22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1322 EKİM 2019 SALI Scorpions grubunun gitaristi Uli Jon Roth If Performance Hall’de konser verdi Gökkuşağına uçuş bileti Semtin üzerine akşam karanlığı çöktüğünde, If Beşiktaş’ın önünde toplanan kalabalığın arasındaki en hararetli mevzu, hangi Uli Jon Roth’lu Scorpions plağının daha iyi olduğu idi. O esnada tartış mayı bitirecek, konunun birinci dereceden muhatabı olan Uli, kapıya yanaşan araçtan sırtında koca gitarıyla indi. 65 murat yaşındaki Düssseldorf’lu beşer büyük usta yükünü halen kendi taşıyordu. İçeri girdiğimizde gecenin DJ’liğini üstlenen Aptulika’nın çizdiği Apaçi Ayhan karikatürü, sinemaskop perdede yerini almıştı. Uli, üç yıl önce vefat eden Apaçi’nin en sevdiği gitarcılardandı, geceye onun anısına bir ibare eklenmişti. İkinci kez İstanbul’daydı, Scorpions’un biri konser beş albümünde yer almış Uli. Daha önce 2011 mayısında Dorock Taksim’de bir avuç insana çalmıştı. Bu kez (20 Ekim 2019) bir pazar akşamı Rock Off Festivali kapsamında kendisini 250 kişi bekliyordu; yüksek yaş ortalamasına, kellik ve göbeğin eşlik ettiği bir kalabalık. Müzisyenler dokuz buçuğu biraz geçe göründüğünde, mekânın her yerine eşit aralıklarla serpilmiş insanlar öne doğru akın ediyor. Bir Scorpions parçası “All Night Long” ile başlayan ziyafette, peş peşe dört Electric Sun parçası geliyor, ardından Uli’nin geçen yıl ölen gitarcı kardeşi Zeno’nun bestesi “Don’t Tell The Wind” ile tırmanışa geçiyor. “Just Ard arda “In Trance”, “Pictured Life”, “Catch Your Train” çalınırken mavi ışıklar altında, sisler arasında gitar banyosu yapıyoruz. Konser mütemadiyen yükseliyor; “Fly To The Rainbow”da da şahikasına ulaşıyor. Another Rainbow” konserin solo albümler dilimini kapatarak, repertuvarı Scorpions dönemine bırakıyor. Uli “We’ll Burn The Sky”da ikinci gitarcı solak David Klosinski ile çift gitar varyasyonlarına giriyor. Bas çalan (Jane’de de gitar çalan) şarkıcı Niklas Turman, Scorpions parçalarını kaçınılmaz olarak bir Klaus Meine replikası gibi okusa da, güçlü sesiyle tam bir solist figürü de çizmeyi başarıyor. Jimi tişörtlü davulcu Pino Liberti ise arka planı bir örümcek gibi örüyor. Yanarlı dönerli yedi (modeline göre bazen sekiz) telli özel gitarı ve basit analog ekipmanı ile yer yer piyano ya da synthesizer gibi çalıyor Uli. Yüksek tekniğine rağmen stilinin drama tik yapısı bin beygir gücünde. O ne de olsa eski büyük gitarcılar kuşağından. Gitarın klavyesi üzerinde bir sihirbaz, kompozisyonda ise büyücü gibi. İzlerken neden sayısız müzisyene ilham kaynağı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Zira hiç kimse onun gibi gitar çalmayı bu kadar kolay gösteremiyor, izleyeni kısa sürede hipnotize edemiyor. Art arda “In Trance”, “Pictured Life”, “Catch Your Train” çalınırken mavi ışıklar altında, sisler arasında gitar banyosu yapıyoruz. Konser mütemadiyen yükseliyor; “Fly To The Rainbow”da da şahikasına ulaşıyor. Hep birlikte gökkuşağına uçuyoruz. Bob Dylan klasiği “All Along Watc TOLGA BOSTANCI htower” Uli’nin Hendrix’vari gövde gösterisine sahne oluyor. “Sails Of Charon” ile bisteki Jimi bestesi “Little Wing” kapanışa yakışıyor. Beyaz yeleli aslanın sentezi çok kuvvetli; Alman disiplini, Hendrix ruhu, Japon kültürü ve Türk bıyığı... konseri ise kafa koparıcı: hicazı bol, duygusu gani, habire forte... Netice: Bu 100 dakikalık neoklasik metal ve klasik hardrock zirvesi memleketin son 10 yılda gördüğü en iyi gitar konserlerinden biriydi. Kapının önünde başlayan tartışmanın doğru yanıtını Uli gece sonunda vermişti: Hepsi... muratbeser@muratbeser.com Brezilyalı fotoğrafçı Salgado’ya Barış Ödülü Alman Kitap Basım ve Yayıncıları Derneği Borsa Birliği tarafından verilen Barış Ödülü’nün bu yılki sahibi Brezilyalı ünlü fotoğrafçı Sebastiao Salgado oldu. Ödül Frankfurt Aziz Pavlus Kilisesi’nde (Paulskirche) yapılan törenle 75 yaşındaki sanatçıya takdim edildi. Alman Yayıncılar Birliği Salgado’nun “Fotoğrafçılığıyla sosyal adalet ve barışı talep ettiği, doğa ve iklim koruma konusunda dünya çapında süren tartışmaya aciliyet kazandırdığı” gerekçesiyle ödüle layık görüldüğünü açıkladı. Ayrıca sanatçının Instituto Terra adlı kuruluşla biyoçeşitlilik ve ekosistemlerin yeniden canlandırılmasına katkı sağladığı da ifade edildi. Salgado Alman Yayıncılar Birliği’nin 1950 yılından bu yana verdiği ödülü kazanan ilk fotoğrafçı oldu. Brezilyalı sanatçı Frankfurt’taki törende yaptığı teşekkür konuşmasında kendisini “Ha yatının büyük bir kısmını gezegenin ve onun sakinlerinin içinde bulunduğu acil durumu belgelemeye hasretmiş bir fotoğrafçı” olarak gördüğünü söyledi. Ödül 1950’den bu yana edebiyat, bilim, sanat ya da barış düşüncesinin gerçekleşmesi için katkı sağlayan kişilere veriliyor. Ödülü Türkiye’den şimdiye kadar 1997 yılında Yaşar Kemal ve 2005’te Orhan Pamuk kazandı. l Kültür Servisi Frankfurt Türk Filmleri Festivali’nden ‘Yaşam Boyu Onur ve Vefa’ ödülleri Kültürlerarası Transfer Derneği tarafından sıyla tekrar kazanan oyuncu Meral Çetinkaya ile düzenlenen, 19. Türk 1978’de “Fırat’ın Cinle Film Festivali | Inter ri”, 1982’de “Kırık Bir national / Frankfurt/ Aşk Hikâyesi”, 1991’de M.’nin “Yaşam Boyu “Gizli yüz” filim müzik Onur ve Vefa Ödülleri” leri ile Altın Portakal sahipleri de belli oldu. Ödülü’nü alan müzisyen 27 Ekim 1 Kasım arasın Meral Çetinkaya Cahit Berkay olacak. “Vefa da düzenlenecek festivalinin Ödülleri”ni ise Sadri Alışık’ın açılış gecesi sunuculuğunu başrollerini oynadığı “Tu Yosi Mirzahi ve Nadide rist Ömer” serisi film Kepçe üstlenirken, açı lerle başarı yakalayan lış gecesinde 13’üncü senarist, yönetmen, kez verilecek “Yaşam film yapımcısı, oyun Boyu Onur Ödülleri”nin cu, film dağıtımcı sahipleri; 1979 yılın sı, film müzikçisi, söz da Altın Portakal Film yazarı ve besteci Hul Festivali En İyi Yardım Cahit Berkay ki Saner ile 2016 yılında cı Kadın Oyuncu Ödülü’ne la yaşama veda eden sinema yık görüldüğü Hazal filminin ardın ve dizi oyuncusu Oya Aydoğan’ın ai dan aynı ödülü 1996 yılında Solgun lelerine takdim edilecek. Bir Sarı Gül filmindeki performan l Kültür Servisi Almanya öncesi 71’inci oyun Sanat Yönetmenliğini Yaşar Gün demin Yaptığı Samsun Sanat Tiyatrosu 2019 yılında Hasan Hüseyin Korkmazgil’in yazdığı “Ağlasun Ayşafağı” adlı eserinden “Gölgesinde Çınarın” adlı oyunu 71’nci kez sahneledi. Ekip 25 Ekim’de ise Nâzım Hikmet’in yazdığı “Kuvayi Milliye Destanı” adlı oyunu sahnelemek üzere Almanya turnesine çıkacak. Oyun Darmstand, Essen, Meinheim ve Berlin’de izleyiciyle buluşacak. l Kültür Servisi Atilla Dorsay’dan ‘Sinemanın Hazineleri’ Sinema eleştirmeni, yazar ve gazeteci Atilla Dorsay’ın “50 unutulmaz Film Daha Sinemanın Hazineleri” isimli kitabının ikinci cildi Remzi Kitabevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Dorsay, 54’üncü ve son kitabını ağustos ayında hayatını kaybeden gazeteci yazar Cüneyt Cebenoyan’a ve sinema insanı, sadibey.com sitesinin kurucusu ve sahibi Sadi Çilingir’e ithaf etti. Dorsay’ın MilliyetSanat dergisine her ay yazdığı, hâlâ aklında olan, kimileri unutulmuş ama hatırlanmasında yarar gördüğü filmlere yer verdiği kitapta, “Yarına Yol Ver”, “Tuzak”, “Entrika Ortamı”, “Salome Dans Ediyor” gibi filmler yer alıyor. Kitapta, Dorsay’ın sinema tarihine bakışının kişisel seçimleri bulunuyor. l Kültür Servisi İki tiyatro mekânı üstüne düşünceler Bir şehrin tiyatro tarihini, kültürel altyapısını o şehrin tiyatro binaları üzerinden de okumak gerektiğini Muhsin Ertuğrul’dan Refik Ahmet Sevengil’e, Said N. Duhani’den Burhan Arpad’a, Ahmet Hamdi Tanpınar’a ve hocalarım Sevda Şener, Metin And, Özdemir Nutku’ya pek çok kalem dile getirmiştir. Bu bağlamda, İstanbul’un özellikle 2000’lerle birlikte yüzleşmek zorunda kaldığı hoyratlıkları düşünmeden edemiyorum. Plansız yapılaşmanın kök saldığı, yatay ve dikey hantallaşmanın doğayı esir aldığı, demografik yapının tamamen değiştiği bir şehir artık İstanbul. Ses1885 Bir zamanlar şehrin sanat merkezi olan İstiklal Caddesi de nasibini aldı bu hızlı değişimden. Beyoğlu hallaç pamuğu gibi atıldı. Tek tük kaldı tiyatro binaları da. Artık, Salah Birsel’in “İstiklal Caddesi dediğin/Antep kilimine benzer/Beyazlar, yeşiller, karalar/ Fırıldaktır da fırıldaktır” dizeleri değil, Abidin Dino’nun “Dönerkebap dönmez olsun” dizesini çağrıştırıyor Beyoğlu... Yine de, bu kaosun ortasında güzel şeyler de olmuyor değil. Örneğin; Öznur Oğraş Çolak’ın, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptığı 13 Ağustos tarihli söyleşisinde Muammer Karaca Tiyatrosu’nun restore edileceğini öğreniyoruz. Umalım ki kebap, döner, nargile muhabbetinden yine kültür sanat caddesi olmaya doğru bir pencere aralansın… Geçen hafta, İKSV’nin Ses Tiyatrosu’nda düzenlediği 23. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülleri Metin Deniz ve Ferhan Şensoy’a verildi. Bu tören için Ses Tiyatrosu’nun seçilmiş olmasının bir nedeni de, kuşkusuz, bu tarihi tiyatroyu yaşatmak için Ferhan Şensoy’un yıllardır verdiği mücadeleye duyulan saygıydı. Ses1885’in tarihçesine girmiyorum, ama bu kıymetli tiyatronun 1989’dan itibaren Ferhan Şensoy tarafından işletildiğini ve de sanatçının hiç pes etmeden Ses Tiyatrosu’nu ayakta tutmaya çalıştığının altını çizmek istiyorum... Onca başarılı oyunlar arasında tam 32 yıldır İstanbul’da ve Anadolu turnelerinde oynadığı “Ferhangi Şeyler”e değinmek istiyorum. Güncelliğini asla yitirmeyen bu oyun ve Ses’in bugün de soluk alıp vermesi arasındaki bağlar hayli güçlü. Önümüzdeki yıl kuruluşunun 40. yılını kutlayacak olan Ortaoyuncular’a Ses1885’te uzun ömürler diliyorum. Ve, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin, Kültür Bakanlığı’nın Ses1885’e desteğinin kaçınılmazlığını vurgulamak istiyorum. Kenter Tiyatrosu Şimdi de yüzümü Kenter Tiyatrosu’na dönüyorum. Elimde Kent Oyuncuları aylık tiyatro dergisi. Yıl 1968. Yıldız Kenter bu tiyatro binasını neden inşa ettiklerini şöyle açıklıyor: “Seyircimiz, oyuncumuz, işçimiz için dün olandan iyisine kavuşmak için. Türkiye’de herkesin kendi alanında, kendine düşenden fazlasını yapmaya çalışması gerektiğine inandığımız için.” Yıldız Kenter’in, Müşfik Kenter’le birlikte Ankara’dan İstanbul’a gelerek Karaca Tiyatro’da oynamaya başladıkları günden itibaren, hayalini kurduğu tiyatro binasına sahip olmak için verdiği uğraş bir azmin ifadesidir. Uzun ve zorlu bir süreçtir bu*. Müşfik Kenter, Şükran Güngör, Kamran Yüce’nin de destekleriyle tamamlanır bina. Bir özel tiyatro tarafından inşa edilen ilk tiyatro binasıdır Kenter Tiyatrosu. Nice oyunlar gelip geçer bu sahneden. Nice sanatçılar yetişir bu tiyatroda ve alkışlar hiç dinmez. Peki sonra? Yıldız Kenter’in 91. yaşına girdiği şu günlerde durum nedir? Kenter Tiyatrosu’nun ışıkları tamamen kararmak üzere. Bugün Kenter Tiyatrosu gerektiği gibi yönetiliyor mu? Bu soruyu sormak bana düşmez ama gördüğüm ve izlediğim: ışıkların giderek zayıfladığı… Yıllar önce devletten tek kuruş destek almadan büyük bir özveriyle inşa edilmiş olan bu mekânın soluklanması, Yıldız ve Müşfik Kenter adlarının yaşatılması için devletin bu konuya fazla geç kalmadan eğilmesi gerektiğini düşünüyorum. Fazlasıyla hak ediyor Kenter’ler bu ilgiyi. * Dikmen Gürün, Tiyatro Benim Hayatım (Yıldız Kenter’in Hayat Hikâyesi) YKY Yapı Kredi yayınları 2015 Çizerler ‘Jeotermal’e dair çizdi... Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından, Aydın’da uzun zamandır gündemin ilk maddesini oluşturan jeotermalle ilgili düzenlenen “Aydın’da jeotermal” konulu karikatür yarışması sonuçlandı. 914 yaş ve 15 yaş üzeri için iki ayrı kategoride düzenlenen yarışmada, çizerler jeotermalin olumsuz etkilerini çizgilerle ortaya koydu. Türkiye genelinden katılıma açık olan yarışmada 15 yaş üzeri kategoride birinciliği Kuşadası’ndan Bilal Akay aldı. İkinci Aydın Efeler’den Musa Kılıçaslan olurken üçüncü ise Konya Karatay’dan Ramazan Özçelik oldu. 914 yaş grubunda ise birinciliği Sinop Boyabat’tan Aziz Göveli kazandı. Bu yaş grubunda ikinci Uşak’tan Arda Gün, üçüncü ise Aydın’dan Zeynep Nur Çelik oldu. Yarışmada dereceye girenlere ödülleri bu akşam Vali Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’nde yapılacak törenle verilecek. l Kültür Servisi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear