24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 28 Temmuz 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘SUSMAYACAĞIZ’ CHP, AKP ile MHP’nin ortak imzasıyla TBMM’ye getirilen içtüzük değişiklik teklifinin görüşmelerini, Genel Kurul’da oturma eylemi yaparak protesto etti KP ve MHP’nin ortak imzasıyla TBMM’ye sunulan ve A CHP’liler kendi ses sistemlerini kurduMeclis Genel Kurulu’nda gö rüşülen içtüzük değişiklik teklifi nin ‘muhalefetin sesini kıstığı, kürsü hakkını engellediği’ gerekçesiyle protesto eden CHP’li milletvekilleri, dün tam 13 saat Meclis Genel Kurulu’nda oturdu. CHP’liler, eylemleri sırasında kendi ses sistemlerini de kurarak, sabaha kadar söz alıp, CHP Milletvekili Ali Şeker, ses sisteminin kapatılması nedeniyle dışarıdan Genel Kurul’a ses sistemi getirirken, konuşmalar telsiz mikrofonla yapıldı. Şeker, teklifin ‘temel yasa’ olarak iki bölüm halinde görüşülmesine tepki göstererek, “İçtüzük üzerinde her rih önünde şerhlerini düşmesi amacıyla bu eylemi yaptığını söyleyen Özgür Özel de “Seçilmediğimiz makama oturmayız” diyerek, Başkanlık Divanı’nda CHP’li kâtip üyeler Ali Haydar Hakverdi ve Fatma Kaplan Hürriyet’in olacağını söyledi. Daha sonra CHP’li vekiller, ku nuşmalar, Şeker’in internet üzerinden kurduğu ‘Şeker TV’ ile Halk TV’den kesintisiz yayımlandı. Seslerinin kısılamayacağını söyleyen Şeker, halkın sesini duyurmaya devam edeceklerini söyledi. Şeker konuşurken salondaki ışıkların büyük bölümü kapatılınca, CHP’liler salonu süresiz konuştular. CHP’lilerin ko maddede konuşma imkânımız kaldırıl ra çekerek söz aldı. ve Genel Kurul kürsüsünü led lambalarla nuşmaları da ‘Şeker TV’ ve Halk TV dı. Her bir maddede 25 dakika konu Meclis oturumu açılmadığı için ko aydınlattı. Konuşmalara ilişkin tam tuta tarafından kesintisiz, canlı olarak şacakken, konuşma süremiz 5 dakika nuşmalar resmi olarak kaydedilmese de nak da tutulurken, bu tutanakların daha yayımlanırken, TBMM Başkanveki ya düşürüldü” dedi. CHP’li vekillerin ta CHP’liler oturum açıkmış gibi çalıştı. Ko sonra yayımlanacağı dile getirildi. li Ahmet Aydın, “Burası sokak değil” diyerek, CHP’den eylemini sonlan dırmasını istedi. İçtüzük değişikli ği önerisi, genel kurulda 3 gün süren görüşmelerin ardından kabul edildi. CHP’li milletvekilleri dün gece sa at 01.00’de, Meclis Genel Kurulu’nda oturma ve salonu terk etmeme eylemi başlattı. CHP’li milletvekillerinin ‘iç tüzük değişiklik teklifinin muhalefe tin, milletvekillerinin ve milletin sö zünün kesildiğini’ belirterek başlattı ğı eylem tam 13 saat sürdü. HDP’den destek CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Aynı ‘Adalet Yürüyüşü’nde olduğu gibi, barışçıl, hem çok aktif hem çok pasif bir direnişle, sizler bu gece evlerinize giderken, ortadan kaldırılan söz haklarımıza, temel kanun olarak getirildiği için üzerinde 54 milletvekilimiz söz alabilecekken, 21 milletvekilimizin ancak konuşmasına, yayımlandığı tarihten itibaren 10 dakikalık sözlerin 3 dakikaya düşmesine, muhalefetin sesinin kesilmesine bir tepki olarak CHP Grubu, milletin oyları ile geldiği parlamentoyu bu gece terk etmiyor, milletin söz hakkını savunmaya devam ediyor” dedi. Genel Kurul’u yöneten TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın da, CHP’li milletvekillerine, “Burası sokak değildir, Meclis’tir, milletin Meclisi’dir. Meclis’in vahametine halel getirecek davranışlardan, tutumlardan lütfen kaçınalım. Böyle bir ikazda bulunmak istiyorum. Meclis’in vahametine uygun olmayan eylemleri bırakalım” derken, HDP’liler CHP’li milletvekillerine destek verdi. ‘Protesto haktır’ HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Aydın’ın sözlerini eleştirerek, “Ama sokakta olan arkadaşlarımız da var. Onların nasıl halkla buluşması engelleniyorsa ve demokrasiden söz etmek mümkün değilse, Meclis’te de çoğunluk tahakkümünü demokrasi zannedenler var. Komisyonda konuşulması ama tek bir önerinin dahi dikkate alınmaması demokrasi değil. Bu nedenle CHP’li arkadaşların ifadelerine aynen katılıyoruz. Herkesin her yerde demokratik hakkını kullanma hakkı vardır. Protesto da bir haktır. Umarım bunu AKP’nin de anladığı bir gün gelecektir” diye konuştu. Salonu terk etmediler MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay ise “Ana muhalefet partisi sorumluluğunu yerine getiremeyip, sokakta adalet arayanları, sokağı Genel Kurul’a taşıma gayretleri içerisinde bulunanları ve Genel Kurul’u eylem alanına çevirenleri kendi yanlışlarıyla, CHP ve HDP’yi baş başa bırakıyoruz” diyerek, AKP’ye destek oldu. Aydın da bunun üzerine “Meclis’in sokak alanı olmadığı gibi müsamere alanı da olmadığını” da söyleyerek, CHP’li milletvekillerinden eylemlerini sonlandırmalarını istedi. Aydın, CHP’li vekillerin eylemlerini sürdürmeleri üzerine, Genel Kurul’u kapattı. CHP Grup Başkanvekili Özel ve CHP’li milletvekilleri ise salonu terk etmeyerek, eylemi başlattı. Kapıyı açmadılar Meclis’te sabah mesainin başlamasının ardından Özgür Özel, gazetecilerin genel kurulu izlediği basın locasının kapısının açılmasını istedi. Ancak polis ile Meclis basın bürosu çalışanları kapıyı açma sorumluluğunu üstlenmek istemedi. Bunun üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Meclis 2 No’lu kapıda bulunan anahtarı almaya gitti. Anahtarı imza karşılığı alan Ağbaba geldikten sonra kapı açıldı, basın içeriye alındı. Özel de kapıyı açarken, “CHP iktidarında bu kapıları sökeceğiz. Genel kurul kapısız olacak, herkes girecek. Dünyanın izlediği bir oturumu parlamento muhabirlerine kapatamazsınız” diye tepki gösterdi. l ANKARA / Cumhuriyet Ahmet Şık’ın sözleriyle protesto ettiler Meclis Genel Kurulu’nda konuşmalar, siyah bir örtüyle kapatılan kürsüde yapılırken, yer yer milletvekilleri slogan da attı. CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, konuşmasını tamamladıktan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı yürüyüşte söylediği, ‘Geliyoruz zincirleri kıra kıra’ marşını seslendirdi. Milletvekilleri, konuşmalar arasında ‘hak, hukuk, adalet’ diye de slogan attı. CHP’li Eren Erdem de konuşmasını, gazetemiz muhabiri Ahmet Şık’ın Cumhuriyet davasında yap tığı savunmadan hareketle, “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet diyoruz ve içtüzük görüşmesini, getirilen içtüzüğü reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Halk adına burada konuşma hakkımızın kısıtlanmasına karşı direnişimizi artırarak, büyüterek devam edeceğiz” dedi. ERDOĞAN:Yoruldum diyen bırakıp gitsin Erdoğan, teşkilatlar ve belediye başkanlarıyla çekişme yaşayan milletvekillerini fırçaladı, kongreler öncesinde uyardı EMİNE KAPLAN Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partinin ilçe ve il kongreleri öncesinde teşkilatlar ve belediye başkanlarıyla çekişme ve sorun yaşayan milletvekillerini sert biçimde uyardı. Uzun süre görevde kalan insanların ‘profesyonel deformasyon hastalığı’na yakalanabildiğini kaydeden Erdoğan, “Yoruldum diyen varsa bize gerek kalmadan çekilsin. Birbirinizin rakibi değilsiniz. Eğer saygısızlık devam ederse parti olarak kaybederiz” dedi. Erdoğan, dün milletvekilleriyle AKP Genel Merkezi’nde toplantı yaptı. 2019’da yerel seçim, ardından da Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi olduğunu anımsatan Erdoğan, yüzde 51 oy almaları gerektiğini söyledi. AKP’de teşkilatın önemli, karşılıklı saygının esas olduğunu kaydeden Erdoğan, “Milletvekili seçilene kadar il başkanları ve belediye başkanlarının desteğini alıyor ve iyi geçiniyorsunuz. Seçildikten sonra ise bu desteği gözardı ediyorsunuz. Aynı şey belediye başkanları için de geçer li. Yeri geldiğinde siz teşkilatı yükselteceksiniz, yeri geldiğinde onlar sizi yükseltecek. Birbirinizin rakibi değilsiniz” dedi. ‘Kaybederiz’ uyarısı Vatandaşlardan gelen şikâyetlerin önemli olduğunu kaydeden Erdoğan, “Vatandaş ‘eskiden böyle değildiniz, gider gelirdiniz şimdi kibir var’ diyor. Birbirimize sevgi saygımızı, birlik ve beraberliğimizi kaybedersek, karşılıklı saygısızlık devam ederse kamuoyunda itibarımız kalmaz, kaybederiz” diye konuştu. ‘Profesyonel deformasyon’ diye bir hastalığın olduğunu, uzun süre görevde kalan bazı insanların bu hastalığa yakalanabildiğini kaydeden Erdoğan, buna dikkat edilmesini istedi. Partililerin her kademede görevini yapmasının çok önemli olduğunu anlatan Erdoğan, “Eğer ‘yoruldum’ diyen, yorulan, dava idrakini kaybeden varsa bize gerek kalmadan kenara çekilsin. Yerini başka arkadaşa bıraksın. Tecrübelerinden faydalanacağımız arkadaşlarımızdan dinamik olanlarla yolumuza devam ederiz. Parti nin davasına inanan herkese kapımız açık” dedi. Kongre sürecinde teşkilatlardaki görevlendirmelerle ilgili olarak milletvekillerinin önerilerini genel merkeze iletmelerini isteyen Erdoğan, “Yol gösterici olun. Müdahil ve karar verici bir rol üstlenmeyin” uyarısında bulundu. Vekillerden ‘seçim arifesindeymiş’ gibi çalışmalarını isteyen Erdoğan, “Milletle birlikte olmak hayat tarzıdır bizim için. Milletvekilleri, şehirlerimizde halkla iç içe olmalı. Halkın tümüne ulaşmak zorundayız. Gönülleri almak, kazanmak çok önemli. En iyi tatil milletle birlikte olmaktır” diye konuştu. 2019’da yeni içtüzük İçtüzük değişikliğiyle ilgili konuşan Erdoğan, “Bu yapılan değişiklik 2019’a kadar uygulanacak düzenlemelerdir. Sonrasında kapsamlı bir içtüzük değişikliği yapılacak” ifadesini kullandı. OHAL’in yabancı yatırımcıları engellediği eleştirilerine tepki gösteren Erdoğan, “OHAL, yabancı yatırımcılar için bir bahane olamaz. Vakti gelince o bahaneyi ortadan kaldırırız” diye konuştu. l ANKARA haber 5 ‘Evrim teorisi’ ‘Sizin Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız, hepsi bir araya gelseler de bir sinek bile yaratamazlar’ (Hacc, 73) Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarlarının aylarca tutuklu kalıp sonunda, hukuk değil siyasal temelli bir iddianame ile ‘yargılanmaya’ başlandığı şu zamanda, genel olarak basın, söz, ifade özgürlüğünün tümüyle rafa kalktığı böylesi bir ortamda yazı yazmak zaten zor. Zor, çünkü, öyle bir noktaya geldik ki, bu haksızlıklar, baskılar, hukuk dışılıklar konusunda daha fazla söz söylemenin anlamı kalmadı, her şey apaçık ortada, diğer taraftan yine de söz söylemekten imtina etmemek lazım, dahası hâlâ farklı konuları tartışmak durumundayız. Bu karmaşık ruh hali içinde tartışmayı uzatmak istediğim en son konu ‘evrim teorisi’. Ama bazıları öyle bir kıyamet koparıyor ki, birkaç laf etmeden geçiştirmek olmaz. Yok, oturup Darwin, evrim teorisi, yaratılış inancı ve bunlar üzerine uzun uzadıya bir tartışmaya girişecek değilim. Öncelikle bu çok bayat bir tartışma, üzerine söylenmiş çok şey var, sadece konunun sığ pozitivist bir yaklaşımla tartışılmasının devrinin çoktan geçtiğini hatırlatayım. Bana yöneltilen eleştiriler içinde bu seviyenin üzerine çıkan tek itiraz, bana doğrudan yazan Cem Somel’den geldi. Bu konuda sığ pozitivizm ile yola çıkılamayacağını bilen herkes gibi, o da bilimin tanımı gereği kesinlik iddiası taşımadığını, evrim teorisi de dahil, bilimsel düşüncenin gelişiminin ‘çalışma hipotezleri’ üzerinden yürüdüğünü teslim ediyor. Zır cahil olmayanlar için bu konuda ihtilaf söz konusu değil. Diğer taraftan, bilimin bu dünyada olan biteni çözme, açıklama, bunun üzerinden teknolojik bilgi geliştirme çabası ile felsefi hakikat arayışları arasında mahiyet farkı olduğunu biraz felsefe ve kuram tartışmaları konularını bilen herkes takdir eder. Biyoloji bilimi evrim teorisi çerçevesinde çalışma hipotezleri ile yoluna devam eder, benzeri her durumda olduğu gibi, bu hipotezler yanlışlanabilirlik ölçüsü ile değerlendirilir. Diğer taraftan, bilimsel düşüncenin insanın var oluşa dair sorulara cevap vermesi beklenemez. Şu veya bu dine inananlar, bu konularda dogma olarak kabul ettikleri çerçevede anlamlandırmalara inanırlar. O da adı üzerinde ‘inanç’ meselesidir, aynı dogmaya inanmayan kimseye ‘hakikat’ diye dayatılamaz, sadece farklı anlam dünyalarının kapısını açar. Keşke, yetkin felsefeci ve ilahiyatçılar bu konularda daha fazla söz söylese, de şu sığ pozitivizm sularında boğulma tehlikesi geçirmesek. Ama, en kötüsü, otoriter bir rejimi sorgulamanın, siyasi itirazın yolunun buralardan geçmesi, muhalif düşüncenin bu sığ sularda boğulması. Mevcut iktidar tam da bu zeminde yol alıyor, tam da bu nedenle siyasi sorunları gölgeleyecek adımlar ile muhalefeti manipüle etmeyi başarıyor. Otoriter rejimlerin din referansı ile meşruiyet kazanma çabası, şüphesiz ciddiye alınması, itiraz ve ifşa edilmesi gereken bir husustur. Bu noktada, demokrasi, hak ve özgürlükler mücadelesinin yoğunlaşması gereken temel mesele, dinsel inancın, özgür bir seçim olmak yerine, tüm topluma ‘dayatılması’ anlayışına karşı çıkmaktır. Yani, evrim teorisinin dogma olarak belletilmesi ve tartışma dışında tutulmasına karşı, yaratılış inancını inanan, inanmayan herkese dayatma çabasına itiraz etmektir. Halihazırda tanık olduğumuz, dini dogma dayatmasına karşı, pozitivist dayatma çerçevesinde, konuyu tartışma dışı tutma fanatizmi. Bir toplum böyle özgürleşmez, bunu artık kavrasak diyorum. Kararnamede 2’nci türbanlı büyükelçi DUYGU GÜVENÇ Dışişleri’nde dün aralarında Merve Kavakçı ve Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı Emin Önen ile AKP’li Murat Mercan’ın da atandığı kararnamede bir türbanlı ismin daha olduğu ortaya çıktı. Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi olan Ayşe Sayan Kuveyt Büyükelçisi olarak atandı. Önceki gün tebliğ edilmeye başlayan kararname ile TBMM eski Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu’nun da Sudan’ın başkenti Hartum’a Büyükelçi olarak atandığı öğrenildi. Atamalar şöyle: Gülin Dinç, Santiago (Şili); Oya Tunga, Kito (Ekvador); Ece Öztürk Çil, Bogota (Kolombiya); Asım Arar, Vagadugu (Burkina Faso); Ali Davutoğlu, Darüsselam (Tanzanya); Cemil Miroğlu, Nairobi (Kenya); İdem Akay, Vientiane (Laos); Emin Önen, Pekin (Çin), Murat Mercan, Tokyo (Japonya); Cengiz Fırat, Bişkek (Kırgızistan), Deha Erpek, Windhoek (Namibya); Erdoğan Kök, Riyad (Suudi Arabistan); Hakan Kıvanç, Harare (Zimbabve); Boğaç Güldere, Kinşasa (D. Kongo); Nurdan Altıntaş, Trinidad Tobago; Hüsrev Altıntaş, Antananarivo (Madagaskar). l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear