26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 1 Temmuz 2017 6 haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Ulu Hakan Abdülhamid Han’ın (!) uyguladığı yöntemler 20 Temmuz’dan bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nde de geçerli olmaya başladı. Milletvekili Meclisi’ni (Meclisi Mebusan) süresiz tatile sokan ilk üst yönetici Abdülhamid’di. (Doğrusu 2. Abdülhamid ama, kimin anıldığını artık herkes biliyor.) Dolaylı mutlakiyete dönülmesinin ardından geçici yasa (kanunu muvakkat) uygulamasını da o başlatmıştı. İstediği yasayı, “Milletvekili Meclisi açıldığında onayına sunmak koşuluyla” yayımlayıp yürürlüğe sokuyordu. Pimpirikliliği ve tahttan indirilme korkusu öylesine büyüktü ki hafiye ordusu kurmuş, en yakınlarındakilerden bile kuşkulanır olmuştu. Dönemin kimi gazetecilerini satın almış, otosansür henüz bilinmediğinden, birilerinin ihanetine uğramamak için sansürcüler görevlendirmişti. gençlerin adları “Neşet” yapılmıştı. HHH 20 Temmuz’da ilan edilen olağa nüstü hal ortamında yapılan ana yasa değişikliği, Türkiye Büyük Mil let Meclisi’nin yasa yapma tekelini başkanla paylaştırdı. Hoş yürürlükteki anayasa da ola Abdülhamid’in Ruhu Eyleme Geçti... ğanüstü hal sürecinde kararnameler için aynı yöntemi öngörüyordu ama hiç olmazsa ve yok sayılsa da bir koşulu vardı: “Hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulur.” Yaklaşık 150 kadar sözcük kullanım HHH dan çıkarılmıştı. Abdülhamid’in saltanatı anayasayı Burnu biraz büyükçe olduğundan askıya aldığı 13 Şubat 1978 ile yeniden “burun”, tahttan indirilen önceki padi ilan ettiği 23 Temmuz 1908 arasında şahı anımsattığı için “murad” sözcü kara bir mutlakiyet olarak sürdü. ğü kullanılması yasak sözcükler arasın Astığı astık, kestiği kestikti. Anaya daydı. sa bugün de yürürlükte ama pek çok Tahttan indirilirse yerine geçecek maddesi olağanüstü hal nedeniyle as olan şehzade Reşat’ı akla getirece kıya alınmış durumda. ği için “Reşat” adı verilmiş çocuk ve Pek çok sözcük ya çıkar kaybı endi şesinden ya korkudan ya da yağcılıktan kullanılmıyor. Son günlerin yasak sözcüklerinden biri de “zam” sözcüğü. Yerini, “fiyatları yeniden ayarlandı”, “ücretleri değişti”, “fiyatları güncellendi” gibi ibareler almaya başladı. Ama bu uygulama yalnızca AKP yönetiminin yaptığı zamlar için geçerli. Muhalefet partilerinin kazandığı yerel yönetimler için hem de abartılarak kullanılması sürüyor. HHH İktidarı kızdırmanın faturası ağır. Ama gazetecilik; ilkelerine uyanlar için böyle bir meslek. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi diyor ki: “Gazeteci, devleti yönetenlerin belirlediği ulusal ve uluslararası politika konularında önyargılara değil, halkın haber alma hakkına dayanır. Onu mesleğin temel ilkeleri ve özgürlükçü demokrasi kaygıları yönlendirir.” Dünya duyacak Çağdaş Hukukçular Derneği, 115 gündür açlık grevinde olan Gülmen ve Özakça için aydınların imzaladığı bildiriyi kampanyaya dönüştürdü İşlerine dönebilmek için 115 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın taleplerinin kabul edilmesini isteyen 111 aydının imzaladığı bildiri, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi tarafından kampanyaya dönüştürüldü. Dernek, kampanyayı genişletmek amacıyla bildiriyi pek çok farklı dile çevirdi. KHK ile kapatılan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, “Metnin yayımlandığı gün İçişleri Bakanı bir tehdit beyanatında bulundu. Bunun üzerine bireysel olarak ve Haldun Dormen gibi sanatçılar ‘biz de bu metnin arkasındayız biz de imzalıyo ruz’ şeklinde açıklama yaptılar. ni çalıştık” diye konuştu. İmza Bunun üzerine dernek olarak bu kampanyasını başlatmalarının kampanyayı genişletme kararı amacını açıklayan Yeşil, şöyle aldık” dedi. devam etti: “Hem bu 111 aydı Nuriye Gülmen ve Semih na sahip çıkmak hem de Nuri Özakça için hazırlanan bildiriyi önceki gün dünya halklarına açtıklarını belirten Yeşil, ZEHRA ÖZDİLEK ye ve Semih’in durumunu gündeme getirip insanların dikkatini çekmek için kampanyaya “Şimdiden dünyanın birçok yerinden dönüştürdük. 111 aydının imzaladığı 1500’ün üzerinde imza aldık, almaya metnin aynısını hiç değiştirmeden çe devam ediyoruz. İstediğimiz isimsoyi şitli dillere çevirdik. Kürtçe, Arapça, sim, şehir, meslek gibi bilgilerle ‘imza Yunanca, Rusça, Japonca gibi diller lıyorum’ yazan bir maili nuriyesemih de aralarında var. İtalya’da haber ol yasasin@gmail.com adresine yollama du. Dünyada hızla yayılıyor. Her mes nız. Dün de imza metninin dünya ça lekten insan imzalıyor. Açlık grevi pında duyurulması amacıyla 21.15’te nin 120’nci gününe kadar bu kampan #SignForNuriyeAndSemih hashtagi ya devam edecek. Kampanya bittiğin de imza sayısını ve detayları paylaşacağız.” Yeşil, sosyal medyada kampanyayı duyurmak için Türkçe ve İngilizce etkinlikler yaptıklarını belirtti. Birçok dile çevrilen metinde, aydınların imzaladığı bildiride olduğu gibi, “Nuriye ve Semih ölmesin. Çalışma hakları geri verilsin. Okullarına dönebilmeleri ve hayatlarına devam edebilmeleri için devletin gereken adımları atmasını istiyoruz. Adalet ve demokrasi bunu gerektirir” ifadeleri yer alıyor. Öte yandan Halkın Hukuk Bürosu avukatları da önceki gün Gülmen ve Özakça’ya destek için İstanbul Barosu’ndaki toplantı salonunda bir haftalık açlık grevine başladı. l İSTANBUL CHP’li vekilden mektup: Çok kritik bir aşama CHP Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, 110 günden fazladır açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Başbakan Binali Yıldırım ile Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a mektup yazdı. İrgil mektubunda “Devlet kendi insanları ile inatlaşır mı? Devlet açlık grevi yaptığı için kendi insanlarını hem hapse atıp hem de iftira atar mı? Bunca haksızlık ve çığlık karşısında hükümet nasıl bu kadar hem kör hem sağır kalabiliyor” dedi.“Çok kritik bir aşamadayız ve aşamadasınız” diye başlayan mektupta İrgil, “Size bu mektubu TBMM’nin bir üyesi olarak değil, evlat sahibi bir baba, bir hekim ve bir insan olarak yazıyorum. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yaşadığı adaletsizlikler ve açlık grevleri çok kritik günlerde” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet CHP’li Yarkadaş, basına yönelik ihlallerin haziranda arttığını söyledi Gazeteciler adalete açYarkadaş, üzerinde Cumhuriyet, Birgün, Sözcü ve Yeni Asya’nın tutuklu çalışanlarının fotoğraflarının basılı olduğu tişörtle yürüdü. Kadıköy’de yürüdüler Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’ya destek için Kadıköy’de yürüyüş düzenlendi. Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği, Özgürlükçü Hukukçular Platformu, Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Çağdaş Avukatlar Grubu üyelerinin olduğu grup dün saat 19.30’da Süreyya Operası önünde toplandı. Grup sloganlar atarak Kalkedon Meydanı’na yürüdü. 12 akademisyen için toplandılar Dokuz Eylül Üniversitesi’nde (DEÜ) görevinden uzaklaştırılan 12 akademisyen için rektörlük önünde basın açıklaması yapıldı. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin destek verdiği açıklamada, görevden uzalaştırmalara tepki gösterildi. Alsancak’taki Rektörlük binası önünde toplanan grup adına basın açıklamasını EğitimSen 3 No’lu Şube Başkanı Ulaş Yasa okudu. Adalet arayan herkesi selamladıklarını belirten Yasa, “Bizler de bugün burada tek suçları barış istemek olan, savaş ve yıkım politikalarına ortak olmayı reddeden ve bunun için beyanda bulunan; yani tek suçları ‘Savaşa hayır’ demek olan barış imzacısı akademisyenlerimiz için adalet aramaya geldik” dedi. l DHA CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Gazetecilere yönelik adaletsiz uygulamalar, haziran ayında daha da arttı. Onlarca gazeteci gözaltına alındı; birçok gazeteci ceza aldı. Gazetecilerin de adalete acil ihtiyacı var” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılan Yarkadaş, Sakarya’nın Hendek ilçesinde açıklamalarda bulundu. Cezaevindeki gazetecilerin sayısının 178’e ulaştığını belirten Yarkadaş, “Gazeteciler, ekmeğe suya ihtiyaç duyar gibi, adalete susadılar. İktidar gazeteciliği suç olarak görüyor ve cezalandırmak istiyor. Bir kez daha söylüyoruz; gazetecilik suç değildir!” diye konuştu. Yarkadaş, Cumhuriyet, Birgün ve Sözcü çalışanları başta olmak üzere, onlarca gazetecinin cezaevinde tutulduğunu belirterek, “AKP Genel Başkanı BBC muhabirine sınır dışı BBC muhabiri Jiyar Gol, İstanbul’da havalimanında gözaltına alındı. 5 saatlik gözaltı sonrasında ise sınır dışı edildi. Gol, Twitter’dan yaptığı paylaşımda yaşadıklarını şu sözlerle paylaştı: “İstanbul Havalimanı’nda tutuklama. 5 saat gözaltı, sınırdışı, sebebi ise haberlerim.” l Haber Merkezi Erdoğan, birkaç gün önce cezaevinde terörle bağlantılı olduğu iddia edilen 177 gazetecinin tutulduğunu söyledi. CHP İstanbul Milletvekili ve Gazeteci Enis Berberoğlu’nun keyfi bir biçimde tutuklanmasıyla birlikte bu sayı 178’e çıktı. AKP iktidarı rekora koşuyor. Enis Berberoğlu da gazetede yayımlanan haberden dolayı tutuklandı. Berberoğlu’nu hem tutuklu milletvekili, hem de tutuklu gazeteci olarak nitelemek yanlış olmaz” ifadelerini kullandı. Sözcü çalışanları Gökmen Ulu ile Mediha Olgun hakkındaki iddianamenin hâlâ hazırlanmadığına da dikkat çeken CHP’li Yarkadaş, “Sözcü’yü susturma operasyonu tüm hızıyla sürüyor. Ancak Sözcü sesini daha gür duyuruyor” diye konuştu. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının da aylardan bu yana keyfi bir biçimde tutuklu olduğunu belirten Yarkadaş, “Adalet Yürüyüşü sırasında, halkın medyasının ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. AKP medyası yürüyüşü ya yok sayıyor, ya da karalıyor. Halkın medyası ise adalet çığlığını dünyaya duyuruyor. Bu yüzden muhalif medyayı susturmak ve Türkiye’yi sessizliğe mahkum etmek istiyorlar” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Cumhuriyet ilk beşte Oxford Üniversitesi’ne bağlı Reuters Gazetecilik Araştırmaları Enstitüsü, 2017 Dijital Habercilik Raporu’nu yayımladı. Raporda yer alan araştırma çerçevesinde, Türkiye’de kentli nüfusu temsilen 2005 kişiyle anket yapılarak haberleri en çok hangi kaynaktan takip ettikleri de soruldu. Televizyon, radyo ve basılı medyanın dahil olduğu geleneksel medya kategorisinde katılımcıların yüzde 51’i haber almak için haftada en az bir kez Fox TV haber bültenini izlediğini söyledi. Cumhuriyet, Türkiye’de yayımlanan bütün gazeteler arasında haber almak için en çok tercih edilen beş gazete arasında yer aldı. Ankete katılan okurların yüzde 18’i haber almak için en az haftada bir kez Cumhuriyet okuduğunu belirtti. l Dış Haberler Gübre Yazının başlığı “pislik” de olabilirdi. Fakat daha az kaba olması için gübrede karar kaldım... Kaldı ki gübre sözcüğünün ilk çağrışımları son derece olumludur. Doktor Jivago’nun yaratıcısı, büyük Rus şairi Boris Pasternak dilimize çevirdiğim Mart adlı şiirinin son kıtasında onu şöyle yüceltiyor: Tüm kapılar ardına kadar açık, at tavlası, inek ahırı, Güvercinler yulaf topluyor karın üstünde, Doldurmada taptaze kokusuyla havayı Bütün bu canlılığın nedeni olan gübre... Büyük Adalet yürüyüşçülerinin geçeceği asfalt yolu gübreyle dolduranların bu şiirden haberleri olduğunu sanmam, ama üstelik çok verimli kırsal alanların yakınında yaşadıkları için bu ürünün yararlarını mutlaka biliyorlardır. Zaten tonlarca gübreyi biriktirmiş olmaları da bunu gösteriyor. İyi ama bu yararlı ürünün böylesine heba edilmesi yazık değil mi? Diyeceksiniz ki tekrar toplayıp gerekli yerlerde kullanırlar. O zaman bunca zahmetin nedenini soracağız. Asfalttan herhangi bir ürün alınamayacağına göre... CHP Sözcüsü Bülent Tezcan “Kartvizitlerini bırakmışlar oraya” diye güzel bir metafor kullanmış... Buna eklenecek fazla bir söz yok... HHH Gübre eylemiyle eşzamanlı olarak, sanki ona nazire gibi, hükümet üyelerinden biri şöyle buyuruyor: “Biz yolları millet için yapıyoruz. Teröristler yürüsün diye değil.” Bu adam bakan sıfatı taşıyor. Adını özellikle anmıyorum. Haberi veren gazete gözümün önünde ama sözlerin sahibinin adı neydi diye bir daha bakmaya gerek duymuyorum. Benim yazılarım çok uzun zamanlar sonra da okunacak... Bu gibilerin kimlikleri ise, bulundukları konumları yitirdiklerinde nasıl olsa kimseyi ilgilendirmeyecektir... Söz konusu kişi, yürüyüşçü sayısının yüz binlere ulaştığı; sadece ülkemizde değil bütün dünyada on milyonların, belki yüz milyonların ilgiyle, saygıyla izlediği bir büyük yürüyüşü terörizm eylemi ve savunuculuğu olarak yaftalamakta herhangi bir sakınca, çekince duymuyor. Sanki babasının kesesinden yaptığı yollara pervasızca dışkı yığarcasına bu milyonlarca kişiyi suçluyor, hedef gösteriyor. Onlara kendi yurtlarının caddelerinde yürüme yasağı getiriyor. Sevgili Zeynep’ten (Altıok) öğrendiğimize göre, kurbanları arasında onun sevgili babası, kardeşim, büyük şair Metin Altıok’un da bulunduğu Sivas katliamı sanıklarının avukatlarından biri olan bu kişi hakkında, Büyük Adalet Yürüyüşü’nün öncüleri, katılımcıları, binlerce suç duyurusu dilekçesiyle hakaret davası açarak sözlerinin hesabını sormalıdır. HHH Hemingway ünlü romanı “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” da İspanya İç Savaşı denilen boğazlaşmayı anlatır. Bu kitabı okurken, her iki tarafın birbirine uyguladığı acımasızlıktan, birbirinin kanına susamışlıktan derin bir acı duymuştum. Sevgili ülkemiz böyle bir kardeş boğazlaşmasına; hınçların, kinlerin, nefretlerin bilendiği ve sonucunda uzak yakın tarihimizin hiçbir döneminde görülmemiş genişlikte ve acımasızlıkta bir kan dökücülüğüne doğru yol alıyor. 2002’deki “Sivil Darbe” uyarımdan, daha sonra hakkımda ilk hakaret davası açılmasına yol açan “bunlar seçimi kaybetseler de iktidarı bırakmazlar” öngörümden bugünlere, bu konularda kitaplar dolusu yazmış ve öngörüleri ne yazık ki gerçekleşmiş biri olarak, böyle giderse bu kaygımın da ne yazık ki gerçek olacağından kuşku duymuyorum. Bu ise ülkemizin yok oluşu demektir. HHH Çözüm bu yönetimden bir an önce kurtulmaktır. İnanın ki bu siyasal iktidarın ideolojik anlamda destekçileri, gözü kapalı taraftarları, bunca zorlamaya karşın ülke nüfusunun yüzde yirmisine bile ulaşamaz. İlk ciddi yenilgi sonrasında da dağılacaklardır. Ellerine geçirmiş oldukları fırsatla laik eğitimi ve laik yaşamı tersine çevirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin Aydınlanma değerlerini bütünüyle ortadan kaldırmadaki aceleleri bunun bilincinde olmalarındandır... Yeter ki liberal çevreler, bütün inançlara saygılı gerçek dindarlar, yurtseverler, solcular, ülkeyi bu yıkımdan kurtarmak için güçlerimizi birleştirerek ortak demokrasi hedefine doğru kararlılıkla ilerleyelim. Hakan Gülseven’e bir kez daha gözaltı Birleşik Haziran Hareketi üyesi ve Redaktif sitesinin genel yayın yönetmeni Hakan Gülseven ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla Ayvalık’ta gözaltına alındı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen Gülseven, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Gülseven, 16 Nisan’daki referandumdan üç gün sonra ‘devlet büyüklerine hakaret’ suçlaması ile gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı. İzmir’de de sosyal medya üzerinden ‘örgüt propagandası’ ve ‘cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla dün 14 kişi gözaltına alındı. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear