26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 16 MART 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER/YORUM ERDOĞAN’IN OĞLU VE KARDEŞININ ESKI ORTAĞI Gurbanoğlu’na FETÖ gözaltısı Korona günlerinde esaret İlkel insan, kendisi gibi düşünmeyeni, kendisini eleştireni, ya darp eder, ya öldürür, ya da esir alır. Uygar insan, kendisi gibi düşünmeyene, kendisini eleştirene, düşünceleriyle ve sözleriyle yanıt verir. “Gezi” davasında, işadamı Osman Kavala’nın, mahkemenin beraat kararına rağmen yeniden tutuklanması; bir MİT üyesinin cenazesinin haberinin yapılması bahane edilerek, Cumhuriyet gazetesi yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun, OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan’ın, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç’ın, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel’in, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik’in ve Yeni Yaşam Gazetesi Yazıişleri Müdürü Aydın Keser’in tutuklanmaları; Türkiye’nin en önemli haberyorum portallarından birisi olan OdaTV’nin erişime kapatılması; Türkiye’nin ilkel insanların eline düştüğünün, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yerine, ilkellik yolunda ilerlediğinin göstergeleridir. HHH Milyonlarca okuru olan OdaTV’nin kapatılıp yöneticilerinin tutuklanmaları, aynı zamanda halkın esir alınması, halkın bilgi ve haber alma hakkının gasp edilmesi, anayasanın ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Türkiye Cumhuriyeti anayasasının 25. maddesine göre, “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir”; 26. maddesine göre, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.”; 28. maddesine göre, “Basın hürdür, sansür edilemez. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.” Yine anayasanın 138. maddesine göre, “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Anayasanın uygulanmadığı ülkelere hukuk devleti değil, kabile devleti denir. Kabile devletlerinde, kabilenin reisi ne derse o olur. HHH OdaTV, laiklik konusunda, Türkiye’deki en duyarlı medya organlarından birisidir. Anayasanın 24. maddesinde yer alan “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz” ifadesi konusunda OdaTV kadar duyarlılık gösteren bir yayın organına rastlamak zordur. Türkiye’de ne kadar gerici, yobaz, şeriatçı, dinci örgütlenme varsa, bunlar OdaTV’nin radarındadır ve bunlarla ilgili haberler yıllardır düzenli olarak OdaTV tarafından halka aktarılır. OdaTV, doğanın, rantçı çevreler tarafından talan edilmesi konusunda da, Türkiye’deki en duyarlı medya organlarından birisidir. OdaTV bu konuda adeta bir dedektif gibi çalışmaktadır ve bu nedenle OdaTV, doğa talancısı rantçı çekirge sürüsünün kâbusu haline gelmiştir. Fethullah Gülen adlı dinci şarlatana bağlı çetelere karşı en büyük mücadeleyi veren yayın organlarından birisi de OdaTV olmuştur. Aralarında Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız ve Doğan Yurdakul’un da olduğu OdaTV kurucuları, yöneticileri ve çalışanları, “FETÖ” kumpaslarından dolayı haksız yere yıllarca hapiste yatmışlardır. Şu bilinmelidir ki, böyle bir yayın organının kapatılmasından, yöneticilerinin ve çalışanlarının tutuklanmasından, kimler yarar sağlıyorsa, bu yargı skandalının sorumlusu da onlardır. Kendilerini eleştirenlerin hapiste yatmasından ve ailelerinden, eşlerinden, çocuklarından kopartılmasından zevk alan narsistler ve sadistler, bir gün bunun da hesabını hukuk önünde vereceklerdir! 16 MART 2020 SAYI: 34494 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:42 07:07 13:18 16:38 19:18 20:38 Ankara 05:28 06:51 13:02 16:24 19:03 20:21 İzmir 05:53 07:14 13:25 16:47 19:26 20:42 AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve kardeşi Mustafa Erdoğan ile iş ilişkileri olan Azeri iş insanı Mansimov Gurbanoğlu, FETÖ soruşturmasından gözaltına alındı. Gurbanoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında dün sabah saatlerinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. Şüpheli işadamının adresinde arama yapıldı. İş yerinde ve evinde arama yapılan Gurbanoğlu Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Asker kökenli Mübariz Mansimov Gurbanoğlu dünyanın en büyük denizcilik şirketlerinden biri olan Palmali Grubu’nun kurucusu. 2007’de Türkiye vatandaşı olan Azerbaycan asıllı Palmali Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın ortak olduğu BMZ Denizcilik’ten Mubariz Mansimov üç tanker kiralamasıyla adını duyurmuştu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan ve kayınbiraderinin 2014’te satın aldığı Tuzla Tankercilik de Palmali’ye çalışıyordu. Sadece Erdoğanlar değil AKP döneminde ihale zengini olan iş insanlarından, eski bakanlardan Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar’ın oğluna kadar şirketlerin Mansimov’la bağlantısı bulunuyordu. Tolga Ağar milletvekili seçildikten sonra Gurbanoğlu ile iş ilişkilerini kestiğini açıklamıştı. 2011 yılında Bodrum Yat Limanı’nı da Jefi Kamhi’den 42 milyon dolara satın alıp, 100 milyon do lar yatırımla Yalıkavak Marina’yı hayata geçiren Gurbanoğlu, 20132014’te Türkiye’nin en zengin 10 iş insanından biri olarak gösteriliyordu. 2015 yılında da Forbes’ın dünyanın en zengin 500 iş insanı listesine girdi. Geçen ay hakkında FETÖ soruşturması başlatıldığı yönündeki iddialara sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama ile tepki göstermişti. Gurbanoğlu, “Beni terörle, FETÖ ile ilişkide ve casuslukta yalandan itham ederek üzerime suç atmak istiyorlar. Bana FETÖ’cü demektense kendinize, geçmişinize ve çocuklarınızın nerde eğitim aldığına bakın. Hukuku, adaletsizliği parayla almaya kalkıyorlar. Benim eski satılmış çalışanlarımı, bazı hâkimleri, devlet adamlarını satılan mal gibi almışlar. Onlar da mal gibi paranın kulu olmuş, ne şeref kalmış ne de namus. Bir zamanlar o hocanın peşinde koşanlar şimdi bana saçma, akıl almaz iftiralarla geliyorlar... Sizin sonunuzu ise ben hiç düşünemiyorum” ifadelerini kullanmıştı. l Haber Merkezi Grup Yorum zorla hastaneye kaldırılan üyeleri için açıklama yaptı Bölek ve Gökçek için eylem Grup Yorum, zorla hastaneye kaldırılan ölüm orucundaki üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek için Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı. Hastane önünde “Zorla müdahale cinayettir” yazılı pankart açan grup adına açıklama yapan Grup Yorum üyesi Dilan Ekin, Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in zorla müdahale tehdidiyle beş gündür hastanede rehin tutulduğunu savundu. Dilan Ekin, “Arkadaşımız İbrahim 272, Helin ise 269 gündür ölüm orucunda. Tek istedikleri özgürce sanat yapmak. Taleplerimiz çok açık ve net; kültür merkezimiz basılmasın, konser yasakları kaldırılsın, terör listeleri kaldırılsın, hakkımızda açılan tüm hukuksuz davalar düşürülsün” dedi. İbrahim Gökçek’in babası Ahmet Gökçek, oğlunun hastaneden çıkarak, ölüm orucunu Küçük Armutlu’da sürdürmek istediğini ve bu hususta Gökçek herkesin duyarlı olmaya çağırdığını söyledi. Helin Bölek’in annesi Aygül Bilgi de “Sizi burada yalnız bırakmayacağız, alacağız” dedi. Öte yandan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilciliği “adil yargılanma” talebi için yaklaşık 260 gündür ölüm orucunda olan Musta Bölek fa Koçak’ın zorla müdahale için hastaneye kaldırılmasına ilişkin açıklama yaptı. Koçak’ın sağlık durumunun krtik aşamayı çoktan geçtiği belirtilen açıklamada, “Mustafa Koçak’ı yaşatmanın yolu uluslararası protokolleri ve temel insan haklarını hiçe sayarak zorla müdahalede bulunmak değildir. Mustafa Koçak’ın talepleri kabul edilmeli, adil yargılanma hakkı iade edilmelidir. Mustafa Koçak yaşatılabilir” denildi. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Suluboya resim. 2/ Bir nota... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 234 5 678 9 Küba’nın başkenti. 3/ Burulmuş erkek sığır... Eski Türklerde ölüler için yapı 1 lan tören. 4/ Hararet... Bir kimseye göre 2 buyurma yetkisi olan kimse. 5/ Sodyum elementinin simgesi... Yarı memnun 3 luk anlatan bir ünlem. 6/ Ağzı geniş, 4 yayvan ve büyükçe su kabı... Mert, kalender ve babacan kimse. 7/ Birkaç 5 dizi altın zincirden oluşan enli ger 6 danlık ya da bilezik... “Bir garip ölmüş diyeler / günden sonra duyalar” 7 1 K AMB E R İ Y E 2 AŞUR İ KAZ 3 K E Ş AMOR A 4 AV HA İ N 5 Ç İ ÇE NAAT 6 AVN İ RA 7 P A R E O BOM 8 AR I N NEMA 9 HAKKUL LAH (Yunus Emre). 8/ Bir gösterme sıfatı... İki kulplu ve dibi sivri antik testi. 9/ 8 Topu düşman ateşinden koruyan zırhlı 9 yöresinde trabzonhurmasına verilen ad. 6/ Konut... bölme... Yabancı. Kuzu sesi... Ağız mukoza YUKARIDAN AŞAĞIYA: sında oluşan yüzeysel yara. 1/ Daha çok Ege Bölgesi’nde yetişen ve “Kırkağaç ka 7/ Herhangi bir konuda bir görüş ve düşünceyi bildi vunu” da denen bir kavun cinsi. 2/ Karışıklık, karga ren yazı. 8/ Işık, aydınlık... Bir yaşından üç yaşına ka şa... Şiddetli belirtilerle başlayıp kısa sürede ağırlaşan dar olan tay. 9/ Erzurum’un Oltu ilçesine özgü, “yatık hastalıklar için kullanılan sözcük. 3/ Makas. 4/ Cey döner” de denen bir tür kebap... Ekmek yapmak için lan... Haberci, muhabir. 5/ Güzel, hoş, latif... Antalya çeşitli tahılların yasaca gerekli olan karışımı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Putin’in iki aşamalı hamlesi 5Mart’ta Moskova’da imzalanan Ek Protokol’ün altı dolduruluyor. Türk ve Rus askeri heyetlerinin müzakereleri olumlu sonuçlandı ve imzalar atıldı. Buna göre, Türk ve Rus askeri heyetleri 15 Mart’tan itibaren M4 karayolunun bir bölümünde ortak devriye görevi uygulayacaklar. O yol Serakib’in 2 km. batısındaki Trumba’dan Lazkiye’nin doğusundaki Ayn el Havr’a kadar olan bölümü kapsıyor. Bu yol aynı zamanda Ek Protokol’e göre İdlib’i fiilen ikiye bölüyor: Daha önce Türkiye’nin ve desteklediği grupların denetimindeki güneydeki bölge artık Suriye ordusunun denetiminde. M4 karayolunun belirtiğimiz kısımları aynı zamanda artık güvenli koridor. Yolun 6 km. üstündeki kısmı Türk askeri denetiminde, 6 km. altındaki kısmı ise Rus askeri denetiminde. Güneyde kalan Kafkas ve Uygur ağırlıklı grupların da bulunduğu HTŞ bağlısı gruplar adım adım Rus hava kuvvetleri destekli Suriye ordusunca temizlenecek. Bunların kuzeye, Türk denetimindeki topraklara çekilmesi karşısında, TSK’nin de Ek Protokol’e göre bu gruplarla mücadele etmesi gerekecek. Kırılgan ateşkesten kalıcı ateşkese 5 Mart Ek Protokolü, ilk andan beri belirttiğimiz gibi olumluluklarına rağmen tarafların hedeflerindeki uyumsuzluk nedeniyle geçici ve kırılgan olma riski taşıyor. Türk ordusu ile Suriye ordusunu savaşın eşiğinden çeviren Ek Protokol, geçici ama yararlı uzlaşı, kırılgan ama zaman kazandıran ateşkesti. İşte Türk ve Rus askeri heyetleri de birkaç gün süren müzakerelerinde bu geçiciliği ve kırılganlığı kaldırmaya çalışıyordu. Nitekim Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da müzakereleri değerlendirirken yaptığı açıklamada “Temennimiz ateşkesin kalıcı olması” diyerek, kırılganlığın varlığına işaret etmiş oldu. Ancak kırılganlığı gidermek sadece müzakerelerde bir orta yola varmakla mümkün değil artık… Ek Protokol’ün verdiği iki görev 5 Mart Ek Protokolü’nün esas önemi, Moskova’nın Ankara’yı Şam’la fiili işbirliğine zorlayan yanıdır. Şöyle ki, Ek Protokol hem terörle topyekun mücadeleyi hem de mültecilerin geri dönüşünü içeriyor. Bu iki iş de Şam yönetimiyle işbirliği yapmadan gerçekleşemez! Her iki iş de sadece Türkiye ve Rusya tarafından kotarılamayacak büyüklüktedir. Dahası, Türkiye ve Rusya, bu işleri ancak Suriye’yle birlikte yürütürse, iki iş de olumlu sonuçlanabilecektir. Yani Putin, Ankara’yı Şam’la işbirliğine zorlamak için ikinci bir aşama başlatmıştır. İlk aşamada, anımsayacaksınız, Ankara’ya Adana Mutabakatı’nı anımsatmışlardı. Daha teorik olan bu aşamayı, şimdi pratik boyutu önde olan ikinci aşama izleyecek: Terörle mücadele ve mültecilerin geri dönüşü… Suriye politikasında revizyon şart Dolayısıyla AKP hükümeti için manevra alanı artık daralmıştır. AKP hükümeti Suriye’nin kuzeyinde bir nüfuz bölgesi oluşturabilmek için süreci ve muhataplarını artık daha fazla oyalayamayacak yere gelmiştir. Ki İdlib sorununun çözümü zaten iki yıldır beklemedeydi. Artık o süreç bittiği için Rusya ve Suriye’den çözüm hamlesi gelmişti. Şimdi AKP hükümetinin önünde iki seçenek var: Ya Ek Protokol’ün gereğini yapacak, terörle mücadele ve mültecilerin geri dönüşü için çalışacak ve bunu zamanla Şam yönetimiyle işbirliği içinde yürütecek, ya da “ÖSO koridoru” hedefi için uygun bir zamanda rafa kalkan savaş seçeneğini yeniden indirecek. Açık ki Türkiye için yararlı olanı ilk seçenektir ve yararda Rusya ve Suriye ile ortaklık vardır! Türkiye için yararlı olacak bu seçeneğin “sahada sorunsuz” uygulanabilmesi için de AKP hükümetinin Suriye politikasında köklü bir revizyon şarttır! ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Salda Gölü’nde millet bahçesi inşaatı başladı Burdur’daki Salda Gölü’nde yapılması planlanan 300 bin metrekarelik “millet bahçesi” için çalışmalara başlandı. İhaleyi alan şirket tarafından göl çevresine konteynırlar getirildi, beyaz çizgilerle bazı alanlar belirlendi. Çalışmalara ilişkin konuşan Salda Gölüme Dokunma Platformu Sözcüsü Gazi Osman Şakar, “Göl kapalı bir havza. İçeride pisliği toplayabiliyor, ancak dışarı deşarj edemiyor. İktidar her yere para hırsıyla bakıyor. Biz bölgenin doğal güzelliğini korumak için elimizden geleni yapacağız. Proje defalarca değiştirildi, şirket ihaleyi aldıktan sonra da değişti. Şirket bile ne yapacağını bilmiyor” dedi. TOKİ’den dün yapılan açıklamada ise projenin amacının gölü korumak olduğu öne sürülerek “Donatılar kumsala 500 metre mesafede yer almaktadır. Projede ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal donatılar bulunacak” dendi. l Haber Merkezi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear