19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 7 1 EKİM 2020 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.700 8 kuruş 9.1040 10.5 kuruş 10.0540 5.8 kuruş 13.14 0.1 puan 1.145 21.99 puan 3174.32 37.14 lira 471.33 4.86 lira Yüksek kur ve yüksek enflasyon iç piyasada fiyatları artırmaya başlayacak Giyimde zam göründü Kurdaki yükseliş hammadde maliyetlerini yukarı çekti. Buna yüksek enflasyon da eklenince iç piyasadaki hazırgiyim ürünlerinde zam kaçınılmaz olacak. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Hadi Karasu, GAMZE BAL “Kurda tansiyonun inip çıkmasının, sağlıksız yükselip düşen bir kurun hiçbir ekonomik istikrarda yeri olmaz. Biz ise hep istikrardan bahsediyoruz. Çünkü sanayicinin sürdürülebilir bir iş yapabilmesi lazım” dedi. “Belli bir seviyenin üzerine çıkan kur, hammadde fiyatlarını artırdığı için iç piyasada etkili olacaktır. Buna enflasyonun da eklenmesi maliyetleri artırmaya devam edecektir” diyen Karasu, “Bu unsurların iç piyasada fiyatlara yansıması kaçınılmaz olacak” diye konuştu. Kurdaki ani ve sert dalgalanma, hem ihracatçıyı hem yurttaşı vuruyor. İstikrar isteyen ihracatçı, kontrollü bir kurun olmamasından dolayı uzun vadeli plan yapamadığını söyledi. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe ise kurda ani ve sert dalgalanma olduğu dönemlerde ihracatçının uzun vadeli plan yapamadığına dikkat çekti. Gültepe, “Sipariş aldığımızdaki kurun seviyesi ile üç ay sonra teslimat tarihindeki seviye arasındaki makas açıldığında sorun olabiliyor. Kur teslimat tarihinde aşağıya doğru gidiyorsa bu, ihracatçı için zarar anlamına geliyor. Kur aşırı yükseldiğinde ise alıcıların indirim baskısı ile karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu. 2021’in ikinci yarısı İlerleyen süreçte fiyat artışı öngörülen iç pazarda, salgın sürecinde küçülme yaşandığı belirtildi. Karasu, “Kredi kartı harcamalarında, geçen yıl ilk sekiz ayda 54.7 milyar TL olan giyim ve aksesuvar harcamaları bu yıl 47.7 milyar TL’ye geriledi. Hazırgiyimde yüzde 9.2’lik yıllık enflasyona rağmen harcamaların geçen yılın yüzde 87’sinde kalması, iç pazardaki daralmanın boyutlarını ortaya koyuyor” dedi. Karasu, ihracat tarafında ise 2019’da 18.7 milyar dolarlık ihracat yapıldığını anımsattı. Bu yılı ise 17 milyar dolarlık ihracatla tamamlamayı beklediklerini ifade etti. Karasu, hızlı bir toparlanmanın yaşandığını, ancak salgın öncesi seviyeye 2021’in ikinci yarısından önce ulaşılabilmesini çok olası görmediklerini söyledi. 250 MILYON $’LIK KATKI HEDEFLENIYOR Türk Moda Endüstrisi’nin uluslararası ölçekte saygın organizasyonlarından biri olarak gösterilen İstanbul Moda Konferansı’nın 13’üncüsü 89 Ekim aralığında çevrimiçi olarak yapılacak. Konferansta, moda endüstrisinde dönüşüm, dijitalleşme ve çevre dostu üretim konuları mercek altına alınacak. Konferansın ikinci gününde ulusal ve uluslararası markaların bulunduğu 40’a yakın alım grubunun temsilcileri, sanal ortamda firmalarla buluşacak. Bu bölümde 1000’in üzerinde görüşme yapılması ve alınacak siparişlerle hazırgiyim ihracatına 250 milyon dolarlık katkı yapılması öngörülüyor. PİYASA HAREKETLİ Dolar ve Avro denge arıyor Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlik, jeopolitik riskleri artırarak TL cinsi yatırıma satış baskısı getirirken Yeni Ekonomi Programı’nı takiben atılan normalleşme adımları izleniyor. Dün TL mevduat stopajında ve altın ve döviz işlemlerinden alınan BSMV’deki indirimler, döviz kurlarını sınırlı da olsa aşağı çekti. Dolar 7.70207.8363 lira, Avro ise 8.99009.1982 lira arasında aşağı yönlü dalgalandı. TÜRKİYE VARLIK FONU Dış borçlanma için yetki verdi Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) ilk Eurobond ihracı için HSBC Holdings, ICBC ve Citigroup’un da aralarında bulunduğu uluslararası bankaları yetkilendirdiği belirtildi. Bloomberg News’in kaynaklara dayandırdığı habere göre ihraç işleminin kesin zamanlaması ve büyüklüğü piyasa koşullarına göre belirlenecek. Kaynaklardan biri ise ihracın yıl sonundan bir süre önce gerçekleşmesinin daha muhtemel olduğunu söyledi. Colman Deegan YÜZDE 64’Ü KÜÇÜLDÜ Vodafone’dan KOBİ adımı Vodafone Türkiye CEO’su Colman Deegan, “Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizle (KOBİ) görüşerek yaptığımız araştırmaya göre, işletmelerin yüzde 64’ünün iş hacimleri daraldı” dedi. Deegan, KOBİ’lerin marka bilinirliği ve satışlarını artımaları için Facebook ile işbirliğine gittiklerini belirtti. Bu işbirliğinin bir ürünü olan Facebook&Instagram Reklam Hizmeti ile işletmelerin reklam görselleri Facebook ve Instagram platformlarına uygun hale getiriliyor. ŞİŞECAM’DAN YATIRIM Avrupa’nın en büyüğü olacak Şişecam’ın Ankara Polatlı’daki düzcam üretim tesisinde 1 milyar TL’lik bir yatırımla hayata geçirdiği yıllık 240 bin ton kapasiteli yeni fırın, yarın ateşlenecek. Şişecam Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, “Üretim kapasitesi yıllık 540 bin tona ulaşan tesisimiz Avrupa’nın en büyük düzcam üretim üslerinden biri haline geldi” dedi. Türkiye, geçen yıl 2.5 milyar dolar karşılığında yaklaşık 10 milyon ton buğday ithal etmişti. Bu rakam, buğday üretiminin yarısından fazla. Üreticiyi korumakla görevli TMO için kapsamlı ithalat yönetmeliği hazırlandı TMO hepten ithalatçı oldu MAHMUT LICALI Türkiye tarım ürünleri piyasasını düzenlemesi ve üreticiyi koruması amacıyla 1932’de kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) son dönemde yurtdışından aldığı bazı tarım ürünleri tartışma yaratırken şimdi de ofisin tarım ürünleri ithalatına yönelik kapsamlı bir yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı. CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, iç piyasayı düzenlemekle görevli olan TMO’nun, ithalatı düzenleyen bir kuruma dönüştüğüne işaret etti. Gaytancıoğlu, TMO’nun görevinin piyasadaki duruma göre ürünü depolamak ya da satmak olduğunu, böylece hem üreticiyi hem tüketiciyi koruması gerektiğini anımsattı. Yalnızca ihtiyaç duyulduğu anlarda dışarıdan alım yaparak piyasayı düzenleyen bir kurum olduğunu söyleyen Gaytancıoğlu, “Aslında AKP’li yıllara kadar da hiç ihtiyaç duyulmamıştır. Özellikle AKP’li yıllardan sonra ihtiyaç duyulmuştur” dedi. TMO’nun sanki ithalatı yönetecek bir kurum gibi yönetmelik hazırlandığına dikkat çeken Gaytancıoğlu, şöyle konuştu: “İthalatı zaten özel firmalar yapıyor. TMO, yasayla tahıllarla ilgili piyasayı düzenlemeyle görevlendirilmiştir. Türkiye’deki tarım topraklarının yüzde 70’inde tahıllar yetiştirilir. Bu yönetmelikle ‘topraklara su götürmeyi, ekilmeyen alanları ekmeyi, çiftçiyi desteklemeyi düşünmüyoruz’ mesajı veriliyor.” l ANKARA DPT’NIN KURULUŞUNUN 60. YILI ‘Planlama yeniden düşünülmeli’ 21. Yüzyıl İçin Planlama Grubu, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kuruluşunun 60. yıldönümü için yazılı açıklama yaptı. DPT’nin; planlama, etraflı düşünme ve iş yapma tarzı olarak 1990’lardan itibaren siyaset ve iktisat dünyasından silinirken bıraktığı boşluğun, hemen görülüp algılanamadığı kaydedilen açıklamada, “Orta boy yarı sanayileşmiş ülkelere ya da ‘yükselen piyasa ekonomileri’ denilen AGÜ’lere kalkınmaları için kolektif düşünmelerini sağlayacak yeni bir model, araç tasarlanmamış; her şey kutsal piyasa güçlerine, Adam Smith’in ‘görünmez eli’ne bırakılmış görünüyor. O görünmez el de, son zamanlarda bir yankesicinin eli gibi dünya piyasalarını hortumlayıp, trilyon dolarlık balonları patlamakla meşgul” denildi. Planlamanın, kendi aklının ürünü olan politikaları uygulayan ülkelere hizmet etmeyi sürdürdüğü aktarılan açıklamada, “Kendi ufkunu çizebilmek, strateji oluşturabilmek, toplumun üretici ve yaratıcı güçlerini harekete geçirmek için mutlaka bir anlamda aklın seferberliği olan planlamayı yeniden düşünmeli” ifadeleri kullanıldı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘15 bin dolar fakirleşiyoruz’ TL MEVDUATI ARTIRMA ATAĞI Türk Lirası (TL) mevduat hesaplarından alınan stopaj, yıl sonuna kadar vade süresine göre düşürüldü. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan ve 2006/10731 sayılı bakanlar kurulu kararının eki karara bir geçici madde ekleyen Cumhurbaşkanı kararına göre, vadesiz ve 6 aya kadar vadeli hesaplarda stopaj yüzde 15’ten yüzde 5, 1 yıla kadar vadelide yüzde 12’den yüzde 3 ve 1 yıldan uzun vadelilerde ise yüzde 10’dan yüzde “0”a çekildi. Katılım hesapları için kâr paylarında benzer uygulama yapılacak. Öte yandan yine Resmi Gazete’deki başka bir kararla kambiyo (döviz) muamelelerinde banka ve sigorta muameleleri vergisi (BSMV) yüzde 1’den binde 2’ye indirildi. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR “İktidar, ‘2023’te kişi başına düşen geliri 10 bin dolar yapacağım’ diyor Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Prof. Dr. ama aslında 11. Kalkınma Planı’na göre yaklaşık 2 bin 500 dolar, 10. Aziz Konukman, Yeni Ekonomi Kalkınma Planı’na göre de 15 bin Programı’nı (YEP) son iki kalkınma dolar fakirleştiriyor” dedi. planı hedefleriyle karşılaştırdı. Buna göre 2023 hedefiyle ilgili ola ‘Faiz dışı’na dikkat rak 2013’teki 10. Kalkınma Planı’nda Ayrıca Hazine Bakanı Albayrak’ın 2 trilyon dolar, 2019’daki 11. Kalkın açıkladığı “V tipi” toparlanmama Planı’nda 1.1 trilyon dolar olan nın bilimsel temeli olmadığını begayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), yelirten Konukman, şöyle devam etti: ni YEP’te 875 milyar dolara indirildi. “Türkiye’de ekonomi büyüdüğü zaKişi başına milli gelir hedefleri de 25 man cari açık da büyür. Oysa 2021 bin dolarla başlayıp önce 12 bin 484 için yüzde 5.8 büyümeye karşılık cadolar, sonra 10 bin 33 dolara düşüri açık/GSYH ise 1.9! Dalga mı geçilirüldü. Hedefler ihracatta; 500 yor? 2023’te yüzde 5 büyüme var, milyar dolar, 226.6 milyar docari fazla 0.1. Açık söylüyorum, lar ve 214 milyar dolar, işsizbenim sınıfımda bir öğrenci bu likte; yüzde 5, yüzde 9.9 ve büyüme ve cari denge öngörüsü yüzde 10.9 olarak değişti. ile gelse sınıfta çaktırırım.” İktidarın “müjde” diye Konukman, yeni YEP’le faiz dısunduğu YEP ile kaşı fazlanın da dönem boyunca muoyuna “sizi faaçık verdiğine dikkat çekkirleştireceğim” ti. Konukman, “Bu giderek dediğine dikkat borçlanılacak demektir” çeken Konukman, Aziz Konukman dedi. l ANKARA İnsan ve ‘tükeniş’ Salı gecesi, TrumpBiden tartışması, iki şaşkının Titanic’in güvertesinde kırık bir şezlong için kavga etmesine benziyordu. “Irkçı”, “soytarı”, “yalancı”, “kapa çeneni” gibi sözcükler havada uçuştu. Trump, silahlı faşist grupları “Geri çekilin, hazır bekleyin” sözleriyle kışkırttı. Biden, “Oyların sayımı bitince gidecek” diyordu. Trump da “Bu işin sonu kötü bitecek”... Bu tartışma da bir “tükenişe” işaret ediyordu: Liberal demokrasinin, faşizme doğru tükenişine ama ben çok daha önemli bir başka “tükeniş”e değinmek istiyorum. Çünkü, The Economist’in bu haftaki sayısında “insan”ı, “dünyanın biyolojik çeşitliliğini mahvetmekle” suçlayıp “1500’den bu yana 680 omurgalı hayvan türünü yok olmasına neden olan...” “ekolojik ayak izinden” söz ederken, bu “ayak izinin” niteliğine değinmemesi “tepemi attırdı”. ‘Ayak izinin’ arkasındaki... The Economist “insanları” suçluyor. Halbuki; 1. grafik, “karbon ayak izinin”, kapitalizmin özgün bir üretim tarzı olarak şekillenerek, sanayi devrimiyle yaygınlaşmaya başlamasına kadar hiç değişmediğini gösteriyor. CO2 emisyonu kapitalizmle birlikte başlıyor, hızla, özellikle, Fordist, hidrokarbon kapitalizminin yayılmaya başlamasıyla birlikte tırmanıyor. Küresel ısınmaya ilişkin (küresel ortalama sıcaklık) 2. grafik yukarıdaki gözlemi doğruluyor; dahası küresel ısınmanın 1980’lerden bu yana, malların ve insanların küresel dolaşımını, dolayısıyla taşımacılık ve turizm sektörlerinin gelişmesini teşvik eden neoliberal küreselleşme döneminde hızlandığını gösteriyor. Nüfus artışına ilişkin veriler de bu grafiklerle uyum içinde. Kapitalist üretim tarzı şekillenene kadar 1 milyarın altında kalan dünya nüfusu, 18001900 arasında ikiye katlanmış. Ondan sonraki yüz yılda da dört kattan fazla artarak 9 milyara ulaşmış. Peki, bu insanların yaşam alanlarındaki gelişmelerle yukarıdaki veriler arasında bir ilişki var mı? Kentleşme hızını gösteren grafiklere baktığımızda kapitalist üretim tarzının gelişmesinin baş döndürücü bir kentleşme hızıyla birlikte gittiğini görüyoruz. Özetle, kapitalizmin özgün bir üretim tarzı olarak şekillenmeye başlamasını, sanayileşmeyle, kentleşmeyle, hızlı nüfus artışıyla, CO2 emisyonuyla 3. grafikte görülen gibi canlı türlerinin tükenme eğilimini ilişkilendirdiğimizde şu sonuca varmak kaçınılmaz oluyor: Bu tükenişten, on binlerce yıl, doğa üzerinde yıkıcı bir etki yapmadan yaşamayı başaran “insan” değil, son üç yüz yılda gelişen, kendi insanını yaratan kapitalist üretim tarzının yaşam biçimi sorumludur. Kapitalizmin egemen sınıfları, bu üretim tarzını, yaşam biçimini korumak için savaşlar çıkarıyor, bulundukları her ülkede itiraz eden sesleri susturmak için türlü “disiplin ve cezalandırma rejimlerinin” gelişmesini besliyorlar. Trump gibi türlü “adamları” yaratıyor. Kapitalizmi aşmadan bu büyük tükenişe bir son vermek olanaklı değildir. ABD hegemonyasının tükenmesinin ise bu tükenişin yanında, bir Çin değişiyle, “serçenin gözyaşları kadar önemi yoktur”.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear