25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 21 MART 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER CHP SALGINA KARŞI 10 BIN SAĞLIKÇININ DEVREYE GIRMESI IÇIN HAZIRLIK YAPTI Halk sağlığı için halkçı ekonomi zorunlu Hükümet bir paket açıkladı. Sözde, virüsün ekonomiye olumsuz etkilerini azaltmak için. Kimlerin neşelenmesinin umulduğunu gördük; ama onların da neşesini artırmaya yeter mi bu tedbirler, emin değilim. İlginçtir; en düşük emekli aylığının 1500 liraya çıkarılması dışında halkı doğrudan ilgilendiren, emekçi ya da emekli halk çoğunluğunun virüse karşı kendisini, evini, ekmeğini, işini ve elbette bu yolla toplumun diğer bireylerini korumasını sağlayabilecek tedbirler yok paketin içinde. Ekonomiye dair algılardaki tuhaflık tam da burada başlıyor. Çalışana, küçük esnafa, çiftçiye, işsize dair tedbirler “ekonomi”nin içinde değil. Ekonomi tanımı, halkın çoğunluğunu dışlıyor. Sermayeye kısmi teşvikler; halka da sabır, dua ve yaşa takılmayanlara kolonya... İyi de; o tarlada kim çalışıyor? O fabrikayı emeğiyle kim döndürüyor? O otelde kim onca saat ayakta dikilerek, sendikasız ve hak arayışından uzak şekilde işleri çeviriyor? Bedeniyle ve zihniyle emeğini verenlerin katkısı olmasa o çarklar nasıl dönecek, o kâr tabloları nasıl büyüyecek? Bertolt Brecht, dillere destan “Okumuş Bir İşçi Soruyor”da şöyle uyarmıştı oysa: “Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı. Ama pişiren kim zafer aşını? Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam. Ama ödeyen kimler harcanan paraları?” Yanıt verilmiyor. İşin içinde büyük şirketler, sermaye kesimi varsa konu ekonomiyle ilgili; bunun dışında kalan kısımlar ise “sosyal tedbirler” olarak anılıyor. İlk çelişki burada. Ekonomi tanımından halk dışlanmış. Ekonomi ile sosyal arasındaki ayrımları kaldırmak gerekir oysa. Ekonomi, sosyal açıdan yeniden yapılanmalı. Mevcut ekonomik programla bu mümkün mü? Değil; çünkü tam da bu nokta, iktidarın yıllardır borçla çevirdiği, özelleştirmelerle cepten yediği tüketim ekonomisinin gelip dayandığı duvardır. Nitekim bir yol ayrımına geldikleri; izledikleri politikaların kendi içindeki bütünlüğünün de bu yol ayrımı nedeniyle çıkmaza girdiği ortadadır. Zaten virüs krizi ülkeyi halkın işsizlik ve pahalılık cenderesinde olduğu bir dönemde yakaladı. Virüsten önce, iktidarın 18 yıllık rantiye programının uzantısıdır. Şimdi virüsle birlikte ekonominin çarklarının daha da durma noktasına gelmesi karşısında iktidar bir tercih yapmak zorunda. Ya sadece sermaye kesiminin çıkarları doğrultusunda tedbirler alacak ya da halk sağlığı için sermayenin çıkarlarını dizginleme yolunu seçecek. Açıklanan paket, ikincisinin olmadığının kanıtı. İlkini yapmak istiyor iktidar; ancak eldeki kaynak ve olanaklarla ilkini de başarabileceği tartışmalı. “Neşen yerinde” diye onay aramalar, biraz da bununla ilgili. Özel çıkar mı, halk sağlığı mı? İkinci çelişkiye gelelim; kaldı ki ilkiyle bağlantılı: Bir yandan Sağlık Bakanı, “Herkes kendi olağanüstü halini ilan etsin, 23 hafta evden çıkmayalım” demekte, yani virüsün ancak sosyal temasın durdurulmasıyla yavaşlatılabileceğini ilan etmekte; ama diğer yandan iktidarın genel ekonomi paketi, milyonlarca işçiyi, memuru, esnafı, çiftçiyi halk sağlığına aykırı olmasına rağmen çalışmaya mecbur bırakmakta. İktidarın özel çıkara dayalı ekonomisiyle halkın kamusal sağlığı arasında hayati bir çelişki oluştuğunun açık kanıtıdır. Zira bu süreyi evinde geçirebilecek, “23 hafta kendi olağanüstü halini ilan edebilecek” olanlar sayıca hâlâ sınırlıdır. Fabrikalarda, marketlerde, alışveriş merkezlerinde, kargo şirketlerinde, tersanelerde, çarşı ve pazarlarda yüz binler çalışmayı sürdürüyor. Yevmiyeli çalışan, iki gün işe gitmese çocuklarının rızkını kısacağından korkan ana babalar dışarı çıkıyor; çıkmak zorunda. Yapılması gereken belli: Ekonomiyi öncelikle halkın çıkarı doğrultusunda yeniden yapılandırmak; virüsten en fazla etkilenen kesimlere göre yeni bir program uygulamak. Bu artık açıkça bir “halk sağlığı” görevi. Küçük işletmeleri desteklemek, iflasları önlemek, vergiyi adil bir şekilde yeniden düzenlemek, işten çıkarmalara karşı tedbir ve destekleri açıklamak, zor gün kaynaklarını “ücretli izin” için seferber etmek, hayat pahalılığını gidermek için temel ihtiyaçlarda, gıdada, ısınmada indirim ve borç ertelemeleri, kiradaki yurttaşa barınma desteği gerçekleştirmek ilk akla gelenler. Diyecekler ki, “ekonomi”ye zarar verir. Anladıkları haliyle ekonomiye zararlı görünen bu tedbirler; daha büyük bir salgın karşısında artacak toplumsal maliyetlerin yanında uzun vadede bir hiçtir oysa. İnsanlık olarak bir yol ayrımındayız: İnsan yaşamından, halk sağlığından daha önemli ne var? Kâr mı? Servet mi? Lüks ve şatafat mı? Onları da üreten biziz zaten. Bizim ve elbette bütün dünyanın ihtiyacı olan; insan yararına bir ekonomi modelidir. Kaldı ki bizim olmayan bir şeyi talep etmiyoruz; ürettiğimizden hakkımızı almak ve sağlıklı yaşamaktır arzumuz. İBB, işçilerle anlaştı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden çıkarılan işçilerin İBB binası önünde yaklaşık 7 aydır süren eylemi, Hakİş’e bağlı ilgili sendikalarla imzalanan protokol uyarınca dün sona erdi. Protokole göre, geçen ağustosta işten çıkarılan personellerden 208’i geri işe alınacak. Teslim edilen isimler haricinde protokol sonrası listeye herhangi bir ekleme yapılmayacak, yeni bir talep oluşturulmayacak, İBB binaları ve çevresinde bu ve benzeri sebeplerle kurulmuş tüm gösteri noktaları tümüyle kaldırılacak ve yeniden kurulmayacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet GÖNÜLLÜ ORDUSU Hekim olan Tekin Bingöl, 1.5 milyon CHP üyesi üzerinden yaptığı taramada özel sektör ve kamuda çalışmayan sağlık mensuplarının listesini çıkardı. Sağlık çalışanlarının yetersiz kalması olasılığında gönüllülük esasına göre çalışılması planlandı. Koronavirüs salgını dolayısıyla ülke genelinde olağanüstü tedbirler alınırken, CHP kayıtlı parti üyelerinin tümünü tarayıp kamuda ve özel sektörde çalışmayan sağlık mensuplarının listesini çıkarMAHMUT dı. Yaklaşık 10 bin sağLICALI lık mensubunun salgınla mücadele için ihtiyaç duyulması halinde devreye girmesi için hazırlık yapılıyor. CHP olası bir kötü senaryoya yönelik partili sağlık mensuplarının devreye girmesiyle ilgili çalışma yaptı. Hekim olan CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, partiye kayıtlı yaklaşık 1.5 milyon üye üzerinden yaptığı taramada özel sektör ve kamuda çalışmayan sağlık mensuplarının listesini çıkardı. İkamet ettikleri illere ve uzmanlık alanlarına göre listelenen ve sayıları yaklaşık 10 bin olan sağlık mensubunun’da koronavirüs salgınını, mevcut sağlık çalışanlarının yetersiz kalması olasılığında gönüllülük esasına göre çalışması planlandı. Dosyalar hazırlandı Çalışma hakkında Cumhuriyet’e bilgi veren Bingöl, parti üyeleri içerisinde farklı alanlarda görev yapmış olan sağlık mensupları bulunduğunu dile getirdi. Bingöl, yaptığı taramada hekim, eczacı, diş hekimi, hemşire, sağlık teknisyeni, laborant gibi sağlık mensupları olduğunu kaydetti. Bingöl, şunları dile getirdi: “Bunların Tekin Bingöl önemli kısmı, şu anda aktif çalışmıyorlar, emekli olan parti üyelerimiz. Onların tespitlerini yaptık, meslek gruplarına göre sınıflandırdık. Sonra ikamet adreslerini iletişim bilgilerini hepsini düzenledik dosya halinde ilerleyen günlerde halihazırda ça ‘ÜZERIMIZE DÜŞENI YAPMAYA HAZIRIZ’ Parti üyesi bazı sağlık mensuplarıyla görüşme yaptığını da anlatan Bingöl, “Böyle bir durum söz konusu olursa çalışır mısınız, diye sordum. Açık bir şekilde çalışacaklarını ifade ettiler. Bu adeta bir seferberlik haline dönüşürse biz de burada üzerimize düşen görev neyse onu sonuna kadar yerine getiririz diye ifade ettiler. Bu bizi çok mutlu etti. Bunları sürdüreceğiz, gelişmelere göre katkı koymaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu. lışan sağlık çalışanlarının dışında bu şekilde deneyimli emekli olmuş sağlık personellerine ihtiyaç söz konusu olduğunda arkadaşlarımız gönüllülük esasına göre ikamet ettikleri yerlerde katkı koyabilecekler.” l ANKARA MÜTEAHHIDI UNUTMAMIŞ Erdoğan, hem tedbirli olup dışarı çıkmamamız gerektiğini söylüyor, hem de uçak biletlerindeki KDV’yi indiriyor. Erdoğan, öğrenciyi, çiftçiyi unutuyor ama her zaman olduğu gibi sevgili müteahhitlerini unutmuyor. Konut kredisi teşvikinin vatandaşımızın salgın nedeniyle çektiği zorlukla ne ilgisi var? Allah aşkına bir kez olsun bir felaketi, eşin dostun için fırsata çevirmeye çalışma. Akşener video bağlantısı ile basın toplantısı düzenledi. Patrona teşvik, vatandaşa kolonya İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ilk kez açıklamasını sosyal medya ortamı üzerinden, canlı video bağlantısıyla yaptı. Akşener, özetle şunları söyledi: 4 TANI MERKEZI YETERSIZ: Tanı testlerini ve başvuru merkezlerini acilen ülke genelinde yaygınlaştırın. 4 BIRER MAAŞ PRIM: İş hayatında, nöbet veya vardiya sistemine geçilmesini teşvik edin. Kamu personelini 3 hafta süre ile izinli sayıp, nöbet esası getirerek, kamu hizmetlerinin asgari personelle yürütülmesinin önünü açın. Kahramanca savaş veren sağlık ordumuza, bu süre zarfında en az üç ay süreyle birer maaş prim vermek için gerekli düzenle meleri bir an önce yapın. 4 VATANDAŞA KOLONYA: (Ekonomi paketi üzerine…) Patronlara teşvik, vatandaşa kolonya öngören bir ekonomik paket, milletimizin içinde bulunduğu bu hassas dönemdeki ihtiyaçlarını karşılayamaz. Sayın Erdoğan’ın açıkladığı ekonomik tedbirler, damadının karakteristik özelliği olan “günü kurtarmacı” ekonomi anlayışını yansıtıyor. 4 TAKSITLENDIRME YAPIN: İşleri duran esnafımıza, sürecin sonrasında arayı kapatma imkânı vermeniz gerekir. Bunun için en azından ertelenen kamusal yükümlülüklerin ödemeleri için bir yıl üzerinden vade farkı olmaksızın taksitlendirme imkânı sağlayın. 4 DOĞRUDAN DESTEK: Destek programında vatandaşa doğrudan bir maddi destek sağlayın. Önerimiz, harcama garantili hane halkı desteğidir. Finansman için İşsizlik Sigorta Fonu ya da Varlık Fonu’nu kullanabilirsiniz. Tüketimi canlı tutmak için tüm ürünlerdeki KDV oranlarını haziran ayı sonuna kadar sıfırlayın, yılın geri kalanında ise yüzde 50 indirimli uygulayın. Kredi borcu bulunan vatandaşlarımız için de elektrik, doğalgaz, su ve internet faturalarını erteleyin. Vakit kaybetmeden çiftçilerimizin Ziraat Bankası’na olan kredi ödemelerini 3 ay erteleyin, 3 ay sonunda 1 yıllık süreç için “sıfır” faizle yapılandırın. l ANKARA/Cumhuriyet CHP, BAKAN KOCA’YA DOSYA VERDİ Şeffaflık ve işbirliği önerisi MAHMUT LICALI CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya koronavirüs salgınıyla mücadele konusunda toplam 45 maddeden oluşan önerileri içeren dosyayı elden teslim etti. Özel, mücadelenin siyasi partiler, TBMM, Türk Tabipleri Birliği ile birlikte yapılması gerektiğini vurguladı. İkramiye verilsin TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün gerçekleştirilen oturumda Sağlık Bakanı milletvekillerine koronavirüs salgınıyla ilgili bilgilendirdi. Oturum devam ederken CHP’li Özel, Bakan Koca’ya elden CHP’nin salgınla mücadelede alınması gereken tedbirlere ilişkin önerilerini içeren bir dosya sundu. Özel, salgınla mücadelede şeffaflığın önemli olduğuna işaret ederek, mücadelenin birlikte yapılması gerektiğini vurguladı. Siyasi partiler, TBMM ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) başta olmak üzere sağlık alanında görev yapan meslek örgütlerinin dışlanmaması gerektiğini vurguladı. Söz konusu dosyada yer alan bazı öneriler özetle şöyle: “Sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalı. Atanamayan sağlık personeli atanmalı, emekli olan yetkin sağlık personeli geri çağrılmalı. Sağlık personelinin ulaşımları sağlanmalı. Sağlık çalışanları için ek ödeme ve bir maaş ikramiye verilmeli. Üniversite hastanelerine tıbbi malzeme desteği verilmeli. Tanı kiti 81 ilde ulaşılabilir halde olmalı. Yoğun bakım yatağı sayısı özel kamu ayrımı olmadan artırılmalı. Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine aynen uyulmalı. TTB ve TEB temsilcileri Bilim Kurulu’nda yer almalı. Tıbbi malzemelerde KDV sıfırlanmalı. İhtiyaç duyulan malzemenin ihracatına yasak getirilmeli. Ventilasyon cihazları üretmek için fabrikalara görev verilmeli. Belediyelerin ve dağıtım şirketlerinin su, elektrik ve gaz faturalarının ödemelerindeki gecikmeler nedeniyle kesme işlemleri derhal durdurulmalı, ödeme yapılmadığı için kesilen su, elektrik ve gaz yeniden bağlanmalı. Su, elektrik, doğalgaz bedelleri yüzde 30 indirilmeli. İletişimde vergi üç ay boyunca sıfırlanmalı.” l ANKARA İMAMOĞLU’NDAN YENİ ÖNLEMLER Araçlara 100 dezenfekte istasyon İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, koronavirüs salgını kapsamında taksi ve minibüsleri dezenfekte etmek için 100 istasyon kurulacağını açıkladı. İmamoğlu dün İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun ve İETT Genel Müdürü Alper Kolukısa ile video konferans sistemiyle toplantı yaparak yeni önlemleri görüştü. Daha sonra sosyal medya hesaplarından canlı olarak İstanbullulara seslenen İmamoğlu, “Umudunuzu yitirmeyin. Moralinizi yüksek tutun. Dayanışma içinde bu zor günleri atlatacağız” dedi. Ekrem İmamoğlu alınan önlemlere ilişkin ise şunları söyledi, “İBB olarak metro, metrobüs ve vapurların yanısıra aralarında taksi, taksi dolmuş ve minibüslerin de olduğu 25 binden fazla aracı dezenfekte etmek için İstanbul’un çeşitli noktalarına 100 adet dezenfekte istasyonu kuruyoruz. Hafta sonu için başlattığımız 24 saat ulaşım hizmetini geçici olarak durduruyoruz. İşe gi diş ve dönüş saatleri dışında, toplu taşıma seferlerini kısıtlıyoruz. İBB’nin 35 adet ambülansı koronavirüse karşı özel olarak donatıldı ve hasta taşıma işlerinde yurttaşların hizmetine sunuldu. Sadece semt pazarları gıdaya yönelik kurulacak.” Kürtçe animasyon Salgına karşı yurttaşları bilgilendirmek amacıyla ayrıca Türkçe, İngilizce, Arapça, Farsça ve Kürtçe olmak üzere beş dilde animasyon filmi hazırlandı. Çokdilli animasyon, İBB internet sitesi, sosyal medya mecraları, metro, tramvay, otobüs ve meydanlarda bulunan şehir ekranlarında yayımlanmaya başlandı. Öte yandan dün bir televizyon programına katılan İmamoğlu, yaşlılara toplu taşımanın yasaklanacağı iddiasıyla ilgili soruya, “Mobilitenin azalması önemli. Elbette bazı önlemler alınabilir. Bu kararı bakanlık ya da Cumhurbaşkanlığı’nın vermesi gerektiğini düşünüyorum” diye yanıtladı. l İç Politika SARAY SISTEMI DUYARSIZ Soru önergelerinin yarısı yanıtsız MUSTAFA ÇAKIR Yeni sistemle birlikte Cumhurbaşkanının yetkileri de arttığı için milletvekilleri de soru önergelerinin büyük bir bölümünü Cumhurbaşkanlığı’na yöneltiyor. Ancak Saray soru önergelerinin yarısından fazlası yanıtsız kaldı. CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Önergede, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle kaç soru önergesi verildiği, bunlardan kaçının yanıtlandığı, kaçının yanıtlanmadığı hakkında bilgi istedi. Önergeye Şentop adına TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç yanıt verdi. Yanıta göre 27. Yasama Döneminde Oktay’ın yanıtlaması istemiyle toplam 6 bin 35 soru önergesi verildi. Bu önergelerden 6 bin 13’ü yanıtlanması için gönderildi. Havale yazısı imzada olan 22 önerge bulunuyor. Önergelerden 828’i süresi içerisinde yanıtlandı. 2 bin 74’üne ise süresi geçtikten sonra yanıt verildi. Milletvekilleri tarafından Oktay’a yöneltilen 3 bin 38 önergeye ise yanıt verilmedi. Bilgiç’in verdiği yanıtta, mart itibarıyla önergelerin büyük bir bölümünün süresi içinde yanıtlanmadığı da ortaya çıktı. Yanıtta şöyle denildi: “12 Mart 2020 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yöneltilen soru önergelerinden 5 bin 112’si süresi içinde cevaplandırılmadığı için genel kâğıtlar listesinde ilan edilmiş olup bunların 2 bin 74’ü süresi geçtikten sonra cevaplandırılmıştır.” Yanıtı değerlendiren CHP’li Alban şunları söyledi: “Siyasal iktidarların hesap verebilirlik, şeffaflık ilkesi AKP iktidarları tarafından yok edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerken ‘güçlü meclis, güçlü hükümet’ söyleminde bulunanlar, Meclis’in gücünü kırmışlardır. Güçlü bir yasama organının var olmaması için ellerinden geleni yapmaktadırlar.” l ANKARA ÇIRAY’DAN ‘ÖZEL HASTANE’ ÇAĞRISI Aytun Çıray Uzun yıllar Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı yapan İYİ Parti İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, yeni tip koronavirüs salgınına karşı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya çağrıda bulunarak, “Özel sağlık kuruluşlarının tümü, salgın ile mücadele merkezlerine dönüştürülmeli” dedi. Yurttaşların durumun ciddiyetinin farkında olmadığını belirten Çıray, “Yaşım itibarıyla risk grubunda olduğum için kendimi karantinaya aldım. Ancak İzmir’de zorunlu ihtiyaçlarımı karşılamak için dışarı çıktığımda vatandaşların bu işi ciddiye almadığını gördüm. Sayın Sağlık Bakanı’nın açıklamalarına bakınca logaritmik bir artış olduğunu görüyoruz. Bu artış hızı bize İtalya’yı anımsatıyor. Burada özel bir koordinasyona ihtiyaç var. Özel sağlık hastaneleri bu koordinasyona dahil edilmeli. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda yetkisi var. Bu yetki kullanılarak özel hastaneler, başına bakanlıktan görevliler konularak koordinasyona dahil edilmeli” dedi. l İZMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear