24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA ABD’den Barzani’ye telefon: Bağımsızlık referandumunu erteleyin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’yi arayarak 25 Eylül’de yapılacağı açıklanan bağımsızlık referandumunun ertelenmesini istedi. Telefon görüşmesinin ardından IKBY’den yapılan açıklamada, “Tillerson, lunun devamını istedi” denildi. Bağdat’a üst düzey heyet göndermeyi sürdüreceğini ama Irak’la birlikte yaşamanın başarısızlığından ötürü Kürdistan’ın kendi kaderini tayin edeceğini savunan Barzani’nin Tillerson’a “Referandumun ertelenmesi halinde Kürdistan halkına Tillerson bağımsızlık referandumunun ertelenmesini ve Bağdat’la diyalog yo nasıl bir gelecek garanti verilecek” sorusunu yönelttiği belirtildi. Cumartesi 12 Ağustos 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Dünyayı gerdiler nilgun@cumhuriyet.com.tr 7 ABD ile Kuzey Kore arasında karşılıklı tehditler birbirini izliyor. Kim’in ‘ABD üssü Guam yakınlarına füze atarız’ çıkışına Trump’tan ‘Füzelerimiz hedefe kilitlendi’ yanıtı geldi Kim Trump Kuzey Kore’nin nükleer teknolojisini geliştirdiğine dair istihbarat raporlarıyla Pasifik’te başlayan son kriz, Pyongyang’ın ABD üssüne evsahipliği yapan Guam Adası’nın açıklarına ağustos ortasında füze atma tehditleri ve ABD Başkanı Donald Trump’ın dozunu giderek artırdığı açıklamalarının ardından zirveye tırmandı. Trump dün Twitter’dan “Askeri tüm çözümler, kilitlendi ve yüklendi, Kuzey Kore akılsızca davranmamalı. Umarım Kim Jong Un başka bir yol bulur” diye yazdı. Trump’ın açıklaması tüm dünyada kaygıları artırdı. K. Kore’ye savurduğu “ateş ve öfke” tehdidi ABD basınında eleştirilere konu olan, kabinesine bile danışmadan bu açıklamayı yaptığı öne sürülen Trump, önceki akşam tatilini geçirdiği New Jersey’deki Bedminister golf kulübünde gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Kimileri o açık lamamın çok sert olduğunu düşünüyor. Belki de yeterince sert değildi” dedi. Kim’e atıfla “Bakalım Guam’la neler yapacak” diyen Trump, “Eğer Guam’da bir şey yaparsa K. Kore’nin başına şimdiye kadar kimsenin görmediği olaylar gelecek” diye konuştu. Kuzey Kore, Trump’ın tehditleri için “boş laflar” yorumunu yapmıştı. ‘Nükleer savaşın eşiği...’ Ardından Pyongyang yönetimi, dün sabah devlet ajansı KCNA aracılığıyla, “Trump, Kore Yarımadası’ndaki durumu nükleer savaşın eşiğine kadar getiriyor, ancak sesini yükseltse de ABD, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne karşı bir savaş yürütemez” açıklamasında bulundu. Bunun üzerine Trump, dün öğle saatlerinde ABD füzelerinin Kuzey Kore hedeflerine kilitlendiğini ima eden tweet’ini attı. Ancak ABD kabinesinde, Trump’ın açıklamalarını yumuşat maya yönelik tavırlar dikkat çekiyor. Trump’ın ‘şahinleri ve güvercinleri’ Savunma Bakanı Jim Mattis, önceki gün “İhtiyaç duyulduğunda askeri hazırlık yapmak benim görevim ama ABD, K. Kore sorununda diplomatik yaklaşımı tercih ediyor” dedi. Trump’ın “ateş ve öfke” açıklaması sorulduğunda “O başkanın retoriği, benim değil” yanıtını veren Mattis, olası savaşın “feci sonuçlarına” dair uyardı. Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da K. Kore’yle görüşmelere açık kapı bırakmış ve “Biz K. Kore’nin düşmanı değiliz orada rejim değişikliği peşinde koşmuyoruz” demişti. Trump yönetimi içindeki eğilimleri haberleştiren Reuters’a göre Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Uzak Asya Sorumlusu Matt Pottinger da ABD’nin gücünün K. Kore’yi masaya oturtma ya yeteceğini ve askeri seçeneğe gerek olmadığını düşünüyor. Nitekim ABD’li arabulucu Joseph Yun ile Kuzey Kore’nin BM Temsilcisi Pak Song Il arasında aylardır düzenli temaslar olduğu dün medyaya yansıdı. Ancak Trump’ın Özel Kalem Müdürü yaparak tüm ekibinin başına getirdiği eski İç Güvenlik Bakanı John Kelly ile Beyaz Saray Baş Stratejisti Steve Bannon, daha sert mesajlarla “K. Kore’yi dize getirmekten yana”. ABD basınında Kelly, Bannon ve Trump’ın krizi kasti tırmandırarak dikkatleri Rusya soruşturmasından çekmeye çalıştığı yorumu yapılıyor. Japonya ile tatbikat Bu arada ABD ile Japonya dün Japon adası Hokkaido’da 18 gün sürecek askeri tatbikata başladı. ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Japonya, Güney Kore ve Çin’de temaslarda bulunacak. Nükleer yarışı ‘tetikler’ kaygısı ABD ile Kuzey Kore arasındaki savaş tehdidinin bölgede nükleer silahlanma yarışını tırmandırmasından korkulurken ilk çıkış Güney Kore’den geldi. Seul, özsavunma için kendi nükleer silahlarını geliştirmeyi tartışıyor. 28 bin 500 ABD askerinin üslendiği Güney Kore’nin 1974’te Washington’la imzaladığı anlaşma uyarınca kendi nükleer silahlarını geliştirmesi yasak, ABD ise ülkeye “nükleer şemsiye” sağlamakla yükümlü. Ancak Kuzey’in “alev denizinde boğma” tehditleri karşısında ABD’nin imdada koşacağına pek güvenilmediğinden sağcı miletvekilleri Washington’a “ya nükleer silahlarını Güney Kore’ye konuşlandırırsın ya da nükleer silahlı Seul’e katlanırsın” çağrısı yapıyor. Dün Güney’de birçok gazete “nükleer silah anlaşmasının gözden geçirilmesi, düşünülemez addedilenler dahil tüm seçeneklerin değerlendirilmesi” çağrısıyla çıktı. Denizaltı talebi Kuzey’in 28 Temmuz’daki kıtalararası balistik füze denemesinin ardından ABD’nin savunma sisteminin (THAAD) konuşlandırılmasına yeniden başlanmasına karar veren Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jaein, pazartesi günü telefonda görüştüğü ABD Başkanı Donald Trump’a ilk etapta nükleer güçle çalışan denizaltı geliştirme talebini ileterek onayını istedi. Gerilimin bu kadar tırmanmadığı geçen yıl yapılan bir anket Güney Kore’de nükleer silahlanmaya yüzde 57 destek göstermişti. Ancak Kuzey Kore’nin nükleer silahları bırakması talebinden vazgeçmek anlamına gelecek bu adımın domino etkisi yapacağı ve Japonya ve Tayvan’ı da nükleer silahlanmaya iteceği uyarısı yapılıyor. Adalı yetkililer, krize karşın tatil rezervasyonlarında az bir iptalle karşılaştıklarını savundu. Guam krizde fırsatı gördü Kuzey Kore’nin açıklarına füze atmakla tehdit ettiği ABD’nin Pasifik’teki batmayan uçak gemisi olarak da adlandırılan Guam Adası, “reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyerek turizm cazibesini artırma peşinde. Adanın turizm ofisi pazarlama müdürü Josh Tyquiengco, “Yaşananlar talihsizce ama bu aynı zamanda Guam’ın dünya tarafından tanınması, kültürünün, kim olduğumuzun öğrenilmesi açısından da bir fırsat, Guam askeri üsten daha fazlası, güvenli, ailecek gelinecek bir destinasyon” diye konuştu. 162 bin nüfuslu adadaki iki ayrı üste 6 bin ABD askeri görev yapıyor, adaya her yıl 1.5 milyonun üzerinde turist geliyor. Pyongyang’da önceki gün sivillerin ardından dün de askerler Kim yönetiminin arkasında olduklarını ortaya koyan dev törene katıldı. Japonya’da ise olası bir Kuzey Kore füze saldırısına karşı hava savunma sistemleri aktif halde. Çin: Tarafsız kalırız Pasifik krizinin geldiği aşama tüm dünyada kaygı uyandırıyor. Rusya Savunma Bakanı Sergey Lavrov, askeri çatışma ihtimalini “çok yüksek” diye niteleyip Moskova’nın iki tarafın karşılıklı tehditlerinden endişelendiğini belirtti. ABD’nin Kuzey Kore’den daha güçlü olduğunu vurgulayan Lavrov, “Daha güçlü ve akıllı taraf krizi çözmek için adım atmalı” dedi . Washington ile Pyongyang’ı K. Kore’nin nükleer denemeleri dondurmasına dayalı RusÇin ortak planını imzalamaya çağırdı. Almanya: Askeri seçenekte yokuz Önceki Pasifik krizlerinde ABD paralelinde tavır alan, ancak son krizde Çin gibi karşılıklı itidal çağrısında bulunan Alman ya Başbakanı Angela Merkel “Olası savaşta ABD’nin yanında yer alacak mısınız” sorusunu şöyle yanıtladı: “Berlin, sorunun çözümü için yoğun çaba harcayacak, ama askeri seçeneğin içinde yer almayacak.” K. Kore’nin tek müttefiki ve ticaret ortağı Çin, Pyongyang’a “Guam’a yönelik maceraya girişirsen yalnızsın” mesajını verdi. Çin Komünist Partisi’nin gayri resmi yayın organı Global Times’ta yayımlanan makalede “ABD ile Güney Kore, kuzeydeki rejimi değiştirmeye kalkar ya da saldırırsa Çin bunu önleyecektir. Ancak önce K. Kore, ABD topraklarını tehdit eden füzeleri ateşlerse Çin tarafsız kalacaktır” yorumu yapıldı. Bu arada Çin, ABD’yi Güney Çin Denizi’nde “seyrüsefer özgürlüğü operasyonu” kapsamında devriye gezen ABD destroyeri konusunda uyardı. Destroyerin karasularını ihlal ettiğini ve güvenlik riski yarattığını vurgulayarak “operasyonun” derhal sonlanmasını istedi. Ankara: Tedbirimizi aldık Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da krizle ilgili “Kuzey KoreABD krizi tüm dünyayı etkiler. Biz bütün tedbirlerimizi aldık. Nükleer silahla restleşme çocuk oyuncağı değildir” yorumunu yaptı. Maduro: Yüz yüze gelelim Venezüella’da sağcı muhalefetin şiddetli protestolarının hedefindeki Devlet Başkanı Nicolas Maduro’dan ABD’ye dikkat çekici bir çağrı yükseldi. Protestoların arkasında ABD ile Kolombiya’nın darbe girişimi olduğu suçlamalarıyla bilinen Maduro, ABD Başkanı Donald Trump ile yüz yüze görüşmek istediğini söyledi. Maduro, geçen hafta göreve başlayan 545 üyeli Kurucu Meclis’te yaptığı ilk konuşmada kendisine “diktatör” diyen ve yaptırımlar getiren Trump’a meydan okudu. 20 Eylül’de New York’ta yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında Trump’la görüşme sağlanması için dışişleri bakanına talimat verdiğini açıkladı. Muhalefet isyanda Kenya’da salı günü yapılan genel seçimle ilgili muhalefetin tepkisi büyürken resmi sonuç açıklandı. Seçim Komisyonu, Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta’nın yüzde 54.27 oyla yeniden seçildiğini, muhalefet lideri Raila Odinga’nın 44.74’te kaldığını duyurdu. AB gözlemcilerinin “adil seçim” açıklamasının ardından Seçim Komisyonu da seçimi tanımadığını belirten muhalefetin zafer iddialarını yasadışı olarak değerlendirdi. Odinga’nın destekçileri ise komisyondan bilgisayar sunucularına giriş izni talep edip buradaki rakamlara göre karar alacağını duyurdu. “Eğer Venezüella ile çok ilgileniyorsa işte buradayım. Bay Donald Trump, işte elim burada” ifadelerini kullanan Maduro, üç saatlik konuşmasında “Yabancı güçlere karşı asla vazgeçmeyeceğiz” vurgusu yaptı. APeBtDr’olil sseenvaktıyöarlteırs:ü rsün Rusya ile olduğu gibi ABD ile de güçlü bir ilişki kurmak istediğini kaydetti, konuşması sırasında meclis üyeleri tarafından sık sık ayakta alkışlandı. Maduro, “Devletin başı olarak bu Kurucu Meclis’in yetkisine tabi olduğumu açıklıyorum. Meclisin egemen, özgün, muhteşem ve tam yetkilerini tanıyorum” ifadelerini kullandı. Kurucu Meclis’in ilk icraatlarından biri olarak görevden aldığı muhalif Başsavcı Luisa Ortega ise önceki gün Reuters’e konuştu, hayatından endişe ettiğini söyledi. Bu arada Venezüella Anayasa Mahkemesi’nin, başkent Caracas’ın El Hatillo banliyösünün muhalif Belediye Başkanı David Smolansky’i 15 ay hapis cezasına çarptırmasına muhalefetten tepkiler yükseldi. Öte yandan ABD’de dört Cumhuriyetçi senatör Trump yönetimine yaptırımlar kapsamında Venezüella’dan gelen petrol sevkıyatını durdurmaması, aksi takdirde bunun ABD’deki benzin tüketicileri için masrafları artıracağı konusunda çağrıda bulundu. HAVANA’YA BİR ŞİKÂYET DE KANADA’DAN Havana Büyükelçiliği’nde çalışan en az 5 diplomat ile eşinin işitme kaybı ve diğer nörolojik semptomlar üzerine geri dönmek zorunda kaldığını duyuran ve iki Kübalı diplomatı sınırdışı ederek misillemede bulunan ABD yönetimi “gizli silah” ihtimalini değerlendirirken Kanada’dan da benzer bir şikâyet geldi. Küba’daki Kanadalı bir diplomat işitme kaybıyla ilgili tedavi görürken Kanada Dışişleri sözcüsü, “Havana’daki ABD’li ve Kanadalı diplomatik personel ile ailelerini etkileyen alışılmadık semptomların farkındayız” açıklaması yaptı. ABD’li yetkililer, gizli sonikultrasonik silah kullanımı üzerinde durulduğunu aktardı. Washington Post’a konuşan uzmanlar ise işitme kaybına sonikultrasonik değil, çok yükses ses veren cihazların yol açacağını söyledi. Cumhuriyet’te ifade özgürlüğü Bilmem hatırlar mısınız? 2002 Kasım’ında iktidara gelen AKP, jet hızıyla Atatürk Havalimanı’ndaki mayolu Zeki Triko reklamlarını önce “hacılar rahatsız oluyor” gerekçesiyle “poşete sokmuş”, ardından kaldırmıştı. Nuray Mert aklımda hep işte o “mayo reklamı krizi” ile yer etmiştir. Radikal’de “Pano Krizi” başlığıyla yayımlanan hükümet “sansürünü” savunan unutulmaz makalesini (13/02/2003) okuduğumda şok şok şok! çok şaşırmıştım. Nuray Hanım, diğer alanlarda da “yol” açabilecek bu sansürü yalnız onaylamakla kalmıyor, bunu “çok tehlikeli bir başlangıç” olarak gören “endişeli modernlere” de gayet üstenci bir tonla ayar veriyordu: “Bir kere reklamcılık sonsuz bir hürriyet içinde yapılacak bir şey değil, her şey ne kadar hür olabiliyorsa, reklamcılık da aynı sınırlar içinde ‘hür’ olmak durumunda!” diyerek ekliyordu: “Adamlar ve kadınlar hacca giderken, tepelerinde yarı çıplak kadın posteri sergilemek en azından yakışıksız(dır)!” Nuray Mert kriterleri eğer bunlarsa, biz de şimdi “Laik Cumhuriyet’le özdeş bir gazetede müftü nikâhı güzellemesi yapmak yakışıksızdır” der ve de ekleriz: “Cumhuriyet’te yazmak sonsuz bir hürriyet içinde yapılacak bir şey değildir. Her şey ne kadar hür olabiliyorsa, Cumhuriyet yazarlığı da aynı sınırlar içinde ‘hür’ olmak durumunda!” Efendim sıra “mayo reklamlarını” sansürlemeye geldiğinde; “dindar hassasiyetleri” göz önüne alınarak “özgürlüklerin sınırı vardır” denecek... Ama taban tabana zıt “dünya görüşü” sebebiyle Nuray Mert’le yol ayrımına gelindiğinde, büyük harfli bir “Özgürlüğe” gönderme yapılacak; “fikir ve ifade özgürlükleri çiğnendiği” için veryansın edilecek. “Farklılıklara tahammülsüzlükten” söz edilecek... Nuray Mert’in erişilmez, çok üstün ve mükemmel demokrasi çıtası karşısında Cumhuriyet’in yetersiz kalan “demokrasi açığına” gönderme yapılacak... Darwin marvin... Havaalanında apayrı bölümden geçen hacıların, gerekirse hiç görmek zorunda olmadıkları mayo billboard’larından “rencide olmaları” anlaşılabilir ve doğal; Cumhuriyet okurlarının üstüne para vererek aldıkları gazetede yapılan “evrim teorisi saçmalamalarından” rencide olmaları tuhaf... Sürekli yeni aşamalar kaydeden din referanslı yaşamda son çıta sayılan “müftü nikâhı” hamlesine karşı laiklerin kuşkulu, kaygılı ve tepkili olmaları.. yersiz... Öyle mi? Bunun adı çifte standarttır. Nuray Mert ve aynı “çifte standardı” paylaşan arkadaşları, AKP iktidarının bugünlere gelmesine hep böyle çanak tuttular ve hizmet ettiler. “Farklılıklara saygı” gösterilecekse, bu saygının karşılıklı olması gerekir. Nuray Mert “laik duyarlılıkları” küçümsemeye ve aşağılamaya hâlâ devam ediyor. Cumhuriyet’le yol ayrımından sonra verdiği ilk söyleşide misal eften püften bir şeyden bahseder gibi “Darwin marvin konusunda anlaşamıyoruz. Türkiye batarken laikler Darwin’le meşgul!” diyor. Terazinin kefesi Mert’in Cumhuriyet’in davetine icabet etmesi, başta zor olmuş. Diğer deyişle Cumhuriyet’te yazmayı bize bahşetmiş yazar... Kendisi yeni yönetimin ısrarlarıyla, Cumhuriyet gazetesinin anlayışını “demokratikleştirmek, farklılıklara açmak, daha özgür bir perspektif kazandırmak” misyonuyla aramıza katılmış! Ama ne var ki bu “demokratikleşme misyonu”, sırf “nalıncı keseri gibi” bir tek yöne çalıştı. Okuruyla, yazarıyla şimdi bizlerden terazinin bir yanına Nuray Mert’i, diğer yanına Cumhuriyet gazetesinin tarihi kimliği ile misyonunu koymamız bekleniyor. Bu tarihi kimlik ve misyon doğrultusunda, “laiklik”, tekerleği keşfedercesine polemik yapılacak bir konu değil. Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu Aybars, örneğin, “Bu gazetenin ‘laik kimlikli’ yazarları babam dahil suikast sonucu öldürüldü. Bunları unutmak ve yadsımak bu kadar kolay mı” diyerek soruyor. Cumhuriyet; Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok gibi bu uğurda yaşamını yitiren yazarların tarihi mirasını omzunda taşıyan bir gazete... Zeki Triko reklamlarına hassasiyet gösteren hacılara yüksek empatiyi eksik etmeyen Mert iddia ettiği denli “demokrat” ve açık fikirliyse bu gazetenin okurlarına da benzer bir duyarlılık göstermesi gerekirdi. “Laiklik”, bu gazetenin kırmızı çizgisi. Mert bu kırmızı çizgiyi yok var sayarak, Cumhuriyet’i kişisel “blog” misali, özel gündeminin bir şahsi platformu olarak gördüyse yanılmıştır. Duda’dan bir veto daha Polonya’da Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile yakın ilişkilerinin olduğu iktidardaki sağcı Hukuk ve Adalet Partisi arasındaki ipler iyice gerildi. İktidarın protestolarla karşılanan yargı reformu yasa tasarılarından ikisini veto eden Duda, bu kez de orduda 40’tan fazla komutanın atamasını “hükümetin orduyu ele geçirme” endişeleri nedeniyle bloke etti. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear