02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Müziğe âşıklar... Azeri, İranlı ve Türk müzisyenlerden oluşan No Land grubu, kuruluşundan bu yana zor zamanlar geçirse de istikrarını koruyor 2016 yılında çıkardıkları “Aramızda” albümüyle ilgileri üzerine çekmişti No Land grubu. Azeri, İranlı ve Türk mü zisyenlerden oluşan grup, farklı kültürler den gelmelerine atıfla kendileri ne “No Land” ismini seçmişti. İlk albümlerindeki “Düşünme Kay bolursun” ve “Niye Bele Uzundur ORHUN ATMIŞ Bu Yollar” şarkıları Spotify’da milyonun üzerinde dinlenme sayısına ulaştı. Bir yıl sonra yayım ladıkları tekli “Üzüme Bax” şarkısıyla da be ğenilen grup, şubat ayında çıkardıkları “Pu sulası Kaybolmuş” albümüyle de uzun soluk lu bir grup olacaklarının sinyallerini veriyor. Grup üyeleri Sahand Lesani ve Çağatay Vural ile bir araya geldik... Vural, genelde grupların kurulma süreçlerinin sancılı olduğunu ama kendilerinin bunu yaşamadığı nı söyleyerek, kimi buldularsa gruba uyma sının büyülü bir şey olduğunu ifade ediyor. Lesani de ilk günden beri istikrarlı oldukla rını belirtiyor. İranlı müzisyen, gitgide da ha da rahat ettiklerini söylüyor. İlk 5 senede tek kuruş para kazanmadıklarını dile geti ren Lesani, “İnsanlar paraya yönelik hareket ederken sen bambaşka bir şey yapıyorsun. Sadece duygular var ortada” diye konuşuyor. Grup üyeleri, artık yaptıkları müzikten az da olsa para kazanmaya başladıklarını ifa de ediyor. Lesani, müziğini yapabilmek için istemediği bir dükkânda çalışmak zorunda kalmış. Keza, grubun üyelerinden Hazal Ak kerman da vapurda müzik yapıyorken, No Grup üyeleri Çağatay Vural Land sayesinde para kazanmaya başlayınca artık o işi bırakmış. Vural, “Önceliğimiz her zaman No Land” diyor. ‘Gizli bir isyan’ Vokalkeman: Kamil Hajiyev, Geri vokal çello: Hazal Akkerman, Elektrik gitar: Sahand Lesani, Akustik gitar/bas: Çağatay Vural, Trompet: Oğuzcan Bilgin, Davul: Can KalyoncuYağız Nevzat İpek Sahand Lesani ya’ diye düşündüm.” Vural da Anadolu’ya açılmak istediklerini belirtiyor. “Gidip orada belki 10, belki 20 kişiye çalmak ama o ruhu yakalamak istiyoruz” diyen Vural’a Lesani destek çıkı Son yıllarda çok sayıda genç yor ve Türkiye’nin eksi hanesi grupla karşılaşıyoruz. Yeni bir jenerasyon ne yazılabileceğini düşündüğü fikrini açıkla var. No Land de onlardan biri. Acaba Vural ve yarak, “Alkol ve müzik sürekli bir arada. Bu, Lesani bunu neye bağlıyor? “Gizli bir isyan” çoğu insanı müzikten uzaklaştırıyor. Alkol diyor Vural ve ekliyor: “Anaakım dışında mü müziğin simgesidir gibi bir algı var” diye ko zik yapma eğilimi her zaman vardı. Birtakım nuşuyor. Vural da “Neden her yaşta müzis tekellerin elinde olan pop müzik, dağıtıcıla yen gelip No Land dinleyemiyor” diye soru rıyla birlikte bir ağ oluşturduğu için bu şansa yor. Grup, menajerleri Erhan Taş aracılığıy veya birisi keşfederse duyulurdu. Şimdi mec la Anadolu’daki gençlik festivallerine ve üni ralar çok, örneğin akşam şarkı yapayım sa versitelere ulaşmaya çalışıyor. bah Spotify’a koyabilirim... İnsanlar artık kli “No Land’in bundan sonraki hedefle şelerle şekillenmiş suni popu sevmiyorlar.” ri ne” diye sorduğumuzda Vural kendi adı Müzik sektöründe tutunabilmek zor. Örne na, “Daha çok müzik yapmak, daha çeşit ğin televizyon izleme oranları hâlâ çok yük li müzik yapmak. No Land’i yaşatmak” di sek. Daha fazla kişiye ulaşmanın yolu tele ye açıklıyor. Grup için ise yurtdışında kon vizyona çıkabilmek. No Land bu konuda ne ser verme, turneye çıkma hedefleri olduğu düşünüyor? Sahand Lesani, karamsar bir nu söylüyor. Severek dinledikleri gruplar, şekilde yanıtlıyor: “Biz azınlığa hitap eden isimler kimler sorusuna Lesani kendi ülke gruplarız. Geçen gün yürüyordum, bir kafe sinden örnekler veriyor: “Damahi, Pouya den Büyük Ev Ablukada’nın şarkısını duy Mahmoodi.” Türkiye’den ise “Can Güngör, dum. O an ‘Biz Kadıköy’e müzik yapıyoruz Nilipek, Birsen Tezer...” 250 BİN İLA 350 BİN STERLİN DEĞER BİÇİLİYOR Kanuni Sultan Süleyman portresi Londra’da satılacak Londra merkezli müzayede evi Sotheby’s “İslam Dünyasının Sanatları” başlıklı koleksiyonunu 1 Mayıs’ta açık artırmayla satmaya hazırlanıyor. Müzayede kapsamında satışa sunulacak 311 parça arasında İtalyan ressam Gentile Bellini’nin takipçilerinden birinin yaptığı düşünülen Kanuni Sultan Süleyman portresi de yer alıyor. Padişahın tahta çıktığı 1520 yılı civarında Venedik’te, Osmanlı sarayına girip çıkabilen Batılı diplomatların tariflerine dayanılarak yapıldığı sanılan portreye 250 bin ila 350 bin sterlin (yaklaşık 1 milyon 900 bin ila 2 milyon 700 bin TL) değer biçiliyor. Müzayedenin en değerli parçası olan Türkiye’den “Altın Boynuz” İznik çinisi tabağa ise 300 bin ila 500 bin sterlin (yaklaşık 2 milyon 300 ila 3 milyon 800 bin TL) fiyat öngörülüyor. Türünün nadir örneklerinden olduğu belirtilen çininin bir benzeri de British Museum koleksiyonunda yer alıyor. Müzayedenin ilgi çeken parçaları arasında kaplumbağa kabuğundan yapılmış işlemeli bir sarık standı ile mahfazası da bulunuyor. Mahfazanın üzerinde şair Mahtumi’nin “Tıpkı sarığım gibi yerin başımın üstündedir” mealindeki dizesi görülüyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun damga vurduğu müzayedede yine Osmanlı ordusuna ait tüfek ve kılıçlardan oluşan bir silah koleksiyonu, 3. Selim’in tahta çıkışı ile 3. Murad’ın yer aldığı bir askeri kafileyi resmeden tablolar ile imparatorluğa ait çeşitli mücevherat da dikkati çeken parçaları oluşturuyor. l AA Burcu Erden ‘Kütleyi Çağırmak’ adlı sergisi Art On İstanbul’da... Mimar Sinan Güzel Sanat çekleştirdiği “Yarının Küllar Üniversitesi öğretim leri” sergisinde ve Art On görevlisi Burcu Erden’in ilk İstanbul’da katıldığı grup kişisel heykel ve rölyef ser sergilerinde sunduğu çalış gisi Art On İstanbul’da açıl malardan ayrılan dinamik dı. “Kütleyi Çağırmak” ad bir seri ile sanatseverlerin lı sergi, 31 Mayıs’a kadar Be karşısına çıkıyor. Genç sa yoğlu’ndaki Art On İstanbul natçının leke ve soyutlama galerisinde görülebilecek. ya ilişkin araştırmalarıyla fi Burcu Erden, geçen yıl gür anlayışını dönüştürdüğü Tophanei Amire Kültür yeni işlerini bir araya geti ve Sanat Merkezi’nde ger ren sergi, galerinin üç katı na dağılmış hey kel ve rölyef yer T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ MÜDÜRLÜĞÜ leştirmelerinden Burcu Erden’in ilk kişisel oluşuyor. l Kül heykel ve rölyef sergisi tür Servisi 31 Mayıs’a kadar görülebilir. NDS Edebiyat Ödülü Ömer F. Oyal’ın NotreDame de Sion (NDS) Fran Özlem Yüzak ve Mine Haksal’dan oluşan jüri sız Lisesi ile NotreDa “Mansiyon Ödülü”nü de me de Sion’lular Der Everest Yayınları’ndan neği tarafından 2008 çıkan “Tekme Tokat yılından bu yana dü lı Şehir Rehberi” ad zenlenen NDS Edebi lı öykü kitabıyla Mev yat Ödülü’ne bu yıl ya sim Yenice’ye verdi. zar Ömer F. Oyal, Ya Ödüller 7 Mayıs Salı gü pı Kredi Yayınları’ndan nü Fransız Sarayı’nda, çıkan, “Zaman Lekele Fransa’nın Türkiye Bü ri” adlı romanıyla la yükelçisi Charles Fri yık görüldü. Tomris Al es ve Fransa’nın İstan pay başkanlığında Yaz bul Başkonsolosu Bert gülü Aldoğan, Liz Beh rand Buchwalter’ın ka moaras, Emel Kefeli, Ar tılımıyla düzenlenecek zu Öztürkmen, Mayda törende sunulacak. Saris, Zeynep Sabuncu, l Kültür Servisi DÜNYA DANS GÜNÜ ETKİNLİKLERİ * 30 Nisan Saat: 20.00 (Özel Program) 3 BALE * / modern neoklasik bale 2 perde 3, 7 Mayıs Saat: 20.00 / 4 Mayıs Saat: 16.00 ARKEOLOJİ MÜZESİ DİNLETİLERİ 5 Mayıs Saat: 13.00 İstanbul Arkeoloji Müzeleri OPERA GALA (LEYLA GENCER’İ ANMA KONSERİ) 10 Mayıs Saat: 20.00 * 14 Mayıs Saat: 20.30 Zorlu PSMTurkcell Sahnesi JİZEL ** / A.Aslan A.Adam / dans drama 1 perde 15 Mayıs Saat: 20.00 * Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi ** Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi (Fulya Sanat) Bilet satış için: www.operabale.gov.tr / www.biletiva.com Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi: 0216 346 15 31 / 120 121 Medusa Cam Eserler Müzesi kapanıyor Gaziantep’te Medusa Cam Eserler Müzesi, maddi imkânsızlık nedeniyle kapatılıyor. Gaziantep’te, Seferpaşa Mahallesi’nde 2008 yılında kurulan Medusa Cam Eserler Müzesi, bir sanatseverin 15 yıllık birikimi sonucu ortaya çıkan koleksiyonunun daha geniş kitlelere, sanatseverlere ve bilim insanlarına sunulabilmesi için açılmıştı. Müzede 3 bin yıllık eserler bulunuyor. Arkeofili’nin aktardığına göre cam eserler, bronz ve pişmiş toprak eserler ile Roma Dönemi’ne ait altın ve bronz sikkeler ile yaklaşık 6.000 eserin bulunduğu müzenin yetkilileri, maddi imkânsızlıklar nedeniyle kapatma kararı aldı. Özel müze statüsünde olduklarını ve ekonomik yetersizlik yüzünden müzeyi kapatacaklarını dile getiren Müze Müdürü İbrahim Halil Algın, “Burası Türkiye’de tek olan özel bir müzeydi. 11 yıl önce açılışımızı yapmıştık. O zamandan bugüne kadar kendi ayakları üzerinde durabiliyordu. Müzede yak laşık 6.000 eser var. Bunun 2.000 tanesini Devlet Arkeoloji Müze’sine teslim ettik. Kapatma kararını aldıktan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazımızı yazdık. Oradan gelen sonuç doğrultusunda müzemizi tamamen kapatacağız” diyor. l Kültür Servisi 1329 NİSAN 2019 PAZARTESİ ŞİİR TÜKENMEZ / ATAOL BEHRAMOĞLU AHMET MUHİP DIRANAS Şairinden daha çok ünlenmiş şiirler vardır. Ahmet Muhip Dıranas’ın “Fahriye Ablası” bu şiirlerdendir. Şiire ve Dıranas şiirine daha yakın olanlar onun “Olvidosu”sunu haklı olarak daha yukarıda tutarlar. Ben Olvido’nun yanı sıra onun en güzel şiirleri arasında (Fahriye Abla’nın hakkını da yemeksizin), yine çok bilinen “Serenad”la, “Kar”, “Köpük”, “Bitmez Tükenmez Can Sıkıntısı”yla başlayan ve daha az bilinen bir dizi şiirini daha sayarım. “Olvido”nun Fransız şirinin geleneksel hece birimi olan 12 heceli dizelerle yazıldığını tesadüfen fark ettiğimde şaşırmıştım biraz. Az önce de benim “Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antoloji”sindeki şiirlerini üşenmeyip parmak hesabına vurdum ve gerçekten şaşırtıcı şey, karşıma 13’lü (Selam, Fahriye Abla), 11’li (Serenad, Kar, Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar, Darağacı, bir dizesi dışında Yağma, Biraz Daha),12’li (Köpük, Olvido), 9’lu (Yağmur, Gül ve Eller, Her Şeyin Uzaklaştığı Saat, Maşar Dağı),14’lü (Büyük Olsun),10’lu (bir dizesi dışında Atlıkarınca, Bitmez Tükenmez Cansıkıntısı, Ayaklar) hece ölçüleri çıktı… Bunlar (11’li dışında) bizim şiirimizin tanıdığı geleneksel hece kalıpları olmadığı gibi, 11 heceli olanlar da alışılagelmiş 6/5 kalıbına uymuyor Herhangi bir şiir akımına bağlayamayacağımız, kendi kuşağı içinde de ayrıksı, farklı, bağımsız bir yerde duran Ahmet Muhip Dıranas (19091980), az sayıda da olsa çağdaş şiirimizin en güzel örneklerinden bazılarını vermiş, bu bakımdan da özel bir ilgiyle incelenip irdelenmesi yeni kuşaklar için öğretici olacak seçkin bir şairimizdir. Ankara’da DTCF’deki öğrenciliğim sırasında, fakültenin açtığı şiir yarışmasında, o, Turgut Uyar ve yanlış anımsamıyorsam Talip Apaydın değerlendirme kurulundaydılar. Ben, “Bir Ermeni General”le katıldığım yarışmada birinci olmuştum, fakat Dıranas dışında kalan iki şairin oylarıyla… Yine de kırılmamıştım Dıranas’a. Bir kere de uzaktan gördüm yine Ankara’da. Bir yaz günü, ceketsiz, sıradan bir gömlek pantolon, arkaya taralı beyaz saçlarıyla, yakışıklı, fakat herhangi bir halk insanı. Bu dünyadan sessizce gelip geçen, fakat şiirimizde unutulmayacak, derin iz bırakan bir büyük şair. KAR HAFTANIN ŞİİRİ Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden. Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan Sesin nerde kaldı? kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram... Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır tek, tenha bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın. YENİ YAYINLARDAN GÜLSELİ İNAL/ “Ruhların Gardİyanı”  Gülseli İnal, her zaman olduğu gibi yeni şiir kitabıyla da (Ruhların Gardiyanı, Zuzu Kitap), okuru alışık olunmayan, bambaşka bir şiir dünyasına çağırıyor. Girip tadına varmak için özel bir çaba ve bilgi gerektiren, mitolojiler ve felsefi düşünceler de bağıntılı özgün bir şiir dünyası bu… “Ruhları Gardiyanı” şiir severlerin bir zaman başucunda kalıp tekrar tekrar okunması gereken bir şiirler toplamı. Rarİa Ovası Olan oldu asmaların erki sona erdi geçitler kapalı çatı zümrüt suyunu boşaltmış yeşil sis sarmış başları Olan oldu kuyunun suyu tükendi otlar yeşermiyor kapılar rüzgarın emrinde vahşi kuşlar kemiriyor bedenleri Olan oldu ulu çınar konuşmuyor artık ıhlamurlar soldu erik kurudu yıkık bacada baykuşlar oturuyor sönük ocağa uzanmış eller Olan oldu diyorum size baba yurdu elden gidiyor dişbudak ağacından pabuçlar o bile kurtaramayacak bizi Olan oldu dağ yürüdü üstümüze bahçenin hayvanları küskün darmadağınık evler kaçış yolları gizli soluk alamıyor kimse ‘yazgı ise tahtında oturuyor’ Anne’me Beyaz güller ektim mezarına kökler seni kucaklasın diye kökler kollarım olsun kapkara kemiklerini beyazlatsın gül ektim kavrasın diye o renksiz iskeletini karışsın diye yüzüne canlı tutması için yeni tenini adad Guppi yakın arkadaşın Apama asırların dostu korusun seni diye çağırdım onları başucunda ağıtsız gözyaşsız duasız kaldın sen boyanmış gözlerin gülhuyuyla kehdibar rengi yüzün antimuanla uzatılmış kuşların hala duruyor yerli yerinde gül köklerine karışıyor uzayan saçların
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear