26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 1 Temmuz 2017 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK Mağdurlar linç edilmişDerdest edilen askerlerle darbeciler aynı otobüse konulmuş haber 5 Berberoğlu: Kimseyi yargılatma kastım yok MİT TIR’ları haberi nedeniyle 17 gündür Maltepe Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararına ilişkin avukatları Murat Ergün ve Yiğit Acar aracılığıyla bir açıklama yayımlayarak, “Sayısız hukuki kara deliğe, çarpıtma ve mantık hatasına rastlanan bu karara karşı, avukatlarım üst mahkemelerde gerekli itiraz yollarına başvuracak. Adalet umarım er veya geç yerini bulacak” dedi. Avukatları aracılığıyla iddianameye ilişkin açıklamalarda bulunan Enis Berberoğlu, Cumhurbaşkanı’nın Uluslararası Savaş Mahkemesi’nde Yargılatma Kastı iddiasına ilişkin olarak,“Cumhurbaşkanı’nı savaş suçuyla yargılatma kastı mahkemenin aklına ilk kez gerekçeli karar yazılırken mi geldi? Daha dokunulmazlığım kalkmadan hazırlanan, 18 Nisan 2016 tarihli fezlekede bu ifade yoktu. 1 Ağustos 2016 tarihinde verdiğim ifademde bu kast iddiasıyla ilgili tek soru sorulmadı. 31 Ağustos 2016 tarihinde kabul edilen iddianamede yine bu konudan söz edilmedi. Özetle, 8 duruşmada hiç gündeme gelmeyen ve dolayısıyla bana, karşısında hiçbir savunma hakkı bırakılmayan bu iddia, ne yazık ki hakkımdaki cezanın sözde hukuki omurgasını oluşturdu”dedi. Delil karartıldı Mahkemenin gerekçeli ka rarında, MİT TIR’ları haberi nin Cumhuriyet’ten önce çıktığı tek yayın organı olarak Aydın lık gazetesinin gösterilerek ger çeklerin saklandığını anlatan Enis Berberoğlu, “TBMM’deki 21 Temmuz 2014 tarihli MİT TIR’ları konulu basın toplantı sını ve ertesi gün bu haberin fo toğraflı olarak ayrıntılı şekilde çıktığı 12 ayrı gazeteyi mahke meye kanıt olarak sundum. Ha beri daha önce basan Aydınlık gazetesi hakkında açılan soruş turma da gazetenin yöneticisi nin ‘Haberi Suriye politikasını eleştiri amacıyla bastık. Cumhuriyet gazete si bizden 1.5 yıl sonra yayımladı’ yönünde ki ifadesine gerekçeli kararda hiç değinilme di. Mahkeme bu tutu muyla delil ka rartmış oldu” açıklamasında bulundu. Enis Berberoğlu 20 EKİM’e kadar süre AİHM tutuklu vekiller için savunma istedi Tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer HDP’li milletvekillerinin başvurusunu değerlendiren Avrupa İnsan Hakları mahkemesi (AİHM) Türkiye’den savunma istedi. Kararı duyuran avukat Ramazan Demir, Gazete Duvar’a yaptığı açıklamada, “AİHM’nin verdiği bu karar önemli çünkü hem Türkiye’den AYM’nin (Anayasa Mahkemesi) etkiliğine ilişkin savunma istendi hem de vekillerin tutuklanmasının siyasi bir amaçla yapılıp yapılmadığını sordu. Mahkemenin verdiği bu kararın bir başka önemi ise Türkiye’de daha önce tutuklu gazeteciler için başvurduğumuzda AİHM bu karara göre daha geç savunma istedi. Bu başvurular politik tutuklamanın bir baskı aracı haline geldiği meselesini tartıştığı ilk başvurulardır” diye konuştu. Demir, AİHM’in Türkiye’ye 20 Ekim’e kadar süre verdiğini belirtti. 15Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığı’nda derdest edilen yaklaşık 40 askerin kurtarıldık tan sonra polisler tarafından dar becilerle aynı otobüsle elleri ke lepçelenerek Emniyet’e götür dükleri ortaya çıktı. Darbe mağ duru Tuğgeneral Veli Turan ve Al bay Güven Şağ ban, otobüslerle Jandarma Genel Komutanlığı’ndan ALİCAN ULUDAĞ çıkarılırken ve Ankara Emniyeti’ne giriş yaptırılırken halk tarafından lince uğradıkları nı, darp edildiklerini kaydetti. Darbe girişimi sırasında Jan darma Genel Komutanlığı karargâhını ele geçiren 244 kişi ye açılan davanın iddianamesin de, derdest edilen askerlerin ifa deleri yer aldı. Darbe gecesi ma kamında çalışırken iki teğmen ve bir yüzbaşı tarafından 22.00 sıra larında derdest edilen Tuğgene ral Veli Turan, ellerinin arkadan plastik kablo kelepçesi ile bağ landığını, apoletlerinin söküldü ğünü kaydetti. Gözlerinin kapa tılarak bir odaya konulduğunu söyleyen Turan, başında bekle yen uzman çavuşa ellerini açma sını söylediğini kaydetti. Uzman çavuşun, “Açmayalım sizi öldü rürler” dediğini aktaran Turan, ‘ELLERİMİZ TERS KELEPÇELİYDİ’ Kurtulduktan sonra polislerin yanına gittiğini, durumu anlattığını, buna karşılık kendilerinin belediye otobüslerine bindirildiğini anlatan Şağban, yaşadıklarını şöyle ifade etti: “Bindirilirken ayrım yapmadılar. Bir grup darbeci ile aynı otobüse bindik. Binerken ellerimizi ters kelepçelediler. Belediye otobüsü daha Jandarma Genel Komutanlığı’ndan çıkmadan vatandaş saldırıp taşlarla ve sopalarla otobüsün camlarını kırdı ve biz leri linç etmek istedi. Polis özel harekât havaya ateş etti ve bizi kurtardı. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Otobüste 4 polis memuru vardı. Yol boyunca bizi takip eden araçlar oldu. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün önüne geldiğimizde bir saldırıya daha uğradık. Bazı rehineler atılan taşlardan yaralandılar. Daha sonra Emniyet Müdürlüğü’ne alındık. Hastaneye gittik ve Jandarma Genel Komutanlığı karargâhına döndüm ve görevime başladım.” sabah çatışmaların başladığını ve kurtulduklarını anlattı. Yüzüm yaralandı Derdest edilenlerden Albay Güven Şağban’ın gelen polislere durumu izah etmeye çalıştığını ifade eden Turan, şunları kaydetti: “Burada polisin talebi üzerine elbiselerimizin üst kısımlarını çıkardık. Burada yaklaşık 12 saat bekledik. Bu sırada polisler binanın üst katlarında bazı hedeflere ateş ediyorlardı. Otobüsten binaya kadar yolda bekleyenlerce darp edildik. İçeride bizim zorla alıkonulduğumuzu bilen ismini bilmediğim bir polis amiri girer girmez önce Alb. Güven Şağban’ı sonra beni mağdur olduğumuz için gruptan ayırdı. Yüzümün ve vücudumun çeşitli yerlerinde yaralanmalar oluşmuştur.” Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda Plan ve Güvenlik Daire Başkanı olan Albay Güven Şağban da darbe girişimini öğrendikten sonra müdahale için geldiği karargâh nizamiyesinde derdest edildi. Şağban, Jandarma Genel Komutanı Özel Kalem Müdürü olan Kurmay Albay Erkan Öktem’in kendisine “Ooo Güven bey bize çok çektirdin, şimdi hesap vereceksin” dediğini kaydetti. Şağban, şunları anlattı: “Ben de bana komutanım diyeceksin dedim. O da bana ‘sen komutanı görürsün’ diyerek silahını çıkarttı. Doldurdu ve vücuduma doğru ateş etti. Ancak tetik düşmesine rağmen silah ateş almadı. Bunun üzerine tekrar silahı doldurdu. Silahın içindeki mermi dışarı fırladı ve sanırım kapak takıldı.” l ANKARA Başbakan Yıldırım ve mevkidaşı Macaristan Başbakanı Orban’ın neşeli halleri kameralara böyle yansıdı. Macaristan: Türkiye’ye resmi ziyaretler kapsamında gelen Macaristan Baş AB’nin size bakanı Viktor Orban, önce Başbakan Binali Yıldırım ile Çankaya Köşkü’nde görüştü. Görüşmenin ardından dü ihtiyacı var zenlenen basın toplantısında Orban, iki ülke tarihlerinin iç içe olduğunu belirterek Türkiye’de kendisini evindeymiş gibi hissettiğini kaydetti. Macaristan’ın, Türkiye’yi NATO’nun “kararlı bir üyesi” olarak gördüğünü dile getiren Orban, TürkiyeAB ilişkileri konusundaki soruya da şu yanıtı verdi: “Türkiye çok kısa sürede en büyük güç olacak, Avrupa diye adlandırdığımız bölgede. Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye ile bütün müzakereleri destekliyoruz.” Almanya’dan miting yasağı Yabancı hükümet temsilcilerinin seçim kampanyalarına sınır Federal hükümet, yabancı devlet ve hükümet temsilcilerinin Almanya’daki seçim kampanyası etkinliklerinin seçimden 3 ay önce yasaklanması kararı aldı. Yeni uygulamaya göre, seçimden 3 ay önce yürürlüğe girecek yasak doğrultusunda, yabancı devlet ve hükümet temsilcileri Almanya’da seçim etkinliği düzenleyemeyecek. Öte yandan yabancı politikacıların Almanya’da planladığı tüm etkinlikler de bundan böyle Federal hükümetin iznine tabi olacak. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Martin Schäfer, etkinlikten 10 gün önce Dışişleri Bakanlığı’na resmi talepte bulunulması gerektiğini belirterek, “Bu iznin verilip veril SPD’DEN Ankara’ya TEPKİ Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da Türk göçmenlere hitaben konuşma yapmasına izin verilmemesini “kesinlikle doğru” olarak nitelendirdi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) de Erdoğan’ın etkinlik düzenlemesine karşı açıklamaları eleştiren Türkiye’ye tepki gösterdi. Sosyal Demokrat Parti Ge nel Başkan Yardımcısı Thorsten SchäferGümbel, AFP‘ye yaptığı açıklamada “Türk tarafının, SPD başbakan adayı Martin Schulz’un düşünce özgürlüğünü ihlal ettiği yönündeki suçlaması, yerinde değil” dedi. SPD’li politikacı, “Düşünce özgürlüğü gazetecilerin tutuklanması, eleştirenlerin susturulması ve muhaliflerin takibata uğramasıyla zarar görür” dedi. meyeceği diplomatik ilişkilere göre şekillenecek” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diğer etkinliklerine izin vermeyeceklerini duyuran Berlin yönetiminden yeni bir açıklama gel di. Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 78 Temmuz’da düzenlenecek G20 Zirvesi’ne katılımının, Federal Hükümet tarafından hoş karşılandığını tekrarladı. Halid Bin Muhammed elAtiyye Fikri Işık Işık ile Katar Savunma Bakanı GÖRÜŞTÜ Üs değerlendirmesi Komşusu bazı Arap ülkelerinin ambargo ve baskısı altında bulunan Katar’ın savunma bakanı Ankara’da temaslarda bulundu. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile görüşen Katar Savunma Bakanı Halid Bin Muhammed elAtiyye, iki ülke arasındaki savunma işbirliğinin geliştirilmesi ve Doha’daki Türk askeri üssüne ilişkin konuları ele aldı. Türkiye ile Katar arasında savunma bakanları düzeyindeki görüşme isteğinin Doha’dan geldiği öğrenildi. Körfez’de diğer Arap ülkeleriyle sorun yaşayan Katar’ın savunma konusunda Türkiye ile işbirliğini geliştirmek istediği, bu konudaki eğilim nedeniyle temasların gerçekleştiği öğrenildi. Katar Savunma Bakanı, Suudi Arabistan öncülüğündeki Körfez ülkelerinin 13 maddelik talebiyle ilgili verdiği tarihin dolmasına 3 gün kala Ankara’ya geldi. Üst düzey bir AB yetkilisi de Türkiye’nin Katar krizinde AB ile ortak tutum sergilediğini ve Kuveyt’in arabulucuğunu desteklediğini belirterek, “Körfez İşbirliği Konseyi’nin devamının önemli olduğunu” vurguladı. Hayat ağacı... Kareli defterimin sayfalarını karıştırıyorum... Aldığım notlar, hayat üzerine yazdığım yazılar. Yıllar önce yazmışım bunları... Sahi siz o yıllar dalgalı bir deniz gibiydiniz. İçinizde tomurcuklanan çiçekler, özgürlük, sevgi, aşk. Dalgalı bir deniz gibiydiniz. Uzak iklimlerden gelmiştiniz. İnsana huzur veren iklimlerden, güneşin ışıttığı toplumlardan, binlerce yıllık tarih ve kültürden. Bu özgürlüklerin düzeyi çağdaş toplum olmanın göstergesi değil miydi! Laikliği savunmak, demokrasinin bu temelde gelişeceğini anlatmak bizim görevimiz değil miydi? Kadına şiddetin kadın cinayetlerine evrildiği bir dönemden geçiyordu Türkiye. Şort giyen üniversite öğrencisi kız minibüste bir sapık tarafından saldırıya uğrarken oradaki diğer yolcuların sessiz kalması düşündürücü değil miydi! Örneğin bireylerin hak ve özgürlüklerine saygı, demokratik bir siyasi rejimin toplum tarafından benimsenmesinin, toplumsal barış ve huzurun temel taşı değil miydi? Demokrasi bir yaşam biçimiydi... Türkiye ümmet toplumundan ulus toplumuna 94 yıl önce geçmişti. Yüreğimizde kabaran bir deniz vardı. Dudaklarımızda mercan ışıltısı. Koskoca dünyada beni ışıtacak kış günlerini arıyorum 50 dereceyi aşan sıcaklıkta. Bir süre duruyorum... Yerimden kalkıp odamın içinde yürüyor, pencereden dışarıya bakıyorum. Düşler... Umutlar... Sevinçler... Kaygılar... Hepsi arka arkaya geliyor içimde... HHH Tüm çocuklar gülsün, çocuklar ağlamasın istiyorum... Bu sırada aklıma Silivri Cezaevi’nde yatan arkadaşlarım geliyor... 244 gündür içeride onlar. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör... Ahmet Şık 183, Emre İper 86 gündür tutuklu... Dirençli onlar... Yürekleri sevgiyle dolu... Hepsi birer hüzün çiçeği... Umuda yolculuk... Boynu kesik bir güneş suların üzerinde gezinirken, sınırsız bir acı duyuyorum. Yaşama ve sevdaya dair bildiklerimi defterime yazıyorum. Sonra bir fotoğraf geçiyor elime... İnsan bir ağıt yakıyor olmalı örtülü bir havada. Taş topluyor olmalı karanlığın içinde. Kardan gözyaşlarına batmış bir aşk, dipsiz kuyular, ıssız anılarında gezinen, yumuşak kollarıyla kucaklayan bir deniz olmalı. Lorca “ay kırmızı at kara” dediği anlarda ovalar olmalı başakların kuşattığı, çocuk gözlerinde yalnızlığı saklayan... Bir avuç sevgi ve özlem olmalı. Dolunayın büyük aydınlığından parçalanmamış bir yürek süzülmeli göğün uzantısına... İnsan beklemeyi bilmeli... Jorge Luis Borges’in değişken dünyası içinde, bırakmalı insanoğlu alaycı gülümsemeleri, sahtekârlığı, yalanı dolanı. İnsan olmalı! HHH O zamanın akvaryumu içindeki ağaçlara ölüm kuşu konduğunda hep eski tanıdık yüzler mi kaybolup gidecektir? Artık yüreklerimiz eski vardiya yalnızlığı içindedir, umutlarımız giderek yok olmaktadır. Ölümcül silahların uğultusunda bölünen düşlerimiz, kalıntı çağ mazgallarında ölümlere tuzak kuramıyor. Birer birer gidiyor bu toplumu sevenler... Özgürlüğe, barışa, emeğe değer verenler... Sanki ölüm de tıpkı aşk gibi ürpertiler ve dinamit yığınları arasında saklanıyor. Her ölüm yüreğimizden bir parçayı koparıp götürüyor. Bir çığlık, bir acı, bir hüzün... Ölüm haberleri hız kesmiyor... Bir haziran sıcağı... Umutlarımız paramparça. Düşle gerçeğin birbirine karıştığı yaşamın o örtülü evreninde ortaya çıkan sorunlar, gri gölgeler halinde önümüze düşüyordu... Kaybolan yıllar değil, belki de batan güneşler, içimizin teraslarıydı... l HDP KARARINI VERDİ Yürüyüşe simgesel, mitinge kitlesel katılım MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne, HDP Kandıra’da simgesel düzeyde katılım göstererek destek verecek. Ahmet Türk, Celal Doğan ve Mithat Sancar gibi isimler Kandıra’ya ulaşıldığında kortejle beraber yürüyecek. HDP, kortejin İstanbul’a girişi ve yürüyüşün sonunda yapılacak mitinge ise kitlesel olarak 100 binlerle katılmayı hedefliyor. HDP’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne nasıl destek verileceği dün gerçekleştirilen MYK toplantısında ele alındı. Edinilen bilgiye göre toplantıda, Adalet Yürüşü’nü gerçekleştiren kortejin Figen Yüksekdağ’ın tutuklu olduğu Kandıra’ya gelişinde katılımın ayrıntıları tartışıldı. HDP için de bu konuda iki ana görüş öne çıktı. Parti içinde yapılan değerlendirmeye göre, cezaevine 20 kilometre uzaklıktaki Kandıra sapağında bütün HDP’li milletvekillerinin katılması önerildi. Ancak iktidarın bütün HDP’li vekillerin yürüyüşe katılmasıyla Adalet Yürüyüşü’ne yönelik olumsuz algı oluşturmakta kullanabileceği de belirtildi. Bu kapsamda yürüyüşe tüm milletvekillerinin katılması beklenmiyor. Parti içinde ağırlık kazanan diğer görüş ise yürüyüşe HDP’nin simgesel düzeyde katılım göstermesi oldu. Buna göre de Ahmet Türk, Celal Doğan ve Mithat Sancar gibi isimlerden oluşan bir heyetin katılması önerisi ele alındı. Yürüyüş sırasında heyette HDP bayrağı olmayacak. Heyet yalnızca “Tutuklu milletvekilleri için adalet” ve “Eşbaşkanlar için adalet” gibi dövizler taşıyacak. l ANKARA l mahir ünal ‘yürüyüşü’ hedef aldı AKP’ye göre CHP’nin meselesi ‘adalet’ değil AKP Sözcüsü Mahir Ünal, daha önce MHP’ye sunulan ve iki parti arasında görüşmelerin yapıldığı Meclis’in çalışma usul ve esaslarının belirlendiği içtüzük değişiklik önerisinin 11 Temmuz’da TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki AKP MKYK’nin ardından açıklama yapan Ünal, Erdoğan’ın 78 Temmuz’da Almanya’da gerçekleşecek G20 Zirvesi’ne katılacağına dikkat çekti. Ünal, Al manya ile Türkiye arasındaki ilişkiler ile ilgili olarak “Almanya’nın tutumunun üzücü ve kabul edilemez olduğunu” kaydetti. MKYK’de CHP’nin “Adalet Yürüyüşü”nün de gündeme geldiğini söyleyen Ünal, daha sonra gazetecilerin sorularını da yanıtladı. CHP’li yöneticilerin yürüyüşe ilişkin sözleri sorulan Ünal, şöyle konuştu: “Gezi’de nasıl ki mesele ağaç değilse, 1725’te hukuk değilse, bugün de mesele ‘adalet’ değil. Bizim adaletten anladığımız her şeyin yerli yerine konulmasıdır.” l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear