25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 12 Nisan 2018 2 haber TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Hava ölçümü bile yok’ÇANAKKALE’DE TERMİK SANTRAL PROJESİ DANIŞTAY’DAN GEÇMEDİ Çanakkale’de çevre dernekleri ile bölge sakinlerinin yıllardır sürdürdüğü çevre mücadelesi sonucunda Danış tay santral projelerine “dur” dedi. Ağan ve Karaburun Termik Santral ları projelerine verilen “Çev resel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararını iptal eden Danıştay hava kalitesi modelleme çalışmalarının ra HAZAL OCAK poru hazırlayan ekip tarafından gerçekleştirildiğini ancak bu ekipte meteoroloji mühen disinin yer almamasına dikkat çekti. Çanakkale, Karabiga sınırları içinde, Ağan Termik Santralı ve Karaburun Termik Sant ralı projelerine Çevre ve Şehircilik Bakanlı ğı tarafından 28 Nisan 2015’te “ÇED Olumlu” kararı verilmişti. TMMOB Ziraat Mühendisle ri Odası, Madra Dağı ve Kaz Dağı Belediyeler Birliği ve İda Dayanışma Derneği bölge sakin leriyle birlikte karara karşı dava açtı. Bölge sakinleri “yaklaşık 10 termik santral projesi nin gündeme geldiği Karabiga Lapseki başta olmak üzere, yaşam alanlarının Dilovası ol maması” için mücadele ettiklerini belirtti. Ça nakkale İdare Mahkemesi davaları reddetti. Düzeltme yolu kapalı Bunun üzerine davalar Danıştay’a taşındı. Danıştay her iki santral projesinin karşı açılan davaların reddedilmesini hukuka aykırı buldu. ÇED raporunda yer alan ve Karaburun bölgesinde bulunan diğer termik santrallar ile kirletici vasfı yüksek diğer tesisleri de içerir şekilde yapılan hava kalitesi modelleme çalışmalarının raporu hazırlayan ekip tarafından gerçekleştirildiğini belirten Danıştay kararında bu ekipte meteoroloji mühendisine yer verilmediğine dikkat çekti. Kararda “Dava konusu işlemin yargısal denetimi yapılırken mahkemece belirlenen bilirkişi heyetinde de yine bir meteoroloji mühendisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır” denildi. Danıştay karar düzeltme yolunun kapalı olduğunu belirterek idare mahkemesinin kararını bozdu. Karabiga halkı, bölgelerinde yapılmak istenen termik ve rüzgâr santrallarına karşı bir yılı aşkındır eylem yapıyor. ‘Diğer DAVALAR İÇİN DE UMUT OLDU’ Çanakkale Barosu’ndan avukat Ali Furkan Oğuz “Danıştay kesin kararı verdi. Düzeltme yolu da kapalı. Bu kararın diğer termik santral davaları ve sonrasında gelebilecek kararlar için de umut verici bir karar olacağını düşünüyorum. Ekoloji mücadelesi için de sevindirici oldu. Türkiye’deki tüm termik santral projelerine karşı açılan davalarda emsal olmasını bekliyoruz. Çanakkale’de zaten çalışan termik santraller var. Onların olumsuz etkileri gözle görülüyor. En çok da çiftçiler etkileniyor. Termik santral projelerinin artması bölgemizi daha da olumsuz etkileyecek” dedi. CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu: Sözümüz söz CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz ve CHP Pendik İlçe Başkanı Doğan Çakmak ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Pendik Çınardereliler’in tapu sorunlarıyla ilgili yaptığı açıklamanın ardından mahalleye gitti. Kaftancıoğlu, burada yaptığı açıklamada, “Çınardere’de yaşayan halk, işgalci değil hak sahibidir. Bu mahallede yaşayan ve buraları şehir haline getiren, burada yaşayan insanlardır. Çınardere halkı, AKP’li Pendik Belediyesi’nden hibe ya da bağış değil, yıllardan bu yana vergilerini ödediği arsalarını ve tapularını istiyor. Çınardere halkı, ‘Bize kendi yerimizi gerekiyorsa ücreti karşılığında satın ama bizi yerimizden, yurdumuzdan etmeyin” diyor. Ancak, Pendik Belediye başkanı imar planlarını gerekçe göstererek işine geldiği gibi, işine geldikleri şekilde düzenledikle ri imar planlarını gerekçe göstererek burada yaşayan halka işgalci muamelesi yapıyor ve arkamızda gördüğünüz vatandaşlarımızı buradan sürgün etmeye çalışıyor. Tüm tapu mağdurlarına sözümüz olsun ki, asla ve asla yerinizden ve yurdunuzdan edilmeyeceksiniz. Sizler Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, yani Pendik belediyesi halkın olduğunda tapularınıza, hak ettiğinize, hakkınıza kavuşacaksınız” dedi Muhtarlığa yürüdüler Çınardere Mahalle sakini Fikriye Durna ise “Gecekondumda suyum yoktu, doğalgazım yoktu, ışığım yoktu. Ben çamurun içinde dört tane çocuk büyüttüm. Ben tapumu istiyorum. Ben Çınardere’de 1970dten beri oturuyorum” diye konuştu. CHP’liler ve Çınardere sakinleri, basın açıklamasının ardından muhtarlığa kadar yürüdü. l DHA Kaftancıoğlu, Pendik’te Çınardere Mahallesi sakinleriyle buluştu. Mimarlar Güvenpark için harekete geçti Mimarlar Odası Ankara Şubesi, birinci derece doğal SİT alanı olan Güvenpark’ın “içler acısı halde” ve “işgal altında” olduğunu belirterek, Güven Anıtı’nı ve parkın özgünlüğünü gölgeleyen alanların, büfe ve reklam panolarının kaldırılması için düğmeye bastı. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yaptığı basın toplantısında kent merkezinin bütüncül bir parçası olan ve birinci derece doğal SİT alanı olan Güvenpark’ın “işgal altında” olduğunu belirterek Büyükşehir Belediyesi’ne, Ankara Valiği’ne ve Koruma Kurulu’na başvurduklarını söyledi. Candan, “Buranın gerçekten toplumla paylaşılması gerekiyor. Dört bir yanını sarmalayan ve özgünlüğünü bozan her şey ortadan kaldırılmalı. Güvenpark’ın işgal edilmesine ilişkin hukuksal süreç başlatacağız. Kent merkezinin nefes alması gerekiyor. İnsanların Güvenpark’ta huzur içinde oturması gerekiyor. Bu karmaşadan Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna hoşlanıyor mu” diye sordu. l ANKARA/Cumhuriyet Müşterisini dolaştıran taksiciye 1 yıl 3 ay hapis cezası Suudi Arabistanlı turisti farklı yollardan dolaştırarak Sabiha Gökçen Havalimanı’na götürdüğü suçlamasıyla yargılanan taksici Enver Canik, “Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karaköy’de, 29 Eylül 2017 tarihinde, Sabiha Gökçen Havalimanı’na götürmek için aracına aldığı Suudi Arabistanlı turist Abdulrahman Nasser M. Mustafa’yı dolambaçlı yollardan götürmekle suçlanan taksici Enver Canik’in yargılandığı davada karar çıktı. İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, tutuksuz yargılanan sanık Enver Canik “Fazla para almaya çalışmadım. Çok konuştukları için yolu şaşırdım” savunması yaptı. Kararını açıklayan mahkeme, sanığın taksi ücretini almadığını, bu nedenle suçun teşebbüs aşamasında kaldığını gerekçe göstererek, sanığı, “Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme cezayı 5 yıl süre ile erteledi. l DHA ‘Böl ve yönet’ emperyalizmin metodudur Bütün tarih, bir ülkeyi ele geçirmek veya denetlemek ya da yok etmek isteyen emperyalistlerin, o ülkeyi içinden bölerek başarıya ulaştığını gösteriyor. Feodal DinTarım toplumları döneminde, aynı din içindeki mezhep savaşları, farklı dinlerin birbirleriyle olan savaşlarından çok daha acımasız ve kanlı olmuştur. (Günümüzde bile, Irak’ta, ŞiiSünni kavgasında öldürülenlerin sayısı Hıristiyan ABD’nin yaptığı katliamı fersah fersah aşmıştır. Mezhep kavgasının yıkıcılığı ve kıyıcılığı bugün Suriye’de de aynı şiddetle yaşanmaktadır.) Sanmayınız ki, bu mezhep savaşları sadece İslam Âlemi içinde yıkıcı ve kıyıcı olmuştur: OrtodoksKatolik çatışmaları ve sonra, KatolikProtestan savaşları da insanlık tarihinin utanç verici tablolarını oluşturur: Örneğin Katolik Latinlerin 4. Haçlı seferi ile Kudüs’e gitmek yerine İstanbul’a gelmeleri, düşman gördükleri Ortodoks Bizans’ı işgal etmeleri, burada 50 yıl hüküm sürmeleri, Anadolu’yu başsız bırakarak İpek/ Baharat yolu güvenliğinin ve ülkedeki asayişin bozulmasına yol açmış, bu durum ise, sonradan Bizans’ı fethedecek olan MüslümanTürklerin Söğüt’e kadar ulaşmasına yardımcı olmuştur. Ve yine unutmayalım ki, Fatih Sultan Mehmet’e karşı Katoliklerden yardım isteyen Bizans, Ortodokslukta ısrar ettiği için Vatikan’dan yeterli destek görememiş ve Osmanlılar tarafından tarih sahnesinden silinmiştir! (“Constantinople’da Kardinal şapkası görmektense Müslüman sarığı görmeyi tercih ederim” diyen ve Fatih’in, Gennadius adıyla Patrik tayin ettiği papaz Georgious Scolaris’i unutmayın.) Ulusal (veya ulus) devletler ortaya çıktıktan sonra da, din ve mezhep kimlikleri yok olmamış, din ve mezhep çatışmaları, halkı birbirine düşürerek, toplumları, devletleri, bölmek, zayıflatmak ve hatta yok etmek için kullanılmıştır. (Bu arada, Tek Tanrılı Dinler gelmeden önceki kimliklerin aile ve aşiret kimlikleri olduğu, Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayan emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu, aile bazında paylaştırdıkları unutulmamalıdır.) Endüstri Devrimi ile oluşan ulusal (ulus) devletler döneminde ortaya çıkan ırkçı ve milliyetçi kimlikler de “böl ve yönet” ilkesinin yeni araçları olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sonuç olarak din ve mezhep ayrımları, ırk ve milliyet farklılıklarıyla çakıştığı zaman çok daha güçlü bir bölücü etki yapmış, toplumları istikrarsızlaştırmış, devletleri bölmüştür. HHH Dünyada Çok Partili Düzen’in gelişmesiyle birlikte, demagog politikacılar, aile, aşiret, din, mezhep, ırk, milliyet kimliklerini parti bağlamında da istismar etmeye başlamış, böylece yukardaki ayrışma eksenlerine bir de “parti kimliği” eklenmiştir. Sonuç olarak ülkeyi “Parti kimliği” bazında da ayrıştıran, parti kimliğini mezhep ve ırk çatışmalarıyla özdeşleştiren, kendi partisine oy verenlerle vermeyenleri birbirlerine düşmanlaştıran, toplumun kendisini desteklemeyen kesimlerine sürekli hakaret eden ve düşman muamelesi yapan liderler, kendi ülkelerine, emperyalist bölücülerden daha büyük zararlar verirler. Çünkü böyle toplumlarda: Barış içinde birlikte yaşama iradesi yok olur... Ayrışma ve bölünme, toplumun en küçük birimlerine kadar nüfuz eder... Devlete, hukuka, adalete ve asayiş güçlerine karşı duyulan güven yok olur... Herkes birbirini hainlikle suçlamaya, kendi hakkını bizzat aramaya ve insanlar birbirlerini öldürmeye başlar. Dünyada en büyük sorun orman talanı Türkiye’de Greenpeace’e destek veren lerden 3 bin kişiyle Türkiye ve dünyadaki çevre sorunlarına bakışlarına dair gerçekleştirilen anketin sonuçları açıklandı. Katılımcılar en çok “yeşil” ve “barış dolu” bir gelecek hayali kuruyor. “Dünyada neler kötüye gidiyor” sorusu, en çok “Ormanların katledilmesi” diye yanıtlandı. Katılımcıları dünyanın geleceğine dair en çok endişelendiren diğer iki gelişme ise “Kutuplardaki buzulların erimesi” ile “Okyanus ve akarsulardaki kirlilik ve atıklar” oldu. Doğa savunucuları “Sizce dünyada neler iyiye gidiyor” sorusuna ise en çok “Bilim ve teknoloji” karşılığını verdi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear