23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 22 Ekim 2018 12 Suudi Arabistan’ın dokunulmazlığı Suudi Arabistan’ın teokratik bir monarşi olduğu, başka bir deyişle dinci bir diktatörlük olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Ancak buna rağmen, Suudi Arabistan’a kimse dokunamıyor. Neden? Çünkü Suudi Arabistan’ın iki önemli özelliği var: Suudi Arabistan dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkelerinden birisi ve dünyanın en büyük silah ve savunma sanayii ithalatçılarından birisi. Suudi Arabistan, silahlarının büyük çoğunluğunu ABD’den satın alıyor, ABD de, petrolünün önemli bir kısmını Suudi Arabistan’dan satın alıyor. ABD, Suudi Arabistan’dan petrol satın alıyor, ama aynı ülkeye silah satarak, petrole verdiği parayı fazlasıyla çıkartıyor. Suudi Arabistan, petrolsilahdolar üçgeninde, başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeleri kendisine bağlamış durumda. O nedenle Suudi Arabistan’ın özgürlükler ve insan hakları alanında dünyanın en geri ülkelerinden birisi olması kimseyi ilgilendirmiyor! Libya, Venezüella ve İran da dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ülkeleri arasında yer alıyorlar. Ancak Libya’da Kaddafi, İran’da Hamaney ve Ruhani, Venezüella’da Chavez ve Maduro, ABD emperyalizmine direndikleri için, ülkelerindeki insan hakları ihlalleri ve özgürlükler sorunu bahane edilerek, hedef haline getirildiler. Libya’da Kaddafi devrildi, Venezüella’da Chavez’i ve Maduro’yu devirme girişimleri gerçekleşti, İran yönetimi yıllardır ABD’nin ve İsrail’in hedefinde. Suudi Arabistan’a ise kimse dokunmuyor! Suriye’de diktatör olduğu gerekçesiyle Beşar Esad’ı devirme operasyonu devreye sokularak ülke iç savaşa sürüklendi, ama Suudi Arabistan’daki dinci dikta rejimine kimse ses çıkartmadı. Neden? Çünkü Suriye de ABD emperyalizmine karşı direndi, Rusya’nın yanında yer aldı, üslerini ABD’ye değil, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminden beri, Rusya’ya açtı. Üslerini, Suudi Arabistan gibi, ABD’ye açmadı. O nedenle, ABD’nin ve Türkiye’deki AKP iktidarının öncülüğünde, Suriye iç savaşa sürüklenerek yerle bir edildi. 33 milyonluk bir nüfusa sahip Suudi Arabistan, nasıl olur da dünyanın en büyük silah ve savunma sanayii ithalatçısı ülkelerinden birisi haline gelmiştir, bu da ayrıca soruşturulması gereken bir konudur. Bu kadar çok silahı Suudi Arabistan kime karşı kullanacaktır? Emperyalizmin planına göre İran’a karşı. 1980’li yıllarda Irak’a verilen görev, şimdi Suudi Arabistan’a verilmiştir. İran’da da dinci bir dikta rejimi var, Suudi Arabistan’da da dinci bir dikta rejimi var. Mezhepsel farkın dışında, aralarındaki fark, birisinin ABD’nin uydusu haline gelmiş olması, diğerinin ise ABD’nin güdümüne girmemiş olması. ABD’nin, iki ülkedeki rejimi birden eleştirmek yerine, ikisinden birisini hedef haline getirmesi, tutarlı bir ilkeden değil, çıkarcı ve yayılmacı bir strateji izlemesinden kaynaklanmaktadır. Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesi ve buna yönelik dünyada gelişen tepkiler, bu nedenle son derece önemlidir. Tarihte örneği olmayan bu korkunç olay, yaklaşık iki haftadır dünya medyasının merkezine oturmuş durumda. ABD Başkanı Donald Trump Suudi Arabistan yönetimini aklamak için olağanüstü bir çaba sarfederken, medyanın ve kongre üyelerinin hedefi haline gelmiş durumda. ABD’de ve Avrupa Birliği ülkelerinde, Suudi Arabistan’a yönelik ilk defa yoğun bir tepki oluşmuş durumda. Bu tepkilerden bir sonuç çıkacak mı, Suudi Arabistan’a yönelik yaptırımlar uygulanacak mı, yoksa ahlak ve erdem, petrolsilahdolar üçgeninde bir kez daha kayıplara karışacak mı, hep birlikte göreceğiz. Bu süreçte, sadece ABD ve AB değil, cinayetin soruşturulmasında ve gerçeklerin ortaya çıkartılmasında kilit rol oynayan AKP iktidarı da bir ahlak ve erdem sınavından geçecektir. 22 EKİM 2018 SAYI: 33983 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım cengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 05:51 Ankara 05:36 İzmir 05:59 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:16 12:55 15:51 06:59 12:39 15:38 07:20 13:02 16:03 Akşam 18:21 18:07 18:32 Yatsı 19:41 19:26 19:48 yorum/haber EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Başkan Erdoğan, 13 Ekim’de Erciyes Üniversitesi’nde yeni ders yılının açılışında şöyle diyor: “Türk üniversitelerinin tarihlerinin en özgür, en bağımsız, en güçlü dönemlerini yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz.” Üniversite ile ilgili bu keskin ve kesin sonuç ne bir tarihsel karşılaştırmaya, ne de bir bilimsel araştırmaya dayanıyor! Bu nedenle olmalı, aynı Başkan, 19 Ekim’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nin açılış konuşmasında, Türkiye’nin nasıl oluyor da dünyanın en büyük 500 üniversitesi arasında esamisi okunmuyor diye yakınıyor! Bu çelişik sözler nasıl açıklanabilir? Reisleşme süreci Açıklayıcı kavram reisleşmedir. Türkiye yeni rejimle birlikte adına reisleşme diyebileceğimiz ve giderek egemen olan bir süreç yaşıyor. Burada reisleşme, bir kurumun başındaki kişinin Başkan Erdoğan gibi davranması ve kurumunu aynı anlayışla yönetmesi olarak tanımlanıyor. Başkan tarafından atanan tüm yöneticiler, onun gibi davranmaya başlıyor; uygun bir deyişle reisleşiyor. Bakan, gazeteciyi haşlıyor; hakkında suçlamalar yayımlanan rektör, bunlarla ilgili bir açıklama yapma gereği bile duymuyor. Geleneksel olarak, siyasal partilerde, kooperatiflerde, derneklerde, vakıflarda ve kimi sendikalarda var olan başkana bağımlı oluşumlar, yeni rejim ile birlikte iyice yerleşip pekişti; reisleşmeye dönüştü. Reisleşmenin çok önemli bir özelliği var: Reisleşmede dışarıdan eleştiri yapılamaz; çünkü reisleşme eleştiri içkindir. ‘Reisleşmenin’ üniversitesi! Evrensel ölçülere göre üniversitenin özgür sayılmasının iki önkoşulu vardır; yönetimin özerk olması ve bilimsel araştırma özgürlüğü. Üniversite Türkiye üniversitelerinin neredeyse tamamında reisleşen rektörlerin yönetimi ile üniversite özerkliği asla bir araya gelemez; bağdaşmaz. Bu ülkede üniversite yönetimleri özerk değildir; YÖK yoluyla ya da doğrudan doğruya Başkan’a bağımlıdır. Daha yakından bakılırsa üniversitenin araştırma özgürlüğü bakımından da ağır yaralı olduğu kolayca görülür. En son 8 Temmuz 2018 tarihli KHK ile olmak üzere son yıllarda üniversiteden uzaklaştırılan bilim insanı sayısı 6000’i (altı bin) aşmış bulunuyor. Üstelik bugün görevinden uzaklaştırılanların, 12 Eylül faşizminin 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası’yla bencileyin görevden aldıkları gibi Danıştay’a başvurma hakları da bulunmuyor. Yönetim ve savcılık soruş turmalarının kol gezdiği, ihbarların havada uçuştuğu; her an kovulma korkusunun yaşandığı bir ortamda bilimsel araştırma özgürlüğünden söz edilemez. Olumsuzluklar bunlarla da sınırlı kalmıyor. Gerek araştırmaya ayrılan para kaynaklarının, gerekse yeni akademik kadroların öğretim üyelerine dağıtılmasında, nesnel davranılmadığı, bu işlemlerde üretkenliğin ve yeterliliğin değil, reisleşen rektöre yakınlığın en belirleyici etken olduğu; atılanların yerine ve yeni kadrolara rektörlerin yakınlarının alındığı; bunların kayırılıp kollandığı, terfi ettirildiği de, duyulabildiği kadarıyla, kamuoyuna yansıyor. Ek olarak, maaşların yetersizliğinin de bir sonucu olan aşırı ders yükü, araştırmaya ve bilgi üretimine çok az zaman bırakıyor. Akademik görev yalnızca var olan bilgilerin öğrenciye aktarılmasına dönüşüyor. Üniversite en temel görevlerinden biri olan bilimsel bilginin üretilmesinde çok yetersiz kalıyor; giderek kısırlaşıyor. Burada sıralananlardan çok daha fazla olan eksik ve yetersizliklerini düzeltemeyen üniversite, reisleşen rektörlerinin elinde, toplumu geçtik, kendi iç sorunlarına bile çözüm bulamıyor. Çözüm arayışını da reisleşmenin baş mimarı olarak üniversiteyi hem sevenhem döven Başkan Erdoğan üstleniyor; eğitimdeki içerik ve sistemde büyük sıkıntı var diye dile getiriyor! Ekliyor: Bilim üreten bir üniversite iklimi oluşturmadan hiçbir sonuç elde edemeyiz! Böylece reisleşen rektörlerin yönettiği üniversite tümüyle işlevsiz kalıyor. Kışlalı hâlâ rehberimiz Ahmet Taner Kışlalı katledilişinin 19. yılında sevenleri tarafından anıldı Eski Kültür Bakanı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim si yerine tek adam rejiminin yürürlüğe girmesi, bizlerin üzerimize düşen sorumlulu üyesi, gazetemiz yazarı Prof. ğu layıkıyla yerine getireme Dr. Ahmet Taner Kışlalı, kat diğimizin göstergeleridir. Ah ledilişinin 19. yılında düzen met Taner Kışlalı gibi aydınla lenen bir dizi etkinlikle anıl rımızın manevi huzurlarında dı. Atatürkçü Düşünce Der mahcubiyetimizi ifade etmek neği (ADD) Ümitköy Çayyolu Şubesi ve Ankara Cumhuri Nilüfer Kışlalı Işık Kansu isterim” dedi. Yılmaz Güney Sahnesi’nde yet Okurları (CUMOK) tarafın NECATİ düzenlenen anma etkinliğin dan düzenlenen anma prog SAVAŞ de de Kışlalı’nın eşi Nilüfer ramı, 09.30’da Kışlalı’nın evi Kışlalı’nın sevenleri vurulduğu yerde bir araya geldi. Kışlalı, CUMOK Ankara dö nin önünde başladı. Yazarı nem sözcüsü Nejdet Özer, ga mız ve Cumhuriyet Vakfı yöneticisi Ahmet Taner Kışlalı’nın eşi Nilüfer zetemiz yazarı Işık Kansu ile Tev Işık Kansu burada yaptığı konuşma Kışlalı, ADD Genel Başkan Yardımcı fik Kızgınkaya birer konuşma yaptı. da, “Kışlalı bugün bize hâlâ rehber sı Yalçın Karatepe ve Kışlalı’nın se Kansu yaptığı konuşmada, “Kışlalı, lik ediyor. O geleceği, birikimi ve bi venleri katıldı. ADD Genel Başkan ilkeli duruşunu hayatıyla ödemiştir” linci ile yakalayan bir aydındı. Bugü Yardımcısı Yalçın Karatepe ise “Bu dedi. Tevfik Kızgınkaya da, “Kışlalı, nü bildiği için dün aramızdan alındı, gün parlamenter sistemin ortadan bugünkü karanlığın yaratılması için toplum bugünün ayırdına varmasın kaldırılmış olması, aydınlanmacı eği öldürüldü” diye konuştu. diye...” ifadelerini kullandı. Anmaya timin yok edilmiş olması, demokra l ANKARA / Cumhuriyet İran’a karşı Kaşıkçı aşısı Dünyada doğalgaz rezervi en büyük üç ülke 35 trilyon metreküple Rusya, 33 trilyon metreküple İran ve 25 trilyon metreküple Katar’dır. İran ve Katar’ın sahip olduğu 51 trilyon metreküplük doğalgaz ise iki ülkenin ortak sahası içindedir. Bu doğalgazın Batı’ya nasıl taşınacağı, yaşamakta olduğumuz Suriye merkezli çatışmanın başlıca nedenlerinden biridir. İran, 2011 yılında Irak ve Suriye ile bir anlaşma imzalayarak ortak gazın İranIrakSuriye üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaştırılmasına yöneldi. ABD ise Katar gazının Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaştırılmasını istedi. Zayıf Katar, ABD’nin basıncına karşı çıkamayıp Suriye’de önce ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye ile hareket etti. Ardından Mısır’da İhvan rejiminin yıkılması üzerine, Türkiye ile birlikte İhvan’ı destekleyerek Suudi Arabistan merkezli Körfez ülkeleriyle ters düştü. Uzatmayalım, ABD bölgede enerji politikaları açısından üç şey istiyor: 1. Çin’in bölgeden petrol ve doğalgaz alımlarını kontrol altında tutmak. 2. Bu amaçla İran’ı çevrelemek, yaptırımlarla köşeye sıkıştırmak, Katar’la ilişkisini koparmak ve Suriye’den çıkarmak. 3. Suudi Arabistan’ın dev petrol şirketi Aramco’yu New York Borsası’na sokmak. Kuzey Irak petrolü ile Mısır, İsrail ve Kıbrıs üçgenindeki doğalgaz konusu ise ayrıca önemli elbette... ABD’nin İran’ı kuşatma hamleleri ABD işte bu enerji çıkarları nedeniyle İran’ı teslim almaya çalışıyor. Peki, bunu nasıl yapacak? İran’ı kuşatarak: 1. ABD, İran’a karşı Arap NATO’su inşa ediyor. 2. ABD, İran’a karşı İsrailSuudi ArabistanMısır üçgeni kuruyor. Fakat Washington görüyor ki, bu iki hamle de İran’a karşı sonuç almaya yeterli değil. Terazinin kefesine Türkiye eklenmediği müddetçe İran karşıtı stratejinin sonuç alması mümkün değil. İşte bölgemizde Türkiye’yi ilgilendiren hemen her konu, ABD tarafından bu stratejinin gereği olarak kullanılmaya çalışılıyor. Reza Zarrab ve Halk Bankası konularından gümrük yaptırımlarına, dolar krizinden Rahip Brunson vakasına kadar hemen her konu bu ihtiyacın gereği olarak hem sopa hem de duruma göre havuç olarak kullanılıyor. AnkaraRiyadWashington üçgeninde pazarlık Son olarak, Kaşıkçı cinayeti de bu ihtiyaca göre değerlendirilmiş görünüyor. Günlerdir Ankara, Washington ve Riyad üçgeninde süren pazarlıklardan sonra Suudi Arabistan, resmi olarak 4 mesaj içeren bir açıklama yaptı: 1. Kaşıkçı arbedede öldü. 2. Bu süreçte “üstün dayanışma” örneği gösteren Türkiye’ye/AKP’ye teşekkür ederiz. 3. Olayın sorumlusu olan üst düzey istihbarat yöneticileri gözaltına alındı. 4. Bu olay nedeniyle İstihbarat Başkanlığı, Veliaht Prens Selman gözetiminde yapılandırılacak. Sonuçta ne mi olmuş oldu? İhvan nedeniyle gergin olan AnkaraRiyad ilişkilerine aşı yapılmış oldu! “Kral Selman’ı korumasak 2 hafta o koltukta oturamaz” diyen Trump’ın sopasının da katkısıyla Aramco’ya New York Borsası yolu açılmış oldu! Prof. Karafakıoğlu yaşatılıyor Bedri Karafakıoğlu’nun büstü İstanbul Beşiktaş’ta düzenlenen törenle açıldı Bakırköy’deki evinden çıkarken 20 Ekim 1978 tü açıldı. Törende konuşan Be Heykeltıraş Prof. Rahmi Aksungur’a şiktaş Belediye Başkan Veki teşekkür ediyoruz” diye konuştu. günü ülkücü katillerce pusuya düşürülerek katledilen, li Tahir Doğaç, “Kendisi, telekomünikasyon alanından de Prof. İdemen’e ödül bir dönem İTÜ rektörlüğü ya ğerli çalışmalar yapmış birisi. 2018 Ord. Prof. Bedri Karafakıoğ pan ve telekomünikasyon ala Birçok bilim insanını yetiştir lu Bilim Ödülü ise Prof. Dr. Mithat nında başarılı çalışmalara im di. Karafakıoğlu’nun mirasını İdemen’e sunuldu. İdemen konuş za atan Ord. Prof. Bedri Karafakıoğlu, önceki gün Be Prof. Karafakıoğlu sonsuza kadar koruyup sahip çıkacağız” dedi. Törende söz masında, “Bedri bey çok müstesna bir kişiliğe sahip, seçkin bir aydındı. şiktaş Belediyesi öncülüğünde dü alan oğlu Prof. Dr. Mehmet Karafakı Yaptığı işlerin tarihleri incelendiğin zenlenen törenlerle anıldı. Abbasa oğlu ise, “Bütün bu anma etkinlikle de ne kadar çok görevi bir arada ba ğa Parkı’nda Karafakıoğlu’nun büs ri ailemizi fevkalade mutlu etmiştir. şardığı anlaşılacaktır” dedi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Ortak nokta: Suriye’deki İran rahatsızlığı Washington’un en büyük rahatsızlıklarından biri de Rusya, İran ve Türkiye’nin oluşturduğu Astana üçlüsü. ABD’nin bu noktadaki kozu ise AKP’nin Şii karşıtlığı! Washington, AKP’nin İran’ın Suriye’deki varlığından rahatsız olduğunu bildiği için, şimdi buradan yüklenecek. Geçen haftaki Türkiye temaslarının ardından açıklamalar yapan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, işte tam da o noktaya işaret etti: “Türkler, Suriye’deki ana hedeflerimiz konusunda bizimle hemfikir. Bu hedefler İran’ın Suriye’den tamamen çekilmesi, çatışmaları hafifletmek ve siyasi süreci yeniden canlandırmak.” Fakat Türkiye’yi AKP’nin Şii karşıtlığına rağmen İran’a karşı konumlandırmak pek olası görünmüyor. AKP bu nedenle, ABD’nin 4 Kasım’da başlatacağı yaptırımlar karşısında “aşıyı” İran doğalgazında muafiyet, Körfez’den sıcak para ve Halkbank cezasında indirim gibi kazançlara çevirmeye çalışacak. BULMACA SEDAT YAŞAYAN ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com SOLDAN SAĞA: 21n//ile“EnSnaöekllüavmğeırc”iüşdlliabddiurerum1. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 hayvan hastalığı... Meyve koparmak için ucuna üçlü ya da dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık. 2 3 4 3/ Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu. 4/ 5 6 Kansızlık... Hatay ilinde bir ırmak. 5/ Güzel söz söyleme sanatı. 6/ Tantal elementinin 7 8 9 simgesi... “Samur” da denilen, kürkü değerli bir hayvan. 7/ Trabzon’un bir ilçesi... Havadaki su buharı. 8/ İzmir’in Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu... İzlanda’ya özgü bir tür güreş. 9/ Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı koruma altına alınan alan... Bir yerde biriken sıvıları boşaltmak için kullanılan boru ya da oluk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 REŞ İ D İ YE 2 İ RON İ OV A 3 T İ P ME İ M 4 AKAÇ PAT E 5 L RAD İ KAL 6 İ T VEFA E 7 NEFER İ YE 8 K İ L İ Z FA 9 KEŞAN ŞEV 1/ Doğu ile ilgili olan. 2/ Kumaşlardeki benek... Yunan mitolojisinde savaş tanrısı. 3/ Almanya ve Avusturya’da kullanılmış eski gümüş para... Ka yak. 4/ Kadın hapishanesi. 5/ Açık hava toplantısı. 6/ Yüce, yüksek... Kimyada basit şekerlerin genel adı... Bir nota. 7/ İtalyanca ve Latince sözcüklerin birbirine karıştırıldığı bir tür kaba güldürü şiiri. 8/ “İstanbul’un orta yeri / Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama” (Orhan Veli). 9/ Osmanlı ordusunda kullanılmış yüksek bir rütbe... Spor karşılaşması. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear