17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1321 NİSAN 2019 PAZAR Dostları 73’üncü yaş gününde ünlü feminist yazarı andı Her özgür kadında bir parça Duygu Asena var Öceki gün, Türkiye’de kadın hak ve özgürlükleri adına uzun yıllar mücadele ver miş olan kadın hakları savunu cusu, gazetemiz ya zarlarından Duygu Asena’nın 73’üncü doğum günüydü. Kız karedeşi İnci Asena, Ayça Han gazeteci Seda Kaya Güler, sanatçı Vedat Sakman ve gazete ci Nazım Alpman’ın da araların da bulunduğu yakın dostları ha zırladıkları doğum günü etkinli ğinde Asena’yı andı. Çoğumuzun hayatına 1987 yılında çıkardı ğı ilk kitabı “Kadının Adı Yok”la giren, doğru bildiğini söylemek ten hiç çekinmeyen cesur kadın Duygu Asena; iyi ki geçmiş bu dünyadan. Vedat Sakman’ın Kadıköy’de bulunan, “Sakman” isimli iki katlı ahşap mekânında yapılan anmada, dostları Duygu Asena’yı Cumhuriyet’e anlattı. ‘Bugün yaşasaydı...’ İnci Asena: “Duygu Asena bugün yaşasaydı...” diye başlayacağım, sonra nasıl devam edeceğim? Siz zannedeceksiniz ki kadın hakları, politika falan filan... Hayır, öyle demeyeceğim. Duygu bugün yaşasaydı ona koşa koşa sarılırdım, sımsıkı sarılırdım... Durmadan yanağından öperdim, telefo nu açar dertlerimi söylerdim, telefonu açar sevinçlerimi söylerdim. Duygu bugün yaşasaydı ona sımsıkı sarılırdım... Onun bir sözüyle de bitirmek isterim hep “Özgürsünüz, gücünüzü bilin.” ‘Çok şey öğrendim’ Seda Kaya Güler: Ben onun hem sekreteri, hem asistanı, yardımcısı, muhabiri her şeyiydim. Beraber olduğumuz için çok iyi biliyorum, Duygu Asena için hayatta önemli iki şey vardı; biri İnci Asena’ydı biri Berfu’ydu. Benim adıma en gurur verici olan şey de şuydu, Duygu Asena bana “Sen benim en iyi öğrencimdin” derdi; iyi ki onun yanında başlamışım gazeteciliğe. On dan çok şey öğrendim hem gazetecilik adına, hem hayat adına... İyi ki yaşıyor...” ‘Tango, rock’n roll...’ Vedat Sakman: Duygu Asena, benim sevgili dostum, çok erken kaybettiğim... O beni hep bir light erkek olarak adlandırırdı ve “Ben light erkekleri severim, meselâ Vedat” derdi. Dans etmeyi severdi, tangolar, rock’n rollar... Tüm toplantılara birlikte gidip, birlikte mücadele verdik; onu özlüyorum. ‘Her özgür kadında’ Nazım Alpman: O hep ‘Ben gitmeyi seviyorum’ derdi. ‘İstanbul’a dönüyorum’ demez di meselâ ‘İstanbul’a gidiyorum’ derdi. Şimdi gitti ve aramızda yok, ben onun uzun bir seyahate çıktığını ve hâlâ seyahatte olduğunu düşünüyorum. Çünkü hem anılarıyla hem kitaplarıyla hem varlığıyla ‘Duygu Asena bu konuda şöyle der’ diye onun adına düşünen çok fazla insan yetiştirdi. Ben her özgür kadında bir parça Duygu Asena olduğunu düşünüyorum. ‘Aslında Özgürsün’ sahnede Anma etkinliğinin ardından Duygu Asena’nın aynı adlı kitabından uyarlanan “Aslında Özgürsün” oyunu, Kadıköy Duru Tiyatro’da sahnelendi. Başrollerini Emel Çölgeçen ve Pelin Öztekin’in paylaştığı oyun 3 Mayıs’ta Kadıköy Boa Sahne’de; 9 Mayıs’ta Uniq Glassroom’da (20.30) ve 24 Mayıs’ta (21.00) Bursa Podyum Sanat Mahal’de sahnelenecek. büyük ödüller sahiplerini buldu Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği’nin düzenlediği ‘Dünya Sanat Günü Ödül Töreni ve Gala Gecesi’ 18 Nisan Perşembe akşamı Four Seasons Bosphorus’ta düzenlendi. İş ve sanat hayatının değerli isimlerinin bir araya geldiği gecede 5 Onur Ödülü sahiplerini buldu. Bireysel ve kurumsal desteklerle gerçekleşen gecede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun geceye katılan konuklara ve ödül alanlara sürpriz bir şekilde ilettiği mesaj da canlı olarak gösterildi. Meltem Cumbul ve Purple Hand Band’in sahne aldığı törenin sunuculuğunu ise Zuhal Demirarslan üstlendi. l Kültür Servisi Ödül alan isimler gecenin sonunda hep birlikte sahneye çıktı. 2019 Dünya Sanat Günü Onur Ödülleri’ni kazananlar şöyle: YILIN SANATÇISI Meriç Hızal Ödülü takdim eden: Ahmet Şahin SANAT İNSANI ONUR ÖDÜLÜ Hasan Bülent Kahraman Ödülü takdim eden: Sevil Binat BASIN ONUR ÖDÜLÜ Abdülkadir Günyaz Ödülü takdim eden: Zeynep Bora YILIN SANAT KURUMU ÖDÜLÜ Pera Müzesi Ödülü takdim eden: Dursun Çiçek ve Emin Hitay YILIN GENÇ SANATÇISI Ayşe Bezenmiş Ödülü takdim eden: Ali Güreli Gevşemek Yok ! 17Nisan’dan beri “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” duygusu yü diplerine gömüldü ya da ara sokaklarda minicik mekânlara... Ama bütün tiyatrolar dolup taşı reklere yerleşirken... Daha güzel yor! bir Türkiye inancı derinleşirken... Dükkânlar, tıkınmalar, ye Yeniden ağız dolusu gülmeye mek kokuları arasından geçip alışmaya çalışırken... Sevgi dili AVM’lere gömülmüş tiyatrolara güçlenecek diye; haksızlıklar aza ulaşmak beni kahrediyor. Bunun lacak diye; soygun ve talan önle belki tek istisnası Zorlu. Birkaç necek diye umutlanırken... nedeni var: Amman ha! Sakın ha! Gev 1) Zorlu Gösteri Sanatları şemek yok! Her an, her alanda Merkezi’ne dışarıdan doğrudan tetikte olmaya devam! Bilinçli ulaşabiliyorsunuz. 2) İlk günden olmaya, bilinçli davranmaya de bu yana, değişik olanaklı farklı vam! Çünkü bilmeliyiz ki her kö mekânlar açarak, salon türlerini tülüğü yapmaya, her yalana her çarpıtmaya sarılmaya hazır; çıkar musluklarının kapanmaması için her şeyi yapmaya hazır kraldan ve işlevlerini çoğalttılar. 3) Murat Abbas yönetiminde dolu dolu ve çok geniş yelpazeye yayılan çok farklı türlere yer verir oldular. (Bir çok kralcılar var. kaç gün sonra Caz Festivali!) YSK KARARINI AÇIKLA Geçen hafta Zorlu Studio’da iz MADAN SAKIN TATİL PLANI lediğim “Yalnızlar Kulübü” birkaç YAPMAYIN. 2 HAZİRAN’DA yıl önce ilk kez Uluslararası İstan İSTANBUL’DAN UZAKLAŞMAYI bul Tiyatro Festivali’nde sunul AKLINIZDAN BİLE GEÇİRMEYİN! muştu. Sami Berat Marçalı’nın Bu bir korku, endişe, umutsuz akıllıca yazdığı, ustalıkla yönettiği luk çığlığı değil, sadece ve sa oyun Toy Tiyatro ile B Planı ya dece bir dayanışma ve dik duruş pımı. talebidir. Günümüzde çok revaçta olan Artık sanatsal konulara döne “kişisel gelişim kursları” çerçe bilirim. vesinde gelişen oyun sürprizlerle Ali Poyrazoğlu büyüsü dolu. (Sürprizleri bozmamak için başka bir şey demiyorum.) şPrgdybbBKnşaaöeeiueieoizrnzYÖzylğnçniyeiklıtaiuonpdrnEaneygzaklcineyozdüsydszet,lsiuöcuAıdaüonkğbamünnyaeişğıçaaneuükha.löıtrauetky”nkalıytiyn,oa’kieşokğnaAdyrraüybuia.kheılmrulibnkiaetdruneiyrrıy“ğuTdnı auumraizanAlmeliirklkPai eony,razoğlu ÇıKnaary,aOAlgklUltb“hTlğtyueeaikaYiyiıüafmvyçmalasaBtşMisiücytuldıuçoeanrzainooeytlıyırıgz,,neasufbKilyvDDabaantnuaaguerrihueckrleKrvansK”nyvutçeükeıu,egiulzdinuırdcrCbpluipitoükyciyaÖiperlbllogYohamisa,rzzürirriaedeyul“’.ıga”eynrt,ineznMydıüirlimş!nainidırakkıeiiyzeirş oyuncu Melih Ekener ve Güneş Berberoğlu’yla birlikte... Evli bir çift ve bir psikiyatr... Şölen boyunca ilişkileri, aşkı, alışkanlıkları, kavgayı, çatışmayı, sevişmeyi, evliliği masaya yatırıyorlar. Üstelik seyirciyi de sahneye katarak! Bir an kahkahalarla gülerken, bir sonraki an gözleriniz yaşarıyor, Ali Poyrazoğlu, empati sağlamayı çok iyi biliyor. Kolektif duygu bombardımanı yaşatıyor. Birlikte gülüp, birlikte ağlıyorsunuz! Selamda, seyirciye seslenmesi, günümüze atıfta bulunması, hocaların hocası Yıldız Kenter’i alkışlatması (sahnedeki 3 oyuncu da Yıldız Hanımın öğrencisi)... Tiyatro sanatını yüceltmesi, tiyatroya sevgi ve saygı cömertliği ayrıca alkışa değerdi! Tiyatro demokrasinin vazgeçilmezi Tiyatro salonlarımız yok edildiğinden beri her topluluk, kent kent, semt semt , AVM AVM dolaşıyor... Her tiyatro topluluğunun programını izleyebilmenin en doğru yolu internete girip bakmak... Son zamanlarda Amerikalı tiyatro insanı Oskar Eustis’in (kuramcı, yönetmen, yazar, N.Y. Halk Tiyatrosu yöneticisi vb.) tiyatro ile demokrasi arasında kurduğu paralelliği düşünüyorum. “Gerçek, ancak farklı görüşlerin çatışmasıyla ortaya çıkar” derken, demokrasilerde de tiyatroda da “diyalog yaratmanın” önemine vurgu yapıyordu... Bir de “Kendinizi, bütünün bir Haydi tiyatroya parçası gibi hissetmek için tiyatroya gidin” diyordu. İstanbul’da tiyatro yapıları tek Haydi bakalım: Diyaloğa yer tek yok edildi. Tiyatrolar ya AVM açalım ve tiyatroya gidelim! O aileden korku filmi 30. Ankara Uluslararası Film Festivalinin ilk gününde Emin Alper’in yönetmenliğini yaptığı Kız Kardeşler filmi Ankaralı sinemaseverler tarafından yoğun ilgi gördü. Sinemaseverlerin yoğun ilgisi üzerine film için ikinci seans açıldı. Emin Alper ve film ekibinden Cemre Ebüzziya, Ece Yüksel ve Kayhan Açıkgöz film gösterimlerinin ardından izleyicilerin sorularını yanıtladı. ‘Bu amaçla değil’ “Film Anadolu romantizmini yıkmaya çalışıyor mu” sorusuna filmi bu amaçla yapmadığını belirterek cevap veren Alper şunları söyledi: “Bazı eleştirmen arkadaşlar bunu Film ekibi, gösterimlerin sonunda izleyicilerin sorularını yanıtladı. çok öne çıkardılar ve filmin taşra filmleriyle dalga geçen bir noktada olduğunu söylediler. O kadar değil. Öyle bir niyetim yok. Ancak bu film diğer taşra filmlerinden biraz farklı oldu galiba” dedi. Seyircinin “Bir korku filmi çekseniz ne kadar güzel olurdu” sözlerine ise Alper, “Bir projem var. Palu ailesini korku filmi yapacağım” dedi. Söyleşilerin ardından Emin Alper ve film ekibinden Cemre Ebüzziya, Ece Yüksel ve Kayhan Açıkgöz Ankaralı sinemaseverlerle sohbet etti. l Kültür Servisi Rock Festivali’ne büyük ilgi Bu yıl 3. kez gerçekleşen Çukurova Rock Festivali’nin ilk gününe 20 bini aşkın müziksever katıldı. Kapıda uzun kuyrukların oluştuğu ilk günde sırasıyla Deynekçiler, Black Tooth, Can Gox, Aslı Gökyokuş, Pilli Bebek, Pentagram ve Mor ve Ötesi sahne aldı. Bugün sona erecek festivalde sahne alacak sanatçılar ise şöyle: Mazhar Fuat Özkan, Cem Adrian, Pamela, Yeni Türkü, Gazapizm, Yirmi7, Aktör. l Kültür Servisi TANER TİMUR’dan düne, bugüne, İslamlaiklik tartışmalarına dair temel bir yapıt! Taner Timur İslam, Laiklik ve Aydınlanma Savaşı SALT’tan altı projeye destek SALT, Türkiye’de sosyal ve ekonomik tarih, 1950’ler sonrasında mimarlık, tasarım ve sanat alanlarında 114 başvuru arasından seçilen altı araştırma projesinin her birine 15 bin TL değerinde fon sağlıyor. SALT, 2013’ten bu yana toplam 48 projeye destek oldu. l Kültür Servisi Yeni çıktı! 272 sf., 24 TL İslamiyet nasıl bir toplum yapısı ve değerler sistemi içinde doğdu? İslam’ı Yunan felsefesiyle buluşturan çeviri akımı, hangi sınıf temelinde ve ne gibi dürtülerle ortaya çıktı? Mutezile ne istiyordu, bu aydınlanmacı akım, nasıl karanlığa boğuldu? Osmanlı Devleti’nde, yönetici zümre nasıl sekülerleşme yoluna girdi? Namık Kemal, dindevlet ilişkileri sorununda ne gibi tezler savundu? Mehmed Akif ve Necip Fazıl neden Namık Kemal’in de gerisinde kaldı ve laik Cumhuriyet’e cephe aldılar? Ve bugün AKP iktidarı, Abdülhamid ve N. Fazıl referansları ile ülkeyi hangi yöne sürüklüyor? Tarihin bu yol ayrımında, bu sorular üzerinde çağdaş ve bilimsel bir yaklaşımla düşünmek ve tartışmak isteyenler için ufuk açıcı bir çalışma. YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear