26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 11 ARALIK 2020 CUMA YÜKSEK YERİLİM HATTI / Erdinç UTKU Çin’e doğru aynı yönde hareket eden iki trenden öndeki trenin hızı 40 km/Sa. arkadaki trenin hızı 55 km/Sa’tir. Trenlerin boyları sırasıyla 200 ve 300 m olduğuna göre hangisi daha önce Halkalı Garı’na döner? Tren gelirse hoş mu gelir, odaları boş mu gelir? Yoksa kara tren gelmez m’ola/ Düdüğünü çalmaz m’ola? H İktidar sanal âlemde de sansür estiriyor. SUSYal medya! H Yiyoruz, içiyoruz, şişiyoruz... H Nasrettin Hoca ülkenin halini görseydi, “Neme lazım, içeri miçeri atarlar” diye espri falan yapmaz, Noel Baba kılığında dolaşırdı ortalıkta... H “Eşim THY’den ücret almıyor” diyen Fahrettin Altun’u faaliyet raporları yalanladı. THY: Tahsisat Helaldir Yandaşa! H Yargı reformu: eski köye yeni ADALET! H Eskiden halkın sanatçıları vardı. Sonra devlet sanatçılığı devri başladı. Şimdi devir, saray soytarılığı devri... * Amerikalıya dağda yabankeçisi avlatmak yerine çarşıda esnafla sinek avlatın! Ya da vatandaşla meteliğe kurşun atsın! HÜSREV BEY’İN GÜNLÜĞÜ / Günhan AYDIN Bekâra karı boşamak, içki ve sigara içmeyene “İçkiyi ve sigarayı bırakın demek” kolay gelir. H Erdoğan, 63 bin kişiye hakaret davası açmış. Mahkemeleri fazla meşgul etmemek içindir! H Hesap vermezlik bir devlet sorunudur! H İnsanın kölesi olsa, aman hastalanmasın, ölmesin diye baCUK Günel ALTINTAŞ kar, baktırır değil mi? Ama çalışanı olduğunda, ölürse ölsün; yenisini alırım diye düşünüyor. Kölelikte işsizlik yok. Kapitalizmde ekmek de sağlık da askıda! H Adalet reformu yapılacak: Eskiden insanlar, söyleyip yazdıklarından dolayı cezai kovuşturmaya uğrarken, reformdan sonra ağzını açan, hatta dudağını kıpırdatan cezalandırılacak! H Bu yıl yapılacak Özbek Altın Kelimeler Sanal Şiir Festivaline Türkiye’yi temsilen 10 şair katılacakmış. İyi, ama niye 50 ya da 100 değil? H Yılbaşında dört gün sokağa çıkma yasağı olacak mı diye soruyorlar. Olacak tabii. Dini bayram mı bu?!! l Mehmet Selçuk l İbrahim Sayın l Zafer Temoçin Sadece Biz Birbirimizi Görebiliyorduk 8 ARALIK: Etrafımızda ne çok makine var, dedi Cüce Ragıp. Benim civarımdaki tek makine tost makinem, dedim. Mithatpaşa’dan Ziya Gökalp’e kıvrılmış, Kurtuluş Parkı’na doğru yürüyorduk. Ragıp geçen gece seyrettiği filmin tesirindeydi. Makinelerle insanlık arasındaki son savaşı esas alan bir filmmiş. Virüsler, makineler, zombiler, uzaylılar… Bazen hep beraber yüklenirler, hangisiyle uğraşacaksın… O kargaşada yeni dinler, rahipler falan da türer; vampirlerle kurt adamların da elleri kulağındadır, hayırlısı artık deyip sabırla beklersin. Ben maneviyatı sağlam tutmaya çalışıyorum, dedi Ragıp, hem bağışıklık sistemi için de çok faydalıymış. Nereden biliyorsun, diye sordum, filmdeki rahip söyledi, dedi. Keşke Huzur Kıraathanesi’nde oturup çay içip ısınabilseydik biraz, ama her yer kapalı. Dünya zıvanadan çıktı Ragıp, dedim. Bunu dört yüz sene evvel Hamlet söylemişti, dedi. Dört bin sene evvel de söylenmiş olabilirdi ve olsun varsın hava güzeldi ve Kurtuluş Parkı iyiydi ve Cüce Ragıp nasıl bir zombi olurdu acaba diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Hamlet neden acı çekiyordu Ragıp, diye sorsam, “histerik irade felci ve spesifik iradesizlik” mi derdi yoksa, “sen yine de tost makinene fazla güvenme” mi… bilemiyorum. Ne Hamlet umurumdaydı, ne makinelerin hükümranlığı, ne dijital anksiyete… Çocukluğumdan beri tanıdığım aynı ağaçların altında yürüyor olmanın verdiği emniyet hissine bıraktım kendimi. Fakat Ragıp kati surette ihmal edilmemesi gereken bir faktördür. Kışın ağaçlar, bilhassa sabahın erken saatlerinde ne kadar ürkütücü oluyorlar, sanki her yerde hayaletler var, dedi. Babaannesinin ağaçlar ve hayaletlerle ilgili söylediği bir şey varmış ama hatırlamıyormuş. Çok şükür, dedim. İstihzayı sezdim, teessüf ederim, dedi. Geçenlerde bir tartışma programında bir gazeteci elindeki akıllı telefonu sallayarak, bunlar bizim güvencemiz, diyordu. Onlar sayesinde bizi “tespit” edeceklermiş. Daha genç olan meslektaşı, fakat abi aşırı yüklenme olabilir, dedi. Memleketin en çok seyredilen haber kanalların birinde, “prime time” da aklı başında adamlar konuşuyorlardı. Sence aşırı yüklenme nasıl oluyor Ragıp, diye sordum. Trafo çöküyor herhalde, dedi. Kışın tanıdığım ağaçların sağladığı emniyeti tercih ederim sanıyorum, uzak ve soğuk mercilerin demir bilya gözlerine… Kurtuluş Parkı’nın İtfaiyeye yakın ucunda “atom sahası” dediğimiz bir yer vardı. Bisiklet kiralanırdı. Top oynardık. Kimseler bilmezdi orada olduğumuzu. Sadece biz görebiliyorduk birbirimizi. Mustafa, Serdar, ben, Erdal, Tayfun, Tuncay, Gürkan, Şafak. Hava soğuyor, dedi Ragıp. Dönelim istersen, dedim. l Raşit Yakalı l İsmet Lokman l Kürşat Coşgun l Cemalettin Güzeloğlu l Ahmet Öztürklevent l Zeki Bol l Halit Kurtulmuş Aytoslu Doktorlar ölüyor, duyuyor musunuz? l Burak Ergin l Birol Çün l Cem Koç
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear