24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 25 Eylül 2017 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 3 Madencinin 290/1 0 0 330/2 0 0 270/1 5 0 270/1 3 0 290/1 0 0 300/9 0 240/8 0 280/9 0 310/1 7 0 320/1 7 0 280/1 3 0 280/1 9 0 180/1 2 0 280/2 2 0 210/1 3 0 150/4 0 180/9 0 290/1 3 0 200/9 0 230/1 3 0 320/2 1 0 260/1 9 0 TARİHTE BUGÜN 1925: İstanbul’da, tulumbacı teşkilatı yerine, modern itfaiye teşkilatı kuruldu. 1982:Türkiye’nin ilk kadın büyükelçisi Filiz Dinçmen, Amsterdam’da görevine başladı. sevinci Zonguldak’ın Kilimli ilçesi Gelik beldesinde kömür karası iş elbiseleriyle bindikleri halk otobüsünde ‘Koltuklar kirlenmesin’ diye ayakta yolculuk ederek Türkiye’nin gündemine oturan maden işçileri, “Biz hep acıyla gündeme gelirdik. Bu sefer iyi bir şey ile gündeme geldik. Bu da bizi mutlu etti” diye konuştu. İşçileri otobüse alarak koltuklarda oturmalarını isteyen şoförün onlardan ücret de almadığı ortaya çıktı. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü’ndeki maden ocağında çalışan 10 yıllık madenciler 38 yaşındaki Sabahattin Akkoç, 37 yaşındaki Turgay İnam, 31 yalındaki Gökhan Onur ve 36 yaşındaki Koray Karabacak, DHA’ya konuştu. Sabahattin Akkoç, maden ocağında yer Koltuklar kirlenmesin diye otobüste ayakta yolculuk eden işçiler gelen tepkilerden memnun üstüne çıktıkları asansör arızalandığı için Gelik’ten çıkmak zorunda kaldıklarını söyleyerek şöyle konuştu: “Yolda yürürken otobüs şoförü durdu İşçileri otobüse alarak koltuklarda oturmalarını isteyen şoförün ücret de almadığı ortaya çıktı. bizi aldı. Şoför arkadaş ‘Oturun’ dedi. Ama biz oturmadık koltuklar kirlenmesin diye. Öyle yolculuk yaptık. O da gündem oldu. Biz bu kadarını tahmin etmiyorduk. Koltuklar kirlenmesin diye oturmadık. Otobüs şoförü ücret de almadı. Güzergâhı olmamasına rağmen müessese önüne kadar bıraktı bizi. Görüntüleri görünce ben de çok duygulandım. Tepkiler çok iyiydi. Sosyal medya hep bizi konuştu. Biz hep acıyla gündeme gelirdik. Bu sefer iyi bir şey ile gündeme geldik. Bu da bizi mutlu etti.” Koray Karabacak ve Gökhan Onur da otobüs şoförünün istikameti olmadığı halde kendilerini müessese önüne kadar bıraktığını, madenciye verilen değeri görmekten mutluluk duyduklarını söyledi. l DHA 15KİŞİYEPLAKET Süslüler buluştu Bakırköy Belediye Başkanı Kerimoğlu plaket verdi. Bakırköy’de esnafa vefa ödülü Bakırköy Belediyesi ve Bakırköy Kent Konseyi, Ahilik Haftası kapsamında Bakırköy ilçesinde bulunan 15 esnafa vefa için ödül töreni düzenledi. Bakırköy Belediyesi Yeşilköy Sanat Evi ve Kent Müzesi’nde düzenlenen etkinlikle Bakırköy’ün 15 mahallesinden Bakırköy’ü yaşatan 15 esnafa “Esnafa Vefa Ödülü” verildi. 15 Mahalle Muhtarının belirlediği ve Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu ile birlikte plaketlerini verdiği etkinlikle esnaflığın geldiği zor sürece dikkat çekilmeye çalışıldı. Başkan Kerimoğlu, bir esnaf çocuğu olarak esnafın sıkıntılarını çok iyi anladığını ve Anadolu’nun en önemli geleneğinin temsiliyetini sürdürdüğümüz ‘Ahilik Haftası’nda bu önemli etkinliğe ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadığını söyledi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu” 50 merkezde eşzamanlı olarak dün yapıldı. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na katılan kadınlar, hem kendilerini, hem de bisikletlerini süsleyerek yaşadıkları kentin sokaklarında bisiklet kullandı. Bisiklet turunun ilki 5 yıl önce İzmir’de yapılmıştı. Manisa’da günlük yaşamda bisiklet kullanımı ve toplumda kadıner kek eşitliğine dikkat çekmek amacıyla yüzlerce kadın hem kendileri hem bisikletlerini süsleyerek kent merkezinde bisiklet turu attı. Yaklaşık 200 kadın ile 100 erkek süslü bisikletler eşliğinde Cumhuriyet Meydanı’ndan Yunusemre ilçesindeki Kent Ormanı’na kadar yaklaşık 15 kilometre pedal çevirdi. Çorum’da da yaklaşık 150 kadın ‘Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’ etkinliğinde bir araya geldi. l DHA ZEHİRLENEN 24 YAŞINDAKİ TEMİZLİK İŞÇİSİ HAYATINI KAYBETTİ Babadan ihmal iddiası Adana’da, çalıştığı hastanede kullanılan kimyasal maddelerden zehirlenerek yaşamını yitiren temizlik işçisi Veysi Kanat’ın (24) babası Sebahattin Kanat, oğlunun ölümünde ihmal olduğunu öne sürerek sorumluların cezalandırılmasını istedi. 18 Eylül’de açılan Adana Şehir Hastanesi’nde taşeron bir firma bünyesinde temizlik görevlisi olarak çalışan 4 aylık işçi Veysi Kanat, iş arkada şı Özkan Erçel ile birlikte hastane henüz açılmadan 2 gün önce 16 Eylül günü temizlik yapmaya başladı. Aralarında tinerin de bulunduğu kimyasal maddeleri kullandıkları, bu nedenle solunum sorunu yaşadığı öne sürülen işçiler, bir süre sonra fenalaştı. Kanat kurtarılamadı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında temizlik işleri sorumlusu Vedat I. (44) ile iş gü venliği uzmanı Mesut K. (32) gözaltına alındı. Nöbetçi mahkemeye sevk edilen şüphelilerden Vedat I. tutuklanırken, Mesut K. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Kanat’ın babası Sebahattin Kanat, “Oğlum çalışırken fenalaşınca tam donanımlı bir hastaneye kaldırılmak yerine revirde bir süre bekletilmiş. Sadece cam temizleme görevi varken daha ağır bir iş yaptırılmış” dedi. l ADANA/DHA Kâinata düşer bizim ‘Yağmur’ damlalarımız! 2002 yılına girerken Londra’daydım ve “Britanya’nın En Parlak Çocuğu” bilgi yarışmasını kazanan 10’lu yaşlardaki Laura Hibbert’ın ekranda “Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna verdiği sürpriz cevaba bizzat tanık oldum. Ne doktor, ne mühendis, ne mimar, ne hukukçu, ne akademisyen, ne de başka bir şey… Laura, soruya “Meşhur olmak istiyorum” diye cevap verdi. Bu cevap, Batı’dan Doğu’ya tüm dünyada kitleselleşen meşhurluk arzu, istek, “histeri”sinin saf bir tezahürüydü. Görsel kitle kültürünün anaforuna, illüzyonuna, narkotik etkisine kendini kaptırmış bu insanlık halini hanidir “Meşhuriyet Çağı” diye tanımladığımız biliniyor; herkes, Andy Warhol’a rahmet okutacak şekilde 15 dakikalığına da olsa meşhurluğu tatma derdinde. Tabii bu arzunun varacağı son durak belli ve onu en güzel anlatan da gösteri çağının ABD’de ilk eleştirilerinden sayılabilecek Chicago müzikalinde, şöhret peşinde koşan insana hitaben sarf edilen şu söz: “Hepimiz kızgın tavaya düşmeye can atan damlalarız.” Büyüyünce ne olacaksın sorusuna “meşhur olmak” diye cevap veren nice parlak, zeki, hırslı çocuğun dikkatine sunulması gereken bir ifadedir bu!.. HHH Ancak bu “çağ yangını”na direnen insanlar, insanlarımız, çocuklarımız da yok değil. Ve o çocuklar, “Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna başka cevap veriyor. Demek istediğimi netleştirmek için dün bu gazetede beni darmadağın eden bir yazıyı, Silivri zindanından süzülüp çıkmış şu satırları ilginize sunuyorum: “Bundan tam 12 sene evvel 24 Eylül 2005 günü ılık bir sonbahar sabahında bir YAĞMUR damlası düştü dünyamıza. Kocaman gözlerini açmış merakla bakıyordu küçücük, sakin, sevecen bir YAĞMUR damlası. Bugün tam 12 yılı geride bıraktık sevinciyle, üzüntüsüyle. Seni ilk gördüğümde hayattan bir şey diledim. Gözbebeğim ömrünü nasıl yaşayacaksa yaşasın, yeter ki hayatının her anında iyi bir insan olsun. Çünkü iyi bir insan olmayacaksan, hayatta yanına koyduğun artıların hiçbir önemi yok güzel kızım. En mutlu ve gurur duyduğum anlardan bir tanesi ise sana sorulan ‘Büyüyünce ne olacaksın’ sorusuna verdiğin cevap. ‘İnsan olacağım’ demiştin. Ne kadar doğru yolda olduğumuzun göstergesi bu, güzel kızım. Ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Hep dışarıdakiler, içeridekilerin doğum gününü kutlayacak değil ya, güzel kızım. Benim yanında olamadığıma aldırma, kalbim hep senin yanında. Doğum günün kutlu olsun. Seni çok seviyorum. Baban…” HHH Mektup, Silivri’de “esir” arkadaşımız Emre İper tarafından doğum gününde yanında olamadığı kızı Yağmur’a yazıldı. “Meşhuriyet”in çocuğu Laura, büyüyünce ne olacaksın sorusuna cevaben “Meşhur olacağım” diyor. Cumhuriyet’in çocuğu Yağmur, büyüyünce ne olacaksın sorusuna, “İnsan olacağım” cevabı veriyor! Olmak ya da olmamak… İşte mesele bu!.. HHH Meşhur olmak isteyen Laura’nın bu memleketteki “yoldaş damlaları”na “şöhret tavası” olan Acun, St. Tropez’de her ânını görünür kılmak için elde telefon hoplayıp zıplayan çiçeği burnunda eşiyle rüya gibi düğünde… “İnsan olmak” isteyen Yağmur’un, onunla gurur duyan babası Emre, 172 gündür kâbus bir tutsaklıkta. İşte size bugünün Türkiye’sine ilişkin, ileride tarihin mihengine vurulacak iki kare!.. Hep söylüyoruz, popüler kültür, sadece “popüler kültür” değildir; popüler, politiktir diye… St. Tropez’deki ile Silivri’deki arasındaki fark, onların iktidarın neresinde durdukları ile ilgili bir fark!.. HHH Emre’nin yazdıklarını okurken benim de gözlerimden “Yağmur” gibi damlalar düştü, durdu. Bir yandan onunla aynı ailenin, Cumhuriyet’in bir üyesi olmanın gururlu duygusallığıyla!.. Diğer yandan, onunki gibi bir “Yağmur Damlası”nın şu gök kubbenin altında benim de payıma düşmüş olmasının duygudaşlığıyla!.. Bizim Damlalarımız, “kızgın tava”ya düşse tava buz keser! Bizim Damlalarımız, kurak toprağa düşse bereket fışkırır! Bizim Damlalarımız, karanlık iktidarların topluma reva gördüğü tutsaklığın üzerine düştüğünde de özgürlük filizlenir. Er ya da geç!.. HHH O yüzden bugün öğleden sonra “damla damla” toplanıp çağıl çağıl Çağlayan’a akıyor olacağız! Emre’yi Yağmur’a kavuşturmak için! Murat’ı, Akın’ı, Kadri’yi, Ahmet’i haramilerin tutsaklığından koparıp almak için!.. Ve bu memleketin “damla”larının “kızgın tava”da heba olmaması, kâinatla hemhal olması, Nâzım’ın diliyle söylersek; “Merhaba Kâinat”… Diyerek düşebilmesi için!.. ÖLÜ SAYISI 24’E YÜKSELDİ Kocaeli’nin Kandıra ilçesi Kefken açıklarında göçmenleri taşıyan teknenin batması sonucu yaşanan faciada iki sığınmacının daha cesedi ne ulaşıldı, yaşamını yitirenlerin sayısı 24’e çıktı. Kayıp olduğu değerlendirilen 3 sığınmacının aranmasına devam edildiği bildirildi. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear