23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EkonoMi ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 24 NİSAN 2020 CUMA Jale Özgentürk YAKIN PLAN jale.ozgenturk@cumhuriyet.com.tr Dünyadaki gelir dağılımı istatistikleri yalan söylüyor Ya sokak ya maaş İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, ocak ayında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantısı öncesinde “Önemsenme Zamanı” adlı bir rapor açıkladı. Rapora göre dünyanın yüzde 1’lik en zengin kesimi, 6.9 milyar kişinin toplam gelirinden 2 kat daha fazla gelir elde ediyor. Dünya üzerindeki 2 bin 153 milyarderin sahip olduğu servet ise dünya nüfusunun yüzde 60’ının yani yaklaşık 5 milyar kişinin toplam servetinden fazlasına tekabül ediyor! Bu rapor yayımlandığında koronavirüs salgını henüz gündeme girmemiş, dünyanın en büyük resesyonunun ayak sesleri henüz duyulmamıştı. Yani dünya koronavirüs günlerine zaten büyük bir eşitsizlikle girmişti. Şimdi dünyanın bütün ülkelerinde batan şirketler ve patlayan işsizlikle birlikte büyük bir kaos var. İnsani Gelişim Vakfı (İNGEV) Türkiye’de eşitsizliklere karşı mücadele etmek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü. Vural Çakır ise ünlü İpsos Araştırma Şirketi’ndeki hisselerini satarak, kendini İNGEV’in çalışmalarına adamış bir yönetici. Çakır’la post korona dönemine ilişkin gelecek öngörülerini konuştuk. Eşitsizlik konusunda Türkiye’den bir örnek vererek başlıyor Çakır. “Türkiye’de 10 milyon TL’nin üzerinde mevduatı olan kişi sayısı 2530 bin, yani nüfusun yüzde 1’i bile değil” diyor. Çakır’a göre eşitsizlik konusunda akademisyenlerin nüfusu yüzdelere bö İnsani Gelişim Vakfı Başkanı Vural Çakır, “Türkiye’de 10 milyon TL üzeri mevduat sahibi kişi sayısı 2530 bin, nüfusun yüzde 1’i bile değil. Korona sonrası hükümetler işsizi, yoksulu ya sokağa bırakacak ya vatandaşlık geliri uygulayacak” diyor. lerek yaptığı hesaplamalar yanılsama yaratıyor. “İşe bu örtüyü kaldırmakla başlamak lazım ki, sistemin ne kadar saçma sonuçlar ürettiğini görebilelim” diyor Yardım değil insan hakkı Korona sonrası büyük bir ekonomik durgunluk olacağının ortaya çıktığını, gelirini kaybedenlerin ise büyük bir kriz yaratacağını anlatan Çakır, “Bu ortalama tutkusu da terk edildiğinde uçurum ortaya çıkacak” diyor. “Dünya artık vatandaşlık geliri kavramını daha fazla tartışıyor” diyen Çakır, “Dünyanın birçok ül kesinde Türkiye’de de bugün kamu gelir dağıtımını yardım ya da iane olarak yapıyor. Artık bu, insan olmaktan kaynaklanan haklarınızın tanımlanması olacak. Hükümetler işsiz kalan, gelirden eşitsiz pay alan bu insanları ya sokağa bırakacak ya da destek verecek. Kamu, sosyal pozisyon almak zorunda!” Kapitalizm ekonomistlerin vurguladığı gibi 1929’dan sonraki en büyük ekonomik krizle karşı karşıya. Bu haksız, adaletsiz gelir dağılımına karşı en büyük görev sivil toplum örgütlerine, sendikalara, tüm topluma düşüyor. Mesafeli turizm gelişecek! ‘KORONA FREE’ KAPILARI AÇAR MI? Bugün dünyada 8 milyar insanın 6 milyarı evinde oturuyor. Her gün uçan 18 bin uçağın 16 bini park alanında. Dünyadaki otellerin yüzde 7080’i kapalı. Bu rakamlar da gösteriyor ki korona virüs salgınında en büyük darbeyi turizm sektörü aldı. Mart ve nisan ayını karantina uygulamalarıyla geçiren ülkeler yaklaşan yaz aylarıyla birlikte turizmi hareketlendirmek için çareler arıyor. Başta ABD olmak üzere havayolları uçuşlara başlayacağını açıklıyor. Türk Hava Yolları da 18 Mayıs’ta iç hat, 20 Mayıs’ta ise dış hat uçuşlarına başlayacağını açıkladı. Tabii her şey yolunda giderse... Ancak en azından 2020 için işlerin kolay kolay toparlanması zor görünüyor. Turizm Bakanlığı ise haziran ayından itibaren sektörün toparlanabilmesi için bazı adımlar atıyor. Bunlardan biri otellere verilecek “Korona Free” belgesi. Bu konu aslında dünyanın en büyük otel zincirleri Marriot ve Accor tarafından gündeme getirilmişti. Bu zincirin kapsamındaki otellere Stay Safe belgesi verileceği belirtilmişti. Türkiye’de ise Turizm Bakanlığı geçen hafta otellere Korona Free belgesi vermek için hazırlıklara başladıklarını açıkladı. Otelcilerle konuştum. Bu konuda ciddi bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Otel sahipleri şu soruların yanıtını arıyor: “Bu belge nasıl alınacak, kuralları neler olacak, otele gelecek ziyaretçiyi seçebilecekler mi, nasıl seçecekler?” Tüketici olarak ben de şu soruyu soruyorum. “Virüsün aşısı çıkmadan sadece bu belgeye bakarak otelde kalınır mı?” Benim cevabım: Hayır! Cem Kınay, dünya turizmine “Her şey dahil” sistemini tanıtan ve getiren bir turizmci. Yıllardır sektörde trendleri yakından takip eder. Kınay’a yeni dönemle ilgili görüşlerini sordum. Turizmin yeni dönemde değişse de önemli bir sektör olmaktan çıkmayacağını söylüyor: “Dünyada 1.2 milyar insan dolaşıyor. Kitle turizmi devam edecek. Ancak butik oteller ve doğa ön plana geçecek” diyor. Türkiye’nin kolay adapte olduğunu söyleyen Kınay’a göre Türkiye bu durumdan güçlenerek çıkacak. Korona Free sertifikası da bu nedenle olumlu bir adım. Artık sosyal mesafeli tatillerin gündemde olacağını da ekliyor ve şu yorumları yapıyor: 4 Bu durum büyük oteller artık olmayacak demek değil. Bu otellerin hemen yeniden yapılanması gerekli. 4 En az insan teması sağlayacak aplikasyonlar geliştiriliyor. 4 Her şey dahil bitmeyecek ama farklı yapılarda hizmet verilecek. 4 Büyük otellere önerim, yarım kapasite ile çalışmaları ve iyi elemanlarını sıkı sıkıya korumaları. Kınay, geçmiş birikimlerine dayanarak olumlu bir tablo çiziyor: “Daha önce de değindiğim gibi turizm sadece turizm değil. 2 milyona yakın çalışanı, oteller için üretilen tarım ürünleriyle büyük bir ekonomi. Önlemler buna göre alınmalı.” Virüs TÜİK’e yeni sorular sordurdu Perakendede dengeler değişiyor Salgının perakende sektöründe dengeleri altüst ettiğini söyleyen Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, firmaların altyapılarını ve gelecek planlarını salgın sonrası perakende ticaretin yeni normaline gö re yapmalarını önerdi. Akinon’a yaptırdıkları araştırmaya göre, tüketicilerin online alışveriş sitelerinde vakit geçirme oranlarının salgın öncesine göre yüzde 19 arttığını belirten Öncel, “Bu süreçte müşterilerin yüzde 37.4’ü ilk defa online alışveriş yaptı. Online satışta 5 yıl sonrası için planlanan hedefe 2021’de ulaşma ihtimalimizin çok yüksek ol duğunu düşünüyoruz” dedi. Doğalgaz santralları alarm veriyor Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Cem Aşık, yeni tip koronavirüs (Covid19) sebebiyle bu ay elektrik talebinin yüzde 20 azalacağını belirterek “Bu süreçten en fazla doğalgaz santralları etkilendi. Bu santrallar alarm veriyor. Marttaki toplam elektrik üretiminin yüzde 10’u doğalgaz santrallarından sağ lanırken, bu oran 21 Nisan itibarıyla yüzde 7’ye kadar inerek tarihi bir seviyeye geriledi” dedi. Bu süreçte altyapı devamlılığının çok önemli olduğunu aktaran Aşık, düşük fiyatlar sebebiyle şirketlerin operasyonel kâr yaratmakta bile zorlandığını bildirdi. Aşık, bu durumun kredi ödemelerinin yapılması nı zorlaştırdığını dile getirerek, “Doların bu kadar artması ve oynak olması da sorunu büyütüyor. Bu sorunları hafifletmek için özellikle çalışamayan santralların sabit maliyetlerinin azaltılmasına ve kamu şirketlerine karşı olan bazı kontrat yükümlülüklerinin ertelenmesine yönelik tedbirler alınmalı” diye konuştu. l AA HEKTAŞ dezenfektan üretimine başladı OYAK Tarım Hayvancılık Grubu şirketi HEKTAŞ, yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınıyla mücadele kapsamında dezenfektan üretecek. Dezenfektanlar ilk etapta günlük 15 bin litre üretilerek 1 litre ve 25 litrelik ambalajlarda satışa sunulacak. l Ekonomi Servisi 10 bin çocuğa online eğitim Türkiye Vodafone Vakfı ve Habitat Derneği işbirliğiyle yürütülen “Yarını Kodlayanlar” projesinde 714 yaş arası çocuklara online eğitimle kodlama öğretilecek. Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel, “Yaz sonuna kadar 10 bin çocuğa ulaşmayı hedefliyoruz” dedi. ŞEHRİBAN KIRAÇ nın dayattığı sosyal mesafe ku ralları ve bulaşma korkusu or Koronavirüs ile Türkiye’de tamında TÜİK anketörleri kaişsiz sayısının 10 milyona pı kapı dolaşıp yüz yüze nasıl çıkması tahmin edilirken, Tür anket yapacaklar? Bu anketler kiye İstatistik Kurumu da (TÜ nasıl geçiyor? TÜİK bu konu İK) işgücü araştırmasına yeni da kamuoyunu bilgilendirme sorular eklemeye hazırlanıyor. li” demişti. TÜİK, bu çağrı üze TÜİK’e göre, Covid19 döne rine Cumhuriyet’e gönderdi minde Hanehalkı İşgücü Araş ği açıklamada Covid19 salgı tırması (HİA) kapsamında ba nının tüm dünyada olduğu gibi zı tedbirler alındı. Bunlardan öngörülemeyen bir süreç ola bir kısmı anketin uygulanma rak seyrettiğini ifade etti. sına yönelik olurken bir kısmı da mevcut dönemin etkisi Süreç belirleyecek ni ölçmeye yönelik düzenleme Ne kadar süreceği net olarak ler şeklinde gerçekleştirilecek. öngörülemeyen bu dönemde, Koronavirüse 4.3 milyon kişi işbaşında olan bazı ücretli çalı lik resmi işsizle yakalanan şanların ücretini almaya de Türkiye’de salgın döne vam ederken, bazıları minde işsiz kalan ancak iş bulamayaca Türkiye İstatistik nın da ücretsiz izinde olacağına işaret ğı için iş arama Kurumu, eden TÜİK, “An yan veya iş ara koronavirüsün cak bu kişilerden maktan vazge olası etkilerinin ne kadarının sü çen işsizler yi belirlenmesine yönelik reç sonunda iş ne TÜİK’e gö 2020 Nisan itibarıyla siz kalacağını, re işsiz sayılma İşgücü Araştırmasına ek ne kadarının yacak. sorular ekledi. Ancak ise mevcut işve TÜİK’ten bu dönemde de reniyle çalışma Cumhuriyet’e ya var olan tanımlara ya devam edece pılan açıklamaya göre, koronavirüsün olası etkilerinin göre istihdam ve ği noktasında sü işsizlik verileri recin uzunluğu açıklanacak. önemli bir belirleyi belirlenmesine yönelik ci olacak. İş akdi fes 2020 Nisan ayı itibarıy hedilmeyen, geçici ola la İşgücü Araştırmasına ek so rak evlerine gönderilen bu ki rular eklendi. İşgücü Araştır şiler için, yani referans hafta masına bu kapsamda eklenen sında işinden uzak olan ve iş sorularla; istihdamda olan an le bağlantısı devam eden kişi cak ücretli veya ücretsiz izin ler için ILO tarafından öneri de olan, evden çalışmaya baş len işten uzak kalma süresi 3 layan, çalışma saatleri deği aydır” ifadelerini kullandı. şen, salgın nedeniyle istihdam HİA’nın bu dönemde de var dan çıkan veya salgın nede olan tanımlara göre istihdam niyle iş aramayan kişilerin bü ve işsizlik göstergelerini derle yüklüğünün tahmin edilmesi meye devam edeceğini anlatan planlanıyor. kurum, bu dönemde eklenen Pazartesi günü “İŞ’te GÜN sorular ile işbaşında olmayan DEM” söyleşi köşesinde BE bu kişilerin sayısına ilişkin bir TAM Direktörü Prof. Dr. Sey tahmin elde edilebileceğini de fettin Gürsel, “Korona salgını duyurdu. Güzel günler göreceğiz çocuklar... Meclis’in yasama gücünü yok sayamayacaklar.. Bu ülkenin çocukları yüz yıl önce olduğu gibi “Meclis”ini ayağa kaldıracak.. Cumhuriyetin, Atatürk’ün, devrimci, laik, üniter devlet kurma bilinci yükselişte, yükseliyor.. Emperyal kirli çıkarlardan beslenen, pazarlanan “Yeni Osmanlıcılık”, “Ilımlı İslam” projeleri çöküşte.. Siyasal İslam, mezheplerden, ırk, alt kimliklerden.. çapraz ittifaklarından beslenen, her türden çatışmacılıklara dayalı siyasetlerin otoriterleşmeye dayalı yürüyüşleri tökezliyor.. 23 Nisan 1920’de açılışı yapılan Meclis’in, Kurtuluş Savaşı koşullarında, zorunlu yasama ve yürütme yetkilerini üzerine alması ile sınırlı değildir. Meclis’in kuruluşu ile, Meclis çatısı altında, yeni bir devletin dünyada bir örneği yaşanmamış, halk iradesine dayalı, tam bağımsızlığının ilan edilişidir. Osmanlı meclislerini padişah iradesine bağlı olmasından ayıran, İstanbul’un işgal altında olması koşulları ile sınırlı değildir.. Kurulacak yeni devletin, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından, halk iradesine dayalı tam bağımsız karakterinin en başından dünyaya duyurulmasıdır.. Tarihi belgelerin sıralamasında, Meclis’in açılışından aylar öncesinde Mustafa Kemal’in yabancı gazetecilere verdiği demeçlerde, açılış hazırlıkları sürdürülen Meclis’in “halk iradesine dayalı, tam bağımsızlık..” kimliklerine vurgu yapması dikkat çekicidir. Meclis’in en yaşlı üye olarak açılışını yapan Başkanı’nın konuşmasında da aynı vurgulamalar öne çıkmıştır. 24 Nisan günü Mustafa Kemal verdiği önerge ile “Halk iradesine dayalı kurulan Meclis’in ülke kaderine hâkim olma iradesi ile, Meclis’in üstünde bir güç yoktur..” ilkelerinin altı çizilir.. HHH 23 Nisan 1920 Gazi Meclis’in açılış gününü, Atatürk’ün laik Türkiye Cumhuriyeti’nin halk iradesine dayalı tam bağımsızlık karakterinin korunması sorumluluğu, o günün, geleceğin çocuklarının sorumluluğuna bırakılması gerçekçiliğinden yola çıkarak öngördüğü bilinmez değil.. “Çocuklarım” diye seslendiklerine, çocuk bayramı olarak bıraktığı ülkenin, halk iradesine dayalı, tam bağımsızlık karakterinin savunulması değerleriyle yetiştirilmelerinde, önlerinin açılmasında kısacık bir ömürde o kadar çok başarı sığdırmıştır ki.. Eğitimden başlayarak, insanca yaşamın her alanında, tarımdan sanayiye, uygarlığa açılmada, sanat ve kimlik kazanımlarında, yeteneklerinin geliştirilmesinde.. başarılanlarla, öylesine birikimli, aydınlanmacı kuşakların yetiştirilmesini gerçekleştirmiştir ki.. Dünyanın günümüze kadar uzanan çok inişliçıkışlı, çoğunluk insan hakları aleyhinde, tüm canlı haklarını, çevreyi, dünyayı tehdit eden olumsuz gelişmelerde, virüs kuşatması altında yaşanan şu günlerde, çocuklarımızın, yaşlılarımızın, yoksun ve yoksulların, emekçilerin, kadınların.. travmatik gelecek tehdidi patlamasında, evlere kapatılması dehşetinin gerçekçiliğinde her şey çok daha çarpıcı yaşanıyor.. Çok yakın geçmiş tarihlerde, kendi ülkelerinin diktatörleri, halklarını sömürenleriyle hesaplaşmayanların, demokrasiyi savunma şemsiyesinde Mustafa Kemal’i diktatör ilan etme çabalarını anlayamazken.. Demokrasi adına en güçlü, en süper güçlü devletlerin hâlâ yasal yönetim düzenlerinde şekil hukuku içinde demokrasi geçerli olsa da sandıktan güdümlenmiş sivil diktatörlükleri üretmiş olmalarının şaşkınlığını yaşanırken. Demokrasiye anlamlı geçişi yaşayamamış ülkelerde güçlüsü, güçsüzü hepsi bir arada, çok daha çıplak diktatoryal yönetim patlamaları gerçeği ortaya çıkmışken.. Virüs kuşatması altında evlerinden çıkma, arkadaşlarıyla çocukça oynama hakları ellerinden alınmış çocuklarımız üzerinden yaşadıklarımıza bakarak elbette ülkemizin geleceğine, çocuklarımıza dönük olanları en başta, dünya adına söylenenler, olup bitenler, gerçekler üzerinden sevinçli, umutlu sonuçlar çıkarmamak, çıkaramamak kör olmak gibi bir şey olabilir.. Yeniden Gandi bir simge olsun, dünyanın her köşesinden en çok ezilenler, sömürülenlerin hak arayışlarında, Mustafa Kemal’in çizdiği yoldan çıkarılmış derslerin anlamını ve önemini duyumsamak.. Ülkemizde siyaseten Mustafa Kemal’e en karşı çıkmışlar saflarından dahi, verdiği savaşımın değerlerinin anlamının teslim edilmek zorunda kalındığına tanıklık etmek ne güzel? “Bir şey yapmalı” sesleri hâlâ çok örgütlü, bilinçli olmasa bile, bir şey yapılması zorunluluğunun böylesine etkin, güçlü duyumsanması ne kadar değerli? Çocuklarının acılarının tanıkları büyüklerinin, yaşam sevinçlerini canlandırma adına özenerek, ancak birkaç insanın görebileceği gerçeğini umursamadan, özenip bezenerek bayramlarının şenliğine katılabileceklermiş gibi hazırlamaları ne kadar da umut verici? KISA... KISA... l Türkiye Varlık Fonu (TVF), sigorta şirketlerini devraldı: Kamuya ait Güneş Sigorta, Halk Sigorta, Ziraat Sigorta, Vakıf Emeklilik ve Hayat, Ziraat Hayat ve Emeklilik ile Halk Hayat ve Emeklilik tek bir şirket olarak Varlık Fonu altında faaliyet gösterecek. 6 şirketin maliyeti 6.54 milyar lira. l Mısır fiyatları, 3.5 yılın en düşük seviyesini gördü: Salgınla birlikte piyasalardaki ekonomik belirsizlikler emtia fiyatlarını olumsuz etkilerken, mısır fiyatları 21 Nisan’da 309 dolara kadar gerileyerek Eylül 2016’dan bu yana en düşük seviyesini gördü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear