26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 31 Mayıs 2017 Gezi DirenişiEDİTÖR:HAKANAKARSU TASARIM:ZARİFESELÇUK haber 11 4 YAŞINDA Gezi Parkı’nda yaşamını yitirenler, yarın “Hayır bitmedi mücadeleye devam” başlığıyla anılacak. Gezi Parkı gösterilerinde yaşamını yitirenler Taksim Dayanışması tarafından yarın saat 19.30’da “Hayır bitmedi mücadeleye devam” başlığıyla Taksim Gezi Parkı’nda yapılacak basın açıklamasıyla anılacak. Gezi Parkı gösterileri bundan tam 4 yıl önce parkta ağaçların kesilerek yerine Topçu bir kepçenin önünde durduğu bir videonun sosyal medyada yayılmasıyla olaylar büyürken, gösteriler yurdun dört bir yanında 1 aydan fazla sürdü. Gösteriler boyunca 8 kişi yaşamını yitirirken, polisin attığı biber gazı sonucu binlerce kişi yaralanırken, 10 kişi gözünü kaybetti ve 1 göstericinin de dalağı alındı. Olay Kışlası inşa esilmesine tepki ama lar sırasında 7 polis memuru da inti cıyla Taksim Dayanışması ve bir har etti. Olaylar sırasında gözaltına kaç STK’nin oturma eylemi ile baş alınanların yargılandığı 7’si yabancı ladı. HDP Milletvekili Sırrı Sürey uyruklu 255 sanığın yargılandığı da ya Önder’in ağaçları sökmeye gelen vada, 244 kişi hakkında 2.5 ay ile 1 yıl 2 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Gezi Parkı’nda anılacaklar Taksim Dayanışması da olaylar sırasında yaşamını yitirenleri anma amacıyla yarın saat 19.30’da herkesi Gezi Parkı’na çağırdı. Taksim Dayanışması Sözcüsü Mücella Yapıcı geçen günlerde düzenlenen toplantıda “Gezi’de barıştan, özgürlükten, doğadan, eşitlik ve dayanışmadan yana kurduğumuz hayatın peşinde olanların KHK’lerle, ihraçlar la, açlıkla, tutuklamalarla sınandığı bu karanlıkta, dayanışmamızdan vazgeçmiyoruz. ‘Hayır’ bitmedi, mücadeleye devam diyoruz” demişti. Gezi Parkı gösterilerinin 4. yılı nedeniyle polis bölgede yoğun güvenlik önlemi aldı. Gezi Parkı’nın Mete Caddesi kısmı demir bariyerler ile kapatılırken, diğer bölümlerinde ise sonradan kapatılmak için bariyer yığıldığı görüldü.Parkın içerisine de bir TOMA yerleştirilirken, Çevik Kuvvet polisleri de hazır bekletildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Destek de yasak Yine polis müdahalesi OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile görevlerinden ihraç edilen daha sonra başlattıkları açlık grevinin ardından bir süre önce tutuklanarak cezaevine gönderilen araştırma görevlisi Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya destek veren gruba polis biber gazı ile müdahale etti. Gülmen ve Özakça’ya destek vermek için yaklaşık 40 kişi Yüksel Caddesi’nde bir araya geldi. Aralarında Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ve annesi Sultan Özakça’nın da bulunduğu grup İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yapmak istedi. Polis açıklama yapmaya başlayan gruba, “dağılın” uyarısı yaptı. Polisin biber gazı da kullandığı arbedede Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça, yere düştü. Polisin yere düşürdüğü Esra Özakça’yı tek kolu olmayan Veli Saçılık kaldırmaya çalıştı. l ANKARA/Cumhuriyet Kurt’un annesine saat davası CANAN COŞKUN Okmeydanı Cemevi’nde Mayıs 2014’te cenaze törenine katılmak üzere beklerken öldürülen Uğur Kurt’un annesi Güllünaz Kurt, oğlunu öldürdüğü için 12 bin 100 TL ceza verilen polis Sezgin Korkmaz’ın avukatı Tolga Yurdakul’un saatini kopardığı iddiasıyla yargıç karşısına çıktı. Basit yaralama ve hakaret suçlarından 3.5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Anne Kurt, “3 kişinin katilini bıraktılar, bana dava açtılar. Oğlumu geri getirsin ben saat alırım” dedi. Soruşturma savcısı Ali Görel darbe girişiminin ardından tutuklanarak ihraç edildi. İstanbul 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya anne Güllünaz Kurt’tan şikâyetçi olan Tolga Yurdakul katılmadı. Baba Kemal Kurt ve Kurt ailesi avukatlarının katıldığı duruşmada Kurt ailesine destek olmak için CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Mehmet Aksünger ve eski vekil Umut Oran da salonda yer aldı. Güllünaz Kurt, duruşmadaki kimlik sorgusu sırasında “Kaç çocuğunuz var” sorusuna “1’ini öldürdüler, 4 çocuğum var” diye yanıt verdi. Güllünaz Kurt savunmasında, “Avukatlarla duruşma salonundaydık. Avukatımız ‘görüntüler incelensin’ dedi. Hâkim de reddetti. Ben herhangi bir şey yapmadım” dedi. l İSTANBUL Gezi’de öldürülen gençlerin anneleri Emel Korkmaz ve Emsal Atakan’ın Gülmen ve Özakça’ya destek için yaptıkları açlık grevine soruşturma geldi Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve Ah met Atakan’ın annesi Emsal Atakan’a OHAL kapsamında KHK ile ihraç edi len ve açlık grevinin 76. gününde tu tuklanan akademisyen Nuriye Gül men ve öğretme Semih Özakça’ya des tek için 14 Mayıs Anneler Günü’nde Antakya Parkı’nda aç lık grevi yaptıkları için soruşturma açıl dı. Korkmaz ve Atakan dışında eyleme destek veren yaklaşık 100 ki AKIN BODUR şiye soruşturma açıldığı ifade edildi. Hatay Emniyet Mü dürlüğü görevlileri, Gezi Direnişi sı rasında ODTÜ’ye destek eylemlerin de yaşamını yitiren Ahmet Atakan’ın kardeşi Zafer Atakan’ı arayarak, ken disi ve annesi Emsal Atakan hakkın da Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından OHAL kapsamında KHK ile ihraç edilen ve açlık grevinin 76. gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretme Semih Özakça’ya estek için yaptıkları açlık grevi nedeniyle soruşturma açıldığı nı belirterek ifadeye çağırdı. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Avu kat Gürkan Korkmaz da, kendisi ve annesi Emel Kokmaz hakkında da so ruşturma açıldığını duyduklarını an cak kendilerine şu ana kadar tebligat yapılmadığını söyledi. Emel Korkmaz ve Emsal Atakan, Anneler Günü’nde 1 günlük açlık grevi yapmıştı. Emel Korkmaz ve Emsal Atakan dışında eyleme destek verenlere de soruşturma açıldığı belirtildi. Emel Korkmaz ve Emsal Atakan, 14 Mayıs Anneler Günü’nde Gülmen ve Özakça’ya destek için 1 günlük açlık grevi başlatmıştı. Alana, “İşi onuru, ekmeği için 67 gündür süresiz açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın talepleri kabul edilsin. Destek açlık grevindeyiz” yazılı pankart asılmıştı. Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan, “Biz anneyiz. Bütün haksızlıklara karşıyız ve haksızlıklara uğrayanların yanındayız. Her zaman da olacağız. KHK ile meslek lerinden atılan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın bir an önce geri işlerine alınmalarını, okullarına, sınıflarına dönmesini istiyoruz. Biz, onlara ve Yüksel Caddesi’nde bulunanlara bir ses verebilmek için buradayız. Haksız yere açığa alınan ve atılanların tamamının mesleklerine geri dönmelerini istiyoruz” demişti. Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz da “Bugün Anneler Günü ama artık bizim için bu günün hiçbir önemi kalmadı. Hiçbir önemi olmayan gün. Bu günde, KHK ile açığa alınan ve mesleklerinden ihraç edilenlerin sesi olabilmek için bugün açlık grevindeyiz” diye konuşmuştu. l HATAY Hukuksuzluğa son verilmeli KESK üyesi öğretmenler işlerine geri dönebilmek için Malatya’da 110. kez eylem yaptı SELAHATTİN GÖKATALAY OHAL kapsamında KHK ile ihraç edilen KESK üyesi öğretmenler Erdoğan Canpolat, Umut Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ve sağlıkçı Cengiz Uğurlu, işlerine geri dönebilmek için Malatya’da 110. kez eylem yaptı. Dünkü eylemi 4 emekçiden Erdoğan Canpolat ile Özkan Karataş gerçekleştirdi. KHK ile ihraç edilen, görevlerine geri dönebilmek için Ankara’da başlattıkları açlık grevinin 76. gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın posterlerini açan emekçilerden Özkan Karataş, “Bizler 110 gündür hukuksuzluğa son verilmesi için eylem yapıyoruz. Bu eylemimizin 104 gününde gözaltına alındık. Bizler diyoruz ki hiçbir yargılama olmadan, hiçbir soruşturma olmadan bizleri işimizden edemezsiniz. Bu hu Ulaş anmasına soruşturma Rakka operasyonu sırasında IŞİD tarafından öldürülen Sosyalist Demokrasi Partisi MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu için geçen hafta Kadıköy’de düzenlenen anmaya katılan Devrimci Parti Genel Başkanı Ufuk Göllü, SDGF Eş Başkanı Ceren Çoban ve Halkın Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’ın da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında soruşturma açıldı. Göllü’nün avukatları “Savcı Ulaş izne ayrılmış. İfadeler üç hafBayraktaroğlu ta sonra alınacak” dedi. kuksuzluğun sona ermesi için Ankara Yüksel Caddesi’nde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevine başladılar. Açlık grevinin 76. gününde tutuklandılar ve şu anda 83 gündür açlık grevindeler ve hayati durumları risk taşımaktadır. İktidar bu hukuksuzluğa son vermelidir” dedi. l MALATYA Kırmızı fularlı kız Rakka’da öldü “Kırmızı fularlı kız” olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil’in Rakka’da IŞİD’e karşı çatışmalarda öldüğü ileri sürüldü. Suriye’nin ANNA Haber Ajansı, Karacagil’in Rakka’da pazartesi sabahı ana omurgası nı YPG’nin oluşturduğu SDG ile IŞİD arasındaki çatış malarda öldüğünü iddia et ti. Gezi protestoları sırasın da Antalya’da 2013’te tutuk lanan, ve hakkında 103 yıla kadar hapis istemiyle 2 ayrı Ayşe Deniz dava açılan Karacagil, tahliye Karacagil sonrası PKK’ye katılmıştı. Yapılamayan açıklamaya 15 ay hapis cezası Mersin’de aralarında sendika şube başkanlarının da bulunduğu 6 kişi hakkında, izinsiz olduğu gerekçesiyle yapılamayan bir basın açıklamasından dolayı dava açıldı. İki polis, grubun basın açıklaması yaptığı yönünde ifade verince mahkemeden 15’er ay hapis cezası kararı çıktı. OHAL kapsamında 22 Kasım 2016’da yayımlanan 677 sayılı KHK ile ihraç edilen BES Mersin Şube Başkanı Yusuf Kaya ve bir grup sendikacı, 23 Kasım 2016’da görev yaptıkları maliye binası önünde bir basın açıklaması yapmak istedi. Mersin Emniyet Müdürlüğü görevlileri basın açıklamaları için 48 saat önceden izin alınması gerektiği yönündeki kararını sendikacılara tebliğ edince basın açıklaması başlamadan sona erdi. Basın açıklaması girişim aşamasında kalmasına rağmen, orada bulunan 6 kişi hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yasası’na muhalefet” suçundan dava açıldı. BES Şube Başkanı Yusuf Kaya, SES Şube Başkanı Yılmaz Bozkurt, BES üyeleri Muhbet Taş, Gülten Akaltun, Merdan Taş ve Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şube Yönetim Kurulu üyesi Nuran Kılıçkaya hakkında 15’er ay hapis cezası verildi. Taraflar, karara üst mahkemede itiraz etti. l ABİDİN YAĞMUR/MERSİN Gezi... Bu ülkenin neresi? Gezi’den birkaç hafta önce parkın içinden geçip Harbiye’ye doğru yürüyordum. O sırada parkı Divan Oteli’nin ardındaki parçasına bağlayan eski köprünün yıkımı yapılıyordu. Köprünün başında bir uyarı panosu vardı. Üzerinde şiir gibi bir yazı: “Tehlike. Derin boşluk. Uzak dur.” Gezi patladığında o uyarı panosu benim için niyetini aşmış, hedefini şaşırmış tuhaf ve beklenmedik bir işarete dönüştü. Peki, işaret ettiği tehlike ve boşluk kimin içindi? O coşkulu günlerde iyimser kalabalık muhtemelen muhatabın iktidar olduğunu düşünürdü. Peki, ya bugün? HHH Gezi sürecinde büyük umutlarla yükselen heyecan bu coğrafyadaki barışçıl direniş dilinin son nefesi, hatta ölüm iyiliğiydi. Aklın ve cesaretin bu ülkeye düzenlediği soylu bir veda töreniydi. Aradan dört yıl geçti ve o gün itiraz ettiğimiz, olmasından korktuğumuz, engellemeye çalıştığımız her şey ardı ardına başımıza geldi. İktidarın vahşetine karşı direnmek için sokaklara çıkan ve karıncayı bile incitmeden hakkını aramanın yollarını zorlayan çoğu genç yığınla insanın aklı ve enerjisi, kalabalıkların aymazlığına ve umursamazlığına kurban gitti. İnsan, taleplerini tanımlarken yaşadığı tereddütlerin bedelini ağır öder. Neyi isteyip neyi istemediğini tam olarak, en doğru haliyle tarif etmediği an, tam da o isteklerinden kolayca sömürülür. İktidar, geniş kitleleri, sahip çıkamadığı heyecanların, elinin tersiyle geri çevirdiği özgürlüklerin, kıymetini bilmediği ideolojilerin açtığı tehlikeli boşluklara hiç acımadan iter. Gezi’deki o barışçıl ve inatçı heyecanı fikren onaylamakla yetinen; Ama hayatını, değerlerini, önceliklerini o hareketin taleplerine göre değiştirebileceğini aklının ucundan bile geçirmeyen; Tıpkı ataları gibi, korkuların ve tehditlerin gölgesinde her ne pahasına olursa olsun “güvenli” zannettiği bir hayatı sürüklemekten başka bir seçeneği olmadığına kanmış kalabalıkların ürkek tercihleri; Vahşi ve gaddar bir iktidarın gözü pek eylemlerinden daha tehlikelidir. Çağlar aynı hatalarla geçer ve o bir türlü öğrenmez; Kaybetmekten korktuğu değerli şeyleri, her seferinde, onları elinde tutmak uğruna verdiği ödünler yüzünden kaybeder. HHH “Elimizde ne var bir bakalım: İktidar tarafından kimi susturulmuş kimi yönlendirilmiş bir basın... Bilgi kirliliğiyle aklı karıştırılmış geniş kitleler... Cezaevlerine kapatılmış aydınlar... Olan bitene isyan edip sokaklara dökülen çoğu genç binlerce insan... Onları öldüresiye geri püskürtmeye çalışan gözü dönmüş bir polis gücü... Ve bir türlü içinden çıkılamayan kocaman bir ‘Bundan sonra ne olacak’ sorusu... Bu ülkede bundan önce de benzer şeyler yaşandı ve sonrasında hiçbir zaman ‘iyi şeyler’ olmadı.” Bu satırları 3 Haziran 2013 tarihinde yazmışım. Herkesin kalbinde coşkulu bir devrim rüzgârı eserken ve sokaklar henüz daha çok güzelken. Gezi’den sonra gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmadı ve işin korkuncu “iyi” hiçbir şey de olmadı. HHH Hadi şimdi başınızı Gezi’nin o muhteşem ve eski fotoğraflarından kaldırın ve gerçeklere dikin; Parkın etrafında akıp giden hayata, metrodan çıkanlara, karşıdan karşıya geçenlere, pastanelerde oturanlara, dilencilere, polislere, sivillere, turistlere, simitçilere.... Parktan alana bakıldığında görünenlere ve alandan parka bakıldığında hissedilenlere... Sonra cevabı tehlikeli bir soru sorun kendinize: Gezi.. Bugün tam olarak bu ülkenin neresi? ‘UNESCO Sur’un yıkılmasına sessiz’ Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte, TOKİ öncülüğündeki kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılmasına başlanan Sur’un Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde incelemelerde bulundu. Beraberindekilerle halkın görüş ve düşüncelerini dinleyen Özmen, yurttaşların Sur’u terk etmek istemediklerini söyledi. Özmen, mahallenin boşaltılması için elektrik ve suların kesilmesini de eleştirdi. Sur’un tarihi dokusunun bozulmaması gerektiğini vurgulayan Özmen, “Diyarbakır demek Sur demektir. Yaklaşık 6 yıldır Sur’da çok ciddi yıkımlar gerçekleştirildi. Bugün de ne yazık ki 2 mahallesi yıkıma ekleniyor” diye konuştu. Özmen, UNESCO’nun Sur’un yıkılmasına sessiz kaldığını söyledi. l DİYARBAKIR C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear