28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 6 Temmuz 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ÜRETİM DURDU ekonomi 9 Tarım ürünleri ithalatında ithalat vergilerinin düşürülmesi hububat üretimini düşürürken şeker kotalarındaki belirsizlik nedeniyle de gıda sanayisinde işler durdu Türkiye’de gıda alanındaki kriz derinleşiyor. Bir taraftan enflasyonu dizginlemek için tarım ve hayvancılıkta ithalatta uygulanan gümrük vergilerinin düşürülmesi nedeniyle ciddi kriz yaşanırken diğer taraftan da gıda sanayisinde şeker üretiminde uygulanan kotalardaki belirsizlik yüzünden gıda ve içecek sanayisinde üretim durma noktasına geldi. Her yıl yapılan kota artışının gecikmesi nedeniyle fabrikalarda üretimin yavaşladığını belirten sektör temsilcileri, ortaya çıkacak üretim açığının, başta şekerli mamul ve içecek sanayi olmak üzere gıda sektörünün üretiminde sıkıntıya yol açmasının kaçınılmaz olacağı uyarısında bulundular. Kota uygulaması nedeniyle nişasta bazlı şeker sanayi, mevcut kapasitelerinin altında üretim yaparken, son yıllarda pancar verimindeki düşüşe bağlı olarak ortaya çıkan arz açığı, milyonlarca dolar karşılığı şeker ithalatı ile karşılanıyor. Gıda fiyatlarının aşağı çekilmesi için ithalatın önünün açılması yabancı kredi derecelendirme kuruluşlarının bile gündemine girdi. Sorun kayıt dışılık Japon kredi derecelendirme kuruluşu JCR, gıda fiyatlarının aşağı çekilmesi için ithalatın önünün açılmasının tarım ve hayvancılığı olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti. “Gıda sektörünün cari açığının gözetimli olarak artırılmasıyla gıda fiyatları dengelenmez” denildi. JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen’in imzasıyla yayımlanan değerlendirmede, şu tespitlere yer verildi: n Gıda fiyatlarının dengelenmesi için sadece fiyat odaklı yürütülen gözetim Çiftçiyi bitirme politikası Türkiye’de buğday ekim alanı 2014’te 7 milyon 920 bin hektardan, 2015’te 7 milyon 860 bin ve 2016’da 7 milyon 670 bin hektara geriledi. Hububat Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu ve Hububat Sen MYK üyesi Hasan Karagöz imzasıyla yapılan açıklamada “Çiftçi nin üretme isteği ve gücü sürekli azalıyor. Üretim girdilerinin sü Malatya’da rekli artışı ve üretim gir bazı kayısı dilerine hükümet tarafın üreticileri tüccarların ve dan uygulanan yüksek meyve suyu fabrikalarının orandaki vergiler çiftçi fiyat düşürmesine tepki de üretme isteğini kö göstermek için topladıkları reltiyor, üretebilme gü ürünleri kasalarla yere cünü yok ediyor” denil döktü. di. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: n ABD’de mazotun litre si 2 lira 38 kuruş, Rusya’da 2 lira 22 kuruş bizde 4 lira 37 kuruş. Çiftçilerimiz üretirken kullandığı mazota yaklaşık, bu ülkelerin iki katı kadar para ödüyor. Bu fiyat politikaları çiftçiyi bitirme politikalarından başka bir şey değildir. n Buğday hasadı başlamış, TMO hâlâ ortada yok. n Artık hükümet üretimi geliştirmeyi rafa kaldırdı. n 20032016 yıllarını kapsayan AKP döneminde 63 milyon ton buğday ithal edildi. Toplam 17.5 milyar ödendi. Hububat ithalatının 41 milyon tonu buğdaydır. li ithalat gevşetme kararları Türkiye tarım ve hayvancılık sektörünün gelişimine zarar verecektir. n Halbuki küresel düzeyde gıda fiyatlarının yönü aşağıya doğru iken Türkiye’de gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın temel nedeni aracılar zincirinin çokluğu değil, bizzat denetlenemeyen nihai satış noktaları, yüksek oranlı kayıt dışılık ve uzun sürelerle büyüyen yapısal sorunlardır. l Ekonomi Servisi Kota belirsizliği Şeker Kanunu ile üretimleri kotayla sınırlandırılan şeker ve nişasta bazlı şeker sanayi kuruluşları, kota artışının belirlenmemesi nedeniyle üretimlerini yavaşlatırken, bu durum üretimlerinde bu ürünleri kullanan gıda ve içecek sanayicilerini de sıkıntıya soktu. Şekerli Ma mul Sanayicileri Derneği, Susam, Tahin, Helva ve Reçel İmalatçıları Derneği ve Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği’nden yapılan açıklamada, “Kota nedeniyle, sanayide kurulu kapasitelerin kullanılmıyor. Şeker açığını kapatmak için yoğun ithalat yapılıyor” denildi. Işçı oluyor devlet ızlıyor Volkswagen İran’a dönüyor Alman otomotiv şirketi Volkswagen 17 yıl aradan sonra İran piyasasına döneceğini açıkladı. Volkswagen’dan (VW) yapılan açıklamada, ağustos ayından itibaren İranlı partneri Mammut Khodro ile Volkswagen’in Tiguan ve Passat modellerinin ülkeye ithal edileceği kaydedildi. İran hükümetinin ortauzun vadede yılda 3 milyon yeni aracın ülkeye ithal edilmesi beklentisi içinde olduğuna işaret eden Volkswagen, uluslararası yaptırımların ardından 2000 yılında İran’dan çekilmişti. l Ekonomi Servisi Katar’ın notu negatif oldu Kredi derecelendirme şirketi Moody’s Katar’ın kredi not görünümünü ‘durağan’dan ‘negatif’e düşürdü. Moody’s’in değerlendirmesinde, Katar’ın, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle yaşadığı diplomatik krizin finansal riskler taşıyabileceğine dikkat çekerek, krizin kısa vadede çözüm olasılığının düşük olduğunu vurgulandı. l Ekonomi Servisi Merkez bankası kamulaştırılıyor Güney Afrika, merkez bankasının tamamen kamu sahipliğine geçmesini değerledirecek. Bloomberg’in haberine göre G. Afrika’da iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi, merkez bankasının tamamen kamu sahipliğine geçmesini önerecek. G. Afrika merkez bankasının mevcut durumda para politikalarında söz hakkı olmayan yaklaşık 600 özel hissedarı bulunuyor. l Ekonomi Servisi Yılın ilk altı ayında en az 906 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti Sıcak hava tatili yapılabilirdi İş Güvenliği Meclisi’ne göre geçen hafta sonu Türkiye’nin tamamına aşırı sıcaklar damgasını vurdu. Sadece cumartesi ve pazar günlerin de 7’si inşaat işçisi olmak üzere en az 15 işçi yaşamını yitirdi. Çalışma Bakanlığı’nın sıcaklık rekorlarının kırılacağını önceden bildiği bugünlere dönük olarak öğle saatlerinde çalışılmamasına dair bir karar vermesi çok mu zordu? Değildi ancak büyüme için işçilerin her koşulda çalışması gerekiyordu, işçiler varsın ölsün ya da hastalıklara maruz kalsınlar önemi yoktu. Haziran ayında 9’u çocuk olmak üzere hergün ortalama 5’i aşkın emekçi iş çinayetlerinde hayatını kaybetti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre haziran ayında yaşamını yitiren 164 emekçinin 123’ü işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 29’u çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 12’si esnaflardan olmak üzere 41’i kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin haziran ayı verilerinde şu tespitlere yer verildi: n OHAL kapsamında bu yıl birçok grev milli güvenlik, sağlık nedeniyle yasaklandı. Toplusözleşmelerde işten çıkarma ve üç yıllık sözleşme saldırısı sürüyor. Türkiye artık bir işçi cehennemine dönüşmüştür. n Haziranda ülkemizin 57 şehrinde ve yurtdışında iki ülkede işçi arkadaşlarımızı yitirdik. Sanayi kentlerindeki işçi sınıfının iş cinayetlerinde ölümü yoğunlaşıyor. l Ekonomi Servisi Kıdem tazminatı için 13 Temmuz’a kadar süre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, kıdem tazminatı konusunda işçi konfederasyon başkanları ve işveren sendikaları temsilcileri ile görüştüklerini ve 13 Temmuz’a kadar kendilerine verilen yazılı metinler üzerinden ortak noktaları bulmaya çalışacaklarını açıkladı. Müezzinoğlu, “Ortak noktalara göre neyi bulduk, ne isteniyor, kararımızı ondan sonra hükümete, Başbakan’a götüreceğiz. Kıdemde paydaşlarımızla yüzde 70’in üzerinde uzlaşı olması gerekiyor” dedi. DİSK’ten yapılan açık lamada ise Üçlü Danışma Kurulu’nun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çağrısıyla 4 Temmuz’da kıdem tazminatını görüşmek üzere toplandığını belirterek, “Bakanlık toplantıya hiçbir somut öneri ve taslak sunmadı” denildi. l ANKARA (Cumhuriyet) Altın ithalatı yıllık yüzde 405 arttı Mayıs ayında dış ticaret açığında önemli etkisi olan altın ithalat rakamları ortaya çıktı. Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası verilerine göre, Türkiye’nin altın ithalatı mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 405 artış kaydederek 48 ton olarak gerçekleşti. Türkiye’nin altın ithalatı haziranda ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 386 artış kaydetti. Yılın ilk yarısında 174.6 tona ulaşan al tın ithalatı, 2016 toplamı olan 106.2 tona göre yüzde 64 artışa işaret etti. Öte yandan Ajans Press’e göre Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 436 ton altın rezerviyle dünyada en çok altın rezervine sahip olan 11. banka oldu. Türkiye’de ise kişi başına düşen altın miktarı 5.5 gram olarak hesaplandı. İsviçre kişi başına altın miktarının en yüksek olduğu ülke oldu. İsviçrede kişi başına 124 gram altın düşerken, İsviçreyi sırasıyla 49 gramla Lübnan 41 izledi. l Ekonomi Servisi G20 ve ‘Radikal Belirsizlik’ G20 ülkeleri, Hamburg’da Merkel’in ev sahipliğinde toplanıyorlar. Toplantı öncesinde yoğunlaşan tartışmalar, “Radikal Belirsizlik” başlıklı yazımda değindiğim durumun tüm özelliklerini yansıtıyordu. Bu nedenle G20 toplantısından ciddi bir sonucun çıkmasını kimse beklemiyor. Çıta, “çelişkiler daha da derinleşmesin, var olan dengeler korunsun yeter”e kadar alçaltılmış durumda. ‘Radikal belirsizlik’ Financial Times’dan Gideon Rachman’ın dikkat çektiği gibi, 2008 yılında yapılan ilk G20 toplantısında, “salonda en önemli liderin George Bush olduğundan kimsenin kuşkusu yoktu. Bugün, dünyanın geri kalanının liderlik için ABD başkanına bakabileceği söylenemez.” Gerçekten de G20 toplantısı, Trump’ın yanı sıra Merkel, Xi Jinping, Putin gibi liderlerin pazarlık platformuna dönüşmüş durumda. Bugün ve yakın gelecekte bu liderlerin hiçbiri, “en önemli lider” unvanını alabilecek gibi görünmüyor. Bu belirsizliğin arkasında dünya kapitalist sisteminde yaşanmakta olan krizin yol açtığı dönüşümler içinde ABD hegemonyasının gerilemesi yatıyor. ABD’nin sorun çözme kapasitesi geriledikçe de onun düzenlediği, koruduğu uluslararası ekonomik siyasi güvenlik mimarisi çözülüyor, sorunlar ve riskler çeşitleniyor, genelde bir “radikal belirsizlik” egemen oluyor. Bir lider aranıyor Her kıtada çok ciddi kriz noktaları gelişiyor. En sakin gibi görünen Latin Amerika’da bile Venezüella bir yavaşlatılmış iç savaş yaşıyor. Brezilya, siyasi ve ekonomik bir krizini aşamıyor. Trump yönetimi, Küba’yı taciz etmeye başladı. Meksika, Kolombiya suç örgütleriyle baş edemiyor. Tüm kıtada su kıtlığı sorunu, siyasi yolsuzluklar gittikçe derinleşiyor. Avrupa’da, ekonomik krizin, göçmenlik krizinin yükünü halk sınıflarının üzerine yıkmaya çalışan düzen partilerine, liderlerine yönelik bir toplumsal öfke, neoliberal, küreselleşmeci modeli hedef alarak kabarmaya devam ediyor. AB’nin önemli ülkelerinden İngiltere’de Brexit sürecinin neler getireceği henüz belli değil. Avrupa’nın Doğu sınırlarında, Batı Balkanlar’da, Rusya’nın da katkılarıyla yeniden bir kriz olasılığı gelişirken, iki jeopolitik basınç odağı olarak, Ukrayna’nın ve Türkiye’nin ekonomik siyasi istikrarı (buralarda da Rusya etkisine rastlıyoruz) aşınmaya devam ediyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika, İslamcı terör, Libya kaosu, Suriye iç savaşı, Katar krizi, IŞİD sonrası sorunlar, İran’la bir savaş olasılığı altında birçok noktadan birden yanıyor. Uzakdoğu’da Kuzey Kore’nin balistik füze denemeleri, Çin denizinde yapay adalar etrafında bir ABDÇin çatışması tehlikesi yeni bir dünya savaşı olasılığını gündeme taşıyor. Bu kaosa düzen getirebilecek hegemonya adaylarına bakınca, ABD’nin ekonomik kültürel etkisinin zayıflamaya devam ettiği, Almanya’nın askeri güç, Rusya’nın ekonomik güç, Çin’in ekonomik ve askeri güç yetersizliği ile, ABD dışında kalanların da bir ölçek sorunu ile karşı karşıya oldukları görülüyor. Liderlik eksikliği orta ve küçük çaplı ülkelerin manevra alanını, istikrarsızlık yaratma kapasitelerini arttırıyor, jeopolitik kriz noktalarını çeşitlendiriyor. Bu koşullarda Merkel’in partisi G20 toplantısı öncesinde yayımladığı seçim bildirgesinde, Almanya’nın ABD ile ilişkisinin düzeyini tanımlarken, geleneksel olarak “dostluktan” değil, bu kez “ortaklıktan” söz ediyor, Rusya ile “Kuzey Akım” enerji hattı projesine, ABD’nin itirazlarına kulaklarını kapatarak devam ediyor. Rusya ile Çin arasındaki yakınlaşma ilerlerken ABD’nin bir büyük strateji belirleyemediği, Ortadoğu bataklığına, istikrarsız bir liderlik altında yeniden batmakta olduğu görülüyor. Küresel ısınma, gıda ve su kıtlığı, yeni bir mali kriz riski, ek olarak her kıtada savaş, terör, silahlanma yarışı... Bu sorunların hepsi, uluslararası işbirliği ve liderlik gerektiriyor. Birincisi, ekonomik krizin basıncı ile artan korumacılık ve rekabet eğiliminin etkisiyle giderek zorlaşıyor, ikincisi ortada yok. G20 toplantısı, bu “radikal belirsizlik” içinde başlıyor. Bir yorumcunun dediği gibi, “Sorunları daha da ağırlaştırmadan biterse başarı sayılmalı.” Yoksulluk sınırı 4 bin 738 TL oldu MemurSen’e göre haziran ayında, Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.701 TL, yoksulluk sınırı ise 4 bin 738 TL olarak belirlendi. Araştırmaya göre haziranda mayıs ayına göre gıda madde fiyatlarında ortalama yüzde 0.33’lük artış yaşandı. Haziranda göze çarpan en büyük artışlar yüzde 24.22 artışla kivi, yüzde 10.59 artışla salatalıkta görüldü. Haziranda mayısa göre sağlık madde fiyatlarında ortalama değişim yüzde 0.21’lik artış olarak gözlendi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear