23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 925 HAZİRAN 2019 SALI ’den Gezi çağrısı ‘Koşulsuz serbest bırakılsınlar’ Uluslararası Yazarlar Birliği PEN’in 14 ülkedeki merkezi, dün ilk duruşması görülen Gezi davasının tutuklu sanıkları Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun “derhal koşulsuz serbest bırakılması ve yargılanan diğer 14 kişi hakkındaki suçlamaların düşürülmesi” çağrısında bulundu. Uluslararası PEN’in Başkanı Jennifer Clement tarafından yapılan açıklamada, “Sivil toplumun 16 önemli figürünü Gezi Parkı protestolarında aldıkları iddia edilen rol nedeniyle mahkum et me çabaları nedeniyle Türk makamlarını kınıyoruz. Sanıkların şartlı tahliye imkânı tanınmadan ömür boyu hapis cezası almasıyla sonuçlanabilecek bu sahte suçlamalar düşürülmeli. Belirgin kanıt eksikliği, bu davanın siyasi niteliğini ve Türk yetkililerin en ufak bir muhalif sesi susturma eğiliminde olduğunu açıkça hatırlatmaktadır” denildi. Kanıt yok... PEN Norveç Başkanı Kjersti Loken de, “İddianamedeki hiçbir kanıt, is nat edilen ‘hükümeti devirmeye çalışmak’ suçlamalarıyla bağlantılı olmamakla birlikte zanlıların bunları yaptıklarını da kanıtlamıyor. Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun özgürlük güvenlik hakları, hem Türkiye Anayasası hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18’inci maddesine göre ihlal ediliyor. Bu tutuklamalar ve davanın tamamı siyasi bir motivasyona sahip” ifadelerini kullandı. PEN Norveç’in Türkiye Koordinatörü Caroline Stockford ise “Osman Kavala 20 aydır, Yiğit Aksakoğlu ise 7 aydır özgürlüklerinden keyfi olarak yoksun bırakıldı. Taksim direnişinde öne çıkan isimlerin yanı sıra yazarlar, oyuncular, film yapımcıları da tanık kürsüsünde. Türk makamlarını Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nu derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakmaya, tüm sanıklar hakkındaki suçlamaları düşürmeye, sivil toplum üzerindeki baskılarını sona erdirmeye çağırıyoruz” diye konuştu. l Dış Haberler ‘Gezi umut fişeğidir’İş insanı Kavala, ilk savunmasını yaptı. Mimar Yapıcı da ‘Gezi yarınımız’ dedi Gezi Direnişi’ne ilişkin aralarında iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 2’si tutuklu 6’sı firari, 16 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşması dün Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda görülmeye başlandı. Kavala, tutukluluğunun 601. gününde ilk kez savunma yaptı. Hakkındaki suçlamaları reddeden Kavala, “Darbeye, kaosa ve kargaşaya ortam hazırlamak gibi Ergenekon davasında da kullanılan soyut değerlendirmelerin suçlamalara dayanak olması müm kün değildir” dedi. Duruşmada hâkimin, tutuklu Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’na, “Tahliye olmanız durumunda ikamet adresinizi verir misiniz” SEYHAN diye sorması dikkat çekti. AVŞAR Yargılanan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ise “Gezi bizim yarımınızdır, çocuklarımızın aydınlık geleceği için umut fişeğidir” dedi. ‘Ergenekon kurgusu...’ İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmayı izlemek için çok sayıda kişi sabahın erken saatlerinde Silivri Cezaevi önüne geldi. Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Kavala savunma yaptı. “Hiçbir zaman gizli bir planım, faaliyetim, bir örgütle, cemaat yapısıyla gizli bir ilişkim olmadı” diyen Kavala şöyle devam etti: “Gezi olaylarının hükümeti devirmek amacıyla kaos, kargaşa, iç savaş çıkarmaya yönelik bir tertip olduğu, bu tertibin farklı kuruluşlarda faaliyet gösteren kişilerden oluşan bir yapı tarafından yürütüldüğü iddiaları Ergenekon davasındaki kurguyu akla getirmektedir. Erdoğan’ın 4 Şubat 2013 tarihinde ‘Gezi Parkı AVM yapılacak’ demeci üzerine, böyle bir projenin yanlış olduğuna hükümeti ve kamuoyunu ikna edebilmek, Gezi Parkı’nın park olarak korunmasını sağlamak amacıyla çabalarım oldu. Taksim Platformu’nda yer aldım, Gezi Parkı’nda bulundum, orada çevre düzenlemesi, fidan dikme gibi etkinliklere destek verdim. Bunların yanı sıra, iddianamede de yer verildiği gibi, hükümet üyeleriyle görüşmeye katıldım. Hükümet yetkilileri ile konuşarak, onlarla protesto eylemlerine katılanlar arasında uzlaşma sağlamaya çalışan birisinin kaos ve kargaşa ortamı yaratarak darbeye zemin hazırlıyor olmasının nasıl bir mantıkla açıklanabileceğini anlayamıyorum. Açıkladığım nedenlerden dolayı, niyet ve eylemsellik bakımından Gezi olayları sırasında barışçıl faaliyetlerde bulunmuş yüz binlerce kişiden bir farkım olmadığını belirtir, tahliyemi ve beraatımı talep ederim.” ‘Bilsem bir gece yatardım’ Tutuklu sanık Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu ise hazırlanan iddianamenin sivil toplum çalışmalarını kriminalize etme çabası olduğunu söyleyerek “Ben Gezi’de bir gece bile kalmadım. 220 gün hücrede kalacağımı bilsem en azından bir gece yatardım” dedi. Sivil toplum alanında uzun yıllardır çalıştığını aktaran Aksakoğlu, Milli Eğitim Müdürlükleri, AKP’li ve CHP’li belediyelerle ortak çalışmalar yaptığını, tutuklanmadan birkaç hafta ise bir proje için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile görüştüğünü söyledi. “Benim hakkımda dinleme kararı veren hâkimler ve savcıların bir kısmıyla aynı cezaevinde kalıyorum” diyen Aksakoğlu, “İddia var, delil yok, örgüt yok, örgüt üyesi var. Pervasızca istenen bir müebbet hapis cezası var. Kavala’dan talimat aldığım iddiası var. Osman Kavala’yla tanışmak suç değildir ama ben Kavala’yla tanışmıyorum” dedi. Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu üyesi Ali Hakan Altınay ise savunmasında vakıf kurmanın ve vakıfta çalışmanın suç olmadığını, vakıfların yurtdışından hibe almasının da yasak olmadığını dile getirdi. Altınay, Açık Toplum Vakfı’nın yasal bir kuruluş olduğunu da vurgulayarak, “Altında benim imzam olan hiçbir hibe kararı Gezi ile ilgili değildir. İddianamede anılan hibenin ne olduğunu öğrenmek istiyorum” dedi. Duruşmaya bugün de devam edilecek. l İSTANBUL Kavala KAVALa: FANTASTİK BİR KURGU 20 aydır tutuklu bulunduğunu söyleyen iş insanı Osman Kavala, “Tutuklu bulunmama neden olan suçlama olgusal temele oturmayan, mantığa aykırı bir dizi iddiaya ve delillerle desteklenmemiş varsayımlara da yanmaktadır. Somut olgular tahrif edilerek, fantastik bir kurgu üretilmiştir” dedi. İddianamede Gezi olaylarının hükümeti devir meye yönelik bir kalkışma olarak George Soros tarafından planlandığı, bu plan uyarınca Soros’un sağladığı finans manı Gezi’ye aktardığı ve iç savaş için silahları hazırda beklettiği gibi iddialara dikkat çeken Kavala, “Bu son derece haysiyet kırıcı bir suçlamadır. Hayatımın hiçbir safhasında özgür seçimler dışında bir yöntemle hükümet değişikliği düşüncesine yakın olmadım” diye konuştu. AKP’li Yeneroğlu: Kanıt bulamadım Öte yandan AKP İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, Gezi iddianamesini okuduğunu, Kavala ve Aksakoğlu’na isnat edilen suçlamalara ilişkin maddi kanıt bulamadığını yazdı. Uzun kuyruk oluştu Gezi davası, Silivri’de başladı. İlk duruşmaya katılmak isteyen izleyiciler uzun kuyruklar oluşturdu. Duruşmayı CHP ve HDP milletvekilleri, İstanbul Barosu Başkanı Meh ‘Kavala’yamet Durakoğlu, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, yurtdı şından gelen yabancı heyetler, insan hakları savunucuları ve çok sayıda yurttaş izledi. Yoğunluk nedeniyle duruşma salonunun önünde duruşmayı izlemeye gelenlerle jandar kızgınım,ma arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. l DHA zengin biliyorduk’ Yapıcı Kendisinin Gezi davası kapsamında daha önce yargılandığını anımsatan Yapıcı, “Buraya aynı suçtan ikinci gelişim. FETÖ savcılarının hazırladığı iddianamenin yeni versiyonu olan son iddianameye göre ben darbeye teşebbüs etmişim ve daha birçok suçlama var. Bunların en komiği Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet ettiğim iddiası; 40 yıllık meslek hayatımda bu suçlama çok gülünç” dedi. İddianamede yer alan telefon tapelerine değinen Yapıcı mahkeme başkanına, “Telefonda devrim yapacağız’ demem suçlama konusu yapılmış. Ben 68 kuşağının kuyruğundan gelen biriyim. Keşke sizin yaşınız da tutsaydı. Devrim sözünün ne kadar güzel olduğunu bilseydiniz siz de kullanırdınız. Osman Kavala’ya kızgınım. Kendisini zengin biliyorduk. Gezi’ye üç beş plastik masa sandalye göndermiş iddianameye göre, mahalledeki Ayşe Hanım bile tencerelerce zeytinyağlı yap tı gönderdi. Biber gazından etkilenmemek için kullandığımız malzemeler öyle özel şeyler değildi. Gaz maskesi, talcid vs. Siz de Gezi’ye geldiyseniz (mahkeme heyetine) görmüşsünüzdür. Benim fıtratım şakacılıktır. Gelin görün ki telefonda yaptığım şakaların hepsi iddianamede yer almış, bu gayri ciddilik için ben sizden özür dilerim. Hayatımızı kurtarmak için bile olsa tek bir şiddete başvurmadık. Son derece sağduyulu ve barışçıldık. Tüm suçlamaları kendim için ve tüm arkadaşlarım için reddediyorum. Gezi bizim yarınımızdır, çocuklarımızın aydınlık geleceği için umut fişeğidir. Beraatımı talep ediyorum” dedi. Yapıcı’nın ardından konuşan sinemacı ve gazeteci Çiğdem Mater de iddianamedeki delilleri eleştirerek, “Bu iddianame eğer bir film senaryosu olsaydı mantıksız hataları nedeniyle reddedilirdi ama burada hayatın sinemadan daha kurgu olduğunun göstergesidir” dedi. 21 kişinin öldüğü Yeşilyurt Apartmanı davası görüldü ‘Binanın sağlam olduğunu söylemişti’ İstanbul Kartal’da 21 kişinin ölümü, 17 kişinin de yara landığı biri firari, biri tutuk lu 3 sanıklı davanın ilk du ruşması dün görüldü. Dava nın tek tutuklu sanığı Uğur Mısırlıoğlu, “4.5 aydır tutuk lu bulunmamın nedeni mü teahhit Hasan Yeşilyurt’un ölmüş olmasından dolayı so rumlu tutulamamasıdır” de di. İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki da vanın ilk duruşmasına sanık Arzu Baran katılırken, firari 6 Şubat’taki olayda Yeşilyurt Apartmanı’nda 21 kişi yaşamını yitirmişti. Biri tutuklu üç sanık, 15’er yıla kadar hapisle yargılanıyor. sanık Suzan Çayır duruşmaya gelmedi. Müşteki mağdur Sündüz Aydın, ekmek almak için dışarıya çıktığını belirterek “Döndüğümde bina çökmüştü. Oğlum ve 1.5 yaşındaki torunum enkazın altında kaldı ve vefat ettiler. Satan kişi binanın sağlam olduğunu söylemişti” diye konuştu. Enkazdan 45 saat sonra kurtarılan Mert Aydın (19), olay günü hasta olduğu için dershaneye gitmediğini belirterek “Sağ bacağım diz altından kesildi” dedi. Mahkeme, Mısırlıoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Saray değil, millet kazandı... Demokrasi böyle bir şey; halkın mührü alıp, özgür iradesiyle kararını vermesi... Bir seçimden çok daha fazlasını içeren İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi ile birlikte pek çok kazanankaybeden var. Ayrışma değil, kaynaşma kazandı... Kutuplaşma değil, kucaklaşma kazandı... Saray değil, millet kazandı... Saltanat değil, sofra kazandı... Öfke değil, umut kazandı... Önyargı değil, akıl kazandı... Saldırı dili değil, sevgi dili kazandı... Tüketim değil, üretim kazandı... Paylama değil, paylaşım kazandı... Horlama değil, horon kazandı... Alay değil, halay kazandı... Dayatma değil, dayanışma kazandı... Örtülü ödenek değil, şeffaf bütçe kazandı... İsraf değil, insaf kazandı... Medya cenderesi değil, halkın penceresi kazandı... Cüzdan değil, vicdan kazandı... HHH Liste uzayabilir, burada keselim... Yukarıdaki “kazandı”ların her biri ayrı yazı konusu olacak dolulukta. Zira 17 yıl boyunca devam eden bir birikim var.  Ekrem İmamoğlu’na bu kesin, tartışmasız zaferi getiren sürecin doğumu 16 Nisan 2017 referandumu, gelişimi 15 Haziran9 Temmuz Adalet Yürüyüşü, sonuca erişimi 23 Haziran seçim yenilemesi oldu. Kampanyaları “hayır” üzerine kurmak zordur. Buna karşın, iyi bir buluşma dili yakalandı.  Hayır cephesi denmedi, hayır bileşenleri dendi... Parti adı öne çıkmadı, ortak istem öne çıktı... Böylece, İstanbul, Ankara, İzmir’de “hayır”ın önde çıkması sağlandı. O referandum, bugünkü 31 Mart sonuçlarının habercisiydi. Adalet Yürüyüşü, Ankara’da başladı, AKP’nin çok yüksek oy aldığı yerlerden devam etti. Kızılcahamam, Gerede, Düzce, Adapazarı, İzmit güzergâhında halkın büyük kesimi yürüyüşe omuz verdi. Yer yer protesto etmek isteyenler yalnız ve yanlış kaldı. Düzce’de konaklama alanının hemen yanında yaşanan pis duruma en sert tepkiyi bir AKP’li, Münir Emiral verdi. O günden beri kendisiyle  zaman zaman konuşuyoruz; gönlünü kazandığımız kesin, oyu için bir şey demeye hakkımız yok... 31 Mart seçimlerinde referandum sandığa yürüdü. 23 Haziran, yeni bir siyasetçi portresini, Ekrem İmamoğlu’nu dünya şehri İstanbul’un Belediye Başkanlığına taşıdı. HHH Zamanı gelmiş bir düşüncenin önünde kimse duramaz... Hangi düşüncenin zamanı geldi? Her şeyden önce sevgi dilinin zamanı geldi.  31 Mart’ın sonuçlarından birini nisan başında şöyle özetlemiştik: Seçmen CHP’ye, “Seni iktidara getirebilirim, yerel yönetimde gözlemleyeceğim” dedi. AKP’ye, “Seni iktidardan alabilirim, ona göre” dedi. 23 Haziran’da ise biraz daha ileri gitti. AKP’ye, “Bana bu tür numaralar yapma artık” dedi. CHP’ye “Bu yol seni genel iktidara taşır” dedi. Şöyle bir genelleme yapılır: Türkiye’de solun oyu en iyimser tahminle yüzde 40’tır, sağ yüzde 60’tır. Sol yüzde 50’yi geçemeyeceğine göre, son değişiklikle iktidara gelme olasılığı kalmamıştır. 23 Haziran bunu da yıktı. Yeni toplanma yeri CHP oldu... TURHAN VE İLHAN SELÇUK KARDEŞLERİ ANIYORUZ 9. İlhan SelçukTurhan Selçuk Anma Etkinlikleri 30 Haziran 2019 Pazar Saat: 13.30 PROGRAM • Saat: 11.00 Çilehane’de gömütleri başında anma, çiçek bırakma ve lokma ikramı • Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi Saat:13.30 PANEL KATILIMCILAR: ALEV COŞKUN MUSTAFA BALBAY ALİ SİRMEN MEHMET ATAY METİN PEKER MİYASE İLKNUR ŞÜKRAN SONER Anma törenine katılmak isteyen okurlarımız için 29 Haziran 2019 Cumartesi günü Saat: 23.00’da gazetemiz önünden ücretsiz otobüsler kalkacaktır. İletişim için: (212) 343 72 74 C
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear