. Yasama 1924’teki anayasa değişikliği ile bakanlar kurulunun 1921’e göre olan Meclis tarafından seçilmesi yerine, Meclis’e karşı sorumlu olması benimsendi. Parlamenter sistemin en temel kuralı olan “Meclis, hükümeti her zaman denetleyebilir ve düşürebilir’’ ilkesi 1924 Anayasası’nda belirtilmekteydi. 1961 Anayasası ile “Meclis Hakimiyeti’’ yerine “kanun hâkimiyeti’’ prensibine dayalı bir sisteme geçiliyor. Yani Meclis’in yaptığı kanunların anayasaya uygunluğunu kendisi yapmayacak, son sözü Anayasa Mahkemesi söyleyecektir. Yeni sistemin en önemli dinamiği Cumhurbaşkanı ile meclis çoğunluğunun aynı partiden olması üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Çünkü böyle bir sistemde Cumhurbaşkanı hem rahatça kararna Bugün ülkemizde yaşanan temel sorunun kaynağında devletin parti devletine dönüştürülmüş olması ve güçler ayrılığındaki denetim ve yargı ayağının siyasallaşması bulunmaktadır. me çıkarıyor hem de istediği yasaların meclisten geçmesini sağlıyor. Yani yasama “yetkisi’’, yüretmenin “görevi’’ne eklemlenmekte, yasama ve yürütme özdeşleşmektedir. Yürütme Siyasi partiler devlet olmaz. Siyasi partiler devleti yönetmek için hükümet olurlar. Devlet baki ve kalıcıdır. Partiler ve hükümetler geçicidir. Bugün kurumlardaki siyasallaşma maalesef en tepeden başlamaktadır. Eskiden devleti temsil eden Cumhurbaşkanı ülkede yaşanan ulusal bir sorun ile ilgili başbakan ve siyasi parti genel başkanlarını toplantıya çağırıp istişarelerde bulunarak soruna ortak bir çözüm geliştirerek devlet aklı kullanılırdı. 83 milyon yurttaşımızın ve toplumun her kesimini ilgilendiren sorunlarla ilgili ulusal birliğimiz ve dayanışmamız göz ardı edilmektedir. Bu sisteme göre atanan bakanlar seçilmiş olmadıkları için millete, meclise sorumlu değil kendisini bakan olarak atayan iradeye karşı sorumluluk içindedir. Yeni sistemdeki bir diğer gariplik de şurada; Bakanlar kurulu kaldırılmasına rağmen bakanlar Cumhurbaşkanı tarafından “kurul’’ toplantısına çağrılıyor. Ancak o bakanların tavsiye niteliğinde dahi karar alma yetkileri yok. Biz siyasetçilerin önceliği, devletin gelenekleri ile liyakat esasıyla devamlılığına katkı vererek sorumluluk hissetmektir. Ayrıca siyaset kurumlarını ve siyasi partileri geçmişte bazı uygulamaları ve tercihleri ile ilgili gelenekleri vardı. Devlet bürokrasisinde bulunduğu görev sürecinde başarılı olmuş, gelebileceği en son mesleki kariyerine gelmiş kişiler halkına, devletine ve ülkesine hizmet etmek için siyasete girer ve mil letvekili olurlardı, milletvekilliği bürokratik ve siyasi kariyerin gelinebileceği en son noktası jübile yeriydi. Bugün ise bu sistem tam tersine dönmüştür. Yargı Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin seçimi ve Anayasa Mahkemesi’ne üye atanması gibi hususlarda özellikle meclis çoğunluğu ve cumhurbaşkanının aynı partiden olması başlı başına sorunludur. Bugün ülkemizde yaşanan temel sorunun kaynağında devletin parti devletine dönüştürülmüş olması ve güçler ayrılığındaki denetim ve yargı ayağının siyasallaşması bulunmaktadır. Kurucu irade kamu adına görev yapan bakanların, bürokratların yetkilerini, idari tasarruflarını ve uygulamaların denetimini Danıştay’a; kamu bütçesinin yasalara uygun harcanmasının incelemesini, denetimini ve hükme bağlanmasını ise TBMM adına Sayıştay’a vermiştir. 1961 Anayasası ile kanunların anayasaya uygunluğunun denetimi için ise Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Görülüyor ki 2017’deki anayasa değişikliğine kadar, yaklaşık 100 yıllık cumhuriyet, 70 yıllık demokrasi sürecimizde modern demokrasilerdeki denge ve denetlemeye dair arayışlar ve kurumlar benimsenmiştir. Sorun; gittikçe siyasallaşan olağanüstü merkeziyetçi bir yönetim anlayışı, kendisi gibi düşünmeyen ve kendi partisinden olmayan belediyelerin toplumun ihtiyaçlarını karşılamasını engellemektedir. Sistemin çarpıklığının en önemli dışavurumu, atanmış kişilerin, seçilmişlerin uygulamalarını ve iradesini engelleme yetkisinin olmasıdır. Adını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Ata 2 8 MAYIS di. AVM’lerin aslında hiç kapanmadığını açıklayan Koca türk tarafından alan gazetemiz Cumhu “AVM’lerin kapatılmasıyla ilgili her riyet, 96 yaşında. 7 Mayıs 1924 yı hangi bir karar olmadı. Kapatıl lında kurulan Cumhuriyet, bu yıl ması için gelmeyen bir kara salgın nedeniyle geleneksel bah rın açılması için gelmesi ge çede okurlarıyla yaptığı kutlama rekmiyordu” ifadeleriyle açı yerine sembolik bir kutlama ile lacak AVM’lerden sorumlu ol yeni yaşına girdi. Sen çok yaşa mayacağını açıklamış oldu. Cumhuriyet... Bilim insanlarının “En risk 6 Mayıs hep hüzün li yerden başlandı” eleştirileri havada kaldı. Koca 12 Hazi 12 Mart muhtırasının en acı olay ran olarak duyurulan maçların larından, 68 kuşağının simge isimle yeniden başlaması için de “Bilim ri, Tam Bağımsız Türkiye idealiyle yolla Kurulu’na bu anlamda gelen, görü rı kesişen üç gencin devlet eliyle öldürüldüğü şülen federasyon kararıyla ilgili öncesi ve son 6 Mayıs, bir kez daha kınandı. Ülkenin dört bir rası bir durum söz konusu olmadı. Kendi ira yanında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin deleriyle kararı federasyon zaten verdi, dola İnan anıldı. yısıyla bundan sonraki sorumluluk da federas yonundur” dedi. Milat mı o da ne Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Bir soruşturma daha Melih Gökçek’in, FETÖAKP ayrışmasında “mi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhur lat olarak kabul edilen” 17/25 Aralık 2013’ten başkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un 3 ay sonra, FETÖ’nün yayın organları olduğu ge boğazda kiraladığı arsada yaptırdığı çar rekçesiyle KHK ile kapatılan Samanyolu TV, Sa dak ve şömineye ilişkin açıklama yapan CHP manyolu Haber TV, Kanaltürk ve Bugün televiz Grup Başkanvekilleri Özgür Özel ve Engin Öz yonlarına 375 bin TL’lik reklam vererek, maddi koç hakkında soruşturma başlattı. CHP’li Öz kaynak sağladığı ortaya çıktı. koç, gerçekleri söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerini belirtirken, Özel, “Bizi Yeni tarih isyan ettirdi soruşturmalarla, davalarla, tehditlerle sustu Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Lise Geçiş ramazlar” dedi. Sınavı’na (LGS) ilişkin “Her öğrencimiz kendi okulunda sınava girecek. Sınav bilgileri eokul Dolarda tarihi zirve üzerinden açıklanacak” bilgisini verdi. Ekonomideki kötü yönetime salgın da ekle Üniversite sınav tarihinin erkene çekilmesi sı nince, yapısal sorunlar işsizlik ve cari açığa ge nava girecek öğrenci ve yakınlarında sert eleşti çen hafta kur krizi de eklendi. Haftaya hareket rilere yol açtı. Daha önce 2526 Temmuz olarak li başlayan dolar, haftanın son işlem günü tüm açıklanan sınav tarihinin 2728 Haziran’a çekil zamanların rekorunu kırarak 7.2780’i gördü. mesi, turizm amaçlı olarak değerlendirildi. Sına Ekonomi yönetimi her zamanki gibi olayı dış vın salgın öncesi normal tarihi 2021 Haziran’dı. gücelere dayandırmak için cadı avına çıktı. Üç Sınav tarihinin açıklandığı akşam yüz binler yabancı bankaya işlem yasağı getirildi. ce öğrenci tweet attı. Eleştiriler üzerine YÖK başkanı sınav süresini 135 dakidan 165 dakika 271 bin ölüm ya çıkardığını açıkladı. Gece 04.00’te açıklama Dünya genelinde yeni tip koronavirüs kay yapan Erdoğan da taban puanın 10 puan aşağı naklı can kaybı 271 bin 719’a, vaka sayısı 3 çekildiğini belirtti. milyon 947 bin 805’e yükseldi. En fazla can Barolara ‘iktidar’ tırpanı kaybının yaşandığı ülke 76 bin 996 ile ABD oldu. Salgını hızlı kontrol etmeyi başaran Alman Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın açıklama ya, virüsün en kötü etkilediği İspanya ve İtalya, larına tepki gösteren Ankara ve İzmir barosuna kademeli olarak tecrit uygulamalarını sonlan daha önce tepki gösteren Cumhurbaşkanı Tay dırmaya başladı. yip Erdoğan, başta Ankara, İstanbul ve İzmir baroları olmak üzere, üye sayısı çok olan barola Hafter Trablus’ta bastırıyor rın “delege sayısını düşürecek” düzenlemenin İç savaşın pençesindeki Libya’da önce kendi “raftan indirildiğini” açıkladı. Bu kapsamda, Tür sini tek taraflı olarak devlet başkanı ilan eden, kiye Barolar Birliği’nin (TBB) seçim sisteminde daha sonra ise Ramazan ayı için ateşkes duyu köklü değişikliğe gidilmesi ve üye sayısının ar rusu yapan Halife Hafter güçleri, bu hafta sal tırılması planına başta barolar olmak üzere çe dırılarını artırdı. Hafter liderliğindeki Libya Ulu şitli kesimlerden sert eleştiriler geldi. Vaktiyle sal Ordusu, perşembe günü Trablus’ta Türkiye FETÖ’nün taslağı olarak lanse edilen ve Adalet ve İtalya Büyükelçilikleri’nin de bulunduğu böl Bakanı tarafından olmadığı duyurulan çalışma, geye füzeli saldırı düzenledi. Saldırıda 3 kişi ya Erdoğan tarafından yeniden oyuna sürüldü. şamını yitirdi, 4’ü ise yaralandı. AVM’lere vize Venezüella hükümeti geçen hafta, denizden silahlı bir istila girişimini önlediğini, Devlet Baş Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Türkiye vi kanı Nicolas Maduro’yu öldürmeye ve yeni bir rüsle mücadelede ilk dönemi tamamladı. İkin darbe girişiminin kıvılcımını yakmaya gelen bir ci dönemin ismi ‘Kontrollü Sosyal Hayat’tır” de grup kiralık askerin öldürüldüğünü duyurdu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear