25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 7 MAYIS 2019 SALI gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ olaylar ve görüşler ‘Alır başımı giderim’ ve bir Türkiye gerçeği Tufan Erbarıştıran Türkiye’nin kötü yönetildiğini kitaplar, makaleler, söyleşiler ile anlatmak yerine Tülay İçöz’ün “Alır başımı giderim” adlı heykeli birçok açıdan yaşadığımız topluma ayna oluyor. Başarılı sanatçının bu heykeli, Türkiye gerçeğini sonuna kadar yansıtıyor. AKP, medyanın desteğine, devletin tüm olanaklarına karşın istediği başarıyı elde edememiştir. RTE’nin balkon konuşmasında, “Bizden olmayan belediyeler bakalım nasıl yönetilecek” tehdidi aslında sonun başlangıcıdır. Belli ki gidişat bu heykele benzemektedir... Bir cumhurbaşkanı düşünün ki, tarafsızlık yemini etmiş olmasına karşın, belediye seçimlerinde makamıyla hiçbir şekilde ilgisi olmayan bir konuyla, bu kadar yoğun mesai harcasın. Dünyada eşi benzeri olmayan bir siyaset anlayışıdır. Herkesin bildiği gibi, AKP döneminde sanat ve sanatçılar topal ördek konumuna dönüştürülmüştür. AKP’nin sanatçıya bakış açısıyla söylemek gerekirse, “benim memurum” anlamındadır. Böyle olunca da yandaş olmayan hiçbir sanatçı hak ettiği değeri görememiştir. Devlet baskısı nedeniyle tiyatro, edebiyat, “Alır başımı giderim” adlı heykel, aslında ironik bir anlayışla yapılmıştır. Sanatsal ve estetiksel bir kaygıyla yapılan bu heykel, belediye seçimlerini en güzel şekilde yansıtmaktadır. AKP’nin alır başımı giderim günleri yakındır anlaşılan. sanat, mizah, söyleşi, düşünce üretme ve söyleme gibi temel konularda baskı gün geçtikçe artmaktadır. Devlet sanatçılarının kullandıkları servisin bile komik nedenlerle iptal edilmesi, hükümeti eleştiren neredeyse herkesin önce darbeci, şimdi de FETÖ’cü diye hapislerde çürütüldüğü bir dönemden geçiyoruz. Kimin haklı kimin haksız olduğu, yargının tek taraflılığı nedeniyle belli olmamaktadır. İnsanlar yargıya gideceklerine, “Alır başımı giderim” demektedir. Beyin göçünden söz etmiyoruz bile... Tehditler, tehditler... RTE, bu seçim sonuçlarını içine sindirmesi mümkün olmayan bir ortamda belli ki tehditlerine devam edecek. Devlet desteğiyle AKP’li olmayan belediyeler çalıştırılmamak için tüm koşullar zorlanacak. Bir cumhurbaşkanı böyle bir konuşma nasıl yapar? “Alır başımı giderim” ad lı heykel, aslında ironik bir anlayışla yapılmıştır. Sanatsal ve estetiksel bir kaygıyla yapılan bu heykel, belediye seçimlerini en güzel şekilde yansıtmaktadır. AKP’nin alır başımı giderim günleri yakındır anlaşılan. Onların bu telaşı, korkuları bunun tipik bir göstergesidir. Heykeldeki varlıkla yokluk arasında sıkışmış bedensel ve ruhsal dönüşümlerin bir göstergesidir. AKP de bu heykel gibi, kendi içinde daralmış, hayli sıkışmış, geri dönüşümü olmayan bir yola girmiştir. Hani ölümsüz Atatürk’ün söylediği söz gibi, “Geldikleri gibi giderler!” Ekonomik güçlükler, fiyatların sürekli artması, dış politikadaki tutarsızlıklar, parti hükümetine çevrilen iktidarın şirazesinin kayması, onlara oy veren vatandaşların daha sağlıklı bir öngörüde bulunmasını sağlamıştır. Türkiye tam da bu anlamda, “Alır başımı giderim” diye cek bir iktidarın sonunu beklemektedir. Ancak ellerin başa vurulmaması, pişman olunmaması için, bugünden yarına aynen demokratik hakların korunması gerekiyor. Demek ki bu heykel, vatandaşın düştüğü bu durumdan nasıl kurtulması gerektiğini imliyor. Öte yandan, AKP’nin gitme zamanı gelmiştir artık. YSK, Demokrasi, Hukuk ve Ahlâk YSK’nın İstanbul Seçimleri ile ilgili kararını beklerken, Demokrasi’yi, Hukuk’u ve Ahlâk’ı savunmamı eleştiriyorlar: “Ülkede, Demokrasi, Hukuk ve Ahlâk mı kaldı? Neyi savunuyorsun?” diyorlar! HHH Sevgili okurlarım dikkat ederseniz hepsini büyük harfle özel isim olarak yazıyorum: Demokrasi Hukuk Ahlâk Çünkü hepsini insanlığın uygarlık serüveninden süzülmüş olarak gelen “Felsefi İdeal Terimler” olarak kullanıyorum; genelde saptırılan, yozlaştırılan, çarpıtılan, egemenlerin ve onların kölelerinin ağızlarında sakız olan ama asla uyulmayan banal terimler olarak değil! HHH İsterseniz bu terimlerden, onlara bağlı olan öteki ideal terimleri de üretelim: Demokratik Rejim Demokratik Ahlâk Hukuk Devleti Evrensel Hukuk Genel Ahlâk Meslek Ahlâkı HHH Sevgili okurlarım, ben, yukarıda saydığım bütün bu kök terimlerin ve on lardan üretilen öteki türevlerin savunucusuyum: Bu terimlerin tanımladığı kavramlar bir toplumda var ve egemen olduğu zaman onları savunmanın zaten fazla bir anlamı yoktur. Asıl görev, bu terimlerin arkasındaki kavramları, saptırılmamış, yozlaştırılmamış çağdaş anlamlarıyla anlatmak, savunmak ve içselleştirilmelerine çalışmaktır! HHH Atatürk ve arkadaşlarının Anadolu ve Rumeli halklarıyla birlikte gerçekleştirdikleri Türk Devrimi, işgal edilmiş bir ülkedeki İstiklâl Savaşı ve Din/Tarım Toplumu’ndaki Aydınlanma Atılımı olarak iki ayrı mucizevî başarıdan oluşur. Bu iki mucizevî başarının günümüzdeki çağdaş Türkiye Cumhuriyeti devlet yapısı içindeki sürekliliği ise: Demokratik Rejim Demokratik Ahlâk Hukuk Devleti Evrensel Hukuk Genel Ahlâk Meslek Ahlâkı Kavramlarının içselleştirilmesine bağlıdır. Dilerim Yüksek Seçim Kurulu’nun üyeleri bu kavramları özümlemiş ve içselleştirmiş olan hukukçulardan oluşuyordur! Profesyonel ordu ve popülizm Cumhur UTKU (E.P.Kd.Alb.) Yaşlı topraklarımız üzerinde yaşayan genç bir nüfusumuz var. Yaşadığımız bu topraklara yurt, üzerinde yaşayan insanlara da yurttaş diyoruz. Günümüzde her devlet kendi yurttaşlarından asker yapar ve onlara tahsis ettiği harp, silah, araç gereçleriyle yurdunu ve milletini korur. Bunun için komutanlar yetiştirilir, askeri okullar açılır, eğitimler ve tatbikatlar yapılır, muharebelerde kan dökülmemesi için barış koşullarında ter dökülür. Hangi ülkelerde askerlik zorunludur, hangilerinde paralıdır ilgili dokümanlar incelendiğinde görülür. Ülkemizin coğrafi, politik ve demografik yapısı gereği, daha uzun yıllar zorunlu askerliğe gereksinimi vardır. Bizim yurdumuzu, kuruluşumuzda, kurtuluşumuzda ve var oluşumuzda yurttaşlarımız korumuştur. Bu hep böyle olmuş ve böyle olmalıdır. Değişen durum! Askeri düşünceler, yöntemler ve askeri teknolojiler gelişir ve değişirken, muharebe esasları, harp prensipleri ve komutanın özellikleri değişmemektedir. Gelecekteki dördüncü nesil savaşlara, olası senaryolar düşünülmeden, ayrıntılı karargâh çalışmaları ve uzun durum muhakemeleri yapılmadan, bir kişinin görüşü ve inisiyatifiyle hazır olunamaz. “Yurtta barış, dünyada barış” isteyen siyasi liderler, askeri stratejik, operasyonel ve taktik konuları işinin ehli askerlere bırakmak zorundadır. Sosyal, ekonomik ve çoğunlukla “siyasal” koşullar gereği, askerlik yükümlülüğü ve personel alım politikaları öteden beri sık aralıklarla değiştirilmiştir. Önümüzdeki günlerde de yapılacak değişikliklerle, parası olan her yükümlü, belirlenen ücreti yatırdıktan sonra bir ay temel eğitim alarak askerlik hizmetini yapmış sayılacak ve evine, işine dönebilecektir. Parası olmayanlar, bir aylık eğitimlerinden sonra beş ay askerlik yapacak ve terhis olabileceklerdir. Bunlardan isteyenler altı ay daha maaş alarak askerlik yapabileceklerdir. Ayrıca on iki aylık askerliğini tamamlayanlardan isteyenler ise uzman er ya da erbaş olabilecektir. Yedek subay adayları ve yeni ihdas edilen yedek astsubay adayları, iki aylık temel eğitimden sonra geri kalan on aylık askerliklerini maaş alarak tamamlayacaklardır. 12 aylık askerlik hizmetini tamamlayan herkes, sınavlardan geçerek teskere bırakabilecek ve kurslarda başarılı olanlar rütbe alarak sözleşmeli askerliğe devam edebilecekler, hatta general dahi olabileceklerdir. Ne şiş yansın, ne kebap Personel temin politikalarında sık sık değişiklikler yapmak, disiplin ve itaat kavramlarını yok edebilir. Askerlik sistemlerindeki değişiklik, iç politik endişelerle değil, dış politik ve teknolojik gelişmelerle birlikte ve askerlik esaslarını bozmadan ele alınmalıdır. Kanımca getirilen bu yeni personel sistemi, ne şiş yansın ne kebap sistemidir. Yurttaşa askerliğini yaptın mı, yaptın; Genelkurmay’a personel ihtiyacını tamamladım mı, tamamladım diyen, akılcılığı ve kalıcılığı olmayan, iç politik ve ekonomik kaygılarla alınmış popülist bir yöntemdir. Kuvvet komutanlıkları bu bilişim çağında, bu değişik personel yapısıyla kendilerinden beklenen hizmetleri ve harbe hazırlığı sürdürebilecek midir? Direktif verirsin, onlar da sürdürür gibi yaparlar, o başka... Bir ordunun moral ve motivasyonu çok değerlidir. Polis yetiştirir gibi hatta onlardan daha az bir eğitimle subay, astsubay ve erbaş yetiştirirseniz, onlara ölmeyi emredemezsiniz. Üstelik komutanlarından başka kişilerin emrine girmelerine neden olursunuz. Bunları yakın zamanda yaşadık. Sonra da şehit kavramını karıştırdık. Unutulmaması gereken iki nokta daha var: Biri, polislerin askerlik hizmetinden muaf tutulmalarıdır. “Hadi gene sıyırdınız” deyip onlara ayrıcalık tanıyarak, kaç bin işsiz gencimizi polis yaptık acaba? Diğeri, halen uygulanan sözleşmeli askerlik. Kaç mesleksiz gencimiz uzman erbaş ya da sözleşmeli erlik yapmaktadır? Ve akla gelen üçüncü bir soru: Geçici yurttaşlık hakkı verilen milyonlarca mesleksiz Suriyeli genç, barış içinde yaşadıkları bizim topraklarımıza ufak bir bedel ödüyorlar mı acaba? Profesyonel ordu ne demek? Milli güç unsurlarından biri olan Silahlı Kuvvetler’in gücü, personelinin, harp, silah ve araç sistemlerinin savaşa hazır olmasına ve moraline bağlıdır. Kara, deniz ve havada hareket kabiliyeti yüksek, her türlü hava, iklim ve arazi koşullarında aldığı görevi yerine getirebilecek etkili birlikler yetiştirmek Genelkurmay Başkanlığı’nın öncelikli görevidir. Bu doğrultuda personel temin politikaları geliştirilmeli, iç politik kaygılar düşünülmeden cesurca öneriler sunulmalı ve ulusal savunma konularında hükümetleri devamlı bilgilendirmelidir. Profesyonel ordu, personel (temin, tedarik, tayin, terfi), eğitim, istihbarat, harekât ve lojistik konularında kendi olanaklarını bilen, işinin ehli, “Milli meclislerinin” alacağı kararla milli hükümetlerin “vereceği görevleri her koşulda, zayiatsız yerine getiren ordu demektir. Atatürk’ün ordusunda (Türk Silahlı Kuvvetleri’nde) bu yetenek vardır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear