25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 4 MART 2019 PAZARTESİ TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Eğitim İş üyeleri, valilikle süren görüşmelerin ardından Anıtkabir’e yürüyüş düzenledi Direnerek yürüdüler Eğitim İş üyeleri, 3 Mart Devrim Yasaları’nın kabulünün 95. yıldönümünde, OHAL’den sonra Ankara’da ilk kez yasal yürüyüş düzenledi. Eğitim İş, 3 Mart Devrim Yasaları’nın kabulünün 95. yıldönümünde Anıtkabir’e yürüdü. Birinci Meclis önünde toplanan öğretmenler, Ankara Valiliği’nin eylemlerine ilişkin ‘yasak’ kararına kar şın 1 saat yürümek için direndi. Sendika yöneticileri ile polis arasında süren pazarlığın ardından OHAL’den sonra OZAN Ankara’da ilk kez valilik ÇEPNİ tarafından yasaklandığı belirtilen sendikal bir yürüyüşe izin verildi. 95 yıl önce 3 Mart 1924’te TBMM’de üç yasa kabul edildi ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı. Halifelik kaldırıldı; Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı ve Tevhidi Tedrisat (Eğitimde Bilik) Yasası kabul edildi. Devrim Yasaları’nın kabulünün 95. yıldönümünde, Türkiye’nin dört bir yanından gelen Eğitim İş üyesi yaklaşık 2 bin öğretmen, “Laik, bilimsel, çağdaş, ulusal eğitime ve Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmak” için Anıtkabir’e yürüdü. Öğretmenlere engel Anıtkabir’e yürümek isteyen öğretmenler sabah saatlerinde Birinci Meclis önünde toplandı. Buradaki açıklamanın ardından yürüyüş düzenlemek isteyen öğretmenler ilk engel ile karşılaştı. Polis ekipleri, öğretmenlerin Meclis önünü boşaltmasını isteyerek, açıklama öncesinde kitleye müdahale ile tehdit etti. Sendika yöneticileri ise öğretmenlerin Meclis’i ziyarete geldiklerini ve açıklamanın sadece 10 dakika süreceğini belirterek polis ekiplerinden geri çekilmesini istedi. “Mustafa Kemal’in öğretmenleriyiz” sloganı eşliğinde 15 dakika süren pazarlığın ardından ilk engel aşıldı ve Eğitim İş yöneticileri Meclis önünü boşaltmadan açıklamalarını gerçekleştirdi. Açıklamaya Eğitim İş yöneticilerinin yanı sıra Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Sekreteri Ersan Petekkaya da destek verdi. Laiklik karşıtı uygulamalar Meclis önünde yapılan açıklamada Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “95 yıl önce çıkarılan 3 devrim yasası ile İslam coğrafyasındaki ilk laik ülkeyi kurarak bulunduğu bölgede örnek olan ülkemiz, ne yazık ki bugün iktidarın laikliğe ve Cumhuriyet devrimlerine karşı antidemokratik uygulamaları ile karşı karşıyadır” dedi. Öğretmene barikat Açıklamanın ardından Anıtkabir’e yürümek isteyen öğretmenlerin önü polisler tarafından kesildi. Yapılan eyleme ilişkin Ankara Valiliği’ne bildirim yapıldığını belirten sendika yöneticileri, valiliğin eylemi yasakladığı yanıtını aldılar. Valiliğin eylemin yasaklandığına ilişkin sendikaya tebligat gönderdiğini iddia eden polis amirleri, sendika yönetiminden herhangi bir resmi yazının kendilerine ulaşmadığını belirtmesi üzerine, “eski adresinize gönderilmiştir” savunması yaptı. Sendika yönetimi ise 10 yıldır sendikanın aynı adreste olduğunu belirterek böyle bir yasağı tanımayacaklarını aktardı. OHAL sonrası ilk Sendika yönetiminin kitlenin tamamının öğretmen ve memur olduğu, yürüyüş yapmanın anayasal bir hak olduğu, artık OHAL’in olmadığı ve valiliğin yasal haklara sınırlama getiremeyeceğini belirtti. Eğitim İş üyeleri, polisin sendikaya ait materyallerin bırakılarak yürüme teklifini reddederek, “Öğretmene değil, tarikata barikat” sloganı attı. Polis ile 1 saat süren pazarlığın ardından yürüyüşe izin verildi. Öğretmenler, polis barikatının kaldırılmasının ardından Anıtkabir’e yürüyüşe geçti. OHAL’den sonra Ankara’da ilk kez valilik tarafından yasaklandığı belirtilen sendikal bir yürüyüşe izin verilmiş oldu. Yaklaşık 2 bin Eğitim İş üyesi, barikatın kaldırılmasının ardından Anıtkabir’e yürüdü. Aslanlı Yol’dan geçen öğretmenler, Ata’nın huzurunda saygı duruşunun ardından Anıtkabir merdivenlerinde anı fotoğrafı çektirdi. l ANKARA Anıtkabir’e yürüyen Eğitim İş üyesi öğretmenlere, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ve ADD Genel Sekreteri Ersan Petekkaya da eşlik etti. Valilik, ‘Ankara’da genel bir eylem yasağı yok’ dedi Yasak yok, eylem de yok! ALİCAN ULUDAĞ Olağanüstü hal dönemi dahil son yıllarda başkentteki neredeyse tüm eylemleri polis eliyle engelleyen Ankara Valiliği, Ankara Barosu’nun başvurusu üzerine “Genel bir eylem yasağımız yok” dedi. Silahsız ve saldırısız olmak kaydı ile vatandaşların toplanmasına ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarına müdahale edilmesinin “açıkça suç” olduğunu belirten Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, eğer bir yasaklılık kararı var ise bu kararın emniyet görevlileri tarafından vatandaşa gösterilmesi gerektiğini kaydetti. Başkentte birçok eyleme yapılan polis müdahalesi üzerine Ankara Barosu Başkanlığı, 6 Aralık 2018’de valiliğe başvurarak, kentte genel bir eylem yasağı olup olmadığını sordu. Baroya 11 Ocak 2019’da yanıt veren Ankara Vali Yardımcısı Kemal Karadağ, “İlgili yazınızla bilgi istenilen hususlar ile ilgili olarak gerekli inceleme yapılmış olup, ge nel bir yasaklama kararı bulunmamaktadır” dedi. Vali Yardımcısı Karadağ, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na göre yapılacak bildirimlerin, bu kanun ve ilgili yönetmelikler kapsamında değerlendirildiğini kaydetti. Başkan Sağkan: Müdahale açıkça suçtur Yazıyı Cumhuriyet’e değerlendiren Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, anayasanın 34. maddesine göre, “Herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğuna” dikkat çekti. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceğini anımsatan Sağkan, şunları kaydetti: “Yasal mevzuat son derece açık oldu ğu halde Ankara’da uzun zamandır hiçbir toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesine müsaade edilmemekte ve göstericiler emniyet görevlilerinin çok sert müdahalesine maruz kalmaktadır. Emniyet mensupları bu müdahalenin yasal olmadığı söylendiğinde valiliğin kararı bulunduğunu söylemekte ancak yazılı bir karar göstermemektedir. Son olarak Ankara Adliyesi önündeki alanda meslektaşlarımızca yapılmak istenen Tahir Elçi anma etkinliği ve basın açıklaması da aynı gerekçe ile ve çok sert müdahale ile engellenmiştir.” Başkan Sağkan, silahsız ve saldırısız olmak kaydı ile vatandaşların toplanmasına ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarına müdahale edilmesinin “açıkça suç” olduğunu belirterek, “Eğer bir yasaklılık kararı var ise bu kararın anayasada tahdidi olarak sayılan gerekçelerinin olması ve bu kararın da emniyet görevlileri tarafından vatandaşa gösterilmesi gerekmektedir” dedi. l ANKARA Yürüme engeli var ama cadde süpürüyor Belediye ‘engel’ tanımıyor LEYLA KILIÇ Çorum Uğurludağ Belediyesi’nde İŞKUR desteği ile işe başlayan yüzde 42 yürüme engelli Murat İpek’e, engelli olmasına karşın cadde temizliği yaptırılıyor. İş koşullarına tepki gösteren İpek, “Ben 7 ameliyat geçirdim. Beni ilçenin bir ucundan bir ucuna gönderiyorlar. Daha önce de İŞKUR’la iş sahibi oldum ama beni hiç bu kadar zorlamadılar” dedi. Doğuştan ortopedik engelli olan 30 yaşındaki Murat İpek, İŞKUR’un aracılığıyla Uğurludağ Belediyesi’nde işe alındı. İŞKUR’a başvurusu sonucu iş bulduğunun da geç tebliğ edildiğini aktaran İpek, 7 Şubat’ta İŞKUR’u arayarak işe başlaması gerektiğini öğrendi. Engelli kontenjanından işe başlayan İpek, Uğurludağ Belediyesi’nde Çevre Düzenleme bölümünde işe alınma sına karşın temizlik görevlisi olarak çalışmaya başladı. Bacağındaki rahatsızlıktan dolayı yürüyemediğini ve geçirdiği 7 ameliyatın ardından yeniden yürümeye başladığını anlatan İpek, çok uzun süre ayakta duramadığını söyledi. Belediyenin kendisine cadde temizliği görevi vermesine isyan eden İpek, “Ben 7 ameliyat geçirdim. Beni ilçenin bir ucundan bir ucuna gönderiyorlar. Sabah 8, akşam 5 çalışıyorum. Belediyenin kendi inisiyatifini kullanarak beni daha rahat olacağım bir göreve getirmesi mümkün. Ama böyle olmasını tercih ediyorlar” dedi. İşini yaparken zorlandığını belirten İpek, “Daha önce de İŞKUR’la iş sahibi oldum ama beni hiç bu kadar zorlamadılar” diye konuştu. İŞKUR’a durumuna ilişkin itiraz ettiğini kaydeden İpek, 6 aylık belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışmak zorunda olduğunu aktardı. l ÇORUM İstinaftan akademisyen kararlarına ilk onay Prof. Üstel’e 1 yıl 3 ay hapis İstanbul Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza attığı gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezası verilen Prof. Dr. Füsun Üstel’in mahkumiyet kararını onadı. 3. Ceza Dairesi’nin oy çokluğuyla aldığı karara üyelerden biri şerh koyarak dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi gerek tiğini belirtildi. Muhalif üye şerh yazasında atılı suçun “terör örgütü propagandası yapmak” değil TCK 301’de düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti Devletini aşağılama” suçunu oluşturduğunu ifade ederek dosyanın ilk derece mahkemesinde yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. l Haber Merkezi Türkiye’nin yargıç imtihanı AİHM için yeni listenin bu hafta sunulması bekleniyor HÜSEYİN HAYATSEVER Üç yıldan bu yana devam eden ve Türkiye ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) arasında kördüğüme dönen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Işıl Karakaş’ın yerine gelecek Türk yargıç adayının belirlenmesi için bu hafta yeni sürece giriliyor. Türkiye’nin 6 Mart’a kadar AKPM’ye AİHM için üç kişilik yeni bir liste bildirmesi gerekiyor. Türkiye, görev süresi 1 Mayıs 2017’de dolan Işıl Karakaş’ın yerine son olarak Prof. Dr. Selami Kuran, Prof. Dr. Necati Polat ve Prof. Dr. Esra Gül Dardağan Kibar’dan oluşan listeyi Avrupa Konseyi’ne bildirmişti. Üç aday geçtiğimiz yıl 27 Eylül’de AKPM’nin AİHM Yargıçlarını Seçme Komisyonu’nda mülakata girdi. Komisyon, AKPM Genel Kurulu’na “her üç adayın da aynı ölçüde yeterli olmadığı” gerekçesiyle Türkiye’nin listesinin reddedilmesi tavsiyesinde bulundu. Kuran’ın komisyon üyeleriyle FETÖ konusunda tartışma yaşadığı ve en düşük puanı aldığı ortaya çıkmıştı. Bunun ardından liste AKPM Genel Kurulu’nda oylanmadan önce Selami Kuran, AİHM yargıç adaylığından çekildi. Bu yolla Türkiye’nin listesinin AKPM oylamasında reddedilmesi önlenmiş oldu. Listenin AKPM Genel Kurulu’nda reddedilmesi durumunda Türkiye’nin tamamen yeni bir liste sunması gerekecekti. Türkiye, Kuran’ın yerine belirlenecek isimle birlikte diğer adaylar Prof. Dr. Necati Polat ve Prof. Dr. Esra Dardağan Kibar’ın da içinde olduğu yeni listeyi AKPM’ye sunacak. Işıl Karakaş, yeni Türk yargıç seçilene kadar AİHM yargıcı olarak görev yapmaya devam ediyor. l ANKARA Devlet, görevlerini devrediyor: Cemaatçi oltanın kodları Sorumuz şuydu: Nasıl oluyor da “eğitimli” kişiler, kişiliklerini bireyselliklerini cemaatçiliğe peşkeş çekiyorlar? İktidarların hiçbiri devlet görevini yerine getirmedi. Devlet, ulus devlet olmanın karşılığında yurttaşlarına sunduğu temel sözleşmeden yan çizdi, bu sözleşmeyi adeta rafa kaldırdı, yurttaşlarına verdiği koruma kollama, eşit yurttaşlık, fırsat eşitliği, hak hukuk bireysel adalet, eğitim, yetiştirme görevlerini yerine getirmedi, bu görevlerin önemli bir kısmı bilinçli olarak tarikatlara cemaatlere devredildi, böylece yurttaş değil cemaat tarikat üyesi olmanın kapılarını sonuna kadar açtı. Ulus devlete tuzaklar  Bir başka açıdan girelim konuya: Düne kadar (belki sürüyordur daha) üniversite kazanan gençlerin kayıt vb. için gittikleri kentlerde kurulu tezgâhların haberlerini anımsıyor musunuz? Gel yardım edelim, yurt verelim (cemaat yurtları), ev verelim (cemaat evleri, ışık evleri vb.), üniversite kaydına da maddi manevi yardım edelim... Bunlar cemaatlerin gençleri kapma tezgâhlarıydı. Yurt açmak ise aslında devletin göreviydi! FETÖ evleri hele çok disiplinliydi, sabah namazlarından tutun F.G.’nin kitaplarını toplu okumalara kadar... Adım adım Cemaate uygun insan yetiştirme projesi. O kapana girince, sunulan parasal olanaklar ve ayrıca sonrası için de iş ve güzel yaşam vaatleriyle birlikte yürüyüp gidiyorsun. Özel okullara ve üniversiteye hazırlık dershaneleri daha önemliydi, çünkü daha küçükten kanca atılıyordu. Hele ilkokullarda! Özellikle kırsal bölgelerde anababanın çocuklarını tarikat yurtlarına yuvalarına teslim edildiklerini anımsayın. Uzun süre kaldınızsa bir aidiyet yaratılıyor benliklerde ve bütünün bir parçası oluyorsunuz. Bunun psikolojisi uzmanların konusu. Ulus devlete ne gerek var  Ulus devletin ödev ve sorumluluklarını, iktidar alanlarını ulus devlete karşı kurmaya, geliştirmeye yönelen tarikatlara devretmesi, ulus devleti gereksiz kılacak uygulamalara kapı açar. Tabanda başlayan iktidar alanlarını halka halka genişletmeye başlayınca dinci cemaat ve tarikatlar, önce devleti yutmaya yönelirler. F.G., bunu bilinçli olarak tabandan örgütleyen bir isim olarak tarihe geçti. Eğitimi bir numaralı araç olarak saptadı. Eğitimli gençler yetiştirerek toplumun ve devletin karar verici ve uygulayıcı her kademesini ele geçirmeye yöneldi. Devletin çeşitli kurumlarını, polisi, istihbaratı, yargıyı, hukuku, askeriyeyi, yönetim alanlarını kullanmaya başladı.. Tabii medyasını ve aydın olamamış yarı entelektüel yapıları da önüne katıp güttü. Paralel olarak siyasi yapıları etkilemeye girişti.. Başlı başına devlet olma noktasına kadar yükseldi. Ama siyasi iktidar da olabilmek için de son darbeyi askeriyeyi kullanarak indirmeye kalkıştı. Sorun açık: Siyaset ve güttüğü devlet, yurttaşlarını bir ulusal birlik içinde tutmaktansa onları çeşitli iktidar odaklarının ellerine, eğitmelerine terk etti. Siyaset üstelik bu odaklara devleti sundu, devlet olanaklarıyla besleyerek. Bunun şampiyonu AKP iktidarıdır; ülkenin, devletin ve kendi siyasi iktidarının başına gelenlerden ders almayarak, “başı secdeye eren” çeşitli tarikat unsurlarına bakanlıkları bırakıyor. KARANLIK ÇARŞAMBA Çok ilginç, gerçek olaylarla yoğrulmuş sürükleyici, roman gibi yazılmış bir gazeteci kitabını öneriyorum. Erhan Çelik, gazetecilik kalemini ve deneyimini, ülkemizi sarsan büyük cinayetleri bir meraklı öykü tadında yeniden ele alıp kışkırtıcı sorularla gündeme getiriyor. Karanlık Çarşamba adı, bu cinayetlerin hepsinin çarşamba günü işlenmiş olmasından ileri geliyor ve soruyor: “Türkiye’de infial yaratan pek çok suikast ve olayın çarşamba günü gerçekleşmesi tesadüf olabilir mi?” “Roman”ına başladığımda, yazı tarzı aklıma hemen sevgili Doğan Yurdakul’un, Soner Yalçın ile ortak yazdıkları “Bay Pipo” vb. gibi ilginç kitapları getirdi. Yanılmamışım, kitabın sonunda onlarla birlikte çalıştığı kısa sürenin etkisini dile getiriyordu. Habertürk’te genel yayın yönetmenliği, Shov TV’de haber merkezi müdürlüğü de yapan Erhan Çelik, gazeteciliğin özellikle 1990’larda nasıl polis, MİT, siyaset dünyasıyla karşılıklı çıkarlarla iç içe geçtiğinin öyküsünü de yazıyor. Kitapta karşınıza çok ilginç kişilikler, olaylar çıkıyor. Merakla okuyun. Destek Yayınları’ndan. ‘27 Mayıs altın çağdır’ Cumhuriyet Okurları (CUMOK) İstanbul “Selçuklu’dan Osmanlı’ya Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Aydınlanmamız” konulu bir etkinlik düzenledi. Yazar Erol Toy, Cumhuriyet tarihi içerisinde en kritik sürecin 27 Mayıs olduğunu vurgulayarak, “27 Mayıs altın çağdır, dönüm noktasıdır. 27 Mayıs’ta anayasa değişti. Özgürlüklerin genişlemesiyle birlikte insanlar soru sorabilmeyi ve örgütlenmeyi öğrendiler” dedi. CUMOK Genel Koordinatörü Namık Kemal Boya da “Umutsuzluğa düşmek yok. Eninde sonunda Türk milleti bütün Allah’ı, dini ve kitabı kullanarak insanları sömürenleri tepesinden atacaktır” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear