24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 20 Ağustos 2017 4 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Mercimekten de olduk 16 yılda evrensel model de çöktü Geride bırakmaya hazırlandığımız hafta, AKP kuruluşunun 16. yılını kutladı. Bu vesileyle, AKP’nin adında simgeleşmiş vaatleri olan adalet ve kalkınma alanlarındaki performansıyla, bu 16 yılın iç ve dış güvenlik alanındaki olumsuz sonuçları ve bu ağır bilançonun Türkiye’nin önünü tıkadığını belirtmeye çalıştık. Bütün bu gelişmeler olurken, bu arada AKP’nin timsali olduğu evrensel bir modelin de çöktüğünü görmezden gelirsek bu partinin geçmişten gelen çizgisini doğru okuyamaz, geleceği konusunda berrak bir fikir edinemeyiz. 16 yaşını, bunun 15’ini iktidarda geçirmiş olarak tamamlamış bulunan AKP’nin en büyük özelliklerinden biri de uluslararası bir ortak yapım olmasıdır. Gerçekten de AKP Bush’un Körfez müdahalesi sırasında, Ecevit’in yerine geçmek üzere dizayn edilmiş bir AmerikanTürk ortak yapımıydı. Olayı yalnızca Körfez müdahalesi sırasında Türkiye’nin direksiyonunda Ecevit’e alternatif yaratmakla sınırlı olarak algılamak veya Bush dönemi ile Neo Con’ların projesi olarak görmek de bütünü kavramayı engelleyecektir. Olay Neo Con’ların iktidara tırmanmalarından daha önceki dönemde, CIA sosyal laboratuvarında hazırlanmış bir projeydi ve salt Ecevit’e alternaif yaratmanın ötesinde evrensel bir model oluşturma çabasıydı. HHH “Ilımlı İslam” (ılımlı yazılır, uyumlu okunur) etiketi altında piyasaya sunulan model, Erbakan’ın “Milli Görüş” gömleğini çıkarıp, kapitalist sistem, sınırlı da kalsa, onun aksaksız yürümesini sağlayacak nispeten demokratik bir üst yapıyla ve Batı (emperyalizmi de içerir) uzlaşıp, işleri uyumlu yürütecek dinci yanı da ağır basan bir uygulamayı amaçlamaktaydı. Model, belirtildiği gibi, CIA tezgâhlarında, önce Türkiye için dizayn edilmişti. Tayyip Erdoğan geniş kesimleri peşinden sürükleyen, başlangıçta uyumlu görünen politikasıyla, yeni uygulamanın evrensel liderliğine kuruldu. Bu konumu ile Tayyip Erdoğan, içerde bütün dizginleri eline geçirirken sistemin gereksinim duyduğu dış kaynak akışı için zorunlu güven ortamını sağlıyor, Arap baharına bağlanan umutlara koşut olarak simgesi olduğu “ılımlı İslam”ın ne zamandır aranan ideal model olduğu düşünülüyordu. HHH Şimdi, AKP’nin 16. yılında varılan yer, o noktanın çok uzağındadır. AKP’nin kapitalizm ile, onun onsuz olmazı sınırlı demokratik sistem ile, Batı ve emperyalizmi ile uyumu sağlayamadığı, genel bir uyumsuzluğun egemen olduğu görülüyor. AKP gerçi Türkiye’de bütün dizginleri ele geçirmiş görünüyor ama, ülkenin en üretken, en eğitimli, en donanımlı yarısının tepkisi bütün baskılara karşın dinmiyor, dinmek bir yana gittikçe büyüyor. Tayyip Bey’in içerde ve dışarda, uyum ortamına ters düşen ihvancı politikaları, kişiliğine bağlanan beklentileri boşa çıkarırken, Mısır’da Tahrir ayaklanmasını kullanarak iktidara tırmanan İhvancı Mursi de aynı şekilde beklenen uzlaşmacı ılımlı ortamı sağlayamayacağını kanıtlıyor, CIA da bunun üzerine, çark ederek askeri vesayet ile İslami vesayet arasında tercihini yeniden Sisi’nin kişiliğinde somutlaşan askeri vesayetten yana kullanıyordu. AKP’nin kuruluşunun 16., iktidarının 15. yılında, AKP modeli iç ve dış planda iflas etmekle kalmıyor, aynı zamanda simgesi olduğu ılımlı İslam modeli de çöküyordu. Çöküş, yalnızca AKP ve onun politikaları ile de sınırlı değildir. Model bütün İslam dünyası için çökmüştür. Bu çöküşten sonra, AKP’nin kuruluşunda sağladığı iç ve dış destekleri sağlaması ve artık aşikâre çıkmış olan gizli hedefine varması için zorunlu olan enstrümanlara hâlâ sahip olmayı sürdürebilmesi olanaksızdır. Bu durumda değişim kaçınılmazdır. Ama çok acılı olacağı da açıktır. • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT TURLARINA KATILMA İMKANI **7899 TL TAM PANSİYON PLUS 5 gece konaklamalarda geçerlidir. Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr Yozgat’ta Bakliyat Çalıştayı’nda konuşan Kılıçdaroğlu, “Türkiye 1990’lı yıllarda mercimekte dünya birincisiydi. Şimdi ithal eden ülke konumunda” dedi Yozgat’ta “Bakliyat Çalıştayı”na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de tarıma destek yetersiz. Türkiye mercimek ithal eden ülke konumunda. Oysa 1990’lı yıllarda mercimekte dünya birincisiydi ve mercimek ihraç ederdi” dedi. CHP, dün Yozgat’ta tarımsal sorunların konuşulduğu “Bakliyat Çalıştayı” düzenledi. Yozgat Çamlık Otel’de düzenlenen ve basına kapalı yapılan toplantıya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Tokat milletvekili Kadim Durmaz, Kayseri Milletvekili Çetin Arık ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, yaklaşık 2.5 saat süren toplantının ardından, gazetecilere kısa bir açıklama yaptı. Tarımın sorunlarını yaşayan kesimlerle bir araya gelerek dinlediklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Tarımın sorunlarını yaşayan kesimlerle bir araya gelerek dinledik, ya Tarımın sorunlarının konuşulduğu çalıştay Yozgat Çamlık Otel’de basına kapalı olarak yapıldı. Kılıçdaroğlu katılımcılarla tek tek tokalaştı. şadıkları sorunları aktardılar bize. Yozgat’ın en temel özelliklerinden birisi, mercimeğin ana vatanı olmasıdır. Yozgat’ın mercimeği sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada bilinir. Ama bugün Türkiye mercimek ithal eden ülke konumunda. Oysa 1990’lı yıllarda Türkiye mercimekte dünya birincisiydi ve mercimek ihraç ederdi. Tarım sektörü stratejik bir sektördür. Tarıma bütün ülkeler teşvik verirler. Fındık üreticisi, buğday üreticisi ciddi sorunlar yaşamaktadır. Tarım Kanunu’nun 21. maddesinde yer alan milli gelirin yüzde biri olarak tarıma teşvik uygulamasını başlatın dedik, hükümet başlatmıyor. Tarım yeterli desteği alamıyor” dedi. Yozgat’ın nüfusunun sürekli azaldığını ve milletvekili sayısının düştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yozgat kan kaybeden bir kenttir. Tarım bölgesi olan Yozgat’ın desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu. l YOZGAT/DHA İZMİR’DEKİ VİCDAN VE ADALET NÖBETİ ‘Ülke ve rejim tanımsız halde’ ‘HAYIRSEVER DERKEN Rüşveti mi kastettiniz?’ Sağlar’dan Sarraf sorusu CHP Mersin milletvekili Fikri Sağlar, Almanya’da piyasaya çıkan Der Spiegel Dergisi’nin bu ayki sayısında “Midas operasyonu” başlığı altında Rıza Sarraf dosyasına verildiği ve en çok rüşveti Zafer Çağlayan’ın 32 milyon avro ile aldığını Muammer Güler’e ise hizmetleri karşılığında 6 milyon dolar ödendiği iddialarını Meclis gündemine taşıdı. Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Der Spiegel’in id diaları için ne düşündüklerini soran Sağlar, “Hayırsever işadamı derken, bakanlarınıza verildiği iddia edilen rüşveti mi kastetmiştiniz? Yoksa TÜRGEV’e yapıldığı iddia edilen yardımları mı?” diye ekledi. Altın kaçakçılığı, kara para aklama gibi yüz kızartıcı bir davada Türkiye’nin adının neden geçtiğini soran Sağlar, “Türkiye’de örtbas edilen 1725 Aralık Yolsuzluk Operasyonu’nun Amerika’da dillendirilmesi sizi korkutuyor mu” sorusunu da sordu. l ANKARA / Cumhuriyet Fikri Sağlar İzmir’deki vicdan ve adalet nöbetinin dünkü ziyaretçileri arasında Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyeleri de yer aldı. HAKAN DİRİK HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “sarayından” yönettiği ülkeyi ve rejimi tanınmaz hale getirdiğini dile getirerek “Türkiye şeyi” benzetmesi yaptı. Tanımında ısrar eden Kürkçü, “Türkiye şeyi bir dil sürçmesi değildir. Böyle bir şeye ancak şey denir, faşist bir şey” dedi. Partisinin İzmir’de devam eden “vicdan ve adalet nöbetinde” konuşan Kürkçü, “Türkiye şeyi”ni şöyle tanımladı: “Türkiye’nin bilinen devlet kategorilerinden hangisine girdiği, sadece siyaset bilimi açısından değil, Erdoğan’ın rejiminin kendisini adlandırması açısından da bir muammaya dönüştü. Durmaksızın bağıran, tehdit eden bir partinin genel başkanı olan şahıs ile onun eşi, oğulları, kızları, damatları, gelinleri, eniştesi, eltileriyle oturduğu bir saraydan hiç kimsenin bilmediği usullerle yönetilen, ordusu ve donanmasının kapısında general hapsetmek için polislerin pusu kurduğu, yargıçların duruşma sırasında polis tarafından gözaltına alındığı, o gözaltı kararını veren savcıların başka savcılarca tutuklatıldığı, güvenliğin emekli kontrgerilla paşalarının taşeron güvenlik şirketlerine emanet edildiği, başbakan ve cumhurbaşkanının örtülü ödeneğinin bakanlık bütçesi büyüklüğüne ulaş tığı, meclisin kendisine düşünce ifade yasağı uyguladığı, 12 vekilin hapiste onlarcasının hapis tehdidi altında olduğu, tarafsızlık yemini altındaki cumhurbaşkanının sarayından parti yönettiği, başkanı olduğu şeyin ülke mi devlet mi olduğunu kendisinin bile bilmediği, kendisini Türkiye başkanı sandığı bir şeye ancak şey denebilir, faşist bir şey.” Milletvekili kebabı Kendilerine tente verilmemesinin demokrasi literatürüne “milletvekili kebabı” olarak geçeceğini kaydeden Kürkçü, “Vicdan ve adalet nöbetini tasarlarken amacımız yaygın medyanın HDP ambargosu nedeniyle Türkiye ve dünya kamuoyunu haberdar edemediğimiz hak ihlallerine eylemli olarak dikkat çekmekti. Dünya, İzmir’in orta yerindeki şu kafesi gördüğünde, kuşatılanların ülkenin 3. büyük siyasi partisinin milletvekilleri olduğunu öğrendiğinde ‘Türkiye’de demokrasi var mı, adalet var mı, vicdan var mı?’ diye soracaktır elbette. Gerçekleri yazan gazetecilerin hapiste olduğunu, binlerce bilim insanının ‘firavun’un öğrenilmesini istemediği gerçekleri araştırdıkları için üniversiteden kovulduğunu bilen dünya bunu sormayacak mıdır? Bırakın Sur’u, Cizre’yi İzmir’de şu Gündoğdu Meydanı’nda şu kafeslerin gerisinde adalet ve vicdan var mı?” diye konuştu. l İZMİR C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear