22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 MAYIS 2020 15 1 MAYIS 2020 SAYI: 1573 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr Unutulmuşlar ne olacak? UFO ve yeni sınıf A B D Savunma Bakanlığı Pentagon, geçmiş yıllarda STATİK ENERJİ de 30’una denk geliyor. Üçüncü kesim ise ücretsiz izinliler ABD Donanmasına ait pi den oluşuyor. İşsiz lotların görev sırasında kar lerden daha yüksek şılaştıklarında kayda aldık bir grup. Reich, bu iş ları, tanımlanamayan uçan sizliğin Büyük Buh nesnelere (UFO) ilişkin gö ran’daki gibi oranla rüntüleri resmen yayımladı. Bu araçların statüleri tanımlanamıyor ancak bir yandan ÖZGE MUMCU AYBARS rının yüzde 25’e ulaşabileceğini aktarıyor. Elbette bu kesim donanmaya zararları dokun güvencesiz, sağlık si muyor. İçinde uzaylılar var gortalarını kaybetme mı, yoksa neredeler, o konularla il ihtimalleri yüksek ve de hayatlarını gili henüz bir açıklama yok. sürdürebilmek için nakit paraya ih ABD, Covid19’un en çok vur tiyaçları var. duğu ülkelerin arasında başı çeki Son kesim ise sosyal mesafe uy yor. Tıbbi ekipman eksiği var. Tür gulamasının en zor olduğu unutul kiye ve Mısır maske gönderiyor. muşlardan oluşuyor. Hapishaneler, SINIFLAR NETLEŞIYOR ABD’deki mevcut durumun yerel verilerle analiz edildiği bir haberde, ölenlerin yüzde 33’üne yakınının Afrikalı Amerikan olduğu ortaya çıktı. Navaho Kızılderilileri (Arizona, New Mexico ve Güneydoğu Utah bölgelerinde yaşayan Kızılderili kabileleri) ise 13 eyaletten daha fazla insanı kaybetti. ABD’de bili belgesiz göçmenler için hapishaneler, göçmen çiftçiler için kamplar, Kızılderili yerleşimleri, evsiz barınakları ve bakımevleri diye özetleniyor. Yani sistemin dibine itilmiş kesim. İlk kesim dışında diğer üç kesimin bir güvencesi yok; ancak bu üç kesimin güvencesizliği aynı zamanda ilk kesimi de tehdit ediyor. nen en büyük 10 enfeksiyon kaynağından dördü cezaevlerinde oldu. California Üniversitesi Kamu Politikası Profesörü Robert Reich, Covid – 19 nedeniyle yeni sınıf bölünmelerini dörtlü bir sistem içinde tanımlıyor. İlk sınıfı uzaktan çalışanlar oluşturuyor. Bu kesim, işgücünün yüzde 35’ini oluşturuyor, profesyonel, idari ve teknik çalışanlar, dizüstü bilgisayarından hayata bağlanan ve maaşı kesilmeyen, ancak diğer üç sınıfa göre şanslı olarak görüşebilecek kesim. İkinci kesim vazgeçilmezler, yani hemşireler, ev ve çocuk bakıcı ELIMIZ BÖĞRÜMÜZDE Peki, ya unutulmuşlar sınıfı? Muhtemelen, yakın bir zamanda, 27 Nisan 2020’de Adana’da polis kurşunuyla, polisin ifadesiyle “yorgunluk ve ramazan dolayısıyla sendeleyip düştüğü sırada, yanlışlıkla ateş alan silah” ile kalbinden vurulup öldürülen 17 yaşındaki Suriyeli Ali Hemdan gibi sistemin dibinde kalmayacaklar. Bir yandan ABD ve Türkiye’nin derinliklerinde bunlar yaşanıyor. Diğer yandan 2004 ile 2017 arasındaki yayımladıkları görüntüler ları, tarım işçileri, gıda sektöründe belirsizlik içerse de Pentagon emin, çalışanlar, kamyon şoförleri, toplu bu cisimler UFO. Şimdi, dünyaca, taşıma çalışanları, polis memurla elimiz böğrümüzde, uzaylıların gel rı, eczane çalışanları, itfaiyeciler ve mesini bekliyoruz. Çekirge istilası, askerlerden oluşuyor. Yani siste asit yağmuru, nükleer reaktörler ve min kesintisiz devamını sağlamakla yanardağların patlamasıyla beraber. yükümlü olan kesim olarak özetle Biri gelmezse diğeri eksik kalacak nebilecek bu kesim toplumun yüz gibi bir his içimizde... Hayvana şiddet tam hız devam ediyor Yasayı beklerken Can sıkıcı bir haftayı geride bıraktık. Aslında sa PATI GÜNLÜKLERI dece geçen hafta değil, son iki, üç haftadır, gelen hayvana şiddet haberleri, sadece işin içindekileri değil, insani duygulara sa DEN IZ YAVAŞOĞULLARI cdenizy@gmail.com hip herkesin ca nını sıktı. Üç ay lık yavru köpek Dora’nın, yere vu Dora rula vurula öldürülmesi ise infia le yol açtı. Yargılama süresince, ev hap si cezasına çarptırılan katilin sal gın şartlarında bizlerden farkı yok. Dora sahipli bir köpek, ne yazık ki rulan davranış bilimi biriminin ilk yasa değişmediği için mal sayılı üzerinde durduğu olgulardan bi yor (sahipsiz hayvan o bile değil). ri şuydu; seri katillerin ilk kurban Dava da mala zarardan açılıyor. larının hayvanlar olduğu... Hay Hâkimin inisiyatifine ve insaniye van hakları yasasını hâlâ bekliyo tine bağlı olarak hayvan öldürüp de ruz, ama umudumuz her geçen gün hapis cezası alan var. Sonuç olarak azalıyor... bu yavru köpek katilinin hapis ce zası alması temennimiz. MAĞDUR EDEN ÖNLEM! Dora tek değil. Önceki hafta Yurtdışından evcil hayvanlarıyla Esenyurt’ta, gönüllüler, çok vah ülkeye giriş yapmak isteyen Türki şi bir cinayete daha tanık oldular. Toplu olarak köpeklerin bakıldığı ye vatandaşlarının bekleyişi de sürüyor. bir alanda, iki aylık bir yavru, pati Devlet, can dostlarınızı geride leri ve kafası kesilmiş halde bulun bırakın diyor. Biliyorsunuz, Co du. Ne yazık ki sorumluların çocuk vid19 evcil hayvanlardan insa olduğu duyumları var. na geçmiyor. Bu önlem de vatan Bir de Edirnekapı Mezarlığı’nda daşlarımızı mağdur etmekten öte bir seri katil potansiyelli psikopat ye geçmiyor. Seslerinin duyulma kol geziyor. Kedileri parçalaya sını isteyen bu vatandaşlarımıza rak öldüren bu seri katil bir an ön destek olmak için Twitter’da “Ev ce yakalanmalı. ladım olmadan asla” başlığına dü FBI içinde, 1970’li yıllarda ku şüncelerinizi yazabilirsiniz. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@ cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Koronavirüsü yenen Ayşe Gizem Ünüvar ile online moral sohbeti Bir yanınız hep koronalı A yşe Gizem Ünüvar, İzmir doğumlu, 32 yaşında, özel bir havayolu şirketinde kabin amiri. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği mezunu. 7 yaşındaki Ali'nin annesi. Üç yıl önce yayımlanan Sus Be Kadın adlı bir kitabı var. Instagram’daki keyifli paylaşımlarını takip ediyordum. Bir ara el yazısı notları akmaya başladı ekrandan, bir korona günlüğüydü... Neyse ki hastalığı yendi. Beni etkileyen tarafı, yaşamın en acıklı durumlarına da pozitif yaklaşması, koronaya rağmen o bakış açısı dipdiri... “Neşeli olmaya şerefim ve namusum üzerine yemin etmiş gibiyim, biliyorsunuz önemli olan katılmak, kazanmak ya da kaybetmek değil, öyle büyüdük biz...” diyor. u Çok şükür atlattınız Covid19’u. Kaç günün sonunda bir oh diyebildiniz? İyiyim, koronanın yokluğuna alışmaya çalışıyorum :) İşin şakası bir tarafa tam olarak bir oh çekemedim. Hâlâ bulaştırıcılığım var mı? Tekrar enfekte olur muyum, gibi kaygılarım var. 14 günün sonunda ölmeyeceğime inandım. O 14 gün öyle bir kazınmış ki zinhimize, sanki o eşiği atlayanlar yola devam ediyor gibi... Annemi çok özledim, ona sarılmak için bir 14 gün daha bekleyeyim diyorum. Doktor; “iyisin” diyor, ben içimden “yok yok gitmemiştir tam o, bekle Gizemcim” diyorum. En çok psikolojik hasar bırakıyor, bir yanınız artık hep korkak, bir yanınız hep koronalı... EN ÇOK OĞLUM IÇIN AĞLADIM u İlk ne geçmişti aklınızdan? İlk öğrendiğimde bir ağladım anlatamam, gö zümün önünden doğum tarihi 1987 ölüm tarihi 2020 yazan birinci kalite mermerden yapılmış mezar taşım gitmiyordu. Şimdi komik ama şo ke oldum, korktum. Önce herkese ilan etmek is tiyorsun, gazetelere dev puntolarla “Korona ol dum, yar ben belanın ta kendisiyim!” diye ilanlar vermek... Sonra birden saklanma isteği geli Ayşe Gizem Ünüvar yor. Dışlamasınlar beni, “ben de sizin gibiyim, ben de!!!” çırpınışı... Tuhaf bir şekilde utanı yorsun. Birileri arkamdan “el yıkamazdı zaten, Hayata bakış açım değişti, geleceğe bak pis bir kızdı” diyecek diye aklım çıktı :) Yine de mıyorum artık. Düne de bakmıyorum. Sa hiçbiri “ölürsem oğlum annesiz ne yapacak” ka dece bugüne bakıyorum, çünkü elimiz dar kötü değildi, en çok buna ağladım. de bir tek o var, “an”. Dün koronalıydım, uYazılarınızdan biliyorum en başından beri çok dikkatliydiniz, üstünüzü eve girmeden çıkarıyordunuz nerdeyse... 26 Mart’a kadar da bilfiil uçuşa gittim. Tabii korkarak maskelerle, eldivenlerle, dualarla uçuyoruz fakat hep bir şüphe kemiriyor içini.... 26 Mart akşamı 37.538 derece ateşlenmem korona olduğuma inanmama yetmişti. Tomografi çekildi, kalbim kadar temiz... Sürüntü testi sonraki sürüneceğin günlerin habercisi olduğu için sürüntü pozitifti! Kanınız donuyor... Evdekileri, oğlumu, uçtuğum insanları, kimlere bulaştırmış olabileceğimi, sonra da onların kimlere bulaştırmış olabileceğini... derken o noktada mantık sizi terk ediyor işte. Bunun sonu yok... Hep dikkatliydim, ne evdekilerde ne de ekip arkadaşlarımda pozitif çıktı, tek başıma bir nefer gibi savaştım koronamla. :) BIR DE AŞK ACISI! u Tedavi süreciniz nasıldı? Hastanede bir odaya kapatılacağımı sanarak valizimle gitmiştim. Birkaç ilaç verip eve yolladılar. Doktor, oğluma bir şey olmayacak diye söz verdi. Ama “bakıcılar tehlikede, uzak dur onlardan” dedi. Oğlumu alıp erkek arkadaşımın karavanına gittim. Çünkü bakıcıların gidecek yeri yoktu. Oğlum turp gibiyken kuru öksürüğüm, göğüs ağrılarım başladı, halsizdim. İlaçlarımı içip 14 günü tamamlamayı bekliyordum. Ayaklarım daima buz gibiydi... Ali sarılarak beni ısıtmaya çalışıyordu, her şeyden korkuyordum, sarılmasından, aynı yerde ka HILAL KÖSE “Trajikomik bir hayatım var, herkesle paylaşmak istedim hep, korona sürecimi açık açık anlattım mesela... Çünkü yakından trajedi görünen olaylar biraz uzaktan bakıldığında trajikomik bir hal alıyor...” ölüm korkusunun tavanını yaşadım ama bugün hemen az sonra başka bir sebeple de bitebilir hayatım. Uzun vadeli planlar, gelecek kaygıları, belki de hiçbirine vaktimiz yok. Sezen Aksu diyor ya “şu saniye esastır, gel” Böyle işte, her nefesimiz çok kıymetli, her duygumuz... Hiçbir şeyi erteleme Gizem, kırıldıysan söyle, hatalıysan özür dile, özlediysen ara, yazmayı bıraktığın kitabı bitir, o unsuz, şekersiz kekle ne yapıyorsun allah aşkına? Git ve o unlu, şekerli havuçlu kekten bir koca dilim ye! Çünkü canın onu yemek istiyor :) BENCE UNUTULACAK u Sizce insanlar ders alacak mı? İnsanlar önce ders alacaklar, fakat sonra unutacaklar. Ben de öyle yaparım kesin :) Çok güzel kararlar aldım muhtemelen uygulamam durumu bu... Unutacağız... Dedelerimizin ekmeği karneyle aldıkları dönemi anlattıkları gibi olacak... Torunlarımız belki “yav he he, tamam anneanne ya, üff” diye dinleyecekler bizi. Aslında sahip olduğumuz en basit şeylerin bile yokluğunda ne kadar kıymetli olduğunu anlamamız gerekiyor. Bir şeylerin ya da birilerinin değerini varken de bilelim, sistem bunu istiyor... Sağlığın, büyüklerimizin, özgürlük lerimizin, doğanın en çok kendimizin değerini varken bilelim... Evde ekmek yapmalı günlerimizi unutsak da olur :) lıyor olmaktan, ona zarar vermek u Son olarak Sus Be ten... O hep reddetti korona olduğumu, ‘hasta değilsin anne, karantinada değiliz, tatildeyiz, bak karavandayız, tatil işte’ diyordu. O bana hiç inanmadı ama ben bir noktadan sonra ona inandım... Hasta değilim, tatildeyiz biz... Haklıydın Ali... u İnsan en çok neye ihtiyaç duyuyor böyle bir tedaviyi görürken, ilaçlar hariç? En çok morale ihtiyaç duyuyorsunuz, bir de beslenmeye... Ben bir de bu süreçte terk edildim! Öldürmeyen Allah, koronalıyken aşk acısı çektiriyor :) Duble acılar... Moral motivasyonun dışında hasta olan yakınınızın adresini alıp olası bir durumda sizi çaldırdığı an 112’yi adresine yönlendireceğinizi söyleyebilirsiniz. Ben bir gece fenalaştığımda 112’ye adresimi verene kadar can veriyordum neredeyse... u İnsanlarda büyük kırılmalar yaşandı haliyle ki siz bir de hastalığı atlattınız. Geleceğe nasıl bakıyorsunuz şimdi? Kadın’la ne anlatmak iste diniz? Kitabı kitap olsun diye yazmıyordum, boşanma mıştık henüz, okur da bel ki olayların benim tara fımdan nasıl göründüğü nü anlar diye yazıyordum, anlamadı, boşandık. :) O anlamazken, o kadar çok insan anladı ki beni, bu en güçlü antidepresandan da ha kuvvetli bir tedavi... Öy le olunca boşanmanın acısını, anneliğimi, bakıcı savaşlarımı, açlık oyunlarımı falan anlatma ya başladım. Bir şey iyi geliyorsa suyunu çıkarana kadar kullanı “Yalnız anne olmak da ayrı bir mücadele. Takım arkadaşınızı kaybettiğinizde yedek kulübenizde bakıcılar oturuyor. Gol olmazsa yeni transfer. Bu terimleri bilmezdim mesela tek başıma bir erkek çocuğuna analık etmeye çalışmasaydım... Lakin bu kadar güçlü de olamazdım.” rım! Hâlâ yazıyorum, artık duramayacağım noktaya geldim. Bu süreçte “susbekadin” hesabım o kadar çok okura ulaştı ki, herkese teşekkür ederim. Şimdi hepimiz aynı anda bir gazetede köşe yazmamı dileyebilir miyiz :)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear