29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 29 Mayıs 2018 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi@cumhuriyet.com.tr İşçi de kolaylık istedi ekonomi 11 Kamu kaynaklarının, şirketlerin borçlarını üstlenmemesi gerektiğini söyleyen Adnan Serdaroğlu, halkın borçlarına da yapılandırma sağlanmasını talep etti Birleşik Metalİş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, yalnızca holding borçlarının yapılandırılmamasını; borçlarını ödeyemeyen yurttaşa da kolaylık sağlanmasını talep etti. Birleşik Metalİş Sendikası 24 Haziran baskın seçim öncesi siyasi partilerin gündemlerine alması için işçilerin taleplerini içeren bir manifesto açıkladı. Kamu kaynaklarının, şirketlerin borçlarının üstlenmesinin önüne geçilmesi gerektiğine dikkat çeken Serdaroğlu, “Nasıl ki sermaye için Kredi Garanti Fonu gibi programlar söz konusuysa, kriz sürecinde ihtiyaç kredilerini ve kredi kartı borçlarını ödemekte güçlük çeken halka da borçların yeniden takvimlendirilmesi, borç yük lerinin azaltılması lazım” dedi. Krizin maliyetinin kamuya yıkılmasının önüne geçilmesi gerektiğine değinen Serdaroğlu, “Ekonomik çalkantının maliyeti ve şirket risklerinin toplumsallaştırılması uygulamasına son verilmelidir” diye konuştu. Sendikanın manifestosunda, Serdaroğlu’nun sıraladığı diğer talepler şöyle: n 23 Mayıs Çarşamba günü döviz kurunun fırlaması ve ardından gelen Para Piyasaları Kurulu’nun faiz artışı kararı arasındaki süreçte büyük vurgun yapanlar kamuoyuna açıklanmalıdır. n Şirketlerin iflası halinde, üretim ve istihdamın devam etmesinin koşulları aranmalı. Bunun sağlanamadığı durumlarda işçilere hem istihdam olanakları hem de mali hak Adnan Serdaroğlu Baskın seçim öncesi manifesto açıklayan Birleşik Metalİş, siyasi partilerin gündemine alması için işçilere yönelik taleplerini sıraladı. ları konusunda öncelik verilmelidir. n İşçinin haklarından feragat etmesi temelinde şekillenen zorunlu arabuluculuk uygulaması derhal sona ermelidir. n Emeklilik yaşı kademe li olarak düşürülmeli, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyeti giderilmeli ve emekli maaşları insanca yaşanabilir bir düzeye yükseltilmelidir. n Asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır. n Kriz karşısında liberal re çetenin öne sürdüğü gibi kamuyu küçültme yoluna gidilmemeli. Ancak vergi gelirlerinde son tahlilde emekçinin ödediği dolaylı vergiler yerine, kâr, rant ve servetten alınan dolaysız vergilere ağırlık verilmelidir. n Haftalık resmi çalışma süresi 37.5 saate düşürülmeli, fazla mesai uygulaması yasal yaptırımlarla sınırlandırılmalıdır. n Ödeme güçlüğü çeken işverenlerin ödemeleri gereken tazminatlar ücret garanti fonundan karşılanmalıdır. n Toplumda ve çalışma hayatında kadın güçlendirilmelidir. Kadınların hayata ve istihdama katılımı teşvik edilmelidir. n Çocuk bakımı, kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. l Ekonomi Servisi Onlar istiyor, yapacak Sendikalı olmak istedikleri için işten atılan ve 14 gündür direnen çoğu kadın 120 işçi, ‘ İstiyoruz başaracağız’ diyor, tıpkı Flormar reklamlarında kadınlara söylendiği gibi: Biz istersek yaparız... Gösterge göstermelik olmasın Sendikalar, 3600 ek gösterge nin tüm memurları kapsama sını ve seçimden önce yaşama geçirilmesini istiyor. Kamu çalışanlarının yıllardır dile getir dikleri 3600 ek göster ge talebi AKP’nin seçim vaadi oldu. Ancak bu po MUSTAFA ÇAKIR lis, öğretmen, hemşire ve din görevlileri ile sınırlandırıldı. Memur sendi kaları kapsamın genişletilmesini, tüm memurların bu haktan yararlanmasını ve değişikliğin seçimden önce yaşama geçirilmesini istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, polis, öğret men, hemşire ve din görevlileri ile diğer idarecilerin emeklilik ek göstergelerini 3600’e çıkaracaklarını söyledi. AKP bu düzenlemeyi seçimden sonra yapacak. Vaadin gerçekleştirilmesi halinde polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin emekli aylıklarında yaklaşık 450 500 lira, emekli ikramiyelerinde de yakla şık 15 bin ile 20 bin lira arasında artış olması bekleniyor. Daha önce emekli ol muş olanların da 3600’e göre emekli aylıkları artacak. Ancak emekli ikrami yesindeki artıştan yararlanamayacak lar. Bunun da ileride dava konusu ola cağına dikkat çekiliyor. Hemen başlasın Ek gösterge artışı daha çok emeklileri ilgilendiriyor. Ek göstergenin 3600’e çıkması halen görevde olan polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin maaşlarında ise net 4045 lira artış sağlayacak. Maaşların bir üst vergi dilimine daha erken girileceği için düşeceği yorumları yapılıyor. Ancak çalışan memurların maaşlarındaki artış zaten çok düşük kalacağı için bir üst vergi dilimine girmede önemli bir etki yapmayacağına dikkat çekiliyor. Bu konuda memur konfederasyonlarının değerlendirmeleri şöyle: n MemurSen: Başta yardımcı hizmetler sınıfı personeli olmak üzere ek gösterge konusunda mağduriyeti ve beklentisi bulunan bütün kamu görevlilerini memnun edecek bir düzenleme seçimden hemen sonra ivedilikle yürürlüğe konulmalıdır. n Türkiye KamuSen Başkanı Önder Kahveci: Dileğimiz seçimler beklenmeksizin AKP’nin bu vaadini yerine getirmesi ve bir an önce polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerimizin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılmasıdır. n KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz: 3600 tüm kamu çalışanlarına verilmeli. Çalışanlar bölünmemeli, 3600 4 meslek grubu ile sınırlandırılmamalı. Ülkede kışlık araba lastikleri nasıl KHK’lerle düzenleniyorsa, yüz binlerce kamu emekçisi işinden ekmeğinden ediliyorsa bu konuda da rahatlıkla düzenleme yapılabilir. l ANKARA KURTULUŞ ARI ‘Bize terörist muamelesi yaptılar’ Fabrika önünde direnen emekçiler, işten atılma gerekçelerini ve taleplerini Cumhuriyet’e anlattı. İnsanca bir yaşam ve emeklerinin sömürülmemesi için sendikalı olduklarını söyleyen Yasemin Salihoğlu, “Buradaki direnişimizi ilk günkü gibi sürdürüyoruz. Sendikalı olmak istedikten sonra işveren çevik kuvvet eşliğinde bize sanki bir teröristmişiz gibi davranarak yangın kapılarından dışarı attırdı. Bizim tek isteğimiz işimize geri dönmek ve iş güvencemizin sağlanması. Burada asgari ücrete çalışıyoruz. Biz sadece emeğimizin karşılığını istiyoruz. Bunun içinde mücadelimiz sonuna kadar sürecek. Flormar reklamlarında ‘Biz istersek yaparız’ deniyor. Biz de diyoruz ki kadınlar isterse halaylarla bu fabrikaya girer ve öyle de olacak” diyor. ‘Başka yere gidin’ denildi Aldıkları düşük ücret nedeniyle sendikalı olmak istediklerini anlatan Ayşe Öztürk ise “Bu taleplerimizi ilettiğimiz zaman ‘kapıya çıkın gidin’, ‘iyi para veren yer varsa oraya gidin’ gibi bir sürü baskı ile karşılaştık. Sendikalı olduğumuzu öğrendiklerinde 120 kişiyi kapının önüne koydular. Diğer arkadaşlarımızın da bize destek olmasını bekliyoruz. Şu anda ekonomik olarak sıkıntıda olmasak da bayram geliyor ve insanlar ne yapacak. Paramızı vermedikleri için mahkemeye verin diyorlar. Ama hiçbir güç direnen işçilerin önünde duramaz” diye konuşuyor. KURTULUŞ ARI KURTULUŞ ARI Kozmetik üreticisi Flormar’da sendikalı oldukları için işten atılan çoğu kadın 120 emekçi, di renişin 14. günde Gebze’deki fab rika önünde işvereni kararını geri alması konusunda uyardı. Sendikanın anayasal bir hak ve güvence olduğunu söyleyen emekçi ALİ AÇAR ler, “Biz üretiyorsak emeğimizin hakkını da almak istiyoruz. Burada sendika var olana kadar ve bizlere saygı duyulana kadar mü cadelemiz sürecek” dediler. Petrolİş Sendikası’na üye olduk ları gerekçesiyle Flormar’da çalı şan işçilere istifa etmeleri konu sunda baskı yapıldı. Çalışanların sendikadan istifa etmemesi üzeri ne işveren 120 emekçiyi haklarını vermeden kapının önüne koydu. Ekonomiye katkı yaptılar Petrolİş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay, “Eğer buradan atılan işçiler geri alınmaz ise 3 binden fazla üyemizle burasını karnaval alanına çeviririz. Bu insanlar ülkenin ekenomisine katkı yaptılar. Ama bugün insan onuruna yakışır ücret için anayasal hakları olan örgütlenme hakkını kullananlara görülen reva bu” dedi. Petrolİş Gebze Şube Başkanı Süleyman Akyüz de sendikal mücadele karşı tavır takınan bir işveren ile karşı karşıya olduklarının altını çizerek, “Burada çalışmama gibi bir durum yok. Tamamen çalışanların insanca yaşama talebi var. 1520 yıl kıdemi olanlar asgari ücretle çalışıyor ve iş güvencesi patronun iki dudağı arasında. Buraya sendika girecek ve çalışanlar haklarını alacak.” l KOCAELİ Kadınlara çağrı: Flormar almayın, destek olun Çay saatinde eylem yapan arkadaşlarına destek oldukları için işten atıldıklarını söyleyen Ayşe Güldalı, “11 senedir buradayım ve 1900 TL maaş alıyorum. Biz mücadelimizi sürdüreceğiz ama kadınlardan Flormar ürünlerini almayarak bize destek olmalarını istiyoruz” dedi. Yaklaşık 2 yıldır Flormar’da çalıştığını söyleyen Yağmur Özgören de “ Bizim hiçbir sözümüz talebimiz kabul edilmedi. Biz de sendikalı olduk. En basit örnek olarak hasta lansak ya da cenazemiz olsa izin alamıyorduk. Biz onların çalışanlarıyız. Biz kazandırıyorsak emeğimizin de hakkını almalıyız. Her şeyden önce saygı görmek ve ardından da insanca yaşayacak şartların sağlanmasını istiyoruz” dedi. ILO’da ilk günden kriz MUSTAFA ÇAKIR Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 107. Uluslararası Çalışma Konferansı, hükümetin MemurSen’i gönderme kararı nedeniyle krizle başladı. Önceki gün yapılan ILO işçi grubunun toplantısında karara tepki gösterildi. MemurSen eleştirildi. İşçi grubunun toplantısına Türkiye’den katılım olmadı. Resmi heyette ise işçi ve memur konfederasyonları adına sadece MemurSen ile Hakİş yer aldı. 107. Uluslararası Çalışma Konferansı “İnsan onuruna yakışır işlerin olduğu bir gelecek inşa edelim” sloganıyla İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı. Konferans 8 Haziran’a kadar sürecek. 187 ülkeden yaklaşık 4 bin delegenin katılması beklenen konferansta çalışma yaşamının küresel sorunlarına çözüm aranacak. DİSK, ILO Uzmanlar Komitesi’nin ülkeleri onayladıkları sözleşmeler açısından inceleyen raporunun yayımlandığına dikkat çekti. Türkiye raporda Türkiye, 29 Sayılı Zorla Çalıştırma, 98 Sayılı Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı, 135 Sayılı İşçi Temsilcileri, 138 Sayılı Asgari Yaş, 144 Sayılı Üçlü Danışma ve 182 Sa yılı “En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem” sözleşmelerine ilişkin değerlendirmeler nedeniyle raporda yer alıyor. DİSK’in verdiği bilgiye göre, ILO Uzmanlar Komitesi raporu, KHK’lerle ihraç edilenlerin adil yargılama hakkından mahrum bırakıldıklarını belirtiyor. l ANKARA Nasıl geldiğine, nasıl gideceğine bakacaksınikâhlar kıyılırken “iyi günde, kötü günde..” dileğinin değişmezliği Nboşuna değil. Siyasi iktidarlar, liderliklerin, ülkelerin, birlik ittifaklarının, tarihe kazılan dönemeç süreçlerinin, vitrinde parlak kuruluş, atağa geçişleriyle değil, gerçeklik tarihine nasıl yazıldıklarının gidişlerine bakılarak okunması, henüz noktalanamayanlar için de gerçekçi öngörülebilmesi önemli. Gerçekle sanalın, haklı ile haksızlığın, toplumları güdüleme gücünün, çok kirli çarkların emrinde olduğu bir süreçte, alabildiğine tersyüz edilebildiği bir düzen içinde, tarihe kazılmış gerçekler üzerinden bile uzlaşma sağlanmaması yeğleniyor. Hızlı seçim turları içinde, yakın tarihten de olsa, sonuçları ile çok fazla tartışılamayacak 27 Mayıs üzerinden geliştirilen hafta sonu söylemlerine, eylemlerine bir göz atmak yeterince uyarıcı... Saray korosu Demokrat Parti, Menderes liderliğinin çok partili demokrasiye geçiş simgesiyle, sivil diktatoryal iktidar yönetimine geçiş icraatları gerçeğinin görülmesine katlanamıyorlar. Laik Cumhuriyet’in bağımsızlıkçı dış politika ilkelerinden, öznel koşullar ne olursa olsun sapmaları, Amerika’ya biat edilmiş olarak Kore’ye asker gönderilmesi gerçeğinin eleştirilerini yok saymakla yetinmiyorlar. Elbette 27Mayıs’ın hukuk, insan hakları, demokrasi suçu Yassıada yargılamaları gerçeğinden yola çıkarak 27 Mayıs Anayasası, arkasından gelen basın, düşünce özgürlükleri, sol, sosyal devlet, sendikal haklar.. her türden demokratik örgütlenmeler yasalarının Türkiye için devrim niteliğinde açılımlarının asıl reddi, karalanması seferberliğinden vazgeçemiyorlar. HHH Türkiye’nin kurtuluş, kuruluş savaşları destanları, Atatürk devrimleri. laik Cumhuriyet kazanımlarının üzerine, bu sayede eklemlenmiş çağdaş demokrasiye geçişin patlaması sürecini tarihimizden silebileceklerini düşlüyorlar. 196180 süreçlerinde 12 Mart freni de içinde, yaşanmış pek çok olumsuz gelişmeye karşın, Türkiye’nin dünya demokrasi örneklerinde bir benzeri yaşanmamış, toplumsal birikimin patlaması niteliğindeki örgütlülüklerle aldığı gelişmeleri yoka yazabilmek için çırpınıyorlar. Dünya gelişmiş ülkelerinin verileri ile Türkiye söz konusu yıllar içinde, rejimi demokrasi sayılan ülkeler içinde en hızlı örgütlenme oranlarını, sendikal, meslek örgütleri alanlarında yakalamakla yetinmemiş. Meslek örgütleri, küçük esnaf da içinde, tarım, tarıma dayalı sanayiler, üretici köylüler, kayıt dışı çalışanlar.. tekmili birden, gelir dağılımı adaleti, paylaşım dengeleriyle birlikte, zenginleşmeyi, sosyal devlet gelişimini, hem de ücretler grafiğinin yukarıya doğru yükselişini ortaya koyuyor. Türkiye sendikalaşma, örgütlenme, paylaşım dengeleri oranlarıyla gelişmiş demokrasilerin hızını yakalıyor. Tam da bu nedenle olsa gerek tek kutuplu dünya düzeni içinde, emperyalistkapitalist düzenin sosyal devletten sapma projeleriyle uyumlu gelişmekte olan ülkeler içinde tutma, geriye çekme adına Türkiye için küresel yaptırımların üzerine askeri darbeler desteği olmazsa olmaz sayılıyor. 12 Mart yetmeyince, gündeme 12 Eylül sokuluyor... HHH 24 Haziran seçimleriyle hedeflenmiş, Saray, tek adam rejimi adına, Türkçesi rejimi demokrasi sayılan, başkanlık rejimleri içinde de bir benzeri görülmeyen partili sivil diktatoryal model uğruna oy toplama kampanyalarında, yüzde doksan beşi ile ele geçirilmiş güdümlü medyası, teksesli cephe, adı Cumhur İttifakı kampanyalarında, 27 Mayıs’ın, askeri darbe yüzü bir yanda, Türkiye’nin çağdaş demokrasi, sosyal devlet, özgürlükler anayasasının getirdikleri öte yanda, gerçekçi sonuçlarının dillendirilmesine katlanılamıyor. Daha doğrusu düzeysiz saldırganlık kampanyaları içinde... Yürürlükte olan hakhukukadaletdemokratik düzen içinde, bu ülkede kazanılmış, yaşatılmış hakların gasp edilmesinde, hakhukuk katliamları sayesinde Türkiye’nin rejimi demokrasi sayılan ülkeler içinde, basın, düşünce, örgütlenme, siyasal özgürlükler, meslek örgütlenme haklarının kullanılması, en sıradan demokratik protesto haklarının aranması alanlarında hangi gelişmelere, yaşanmışlıklara, cezaevlerine tıkılmış tek tek bireyler ve toplumsal örgütlülükler dökümlerine bakarsanız bakın, dünyadaki en kötü tablolarda, en gerilerde olmanın utancının saklanabileceği sanılıyor. Öfkenin, saldırganlığın doz tırmanışı, gidişin kaçınılmazlığının da göstergesi olmalı.. “Biz yaparız, siz hayal bile edemezsiniz..” söylemiyle, 16 yılda 150 küsur milyarlık dolarlık dış borçlanmanın, 687 milyon lira iç borçlanma yükü kendi seçmeni de içinde bu ülkenin vatandaşlarının sırtına yüklenmiş... Rönesans’a Rusya’da 1.3 milyar Avro’luk yeni iş Rönesans Holding Rusya’da kurulacak bir doğalgaz işleme tesisinin inşaat işleri için Maire Tecnimont ile 1.3 milyar Avro tutarında sözleşme imzaladı. Rönesans Holding tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, Rusya’nın Svabodny bölgesinde inşa edilecek Amur doğalgaz işleme tesisi 2023 yılında tamamlanacak. Yılda 42 milyar metreküp doğalgaz üretecek tesis Yakutistan ve Irkutsky gaz üretim merkezlerinden gelen doğalgazı işleyecek. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear