26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 29 Eylül 2017 2 BABA VE KIZI ÖLMÜŞTÜ Senaristten itiraf: Kazayı ben yaptım Behzat Ç. isimli eserin yazarı ve aynı adlı dizinin senaristlerinden Emrah Serbes, dün sosyal medya hesabından yayımladığı paylaşımla, 22 Eylül’de İzmirAydın otoyolunda meydana gelen ve bir baba ile kızının yaşamını yitirdiği kazaya kendisinin sebep olduğunu söyledi. Serbes, kaza sonucu yaşanan ölümlerle ilgili olarak adliyeye teslim oldu ve tutuklandı. Kazada, 34 NT 5005 plakalı oto mobil, İzmirAydın Otoyolu Torbalı Kavşağı yakınlarında, Ayhan Özçelik (59) idaresindeki 35 TV 9335 plakalı otomobille çarpışmış; kazada sürücü Özçelik ile kızı 16 yaşındaEmrah Serbes ki Zeynep Özçelik olay yerinde ölmüş, anne Nilgün Özçelik ağır yaralanmıştı. Kazaya sebep olan 34 NT 5005 plakalı aracı Kenan Doğru’nun kullandığı iddia edilmiş ve Doğru gözaltına alınmıştı. ‘Söyleyemedim çünkü’ Serbes, olayın şokundan ilk anda söyleyemediğini ve kazayı arkadaşının üstlendiğini belirterek, “Genç kızı görünce kendimi kaybettim ve şok nedeniyle olay anında kazayı üstlenemedim. Kazayı yanımdaki arkadaşım Kenan Doğru üstlendi. Şu an suçsuz olduğu halde cezaevinde yatmaktadır” dedi. Serbes’in avukatı Devrim Alparslan, “Kenan sadece Emrah’ın yanında oturuyor. Emrah o an şoka girmiş, hatta hastaneye götürmüşler. Yaklaşık yarım saat kadar bilinci yerinde değilmiş” dedi. l Haber Merkezi haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY/ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Projeyle çocukların yaratıcılıklarını ortaya çıkarması sağlanıyor, liderlik becerileri destekleniyor. farkyaratansiniflar.org 2 Ekim’de tüm Her çocuköğretmenlerin erişimine açılacak fark yaratır Sabancı Vakfı ve Ashoka Türkiye “Farkyaratan SınıflarEğitimde Yenilikçi ve Güçlendirici Yaklaşımlar Projesi”ni hayata geçirdi. İlkokul öğretmenlerine yönelik olan “Farkyaratan Sınıflar” projesi kapsamında ilkokullarda bu becerilerin desteklenmesi için basit, etkili, yenilikçi ve güçlendirici modeller sunan, başka sınıflara rahatça taşınabilecek, ek finansman ya da materyal gerektirmeyen sınıf içi uygulamalar belirleniyor. Bu uygulamalar görselleştirilerek öğretmenlerin kullanımları için yaygınlaştırılıyor. Platformda özel ve devlet okullarından yüzlerce baş vuru arasından seçilen empati, ekip çalışması, yaratıcılık, işbirliği, problem çözme gibi becerileri destekleyen 25 uygulama örneği yer alıyor. Ayrıca öğretmenleri sosyal duygusal öğrenme becerileri ve kendi “farkyaratan” sınıflarını oluşturma konularında destekleyen uzmanlardan ipuçları videoları da bulunuyor. Platform üzerinden erişilebilecek “Okullarda Empatiyi Geliştirmek İçin Bir Rehber” de öğretmenler için sınıf içinde uygulayabilecekleri metotları barındıran bir kılavuz olma özelliği taşıyor. Fark yaratan sınıflardan örnekler: Diyarbakır’da, birleştirilmiş 3. ve 4. sınıf tam gün bir köy okulunda öğleden önce normal müfredat işleniyor, öğleden sonra çocukların kendi atölyeleri var. Öğrenciler, yavru kuşlar için kuş yuvası yapımı, bilezik atölyesi, satranç ya da akıl oyunları atölyesi gibi çalışmalar yapıyorlar. Atölyeler sayesinde çocukların ekip çalışması ve liderlik becerileri de destekleniyor. Başka bir öğretmen, çocukların kaynaşabilmesi için haftanın belli teneffüslerinde rastgele gruplar kurmuş. Çocukların bir günleri “serbest teneffüs’’ ile dört günleri ise öğretmen tarafından kurayla yapılandırılmış bir sistemle geçiyor. l Eğitim Servisi Aslında Mardin’in “Mahalle baskısı” için, “bilinmeyen” ve “ifade si zor olan” nitelemele ri yanlıştır: Pek çok kez vurgu ladığım gibi, “Mahalle baskısı” Grup Dinamiğini Şerif Mardin ve inceleyen Sosyal Psikolojinin en temel kavramlarından biri olan “Grup mahalle baskısı 1 baskısı”nın bir tezahürüdür. Üstelik daha İbn Haldun tarafından bile “Asabiyyet” Şerif Mardin, gerek yaşam biçimi gerekse sahip olduğu özgürlükçü siyasal, felsefi ve akademik değerler açılarından Siyasal İslam İdeolojisine uygun bir kişiliğe sahip değildi. Sanıyorum, yanlış varsayımlarla başladığı ve yanlış bir paradigmaya oturttuğu Said Nursi çalışmasıyla Türkiye’de Siyasal İslam iktidarının ideolojik yapı taşlarını döşemiş olması onu da rahatsız ediyordu. Nitekim AKP’nin artık iktidara tam el koyduğu dönemi yansıtan günlerde, 15 Mayıs 2007 tarihinde Vatan gazetesinin kitap ekinde yayımlanan Ruşen Çakır’la yaptığı konuşmada Siyasal İslam’ın tehlikelerine şöyle işaret ediyordu: “...Siyasal İslam, iktidara tam sahip olduğu zaman bayağı ağır şartlar yaratan bir rejimi de kurabilir...” “...İslam’ın iktidarı tam olarak kavramı ile tanımlanmıştır! HHH Mardin daha sonra, 2007 yılında, İran örneği üzerinden, adeta günümüzde yaşadığımız sorunları anlatıyordu: “...Buna örnek olarak daha çok İran’da ortaya çıkmış olan ve bugün Ahmedinecad’ın devam ettirdiği sistemi gösterebiliriz. O dinsel otokrasinin çevreyle, mahalleyle, ona destek veren insanların ortaya çıkardığı havayla da çok ilişkisi var. O havanın İran devriminde çok etkili olduğuna inanıyorum. Bu hava Türkiye’de de çıkabilir bir gün. 1020 sene öncesine kıyasla daha az şansı var ama bugün o havayı pompalayan başka şeyler, tuhaf oluşumlar, kendiliğinden olan birtakım olaylar var. Bazı İslami altçevreler ortaya çıkıyor. Bunda günümüzün gelişmiş imkânları da etkili oluyor. Mahalle havası dediğimiz şeyin ele geçirmesi durumunu, liberal bu İslami altçevrelerle yeni bir bir ortamın devam ettirilmesi şekil almış olduğuna inanıyorum. olarak göremiyorum...” Daha sonra, “Mahalle İsla mı”, “Mahalle Baskısı” kav Bu yeni şekil AKP’yi döver. Demek istiyorum ki eğer böyle bir hava gelişirse AKP ona biat ramını, Osmanlı’daki İslam etmek zorunda kalabilir...” anlayışı üzerinden tanımlıyor HHH ve büyük bir tehlikeye işaret Görüldüğü gibi, Mardin, ediyordu: daha 2007’de, benim “Dinci “...Türkiye’de ‘mahalle baskısı’ Oligarşi” dediğim düzene diye bir şey var. Jön Türkler’in “Dinsel Otokrasi” diyor ve en çok korktuğu şeylerden biri mahalle baskısının, AKP’ye de oydu. de boyun eğdirebileceğini, ‘Mahalle baskısı’ bilinmeyen Türkiye’nin İran’a dönüşmesi ve sosyal bilimce ifade edilmesi olasılığının bulunduğunu söy çok zor olan bir havadır. lüyordu. Bu havanın AKP’den bağımsız Fark etmediği süreç, AKP/ olarak Türkiye’de yaşadığına Erdoğan iktidarının “Dinsel inanıyorum. Dolayısıyla bu ha otokrasiyi” sadece aşağıdan vanın gelişmesine müsait şartlar yukarı “mahalle baskısı” ile oluşursa o zaman AKP de bu değil, yukardan aşağı doğru havaya boyun eğmek zorunda dan siyasal baskı yoluyla ku kalacaktır...” racağıydı! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear