26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 10 Temmuz 2017 Mitinge cüppeleriyle katılan avukatlar, gazetemizin tutuklu İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör için de ‘özgürlük’ istediler. EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 ‘Türkiye AdaletDIŞ BASINDA ADALET YÜRÜYÜŞÜ etrafında saflaştı’ Dış basın Adalet Yürüyüşü’yle ilgili yorumlarında, Kılıçdaroğlu’nu Gandi’ye benzetirken yürüyüşün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırdığını vurguladı Adalet Yürüyüşü son gününde de dış basında ses getirdi. ABD’nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin sitesinin manşetinde yer alan haberyorumda “Başarısız darbenin yıldönümü gelirken bütün Türkiye tek bir sözcük ve onun nerede bulunacağı üzerinde saflaştı: Adalet!” ifadesine yer verildi. İki liderin fiziksel görüşünün benzerliğinden dolayı, yürüyüşün Gandi’nin Tuz Yürüyüşü’ne benzetildiğini yazan gazete, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bir cumhuriyetimiz var mı? Hayır. Sadece bir tepede durup bütün emirleri veren bir adamımız var” sözlerini paylaştı. Hükümetin “Adalet sokakta aranmaz” eleştirilerine de yer veren yazı, Kati Piri: TARİHİ... Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, Adalet Mitingi’ne ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden Hollandaca bir mesaj yayımladı. Piri, “Tarihi… Muhalefet milletvekilinin tutuklandığı Maltepe’de yaklaşık 2 milyon kişi var” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun “Biz yürüdükçe Erdoğan’ın rahatı daha da kaçıyor. Bu rahatsızlık da bana keyif veriyor” sözleriyle son buldu. WP: Baskı yapılmalı Washington Post’ta ise başyazı dün Türkiye’ye ayrılmıştı. Türkiye’de Uluslararası Af Örgütü’nün bir başka tepe yöneticisinin daha gözaltına alınması ve muhalefetin Adalet Yürüyüşü’nden söz edilen yazıda, ABD yönetimine Türkiye’ye daha sert uyarılarda bulunma çağrısı yapıldı. Yazı da, “Ankara’dan başlayan yürüyüş, muhalefet güçlerinin halen bir araya gelebildiğini gösterse de baskıcı bir hükümete karşı kendi başlarına karşı koymaları beklenmemeli. Türkiye hükümetinin sivil topluma saldırılarının önlenmesi için yabancı hükümetler, Türkiye’ye baskı yapmalı” ifadelerine yer verildi. ‘Erdoğan’ı kızdırdı’ Britanya’nın Economist dergisinde yer alan “Türkiye’nin sıkışan muhalefeti İstanbul’a yürüyor” başlıklı yazıda “2013’te ki Gezi Parkı eylemlerinden bu yana ülkedeki en büyük muhalefet dalgası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kızdırdı” yorumuna yer verildi. ‘Benzeri görülmemiş’ Mitingi, Britanyalı yayın kuruluşu BBC “Yürüyüş ve miting Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a karşı eşi benzeri görülmemiş bir gösteriye dönüştü” diye tanımladı. Fransız haber ajansı AFP, “Gezi Parkı’ndan beri Türkiye’deki en büyük gösteri,” yorumunu yaptı. Reuters haber ajansı “Yüz binlerce insanın katıldığını” duyurdu, İran devlet televizyonu PressTv de miting için, “Erdoğan’a karşı ender meydan okumalardan biri” ifadesini kullandı. l Dış Haberler Erdoğan 2019’da gidecek Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, ‘Gideceğini gören Erdoğan’ın yaşadığı korkuyla halk üzerindeki baskıyı artırdığını’ söyledi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “2019’da gideceğini gördüğünü ve bu korkuyla, toplumu baskıladığını” söyledi. Dün miting öncesinde Deutsche Welle Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu yol boyunca, 4 ayakkabı eskittiğini söyledi. Erdoğan’ın Enis Berberoğlu kararını hatırlatarak, “’Yıl sonuna doğru ciddi anlamda mahkumiyetler gelecek’ sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu “Bu sözler yargıya talimatı bizzat kendisinin verdiğini gösterir. ‘Ciddi mahkumiyetler gelecek’ demek, ‘Kafamda mahkum edilecekleri yıl bellidir. Yeri ve zamanı gelince bu süreyi hakime bildireceğim’ demektir” yanıtını verdi. “Erdoğan’ın Selahattin Demirtaş için ‘terörist’ tanımlamasını nasıl yorumlarsınız” sorusunu da Kılıçdaroğlu şöyle yanıtladı: “Erdoğan kendisini yargı yerine koyduğu için herkesi terörist ilan ediyor. Ben, Erdoğan’da şunu gördüm: Devletin tüm olanaklarına rağmen, referandum sonucunda, yüzde 50’yi yakalayamadı. YSK’deki çeteyle ancak bu sonuca ulaşabildi. 2019’da kendisinin gideceğini görüyor. 2019 korkusuyla toplumu baskılıyor. Ama ne yaparsa yapsın Erdoğan 2019’da gidecektir.” Kılıçdaroğlu, “Hapisteki gazeteciler için Erdoğan’ın ‘terörist’ ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” soruya: “Bir gazetecinin teröristlikle suçlanması hele hele mahkum edilmeden bir siyasal kişi tarafından suçlanması asla doğru değildir. Türkiye’nin bir diktatör tarafından yönetildiği algısını dünyada pekiştirir. Suçlayan, yargılayan, mahkum eden aynı kişi. Bu çok tehlikeli bir şey” dedi. Adalet Mitingine her kesimden katılım vardı. Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte beyaz güvercin uçurdu ve alanı dolduran yurttaşlara karanfil attı. Miting sonrası katılımcılar alandaki çöpleri topladı. Parayla saadet olmaz Kahire toplantısı sonrası, Katar Maliye Bakanı Ali Şerif El Emadi, “Tehdit edilemeyecek kadar zengin bir ülke” olduklarını söylemiş. Aslında, üzerlerine oturdukları kaynakların bekçiliğinden başka işlevi olmayan diğer Körfez ülkeleri de, pek çok açıdan onlardan farklı değil, ama belli ki, dünya gerçeklerinin daha fazla farkındalar. Katar, çok kısa zamanda yükselip bölgesel aktör diye gazlandığı için o zenginliğin sahiden kendisine ait, giriştiği işlerin de sahiden kendi gücüne dayalı olduğunu düşünüyor. Oysa, çok uzağa gitmelerine gerek yok, mevcut Katar şeyhi, dedesinin başına gelenleri hatırlasa böyle saçma çıkışlara ön vermeyebilirdi. Malum babası, dedesini darbe ile indirdikten sonra bir Amerikan hukuk bürosu vasıtası ile dedesinin servetinin büyük bölümüne el koymuştu. Parayla saadet olmadığı gibi parayla siyaset de olmuyor, esas olan para dahil ama, daha pek çok şeye bağlı siyasi gücün kimin, kimlerin elinde olduğu. Katar gibi ülkeler için, doğal kaynaklar üzerine oturmak piyango gibi bir şey, esas iş piyangodan çıkan parayı nasıl idare ettiğiniz, yoksa pek çok büyük piyango kazandıktan sonra çar çur eden adam durumuna düşmeniz işten bile değil. Ülkeler bazında esas olan siyasi güç, bu gücün temelinde de, kuşkusuz maddi zenginlik, üstelik haksız kazanç, sömürü, emperyal talan ile elde edilmiş zenginlikler var, ama yine de mesele ondan ibaret değil. Asıl önemlisi, üretim ekonomisi, ileri teknoloji üretim altyapısı, güçlü siyasal kurumlar, insan sermayesi, kültürel iktidar birikimi başta olmak üzere pek çok zenginlik zeminine sahip olmak veya zaman içinde bu zemini oluşturmak, geliştirmek. Yoksa, altın yumurtlayan tavuğa bekçi bulmak zor değil, bekçinin kıymeti harbiyesi yok, sonuçta biri gider diğeri gelir. Dahası, bu küçük Körfez ülkelerinin hiçbiri, kendisi de başka bir berbat rejim olan, Suudi Arabistan ile kıyaslanamayacak kadar köksüz idareler. Hal böyle iken, Katar’a Osmanlı dostluğu izafe edip köklüleştirme ve sevdirme gayretleri de manasız işler. 1871’de Osmanlılar, şimdi Suudi Arabistan’ın doğusunda yer alan Hassa bölgesini ele geçirince Katar civarında gücünü pekiştiren Sani ailesi, Suud tehdidine karşı, Osmanlı garnizonunu kabul etme karşılığında kaymakam yani o bölgenin yöneticisi olarak tanındı. Birinci Dünya Savaşı esnasında ilk yaptıkları iş ise, 1916’da bir anlaşma ile İngiliz himayesini kabul etmek oldu, olay bundan ibaret. Bari her şeye rağmen, kendilerinin sandıkları gücü, iddia ettikleri gibi hayırlı işlere harcasa idiler. Nihayetinde, onların yaptığı da, siyasi konjonktürden yararlanıp sırtlarını Batı gücüne dayayıp Suriye’de, Libya’da, hatta tüm bölgede iş çevirmeye kalkmak idi, şimdi karşılarında olanların da tuttuğu yol aynı. Aslında paranın yetmeyeceğini bildikleri için, siyasi güç olmaya çalıştılar, ama işe tersinden başlamış oldular. Tıpkı, para sahibi olmanın yetmediğini sezip saygınlık, hayranlık, seçkinlik kazanmaya çalışan para babaları gibi, bunları da parayla edinebileceklerini düşündüler. Şansları da yaver gitmedi, işler farklı gelişseydi bir ölçüde kazançlı da çıkabilirlerdi, olmadı. Dünyada bunca mazlum insan, ülke varken siyasi kumarda kaybeden para babalarının derdi ile dertlenemeyeceğiz. Dertlenenler de, artık bu olayı allayıp pullayıp Katar’ın emperyalistler ile mücadelesi gibi pazarlamaya çalışmaktan vazgeçseler iyi olur, çünkü galiba farkında değiller ama hikâyenin hiç kurtarır tarafı yok. Bakın, Katarlılar, bunca zaman Türkiye ile sıkı ilişkiler içindeler, keşke bizim şu güzel “parayla saadet olmaz” deyişimizi duymuş olsalar, ondan ders almış olsalardı. Biz kaç kişiyiz!.. Maltepe’de öyle bir kalabalık vardı ki Türkiye uzun zamandır böyle bir miting görmemişti. Yurttaşlar Kılıçdaroğlu ve eşini ‘Hak, hukuk, adalet’ sloganıyla karşıladı Kimilerine göre 1 milyon... 2 nerbahçe, Beşiktaş Galatasaray flama milyon diyen de var. sı dikkat çekti. Onun Sahildeki bir otelin dışında meydan bay üst katından bakar rak denizine dön sak bu rakamın çok müştü. Kemal Bey’le üstündeydi ‘adalet’ yürüyen milletvekil tutkunlarının sayısı. Dağları, ovaları aşıp gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu AKırzifılyalın leri, sakal tıraşı bile olmadan plaforma gelmişti. Sadece Engin Altay ve Erdoğan kucaklamak için koş Toprak beyaz göm muşlardı Maltepe’ye... lek giymişti, protolde görev Dolgu miting alanı sırf kent aldıkları için... dışından gelenlerle bile dolar İl Başkanı Cemal Canpo dı. İstanbul ise bir başka gü lat, Genel Başkan konuşması zeldi... ‘Aziz İstanbul’un bir na başlarken derin bir oh çek kolu Kartal tarafından yürü ti ve “Parti örgütümüzün başa dü; Bağdat Caddesi, Kadıköy rısıdır bu, halka indik, halk da yönünden, Bostancı’dan aktı meydana indi. Üyelerimiz 400 meydana. Minibüs yolunu, ara 450 bin kişi ama asıl kalaba sokakları hatta inşaatı devam lık bize inanan vatandaşları eden Marmaray tren hattını mız... Yurttaşlarımız artık ki güzergâh eyleyenler vardı ve min doğru söylediğini anladı. elbette yüzlerce tekne... Kendi ceplerinden para harca CHP liderinin alana ulaştı yıp metroyla, otobüsle, vapurla ğı anda artık tek vücuttular. buralara geldiler. Bu meydanın “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” artık adı adalet meydanıdır, sesleriyle karşıladılar CHP li umut meydanıdır” diyordu. deri ve eşini... Artık güneş iyi İstanbul’un sıcak havası, ki ce yakıyordu... AKP miting mi zaman katılımcılara zor an lerindeki gibi sucuk ekmek, lar yaşattı. Mitingin sonların köfte, tatlı yoktu belki, ama da fenalaşan bir yurttaş için CHP’nin soğuk suyu hepsin Kemal Bey konuşmasını ke den kıymetliydi belli ki. Kimse sip, “Lütfen ambulans” anonsu açım, yoruldum demedi... yaptı. Mitingin ilginç bir gö 2 milyon içeride, 1 milyon rüntüsü de denizde oluştu. İri sahil yolunda 3 milyonu bul li ufaklı yüzlerce tekne, miting muştu ‘adaleti haykıranların’ alanının bulunduğu sahili ab sayısı... Meydanda hâkim renk lukaya almıştı. Sürekli “Kılıç kırmızı ve beyazdı. Katılımcı daroğlu...” diye tezahürat yap lar Kılıçdaroğlu’nun ricasını tılar. CHP Genel Başkanı da, kırmamış, sadece Türk bayra “Denizden gelen yurttaşlarımı ğı ve Atatürk posterleriyle gel za da teşekkür ediyorum” de mişlerdi alana... 12 tane Fe mekten de geri kalmadı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear