24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 8 Mayıs 2017 haber 10 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 11 GERÇEĞİ YAZMAYA DEVAM Özgürlügün simgesi CHP durmasın, durulmasın Bir önceki hafta CHP üstüne art arda iki Tırmık yayımlandı. Kıdemli okurlar bilir; bu pek sık olmaz. Hem ustalarımdan “Partilerin iç işlerine karışan, akıl veren yazılardan kaçın evlat” öğüdüne önem verdiğim için, hem de CHP’de o günlerde olup bitenlerin ülke sorunlarının ilk sırasında olmadığı için iki yazıyla yetindim. Gel gör ki bitirdiğimiz haftaya yine CHP ile girdik. Genel Başkan Kılıçdaroğlu “Kavga çıkaranı kapının önüne koyarım” diye ondan duymaya pek alışmadığımız bir çıkış yaptı. Yetmedi ardından Fikri Sağlar olağanüstü kurultay önerisiyle kazan kaldırdı. İster istemez üçüncü bir “kaynayan kazan CHP” yazısı kaçınılmaz oldu. Yazıldı. Rona Aybay arkadaşım dalgasını geçti. “Bu CHP sana başka konularda yazma fırsatı vermeyecek anlaşılan” diye takıldı. O haklıymış. Hafta biterken CHP kazanından yine fokurtular yükselti. Selin Sayek Böke istifasını açıkladı. Ama ne istifa!.. CHP’de bazı taşları yerinden oynatabilecek gerekçeleri art arda sıraladı. Bu satırlar yazılırken CHP Parti Meclisi henüz toplanmıştı. Oradan yeni neler çıkacak bilemeyiz. Ama besbelli ki “bir şeyler” çıkacak. Babam Terzi Sadık’ın diline pelesenk olmuş bir deyiş vardır: “Yerden göğe küp dizseler / en alttakini çekseler / Seyreyle sen gümbürtüyü...” CHP’de en alttan bir değil birkaç küp birden çekildi. CHP tepesinde hâlâ ve yeniden kendine bir yer arayan Deniz Baykal ilk küpü çekti. Sonuncusu da Selin Sayek Böke’den geldi... Devamı gelir mi? Gelir. Gelsin... Hani “Denizler durulmaz çalkalanmadan” demiş ya şair. İşte o hesap. CHP çalkalansın, iyidir. Ülke için iyidir. Parti için iyidir. Demokrasi için iyidir. CHP ya 50 yıllık “Bir sosyal demokrat partiye dönüşme” serüvenini başarıya ulaştıracak ya da... Ya da zor ve zorlu karar anlarında “devlet”in yanında saf tutacak. O devletin dizginlerini Tayyip Erdoğan ve tayfası ele geçirmiş bile olsa öyle saf tutacak. Mesela “Anayasaya aykırı bile olsa...” diye başlayan cümleler kurmak ve HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına “evet” demek gibi... Mesela 16 Nisan referandumunun sonuçlarıyla hukuksuz bir ülkede hukuk yoluyla başa çıkma tercihinin referandum sonuçlarının yasallığını kabul etmek anlamına geldiğini göz ardı etmek gibi... Yasal (legal) olanla meşru (legitim) arasındaki ince ama yaşamsal ayrımı göz ardı etmek, demokrasi mücadelesini de kısır bir alana sıkıştırıyor. “Demeç muhalefeti” ile yetinmek referandum kampanyası sırasındaki başarılı siyasal tercihi gölgeliyor. Ama CHP eğer sahici bir sosyal demokrat partiye dönüşebilirse Sosyalist Enternasyonal üyesi bir parti olarak milliyetçiliğin her türünden uzak duracak; Kürt, Türk, Sünni, Alevi ayrımlarını elinin tersiyle bir yana itip yurttaş temelinde tüm özgürlüklerin ve demokrasinin yanında sağlam, güvenilir bir parti olacak. O yüzden CHP çalkalanıyorsa iyidir. Hepimiz adına bedel ödüyorlar Gazetemizin 93. kuruluş yıldönümü etkinliğinde konuşan sanatçı Zülfü Livaneli, etkinliğe davet edilmekten onur duyduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bugün buraya içimiz buruk olarak geliyoruz çünkü değerli yazarları, yöneticileri, çalışanları içeride, eşleri burada. Onlara selam yollamak istiyoruz. Yalnız değiller. Günün hiçbir dakikasında, hiçbir saniyesinde unutulmuyorsunuz. Biz biliyoruz ki hepimiz adına bedel ödüyorsunuz, hepimiz adına oradasınız ve sizinle dayanışma halindeyiz. Dünyanın birçok çevre de sizinde dayanışma halinde ve bir an önce size hasretle sarılacağımız günleri bekliyoruz. Gücü hukuka vermeniz lazım. Gücü hukuka veremediğiniz zaman hukuku iktidara teslim edersiniz. İşte bu dünyada çözülememiş olan en büyük problem. Bizim ülkemizdeki en büyük problem hukuk ve siyaset ilişkisi. Biz burada bu arkadaşlarımızın serbest bırakılması talebini yüksek sesle dile getirirken hiçbir lütuf beklemiyoruz. Aman onları serbest bırakın iyi durumda değiller falan demiyoruz. Haksız hukuksuz bir şekilde içeride tutuyorsunuz diyoruz. Bu hukuksuzluğa son verin diyoruz. Gazete kurulduğundan beri 65 hükümet geçmiş. Şimdi say deseniz, sayan bir kişi çıkmaz. Ama Cumhuriyet gazetesi burada. Cumhuriyet gazetesi hancıdır, siyaset yolcudur. Hancıyı alkışlıyoruz.” Cumhuriyet’in 93. kuruluş yıldönümü etkinliğinde tutuklu yazar ve yöneticilerimizle dayanışma mesajları verildi Gazetemiz 93. yaşına Şişli’deki merkez binamız bahçesinde düzenlenen etkinlikle girdi. Gazetemizin yazar, çalışan ve yöneticilerinin tutuklu olması nedeniyle buruk geçen etkinliğin bir kutlama olmadığı belirtilerek tutuklu bulunan arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılması istendi. Gazete bahçesindeki kutlama öncesinde bahçeye tutuklu arkadaşlarımızın fotoğraflarının yanısıra Yunus Nadi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu ve gazetemizin pek çok yazarının yazılarının bulunduğu sayfa örnekleri asıldı. Saat 12.00’den itibaren davetliler gazeteye gelmeye başlarken etkinlik Spor Servisi Müdürü Arif Kızılyalın’ın açılış konuşması ile başla dı. Kızılyalın “Gönül isterdi ki burada bir kutlama yapalım, ne var ki 12 arkadaşımız esaret altında içimizden kutlama yapmak gelmiyor. Ancak dimdik Atatürkcü, laik, demokrat, özgürlükçü çizgide olduğumuzu herkese bir kez daha anlatmak adına toplandık” dedi. Bayrak hiç yere inmedi Kızılyalın’ın konuşmasının ardından konuşan Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Vakıf Başkanı Orhan Erinç cezaevinde tutuklu bulunan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun mesajını okudu. Sabuncu’nun mesajı şöyle: “Bugün bir mensubu, bir çalışanı olmaktan gurur duyduğum gazetenin ku ruluş yıldönümü. Bizler Cumhuriyet’in 12 yönetici ve yazarı bugünü Silivri’de kutluyoruz. Ancak şunu bilmelisiniz. Gazetecilik aşkı aklımızdan, beynimizden bir an bile çıkmıyor. Mesleğimizi ve dostlarımızı çok özledik. Tabii ailelerimizi de. Çok iyi biliyorsunuz ki bu gazete herkesin konuşmaktan ve yazmaktan korktuğu zamanlarda doğruları söylemekten ve yazmaktan hiç çekinmedi. Gazetemiz Cumhuriyet bunun bedelini iktidarların hedefi olarak hapislere atılarak ve ne yazık ki kurşunların bombaların hedefi olarak ödemiş bir gazetecilik mağbetidir. Burada gururla Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, İlhan Selçuk’u ve bu yolda emek vermiş, bedel ödemiş her kesi saygıyla anıyor, selamlıyorum. Cesur habercilik, dürüst gazetecilik bayrağı Cumhuriyet’te elden ele geçen, hiç yere inmeyen bir gelenektir. Bu geleneği sürdüren içerideki ve dışarıdaki bütün arkadaşlarıma Cumhuriyet dostlarına okurlarına sevgi ve selamlarımı iletiyorum.” Orhan Erinç’in konuşmasının ardından tutuklu bulunan gazetemiz, yazar, çizer ve yöneticilerimizin yakınları adına tutuklu yazarımız Hakan Kara’nın eşi Sinem User Kara bir konuşma yaptı. Kara’nın ardından sanatçı Zülfü Livaneli etkiliğe katılanlara seslendi. Konuşmaların ardından Ekrem Ataer ve Halk Korosu türkülerini seslendirirken, Haluk Levent de küçük bir konser verdi. Sanıktan delile gidiyorlar Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, gazetemize yönelik hukuksuz sürece dikkat çekti Cumhuriyetciler, tutuklu arkadaşlarımızın aileleri, yani burada olanlar bir de tek tek selamlama ihtiyacını duyduğum tutuklu arkadaşlarım Sevgili Akın, Sevgili Murat, Sevgili Kadri, Sevgili Güray, Sevgili Hakan, Sevgili Musa, Sevgili Önder, Sevgili Mustafa Kemal, Sevgili Ahmet ve Sevgili Emre sizleri de buradan aramızda olduklarınızı bilerek saygıyla sevgiyle selamlıyoruz. Bir an önce aramıza katılmanızı bekliyoruz. 93. yayın yılına girerken önceki yıllarda olduğu gibi bir kutlama düzenlemek isterdik. Sizlerle bu mutluluğu paylaşmak bizim için de geleneksel bir yaklaşımdı ama ne yazık ki içerideki arkadaşlarımız nedeniyle “kutlama” sözcüğünü kullanmak içimize sinmedi. “Etkinlik” diye adlandırmak zorunluluğunu duyduk. Son olarak vakıf davası kararı nedeniyle yine çeşitli çarpıtmalar ve algı yaratma operasyonlarıyla karşı karşıya bırakıldık. O nedenle sizleri birinci ağız olarak hem ceza davası hem de vakıf davası konusunda bilgilendirme ihtiyacını duydum. Önce son kararla ilgili olarak vakıf davasından başlayayım. 3 eski mensubumuz 2014’te yapılan seçimin iptali isteğiyle dava açmıştı. Açılan dava nedeniyle Vakıflar Genel Müdürlüğü, yönetim kurulumuzun yetkilerinin askıda olduğunu bildirdi. İlk vakıflar müfettişi müzelerle ilişkisi olan bir arkeologdu. Belki Cumhuriyet’in yaşına bakarak öyle görevlendirmişlerdi ama verdiği olumsuz rapora karşı yaptığımız itiraz üzerine Ankara’dan 25 yıllık deneyimli bir başmüfettiş gönderdiler ve yaptığı çalışma sonunda iptal istenen seçimin kurallara uygun olduğu raporunu verdi. O rapor üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü “dava dosyasına haksız ve mesnetsiz davanın reddini isteriz” diye bir yazı koydu. Ve duruşma gününden bir gün önceye geldik. Emir büyük yerden O gün o seçimde seçilen yönetim kurulu üyemiz Mustafa Ali Balbay kendi seçildiği seçimin iptalini isteyen bir başvuru yaptı. O başvuru nedeniyle hâkim duruşmayı erteledi. Oysa İstanbul’un en kıdemli Asliye Hukuk Hakimiydi. 1 ay ertelendi duruşma. O sırada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bir yazı gönderildi. Yazıda kendilerine imzasız bir başvuru yapıldığını, onu yazı ekinde gönderdiğini bildirerek araştırmasını istedi. Sonucunun bildirilmesini isteyen bir yazıyı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne gönderdi. Tabii emir büyük yerden gelince Vakıflar Genel Müdürlüğü bizim de haberimiz bile olmadan, görüşümüz sorulmayan bir müfetiş raporu hazırlattı ve “burda usulsüzlük var” dedi. O erteleme sırasında kararı verecek olan en kıdemli Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Erinç, etkinliğe katılanlara seslendi. hâkim hanımefendinin de FETÖcülükle ilişkisi olduğu yolunda tetikçiler tarafından açıklamalar yapıldı. Hâkim hanımefendi emekliliğini istedi ve dışarıdan İstanbul’a atanan bir hâkim geldi. Biz de uzman üniversite öğretim üyelerinden üniversitelerin görevlendirdiği bilirkişi raporlarında usulsüzlük olmadığına ilişkin görüşleri dosyaya koyduk. Bu aşamada davanın kabulü kararı verildi. Bu vakıfla ilgili davayı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği öncesi ve sonrası diye özetlemek mümkün. Sanıktan delile Gelelim arkadaşlarımızın da tutuklandığı ceza davası sürecine. Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki iki hukuksal sorundan bir ceza davası yaratmayı başaran bir siyasal iktidar ve onun yolunu açan eski vakıf yöneticileriyle karşı karşıyayız. Davanın özelliği de övünerek ‘delilden sanığa gidecek’ diyen Adalet Bakanlığı’nın övünme gerekçelerinin tersine sanıktan delile giden bir dava ile karşı karşıya bırakılmamız. Vakıflar Genel Müdürlüğü 2 müfettiş gönderdi. Vakfımızın ve yayıncı şirketin daha önce denetlenmiş ama aykırılık bulunmayan defterlerini inceledi. Yeni keşiflerde bulundu ve hazırlık soruşturmamızı yürüten, FETÖ’den yargılanmakta olan savcıya katkıda bulundu. Çünkü savcı FETÖ’den Ankara’da ömür boyu hapis cezası isteği ile yargılanırken verilen arada bir gazeteci arkadaşımız savcıya ‘Niye iddianameyi hazırlamadığını’ sormuş. O da “2 belge bekliyorum. Gelirse geldiği gün akşamı yazarım” yanıtını vermişti. Anlaşılıyor ki Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kendi kuruluşlarını da suçlayan raporunu beklemekteymiş. Biz o raporu da önce iddianameden gördük. Müfettişler bana birkaç çizelge imzalattılar. Vakıf kaşesi vurdurdular. Sonra verdiğim o çizelgeleri belge olarak ama photoshoplanmış biçimde iddianamenin içinde gördüm. Kar şı karşıya olduğumuz durumu ve yaşadıklarımızı şöyle özetlemeye çalıştım: “Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırı, AKP, AKP tetikçisi gazeteciler, geçmişlerini kurtarmak için AKP’ye sığınan kıdemli FETÖ’cüler, ortamı uygun bulup AKP’ye umut bağlayarak 2 yıl sonra dava açan kimi eski Cumhuriyet Vakfı yöneticileri, Aydınlık Gazetesi’nin tetikçi gazeteci ve yöneticileri, FETÖ’cülüğünü affettirmeye çalışan kimi savcılarla, siyasal iktidarın öç alma isteğine uygun davranan devlet kurum ve yöneticilerinin hukuka aykırı, hukukun üstünlüğünü yok sayan ortak düzenlemeleriyle düzenlenmiştir.” Cumhuriyet’e algı operasyonu Bu benim saptadığım ama hukukçu arkadaşlarıma da danıştığım ve gerçekleri böyle yorumlamak gerektiği düşüncesinde olduğumu gösteren bir saptamadır. Bunun yanında Cumhuriyet algı operasyonuyla da karşı karşıya. Önce Cumhuriyet’e yapılan operasyonun AKP’nin saldırısı değil vakıf yönetiminin kendi içindeki kavga olarak anlatılması sağlandı. Bunu başardılar. Ardından Cumhuriyet’te “Atatürkçülerin temizlendiği yolundaki” algı operasyonu geldi. Şimdi biz diyoruz ki ‘sizi vakfın ve yayın şirketinin kuruluşundaki elinize taşın altına koyuşunuzun yarattığı saygıyı kullanarak vakfın ve yayıncı şirketin yönetim kurullarını, kararlarını kendi istediği zamanda uygulamak için çalışmaya başlamanız nedeniyle seçmedik.’ Bu kişi ‘beni Atatürkçü olduğum için tasfiye ettiler’ diyor. Gene birisine diyoruz ki ‘Sen taa 2015 yılına kadar yönetimde kaldın ama Cumhuriyet’teki unvanlarını kullanarak bir siyasi partinin genel başkanı adayı olacağını açıkladığında bu yaklaşımın Cumhuriyet’in ve gazeteciliğin kurallarına uymadığı için seni seçmedik.’ Arkadaşımız diyor ki ‘Beni Atatürkçü olduğum için tasfiye ettiler.’ Bir arkadaşımız İlhan ağabeyin sağ lığında ortak salonda çalışırken bir kadın arkadaşımıza şiddet uyguladığı, saçından sürüklediği için çıkarıldı diyoruz. Hatta gazete içindeki davranışları nedeniyle çekingenlikten olsa gerek ki önce ana binadan karşıdaki ek binaya taşındı. Onu “Cumhuriyet’te çalışmaya devam etmesini”, kadın çalışanlarımıza ve o arkadaşımıza hakaret sayılacağı konusunda vardığımız sonuç nedeniyle görevine son verdik diyoruz. Diyor ki “Beni Atatürkçü olduğum için Cumhuriyet’ten tasfiye ettiler.” Tasfiyeyi biliyorsunuz, temizlik demek Türkçesi. Yani Cumhuriyet’te Atatürkçüleri tasfiye etmişiz. Temizlemişiz. Bunun sonucunda Cumhuriyet’te hiç Atatürkçü kalmamış. Şimdi bu mantıkla olaya bakıyoruz. Ama bu safsatalara inananlar olduğunu da ne yazık ki görüyoruz ve duyuyoruz. İlginç yanı şu: Biz Atatürkçüleri temizlemişiz ama AKP’liler, Atatürk düşmanları, din devleti yandaşları, niye bizi desteklemiyor da onları baş tacı ediyor? Televizyonda “Cumhuriyet’i gerçek sahiplerine teslim edeceğiz” diye üstlendikleri görevi açıklama zorunluluğu duyuyorlar. Ama şöyle bir durumla da karşı karşıyayız. Biliyorsunuz 24 Temmuz’da duruşmamız var. İddianamenin kabulüyle biz şüphelilikten sanıklığa terfi ettik. Muhbir arkadaşlarımız da tanıklığa yükseldiler. Arkadaşlarımız Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltındayken, üst katlarda savcı ve polislerle baş başayken söylediklerini acaba duruşmada, açık duruşmada, bizlerin karşısında nasıl yineleyecekler. Onu bekliyoruz. Cumhuriyet’e yöneltilen iddiaların haksızlığını, hukuksuzluğunu kanıtlayacağımız konusunda da güvenim tam. Etkinliğimizle ilgili konuşmamı sonlandırırken başta kurucumuz Yunus Nadi olmak üzere Nazime Nadi’yi, Nadir Nadi’yi, Berin Nadi’yi, İlhan Selçuk’u, önceki yayın yönetmenlerimiz Cevat Fehmi Başkut, Ecvet Güresin, Oktay Kurtböke ve Cumhuriyet’te kendi çıkarını öne çıkarmamış bütün Cumhuriyet çalışanlarını saygı, sevgi ve özlemle anıyorum. Kutlanması gerekenler Biz kutlama yapmıyoruz ama bazı kişilerin de kutlanması gerektiği düşüncesindeyim. Öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını ve muhbirlerimizi biri Medeni yasada ötekisi Basın İş yasasında tanımlanan ve 2 hukuk sorunundan bir ceza davası çıkarmış olması nedeniyle kutluyorum. Yine yıllar önce övünerek artık sanıktan delile değil, delilden sanığa gidilecek diyen Adalet Bakanı ile delil buldurmak için bizi 5. kez denetleten Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü de bu başarılarından ötürü kutluyorum. Sizlere de bizi onurlandırdığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Sağ olun. ACİL TAHLİYE İSTİYORUZ Tutuklu arkadaşlarımızın aileleri adına Hakan Kara’nın eşi Sinem User Kara konuştu Ben Sinem User Kara, 189 gündür özgürlüğünden yoksun bırakılan gazetemiz yazarlarından Hakan sevgilerimi yollamak istiyorum... Çok değil, kısa bir an düşünelim isti yoruz... reği, hem basın üzerindeki bu akılalmaz baskının sona ermesi hem de adaletin geç de olsa yerini bulması adına talebimiz çok Kara’nın eşi ve aynı zamanda meslektaşı Bir yanda, söylenirken tek çırpıda net: ACİL TAHLİYE İSTİYORUZ! yım. Bu konuşmayı yaklaşık 6.5 aydır hak söylenebilen ancak hem içeride hem de Şimdi izninizle, isimlerini alfabetik sıray sız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu bulu dışarıda aileler için yaşanırken her sani la okuyacağım tutuklu 12 Cumhuriyet ça nan Cumhuriyet Gazetesi yazar, çizer ve yesi adeta esarete ve eziyete dönüş lışanına, burada bulunan tüm Cumhuri yöneticilerinin eşleri adına yapıyorum... müş 6 ay, diğer yanda tutuklandıktan 9 yet dostlarından ve biz aletlerinden selam İlk cümlemde sizlere sanki ev sahibi gi ay sonra ilk kez hâkim karşısına çıkacak göndermek istiyorum... Ahmet Şık, Akın bi hoş geldiniz dedim... Çünkü ben de bir 12 esir... Onlar, elleri sadece kalem tutan Atalay, Bülent Utku, Emre İper, Güray Öz, gazetecilik okulu olarak görebileceğimiz bu ülkenin aydın kişileri... Hakan Kara, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Cumhuriyet gazetesinde 8 yıl çalıştım. Di 31 Ekim 2016’dan beri, gerek onların ge Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Önder ğer tutuklu yakınlarımızdan bu yüzden bir rekse çocuklarının, ailelerinin yani bizle Çelik, Turhan Günay... farkım var... Çünkü şu an Silivri’nin o se rin yaşadığı zorlu süreç hakkında söyle Bu anlamlı günde bizleri ve Cumhuriyet vimsiz koğuşlarında olan ve içlerinde ha necek inanın çok ama çok şey var. Ancak gazetesine emeği geçen tüm çalışanları yat arkadaşımın da bulunduğu 12 Cumhu fazla söze gerek olmadan tüm tutuklu ya yalnız bırakmadığınız için sizlere teşekkür riyet çalışanı, benim kısa ya da uzun vakit kınları ve eşleri olarak bizlerin altını çize ediyoruz... Özgürce nefes alabildiğimiz ler birlikte çalıştığım meslektaşlarım, sev çize söylemek istediğimiz tek bir şey var: aydınlık günlerin gelmesi dileğimizle hepi gili dostlarım... Hepsine buradan selam ve Hem ülkemizin itibarı ve demokrasinin ge nizi saygıyla selamlıyorum... Orhan Erinç, etkinliğe katılan konuklarla bir süre sohbet etti. Etkinlikte tutuklu yazar ve yöneticilerimizin yakınları Yazıişleri Müdürümüz Bülent Özdoğan’la bir araya geldi. Etkinlikte Ekrem Ataer ve Halk Korosu türkülerini seslendirirken, Haluk Levent de küçük bir konser verdi. Spor Servisi Müdürü Arif Kızılyalın’ın sunumuyla başlayan etkinliğe katılanlar arasında ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un oğlu eski Kırgızistan Dışişleri Bakanı Askar Aytmatov da vardı. Yazarımız Meriç Velidedeoğlu ise okurlarla sohbet etti. HABER VE FOTOĞRAFLAR: ALİ AÇAR, HAZAL OCAK, KAAN SAĞANAK, KURTULUŞ ARI Gazetemiz 93. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinliğe TBMM Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, CHP milletvekilleri Barış Yarkadaş, Enis Berberoğlu, Ali Şeker, Mahmut Tanal, Gürsel Tekin, Selina Doğan, Gülay Yedekçi, Gülsün Bilgehan Toker, HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Meral Danış Beştaş, CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, eski DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk, Eski Kırgızistan Dışişleri Bakanı Askar Aytmatov, sanatçılar Rutkay Aziz, Menderes Samancılar, Nur Sürer, Orhan Aydın, Rusya Devlet Sanatçısı Akhmed Akkmedov, eski İBB Başkanı Nurettin Sözen, eski Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, eski Spor Bakanı Fikret Ünlü, 68’liler Birliği Vakfı’ndan Sönmez Targan, Prof. Gençay Gürsoy, Av. Ergin Cinmen Av. Zeynel Öztürk, Av. Yiğit Acar, Av. Deniz Güneş, Prof. Hurşit Güneş, TASK eski Genel Sekreteri Abdullah Kaya, CHP İl Yöneticileri Muharrem Çatalkaya, Muharrem Atkaş, Ceren Özmen, Yağmur Geygel, Şeyma Dumrul, Nur Kemal Çalışkan, Başram Gür Aparanoğlu, İsmail Polat ile gazetemizin eski çalışanları ve Cumhuriyet okurları katıldı. Katılımcıların verdiği mesajlar ise şöyle: CHP milletvekili Enis Berberoğlu: Cumhuriyet gibi, bu gazete de çok eziyetler, zulmler gördü. Ama inancından hiçbir şey kaybetmedi. Cumhuriyeti de Cumhuriyet gazetesini de seviyoruz. CHP milletvekili Barış Yarkadaş: Yazılamaz, söylenemez denilen her şey Cumhuriyet’in cesur kalemleri sayesinde halka ulaştırıldı. Bu misyon bugün de devam ediyor. Gazetenin yazarlarının içi boş iddianamelerle cezaevinde tutulduğunu görüyoruz. O bedeller boşuna ödenmiyor. Halkın haber alma hakkı için ödenen bedeller, hepimizin özgürlüğünü güvence altına alıyor. Tutsak alındılar CHP milletvekili Ali Şeker: Halkın aleyhine eylemlerde bulunanların korkuları, eylemlerinden halkın haberdar olmasıdır. Cumhuriyet gazetesi de işledikleri savaş suçlarının ispatını ortaya koyup haberleştirdiği için hükümetin hedefi haline gelmiştir. CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat: İçeride haksız şekilde tutuklu olan arkadaşların bırakılmasını talep ediyoruz. Tutuklamaların haksız oldu Kuruluş yıldönümü etkinliğine siyaset dünyasından çok sayıda isim katıldı. ğunu yargılayanlar da biliyor. Herkes gibi iktidarlar da gelip geçicidir. Eski DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi: Sözüm ona hukuk kararı ile arkadaşlar tutuklu ama aslında onlar esir durumda. Gerçekten bu ülkede gazeteci arkadaşlarımız demokrasi, özgürlük mücadelesinin simgesi olmuş isimler. Cumhuriyet gazetesinin bugün içinden geçtiği süreçte klasik sahiplenmenin ötesinde ileriye taşınması gerektiğini düşünüyoruz. ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş:189 gündür tutuklu olan Cumhuriyet yazar ve çalışanlarına özgürlük diliyoruz. Cumhuriyet tarihinde baskılara karşı her zaman özgürlüklerin yanında yer aldı. Bu baskılara karşı hiçbir zaman çizgisinden sapmadı. Böyle devam edeceğini de biliyoruz. Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü: Şu yaşananlar hem demokrasimiz açısından hem de toplum açısından olacak şeyler değil. Ama demek ki böyle bir yoldan da geçmemiz gerekiyormuş. Bunun kurbanı da isimleri yazılan arkadalarımız oldu. Türkiye’ye örnek olacak Eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Nurettin Sözen: Cumhuriyeti ve demokrasiyi geliştirmek için gazeteye köstek değil, destek olmak gerekir. Talihsiz olan ise bu tartışmaların Cumhuriyet’in içinden olması. Hapisteki arkadaşlar da bir an önce kurtulur ve Cumhuriyet yoluna devam eder. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş: Yayın hayatının yarınsından fazlasını sendikamızda örgütlü, çalışanlarının üyemiz olduğu Cumhuriyet gazetesi bundan sonraki yayın hayatında da sendikal haklara saygısı ile Türkiye’ye örnek olacak gazetelerden birisi olacağına inanıyoruz. Habercilik ilkelerine bağlı yayın yaptığı için Cumhuriyet’i kutluyoruz. Sizlerle beraberiz Gazetemizin kuruluşunun 93. yıldönümü nedeniyle siyasiler, demokratik kitle örgütü temsilcileri, gazeteci meslek örgütleri ve aydınlar bir dizi mesaj yayımladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran, gönderdiği mesajda, “Kurulduğu günden beri demokrasi çizgisinden vazgeçmeyen, özgür ve hür basın anlayışının öncüsü olan Cumhuriyetimizin doğum günü kutlu olsun, sonsuz olsun” ifadelerini kullandı. CHP İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke de gazetemizin kuruluş yıldönümünü kutlayarak, “Yaşadığınız zor günleri, birbirimize ve haklılığımıza sarılarak yürüttüğümüz demokrasi ve özgürlük mücadelemizle mutlaka geride bırakacağımıza, gelecek güzel günleri yine birlikte kuracağımıza yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin vazgeçilmezi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel de şu mesajı paylaştı: “Cumhuriyet gazetesi 93 yıldan beri Atatürk Cumhuriyeti’nin ve demokrasinin yaşatılması için gazetecilik yapıyor ve kamu hizmeti veriyor. Cumhuriyet gazetesine ve tutuklu çalışanlarına, ‘sizlerle beraberiz’ derken 93’ün cü yılınızı unutturacak nice mutlu yıllar diliyoruz. Cumhuriyet gazetesi Türkiye’nin vazgeçilmezidir.” Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Yönetim Kurulu Başkanı M. Tevfik Kızgınkaya ise şu açıklamada bulundu: “Bir gazetenin, sadece kâğıt üzerine basılmış harfler ve fotoğraf kareleri olmadığının en güzel örneği olan Cumhuriyet gazetesi çatısı altındaki sizleri, ÇGD adına saygıyla selamlıyorum. Basın özgürlüğüne yönelik yaşanan saldırılara her dönem göğüs germiş ve ‘halkın doğru haber alma hakkı’ için bedel ödemekten çekinmemiş olan Cumhuriyet gazetesi, gerçeklerle var olan özgür toplumun ‘Habercisi’, varlığını yalanlarla sürdüren iktidarların ise ‘Korkusu’ olmuştur. Gazetecilik suç değildir.” Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Yönetimi Kurulu Başkanı A. Babür Atila da, “Özgür basın mücadelenizdeki başarılarınızın devamını diliyoruz. Ülkemizde özgürlükleri ellerinden alınmış tek bir gazeteci kalmaması umuduyla dayanışma duygularımızı iletiyoruz” ifadelerini kullandı. Eski Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Selami Özdemir ve Ülker Sportif Grup Başkanı Mehmet Uçan da birer mesaj yayımlayarak gazetemizin kuruluş yıldönümünü kutladı. Baharlar özgürlük getirsin Gazetemizin kuruluş yıldönümü, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Buca Gölet’te gerçekleştirdiği “bahar pikniğinde” unutulmadı. İzmirli gazeteciler, etkinlikte gazetemizin tutuklu yönetici ve yazarlarıyla dayanışma duygularını paylaştı. Cumhuriyet’in 93. kuruluş yıldönümüne yazar ve yöneticileri ha pisteyken girdiğini anımsatan İGC Başkanı Misket Dikmen, “Cumhuriyet, bize Cumhuriyetin önemini ve değerlerini anlatan, tehlikenin farkına varmamızı sağlayan bir kurum. Tam da bu yüzden yazar, yönetici ve çalışanları cezaevinde. Basının üzerindeki baskıların son bulması, baharların özgürlük getirmesi dileğiyle, nice yıllara Cumhuriyet” diye konuştu. l İZMİR / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear