02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 8 NİSAN 2019 pazARTESİ [email protected] TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Seçimlerden elde edilen başarının kalıcı olması geçmişten ders almakla mümkün Başarı taçlandırılmalı! YAKUP KEPENEK Yerel seçimlerin sonuçları CHP için büyük başarıdır. Özellikle ülkenin üç büyük kentinin yönetimine CHP adaylarının seçilmesi ve Ege ile Akdeniz kıyı kentlerinin CHP’li belediyelerce yönetilecek olması alınan oy oranlarıyla değil, bu kentlerin ülkenin ekonomisi, siyaseti ve kültürü içindeki yerlerine göre, nitelik yönüyle değerlendirilmelidir. Ancak bu başarının, geçmişten ders alınarak kalıcı kılınması ve daha da güçlendirilmesi, seçim sonuçlarından çok daha önemlidir. Ama, önce İstanbul! Ekrem etkisi Seçim gecesi CHPİYİ Parti İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun, “hak yemem, hakkımı da yedirmem” kararlılığıyla sergilediği tutum, “Ekrem Etkisi” olarak siyaset tarihine geçecek bir örnek olaydır. Bu kararlılığın sonuçlarına geçmeden acı ile de olsa bir gerçeği yazmalıyım: eğer, Başkanlık rejiminin “evethayır” diye oylandığı 16 Nisan 2017’de “evethayırlı” anayasa oylaması sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 24 Haziran 2018 Başkanlık seçiminde de aday Muharrem İnce, İmamoğlu’nun gösterdiği kararlılığın kırıntısını gösterebilselerdi, ülkenin siyasal yapısı çok daha demokratik olurdu. Ekrem Etkisi, Başkanlık rejiminin kurumsal yapısını da sarstı. Kamu kurumlarının tam anlamıyla Başkan’a bağımlı kılınarak uyumlu çalışması, rejimin dayandığı ana anlayıştır. Ekrem Etkisi, halkın vergileriyle varlığını sürdüren iki kurumun, Yüksek Seçim Kurulu YSK ve özellikle de Anadolu Ajansı’nın AAsandık sonuçlarını işlemedeki savsaklamalarını ve yetersizliklerini açığa çıkardı. Demek ki, başta TRT, kamu kurumları kişi için değil, kamu için çalışmalı. Yine aynı gece, İçişleri ve Adalet bakanlarının, izleyen gece de İçişleri ve İletişimden Sorumlu Bakan’ın 45 saat gibi uzun sürelerle, üçüncü Ekrem İmamoğlu’nın “Hak yemem, hakkımı da yedirtmem” kararlılığıyla sergilediği tutum, siyaset tarihine geçecek kadar önemli bir olay. Söz konusu tutum, baş kanlık rejiminin kurumsal yapısını bile sarstı. İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan 1973’te Kâğıthane’de incelemelerde bulunurken. Bugün seçimlerden başarı kazanmış CHP’li belediyeler başarılı olmak istiyorlarsa İsvan’ın, özellikle parasal konulardaki kurumsal açıklık önerilerini uygulamalılar. gece de Başkan ve bakanların özel toplantılar yapması neyin nesiydi? Bir haftadır sonuçlanmayan İstanbul seçimleri özelinde ülke siyasetinde ve kurumsal yapılarında yaşananlar, Başkanlık rejiminin daha birinci yılını doldurmadan halkın oylarıyla nasıl yıkılarcasına sallandığını kanıtlıyor. ‘89’ değil ‘19’! CHP ya da o zamanki zorunlu adıyla Sosyaldemokrat Halkçı PartiSHP, tam 30 yıl önce, 1989 yerel seçimlerinde, bugün elde edilenden çok daha büyük bir başarıya ulaşmış, o kadar ki, bugün başka partilerin ülke rekoru kırdığı Diyarbakır ve Rize’de de belediye başkanlığı seçimini kazanmıştı. Ancak, özellikle parti üst yönetiminin yetersizlikleri nedeniyle, partiyi ülkede iktidara taşıyacak gizilgücü içinde taşıyan o büyük başarı kalıcılaştırılamadı. Parti yönetimi büyük belediyeci denilmesi gereken 1970’lerin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın özellikle parasal konulardaki kurumsal açıklık önerilerini uygu lamadı; ayrıca, o yılların ideolojik dönüşümlerini kavrayamadı. Partinin ve toplumun yaşadığı onca kayıptan sonra, bu kez aynı yanlışlara düşülmemeli, yerel seçimlerdeki başarı, bugünün koşulları doğru değerlendirilerek ülke yönetimine uzanacak başarıya taşınmalıdır. Bugün yapılması gereken işlerin başında “parasal saydamlık” geliyor. CHP’li belediyeler, gelir ve giderlerinin aylık dökümünü kamuoyuna sunmalıdır. Özellikle mal ve hizmet alımlarının tam bir rekabetçi anlayışla düzenlenmesi ve böylelikle bunların kaliteli ve ucuz sağlanması ve yine bunların karşılığı olan “hak edişlerin” ödenmesinin, açık, oransal ve belli günlerde yapılmasının sağlanması, başarının ilk basamağı olarak büyük önem taşıyor. CHP’li belediyelerin, İzmir odaklı olarak aralarında sağlayacakları “eşgüdüm içinde”, üretim ve iş bulma başta olmak üzere ekonomi; ayrıca yerelde katılımcı demokrasi, eğitim, kültür ve sanat konularında yapmaları gereken ve yapabilecekleri çok şey var! olaylar ve görüşler Yıldırım sonucu BİLİYORDU... Türkiye bir haftadır 31 Mart’ı yorumluyor; İstanbul ve Ankara’da seçim sonuçlarının bir an önce açığa kavuşmasını bekliyor. Türkiye, İstanbul’a gözünü dikti, uzun metrajlı bir film havasında sandıktan çıkan rakamları izliyor. Rakamlar havada uçuşuyor, itirazlar birbirini kovalıyor... Aslına bakarsanız Türk siyaseti iktidar partisi AKP açısından tam bir “dün dündür bugün bugündür” söylemini yaşıyor. AKP’de siyaset yapan isimlerin sandık sonuçlarıyla ilgili 31 Mart’a kadar yaptığı açıklamaları burada sıralamaya gerek yok. Ama bir tanesini anımsatmakta fayda var: “Kim ‘sandıkta hile yapılıyor’ diyorsa o kaybetmiştir ve kaybına bahane arıyor demektir. Şimdiden ana muhalefet partisi 2019 seçimlerindeki kaybına bahane arayışı içerisindedir...” 5 Mart 2018’de, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası kameralar karşısına geçen dönemin Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın bu söylemi, geçmiş seçimlerde muhalefetin yaptığı itirazlara AKP kanadının verdiği yanıtları özetliyor... Peki, şimdi ne oldu da sandıktan çıkan Millet İttifakı’nın CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Ekrem İmamoğlu’na başkanlık koltuğu bir türlü devredilmiyor. Neden seçim yenilgisi öyle ya da böyle kabul edilmiyor? Şimdi gelin seçim öncesine geri dönelim. Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’ın seçimlerden 5 gün önce yaptığı ve benim de katıldığım toplantıya gidelim. O toplantıda Binali Yıldırım’a şu soruyu sormuştum: “Seçimlerin yerel seçim havasında kalmasını istediniz. 23 aylık süreçte meydanlarda, TV’lerde, Erdoğan’ın ve siyasi liderlerin söylemlerinde bu isteğiniz gerçekleşmedi. Bu durum sizin mi, yoksa rakibiniz Ekrem İmamoğlu’nun mu lehine oldu?” Yıldırım’ın yanıtı 31 Mart gecesi yaşanacak tabloyu yansıtıyordu: “31 Mart referanduma dönüştü. Adaylar konuşulsaydı, adayları mukayese etme imkânı olsaydı çok daha farklı bir sonuç doğurabilirdi.” Bu yanıt, seçim sonuçlarının ardından iki şekilde okunabilir: 1 Binali Yıldırım kaybedeceğini tahmin ediyordu, biliyordu... 2 Ve tabii ki “Ben bu seçimi Erdoğan’ın yanlış stratejisi yüzünden kaybettim” mesajı... Yıldırım’ın seçimlerden bir hafta önce kabullendiği bu gerçeğin açıklanması ne kadar uzarsa Türkiye demokrasisi o kadar büyük zarar görür. İktidar kanadı İstanbul’da seçimin galibinin Ekrem İmamoğlu olduğunu artık kabullenmek zorunda. Bu, demokrasi ve hukukun gereğidir... Cumhuriyet bir adım önde... Cumhuriyet, 31 Mart’ın ardından yaşanan bir haftayı tüm ayrıntılarıyla okura, kamuoyuna duyurdu. Yazarlarımız analizleriyle 31 Mart’ı yorumladı. Miyase İlknur’un 25 yıl önce Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandığı seçimlerin ardından simgeleşen, Necmettin Erbakan’ın devir teslim töreninde Nurettin Sözen ile Erdoğan’ın ellerini havaya kaldırdığı fotoğrafın öyküsünü kaleme aldığı yazı, demokrasi dersi gibiydi. Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’in kaptanlığında muhabirlerimiz başkentin nabzını tuttu. İç Politika Servisi Şefimiz Ali Açar, muhabirlerimiz İlayda Kaya ve Leyla Kılıç İstanbul’daki gelişmeleri aktardı. Bir haftalık süreçte yeni seçilen belediye başkanlarının gazetemiz aracılığıyla verdikleri ilk demeçlerini okurlarımızla paylaştık. Manşetlerimiz ise tüm Türkiye’nin gözünü çevirdiği İstanbul sonuçlarına yoğunlaştı. İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu’nun sıcağı sıcağına verdiği özel söyleşilerle İstanbul’daki havayı sayfalarımıza yansıttık... Bir günde 6.5 milyon ‘tekil kullanıcı’ Bir teşekkür de cumhuriyet.com.tr okur ve çalışanlarına... Okurlar, 31 Mart’ta yapılan seçim sonuçlarını, yapılan itirazları, tekrarlanan oy sayımlarını, YSK’nin tavrını, siyasi partilerin açıklamalarını, cumhuriyet.com.tr editörlerinin “manipülasyondan uzak, sadece gerçeğe yer veren” anlayışıyla yaptıkları haberlerinden takip ederek bize güç kattılar. Sadece bir günlük zaman diliminde yaklaşık 6.5 milyon “tekil kullanıcı” sitemizi ziyaret ederek gerçekleri öğrendi. Yasada açık olmasına karşın kurum, delil olmadan karar verdi YSK’nin başarısız sınavı YSK başkanı çaresizlik içinde kıvranıyor. Oysa, gerginliği yü zünden okunan YSK Başkanı Sadi Güven, görev süresi uzatıl dığında bunun anayasaya aykırı olduğunu biliyordu. Av. EROL TÜRK Yerel seçimler öncesinde AKP büyük şehirleri kaybedeceğini anladığı için torba kanununa geçici bir madde eklemek suretiyle YSK üyelerinin görev sürelerini uzattığını, bunun anayasaya aykırı olduğunu, hukuken meşru olmayan bir seçim yapılacağını, YSK’nin aldığı her kararın yok hükmünde olacağını 15 Şubat günü bu köşede yazmıştım. Seçimler yapıldı bitti. Kazananlar kaybedenler belli oldu. Ancak büyük şehirlerde seçimi kaybeden AKP’lilerin itirazları bitmiyor. YSK ise her itirazı kabul ediyor. Seçim yasasına göre sadece seçime itiraz etmek yetmez, itiraz dilekçesine maddi delillerin de eklenmesi gerekir. Gerekçesi ve delili olmayan yazılı itirazlar incelenmez. Seçim yasasının emredici hükmü böyle diyor. Özellikle İstanbul’da görünen şu, yapılan her itiraz yazılı ve görsel delil şartı aranmadan kabul ediliyor, oylar tekrar tekrar sayılıyor. Seçim öncesi YSK görevini yaptı mı? Yasaya göre siyasi partilerin TRT’deki propagandaları bir defada iki dakikadan az olamayacağı gibi bir günde toplam süresi on dakikayı geçemez. Cumhurbaşkanı, AKP genel başkanı sıfatıyla il il gezdi. Her meydanda konuştu. TRT dahil yandaş kanalların tamamı AKPi genel başkanının konuşmalarını canlı yayımladı. Yüksek Seçim Kurulu, en ufak bir uyarıda bulunmadı. Basına yansıdığı kadarıyla televizyon yayımlarında AKP’ye ayrılan zaman 52 saat, muhalefete ise 5 saat. Bu durumda seçimlerin eşit şartlarda yapıldığını kimse söyleyemez. YSK, adaletsiz seçim yarışını sadece seyretmiştir. Seçim sonuçları AKP’nin istediği gibi çıkmayınca, YSK birdenbire görevini hatırladı ve AKP’lilerin yaptığı her itirazı delil şartı aramadan kabul etti. YSK’nin görev süresinin basit bir torba yasa ile uzatılmasının nedeni şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. AKP’ye, YSK şimdi la zım oldu. Seçim öncesi YSK yasal görevini yerine getirmeye kalksaydı, AKP genel baş kanından azar işiteceğini biliyordu. Bu ne denle sustu. YSK başkanı çaresizlik içinde kıvranıyor. Gerginliği yüzünden okunuyor. YSK Başkanı Sadi Güven geç kaldı. Görev süresi uzatıldığında bunun anayasaya ay kırı olduğunu biliyordu. Görevi kabul etme yecek ve derhal istifa edecekti. Ancak YSK Başkanı anayasaya aykırı olduğunu bile bi le görevine devam etti. Şimdi bocalıyor. Ne yapacağını bilemiyor. Bundan sonra nasıl bir karar verirse versin ağır eleştirilere uğ rayacağının farkında. Bu eleş tirilere katlanmaya mecbur, AKP’liler, YSK Başkanı’nın gö rev süresini uzatırken bu gün leri hesap ettiler. Yeni bir YSK ile seçime giderlerse neyle karşılaşacaklarını bilmedikle ri için böyle bir riski göze ala madılar. Şimdi yandaş YSK’yi kullanıyorlar. YSK başkanı bu na katlanmaya mecbur. Anayasaya göre YSK’nin ka rarları kesindir. Geçerli yazılı Sadi Güven bir delil olmadan yapılan tüm itirazları baştan itibaren red detseydi görevini yapmış ola caktı ve demokrasiye, demokratik seçimle re küçük de olsa bir katkı sağlamış olacaktı. YSK Başkanı bunu yapmaktan neden kork tu? Neden AKP’nin seçim bürosu gibi çalış maya devam ediyor? Muhalefet tarafından seçim sonuçlarının sandık sandık izleneceğini, ıslak imzalı tutanakların anında genel merkeze bildi rileceğini hesap edemediler. Geçen seçim lerde sandıkların kapanmasına az bir za man kala mühürsüz oyların geçerli sayıla cağına karar veren YSK başkanı bu kez ay nı hatayı yapmadı. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun 22 bin oy önde olduğunu bizzat YSK Başkanı du yurdu. Tüm sandıklar açıldığı ve sonuçlar belli olduğu halde neden seçim sonuçları açıklanmadı? Acaba AKP adayı önde olsaydı sonuçların açıklanmasını bu kadar gecikti rebilir miydi? YSK, seçimlerin tarafsızlığına başından itibaren gölge düşürmüş ve yargıç güvencesi altında yapılan bu seçimlerde ba şarısız bir hukuk sınavı vermiştir. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear