26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 1 Haziran 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN Bin imza – bin renk Dünkü Tırmık “Olağanüstü bir gelişme olmazsa FETÖ – AKP konusuna devam ederiz” diye bitmişti. Meğer bilmeden bir bildiğim varmış. Olağanüstü bir gelişme oldu. Dün bin imzalı bir çağrı yayımlandı. Biliyorum, her gün bir bildiri yayımlanıyor, her gün bir basın açıklaması yapılıyor. Peki, bu bin imzalı çağrıyı olağanüstü kılan ne? İmzacıların tam listesine göz atarsanız göreceksiniz. Dün kamuoyuna açıklanan çağrı metnini de dikkatle okursanız yine göreceksiniz. Hele dün İstanbul’da, Point Otel’deki toplantıyı izleseydiniz siz de “olağanüstü bir kompozisyon” diyecektiniz... Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bu Tırmık’ın başlığı çok iyi anlatıyor: Bin imza, bin renk!.. Uzun süredir, çok uzun süredir bu kadar geniş bir kompozisyon aynı metnin altını imzalamamıştı. Bir ressam paletindeki renk cümbüşü gibi bir listeden söz ediyorum. Merkez sağda yer almış, hatta AKP kurucusu bile olmuş kişilerden Kürt siyasal hareketinin önde gelenlerine, Türkiye sosyalist hareketine yıllarını vermiş, dönmemiş, yorulmamış, vazgeçmemiş kadın ve erkeklerden, nice demokratlık sınavlarından yüzünün akıyla çıkmış gerçek demokratlara, İslamın adaletten asla ayrılmama ilkesine sımsıkı bağlı Müslüman aydınlara uzanan geniş, çok geniş bir paletten söz ediyorum. Ancak haramilerin, İslamı kirli hesaplarına dayanak kılanların, iktidar tutkusunun çürüttüğü kişilerin itiraz edeceği bir Çağrı’nın altına imza atmışlardı. Çağrının içeriğini bugünkü Cumhuriyet’te okuyabilirsiniz ve okumalısınız. Ben iki kısa paragrafı buraya aktarmak istiyorum: “... Bizler kutuplaşmak, birbirimize düşmanlaşmak, TürkKürt, dindarlaik, evetçihayırcı diye bölünmek, onlarbunlar diye ayrıştırılmak istemiyoruz. İnancımızı, dinimizi, dilimizi, kültürümüzü, hayat tarzımızı kendi seçtiğimiz gibi, özgür, eşit, korkusuz, huzur içinde yaşamak; birbirimize güvenmek, dayanışmak istiyoruz.” İtirazı olan? HHH Bu çağrıdan ne çıkar? Bilmiyorum. Herkesin kendi adına, herhangi bir örgütsel temsile dayanmadan imzaladığı çağrı ne kadar yankılanır, 2019’a giden süreçte demokrasiyi, özgürlükleri savunanları bir araya getirebilir mi? Bilmiyorum. Sanırım imzacılar da bilmiyor. Ancak ben aslında şimdiden “bini aşan” imzacıların milyonlara ulaştığını düşlemek, ummak istiyorum... Olur mu? Siz cevaplayın... KARANFİLLERLE ANILDI METİN LOKUMCU UNUTULMADI ÖMER ŞAN Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Artvin Hopa’da 31 Mayıs 2011’deki mitingi öncesi çevrecilerin ve yaşam savunucuların “Suyuma, çayıma, doğama dokunma” sloganıyla yaptıkları protestolar sırasında polisin sıktığı biber gazı nedeniyle fenalaşarak yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu, ölümünün 6. yılında Hopa’da düzenlenen etkinliklerle anıldı. Hopa Belediye Parkı’nda toplanan katılımcılar sloganlarla Lokumcu’nun hayatını kaybettiği Hopa Meydanı’na yürüdü. Saygı duruşunda bulunan ve alana karanfil bırakan katılımcılar adına Halkevleri yöneticisi Kamil Ustabaş açıklama yaptı. Ustabaş, “O gün Metin Lokumcu’yu aramızdan aldılar. Yine daha sonrasında Gezi Parkı’nda yükselen isyanın sesi demokrasi, özgürlük ve barış talebiydi. Sokaklar hak arayanlarla özgürleşti. Gezi isyanında 7 can daha kaybettik. Türkiye tarihinin direnişleri bedel ödeyerek yazılıyor. O tarihin içerisinde Hopalıların onurlu direnişi de yer alacak” dedi. Katılımcılar daha sonra Metin Lokumcu’nun Dereiçi Köyü’ndeki anıt mezarını ziyaret ederek karanfil bıraktı. haber 13 Uzun zamandır ABD seçimlerinde Donald Trump değil de Hillary Clinton seçilmiş olsaydı, hayatımızda neler değişirdi diye düşünüyorum. Bazı okurlar, “Bize ne Amerika’nın başında kim olduğundan?” diye düşünebilir. Nihayetinde, ABD binlerce kilometre ötede ve ekonomik ilişkimiz zayıf. Üstelik “Ahmet de gelse, Mehmet de gitse ABD’nin politikaları değişmez” görüşü hâkim. Maalesef bu doğru değil. İster “kelebek etkisi” deyin, ister “filler tepişmesi”; ABD’de Demokratlar değil de Donald Trump’ın iktidara gelmesinin Türkiye’ye ve buradaki demokrasinin kalitesine ağır bir bedeli oldu. Donald Trump sadece bize gülünesi anlar yaşatan bir dünya lideri değil. Belli bir misyonla iktidara geldi. Ve bu misyon, şimdiden Türkiye’nin demokrasi rotasından çıkmasında etken oldu; yarın bu coğrafyayı bambaşka yerlere çekecek. Bakın anlatayım. Trump yönetiminin bizlere birinci faturası, insan hakları ve demokrasi konusunu TürkAmerikan diyaloğundan çıkartmak oldu. Kimileriniz ABD’nin zaten ‘değerler’ değil sadece “çıkar odaklı” politika yaptığını düşünebilirsiniz. Ancak bu doğru değil. Clinton döneminden bu yana TürkiyeABD ilişkilerini yakın takip eden bir gazeteci olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye’nin ‘Avru Yaktın bizi Trump palılaşması’ ve ‘demokratikleşmesi’, iyikötü tüm Amerikan yönetimlerinin ortak politikası oldu. Hatırlayın Obama’nın son yıllarında Washington’dan art arda gelen insan hakları uyarılarını. Türkiye’de ‘gazeteci tutuklamaları’ başlayınca, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye’ye gelip o dönem hapiste olan Can Dündar’ın eşi Dilek ve oğlu Ege ile bir araya gelmişti. Bir aralar Beyaz Saray sözcüsü her gün ifade özgürlüğü ve hukuk devleti diyordu. Bunların hepsi bitti. Trump, daha seçim sürecinde Türkiye’deki insan hakları tablosuna önem vermediğini 22 Temmuz’da New York Times’a verdiği mülakatta deklare etti. (Bizim hükümet de zaten bu yüzden daha ilk andan onu sevdi.) Hillary Clinton iktidara gelseydi, bugün ABD Başkan Yardımcısı tutuklu Cumhuriyet yazarlarının ailelerini ziyaret ediyor, ABD elçisi Diyarbakır’a uçup Selahattin Demirtaş’ın eşiyle çay içiyordu. Amerika, Türkiye’deki antidemokratik gidişat konusunda net bir mesaj yollardı. Tam tersi oldu. Washington’dan “Biz bakmıyoruz. Kafanıza göre takılın” mesajı geldi. Bunun doğrudan sonucu olarak da hükümet, Türkiye’deki demokrasi açığını bir ‘sorun’ veya ‘utanç vesilesi’ olarak görmekten ziyade, sahiplendi. İkinci sıkıntı, Trump’ın Ortadoğu’nun mezhepsel ayarlarını iyice allak bullak etmeye meyilli bir politik duruş sergilemesi. ABD Başkanı, geçen haftaki Suudi Arabistan gezisinde, Suudi Kralı ve Mısır lideri Sisi’yle kol kola girerek bir kez daha “halklar değil rejimlerle dost; demokratlar değil diktatörlerle kanka” olmaktan beis duymadığının altını çizdi. Trump’ın İran’a yönelik sert sözleri ve Suudlarla yapılan milyarlarca dolarlık savunma anlaşmaları, bölgedeki SünniŞii mezhep gerilimini şimdiden yükseltti. Sünni bloku sertleşirken İran da boş durmuyor: Irak ve Suriye üzerindeki etkisini ‘devlet dışı aktörler’ ve vekâlet savaşları üzerinden her geçen gün arttırıyor. Hal böyleyken işimiz hayli zor. Bu gerilimin sınırımızın hemen ötesinde bile yansımaları var. Iraklı Şii milisler, Sincar üzerinden Suriye sınırına kadar geldi. İran, İran sınırından Akdeniz’e ka dar sağlam bir hat istiyor. Trump’ın Sünni cephesi kurma girişimleri karşısında IrakİranŞii milisler ve Esad’la başlayan ancak başka aktörlerle genişlemeye müsait cephe var. Belli ki PKK, her iki cepheyle de iyi geçinmeye çalışacak, Rakka’da ABD, Sincar’la Şii milislerle ittifak yapacak. Peki ya Türkiye? Türkiye’nin yapması gereken ise, bu mezhepsel girdaba direnmek, PKK bahanesiyle Sünni cephesinin koçbaşı haline gelmemek, mezhepüstü bir söylemi ne pahasına olursa olsun tekrarlamak, çoğulculuğu kucaklamak, kendi sınır ve çıkarlarını gözetmek olmalı. Yoksa bizi fena kullanacaklar... Gelelim üçüncü sıkıntıya. Suudlara bayılan Trump, Avrupalılardan nefret ediyor. Sürekli Angela Merkel’e laf sokuşturuyor, tweet atıyor, AB karşıtı söylem geliştiriyor. Trump’ın Avrupa Birliği fikrine ve güçlü bir Almanya’ya karşı olduğu izlenimi ise, Avrupa’da tam tersi bir etki yaratıyor; Almanya’yı daha da güçlü, AB’yi daha da kararlı hale getiriyor. Bu durum, Ankara’da birilerinin hoşuna gidiyor olsa da bize iyi değil. AvrupaABD gerilimi Türkiye için sıkıntılı bir dönem demek. ‘Batı İttifakı’ denen olgunun çatırdaması, bizi çok daha kırılgan, çok daha manipülasyona açık bir yerde bırakacaktır. Savunmadan ekonomiye kadar etkileri menfi olacaktır. Benden söylemesi... Vedat ARIK Onlar hepTaksim Dayanışması çağrısı ile Gezi Direnişi’nde yaşamını yitirenler için yapılan anmada 4 yıl önce yaşanan olaylarda yaşamını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm ve babası Sami Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, Ethem Sarısülük’ün annesi bizimle Sayfı Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş ve Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan kortejin önünde yer aldı. Gezi direnişi’nin 4. yılıNDA TAKSİM’DE anma düzenlendi Mücadeleye devam Geniş güvenlik önlemleri altında gerçekleşen anmada toplananlar ‘Karanlığa karşı bir aradayız, susmuyoruz, susmayacağız’ mesajı verdi SİBEL BAHÇETEPE Gezi Parkı Direnişi’nin 4. yılında Taksim’de adeta olağanüstü hal ilan edildi. “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Direne direne kazanacağız”, “Gezi’de düşene, dövüşene bin selam” sloganları atan kitlenin Gezi Parkı’na yürüyüşüne izin verilmedi. İstiklal Caddesi’nde oturma eylemi ve basın açıklaması yapan kitle “Hayır bitmedi, mücadeleye devam” mesajını verdi. Taksim Dayanışması’nın çağrısı ile Gezi Direnişi’nde yaşamını yitirenler için dün bir anma yapıldı. Sabah saatlerinden itibaren Taksim Cumhuriyet Anıtı ve Gezi Parkı’na çıkan yollar polis bariyerleri ile kapatıldı, zırhlı araçlar ve TOMA’larla geniş güvenlik alındı. Taksim Dayanışması bileşenleri, siyasi parti temsilcileri, Gezi Parkı direnişinde yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm ve babası Sami Elvan, Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, HDP Milletvekili Garo Paylan, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beyza Üstün, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Dr. Ali Şeker, Onursal Adıgüzel, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, HTKP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, EMEP MYK Üyesi Levent Tüzel, sanatçı Ferhat Tunç ile çok sayıda kişi yoğun engellemeye karşın Taksim’deki Makina Mühendisleri Odası önünde dün saat 19.00 sıralarında bir araya geldi. Parka yürüyüşe engel Gezi Direnişi sırasında hayatını kaybedenlerin fotoğrafının ol Yaşamını yitirenlerin isimlerini hep bir ağızdan haykıran gruba kitle “burada” diye yanıt verdi. duğu ve “Hayır bitmedi. Mücadeleye devam. Gezi 4 yaşında” yazan tişörtler giyen grup, daha sonra yaşamını yitirenlerin isimlerini hep bir ağızdan haykırdı. Kitle “burada” diye yanıt verdi. Bu sırada binadan grup üzerine karanfiller atıldı. “Hayır bitmedi mücadeleye devam” pankartı açan kitle, daha sonra Gezi Parkı’na doğru yürümek istedi. İstiklal Caddesi’nde bir süre yürüdükten sonra Fransız Kültür Merkezi yakınlarında duran kitle burada açıklama yaptı. ‘Umudun ışığı’ Taksim Dayanışması’ndan avukat Can Atalay, karanlık ve zor günlerden geçildiğini belirterek, “Bugünlerde her ne olursa olsun sokağa çıkmaya devam edenlere, inat edenlere selam olsun. Gezi Direnişi geleceğimize ilişkindir. Bu ülkenin gelece ği eğer kardeşlikten geçecekse Gezi bu umudun ışığıdır” dedi. Taksim Dayanışması’ndan mimar Mücella Yapıcı ise iktidarın aradan geçen 4 yıla karşın Gezi ruhundan korktuğunu belirterek “Korkmakta haklılar, gördüler ki; biz bir araya geldiğimizde ‘karanlığa dur’ diyebiliyoruz. Gördüler ki; plastik mermiler, biber gazları, gözaltılar, tutuklamalar bizi korkutamıyor. Gördüler ki, biz bir araya geldiğimizde düşlediğimiz hayatı kuruyoruz” diye konuştu. ‘Vazgeçmiyoruz’ “Gezi’den bugüne karanlığa, haksızlığa karşı hayır demeye devam ediyoruz” diyen Yapıcı, özetle şunları söyledi: “Gezi’de barıştan, özgürlükten, doğadan, eşitlik ve dayanışmadan yana kurduğumuz hayatın peşinde olanların KHK’lerle, ihraçlarla, açlıkla, tutuklamalarla sınandığı bu karanlıkta, dayanışmamızdan ve birbirimizden vazgeçmiyoruz. OHAL adı altında yerleştirilmeye çalışılan bu karanlığa, haksızlığa, şiddete ve hukuk tanımazlığa Gezi’den aldığımız güç ve kazanımlar ışığında hayır diyoruz. Başta Taksim Meydanı ve Gezi Parkı olmak üzere yaşam alanlarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın, meydanlarımızın, kentlerimizin, insan hakları anıtımızın dahi abluka altına alınmasını ve yok edilmesini, ülkemizin bir cezaevine dönüştürülmesini hiçbir zaman kabul etmiyoruz, kabul etmeyeceğiz. 4 yıl sonra aynı kararlılıkla taleplerimizin arkasındayız Bir aradayız, susmuyoruz, susmayacağız. Hayır bitmedi, mücadeleye devam diyoruz.” Kitle açıklamanın ardından hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. l İSTANBUL l GEZİ PARKI DERNEĞİ Her daim Gezi’deyiz Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Gezi Direnişi’nin 4. yıldönümünde yaptığı açıklamada “Daha önce de söylediğimiz üzere bugün de yarın da her daim Gezi’deyiz” ifadelerine yer verdi. Dernek, 10 Haziran günü İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Ünal Akkemik rehberliğinde Gezi Parkı’nı gezeceklerini kaydetti. Dernekten yapılan yazılı açıklamada, ekolojik yapının korunması ve geliştirilmesinin tüm canlılar için çok önemli olduğu vurgulanarak “Dört yıl önce bu günlerde hep birlikte ve canlarımız pahasına sahip çıktığımız Gezi Parkımıza tüm diğer yeşil alanlarımız gibi, üzerine titreyerek bakmamız gerektiğini düşünüyoruz” denildi. Botanik gezisi yapılacak Yapılan açıklamada, “Bizim dernek olarak kuruluş amaçlarımızdan biri olsa da, ne derneğe, ne belediyeye, ne de başka özel/tüzel kurumlara bırakılamayacak derecede önemli olan bu koruma ve geliştirme görevinin bizim gibi tüm Geziciler tarafından da sahiplenildiğini biliyoruz. Bu da hepimize umut ve kuvvet veriyor. Bu umudumuzun Park’ı yalnızca yıldönümlerinde değil, yılın her mevsiminde ziyaret edip yaşayarak ve yaşatarak daha da büyüyeceğine inanıyoruz. Parkımızı daha yakından tanımak ve İBB’nin düzenleme adı altında yaptığı bilimsellikten yoksun peyzaj çalışmalarına tanıklık etmek amacıyla botanik gezilerine başlıyoruz” denildi. Açıklamada 10 Haziran’da Prof. Dr. Ünal Akkemik rehberliğinde Gezi Parkı’nın gezileceği belirtilerek “4 yıl önce koruduğumuz ağaçlarımıza tekrar dokunacağız... Daha önce de söylediğimiz üzere bugün de yarın da her daim Gezi’deyiz!” denildi. l İSTANBUL/ Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear