23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR ‘Çocuk Kitap Günleri’ başlıyor Bu yıl beşincisi düzenlenen “Kadıköy Belediyesi Çocuk Kitapları Günleri” 31 Ocak 4 Şubat tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde tüm çocuk ve genç misafirlere kapılarını açıyor. Çocuk Kitap Günleri’nde birçok konuk yazar, küçük okurlarıyla buluşacak. Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan ve toplam 23 yayınevinin katılımıyla gerçekleşecek programda söyleşi ve imza günleri, öykü canlandırma ve okuma atölyeleri gibi birçok etkinlik yer alacak. Çocuk Kitap Günleri 4 Şubat’a kadar Kozyatağı Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Salı 30 Ocak 2018 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN kultur@cumhuriyet.com.tr BİR KARŞI DURUŞ... 15 ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Usta oyuncu, hocaların hocası Zeliha Berksoy yeni bir oyunla sahnede. Bertolt Bercht’in şiirlerinden derlenen ve yine yazarın müziklerini Kurt Weill’in yaptığı ünlü müzikali “Üç Kuruşluk Opera”dan şarkıların da bulunduğu “İnsan Neyle Yaşar”, Kenter Tiyatrosu’nda tiyatroseverle buluşuyor. Dünyada ve ülkemizde yaşanan toplumsal olayları, savaşa karşı verilen mücadeleyi ve haksızlıkları anlatan bir karşı duruş niteliğindeki tek kişilik oyun, Brecht’in 120. doğum yılına da bir hediye niteliğinde. Oyunda, bugüne bire bir cevap veren şiirlerin, metinlerin ve şarkıların yer aldığı “İnsan Neyle Yaşar”ın düzenlemesi Server Acim’e, dramaturgisi Aylin Alıveren’e, çevirisi ise Yılmaz Onay’a ait. Şu anda yaşanan savaşlar, adaletsizlik, yoksulluk için “bizim ve dünyanın bu kötü ve garip hali” diyen Berksoy ile yeni oyununu, sanatı ve bugünün politikalarını konuştuk. n Oyunda günümüze göndermeler var. Sanki bugünü tarif ediyor gibi... Brecht, adalet meselesini gündeme getiriyor, ‘Halkın Ekmeğidir Adalet’ diye uzun bir şiiri vardır. Sonra ekmeğinden olmamak için giderek insanların ne kadar yozlaştıkları, yanlışı savunmak zorunda kaldıkları, sonunda yanlışın bir numaralı savunucusu oldukları ve fakat onun sonunda gene de o savundukları taraf tarafından bir köşeye atıldıkları anlatılıyor. Bunlar bizim yaşadığımız şeyler yıllar içinde. n Mesela iyilik meselesi var, sorular, sorgulamalar... İyilik meselesi, iyisiniz neye göre iyisiniz? Nasıl iyisiniz? Kime hizmet ediyorsunuz? Kimlerle dostsunuz? Kimlerin çıkarına hareket ediyorsunuz? gibi tabii sorgulamalar var. Nihayetinde de her metin çok değerli, mesela ilk başlangıcı “Yaşamak Karanlık Bir Çağda” diye başlıyor. Dolayısıyla bugün yaşamak diyeyim karanlık bir çağda... n “İnsan Neyle Yaşar”ı sahnelemeye ne zaman karar verdiniz? Çalışmalarınız uzun sürmüştür? Geçen yıl yazdan beri ben bunu dü Zeliha Berksoy’un yeni oyunu “İnsan Neyle Yaşar”, ülkemizde yaşanan toplumsal olayları, savaşa karşı verilen mücadeleyi ve haksızlıkları anlatan bir karşı duruş niteliğinde şünüyorum. Ya bitiyor. vaş yavaş bir dra n Bugünün sa maturji çalış nat politikasını ması oldu; Aylin nasıl buluyorsu Alıveren’le bir ma nuz? sa başı yaptık. Kos Tabii çok ta tümlerimizi yapan raflı buluyorum, Sadık Kızılağaç... sanatçılara ya Dekor olarak sade ni bunun için ce kanı düşündüm, yani sahnenin arkasında bir perde var ZebluihgaüBneürnkpsooylitiilkeaylaernıniıokyounnuuşntuukv.e de tiyatro, opera, senfoni, bale gibi bu sanat ve bu baştan sona çı kesimine ne yazık ki kanlı bir perde; kan sızıntıları var üze hiç itibar edilmiyor, onlar yok sayılı rinde. Ve oyunun ana konsepti bu, bu yor ve hatta rahatsız edici bir yokluk. nun üzerine şiirler, şarkılar geliyor. Bu çok acı verici bir şey; bu bizi çağ Ondan sonra büyük projeksiyonlar ge daş dünyadan çok uzaklaştırıyor. Çağ liyor yani bütün sahneyi kapsayan, ba daş dünya demek köprüler yapmak, bil zı yerlerde ben projeksiyonun içinde gisayarlar getirmek falan demek de kalıyorum. Yani ben istedim ki çok bü ğil, onlar zaten altyapı hizmetleri. Çağ yük kanlı bir perdenin içinde ben oyun daşlık demek başta sanat, ondan sonra cu olarak daha ufak kalayım, yani böy spor ve başka şeyler gelebilir ama çağ le bir proporsiyon olsun istedim. Ve daşlık demek sanat demek. Size dün mesela Hitler faşizmini anlatan ensta yanın kapısını açacak olan şey sanattır lasyon şeklinde, yoksulluğu anlatan bü başka bir şey değil, ve bilim; sanat ve yük projeksiyonlar var. En sonunda da bilim. Şimdi böyle olunca tabii bilim in sahnede büyük bir atom bombası patlı sanlarının durumunu da bilmiyorum, yor ve bu atom bombasının içinden, ço oranın da pek parlak olduğunu zannet cuklar var atomdan kaçan oyun orada miyorum. Üniversiteler, eğitimler zaten ortada, ama sanatçıların durumu... Yani dışlanmış desem, en güzeli küçümseniyorlar. Yani bu asla kabul edilecek bir şey değil. ‘Sanatçılar küçümseniyor' n Geçmişten bugüne ne değişti peki? Tamam 50’ler 60’lar bizde sanatçılar gayet iyiydi özellikle tiyatro sanatçıları ama 70’ler 80’ler özellikle şu 1520 yıldır yeni kuşak öyle bir büyük enerji koydu ki. Yani bunu nasıl görmüyorlar bomba gibi patladılar; tiyatroda varlar, küçük salonlar, büyük salonlar her yerde oynuyorlar. Opera sanatçılarımız bizim hepsi birer uluslararası yıldız ben bunu öylesine söylemiyorum, bilerek söylüyorum, takip ediyorum. Çünkü biz biliyorsunuz opera ödülleri de veriyoruz, Atatürk’ün anısına; ilk operayı 1934’de oynattığı için Özsoy Operası’nı, her 19 Haziran’da biz Semiha Berksoy Opera Vakfı Opera Ödülleri veriyoruz ve bu ödülleri alanların hepsi yurtdışında, Viyana, Salzburg’da oynuyor... Berlin’de ben bir tanesini gördüm Deutsche Opera’da bizim sopranomuzun programda ismi vardı ve fotoğrafı var, bunlar öyle kolay işler değil. Almanya’nın birçok şehrinde oynuyorlar ve çok başarılılar, buradakiler de çok başarılı... Ama bu kadar görmezden gelmek, bu kadar elinin tersiyle itmek; maddi ve manevi olarak büyük bir baskı ve aşağılama altında tutmak hiç kimsenin hakkı da değil haddi de değil. Tiyatro sanatçıları aynı şekilde, enstrüman, piyanistler, kemancılar hepsi yurtdışında gidiyorlar konserler veriyorlar ama burada işte duyulmuyor, bilinmiyor.. n Geçen sene size verilen ödeneği geri vermiştiniz, bu sene? Evet, Kültür Bakanlığı’ndan bu sene çok küçük bir ödenek aldık. Geçen sene bir ödenek vermişlerdi onu ben geri gönderdim, komik bir şeydi yani yakışmayan bir şeydi. Bu sene de ona benzer bir şey gönderdiler. (Oyun, 10 Şubat’ta ve 1 Mart’ta saat 20.30’da Kenter Tiyatrosu’nda, 19 Şubat’ta saat 20.00’de Cevahir Sahnesi’nde sahnelenecek.) Boris Mikhailov’un sergisi Galeri Artist’te Ukraynalı fotoğraf sanatçısı Boris Mikhailov’un kişisel sergisi bugünden itibaren Galeri Artist’te ziyaretçileriyle buluşacak. Sergi, Mikhailov’un 1960’lardan bu yana ürettiği fotoğraf çalışmalarında kullandığı ironik ancak esprili bir bakış açısından izler taşıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve komünizm sonrasında, bireylerin yaşadığı zorlukları kışkırtıcı bir bakış açısı içinde fotoğraflayan sanatçının yapıtları birer belge değerinde görülüyor. 79 yaşındaki sanatçının 11 adet fotoğraf çalışmasının yer aldığı sergi Galeri Artist Gümüşsuyu’nda 7 Mart’a kadar görülebilir. Soldaki, 60 ihtilalinin Milli Birlik Komıtesi üyesi Alparslan Türkeş. diğeri ise İsrail başbakanı Şimon Perez. Uğur Günyüz’den eskilerden yeni sergi Uğur Günyüz’ün “Siyaset/Sanat/İnsan” adlı fotoğraf sergisi bugün saat 19.00’da açılacak. Siyah beyaz fotoğrafların sergilendiği sergi 5 Şubat’a kadar Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde görülebilir. Sergide 80’li ve 90’lı yıllara ait; Kenan Evren’den Bülent Ecevit’e, Tansu Çiller’den Necmettin Erbakan’a, Süleyman Demirel’den Turgut Özal’a, Alparslan Türkeş’ten Recep Tayyip Erdoğan’a kadar siyasetçilerin, Yıldız Kenter’den Münir Özkul’a, Zülfü Livaneli’den Levent Kırca’ya sanatçıların fotoğrafları bulunuyor. Sergi, Bakırköy Belediyesi ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği’nin katkılarıyla gerçekleşecek. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ ‘Genç Caz’ konserleri için başvurular başlıyor İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Garanti Bankası sponsorluğunda temmuz ayında gerçekleştirilecek 25. İstanbul Caz Festivali, genç caz müzisyenlerini festivale katılmaya çağırıyor. İstanbul Caz Festivali kapsamında bu yıl 16. kez düzenlenen “Genç Caz” konserleri için başvurular başladı. Türkiye’de amatör veya yarı profesyonel olarak müzikle ilgilenen genç müzisyen ve topluluklara festival programında yer alabilecekleri bir platform oluşturan Genç Caz, 30 yaş altı müzisyenleri teşvik etmeyi ve profesyonel müzik dünyasına hazırlamayı amaçlıyor. Genç Caz’a katılmak isteyen müzisyenler ve topluluklar başvurularını iksv.org/genccaz adresinde yer alan online başvuru formunu doldurarak yapabiliyor. Başvuru formunun, dosyaları içeren bağlantı ile beraber en geç 4 Mayıs Cuma günü saat 17.00’ye kadar gönderilmesi gerekiyor. Oyuna bir engel de Twitter’dan Atay’ın ‘Sadece Diktatör’ün metnini canlı olarak okuyacağı hesabı dün askıya alındı OHAL ve “güvenlik sorunu” gerekçesiyle sahnelenmesi yasaklanan Barış Atay’ın “Sadece Diktatör” oyununa bir yasak da Twitter’den geldi. Salon yasağına tepki olarak dün akşam Türkiye’nin birçok yerinden “Diktatörü Okuyoruz” etkinliği gerçekleştirildi. Ancak etkinlik kapsamında Atay’ın oyunun sözlerini canlı olarak okuyacağı twitter hesabı askıya alındı. Onur Orhan’ın Barış Atay yazdığı, Caner Erdem’in yönettiği ve Barış Atay’ın sahnelediği ‘Sadece Diktatör’ oyunu şimdiye kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Art vin ve Kocaeli’de yasaklandı. Kadıköy Tiyatrolar Platformu geçen günlerde yasağa tepki olarak 29 Ocak’ta saat 20.30’da Türkiye’nin birçok yerinde “Sadece Diktatör” oyununun metnini okuma etkinliği gerçekleştirileceğini duyurmuştu. Kadıköy Emek Sahnesi başta olmak üzere Türkiye genelinde, ‘#DiktatörüOku yoruz’ adıyla yapılan etkinlikle oyun birçok şehirde okundu. Oyunun okunmasına çok sayıda tiyatro oyuncusu destek verdi. Etkinlik kapsamında Barış Atay’ın da oyunu Twitter üzerinden okuması planlanıyordu. Ancak Atay’ın canlı yayına başlayacağı sıralarda, 1 milyon 100 bin takipçisi bulunan Twitter hesabı askıya alındı. Atay, yoğun şikâyet sonucu hesabının askıya alındığını belirterek, “Hesabım demek ki çok etkili. Onları korkuttuğu için hesabımı askıya aldılar” dedi. Okuma etkinliğinin ardından konuşan Atay, “Sade ce Diktatör’ü okuduk hep beraber. Sanat engellenemez” ifadelerinde bulundu. l Haber Merkezi ‘Memleketimden Kadın Manzaraları’ Tiyatro üstüne araştırma ve incelemeleriyle yakından tanıdığımız Zehra İpşiroğlu, son yıllarda yine tiyatro odaklı ama farklı bir alana yöneldi. Üç yıldır Bakırköy Belediye Tiyatrosu repertuvarında olan “Lena, Leyla ve Ötekiler” oyununda, geçen yıl Duygu Asena ödülünü alan “Haneye Tecavüz” adlı belgesel romanında ve “Özgürlük Yolları”, “Aydınlanan Yollar”, “Tabular, Korkular, Kadınlar” kitaplarında toplumsal cinsiyet üzerinde duruyor. 2017 sonunda Mitos Boyut tarafından basılan “Memleketimden Kadın Manzaraları” adlı oyununda da bu ülke topraklarında kadının maruz kaldığı şiddeti ele alıyor İpşiroğlu: “Bu oyunla memleketimde olup bitenleri, insanı giderek kıskaç altına alan baskıcı ve otoriter bir sistemi yine kadınlar açısından vermek istedim” diyor. “Çünkü bu sistemin altında en çok kadınlar eziliyorlar. Onların yaşadıklarını gündeme getirdiğimizde yaşadığımız toplumla ilgili ipuçları kendiliğinden ortaya çıkıyor.” Cehalet ve şiddet Aslında ipuçlarının izini sürmeye gerek bırakmayacak kadar açık her şey. Edward Bond’un sokaklara dökülen şiddet ile yönetim arasında kurduğu ilişkiyi düşünmeden edemiyorum. Erkek egemen bir toplumda, cehaletin giderek prim yaptığı ve hatta ödüllendirildiği bir toplumda cinsiyet ayırımcılığı ve kadına şiddet tırmanıyor. Her gün okuyoruz, izliyoruz, dinliyoruz kadın cinayetlerini, kız çocukların nasıl gebe bırakıldıklarını... Ya da beyinleri örümcek ağlarıyla örülmüş sözde din adamlarının ya da sözde öğretmenlerin çıkıp kılık kıyafetleri nedeniyle küçük kız çocuklarını, genç kızları nasıl da utanmadan suçladıklarını okuyoruz... Ve bütün bunlar, kadına Atatürk devrimleriyle seçme ve seçilme hakkını 1934 yılında veren laik Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanıyor... Bugün, çevremiz adeta sarılmış cehalet, şehvet ve şiddetle... Son dönemlerin eğitim politikalarının, yaşanan ekonomik ve sosyal çalkantıların sonuçlarıdır toplum olarak içinden geçmekte olduğumuz bu süreç... Belgeler, gerçekler Zehra İpşiroğlu, “Kadına karşı şiddet konusunu ele alan bu oyun, belgelerden yararlanılarak yazıldı” diyor. Anlatılan olayların doğrudan gerçeklere dayandığını ya da kurmacanın katkısıyla gerçeklere gönderme yaptığını belirtiyor. Oyunda karşımıza çıkan üniversite öğrencisi Eylül’den ev hanımı Kader’e, Polis Memuru’na, Muhafazakâr Yaşam Koçu’na ya da barkovizyonda izlediğimiz, şiddet olaylarıyla yakındanuzaktan ilintili, kişilere kadar hepsi de bir biçimde yabancısı olmadığımız tipler. Yazar, güç koşullarda yaşayan kadınların öykülerini dinleyerek kaleme almış “Memleketimden Kadın Manzaraları”nı. Baskıcı bir sistemde kadınların nasıl oradan oraya savrulduklarını göstermeye odaklanırken de sistemi besleyen ideolojileri ortaya çıkarmayı amaçlamış... Bunu yaparken kara mizahtan yararlandığının altını çiziyor. “Özellikle dil güldürüsü, dilin bir baskı aracına dönüştürülmesi, sözgelimi kavramların içeriğinin boşaltılması, çarpıtılması, değiştirilmesi, anlamlarının tersine çevrilmesi, güdümleme, demagoji gibi öğeler kendi içinde kara mizahı barındırıyor.” Ve son olarak, “Memleketimden Kadın Manzaraları”nı Almanca yeniden yazdığını söylüyor Zehra İpşiroğlu. Oyunu Viyana’da Thomas Sesler Ajans ve Yayınevi satın almış. Adını “Namusunuzu Koruyun! (Hütet Eure Ehre)” olarak değiştirmiş... Umalım ki oyunun yolu açık olur Türkiye’de ve yurtdışında... Fabri’nin filmleri Akbank Sanat’ta Akbank Sanat, şubat ayın da Macar Kültür Merkezi’nin katkılarıy la Macar ve dünya si nemasının en önem li yönetmenlerinden Zoltán Fábri’nin film lerine ev sahipliği yapacak. Macarca oriji ‘Atlıkarınca’ nal ve Türkçe altyazılı olarak ücretsiz izlenebilecek etkinlikte; 6 Şu bat Salı günü “Atlıkarınca”, 8 Şubat Perşembe günü “Cehennemde İki Devre”, 15 Şubat Per şembe günü “Pal Sokağı Çocukları”, 20 Şubat Salı günü “Beşinci Mühür” ve 27 Şubat Salı gü nü “Macarlar” filmleri izleyicilerle buluşacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear