25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 22 Haziran 2018 4 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Demokrasi rotası ‘Gariban’ ve ‘ezik’ Birkaç yıl önce Yalova’da Altın Balık’ta çalışırken tanıdığım dostum Hasan Datça’dan telefon etti: Abi nasıl buluyorsun Muharrem İnce’yi? Doğrusunu istersen, başlangıçta benim gönlümdeki aday değildi. Ama şimdi ne kadar yanıldığımı anladım. Beni bir yana bırak, kendisine önceden destek verenleri de olumlu anlamda şaşırttı. Hasan keyifle kestirip attı: Ben sana ne kadar zaman önce söylememiş miydim!.. Son seçim kampanyası başlayalı beri Muharrem İnce’nin memleketi Yalova ünlendi. Yalovalı Muhrrem Hoca meydanlarda haykırıyor: Tayyip Bey bana gariban diyor, evet ben garibanım, garibanın temsilcisiyim. O ise Beyaz Türk’tür. Muharrem İnce miting meydanlarında, TV söyleşilerinde, AKP’nin oy getirisi açısından en velut iddiası olan garibanın temsilcisi, savunucusu, simgesi özelliğini Tayyip Bey’in elinden aldı. Yalova’nın Elmalık köyünden çıkma fizik öğretmeni Muharrem İnce alanlarda konuşurken, Elmalık’taki baba evinin bahçesini sularken, bisikletle dolaşırken, her adımda biraz daha garibanı kucaklıyor, halka yaklaşıyor. Tayyip Bey ise büyük görkemli sarayında, masadaki planın üzerine eğilip, yazlık sarayının detaylarını incelerken, bin odalı konutunun koridorlarında yürürken, mazlum garibanlardan gittikçe uzaklaşarak, bir zamanlar CHP için kullandığı, küçümseyici “Beyaz Türk” libasına biraz daha bürünüyor. HHH Ne oldu da gariban, mazlum olarak kutsadığı, topluluklara kendi rakiplerini Beyaz Türk olarak sunan, Türkiye’nin zencileri olarak yola çıkan AKP’nin lideri, mazlum garibanın sözcülüğünü Yalovalı İnce’ye kaptırırken, kendini ringin Beyaz Türk köşesinde buluverdi? Sorunun cevabı AKP’nin Yalova milletvekili adayı Meliha Akyol’un sözlerinde yatıyor. Meliha Hanım’ın, geçenlerde Yalovalı seçmenlerinden söz ederken, onları “oradan buradan Doğu’dan göç etmiş kendini ifade edemeyen EZİK İNSANLAR” olarak nitelediğini duyanlar, çok yadırgadıkları bu açıklamayı şaşkınlıkla biraz da skandal olarak karşılamışlar. Meliha Hanım, belki de “ezik” derken, Muharrem İnce’nin kendini özdeşleştirdiği “mazlum gariban”ı kastetmiş olabilir. Ama ülkemize hiç yabancı bir kavram olmayan mazlum gariban, daha çok yaygın bir Amerikan deyimi olarak kullanılan ve 16 yıllık iktidarında artık AKP zihniyetini de yansıtan “loser”ın karşılığı olan “ezik”ten çok, farklı bir düşünce sisteminin ürünüdür. Halkımızın çoğunluğunu kapsayan mazlum gariban, hünerinden, emeğinden başka hayat kavgasında dayanacak bir şeyi olmayan, yaşamın ve çarpık düzenin zulmüne uğramış insana denir. Garibanın bu durumunu ortadan kaldırabilmek için, ona yaşam ile mücadelesinden başarıyla çıkması için fırsat eşitliği sağlanması gerekir. Dayanışma toplumlarının ve düzenlerinin en belirgin niteliği, garibana fırsat eşitliği sağlanmasıdır. “Altta kalanın canı çıksın!”, “gemisini kurtaran kaptan!” şiarının egemen olduğu paranın tek değer, ne pahasına olursa olsun kazanmanın tek amaç olduğu toplumlarda hep kaybetmeye alışmış, bulunduğu yere layık görünen, sürekli başarısızlığın simgesi geri kalmış adamın durumunu ifade eden “loser”dan mülhem ezik ise, ikinci sınıf olmaya mahkum, o rol için doğmuş, bulunduğu yere layık adamı temsil eder. Bu gibi toplumlarda, altta kalana fırsat eşitliği sağlamaya yönelik önlemleri alarak, onunla dayanışmaya girişme düşüncesi egemen değildir. Ne pahasına olursa olsun kazanmanın amaç olduğu bireyci toplumlarda, “ezik”ler, bulunduğu yere layıktırlar ve orada kalmaya da mahkumdurlar. Görülüyor ki, mazlum gariban ile ezik arasındaki fark, nüans olarak nitelenebilecek kadar küçük olmayıp uçurumlar kadar büyüktür. Garibanın, kendine fırsat tanınmasından yana olana, kendisini ezik olarak niteleyeni yeğlemesi, vahim sonuçlar doğuracak bir toplumsal yamukluktur. Toplumun yamukluk derecesi ise iki gün sonra sandıkta belli olacaktır. İzmir, Eskişehir yaptı Türkiye de yapabilir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu dün ekonomideki kötü gidişe dair konuştu. Kocaoğlu, ekonomik krizin altından kalkacak güce sahip olduğunu vurguladı, “14 senedir Norveç kadar nüfusu olan İzmir’i yönetiyorum. Türkiye’nin en borçlu belediyesiyken kredibilitesi en yüksek belediye haline geldik. Kentin bütün ihtiyaçlarını karşılamak için geceli gündüzlü çalıştık. Görevimiz olan olmayan her işe koştuk” dedi. Kocaoğlu, “Eskişehir Belediye Başkanımız küçük bir ilin nasıl turizm ve hizmet sektöründe kalkındırılacağını, bozkırda bir vahanın nasıl yaratılacağını gösterdi. Biz de bir metropolde her türlü sektörün olduğu bir kentin nasıl 14 senede kalkındırılabildiğini dünya âleme gösterdik” diye konuştu. l İZMİR Millet İttifakı, 24 Haziran’dan sonra yapacaklarına dair tutum belgesi açıkladı. Ana hedefler: Kuvvetler ayrılığı ve demokratik siyasal sistemin inşası 24Haziran seçimlerine saatler kala CHP, İYİ Parti, SP ve DP’nin bir araya gelerek oluşturduğu Millet İttifakı seçim sonrası ittifakın izleyeceği politikalara yönelik tutum belgesini dün açıkladı. Belgenin açıklanmasının ardından dört partinin genel başkan yardımcıları soruları yanıtsız bıraktı. Millet İttifakı tutum belgesinde; dört partinin farklı program ve dünya görüşünü muhafaza ederek vatandaşların siyasi tercihlerinin Meclis’te eksiksiz yansıması ve temsilde adaletin amacıyla 24 Haziran seçimlerine Millet İttifakı adı altında katıldığı belirtildi. Henüz takvim yok Tutum belgesinde, “Memnuniyetle ifade ederiz ki; Millet İttifakı, ittifak protokolünde ortaya konulan temel ilke ve hedefler doğrultusunda büyük bir uyum içindedir. Bu çerçevede Millet İttifakı’nın bizatihi varlığı; ülkemizde oluşturulmaya çalışılan toplumsal ayrışma ve kutuplaşmayı önemli ölçüde azaltmış, her türlü provokatif tutumlara rağmen CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Buğra Kavuncu, SP Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ ve DP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özdemir’in katılımıyla basına açıklanan tutum belgesini, ittifak adına Mehmet Özdemir okudu. insanımızın özlediği huzur, kardeşlik ve güven ortamı içinde adil ve güvenli bir seçimin yapılmasına ciddi anlamda katkı sunmuştur” denildi. Belgede parlamenter sisteme dö nüş süreciyle ilgili takvimlendirme yer almadı. Tutum belgesinde; 24 Haziran’ın ardından ittifakın izleyeceği politikalara yönelik ipuçları sıralandı. Bu kapsamda belgede; ittifak protokolünde ortaya konulan temel ilke ve hedefler kapsamında 24 Haziran’dan sonra elde edilecek Meclis çoğunluğu ve seçilecek cumhurbaşkanı adayı ile tek kişinin otoritesine bağlı hale gelen Türkiye’nin siyasal sisteminin yeni yasama döneminde zaman kaybetmeksizin kuvvetler ayrılığı ilkesine ve çoğulcu demokrasi esaslarına göre rekabetçi demokratik siyasal zeminin tüm gerekleri ile inşa edileceği belirtildi. Belgede, söz konusu inşa sürecinde Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin kuvvetler ayrılığı ilkeleri ve Meclis denetimi esasına göre kullanılmasının sağlanacağı ifade edildi. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanacağı belirtilen tutum belgesinde, OHAL’in derhal kaldırılacağı vurgulandı. Tutum belgesinde terörün her türlüsüyle kesintisiz, etkin ve kararlı bir mücadele yürütüleceği kaydedildi; ifade ve basın özgürlüğü başta olmak üzere tüm hak ve özgürlüklerin yurttaşlar ve kurumlar tarafından kullanılmasının temin edileceği ifade edildi. l ANKARA / Cumhuriyet İttifakta ‘çatlak değil fedakârlık’ Kılıçdaroğlu: İnce, seçilirse istifa edecek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün önce Fox TV’de bir programa katılarak gündeme dair açıklamalar yaptı, ardından İstanbul Perpa Ticaret Merkezi’ne gelerek esnaf ziyaretinde bulundu. Liderler FOX’ta programında katılan ve tarafsız Cumhurbaşkanlığı konusunda konuşan Kılıçdaroğlu, “CHP üyeliği ile ilgili olarak biz diğer siyasi partilerle anlaştık. Seçilen cumhurbaşkanı partisiyle ilişkisini kesecek. Muharrem İnce de seçilmesi durumunda partiden istifa edecek. Biz en başından beri nasıl planladıysak onu adım adım hayata geçiriyoruz. İnce ile birlikte miting yapmamamızın sebebi de budur” dedi. ‘Akıl alır gibi değil’ Ardından Perpa esnafının sorunlarını dinleyen Kılıçdaroğlu, Ekonomi Bakanı’nın soğanpatates fiyatlarındaki artış üzerine ithalata gidileceğine dair açıklamasını şöyle değerlendirdi: “16 yılda bu ülke saman, mercimek, fasulye, yulaf, canlı hayvan ve et ithal etti. Şimdi soğan ve patates ithal ediyor. Akıl ve mantığın alacağı bir şey değil.” ‘Liyakat çökertildi’ Kılıçdaroğlu dün akşam da Tele 1 TV’de “18 Dakika Özel” adlı programda Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu bir soru üzerine şöyle konuştu: “Muharrem Bey cumhurbaşkanlığı adaylığından sonra Samsun’da bir manifesto hazırladı. Bu manifestoda yer alan düzenlemeler bizim seçim bildirgemizde de yer aldı. İkisi arasında benzerlikler var. Önce yapılması gereken şey, 48 saat içerisinde OHAL’i kaldıracağım dedi. Sayın İnce şu mesajı verdi; Bizim demokrasi mesajımızın tüm dünyaya iletilmesi. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına saygılıyız, politik müdahalede bulunmayacağız. Bu da dünyaya güven mesajı verecektir. Dört ülkenin bir araya gelerek Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kurmak istiyoruz. Bu aynı zamanda terörün sonlandırılması demektir, kültürel, bilimsel işbirliği demektir. ” “Güçler ayrılığında yasama yürütme yargı diyoruz oraya medya da eklenmeli. Medya özgür olduğunda 4. Güç olarak denetleyici bir işlev de yürütmeli” diyen Kılıçdaroğlu, “16 yıldır ülkeyi yöneten hükümet devletleşti. Devletteki liyakatı çökertti. Vali, hâkim yukarıya bakıyor karar vermek için. Yönetim değiştiğinde liyakati esas alan bir sistem olacak. Muharrem bey cumhurbaşkanı olduğunda her partiden görüş alacaktır. Ben CHP Genel Başkanı olarak Sayın İnce’nin kuracağı kabinede onay makamı olarak davranmayacağım. Muharrem Bey’in oluşturacağı kabine kendi takdiridir” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet AYŞE SAYIN Millet İttifakı bileşenlerinin açıkladığı ‘tutum belgesi’nde parlamenter sisteme dönüş için net bir takvim açıklanamaması ittifak içinden tepkiye neden oldu. İYİ Parti tabanından gelen sorular üzerine açıklama yapan İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray, “muhataplarımıza sorun” diyerek topu diğer bileşenlere attı. Komisyon toplantılarında İYİ Parti’nin ‘net takvim’ talebi kabul görmezken, parti yönetiminin ittifakın geleceği için ‘fedakârlık’ kararıyla geri adım attığı öğrenildi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in parlamenter sisteme dönüş takvimi oluşturulması için Millet İttifakı liderlerine yaptığı çağrı ile oluşan komisyonun dün açıkladığı ‘tutum belgesi’nde net bir takvimin yer almaması seçime 2 gün kala tartışmalara neden oldu. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin ‘restorasyon’ süreci olarak 2 yılı işaret etmesine karşın Akşener’in 1 yılda parlamenter sisteme dönüş vaadi ile başlayan süreç, ittifak liderleri arasındaki görüşmeler ve oluşturulan mutabakat komisyonunun çalışmaları krize dönüşmese de ittifak içerisinde soğuk rüzgârlara neden oldu. İttifak bileşenlerinin 24 Haziran sonrasında işletilecek sürece ilişkin hazırladığı ‘tutum belgesi’nde parlamenter sisteme dönüş takviminin yer almamasının ardından Çıray sosyal medya konunun tartışılması üzerine açıklama yaptı. Çıray, “Biz, İYİ Parti olarak ve cumhurbaşkanı adayımız ve genel başkanımız tarafından seçmenlerimize verdiğimiz sözün arkasında durmaktayız. ‘İyileştirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüş için kararlılığımız bu süreçteki tüm kurumsal belgelerimizde partimizi bağlayıcı olarak bulunmaktadır” dedi. İYİ Parti tabanında ise açıklanan tutum belgesine ilişkin tepki daha büyük oldu. İYİ Parti kulislerine göre, demokratik parlamenter sisteme dönüş 100 günlük takvimlendirme talebi ittifakın diğer bileşenleri tarafından kabul görmedi. Edinilen bilgiye göre, tutum belgesi açıklamasında soru alınmamasının altında da bu kriz yer aldı. İYİ Parti’nin seçimlerin ardından ittifakın 1 yıllık çalışma takviminin net bir şekilde açıklanmasını istediği ancak parlamenter sisteme dönüş sürecinin netlik kazanamamasının altında da diğer bileşenlerinin ‘görüş farklılıkları’ olduğu öğrenildi. İYİ Parti temsilcisinin komisyon toplantılarında tabanın çekincelerini dile getirdiği, ‘tutum belgesi’nde istenilen takvimin yer almamasının ardından ise açıklamaya katılmama durumunun ittifaktan ayrılma görüntüsü vereceği endişesiyle süreçte yer alındığı öğrenildi. Parti kulislerinde ise bu tutum ittifakın geleceği için ‘fedakârlık’ olarak değerlendirildi. l ANKARA Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na açtığı ‘sıfırlama’ tapeleri davasında, ilginç diyaloglar yaşandı O tapelerin incelenmesi istenmedi ALİCAN ULUDAĞ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, kendisini 1725 Aralık sürecinde gündeme gelen “sıfırlama” tapeleri üzerinden eleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde açtığı davada ilginç bir durum oluştu. Davanın duruşması Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, mahkemeye Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçen “sıfırlama” konuşmasının tapesini delil olarak sundu. Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, duruşmada söz alarak söz konusu görüşmelerin FETÖ tarafından yasadışı yollarla toplandığını, montajlandığını savunarak bu konuda Ankara ve İstanbul savcılıklarının kararını dosyayı sundu. ‘Hadi ispatlayalım’ Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik ise bu ses kayıtlarının hiçbir şekilde montaj ürünü olmadığını söyledi. Bunların tamamıyla Erdoğan ile oğlu arasında geçen telefon görüşmesi olduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu: “Bunlar delil niteliğindedir. Nitekim, davacı tarafından bu ses kayıtlarının gerçek oldu ğunu bilmesi nedeniyle ısrarlı bir biçimde 2014 yılından bugüne gelen süreçte açılmış olan tüm davalarda bu ses kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına şiddetle karşı çıkmışlardır.” FETÖ’nün varlığının, işlenmiş olan suçların var olmadığı anlamına gelmeyeceğini ifade eden Çelik, ısrarla bu ses kayıtlarının doğru olduğunu söylediklerini vurguladı. Çelik, bu nedenle ses kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasını isterken, “Bu delillerin gerçek olduğunu ispatlayacağımızı ifade ediyoruz” diye konuştu. Erdoğan’ın avukatı Aydın ise bu talebe, tapelerin orijinali olmadığını ve bu yüzden inceleme yapılamayacağını iddia ederek itiraz etti. Bu itiraza avukat Çelik, ses kayıtlarının orijinalinin bulunup bulunmadığının ancak delil olarak 1725 Aralık soruşturma dosyasının getirilmesiyle anlaşılacağını kaydetti. Ancak mahkeme, 17 Aralık dosyasının getirtilmesi ve bilirkişi incelemesi yapılması talebini reddederken, esasa ilişkin yeterli delillerin toplandığına hükmetti. Tahkikat aşamasının sona erdiğine karar veren mahkeme, duruşmayı sözlü yargılama aşamasına geçilmesi için 13 Temmuz’a erteledi. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear