22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 25 Ocak 2018 haber 4 TASARIM: EMİNE BİLGET Yerele ittifak hamlesi Sanıldığından daha karmaşık Afrin operasyonu önemli bir sorunla karşılaşmadan sürüyor. Uzmanlar, TSK’nin üstün ateş gücü ve arazinin durumu dolayısıyla PKKPYD’nin ilk üç aşamada fazla dayanamayacaklarını, sorunun olsa olsa dördüncü aşama olan meskun mahallerdeki çatışmalar sırasında ağırlaşabileceğini belirtiyorlar. Cepheden gelen haberler de hava saldırıları ve onları izleyen kara harekâtının planlandığı şekilde gelişmekte olduğunu bildirmektedir. Cepheden gelen haberler derken, bir noktanın üzerinde durmak gerek. Barış Terkoğlu’nun odatv’de yazdığına (Emre Kongar da haberi çok yerinde bir davranışla köşesine almış) göre, Başbakan Yıldırım’ın Vahdettin Köşkü’nde medya yöneticileriyle yaptığı görüşmede operasyona ilişkin haber ve yorumlarda dikkat edilmesini istedikleri hususları sıralarken söyledikleri, ciddi bir sansür uygulanacağı izlenimini uyandırmaktadır. Yabancı ajansların haberlerini yansıtırken Türkiye’nin milli menfaatlarının gözetilmesi, konuya dair Türkiye’ye karşı olumsuz yargı yaratacak kişilerden görüş alınmaması, yabancı basında yapılan operasyon haberlerinin ulusal basına aynen taşınmaması, PKK/PYD’nin moralini yükseltecek haberlerin yapılmaması, yurtiçinde PKK ve uzantısı siyasi oluşumların Afrin operasyonuna karşı düzenleyeceği eylemler ve açıklamaların ön plana çıkarılmaması gibi çok sübjektif değerlendirmelere yol açabilecek olan hususların ve hele hele operasyon sırasında görevlendirilmiş olan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ile AKP Sözcüsü Mahir Ünal ile temas kurularak doğru bilgiye ulaşılması (hadi Hükümet Sözcüsünü anladık da, AKP Sözcüsü de ne oluyor?) önerisinin tüm demokratik kamuoylarında sansür olarak algılanması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu olay her yerde “Türk kamuoyu, operasyon konusunda sadece AKP iktidarının istediklerini öğrenebilecek” şeklinde yorumlanacaktır. HHH Görülüyor ki operasyon süresince basının durumu epey karmaşık olacaktır. Suriye’deki gelişmeler için de durum pek farklı değil gibi görünüyor. Başbakan Yıldırım, Suriye operasyonunun Suriye’nin toprak bütünlüğü hedefine yönelik olduğunu açıkladıktan sonra, Suriye makamları ile dolaylı yoldan temas halinde olduklarını da “ihsas etmiştir.” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise şehit Piyade Astsubay Musa Özalkan’ın cenaze töreninde, Zeytin Dalı operasyonuyla ilgili olarak, “Bu operasyonu milletimiz ve ÖSO ile birlikte kazanacağız” derken, işin en can alıcı noktasına parmak basmıştır. Burada “Operasyon başarıya ulaştıktan sonra, bu Özgür Suriye Ordusu birliklerinin mensupları ne olacaklar, Suriye’de kalmaya devam mı edecekler” sorusu geliyor gündeme. Önce ABD ile Türkiye’nin birlikte, sonra Türkiye’nin tek başına eğitip donattığı, Esad’ın sürekli olarak dinci terörist grup olarak suçladığı silahlı güçlerin ülkeye yerleştiği bir durumda Şam’ın denetimi tam olarak gerçekleşemeyeceğine göre, Suriye’nin toprak bütünlüğü nasıl sağlanmış olacak? Böyle bir gelişmeye Esad ve Putin nasıl razı gelecekler? Tarafların pozisyonları birbirlerine bu kadar zıt iken, Ankara ve Şam’ın temaslarından nasıl bir sonuç beklemek mümkün olacak? Moskova ile Ankara’nın içeriği bilinmeyen görüşmelerinde Rusya’nın Afrin harekâtına yeşil ışık yakmasının karşılığı olarak, Türkiye’nin de Lavrov’un açıklamasında belirttiği Soçi’de masada Kürtlerin de bulunması oldu bittisine boyun eğdiği anlaşılmaktadır. Bu gelişme Moskova’nın Ankara’yı hiç değilse şimdilik bölgedeki Kürt realitesini kabule ikna ettiği şeklinde yorumlanabilir. Ama burada da durum sanıldığından daha karmaşıktır. Rusya ile Türkiye’nin Kürt realitesinden anladıkları ve çıkardıkları sonuçların birbirlerinden çok farklı olmaları, çok kırılgan bir duruma yol açıyor. Bu durum, Zeytin Dalı operasyonunun sonunda ne kadar süreceği belli olmayan pamuk ipliğine bağlı bir dengenin doğmasına yol açmayacak mı? Görülüyor ki, Suriye cephesinde her şey sandığımızdan daha karmaşık. Canpolat’a onur ödülü İstanbul Barosu Yaşam Boyu Onur Ödülü, mesleğinin ve hukuk mücadelesinin 60. yılında, avukat Müşür Kaya Canpolat’a verilecek. Canpolat’a ödülü 27 Ocak Cumartesi günü İstanbul Barosu’nda düzenlenen törende sunulacak. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, İstanbul Barosu Başkanı avukat Mehmet Durakoğlu’nun konuşmacı olarak katılacağı tören, saat 17.00’de başlayacak. Şair tiyatrocu Orhan Alkaya’nın da şiir okuyacağı gecede, Mimar Sinan Kontrabas Quartet, konser verecek. Baro Başkanı Durakoğlu, “Canpolat’a ödülünü sunacağımız gecede birlikte olmaktan kıvanç duyarız” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet AKP ve MHP’nin ittifak komisyonu, yerel seçimler için de yöntem geliştiriyor. Her yerde avantajlı olmak için belediyeler ‘şekillendirilecek’ AKP ve MHP’nin adını ‘Milli Mutabakat Komisyonu’ olarak belirlediği ve seçime yönelik ittifak modellerinin görü şüldüğü komisyonda, masada ‘yerel seçimlerde ittifak modellerinin’ ya tırılacağı da konuşuluyor. AKP ka nadının başlangıçta ‘sıcak bakma dığı’ yerel seçimler de ittifak konusunun, “MHP’nin önerisi üze rine masaya geleceği” dillendirilirken, AKP de ‘Bütünşehir Yasası’ SELDA GÜNEYSU üzerinde çalışmalar yürütüyor. MHP’nin, mevcut durumda, 3 büyükşehir, 5 il, 79 ilçe ve 47 bel de olmak üzere toplam 134 beledi yesi bulunuyor. AKP’nin yürüttüğü çalışmaya göre de 30 büyükşehirin dışında kalan 51 ilin de ‘bütünşe hir’ kapsamına alınması gündemde. ‘Bütünşehir’ taktiği Düzenlemeye göre, 51 ildeki tüm belde belediyelerinin ya kapatılması ya da en yakın ilçe ile birleştirilmesi gündeme gelebilecek. Ayrıca, düzenleme, 81 ilin tamamında il belediyesinin sınırının, il mülki sınırını kapsar hale getirilmesini de kapsıyor. Böylece büyükşehirlerdeki gibi il belediye başkanlarının da mülki sınırların tamamından sorumlu olması ve yetkilerinin de buna göre genişlemesi öngörülüyor. Bu düzenlemeyle birlikte de kırsalda yer alan seçmenin de il belediye seçimlerinde oy kullanmasının önü açılıyor. Kırsal faktörü Yerelde ittifak ile ilgili sistemin nasıl işleyeceği de tartışılıyor. Bu sistemin ‘yerel seçimlerde sahada ittifaka’ daha yakın olduğu ileri sürülürken, önerinin altını ise “her iki partinin mevcut belediye başkanlıklarını korumasının oluşturduğu” ifade ediliyor. Söz konusu formüle göre, “AKP ve MHP, mevcut durumda hangi belediyelere sa Seçim ittifakla, propAganda ayrı Bununla birlikte hem olası yerel seçimlerdeki ittifak durumunda, hem de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimlerinde de her partinin aynı Anayasa değişikliği referandumunda olduğu gibi kendi amblem ve parti bayraklarıyla sahada seçim çalışmasını yürüteceği belirtiliyor. ‘İttifakta’, her iki partinin birlikte bir miting yapmasının “her partinin kendi tüzel kimliği korunarak, uygulanacak bir seçim ittifakı modeline aykırı olacağı” ifade ediliyor. hipse, o il veya ilçede yine o partinin adayına destek verilmesi gündeme gelebilecek.” Bununla birlikte, AKP ve MHP’nin sahip olmadığı belediyelerde de “o ilde hangi partinin adayının destekleneceğine her iki parti yönetiminin karar vermesi” üzerinde çalışmalar yürütülebilecek. Bunda belirleyici rolü ise ‘kırsaldaki oylar’ üstlenecek. Kırsalda, hangi partinin oyu daha yüksekse, o partinin adayı desteklenebilecekken, ittifakta da o partinin adayının desteklenmesi için çalışmalar yürütülecek. Büyükşehir dışındaki illerde de bu işbirliği ‘bütünşehir sistemi’ ge tirilerek, hayata geçirilecek. 30 büyükşehirin dışında kalan 51 ilin büyükşehir haline getirilmesiyle, bu illerde de büyükşehirlerdeki gibi AKP’nin güçlü olduğu kırsallardaki seçmenin il belediye başkanı seçimi için oy kullanması sağlanacak. Bu durumda, kırsalda AKP ve MHP’nin güçlü olduğu CHP’li belediye başkanlıklarının bulunduğu ilerde de belediye başkanlıklarını, AKP veya MHP kazanabilecek. Bu formülün de ilk kez sahada test edilebileceği sistemin 2019 yılının mart ayında yapılması planlanan ‘yerel seçimler’ olduğu ifade ediliyor. l ANKARA İzmir’e yatırım cezası AKP’nin İzmir’e uyguladığı yatırımsızlık politikası, akademik bir raporla tescillendi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 8 Eylül 2017’deki açılış töreninde Başbakan’ın metroyu hükümet yaptırmış gibi sunmasına tepki göstermiş, AKP’nin yatırımsızlık politikasını anlatmıştı. HAKAN DİRİK AKP hükümetinin İzmir’e yönelik “yatırım cezası” üniversite tarafından belgelendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni “Yerel Kalkınmanın Odağında Mali Yönetim Stratejisi” başlığıyla inceleyen İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Esen, hazırladığı akademik raporda, son 12 yılda hükümetin 9.9 milyar, yerel yönetimin ise 11.9 milyar lira kente yaptırım yaptığını ortaya koydu. Mali özerkliği sağlayacak sürdürülebilir bir mali yapı oluşturan, uluslararası denetime ve derecelendirmeye açılan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, mali itibarını “kaldıraç gibi” kullanarak İzmir’in de varlık değerini yükselttiğine dikkat çekildi. Sadece yüzde 2 Türkiye’deki verginin yüzde 10.6’sının İzmir’den toplandığı kaydedilen raporda, buna rağmen hükümetin yaptığı toplam yatırımın yalnızca yüzde 2’sinin kente geri dön düğü vurgulandı.Raporda, “Yaratılan yeni kapasitelerle İzmir’in gayri safi hasılası ve Büyükşehir Belediyesi’nin gelirleri artarak sürdürülebilir bir büyüme sürecine girilmiştir. Önümüzdeki yıllarda İzmir ekonomisinin daha hızla büyüyeceği ve diğer büyük kentlerden farklılaşacağı görülebilir. Yaşam kalitesini artıran yatırımlar; turizmi, tanıtım ve pazarlamayı, kırsal kalkınmayı sağlayan stratejiler sonucunda İzmir’de, diğer yerel yönetimlere esin kaynağı olabilecek bir yerelde kalkınma modeli yaratılmıştır” dendi. Avukatlar tehlikede Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü’nden Türkiye tespiti Avukatların meslek yaşamlarında karşılaştıkları baskı ve tehlikelere dikkat çekmek amacıyla organize edilen Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde Uluslararası Barolar Birliği ve hukuk örgütlerince açıklamalar yapıldı. Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI) tarafından yüzlerce avukatın tutuklu olduğu Türkiye’ye ilişkin bir açıklama yayımlandı. OHAL süresince 1488 avukatın zulme varan kötü muameleye maruz kaldığını, 572 avukatın gözaltına alındığını, 79’unun ise hapis cezasına mahkum olduğunu duyurdu. Hükümete, avukatlara dönük kötü muamelenin son bulması çağrısında bulunan IBAHRI, keyfi olarak gözaltına alınanlar veya kovuşturmaya uğrayanlar hakkındaki işlemlerin durdurulmasını, tutukluların ise serbest bırakılmasını istedi. ‘Gözaltı işkenceye döndü’ Enstitünün eşbaşkanı Hans Corell, Türkiye’de insan hakları ve demokrasiyi savunan çok sayıda kişinin tutuklu olmasının endişe verici olduğunu söylerken Ankara’yı bağlı olduğu uluslararası sözleşmelere uygun davranmaya çağırdı. IBAHRI’nin diğer eşbaşkanı Micheal Kirby ise gözaltındaki avukatların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarına ilişkin raporların endişe verici olduğuna dikkat çekti. 43. nöbet, Atalay için Çağlayan Adliyesi önünde 42 haftadır süren Adalet Nöbeti, bu Perşembe günü gazetemizin tutuklu İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay için tutulacak. 11.30’daki buluşma da, Atalay’ın şahsında demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkılacak. Nöbetin ardından adliyenin C kapısı önünde  Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve Avukat Berrin Adıyaman basın açıklaması yapacak, Atalay için adalet arayışındaki kararlılık ve azmin altı çizilecek. Ödüller ‘adalet’e Sosyal Demokrasi Vakfı, (SODEV) 2017 İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü’nün sahiplerini açıkladı. SODEV açıklamasında, “Ödülün sahiplerinden biri 15 Haziran 2017’de başlayıp 9 Temmuz’da Maltepe miting alanında son bulan 423 kilometrelik Adalet Yürüyüşü’ne ve akabinde Maltepe Mitingi’ne katılan Adalet Yürüyüşçüleri’dir. Diğer ödül sahi bi, hakkaniyetten uzak hukuksuz bir şekilde cezaevine konan meslektaşları ve gazeteciler için her perşembe tutulan nöbeti temsilen ‘Adalet Nöbetçileri’ olarak belirlenmiştir” denildi. Adalet Yürüyüşçüleri ve Adalet Nöbetçileri’ne verilecek. Ödül töreni 26 Ocak Cuma günü Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleştirilecek. Tören saat 19.00’da başlayacak. l İSTANBUL/Cumhuriyet Üyesi avukatların çoğunluğunun tutuklu olduğu Ezilenlerin Hukuk Bürosu yaptığı açıklamada, büro avukatı Can Tombul’un 18 Ocak’ta evi ve bürosunun hukuka aykırı şekilde aranıp gözaltına alındığını anımsatarak, “Serbest bırakılmalıdır” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgürlük çü Hukukçular Platformu da (ÖHP) açıklamalarında, “Ezilenlerin sürekli baskı, s¸iddet tehdidi altında oldugˆu ülkemizin hukukçuları, kendilerine yönelen tehdidin sindirme amacını güttügˆünün farkındadır ve buna pabuç bırakmayacaktır” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet MİT TIR’ları davası ertelendi Gazetemizde yayımlanan MİT TIR’larına ilişkin haberler nedeniyle Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, eski genel yayın yönetmenimiz Can Dündar ve tutuklu CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun yargılandığı dava, heyet başkanı ve duruşma savcısının izinli olması nedeniyle 16 Şubat’a ertelendi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya Berberoğlu, Ses ve Görün tü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, Erdem Gül, Gül ve Dündar’ın avukatları ile Berberoğlu’nun avukatları salonda hazır bulundu. Kapalı görülen duruşmada, mahkeme, Berberoğlu, Gül ve Dündar’ın avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi ve usule ilişkin beyanlarını hazırlaması için gelecek celseye kadar süre verilmesine karar verdi. Dayanışma amacıyla CHP Milletvekili Selina Doğan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Parti Meclisi üyesi Kadir Gökmen Öğüt adliyeye geldi. İstinaf 13 Şubat’ta Aynı dava kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak suçlamasıyla 25 yıla hapis cezasına çarptırılan ve hakkındaki hüküm bozulan Berberoğlu’nun istinaf mahkemesindeki duruşması ise 13 Şubat’ta görülecek. l İSTANBUL/Cumhuriyet Gürsel Tekin Tekin: CHP tehdit altında CHP İstanbul Milletvekili Gür sel Tekin, yaklaşan 36. Olağan Kurultay öncesinde Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu, delege ve seçmeni uyardı. “CHP uzun süredir tehdit ve şantaj altında. Bu şantajı yapanlar, iktidar mensupları ve iktidara teslim olmuş medya. Ana muhalefet liderinin kapısına savcının gidebileceğini tarif eden bir cumhurbaşkanı düşünün” dedi. Tekin, partililere, “Gün bu tehdit sürecini bozup, Türkiye’nin güvencesi, sigortası olan CHP’ye sahip çıkıp, genel başkanını tehdit edenler ve ona şantaj kuranlarla ilgili ciddi bir vaziyet alma günüdür” çağrısında bulundu. l İKLİM ÖNGEL Özeleştiri kongresi 11Şubat’taki kongrede yeni yönetim ve yeni rota belirleyecek olan HDP’de, bu süreçte özeleştiri verilmesi de konuşuluyor. HDP kongresinde 2013 yılından bu yana yaşanan çözüm süreci ve hendek olaylarıyla ilgili özeleştiri yapılabileceği ifade ediliyor. Parti tabanından bu konularda gelen eleştirilere yönelik bir tartışma yapılması, çıkan sonuçların özeleştiri olarak kongrede yer alması değerlendiriliyor. Parti tabanı konferanslarda bir bölgede yaşanan çevre sorunu ya da ekonomi sorununun da HDP tarafından daha fazla gündemleştirilmesi gerektiği görüşünü dile getiriyor. l MAHMUT LICALI C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear