26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR ‘Katmanlar’ sergisi Tophanei âmire’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğretim üyesi Doç. Gaye Kırlıdökme Belen’in “Katmanlar” sergisi MSGSÜ Tophanei âmire Kültür Sanat Merkezi’nde açıldı. Tekstil dünyasına ufuk açan ser gide Belen’in kullandığı malzemeler ile aile kadınlarının tekrar değerlendirmek üzere söküp muhafaza ettikleri elbise parçaları, el dokuması, transparan ve yarı transparan yöresel kumaşlardan oluşturulmuş parçalar yer alıyor. Sergi, 30 Haziran’a dek açık. Sahtekârlıkta ‘Devrim’!Pazartesi19Haziran2017 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: EMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Miami’den İstanbul’a sahte eser yolcuğu yapıldığı belirtiliyor. İstanbul’da 225 bin TL’ye satılan Nejad Devrim’in eserinin sahte olduğu ortaya çıktı. Sahte eser üreticilerinin kullandıkları metot ise film gibi... Modern Türk resminin önde gelen isimlerinden Nejad Devrim’in bir sahte ese lu, FAAM müzayede şirketinin 23 Nisan 2014 tarihli müzayedesinde satışa çıkan Mubin Or ri daha ortaya çıktı. Sahte eser, 4 hon ve Nejad Devrim eserleri Haziran’da Beyaz Müzayede’de dü nin ise (https://faamiami.com/ zenlenen “40. Çağdaş ve Modern Sa catalogs/april2014auction/ ) nat Müzayedesi”nde 225 bin TL’ye sa muhtemelen orada satılıp daha tıldı. Müzayede kataloğunda 138 ile sonra satılmak üzere İstanbul’a numaralandırılan “Mémoire de Chart getirildiğini söylüyor. Dostoğ res” (1957) adlı eserin sahte olduğu id lu, “Öyle anlaşılıyor ki birile dia edilmiş, Beyaz Müzayede’nin sahi ri bu eserleri Miami’den satın bi Aziz Karadeniz de sanatçının eşinin alıp İstanbul’da satmak istiyor” ıslak el yazısı ile imza diyor. ladığı sertifikaya güven 2014’te Miami’de satışa çıkan diğini açıklamıştı. Söz Nejad Devrim eserlerinden bi konusu eserle ilgili ola risi lebriz.com’dan (müzayede rak görüştüğümüz Gale ye çıkan eserlerin satış fiyatı CEREN ÇIPLAK ri Nev’in kurucusu ve ay nın yer aldığı site) edindiğimiz nı zamanda Nejad Dev bilgilere göre 18 Ocak 2015 tarim uzmanı olan Haldun rihindeki Beyaz Müzayede’de Dostoğlu, eserin sahte olduğunu ortaya 400 bin TL’ye satıldı. 2014 yı çıkardı. Söz konusu sahte eser, sanatçı lında Miami’de satışa çıkan Ne nın iki farklı tablosundan parçalar kop jad Devrim’in söz konusu sah yalanarak yeni bir tablo üretilmesiy te eseri ise yine Beyaz Müzaye le meydana getiriliyor. Nejad Devrim’in de şirketinde bir sahte tablo lebriz.com ka su daha aynı me yıtlarına göre totla üretilmiş ve 22 Kasım 2015 2014 yılında dün tarihinde 250 ya müzayede devi bin TL’ye sa Sotheby’s’de tam tıldı. Öte yan satışa çıkacakken dan bu müza Haldun Dostoğlu yedenin ka tarafından fark edi taloğunda sa lerek eserin satışı natçının eşi durdurulmuştu. Dostoğlu, öncelik le bir süredir ger Süaznearitnçdıneınn i9m4zyaalaştıınladnakbieelgşiene fotoğraf nin imzaladığı sertifikadan söz çek olmayan Nejad edilmiyor. Aynı sahte eser bu Devrim, Mubin Orhon, Erol Akyavaş gi kez 4 Haziran 2017’de aynı mü bi usta isimlerin sahte eserlerinin üre zayede şirketinde ressamın 94 tildiğine dikkat çekiyor. Gerçek olma yaşındaki eşinden yazılı olarak yan eser üretiminin giderek daha orga alınmış ve eserin eşine ait ol nize hale geldiğini vurgulayan Dostoğ duğunu dile getiren bir belge lu, sahte eser üretiminde dikkatli göz ile satışa çıktı ve lebriz.com ka lerin bile tespit etmekte zorlanacağı yıtlarına göre bu kez 225 bin yöntemler izlendiğini belirtiyor. Dos TL’ye satıldı. Dostoğlu, Nejad toğlu, Miami’deki FAAM adlı müzaye Devrim’in 94 yaşındaki eşi de şirketinin 29 Haziran 2013 tarih Maria Devrim ile bu konuyu li müzayedesinde üç tane Erol Akyavaş görüştüğünü, Maria Devrim’e eserini (https://faamiami.com/cata fotoğraflar gösterildiğini ve logs/june292013/ ) satışa çıkardığını bu fotoğraflar üzerinden (!) ve Akyavaş’ın eşi İlona Akyavaş’ın bu eserlerin eşine ait olduğunu üç eserin de eşi Erol Akyavaş’a ait ol belirten kâğıtlar imzaladığını madığını söylediğini ifade etti. Dostoğ söylediğini dile getiriyor. SAHTE Söz konusu ‘Mémoire de Chartres’ adlı sahte eser. ORİJİNAL Referans amacıyla dijital ortamda üretilen sahte eser 180 derece ters motif ORİJİNAL NASIL YAPILDI? Modern Türk resminin önde gelen isimlerinden Nejad Devrim’in tablosunun bir motifi 180 derece ters döndürülerek referans almak amacıyla dijital ortamda sahtesi üretildi ancak piyasaya çıkmadı. Ardından sanatçının başka bir tablosundan motifler ile 180 derece ters döndürülen motif kullanılarak karma yeni bir sahte eser üretildi. Üslup benzerliğini bu metotla yakalamaya çalışan profesyonel sahte resim üreticileri, sahte eserin fotoğrafını sanatçının 94 yaşındaki eşine göstererek fotoğraf üzerinden sertifika aldı. Söz konusu sahte eser önce Miami’de sonra da İstanbul’da satışa çıkarılarak 225 bin TL’ye alıcı buldu. Soyut sanatın fırçası: Nejad Devrim Nejad Devrim (1923– 1995). Yazar İzzet Melih Devrim ile ressam Fahrülnissa Zeid’in oğlu olarak dünyaya gelen Nejad Devrim’in dayısı Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, teyzesi ise ressam Aliye Berger’dir. Devrim, 1941 yılında girdiği İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirdikten sonra 1946 yılında Paris’e gider. 1968 yılına kadar yaşadığı Paris’de dönemin ünlü sanatçıları ile birlikte sergilere katılır, soyut sanatın en önemli isimleri ile Paris entelijansiyası içinde yer alır. Modern Türk sanatının önemli isimlerinden Nejad Devrim, Türk resmine ilk soyut resmi yapan sanatçı olarak geçer. Yapıtları, İstanbul Resim Heykel Müzesi, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, İstanbul Modern, Paris Musée National d’Art Modern, Musée d’Art Modern de la Ville de Paris, Nantes Musée des BeauxArts, Varşova Milli Müzesi, Brüksel, Musée Royaux des BeauxArts ve çeşitli özel koleksiyonlarda yer almakta. Yağmur altında ‘Ferah’ bir rüzgâr Rock Müziği’nin güçlü kadın vokali Şebnem Ferah, önceki akşam Açıkhava’da fırtına estirdi. Zubizu Harbiye Açıkhava Konserleri kapsamında konser veren Ferah, sahne performansıyla dinmeyen yağmur eşliğinde binlerce dinleyicisiyle buluştu. Hiç ara vermeden 3 saat sahnede kalan Şebnem Ferah’a se yircisi de adeta bir koro gibi eşlik etti. Şebnem Ferah her şarkısına alkışlar ve ıslıklarla başladı, yine alkışlar ve ıslıklarla bitirdi. Ferah, konserinde, Tahribadı İsyan grubunu, albümlerinde yer alan Şebnem Ferah şarkısı “Can Kırıkları”nı söylemek üzere sahneye davet etti. “Çok değerli çocuklar, çok yetenekliler” dediği üç genç ile birlikte yıllardır dillere dolanan şarkısı “Can Kırıkları”nı rap altyapılı olarak seslendirdi. Şarkının bu yeni ve sıra dışı hali de dinleyenlerce çok sevildi ve alkış yağmuruna tutuldu. Ferah’a, Ozan Tügen (klavyeler), Metin Türkcan (gitarlar), Buket Doran (bas gitar), Ceren Tügen (vokal) ve Serdar Barçın (flüt) eşlik etti. Tanıl Bora’nın ‘Cereyanlar’ında ekstra light Batılılık Handan Koç, geçen günlerde Birgün’deki yazısında İletişim Yayınları’ndan çıkan Tanıl Bora’nın yazdığı Cereyanlar’daki feminizm bölümü üzerine bazı sorularını dile getirdi. Ben de şahsen EkstraBatılılık bölümündeki bazı kısımlarla ilgili endişelerimi dile getirmek istiyorum. Her şeyden önce teslim edelim başlık şahane. EkstraBatılılık… Şimdiden yapmaya, yazmaya soyunacağımız bir serginin ismi olabilir. Öte yandan EkstraBatılılık, mevzu plastik sanatlar olduğunda 1908’den günümüze hâlâ sıcak, Batı’nın da kendisini eleştirmeyi elden bırakmayışıyla sağ olsun, hâlâ sıcak bir konu. Sayfaları, kitapları hak ediyor. Bölüm, Sabahattin Eyüboğlu’nun 1938 yılında “Avrupa’ya Frank hayranlığıyla gidip Türk hayranlığıyla dönmek” sözleriyle açılıyor. Sabahattin Eyüboğlu’nun “yazıyı bile içeriğinden ayırıp süsleyici bir değer yapmış olan Türklerin, resimde tasvir ve temsilden uzaklaşan Batı resmini, Matisse’i, Picasso’yu daha az yadırgayacağı” fikrini de ekliyor. Bora’ya göre resim, taklitçilik endişeleriyle beraber Batı’yı ya ne dadaizm ne fütü KONUK YAZAR rizm ne de fovizmle ilgisi vardır. Bu da AYŞEGÜL epey tartışma konusudur Türkiye resmi SÖNMEZ “revnaklanırken”. Paris’e burslu gi den ‘Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin Ço cukları’ çünkü orada kalama, Batı’yla eşitlenme ar Bora’nın yazdığı gibi zu ve iddiasının da revnaklandı bazı ardıllarına göre maalesef ğı bir alan. ne dadaizm ne fütürizmle karşı Bora şöyle devam ediyor: laşmış ne de bunu benimseye “1933’te çıkan ve 1951’e ka rek ülkelerine getirmişlerdir. dar faaliyet gösteren etkileri Kübizmin de felsefesini değil, sonrasına da sarkan D Grubu et biçimsel kanadını üstlenerek rafındaki tartışmalarda berrak kuruluş aşamasındaki ülkeyi ne laşır. Grubu oluşturan genç res redeyse kareleyerek değerleriy samlar, adını açıkça anmaktan le inşa etmeyi denemişlerdir. kaçınsalar da dönemin dadaizm, Burada elbette kilit isim fütürizm, fovizm akımlarının et Lhote’dur, Andre Lhote atölye kisi altındaydılar; modernliğin si eğitimi. klasiğine takılı kalmış önceki Zeki Faik İzer’in, D Grubu’nun kuşağa, güncellenmiş modern kurucusu diyebileceğimiz sanat le meydan okuyorlardı. Özellik çının öğrencisi Özdemir Altan le ilk çıkışlarındaki radikal evre hep anlatır. Zeki Faik İzer’in Pi lerinde, fütürizmi ve kübizmin casso için “İspanyol nezlesi” hat kazanımlarını Kemalizmin id ta “maskara” dediğini. dialarıyla bitiştirmeye yatkındı Picasso, D Grubu’ndan kim lar. Kübizmin sadeliği ve rasyo seye kolay kolay örnek olmaz nelliği, fütürizmin geçmişi tepen 1950’lere kadar. Onun dışında ataklığı, Yeni Türkiye’yle hem D Grubu’nda fütürist sayabilece ruh görülebiliyordu.” ğimiz kimse de yoktur. Sanat ta İşte Bora’nın bu paragrafı baş rihimizde yazılmış bir fütürist tan aşağı düzeltmemiz gereken yoktur hatta. maddi hatalarla dolu. Fütürizmden de “geçmişe tak Her şeyden önce D Grubu’nun la atmak” değil, tıpkı Nâzım’ın o döneme damgasını vuran şiirindeki gibi biçimsel bir Makineleşme’yi övmeyi örneğin uçak bakışı resimleri, çağın içinde bulunduğu endüstrileşmeyi coşkuyla konu etmeyi anlıyoruz. Aşağı yukarı iki sayfa süren EkstraBatılılık bölümünün bir başka kendi adıma hayal kırıklığı yaratan paragrafı da Turgut Cansever üzerine. Bora’nın yorumuyla Cansever, “Batı’dan daha Batılı olma azmine akraba bir anlayış”ın temsilcisi. Cansever’inki, Batı’dan daha Batılı olma azmi değil, hem Batı hem de Doğu’yu çok iyi bilen entelektüel bir mimarın kendi olma azmi olabilir olsa olsa... Eleştirmen Sezer Tansuğ, sanatçı Ömer Uluç’suz, onların konuyla ilgili derin ve orijinal fikirleri olmaksızın Esktra Batılılık başlığının hakkını vermek hakikaten güç. Sadece Ali Artun ve Zeynep Yasa Yaman’a referanslarla yetinmek imkânsız. Yazıda devam eden 80’, 90’ ve hatta 2000’li yıllara kadar getirilen kavramın izinin, resimde niye yine aynı yıllarda sürülmediği de şüpheli. Ve ne güzel olur yine sürülse. İstek parça değil. Hepimizden beklenti! Belki de bize ödev. Dönem ödevi. muratbeser@muratbeser.com Kuhn Fu ‘Kuhnspiracy’ (Unit Records) Kabaca, üstünkörü bir bakışla dinlerseniz onlar sadece ve sadece avangard bir cazrock topluluğu, en büyük ilhamını John Zorn’dan almış. Ama işin aritmetik toplamı bundan çok daha fazla. Kuhn Fu’nun müziği, Roberto Bolano’nun kitaplarındaki atmosferin bir benzerine taşıyor insanı: kirli dünyalar, tuhaf olaylar, tekinsiz ruhlar, karanlık evler ve sokaklar... Bir de birbirinin aynısı günler. Kaçıp kurtulmak istiyorsunuz, ama bir bakıyorsunuz ki ölümüne bağlanmışsınız. Varoluşçu felsefeden, metafiziğe; bu müzikte hayata ilişkin neredeyse her şey var. Aydınlıkla karanlığın, iyimserlikle karamizahın iç içe geçtiği bir müzik. 2012’de Hollanda’da kurulan topluluk, farklı projelerde yer almış müzisyenlerden oluşuyor. Alman gitarcı Christian Achim Kühn tarafından yazılmış yarımelodik eserler, İsrailli basçı ve klarnetçi Ziv Taubenfeld, Sırp davulcu Lav Kovac ve Türk basçı Esat Ekincioğlu ile birlikte vücut buluyor. Hamburg’da iki günde analog olarak kaydedilen ikinci albümleri “Kuhnspiracy”, depresif metropol hallerini tasvir ediyor; yalnız ve modern insanın sorunlarına odaklı. Müzikal ufukları zorlayan “Kuhnspiracy”, taşıdığı yüksek gerilimle Bolano dünyası gibi; kaçtıkça yakayı ele veriyorsunuz. The Away Days ‘Dreamed at Dawn’ (Pasaj Müzik) Birkaç kısaçaların ardından “Dreamed at Dawn”ı çıkaran The Away Days, önce küçük bir kesim tarafından izlenirken, ilk kez eşcinsel çiftin hikâyesini anlatan “Calm Your Eyes”ın klibiyle kamusal alanda dikkati çekmişti. Temelleri 2010 yılında gitar ve bas çalıp, şarkı söyleyen, beste yapan Can Özen ve Sezer Koç tarafından atılan topluluk, yerliyabancı, irili ufaklı sahnelerin tozunu yuttuktan sonra aranan kanı bulmuş, davula Anıl Atik’in gelişiyle orijinal kadrosuna kavuşmuştu. Besteler metropol pençesinde; kuşağının gençlik bunalımları tenceresinde pişmiş. Anlamlı tekrarlara yürüyen kişilikli bas, melan kolik gitar ve yuvarlak çizgili uygun adım bir davul; akılda kalıcı duygusal ezgiler, pürüzsüz melodiler, parlak ve minimal bir so und... Kırılgan bir ruh hali eşlik ediyor bu müziğe; aydınlık shoegaze, rüyasal olmayan pop. Yanı sıra içten patlamalı bir dans duygusu. Müzikal manada laik bir topluluk, azınlık içinde azınlık; müzik dinleyicileri okyanusunda küçük bir göle hitap ediyor. İngilizce ve İngiltere tabanlı bir müzik yaptıkları için birileri dudak bükebilir. Madalyonun ters tarafı var şüphesiz: Beyaz Show’da çalamayabilirler, ama bir gün Jools Holland’ın programında görürseniz şaşırmayın. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear