23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
hafta sonu EDİTÖR: GÜRER MUT 10 yıl, milyonlarca yüzÜnlülerin öncülüğünde Instagram’dan başlatılan #10yearchallenge akımı çılgınlığa dönüştü 919 OCAK 2019 CUMARTESİ #10yearchallenge akımına Madonna, Jennifer Lopez, Janet Jackson gibi 45 yaş üstü ünlüler de katıldı. Aslında hepsi de, geçen zamanın yüzlerine hiç yansımadığını kanıtlamak istiyordu. Deniz Ülkütekin Sosyal paylaşım ağı Instagram’da geçen hafta yayılan #10yearchallenge etiketli akım, dünyadaki kullanıcılar tarafından yoğun ilgiyle karşılandı. Kullanıcıları, 10 yıl önceki ve bugünkü fotoğraflarını bir arada paylaşarak arada geçen zaman hakkında düşüncelerini paylaşmaya yönlendiren etiket, oldukça masum bir girişim gibi görünse de etiketin altında büyük bir oyun olduğu iddiaları gecikmedi. ABD’nin tanınmış teknoloji editörleri, etiketin akıllı teknolojilerin yüz tanıma yazılımlarını geliştirmek için veri toplamak amacıyla oluşturulduğu iddiasında bulundu. Son yıllardaki büyük veri paylaşımlarının reklamdan siyasete kadar nasıl kullanıldığı göz önüne alınırsa itirazlar oldukça tutarlı. Özellikle kullanıcıların hem ürün hem de siyaset bazında davranış ve tercihlerinin kaydını tutan büyük veritabanları siyasi kararların alınmasında büyük önem taşıyor. Artık dünya üzerindeki en değerli şey, kullanıcıların davranış biçimlerini gruplayan veritabanları. Günümüzde anket ve istatistik, kamuoyu tarafından hâlâ önemli bir veri toplama yöntemi olarak görülse de, karar mekanizmaları, kitlelerinin ne yapacağını önceden bilmek istiyor. Öte yandan 10 yıllık zaman aralığı içindeki yüz verilerini toplama çabası hiç beklemediği bir engelle karşılaşmış olabilir. Estetik cerrahinin ve fotoğraf filtrelerinin sihirli gücü! Hiç değişmedik Dünyaca ünlü pop yıldızı Madonna, artık 60 yaşında. Ancak onun köşesine çekileceğini uman varsa fazlasıyla yanılıyor. Ma 10 yıl akımının öncüleri arasında Madonna, Reese Witherspoon, Viola Davis, Jennifer Lopez gibi ünlüler yer alıyor. donna, 10 yıl savaşlarında paylaştığı fotoğrafıyla geçen yıllara inat hiçbir şeyin değişmediğini kanıtlamak istiyordu. Ancak fotoğrafına uyguladığı filtre takipçileri arasında alay konusu oldu. Bunun ardından Madonna, 10 yıl öncesinden bir başka fotoğrafını paylaştı ve altına şu yorumu yaptı; “10 yıl önceki halim. Ben olsam benimle sevişmezdim.” 10 yıl akımına kendini kaptıran ünlü sadece Madonna değildi. Jennifer Lopez, Janet Jackson, Anne Hathaway, Kate Beckınsale ve 45 yaş üstü daha birçok ünlü isim Instagram’da 10 yıl önceki görüntüleriyle bugünü karşılaştırdı. Bu paylaşımlardaki ortak payda nasıl değişmedikleri ve hiç yaşlanmadıklarıydı. Ünlülerin kendi aralarındaki yaşlanmama yarışı kısmen sektörel kaygılar da içeriyordu, öte yandan bu durumun takipçilerine yansıması pek de olumlu olmuyor. Instagram’da var olan bedensel tek tipleşme sorunu oldukça ciddi bir problem olarak görünüyor. Maliyetlerin düşmesiyle, farklı sosyoekonomik kesimler tarafından ulaşılabilir hale gelen estetik cerrahi artık Instagram fenomeni olarak adlandırılan bol takipçili hesaplardan kazanç veya iş anlaşması yapan kişiler için olmazsa olmaz. Kitlesel davranış yöneliminin bedensel karşılığı olarak da adlandırabileceğimiz bu eğilim, görsel ve beden odaklı sosyal medya platformu olan Instagram’da kimi estetik cerrahi uzmanlarının da fenomene dönüşmesine sebep oldu. Artık Instagram üzerinde bir estetik operasyon viral’i görmeniz çok büyük olasılık. Kısa süre önce tabu olarak kabul edilen ve cerrahi müdahale artık artistik bir dokunuş olarak görülüyor. Belki de bu yüzden Madonna’nın bugünkü görüntüsüyle ilgili yorumlara “kimsenin onayını almak zorunda değilim” diye cevap vermesi, güzellik anlayışının doğallık değil estetik odaklı olacağı anlamına geliyor. Belki yakın zamanda “ancak cerrahın kadar güzelsin (veya yakışıklı)” tarzı virallerle karşılaşabiliriz. Yüz ve hafıza Zaman ve değişim arasındaki organik bağların zayıflaması ise baştaki meseleye geri döndürüyor. Sizce sosyal medya, geçmiş ve bugüne ait fotoğraflarımızı toparlayarak yüz algoritmalarımızı mı tanımaya çalışıyor? Buna verecek cevap, 10, 5 veya iki yıl önceki fotoğraflarınızı bugünle karşılaştırmak için arşivinizde yaptığınız nostaljik yolculuğa eşlik edebilir. Sizi kronolojik bir yolculuğa çıkaran fotoğraf arayışlarınız belki de duygusal durumunuz hakkında birilerine bir şeyler söylüyor olabilir. Kim bilir, belki 10 yıl öncesinden bugüne paylaştığınız fotoğraflar sırf yüzünüzü değil, mutluluğunuzu, üzüntülerinizi, arkadaşlarınızı, kayıplarınızı, yani zihninizi de ele veriyordur. Gündüz işte, gece direnişteÜcretli İşsiz Mimarlar Forumu, çalışma hayatının vahşiliğine karşı örgütleniyor ve haykırıyor: TUĞBA ÖZER Güvencesiz çalışma, mobbing, düşük ücretler, fazla mesai baskısı, işsizlik... Mimarlar tüm bu sorunlara kurdukları dayanışma ağı ile çözüm üretmeye çalışıyor. 2017 Aralık ayında ‘boyunlarına dar gelen beyaz yakayı çıkarmak için’ yola çıkan Ücretli İşsiz Mimarlar Forumu bir yılı geride bıraktı. Forum, düzenledikleri atölyelerle mimarlara mesleki ve hukuki destek sağlıyor. Mimarlar, “Ücretsiz eğitimler, sosyal etkinlikler, atölyeler, hepsi yan yana gelebilmek, birbirimizden öğrenebilmek için araçlarımız” diyor. İnşaat balonu şişirilince n Böyle bir dayanışma ağına neden gereksinim duyuldu? Şantiyelerde ve ofislerde yaşadığımız hak gaspları, güvencesizlik, düşük ücretler, mobbing ve fazla mesai baskısı her zaman hayatımızın bir parçasıydı. Ancak özellikle son 10 senede inşaat balonu şişirildikçe, birçok yeni mimarlık fakültesi açıldı. Her sene mezun olan binlerce genç, artan mezun sayısına eş oranlı olarak giderek daha ucuza ve güvencesiz çalışmaya zorlandı. Özellikle son 5 senede hasır altı edilen kriz ile birlikte yoksullaşan teknik elemanlar işçi sınıfının bir parçası olduğunu hissetmeye başladı. “Beyaz yaka” tanımından hazzetmiyoruz ancak talepleri aynı olmasına rağmen 3. havalimanı işçilerinin direnişine şantiyedeki mimar ve mühendislerin katılım göstermediğinin de farkındayız. İsteğimiz bunu kırmak ve işçiler arasındaki birlikteliği bir şekilde örmek, yalnızlığı bertaraf etmek ve ücretli çalışanlar alanında örgütlenmek. Bir de işsizlik eklendi n “Hayatta Kalma Kılavuzu”na ihtiyaç duyacak kadar kötü mü koşullar? 90’larda doğmuş genç bir mimar inşaat sektörünün ekonomi nin “yıldızı” olduğu söylemi ile büyüdü. Gençler bölümlerden mezun olduklarında karşılaştıkları gerçeklik çok farklıydı. İnşaat sektöründeki sermaye birikimi hiçbir zaman işçilere yansımadı. Üstelik artık krizin ayyuka çıkması ile birlikte işsizlik salgın gibi büyüyor. Özellikle de genç ve kadın işsizliği. İşsizlik çoğu zaman da işverenler tarafından bir pazarlık aracı olarak kullanılıyor. Çünkü kapıda bekleyen bir sürü yeni mezun var! Ayrıca son zamanlarda “uzun dönemli stajyerlik” diye bir kavram çıktı. Bunun anlamı şu demek; Yeni mezunlar veyahut son sınıf öğrencileri çıkış yolu olarak girmek istedikleri ofis veya şirketlerde stajyerlik adı altında ucuza ve hatta çoğu zaman ücretsiz ve sigortasız çalıştırılıyor. Dayanışma ağı oluştu n1 yılı geride bıraktınız. Bu süre zarfında neler yaptınız? Ücretsiz teknik eğitimlerden, atölyelere, sosyal etkinliklerden dayanışma forumlarına birçok organizasyonumuz oldu. Burada ücretsiz teknik eğitimlerin piyasaya insan yetiştirmek yerine tamamen örgütlenme ve dayanışma amaçlı olduğunu vurgulamamız gerekir. Tüm bu etkinliklerin asıl hedefi safları sıklaştırmak, çalışma hayatlarımızın gerçekliği ve vahşiliğini bilince çıkarmak, meslektaşlarımızla dayanışmak ve Gezi sırasında çokça dillendirilen bir sloganı aşmak. O slogan şöyleydi: “Gündüz işte, gece direnişte.” Mücadele alanları arasındaki organik köprüler birbirleriyle ilişkili ve etkileşen bir örgütlülüğe dönüşmediği sürece amacımıza ulaşmamız mümkün değil. Örgütlülük olmazsa ve bu tabandan yükselmezse meslek odalarının sadece dava açıp basın açıklaması yaptığı bir muhalefet şekline hapsolmuş oluruz. Sürekli eğitim şart n Hukuki desteğin yanında mesleki destek de sağlıyorsunuz. Bu eğitimlerin amacı nedir? Endüstri 4.0 çağına girdik. Bu ne anlama geliyor, bizi ne bekliyor, kendi aramızda da çokça tartışıyoruz. Artık çalışanlardan sürekli ken dilerini eğitmeleri bekleniyor. Bu işsizlik ve kriz ortamında eğitimin maliyeti de çalışanın üstüne yıkılıyor. Eğitimi veren arkadaşlarımız da forum gönüllüleri, eğitime katılanlar da. İlk olarak Revit, son olarak da 3DS MAX atölyesini yaptık. Her buluşmada foruma yeni arkadaşlarımız katılıyor, yeni meslektaşlarımızı da bekliyoruz. n Sizce mesleğe yeni atılan mimarları neler bekliyor? Bizi bekleyenlere hazırlıklı olmak önemli. Kimileri kürsüye çıkıp “Dolar Ayşe teyzeyi ne ilgilendirir?” diyebilir. Ama gerçeklik hiç de öyle değil. Kriz mimarmühendis, kalıpçıdemircielektrikçi fark etmeden önce işçiyi vurur, bunu görmek gerekiyor. Yakın zamanda yeni mezunlar için iş hayatına giriş atölyesi yapmak istiyoruz ve daha fazla genç arkadaşımızla tanışmayı amaçlıyoruz. Özellikle son yıllarda çalışma alanlarımız aslında kent suçu olarak gördüğümüz ve inanmadığımız projelerle sınırlandı. Bu nedenle başka türlü bir üretimin de mümkün olduğunu gösterecek kampanyalar yapmayı aramızda tartışıyoruz. Safiye Ayla’nın Sıraselviler’deki evinde açılan sergisi 22 Ocak’a kadar ziyaret edilebilir. Sergide Ayla’nın fotoğrafları görülebilecek. Safiye Ayla, 4 oktavlık bir mezzosoprano! Ölümünün 21. yılında, bütün mal varlığını bağışladığı Türk Eğitim Vakfı (TEV), Safiye Ayla’nın anısına yakışır bir anma haftası düzenledi. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Türklerin sadece balık hafızalı olduğunu söylemek yetmez, aynı zamanda vefasız ve aynı zamanda bilgisiz de. Kendimi de dahil ederek, üzülerek söylüyorum bunu. Safiye Ayla hakkında ne biliyoruz? Çok çirkinmiş de, Atatürk onu perde arkasında dinlermiş de, vıdı vıdı. Sadece dedikodu. Ölümünün 21. yılında, bütün mal varlığını bağışladığı Türk Eğitim Vakfı (TEV), anısına yakışır bir anma haftası düzenledi bu değerli sanatçı için. Yönetmen Türkan Derya’ya emanet ettikleri “Muganniye Safiye” isimli belgeselde Safiye Ayla’yı Ezgi Çelik canlandırmış ve sanatçının fotoğraflarına da çok benzemiş. Demek ki Safiye Ayla pekâlâ da güzel bir kadınmış; güzelden öte, karizması olan, albenili bir kadın. Bize biraz farklı gelen esmerliği ise Suudi olan annesi ve Filistinli olan babadan kaynaklanıyor. Anne baba diyoruz ama Safiye Ayla, arşivden toplanan bilgilerle derlenen senaryoya göre tam bir öksüz yetim. Sarayda cariye olan annesi bir başka cariye ile birlikte serbest bırakılınca ahşap bir eve yerleşir; İstanbul’un o dönem pek meşhur olan yangınlarında tek varlıkları olan ev de gidince yoksulluk içinde kalırlar ve anne veremden ölür. Babadan ise zaten hiç bahis yok. Çocuğa bakamayan kalfa da onu kimsesizler yurduna verir. Safiye’nin mutlu olduğu tek şey, şarkı söylemektir. Neyse ki evlat edinilir ve eğitim görmesi için öğretmen okuluna verilir. Müzik dersleri ve piyanoyla orada tanışır. Ancak, derslerle değil müzikle ilgilidir. Ancak vekil öğretmen olabilir ve okuldan ayrıldığında hayatının en acıklı dönemi başlar: Kalacak yeri, evi bile yoktur. Gündüz öğretmenlik yaparken elinde tahta bavulu, gece cami avlularında, musalla taşlarında yatar. Tek hayali sahneye çıkıp şarkı söylemektir ama o yıllarda sahneye çıkan Türk kadın da yok ki! Ders anlatacak bilgisi de yok, öğrencilerine şarkı öğretiyor. Sokaklarda öğrencileriyle şarkı söyleyerek dolaşırken sesini duyan bir müzisyen ilgilenir kendisiyle; bir plak doldurtur. Evet inanılmaz ama gerçek, bir ayda meşhur olur Safiye Ayla! Colombia için on plak doldurur. Artık sahneye çıkmakta ve şarkı söylemektedir. Adı kulaktan kulağa dolaşır. Müzisyen Şerif Muhittin Targan’la o dönemde tanışır ve kendisinden yaşça çok büyük olmasına rağmen aralarında büyük bir aşk doğar, evlenirler. Eşine içkili yerlerde sahneye çıkmama sözü vermiş, karşılığında ise onu av merakından vazgeçirmiştir. 17 yıl evli kalırlar. Müzikten oluşan bir dünya içinde mütevazı bir yaşamları olur. 1967’de eşini kaybeder Safiye Ayla. Atatürk ne dedi Atatürk’le tanışması ise hayatının en önemli olayıdır. Bir gün program yaptığı gazinoya gelen yaveri kendisini Atatürk’ün dinlemek istediğini söyler. Safiye Ayla, heyecandan titreyerek çıkar onun huzuruna ve sevdiği şarkıları söyleyip iltifatlarına mazhar olur. Atatürk ona kendisinden bir isteği olup olmadığını sorar. Safiye Ayla, içinde kalan özlemi anlatır, yurtdışına gidip müzik eği Sergide, Ayla’nın özel eşyalarını görmek mümkün. timi almak istemektedir. İtalyan br müzisyen ona 4 oktavlık mezzosoprano sesi olduğunu söylemiş, eğitime yönlendirmiştir. O da Maria Callas olmak istemektedir. Atatürk ona başka bir öğüt verir. “Yurtdışına gidip soprano olma; sen onlara çok iyi başardığın gibi Türk musikisini dinlet, sevdir” demiştir. Safiye Ayla Targan, yaşadığı sürece 500 plak doldurarak bu öğüdü tutar. Kendisi imkânsızlıklar içinde büyüdüğü için, imkânsızlıklar içinde eğitim alamayan çocukları hiç unutmaz, Vehbi Koç’la tanıştığı ve TEV’den haberdar olduğu zaman da bütün mal varlığını TEV’e bağışlar. Bu varlık, Türk müziği, Batı müziği ve resim dallarında olmak üzere öğrenciler için burs olarak kullanılacaktır. Hâlâ burs veriliyor Bugüne kadar 650 öğrenci Safiye Ayla bursuyla okumuş. Halen onun sağladığı imkânlarla 58 üniversitede okuyan öğrenci var ve bunların yarıdan fazlası kız öğrenciler. 90 yaşında kaybettiğimiz Safiye Ayla’nın Sıraselviler 24 numadaki evinde açılan sergiyi 22 Ocak’a kadar gezmek ve fotoğraflarını, hatta duvardaki gelinliğini görmek mümkün. Safiye Ayla’nın ADL Adil Işık tarafından, birbirinden şık kıyafetlerinden hazırlanan kapsül koleksiyon ise geliri tamamen TEV’e bırakılmak üzere mağazalarında satışa sunulacak. Ezgi Çelik’in üzerinde gördüğüm gece elbisesinin albenisine hayran olduğumu söylemeliyim. Belgeselin gösteriminde Türkan Derya’ya uzun metraj bir film yapması için siparişte bulundum, bu müthiş hayat hikâyesi, pek çok gence örnek olabilecek kadın sanatçının hayatı bir belgeselle kalmamalı, bir Müslüm filmi de buradan çıkmalı, Safiye Ayla’nın o muhteşem sesinden şarkılarıyla! TEV için fazla büyük ama Mustafa Uslu için mümkün bir proje! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear