25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 28 Ocak 2018 10 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Bebeğiyle hücrede5 aylık hamile Neslihan Karyemez, barış çağrısı yapan bildiri dağıttığı için tutuklandı Tek sorulu, ama önemli bir test Diyelim gazetecisiniz ve bir yazı yazmanız gerekiyor. Ya da okursunuz, ilgi duyacağınız bir konu arıyorsunuz... Ya da televizyonun karşısındasınız ve elinizde uzaktan kumanda aygıtı ile haber kanalları arasında zaplayıp zıplıyorsunuz. Ya da size “Geçen haftanın en önemli olayı neydi” diye soruldu... Aşağıdaki seçeneklerden hangisini işaretlerdiniz? Bir: Afrin harekâtındaki güncel gelişmeler... İki: Şubat başında kurultaya hazırlanan CHP’de genel başkanlık yarışı ve PM üyeliklerine ilişkin kulis bilgileri. Üç: HDP’de Selahattin Demirtaş’ın yeniden eşbaşkan adayı olabileceğine ilişkin gelişmeler... Dört: Metal işkolunda 130 bin işçiyi kapsayan grevin “Milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle yasaklanması... Beş: Davos’ta Trump’un yuhalanmasına yol açan konuşması... Hangi seçeneği işaretlediniz? HHH Yakın çevremde küçük bir deneme yaptım. Kimse dördüncü seçeneği işaretlemedi... “Yakın çevre” dediğime göre iyi tanıdığım kadın ve erkekler demektir? Aynı testi onlara 70’li yıllarda uygulasaydım duraksamadan dördüncü seçeneği işaretlerlerdi... Peki, bugün niye dördüncü seçeneği işaretlemediler? Siz de hangi seçeneği işaretlediğinize bakarak bu soruya cevap arayın bence. Böyle yapın çünkü cevap önemli. AKP’nin hak hukuk, din iman üstüne ha bire nutuk atıp, sıra işçi ile işveren, emekçi ile kapitalist arasında tercih yapmaya gelince gözünü bile kırpmadan patronlardan yana saf tuttuğunu biliyoruz. Din iman, şehit gazi, namaz niyaz nutuklarıyla kitlelerin karşısına çıkanların aslında “serbest piyasa tanrısı”na taptıkları artık herkesin bildiği bir sır. Yani sorunun cevabını AKP’de aramanın âlemi de yok, anlamı da... HHH Metal işkolunda 130 bin işçiyi kapsayan toplusözleşme sürecinde sona gelindi. Kara ünlü MESS uzlaşmaya yanaşmayınca grev kararı alındı ve AKP iktidarı kendinden bekleneni yaptı ve grevleri, “milli güvenliği bozucu nitelikte” diye kargaların bile güleceği bir kılıf uydurup yasakladı. Yani grev yüzünden otomobil, buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon aygıtı, inşaat demiri, yassı demir, bakır kablo, çorba kepçesi, çatal, kaşık, bıçak, çengelli iğne üretimi aksarsa milli güvenliğimiz bozulurmuş... Ülkenin yazılı ve görsel medyasının ana akım denen kesiminden çıt çıkmadı. Buna şaşmadık. Ancak her konuda, mesela okul kantinlerinde haremlik selamlık uygulamasına filan ilişkin görüş açıklayan sivil toplum örgütlerinden de ses çıkmadı. (Çıktı da ben duymadıysam şimdiden özür dilerim.) HHH Yani sorunun cevabını AKP’de, şunda bunda değil, kendimizde aramamız gerektiğinde ısrar ediyorum. 130 bin metal işçisi greve çıkacakken grev yasaklandı ve bu, ülke çapında bir tepki patlamasına yol açmadı. Neden? 1970’lerde “DGM’yi ezdik sıra MESS’de” sloganıyla alanları çınlatan işçilerin sesleri hâlâ kulaklarımda yankılanırken bu soruyu sormadan edemedim. Not. Hem de önemli not: Sorunun tek cevabı olmadığını, çok karmaşık ve çok yönlü cevaplar taşıdığını biliyorum. Ama bu, onun önemli ve mutlaka cevaplanması gereken bir soru olduğu gerçeğini değiştirmiyor... Emek Partisi (EMEP) üyesi Neslihan Karyemez, önceki gün, İkitelli’de Afrin ope rasyonuna dair barış çağrısı ya pan bildiriyi dağıttığı için İstan bul 11. Sulh Ceza Hâkimliği’nce “Terör örgütü propagandası” yap tığı iddiasıyla tutuklandı. Bakır köy Cezaevi’ne konu lan Karyemez, yakla şık beş aylık hamile. Karyemez’in kullan dığı ilaçlar, mesai sa SEYHAN AVŞAR ati olmadığı gerekçesiyle içeri alınmadı. Anne Elif Karyemez ise gözyaşları içerisinde, “Kızım hamile ve riskli bir süreçte... Ceza evi koşullarında hamileliğinin de vam etmesi mümkün değil” dedi. Kızının EMEP üyesi olduğunu hatırlan Elif Karyemez, “EMEP, ya sal bir parti. Dağıtılan bildi dük. ‘Mesai saati dışında ri de yasal. Siyasi partilerin yız’ deyip almadılar. Dün dağıttıkları bildiriler zaten de avukatımız aracılığıyla belirli izinlerle çıkıyor. Kı ilaçları yine yolladık. Yi zım yasal bir bildiri dağıttı ne almamışlar” dedi. ğı için tutuklandı. Terör ör Kızının tutuklandığını gütü propagandası yapmak öğrendiğinde ağlama kri la suçlandı. Barış içerisin zi geçirdiğini belirten Kar de yaşanmasını istemek na yemez, “Kızım hamile ol sıl propaganda olur? Bu ol duğunu öğrendiğinde duy sa olsa bir eleştiridir” diye konuştu. Neslihan Karyemez guları karışıktı. Böyle bir dünyaya çocuk getirmenin ‘İlaçları alınmadı’ çok zor olduğunu bilerek, hissederek çocuğunu dünyaya getirmeye ka Karyemez, kızının kan ve vita rar verdi. Kızım birkaç ay sonra an min ilaçları kullandığını söyleye ne olacak. Bir annenin barış istemesi rek, beşinci aya yaklaşan hamileli kadar normal ne olabilir? Hiçbir an ğinin de riskli bir aşamadan geçti ne savaşın ortasına bir çocuk getir ğine dikkat çekti. Karyemez, “Kızı mek istemez. Ben de anneyim. Bizler mın kendisi için ve bebeği için bu de barış istiyoruz. Kızım bir an evvel ilaçları kullanması şart. İlaçları tu serbest bırakılsın” diye konuştu. tuklandığı gece cezaevine götür l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Barışı savunmakMemüdede Mezarlığı’ndaki anma törenine Şerafettin Atalay’ın yakınları, dostları ve yoldaşları katıldı. haktır, görevdir’ TİP’Lİ ŞERAFETTİN ATALAY KATLEDİLİŞİNİN 47. YILDÖNÜMÜNDE ANILDI MEHMET MENEKŞE TİP Amasya İl Başkanı Şerafettin Atalay, evinin önünde karanlık güçler tarafından katledilişinin 47. yıldönümünde mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Memüdede Mezarlığı’ndaki anma törenine TÖS ve TÖBDER eski başkanı Ali Şimşek, Şerafettin Atalay’ın kardeşleri Mustafa, Yavuz, Abdurrahman Atalay, ismini taşıyan yeğeni Sosyal Haklar Derneği Genel Sekreteri avukat Şerafettin Can Atalay, TİP kurucusu ve genel merkez yöneticisi Can Açıkgöz, TİP kurucularından Naci Eren’in oğlu Bahri Eren, Amasya EğitimSen Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Tilkicioğlu, İstanbul ve Ankara’dan gelen arkadaşları ve partililer katıldı. Anma etkinliğine katılanlar Şerafettin Atalay’ın mezarına karanfil bırak tı, saygı duruşunda bulundu. Polisin anma etkinliğini iki kamera ile görüntülemesi dikkat çekti. Şerafettin Atalay’ın kardeşi Mustafa Atalay, “60’lı yıllarda Anadolu’nun bu toprağında bir grup insan sosyalizm mücadelesine başladılar. Bu mücadele Behice Boran hocamızın söylediği gibi uzun soluklu bir mücadeledir. 47 yıl önce partili büyüğüm, il başkanım Şerafettin Atalay’ı bir pusu ile katlettiler. Biz 47 yıl sonra yine Şerafettin Atalay ile birlikteyiz” dedi. Şerafettin Atalay’ın dava arkadaşları adına konuşan Şenol Tiryaki “Onun ve arkadaşlarının Amasya’da var ettikleri dünyanın, yaşamı döndüren çarkın, emeğin farkına vardırış mücadelesi gelişerek sürüyor. Bugün o mücadelenin ne kadar önemli olduğunu daha bir açıklıkla görüyoruz” dedi. Çiğdem Atalay ise “Ocak ayı ülkemiz için, demokrasi yolunda yitirdiklerimiz, biz geride kalanlar ve mücadeleye devam edenler için karanlık bir ay. Şerafettin Atalay, Mustafa Suphi, Hrant Dink, Uğur Mumcu, hep ocak ayında susturuldu. Biz geride kalanlar, farklı sesler çıkarmaya devam ediyoruz, edeceğiz” dedi. Karanlıktan çıkacağız Can Atalay ise “Bugün Türkiye’de 1960’larda yaşanan eşitlik, özgürlük mücadelesinin kıymetini bir kere daha anlıyoruz. Bu ülkenin insanları bu karanlıktan da çıkacaktır. Hukuken Türkiye’nin taraf olduğu ekonomik ve sosyal haklar sözleşmesinin 20. maddesi kapsamında yasaklanan, savaşı kışkırtmak, savaşı savunmaktır. Barış demek, barışı talep etmek, barışı savunmak haktır, görevdir” dedi. l AMASYA Kıbrıs’ta ‘barış’ için yürüdüler Kuzey Kıbrıs’ta yayımlanan Afrika gazetesinin Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonuyla ilgili attığı manşet sonrasında saldırıya uğraması, Lefkoşa’da protesto edildi. Barış ve Demokrasi Yürüyüşü adıyla düzenlenen eylemde, “Barışa, Demokrasiye, Toplumsal Varlığımıza Sahip Çıkacağız” pankartı açıldı. Alanda Sendikal Platform adına yapılan konuşmalarda, barış, sevgi ve hoşgörü ortamının yerini linç ve saldırı kültürüne bırakmasına izin verilmeyeceği vurgusu yapıldı. Evrensel’in Lefkoşa’dan aktardığına göre, toplanma alanı yakınındaki provokasyon girişimi amacına ulaşmadı. l Haber Merkezi Kayıp yakınları: Barış istemek suç değildir İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın” sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 468’incisi İHD şube binasında gerçekleştirildi. Eyleme kayıp yakınları ve İHD yöneticileri katılırken kayıpların ve faili meçhul cinayetlere kurban gidenlerin fotoğrafları taşındı. İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Orhan, “Barış istemek suç değildir. Annelerimiz buradan her defasında barış taleplerini ve barış çığlıklarını dile getiriyorlar. ‘Bizim canımız yandı. Biz evlatlarımızı kaybettik. Başka kimsenin canı yanmasın. Savaş istemiyoruz. Bizler barış istiyoruz’ diye haykırıyorlar. Maalesef geldiğimiz noktada barış istemek suç sayılıyor. Ancak barış istemek suç değildir. Anneler barış istiyorsa, başka annelerin canının yanmasını istemiyorsa ve barış diyorlarsa bu suç değildir. Bizler de insan hakları savunucuları olarak barışı istemek suç değildir diyoruz” dedi. l Yurt Haberleri HİÇBİR ANNE EVLAT ACISI YAŞAMASIN Cumartesi Anneleri’nin 670. hafta eylemi Galatasaray Lisesi’nin önünde gerçekleştirildi. Açılan “Failler belli, kayıplar nerede?” pankartının üzerine karanfil koyan Cumartesi Anneleri, Mehmet Şirin Maltu dosyasının akıbetini sordu.Kardeşinin kemiklerinin teslim edilmesini isteyen Perihan Maltu, “Kardeşim 17 yaşında evden alındı. Mezarı yok, bugün kemikleri yok. Biz onun kemiklerini, mezarını istiyoruz” diye konuştu. Askerlerin, oğlunu elleri ve ayakları bağlı, kafasına çuval geçirilmiş halde köye geri getirdiklerini, saatlerce darp ettikten sonra tekrar götürdüklerini belirten anne Sabriye Maltu, “Oğluma ne olduğunu bilmek istiyorum. Başında dua edeceğim bir mezarı olsun. Onu kaybedenlerin bize yaşattıkları bu zulmün hesabını vermesini istiyorum. Adalet istiyorum. Barış istiyorum. Hiçbir anne evlat acısı yaşamasın istiyorum” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Ölüm değil yaşam KESK Mersin Şubeler Platformu tarafından Özgür Çocuk Parkı’nda düzenlenen basın açıklamasında “Haksız hukuksuz işten atılan KESK üyeleri işlerine iade edilsin” ve “OHAL değil, demokrasi istiyoruz” pankartı açıldı, “İşimizi geri istiyoruz”, “Semih Özakça, Nuriye Gülmen onurumuzdur” ve “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı. SES Mersin Şube Eşbaşkanı Özge Göncü, Afrin’e yönelik harekâta tepki gösterdikleri için Türkiye’de son bir haftada yaklaşık 200 kişinin gözaltına alındığını belirterek, “Halklar kan ve gözyaşı değil, özgürlük ve barış istiyor. Ölümü değil, yaşamı savunmak, savaşı değil, barışı savunmak suç değildir. Savaşa hayır dediği için gözaltına alınan ve tutuklanan tüm arkadaşlarımız bir an önce serbest bırakılmalıdır” dedi. 78 YAŞINDA CEZAEVİNDE Sise Nine kötüleşiyor Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nden Tar sus T Tipi Kapalı Cezaevi’ne ring aracıyla üç günde gö türülen 78 yaşındaki Si se Bingöl’ün sağlık duru mu her geçen gün kötüye gidiyor. Bingöl’ün kızı Has bike Kanmaz, Mezopotam Sise Bingöl ya Ajansı’na yaptığı açıklamada, annesiyle geçen çar şamba günü telefonla konuştuklarını belir terek, “Sesi zar zor çıkıyordu, sürekli orada yaşadığı sıkıntılardan söz etti. Orada ne ka dar dayanabileceğini bilmiyoruz. Dişleri tak maydı. Üst dişleri parçalanmış. Yemeği dahi zor yuttuğunu söyledi. Doktora gitmiş ‘Se ni ancak Ankara’ya gönderebiliriz’ demişler. Muş’tan Tarsus’a götürülürken 3 gün bo yunca ring aracında tutulduğu için gitmem demiş” ifadelerini kullandı. Annesine koğuş arkadaşlarının baktığı nı anlatan Kanmaz, “Annem hastalıkları için doktora gidince ilaç verip gönderiyorlar. Çok duygusaldır. Telefonda ‘Çok öksürdüğüm için ne ben yatıyorum ne de koğuştaki arka daşlarımı yatırıyorum. Gece yarısı uyanıp ilaç veriyorlar, ıhlamur kaynatıyorlar. Ne yapaca ğımı bilmiyorum, Bu hastalıklarım yüzünden onları rahatsız ediyorum” dedi. Bunları duy duktan sonra iyice içim parçalandı. Elimiz kolumuz bağlı bir şekilde onun yaşadıklarını dinliyoruz. Ne zaman arasa kardeşimle otu rup ağlıyoruz. Artık o dört duvara dayanması çok zor. Lütfen herkes bu çığlığımızı duysun” diye konuştu. l Yurt Haberleri Keskin bırakılsın İstanbul İHD Hapishane Komisyonu, hasta mahpus Ufuk Keskin için, Galatasaray Lisesi önünde 305. F oturma eylemini gerçekleştirdi. Basın metnini okuyan Neriman Çelik, “1998’de tutuklanan hasta mahpus Ufuk Keskin, 12 yaşından beri tip 1 diyabet hastasıdır” dedi. Keskin ile aynı hücrede kalan arkadaşı Hüseyin Süngü’nün mektubunu okuyan Çelik, “Hücrede 9 kişi kalıyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası rutin kontrollerine gönderilmemiştir. Hapishane idaresi Keskin’in sağlığı için alması gereken ürünlere ulaşmasına engel oldu, olmaya devam ediyor. Komaya girdiğinde felç olma veya hayatını kaybetme riski ile karşı karşıyayız” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Deniz Naki dönmüyor Almanya’da 8 Ocak’ta kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısına uğrayan Amedspor kaptanı Deniz Naki, güvenlik endişeli nedeniyle Türkiye’ye dönmeyeceğini açıkladı. Alman Der Spiegel’e konuşan Naki, Amedspor ile olan sözleşmesini feshedip Almanya’da kalmak istediğini belirtti. Naki’nin avukatı Stephan Kuhn “Deniz Naki’nin bu kararı alması kolay olmadı” derken, kararı Deniz Naki’nin ailesi ve çevresinin aldığını söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear