23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 1 Haziran 2018 8 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Gezi parkI direnişi’nin 5. yılında yüzlerce kişi Taksim’de buluştu Muharrem İnce fenomeni Muharrem İnce bir hafta arayla iktidar yandaşı iki TV kanalının canlı yayınlarına çıkarak soruları cevaplandırdı. Önce 24 Mayıs’ta CNN Türk’teydi, ardından önceki akşam Habertürk TV’de. İktidarın Muharrem İnce’yle ilgili siyasi gündemi, iki kanalda da “gazeteci sorusu” olarak çıkarıldı karşısına. CNN Türk’teki sorucular başladıkları gibi bitirdiler; iktidar gündeminin neredeyse hiç dışına çıkmadılar, kaynağı eski gazetecilikleri olan özgün ve esaslı bir katkıda bulunmadan kapattılar programı. Belki bir miktar iktidar arzuhalciliği yapmış olabilirler, hepsi odur. Muharrem İnce bir politik “talk show” tadında, seçmene keyif vererek sürdürdü. Gerçek “anchor” Muharrem İnce’ydi. Performansının üst düzeyde olduğuna dair kanaat umumidir. Habertürk TV’deki programın başlarında da üç sorucu Muharrem İnce’ye karşı iktidarın nokta atışlarını yaptı. İnce, bunların hepsini ustaca karşıladığı gibi programı başından sonuna istediği gibi götürdü, sorucuların kendisini yönlendirmelerine izin vermedi. CNN Türk’teki programdan farklı olarak önceki akşam zamanla çok ilginç, senaryo dışı bir hadise yaşanır oldu Habertürk TV’de... Sorucular İnce tarafından içine çekildikleri vaziyetin farkına vardılar mı bilemem ama şöyle bir manzara ortaya çıktı: Sanki İnce seçimi kazanmış ve ilk işi Habertürk TV stüdyolarındaki canlı yayına gelmek olmuş da, karşısındaki üç kişi ondan icraatının ilk hamlelerini öğrenmeye çalışıyor... Misal, “Hakan Fidan’ı görevden alacak mısınız?”... “Dördüncü köprüyü nereye yapacaksınız?”... “Bakanların profilleri, isimleri belli mi?”... Hatta programın arabulucusu Didem Aslan bir ara kontrolünü yitirdi. İnce “Türkiye’yi barıştıracağız, birleştireceğiz” deyince, Aslan sordu: “Nasıl olacak bu birleşme sayın Başkan?” Didem Aslan, Muharrem İnce’ye “Başkan” diye hitap etti. Bir hafta önce CNN Türk’te başlayan Muharrem İnce deneyimi, önceki akşam Habertürk TV’de bir psikolojik kırılmaya yol açtı. Hülasası, Cumhurbaşkanı Erdoğan yönettiği ekranları Muharrem İnce’ye açarak bir oyun kurmuştur ama İnce’yi hafife alarak büyük bir hata yaptığı için sonunda kendi oyununa gelmiştir. Birçok gözlemcinin de tespit ettiği o oyun şuydu: Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin kendisiyle kolay rakip olarak gördüğü “CHP’li İnce” arasında geçtiği algısını yaratmak istedi ve bu amaçla İYİ Parti’nin Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’e medya ambargosu koydurttu. Hesapta, Akşener’i unutturacaktı ve “CHP’li İnce” karşısında sözde tek alternatif olarak gözüktüğü için tüm muhafazakâr ve milliyetçiler seçimde kendisini destekleyecekti. İnce, taktik icabı kendisine sunulan bu medya fırsatını en verimli biçimde kullandı: CHP rozetini çıkardı; her yerde, “81 milyonun cumhurbaşkanı olacağım” dedi, CHP hakkında sağ kesimdeki bütün önyargıları yıkarcasına halka ve muhafazakâr değerlerine yakın, seçkinci olmayan, doğal, canlı, samimi, nüktedan haliyle epeyi yol aldı. AKP’nin 16 yıllık iktidarının ülkede neden olduğu iki felaketin üstesinden kendisinin gelebileceğine seçmeni inandırmak için özgeçmişini kullanıyor... Birinci felaket eğitimin durumu, İnce fizik öğretmeni. Çocuklara iyi ve kaliteli bir eğitim ve ancak eğitimle sağlanabilecek mutlu bir gelecek vaat ediyor. İkinci felaket tarım ve hayvancılığın çöküşü... İnce, köy kökenli olduğunu ve hayvancılığı bildiğini anlatıyor. Canlı kalabalıkları bir araya getiriyor ve onlarla etkileşime girerek pozitif enerji yayıyor. İyi kampanyacı. Hitabeti Erdoğan’ın fevkinde. Hazırcevap, irticalen konuşurken genellikle hata yapmıyor. Bütün bu özellikleri sayesinde olmalı ki anketler İnce’nin, partisi CHP’den çok daha fazla oy alacağını gösteriyor. Dahası İnce, “Erdoğan’la polemiğe giren kaybeder” diye özetleyebileceğimiz bir şehir efsanesini de yıkmak üzere. İnce son günlerde konuşmalarının en az dörtte birini Erdoğan’a ayırmaya başladı. Öfkelenmeden, sertleşmeden sürdürüyor polemiğini ve Erdoğan’ı diploma sorunu ve Fetullah Gülen’le ilişkileri konusunda kendisine cevap vermeye mecbur bırakıyor. Polemiği yöneten İnce, savunmada olan Erdoğan. Her polemik kutuplaştırmaz. Seçim propagandasının ana sütunlarının yerine geçmeyen, zekice, yumuşak üslupla sürdürülen, dozu ayarlı ve planlı bir polemik, eskimiş, yorulmuş, sözünü tüketmiş, yıllar sonra başarısı tartışılır hale gelmiş rakibi sarsar, hakkındaki kuşkuları artırır ve karşısında avantaj sağlar. ‘Bitiremediniz, buradayız’ Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesilip yerine Topçu Kışlası yapılmasına karşı başlayıp kısa süre içinde yüz binlerce kişinin adalet, demokrasi, özgürlük ve barış talebiyle sokağa çıktığı bir harekete dönüşen Gezi Parkı eylemlerinin 5. yıldönümü için yüzlerce kişi Taksim’de bir araya geldi. Anma etkinliğine karşı Taksim’i ablukaya alan polis, Taksim Cumhuriyet Anıtı ve Gezi Parkı’nı bariyerlerle kapattı. Taksim Dayanışması bileşenleri, Gezi’de yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ile ağabeyi Gürkan Korkmaz, Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfi Sarısülük, Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım, Hasan Ferit Gedik’in annesi Nuray Gedik, Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, CHP milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP İl Eş Başkanı Esengül Demir, HDP milletvekili adayı Oya Ersoy, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun da aralarında olduğu yüzlerce kişi yoğun ablukaya rağmen Taksim Makina Mühendisleri Odası önünde bir araya geldi. Toplanan kitle, “OHAL gider Gezi kalır”, “Saray gider Gezi kalır”, “Her yer Gezi, her yer direniş”, sloganlarıyla Fransız Kültür Merkezi’nin önüne kadar yürüdü. Kültür Merkezi önüne barikat kuran polis, kitlenin parka yürümesine izin vermedi. Burada yürüyüşü son landıran kitle adına basın açıklamasını okuyan Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı, “Bitiremediniz. Hep birlikte, vekilimizle sendikacımızla, ailelerimizle, çocuklarımızla, annelerimizle, öğrencilerimizle buradayız. Belki görmüyorsunuz ama Gezi’de kaybettiğimiz canlarımız da burada. Onlar bize dayanışmayı, sevgiyi, kardeşliği hediye ettiler. Onlar bize Gezi’yi emanet ettiler. Onların emanetine sahip çıkacağız” dedi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet ‘AKM’yi hırsla yıktı’ŞEHİR PLANCISI AYŞE YIKICI, GEZİ PARKI’NIN SON 5 YILINI ANLATTI Gezi Direnişi ruhu, 5. yıldönümünde tüm heyecanıyla, dayanışmayla, bıraktığı ümit le varlığını sürdürüyor. Gezi’de haya tının kaybedenler özlemle ve hüzün le anılıyor. O dönem aktif olarak Ge zi Direnişi’ne katılan, 11 yıldır Ge zi Parkı’nın karşısındaki ofisinde ça lışan şehir plancısı Ay şe Yıkıcı, “Parkın çevre sinde sürekli bir inşaat faaliyet gerçekleştirili yor. Böyle bir panik atak ZEHRA ÖZDİLEK şeklinde yaşıyoruz. Erdoğan, Gezi’nin hırsından çevreye zarar veri yor. Önce AKM’yi yık tı. Sonra camiyi dikti. Hâlâ ‘Geziciler...’ diyor. Ben gurur duyuyorum” diyor. Yıkıcı ile Gezi Parkı’nı dolaştık. 5 yılda yaşanan değişimi konuştuk. Parktaki ağaçların arasında sohbe timize başlıyoruz. Gezi Direnişi’nden, geçmiş gibi konuşmak Yıkıcı’nın ga ribine gidiyor. Her jenerasyonun bir hikâyesi olduğunu dile getiren Yıkıcı, bu devrin hikâyesinin de Gezi Direni şi olduğunu söylüyor. “Gezi’yi bir olay dan ibaret görmek o dönem yaşanan tüm mücadelenin kendisine büyük haksızlık olur” diyen Yıkıcı, “8 kişi ha yatını kaybetti. Engelli ve sakat konu muna düşen insanlar oldu. O yüzden Gezi büyük bir mücadeledir. O yüzden etrafıma baktığımda içinde oturduğu muz parkın park olarak kalması en bü yük kazanımlarımızdan biridir. Parkın çevresinde sürekli bir inşaat faaliyet gerçekleştiriliyor. Böyle bir panik atak şeklinde yaşıyoruz. Cumhurbaşkanı geçen haftalarda verdiği demeçlerde ‘dış güçler, faiz lobisi, Geziciler..’diyor. Gezi onların gözünde hakaret gibi bir şey. Ben gurur duyuyorum. Bana Gezi ci diyebilirler” diyor. Kazanımlar gitti Gezi döneminde hukuki olarak kazanılan bir sürecin olduğunu söyleyen Yıkıcı, şöyle devam ediyor: “Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararları vardı. 15 Temmuz sonrasındaki süreçte yargı sistemindeki derin değişikliklerden dolayı hukuki kazanımlarımızı bir bir kaybetmeye başladık. Odaların açtığı dava vardı. O davalarda maalesef yürütmeyi durdurma kararları bozuldu. Yani hukuki olarak buraya isterlerse her şeyi yapabilirler. Elbette yapamazlar ama kâğıt üstünde yapabilecek konumda YIKIM TAMAMLANDI Taksim’de AKM’den geriye kalan ve yıkılmayı bekleyen son duvar, yapılan çalışma sonrasında önceki akşam yıkıldı. 3.5 ay süren yıkımın ardından alandaki hafriyat temizlenecek ve yeni AKM projesinin inşaatı için çalışmalar devam edecek. lar. Bu açıdan sıkıntılı durumdayız.” Bellek yok oluyor Yıkıcı, Gezi’den bu yana Taksim’in yüzünün nasıl değiştiğini de anlatıyor: “Taş saksıların içinde ağaçlar yoktu. Büyük bir beton kitlesine dönüştü. İki yıldır da meydana kurulmuş bir festival etkinliği var. 6 ay boyunca daha kalanacağı söyleniyor. Topçu ‘Yine olsa yine katılırım’ Yıkıcı, Gezi günlerini özlediğini de vurgulayarak, “Bugün Gezi olsa yine katılırdım. Bir ay yetmemiş. Özlüyorum. Hele de şu günlerde muhalefetin geldiği nokta yaşadığı kısırdöngü o kadar yorucu ve üzücü ki. Gezi’deki metotları yöntemleri neden uygulayamıyoruz. Gezi’de biz; bir araya getiren sadece park değildi. Özlediğimiz bir yaşam ve hayat tarzı vardı” diyor. Kışlası’nı açamadılar ama yerel el sanatları, yöresel şeyler diyelerek meydanı portatif dükkânlarla işgal etmiş durumdalar. Lalerin konduğu betondan bir alan var. Eskiden toprakla yeşilin birleşebildiği noktalar vardı. Toprakla yeşilin bağlantısı bu kadar kesilmemişti. Cami yapılıyor şimdi. İki yıl önce bana sormuş olsalardı imkânsız bir şey derdim. AKM’yi yıktılar. Bir kent meydanının belleğini yok ediyorlar. AKM’nin yıkılması çok kritik bir şey. Koruma kurulu yetkisi altındaki bir yapıyken bir toplantıda kurul kapsamından çıkarılıp yıkım kararı alındı. 15 Temmuz sonrası hayatını kaybedenlerin listesinin asıldığı büyük bir Türkye haritası ve bayrak vardı. İlk izin o gün alındı. Aslında o gün anlamalıydık AKM yıkılacaktı...” Park kalacak Yıkıcı, “Topçu Kışlası hep Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aklında” diyor ve ekliyor: “Erdoğan’ın kendi adına gördüğü tek başarısızlık Gezi Parkı. Burası bir hırs mevzusu. Burdan kendisine sesleneyim; çok hırslanmasın, bu park park olarak kalacak. Bu hırsı bana kalırsa kendini yiyip bitiren şey olacak. Topçu Kışlası’nı yapamadığı için daha agresif adımlar attılar. Son 5 yılı düşünürsek her şey son 5 yılda oldu. 17 yıldır iktidarlar ama Gezi’yi son 5 yılda yaşadık. Bombalar son 5 yılda patladı. Neden patladı. Çünkü yönetemiyorlardı. Savaşlar çıktı. Son 5 yılda siyasi gücünü toplamaya çalışıyordu. Ama yapamadı. Gezi onun kırılma noktası ve siyasetinin çöküşünün başladığı yer oldu. Erdoğan bu ekonomik düzende Topçu Kışlası hayalini gerçekleştiremez. 15 Temmuz’dan sonra kendilerinin dediği ‘istikrar ortamı’ hiç kalmadı. Döviz kurlarının dalgalanmaları çok hareketli...” Metin Lokumcu unutulmadı Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi öncesi HES protestolarında polisin biber gazıyla müdahalesi sonrası kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu 7. ölüm yıldönümünde anıldı. Halkevleri, ÖDP, CHP, HDP, Derelerin Kardeşliği Plaftormu ve çeşitli sivil toplum kuru luşlarının temsilcileri Hopa Meydanı’nda Lokumcu’nun yaşamını yitirdiği yerde basın açıklaması yaparak karanfil ler bıraktı. Ardından Hopa’ya bağlı Kemalpaşa beldesi De reiçi köyündeki mezarı başın da Lokumcu için anma töreni düzenlendi. Açıklamanın Lokumcu ardından Lokumcu’nun mezarına çi çekler bırakıldı. l Yurt Haberleri C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear