26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 7 Mayıs 2017 12 Yeni Ensar’lar yolda haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe göre her önüne gelen yurt açabilecek. Yönetmelikle tekke ve zaviyeler adeta yeniden getirildi AKPiktidarı, çocuk istismarı ve cinayetine karşı önlem almak yerine, özel yurtlarla ilgili yönetmeliği çocukları tehdit edecek şekilde değiştirdi. Resmi Gazete’de dün yayımlanan yönetmeliğe göre, gerçek ve tüzel kişiler, ortaokul, imam hatip ortaokulu, ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde, yurt, pansiyon, apart ve stüdyo daire açma hakkına sahip oldu. Eğitim İş Sendikası, “Artık her önüne gelen yurt açabilecek. Bir apartman dairesi yeterli olacak. Denetim de şeffaf olmayacak. Bu resmen AKP’ye ait yeni ve yasal ışık evleri projesi” diyerek tepki gösterdi. Skandal değişiklik Değişiklik öncesi, kendini savunamayacak yaşta olan ortaöğretim öğrencilerine yöne YURT SAYISINDA AĞIRLIK DEVLETTE Temel eğitimde 325 devlet yurdu var. Ortaöğretimde 2543, yükseköğretimde ise 704 olmak üzere toplam devlet yurdu sayısı, 3 bin 572. Dernek, vakıf, şahıs ve diğer tüzel kişilere ait yurt sayısı ise 3 bin 929. Özel yurtların kapasitesi 377.410. Devlet yurtlarındaki kapasite ise 1.084.388. lik yurt açma hizmeti sadece devletin sorumluluğundaydı. Dün itibarıyla artık, üçüncü şahıslar da ortaöğretim yurdu açabilecek. Eğitim İş, değiştirilen Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliği’nin maddelerini mercek altına aldı: “Gerçek ve tüzel kişilere ortaokul, imam hatip ortaokulu, ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde yurt, pansiyon, apart, stüdyo daire açma hakkı getirilmiştir. Bu madde, daha Karaman skandalının utan cı sıcakken, ufacık yavrularımızı zulme ve cinsel istismara açık hale getirecektir. Özel yurtların açılması için en az 40, pansiyon için 30, apart ve stüdyo daire için 10 öğrenci şartı getirilmiştir. Bu madde ile her önüne gelen, hatta bir daire tutan herkes, orayı ufak bir yurt olarak kullanabilecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, eski iktidar ortağı Fethullah Gülen’e defalarca “Bizim de ablalarımız var” diye çıkıştığı hatırlanacak olur sa, bu maddenin AKP’nin kendi ışık evlerini yasallaştırma hamlesi olduğu görülecektir. Kurumlarda geçici barınma adı altında ortaöğretim kurumlarında yükseköğretim öğrencilerinin, yükseköğretim yurtlarında ortaöğretim öğrencilerinin barınmalarına izin verilmiştir. Bu madde kesinlikle pedagojiye aykırıdır. Kendini savunamayacak yaşta çocukların, kendisinden büyük ve fiziken daha kuvvetli çocuklarla barınmasının önünü açmak, yaşanacak yeni skandallara davetiye çıkarmaktır!” Tekke ve zaviye örneği Değişikliğe göre, kurumların denetimi İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ya da şube müdürünün başkanlığında şube müdürü ve resmi ortaöğretim kurumu müdürü tarafından yapı lacak. Müfettiş denetim yetkisi saklı tutulmuş. Eğitim İş, “Maarif müfettişlerinin denetlemediği kurumlarda siyasi yandaşlık ön plana çıkacak, istismar vakalarının üzeri daha kolay örtülecektir. Mevcut haliyle bile denetimsizlik skandallarıyla gündeme gelen MEB, bu değişiklikle istediği tarikat/cemaat ile ahbapçavuş ilişkisi kurabilecektir. Bu değişiklikler, neredeyse tekke ve zaviyelerin geri getirilmesidir... Ortaokul düzeyinde açılacak yurtlar mutlaka Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işletilmelidir. Karaman’da, Aladağ’da, İzmir’de yaşanan olaylar tüm kamuoyunun vicdanını sızlatmışken, ortaokul düzeyinde özel teşebbüse yurt açma yetkisi verilmesi kabul edilemez” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sosyal deneye3 ÖĞRENCİYİ ŞİKÂYET ETTİLER ‘yobaz’ bakışı Aydın’ın Nazilli ilçesi Belediye Meydanı’nda üni mak 1 TL’ dövizleriyle Belediye Meydanı’nda oturmaya başladı. versite öğrencisi 19 yaşında Dövizi okuyanların bir kısmı pa ki iki genç kız sokakta sos rayla gençlere sarıldı ya da dert yal deney yapmak isteyince leşti. Kızlara tepki gösteren bir haklarında ‘müstehcenlik’ten kişi durumu polise bildirdi. şikâyette bulunuldu. Adnan Menderes Üniversite Emniyet’e götürüldü si Bozdoğan Meslek Yüksekoku Meydana gelen polis, iki üni lu Halkla İlişkiler Bölümü 1’in versiteli genç kızı ve 1 lira ve ci sınıf öğrencileri 19 yaşındaki rerek derdini anlatan bir er H.E.D. ile K.N.D. kartona yazdık kek genci Emniyet’e götür ları ‘Dert dinlemek 1 TL, sarıl dü. İki üniversite öğrencisinin sosyal deney kapsamın da böyle bir eylemde bu lunduklarını söyledikle ri ifade edildi. Buna kar şın 2 kız öğrenci hakkın da, ‘müstehcenlik’ten ya sal işlem yapıldığı iddia edildi. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı ise iki kişinin beyanlarının alındığını, gözaltı ya da ‘müstehcen lik’ suçundan işlem yapıl Gençlerin sosyal deneyi başlarına iş açtı. madığını açıkladı. 120 KİŞİLİK KOROYLA 8 DİLDE KONSER Tokat’ta Karşıyaka Ortaokulu tarafından oluşturulan müzik korosu, 26 Haziran Atatürk Kültür Sarayı Konferans Salonu’nda İngilizce, Fransızca, Arapça, Ermenice, Azerice, Türkçe. Lazca ve Zazaca şarkılar söyle yerek konser verdi. Konsere öğretmen ve öğrenci velileri katıldı. 4 ay önce 800 kişi arasından seçme yaparak 120 öğrenciden oluşan koro kurduklarını ifade eden Karşıyaka Ortaokulu müzik öğretmeni Ozan Ünsal Çekiç, “8 farklı dilde şarkılar öğrendik. 4 aylık süre içerisinde çocuklara burada müziğin everenselliğini hissettirmeye çalıştım. Çocukların zor öğreneceklerini düşünüyordum. Fakat doğru teknik kullanınca başarılı olduk” dedi. l DHA Saadet öğretmenin tek derdi çocuklar 6 kız öğrenciye cinsel istismarı ortaya çıkaran ve ABD’den ödül alan Saadet Özkan, “Ulusal çocuk ittifakını kurmak istiyorum” dedi DUYGU AKSOY İzmir’in Menderes ilçesinde, 6 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunan okul müdürünün yargılanması için verdiği mücadeleyle dünyaya örnek olan, Uluslararası Kadınlar Cesaret Ödülü sahibi Saadet Özkan’a, dün, Türk Hukukçular Derneği plaket verdi. Dernek Başkanı Süreyya Turan, Saadet Öğretmen’e, “Güçlü kadınlar dünyayı güzelleştirir. İlham verdiğiniz için teşekkürler” diye seslendi. Özkan, törenin ardından gazetemizin sorularını yanıtladı. İnsanlara hikâyesini anlatmayı istediğini söyleyen Özkan, “Ulusal çocuk ittifakını kurmak isiyorum. Türkiye’deki çocukların güvende olmasını istiyorum” diyor. n Cesaret ödülünün sizin için anlamı ne? Bu soruda biraz duygulanıyorum. Çünkü kendi ülkemde hiçbir siyasi parti verdiğim mücadeleyi görmedi ama toplumun her yerinden öğretmenler, öğ Saadet öğretmene (sağda) plaketi dernek başkanı Turan verdi. renciler mesaj gönderdi. Amerika’dan beni bulduklarında ise şöyle düşündüm: “Amerika gördü; Türkiye görmedi”. En özel kısmı da şuydu. Ülkemdeki çocukların sesi duyulmuş oldu. Bizim yaptığımız şey şu; aslında konuşulabilecek bir durum olduğunda susulmaması gerektiğini öğrettik. Ben artık kişisel gelişim uzmanıym, danışmanlık yapıyorum. Hayatımı bu şekilde sürdürüyorum. Ödül almak değil, insanlara hikâyemi anlatmak ve insanları eğitmek istiyorum. Çocuklara nasıl davranmamız gerektiğini, öğretmenlik mesleğini ve burada değişimi nasıl sağlayacağımızı konuşmak istiyorum. n Şimdiki hayalinizi söyler misiniz? Bir sivil toplum örgütü kurmak istiyorum. Milyonlarca üyesi olan... Mahkeme salonlarında çocuklara sahip çıkmaya gidelim. Evler de, okullarda onlara rehabilitasyon hizmeti sunalım. Çocukları sanatla, müzikle resimle yoğurarak öğretelim. Türkiye’deki çocukların güvende olmasını istiyorum. Ancak eğitimle çocuklara ve kadınlara dokunabiliriz. Nasıl anlatacağını bilmeyen bir anne, çocuğunu nasıl kurtarabilir? Amacım şu; ulusal çocuk ittifakları ile her hafta bir okula gitmek, anlatmak... İkinci hayalim ise Türkiye’nin bu konuda en iyi kişisel gelişim uzmanı olmak. n Ailelere ne söylemek istersiniz? Aileler susmamalı. Çocuklarıyla zaman geçirmeliler. Çocuklarını anlasınlar, izlesinler ve şunu desinler. ‘Ne olursa olsun ben yanındayım.’ Vücudunu sev, tanı ve koru. Kötü bir dokunma hissedersen ‘Hayır’ deyip bize ihbar et. Eğer bir suçluyu biz adelete teslim etmezsek o kişi başkalarına da zarar verir. Böyle vakalar çok fazla. Biz toplum olarak susup örtbas etmemeliyiz. l İSTANBUL Geleceğe geri dönenler ülkesi Çok şey oluyor ama aslında hiçbir şey olmuyor. Böyle tuhaf bir dönemdeyiz... Hayatlarımız allak bullak oluyor; siyaset sağlısollu nefret kusuyor; çatışma ve kutuplaşma toplumu tanımlar hale geliyor; memlekette bir asır sonra rejim değişiyor. Fakat aslına bakarsanız, fazla da değişen bir şey yok... İki ay önce de otoriter bir ülkede yaşıyorduk, bugün de öyle. Referandum sonrası Türkiye ne bir tık daha baskıcı, ne de bir tık daha yaşanabilir oldu. 25 yıl önce de Türkiye’de siyasi tutuklular vardı; bugün de var. Kürt meselesi vardı, bugün de var. Ekonomide “yapısal sorunlar” denilen reformları yapmamak için cambazlık yapılıyordu; bugünkü tablo da farklı değil. Allah aşkına, yargı bu ülkede ne zaman bağımsız olmuştu da şimdi kaybettiğimiz bağımsız yargıya ağlıyoruz? Ergenekon davasında hukuksuzluklara itiraz eden, Balyoz’da muhalefet şerhi koyan tek tük hâkim anında sepetlenmedi mi? Bu ülkede bağımsız, özgürlükçü karar veren üç beş savcı her dönem topun ağzında olmadı mı? 90’lı yılların gazetelerine bakmak çok eğlenceli. Eşzamanlı olarak Türkiye’nin ne kadar değiştiğini ve ne kadar yerinde saydığını görüyorsunuz. Geçenlerde eski gazeteleri bulup Tansu ÇillerMesut Yılmaz kavgalarına göz gezdirdim. Aynı polemikçi dil ve kısır siyaset, bugün de var. Ankara o zaman da Türkiye’nin gerisinde, memleketi aşağı çeken bir yerdi, bugün de öyle. 10 yıl önce insanlar CHP’de Deniz Baykal sultasından şikâyet ediyorlardı; şimdi aynı CHP’de başka bir lider kongre konusunda direniyor. Aynı savcılar, aynı zihnisinir iddianameler, aynı ‘devlet aklı’ devrede... 90’lı yılların gazetelerinde en önemli konu “düşünce özgürlüğü.” Bir yandan terör, diğer yandan terörle mücadelede lafı, cümleyi, kitabı hedef almak dışında bir akıl geliştiremeyen bir devlet. En önemli tartışma, düşünce özgürlüğünün önündeki kanunları kaldırmak ya da kaldırmamak. “Efendim şunu değiştirirseniz teröre yarar” diye arkaik kanunları savunan yaşlı adamlar var. Aynı bugün olduğu gibi. Diyeceğim, aradan yıllar geçmiş, dünya yıkılmış ve yeniden kurulmuş, telefonlar bile değişmiş, bizler bir arpa boyu yol gidememişiz. Geçenlerde Brezilyalı bir ekonomistle sohbet etme fırsatım oldu. Ülkesindeki yapısal sorunlardan, yolsuzluktan, yoksulluktan, ekonomiden söz ederken, “Sanki buradan konuşuyor” diye düşündüm. Ekonomist, “Ben kendimi bildim bileli Brezilya’nın büyük potansiyelinden söz edilir. Hep ‘geleceğin ülkesi’ derler. Ama nasılsa bu geleceğin geldiği de yok” dedi. Tanıdık gelmiyor mu? Feci. Bu durum, yani aslında az gidip, uz gidip hiçbir yere gelememiş olduğumuz gerçeği, adeta bizim kuşağın laneti gibi. Ama kaderimiz değil. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear