17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 10 MAYIS 2019 CUMA [email protected] EDİTÖR: HAZAL OCAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ÇEVRE Doğa için hareket zamanı Her şey? Harika bir slogan üredi. Seçim otobüsünün yanından koşan delikanlının, yumruğunu sıkarak “Ekrem Abi. Her şey çok güzel olacak” diye seslenmesi, Cumhuriyet tarihinin en çok tutan seçim sloganını yaratmış oldu. Belki de, “Umudumuz Karaoğlan” ya da “Kurtar Bizi Baba” kadar rağbet gören ve kelimenin tam anlamıyla dağa taşa (yani bugünün “dağı taşı” hashtag’lere) yazılan bir slogan oldu. İnsanlara, gerçekten 24 Haziran sabahından itibaren “her şeyin çok güzel olacağı” umudu zerk edilmeye başlandı. Evet… İstanbul’un, akıllara ziyan bir YSK kararı ile yeniden seçime götürülmesine rağmen, yeni seçimden de olası bir “Ekrem İmamoğlu Zaferi” ile çıkması, pek çok şeyi değiştirmesinin yolu açılabilir. Yani, en azından yüreklere “topluca daha yüksek sesle (daha yüksek oyla) yüklenirsek değiştirebiliriz” duygusunu ateşlemesi açısından iyi bir şeydir. Ama, acaba gerçekten her şey “daha güzel olacak” mı?   İzninizle, (yine çıkıntılık yaparak) rezervimi koymak istiyorum. Boykot tartışması 31 Mart seçiminden önce de çok eleştirildim. “Neden boykot fikrini ortaya atıyorsun? Neden insanları demokratik siyaset zemininden caydıracak şeyleri dillendiriyor ve sandığa güvensizlik yaratacak şeyleri seslendiriyorsun?” mealinde eleştiriler aldım pek çok insandan. Gerekçem şuydu: Bunca adaletsiz bir sistem ve adaletsiz koşullarda “ve daha dün gibi sayılabilecek bir süreçte, akıllara ziyan adaletsiz uygulamalara imza atmış bir YSK ile” gidilecek bir seçimden ne bekliyorsunuz? Bu durumu kabullenmemek, en ilkeli tavırdır. Kabullenmemeyi ve “Bu hakemle bu maçı oynamayız” demeyi önerdim. Uygulanması pek mümkün olmayan tek tek seçmenlerin değil, “kurumsal olarak partilerin (seçime girmeyerek) boykotundan” söz ettim. Olmadı. Gidildi seçime. Dediğim oldu. Yani “bu YSK” bekleneni yapıp seçmen iradesini yok saydı. Şimdi? Şimdi de “bu YSK” ile gidilecek. Ne değişecek? Yani, sandığa saygısızlığını, aleyhine çıkacak bir halk iradesine hazımsızlığını yeniden gösteren iktidar, YSK eliyle sandığa el koyup, “Ekrem Bey’in anasının ak sütü gibi helal” mazbatasını hunharca yırtıp attı. 24 Haziran sabahı, diyelim ki daha “kahir bir ekseriyet” çıksa, farklı davranmasını mı bekliyorsunuz? “Bir oy fark bile yeterli” çizgisinden “14 bin oy bile yetersiz” çizgisine sürüklenen zihniyetten söz ediyoruz. Ne değişecek? 24 Haziran sabahı AKYSK’nin (madem bu tür uydurma unvan koalisyonları kurmaya başladınız) yine “Saymeyyoooz!” diye zıplamasının önünde bir engel var mı? O zaman ne yapacağız? Sokağa mı çıkacağız? Ankara’dan İstanbul’a (bu sefer belki Gebze’den Halkalı’ya?) yeni bir Adalet Yürüyüşü mü gerçekleştireceğiz? Ne yapacağız? Bunu 7 Mayıs günü neden yapmadınız? Yapamadınız? Ekrem Bey de Kemal Bey de hep “sokağa dökülmenin yanlışlığından” söz ediyor. O gün yanlış olmayacak mı? 45 günde ne değişmiş olacak? “Sokağa dökülmek, kırmadan dökmeden yani barışçıl itirazprotesto hakkı”, bir anayasal hak değil mi? O gün “meşru ve mümkün” olacaksa, bugün neden “memnu ve imkânsız” sayılıyor? Türkiye demokrasisinin sorunları, en başta da “sandık meşruiyeti, seçilmişlerin hakkı, atanmışın yani mesela bir valinin, seçimle oturulacak bir makama tepeden tayin edilebilmesini adeta normalmiş gibi kabullenebilmek” ayıbı bir gecede ortadan kalkacak mı? Yani, nasıl olacak da “her şey daha güzel olacak?” 16 Nisan 2017’de bu ülkenin önemli bir çoğunluğu, aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir’in ve İstanbul’da çok sayıda ilçenin saf değiştirdiği bir referandumla “Hayır! Tek Adam Rejimini istemiyoruz” demişken, hile ile o seçmen iradesi yok sayılmadı mı bu ülkede? O gün, iradesi çiğnenmesine rağmen sesini çıkar(a)mayan kitleleri, bu kez 24 Haziran sabahı “hashtag eylemi” ile mobilize etmek yetecek mi? Bunları da konuşalım mı? Çok mu “ağız tadı” kaçırdım? “Her şeyi” berbat etmek istemiyorum. Ama konuşmak lazım. Üzgünüm...  Öldürülen çevreci çiftin kızından ‘tehdit’ iddiası Antalya’nın Finike ilçesindeki mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle tanınan ve 9 Mayıs 2017’de evlerinde uğradıkları silahlı saldırıda öldürülen Ali Ulvi (61) ve Aysin Büyüknohutçu (61) çifti, dün ölümlerinin 2. yılında mezarları başında anıldı. Çiftin kızlarından Emine Büyüknohutçu, “Bu davanın üstü kapatılmak isteniyor, tehditler aldık, hiçbirini açıklayamadık” diye konuştu. Tehditlerle ilgili gerekli suç duyurularını yapacaklarını belirten Büyüknohutçu,“ ‘Kardeşlerini paçavra gibi önüne sereriz’ diye tehdit telefonları geliyor. Dava her gündeme geldiğinde evimizin önüne plakasız araçlar yanaşıyor ve birtakım insanlar fotoğraflarımızı çekiyor. Bize susmamız söylendi, konuşturulmadık” ifadelerini kullandı. l DHA 350 Türkiye tarafından “İklim için kentler” elkitabı dün yayımlandı İklim değişikliğine karşı mücadele amacıyla kurulan 350 Türkiye tarafından “İklim için kentler, Yerel yönetimlerde İklim Eylem Planı” elkitabı yayımladı. Kitapta iklim değişikliğiyle mücadelede kentler için bir yol haritası çıkarılıyor. İklim değişikliğinin dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri olduğu belirtilen kitapta “İklim değişikliği ile mücadelede kentler kritik bir öneme sahiptir. Dünya nüfusunun yarısından fazlasını barındıran kentler iklim değişikliğinin hem faili hem de mağdurudur. Failidir çünkü kentler doğal kaynak tüketiminin yüzde 75’inden, enerji kullanımının yüzde 6075’inden ve sera gazı salımlarının yüzde 70’inden sorumludur” denildi. Kitapta iklim değişikliğini durdurmak için özetle şu çözüm önerileri sıralandı: l “Fosil yakıtların kullanımda olduğu her alanda yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjiye geçiş sağlanmalıdır. Özellikle güneş ve rüzgâr başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklar sürdürülebilir enerji üretimi için tek seçenektir. l Ormanların ve yeşil alanların korunması ve artırılması, l Enerji verimliliğinin ve tasarrufunun artırılması, l Ulaşım, tarım ve hayvancılık sektörlerinin sürdürülebilir ve yenilenebilir enerjiye dayanacak şekilde yeniden düzenlenmesi” Kitabın sonuç bölümünde ise özetle “Adil, eşitlikçi bir geleceği bir arada inşa etmenin yolu da sürdürülebilir ve iklim dostu kentlerden geçmektedir. Bu bakımdan daha geç olmadan, başta yerel yönetimler ve karar alıcılar olmak üzere herkesi iklim dostu kentleri yaratmak için harekete geçmeye davet ediyoruz” denildi. Öte yandan “iklimicinkentler.org” sitesi de dün yayına girdi. Yapılan açıklamada “Kentin içinde ve çeperinde kalan yeşil alanları koruyabilir, nefes alacağımız yeni yeşil alanlar oluşturabilir. Sürdürülebilir ve çevreci bir katı atık yönetimi sayesinde ortaya çıkan hava, su, toprak kirliliğini engelleyebilir” ifadeleri kullanıldı. Bursa, Karaağız köylülerinin zaferi: Yargı tesise verilen yapı ruhsatını durdurdu Telafisi olmaz Vedat ARIK Mahkeme Bursa Büyükorhan’a bağlı Karaağız köyüne yapılması planlanan biyokütle enerji santralının kurulması için verilen yapı ruhsatını durdurdu. Tesisin bölgedeki nadir ekosisteme zarar vereceğini belirten mahkeme, “Telafisi güç ve imkânsız zararlar doğuracaktır” ifadelerini kullandı. Köylüler hâlâ santrala karşı gece gündüz çadırda nöbette. Köylülerin santral projesine karşı açtığı 3 davada da mahkeme köylüleri haklı buldu. Bursa İdare Mahkemesi, İl Toprak Koruma Kurulu’nun Karaağız köyüne santralın kurulması için tarım arazilerinin tarım dışı amaçlı kullanılmasına onay veren kararını 28 Şubat’ta oybirliğiyle durdurdu. Bursa 2. İdare Mahkemesi bi Bursa’nın dağ köylerinden Karaağız sakinleri biyokütle enerji santralının tarım ve hayvancılığa büyük zarar vereceğine dikkat çekerek 322 gündür gece gündüz nöbet tutuyor. yokütle enerji santralına ilişkin imar planlarını 14 Mart’ta oybirliğiyle dur durdu ve kararında yöre halkının tarım ve hayvancılık faaliyetlerini anımsattı. Santralın kurulması durumunda su temini sıkıntıları yaşanabileceği belirtilen karar da, santralın kurulmasıyla bölgedeki korunması gereken nadir ekosistemin zarar göreceğine dikkat çekildi. Endemik tür vurgusu Köylüler üçüncü davayı da biyokütle enerji santralının kurulması için verilen yapı ruhsatı veren Büyükorhan Belediye Başkanlığı’na açtı. Ya pı ruhsatının iptalini isteyen köylüler santralın kurulması durumunda köylerinin göreceği zararı anlattı. Bursa 1. İdare Mahkemesi de santralın faaliyete geçmesi durumunda yöre halkının tarım ve hayvancılık faaliyetinin sekteye uğrayacağına dikkat çekti. Ayrıca kararda “bölgede bulunan ve korunması gereken nadir ekosistemler ve endemik türler ile antik yerleşim alanı gibi kültür varlıkların zarar görebileceğinin anlaşıldığı” vurgulandı. Mahkeme, 4 Nisan’da oybirliğiyle aldığı kararda santralın kurulması durumunda telafisi güç ve imkânsız zararlar doğuracağını belirterek yapı ruhsatını durdurdu. Adalıyalı Koyu’nda yapılmak istenen otel projesine yurttaşlar ‘hayır’ dedi ‘Bakanlıktan koruyoruz’ YUSUF ÖZKAN Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un 5 yıldızlı otel dikmek istediği Kissebükü Adalıyalı Koyu için gerçekleştirilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) katılım toplantısında yurttaşlar “hayır” dedi. Projeye karşı açılan davalar sürerken, şirkete verilen son ÇED onayı kapsamında dün Bodrum Mazı’da ÇED halkın katılımı toplantısı yapılmak istendi. Bodrumlular, Mazı halkı, Denizde Birlik Platformu’na üye çevreciler ve sivil toplum kuruluşları temsilciler, Bodrum Denizciler Derneği öncülüğünde toplantıya yoğun katılım sağladı. Kent Konseyi Başkanı Mustafa Demiröz, Denizciler Derneği Başkanı Erol Erdoğan, CHP Bodrum İlçe Başkanı Halil Karahan, HDP İlçe Başkanı Funda Erdoğan da yurttaşlara destek verdi. ÇED toplantısında halk “Adalıyalı Vazgeçilmezimizdir” diyerek denizcilerin mavi yolculuğun uğrak yeri olan doğal güzellikteki koyların yapılaşmaya açılmasına karşı olduklarını vurguladı. Şirkete yapılan ek arazi tahsislerinin iptali için gerekli başvuruları yaptıklarını belirten Avukat Betül Sümer Cinmen, “Haksız ve hukuksuz yapıla cak her şey ve herkes hakkında dava açacağız. Gerekirse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na da dava açacağız” diye konuştu. ÇED toplantısında şirket yetkilisi Bekir Erdoğan’ın 500 kişiye istihdam sağlayacakları yönündeki sözleri üzerine yurttaşlar, “Biz burada yaşıyoruz bizim milyon dolarımız yok. Nefes alacak, kıyısında denize girebileceğimiz bir tek burası kaldı. Buranın doğal güzellikleri için burada turizm var” dedi. Bodrum Kent Konseyi Başkanı Mustafa Demiröz de “Burayı koruması gereken bakanlıkken, biz burayı bakanlıktan korumaya çalışıyoruz” diye konuştu. CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle TBMM’ye yeni bir soru önergesi verdi. l İZMİR ‘Bir halka da siz olun’ Dünya genelinde sosyal medyada hızla yayılan ve tüm dünyayı çevre temizliğine davet eden Temiz Çevre Öncesi ve Sonrası Etkinliği #trashtagchallenge” akımını Amasya Üniversitesi ve Abdurrahman Kâmil İlkokulu başlattı. Akımı Amasya’da başlatmaktan dolayı mutluluk duyduklarını ifade eden Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. D. Duygu Kılıç ve sınıf öğretmeni Meral Kaya önderliğinde, Abdurrahman Kâmil İlkokulu 3/A sınıfı öğrencileri;, “Yaşanabilir bir dünya için gelin bu etkinliğimize bir halka da siz olun!” çağrısında bulundular. l İHA AMASRA YİNE AYAKTA ALİ AYAROĞLU Hattat Enerji ve Maden A.Ş’nin (HEMA) Bartın’ın Amasra ilçesinde yapmak istediği termik santral, yeniden gündemde. Santral için ÇED onayının Danıştay tarafından bozulmasının ardından şirketin yeniden ÇED başvurusunda bulunması üzerine Bartın Platformu, bir çağrı yayımladı. Yeni başvuruyla ilgili bugün Amasra Spor Salonu’nda 10.00’da bilgilendirme toplantısı yapılacak. Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır gazetemize yaptığı yaptığı açıklamada, Amasra ve bölge halkının iktidar desteği ile bir oldubittiye izin vermeyeceğini belirterek “13 küsür yıldır termik santrala karşı biz Amasra’da da Bartın’da da hem Türkiye’ye hem de dünyaya örnek olacak başarılı bir mücadele yürütüyoruz. Binlerce insanın katılımıyla yaptığımız etkinliklerle aslında çevresine sahip çıkanlara örnek olduk. Bugün yeniden görev bizi çağırıyor. Termik santral siyaset üstü bir meseledir. Hepimizin, sadece insanların değil denizdeki balığın, havadaki kuşun, ormandaki geyiğin de hakkını savunmak için karşı çıkmamız gereken bir yatırımdır bu. Termik santral mücadelesine karşı yanımızda yer alanların hepsinin başımızın üstünde yeri var. Biz çağrıyı bir kez daha yineliyoruz. Umarım Bartın da Amasra da bu meseleyi siyaset üstü bir tarzda götürmeyi başarır tüm seçilmişleri ile, halkıyla, basınıyla bu süreci bir daha açılmamak üzere noktalarız. Amasra’ya termik santral yapılamaz teminatı bizleriz. ÇED’ de istemiyoruz, Termik santral da istemiyoruz”dedi. l Zonguldak Santral değil Orman olsun Trakya Çevre Düzeni Planı’nda KapaklıÇerkezköy sınırları içinde termik santrala imkân veren plan değişikliğinin iptali için sivil toplum örgütleri, belediyeler ve yerel STK’ler tarafından açılan davanın bilirkişi keşfi önceki gün gerçekleştirildi. Pınarça Mahallesi’nde yapılan keşfe çevre platformları ile yörede yaşayan yurttaşlar katıldı. Yurttaşlar alanın planlarda yeniden orman alanına çevrilmesi için çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear