25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Cumartesi 12 Mayıs 2018 ‘Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok’ vizyonda Onur Ünlü’nün yazıp yönettiği; Demet Evgar, Fatih Artman, Hare Sürel, Ezgi Eyüboğlu ve Ayşenil deki film bir cinayet masası dedektifinin gözlerinin tamamen kör olacağını öğrendikten sonra gelişen olayları Şamlıoğlu gibi isimlerin oynadığı “Aşkın Gören Gözlere konu ediniyor. Film, 24. Uluslarası Adana Festivali’nde İhtiyacı Yok” filmi vizyona girdi. Polisye komedi türün En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 4 ödül almıştı. EDİTÖR: eMRAH KOLUKISA TASARIM: İLKNUR FİLİZ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Altın Palmiye yarışındaki Asghar Farhadi: Cannes’da açılış filmi olarak gösterilen ‘Nuri Bilge’ye ‘HerkesBiliyor’la iyi şanslar’ Altın Palmiye yarışındaki İranlı sinemacı Asghar Farhadi ile özel bir söyleşi yaptık. Bir düğün için dönülen taşra ortamı ve trajik bir olayla kesilen çoşkulu kutlamanın ardından, filmin adına nazire ortalığa saçılan aile sırları; kriz karşısında verdiğimiz tepkilerle insanlık açmazlarını irdeleyen İranlı yönetmen Asghar Farhadi, İspanya’da ve Penelope Cruz, Javier Bardem gibi Hollywod starlarıyla çektiği “Herkes Biliyor”da bütün ‘auteur’ yönetmenler gibi dön dolaş benzer meselelere takılıyor, “Hep aynı filmi yapıyormuş gibi gelebilirim ama memnunum” diyor. Kendisi gibi Altın Palmiye için yarışan yakın arkadaşı Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı”nı çok merak ediyor ve ‘iyi şanslar’ diliyor. n Cannes’ın gediklisi oldunuz, iki de Oscar kazandınız, hayat biraz daha kolay mı yoksa gerilim baki mi? Gerilim çok azalmıyor, aynı! Cannes’a gelmek ve yarışmaya kabul edilmek büyük ayrıcalık ama inanın her yeni filmin gerilimi aynı, hiç rahatlayamıyorsunuz sanki. Filminiz seyirciyle buluşuncaya ve onların tepkisini görünceye kadar normaldir bunlar. Oscar ödülleri de önünüzde inanılmaz kapı açıyor ama n “Cafer Panahi’ye özgürlük” çağrınızda da bir yönetmenin filmini seyirciyle izleme hakkıdan söz etmiştiniz, var mı bir gelişme? Maalesef yok. Dün yine konuştum Cafer’le (Panahi), morali iyi ama elbette burada ve filminin başında olmak istiyor. Umut kesilmez ama olumlu bir gelişme olmadı henüz. Çağrımızı sürekli tekrarlamaktan başka bir çaremiz yok. Bir şekilde filmlerini yapabiliyor olması büyük teselli ve her türlü koşula ayak uydurarak mucizeler yaratıyor. Yaratma dürtüsü böyle bir şey, engel tanımıyor. Böyle şahane arkadaşlarımla aynı yarışmada yer almak bir şeref. n Arkadaşlarınızdan Nuri Bilge Ceylan da bu yıl yarışmada, “Ahlat Ağacı”nı görmediniz henüz sanırım? Maalesef göremedik henüz. Çok merakla bekliyorum, afişleri inanılmaz, görselliği yine müthiş. Maalesef son gün gösterilecekmiş, bu nedenle izleyemeyeceğim çünkü festivali bitirmeden dönmem gerekiyor. Yarışmada başarılar ve iyi şanslar diliyorum, gerçi ihtiyacı yok görünüyor ama. n “Geçmiş” ile Fransa’ya gitmiştiniz, bu kez İspanya’dasınız. İspanyol Penelo pe Cruz, Javier Bardem ve Latin âleminin süper starı Arjantinli Ricardo Darin gibi tanınmış isimler var. Nasıl oluştu proje? 15 yıl önce İspanya’da tatile gitmiştim ve bir gün mutlaka orada film çekmek istediğimi anlamıştım, aklımdaki hikâye de zaten yıllar içinde gelişti ve ortaya bu film çıktı. Penelope ve Javier inanılmaz bir çift, bildik Hollywood insanı klişesine uymuyorlar. Yaratıcı ve alçakgönüllü ikisi de ve bu inanılmaz bir erdem. Yani sabah işe istekle gelerek yaratıcılığınızı sergilemenin yanısıra müthiş bir gönül yoldaşlığı, herkesle işbirliği için gönül açıklığı gerek. Onlarda bunlar fazlasıyla var. Filmin oluşmasında zaten ayrıca emeklerini unutmayayım. Bence İran, Fransa veya ABD farketmiyor, insani dertler, tepkilerimizdeki nedenler çok ortak. Meseleyi özünde burada tutabilirseniz, müthiş oluyor çünkü bü tün insanlığı ilgilendiren bir meseleyi tartmaya açmış oluyorsunuz. n Yine bir kayıpla tetiklenen kriz karşısındaki insanların tepkilerini ve ahlaki açmazlarını izliyoruz ama bu kez dedektif misali ‘kim yaptı’ bulmacasını da çözmemiz gerekiyor değil mi? Elbette amacım oydu. Filmdeki her karakter zaten birbirinden şüpheleniyor. Bu ortamda seyirci de bir dedektif misali ipuçlarının peşine düşüyor. Bence bu taktik meseleyi soruşturken düşünmenizi de sağlıyor. O kişilerin ruh halini, ikircikli değer yargılarının farkına varıyorsunuz. Ama amaç elbette nedenleri dışarıda değil kendi içimizde, içimize dönmek, kendi değer yargılarımızla yüzleşmek, ben bu durumda ‘gerçekten’ ne yapardım’ sorusuyla baş edebilmek. Bizi biz yapan toplumsal rollerimiz değil, kriz karşısındaki tavrımızdır. Sait Faik ödülü Kemal Varol’un Yazar Sait Faik Abasıyanık anısına her yıl bir öykücüye verilen Sait Faik Hikâye Armağanı’nın 64’üncüsü Kemal Varol’un oldu. Varol, “Sahiden Hikâye” adlı kitabıyla ödüle layık görüldü. Doğan Hızlan’ın başkanlığında toplanan Jale Parla, Metin Celâl, Hilmi Yavuz, Nursel Duruel, Beşir Özmen ve Murat Gülsoy’dan oluşan jüri, ödül gerekçesini şöyle açıkladı: “64. Sait Faik Hikâye Armağanı, canlı karakterlerin büyüme sürecindeki yaşantılarını ve ince ayrıntılara gizlenmiş deneyimlerini hikâye sanatının imkânlarıyla resmetmeyi başaran Kemal Varol’un ‘Sahiden Hikâye’ adlı kitabına oybirliğiyle verilmiştir.” 1955’te Sait Faik’in annesi Makbule Abasıyanık tarafından kurulan Sait Faik Hikâye Armağanı, 1964’ten itibaren Darüşşafaka Cemiyeti’nce veriliyor. Armağanla ilgili olarak Darüşşafaka Cemiyeti, 2012’den itibaren Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ile işbirliği içinde. Sait Faik’in vasiyetnamesi doğrultusunda dönemin ileri gelen edebiyat ustalarından oluşturulan jüri, o yıl içerisinde yazılmış en iyi hikâyeyi seçerek “Sait Faik ve Makbule Abasıyanık Hikâye Mükâfatı”nı veriyor. ‘Babama adıyorum’ Kemal Varol ise ödül konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Çok teşekkür ederim jüri üyelerine ve Darüşşafaka Cemiyeti’ne de İş Bankası Kültür Yayınları’na bu ödül için. Benim için zor bir konuşma olacak. Keşke yazılı bir metinle gelseydim, daha kolay olacaktı. 40 gün önce babamı kaybettim. Edebiyata şiirle başlayan biriyim. İlk şiirim de babama yazdığım bir şiirdi. Biraz çatışmalı bir babaoğul ilişkisini anlatan bir şiirdi. Sonra, roman yazmaya başladım, onda da zaman zaman babaoğul çatışmalarına kısmen de olsa yaklaşıp uzaklaştım. Şimdi ödül alan hikâye kitabı da 90’lı yılları anlatan, büyüme çağındaki bir çocuğun gözünden 90’lı yıllar, çok aşina olduğumuz Olağanüstü Haller’e bakmaya çalışan bir kitaptı. Ama yine de arada bir babaoğul çatışması var... Bu ödülü babama adıyorum.” Neşet Ertaş’a 800 ziyaretçi Kırşehir Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü tarafından açılan yıl sonu sergisinde, kaput bezi üzerine çizilen “Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş” siluetine, 800 ziyaretçi isimlerini yazdı. Kırşehir’de ilk defa böyle bir çalışmanın yapıldığını belirten resim öğretmeni Ömer Şahin, “Kaput bezi üzerine bir çalışma yaptık. İlk defa böyle bir şey yapıyorum. Resim öğretmeni olduğum için genelde resim yapıyorum. Bu defa farklı bir çalışma oldu. Vatandaşların dikkatini çekiyor” dedi. Şahin, sergi bitiminde Halk Eğitim Merkezi’nde de bu örnek çalışmayı sergileyeceğini belirti. l DHA Salonlara Şen ve Gruda’nın ismi Beylikdüzü Belediyesi’nin yenilediği Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’ne yapılan iki yeni sinema salonuna Yeşilçam’ın unutulmaz sanatçılarından Şener Şen ve Ayşen Gruda ismi verildi. Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, açılışta coşkuyla karşılanan sanatçılara, teşekkür plaketi ve çiçek sundu. Açılışta duygularını ifade eden usta sanatçı Ayşen Gruda, “Çok teşekkür ederim. Çok mutluyum ki böyle bir salonda benim ve Şener Şen’in adı var. Hepinizi çok seviyorum” dedi. Şener Şen ise “Böyle güzel bir kültür merkezinde bulunan salonların açılışında bulunmamız ve ayrıca duyarlı belediye başkanımız ve sizlerin talebi ile sinema salonlarına adımızın verilmesi bizim için özel bir anlam ifade ediyor. Çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. geleneksel ve modern caz iç içe Selim Selçuk “Miles Kuçles” (Pb Müzik) Selim Selçuk’u Münir Nurettin Selçuk’un oğlu ya da Timur Selçuk’un kardeşi olarak tarif etmek yerine, özgün kişiliği ve sanatçı kişiliği ile anlatmalıyız. Bunun için geç de olsailk büyük fırsat solo albümü “Miles Kuçles” ile elimizde. Davul çalan Selçuk’un yol arkadaşları piyanist Ali Perret, saksofoncu Meriç Demirkol, basçı Matt Hall. Buradaki parçalardan bazılarını üçlü formatta yıllar evvel birkaç konserde çalmışlar, 2010 yılında Matt Hall eklenince Hakan Kurşun’un teşvikiyle kayda girmişler. Yani Selçuk’un Naima’yı işlettiği yıllarda. İki gün içinde canlı olarak kaydedilmiş, tamamı Selim Selçuk bestesi. Albümün adı Miles Davis’in “Live Evil” albümüne istinaden Selim Selçuk’un adının tersten yazılışı. Geçmişi klasik müzik Selçuk’un, ama okullu davulcu değil. Bu durumda klasik ve geleneksel olanla modern caz iç içe geçmiş. Kişisel ve serbest bir üslubu var; örneğin zaman kavramını yavaşlatması gibi, koşmayan temposu ile. Kendine has; içinde gizli melodiler, sololar ve ifadeler taşıyan bir tarz. Davulcuların genelde iyi beste ve albüm yapamaması meselesinde ayrıksı bir örnek, zira Selçuk’un önce besteci, sonra da davulcu kimliğini ortaya koyuyor. Ama her ikisi de özgür ve güçlü. 28 kompozisyon, tek bir eser Hüsrev Hatemi “Girdap Her Yerde” (Pb Müzik) Hüsrev Hatemi, Levent’te kalan son müstakil evlerden birinde yaşıyor. Son İstanbul beyefendilerinden. Bir kültürün yerine yenisi gelmeyecek son temsilcilerinden. İran Azerbaycanlısı, uslanmaz melankolik, sırılsıklam romantik, derin hümanist. Lakabı Yürüyen Kütüphane. Konuşurken büyüleyen bir üslubu var. Sesi Barry White baritonu. Hakkıyla Divan Şiiri okuyabilen son insanlardan. Hakan Kurşun’un anne ve babasının Çapa’dan arkadaşı Hüsrev Hoca. Hakan, Hüsrev Hoca’ya 2002 yılında kayıtlar yapmış, “Kara Kavak” albümünü çıkarmıştı. Hakan’ın Hüsrev Hoca ile kaydettiği yeni albüm “Girdap Her Yerde”, ilki gibi minimalist bir çalışma. Hakan, Hüsrev Hoca’nın okudu ğu şiirlerin arkasında canlı akustik piyano çalmış. 28 kompozisyondan oluşsa da, tek bir eser var aslında bu albümün içinde. Öte taraftan şiirlerin arkasındaki bu kompozisyonlar da, başlı başına da ele alınması gereken ciddi eserler. Hakan müzikler için makamları incelemiş, onları şiirlerin içeriği ile eşleştirmiş. “Adalar ve Hayaller” adlı parçada Ceren Türkmenoğlu keman çalmış, üç parçada da gitar ve bendir kullanılmış. Hüsrev Hoca albüm sponsoru Marmara Belediyeler Birliği’nin danışmanlarından. Tüm şiirler kitaplarından hoca tarafından seçilmiş. muratbeser@muratbeser.com C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear