24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 30 Mayıs 2017 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 11 Bu yıl üçüncü kez verilen Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülleri sahiplerini buldu Ödül Boratav ve dayanışma akademilerine CAN HACIOĞLU Ali İsmail Korkmaz Vakfı, Eskişehir Tabip Odası, TMMOB, DİSK ve KESK’in düzenlediği “Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülleri” bu yıl OHAL kapsamında KHK ile üniversiteden ihraç edilen Prof. Dr. Korkut Boratav’a ve barış bildirisine imza attıkları gerekçesiyle üniversiteden ihraç edilen barış akademisyenlerinin kurduğu Dayanışma Akademileri’ne verildi. Bu yıl üçüncü kez verilen ödüller 2 Haziran Cuma günü Eskişehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde saat 17:00’da başlayacak törenle sahiplerini bulacak. Tören öncesinde Ali İsmail’in düvüldüğü Sanayi Sokak’a karanfil bırakılacak ve basın açıklaması yapılacak. Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, kardeşinin anısına Eskişehirlilerin sahip çıktığını belirterek, “Eski şehir’deki 4 sivil toplum kuruluşu Ali İsmail’e ve mücadelesine sahip çıktı. Bu yıl üçüncü kez onun anısına Eskişehir’de ödül vereceğiz. Eskişehirlilere teşekkür ediyoruz. Vakıf ve Ali İsmail’in ailesi olarak biz de Eskişehir’deki törene katılacağız” dedi. l ESKİŞEHİR Vitamin verilmiyor Eski vekil Hüseyin Aygün, Özakça’ya cezaevi yönetiminin B1 vitamini yasağı koyduğunu açıkladı. Ayakkabılarını çıkarmayan Özakça’ya yeni soruşturma açıldığı da ortaya çıktı Öğretmen Semih Özakça’yı açıldığını ifade etti. Cezaevinde tutuklu bulun doktor kontro duğu Sincan F1 lünde tutulan Tipi Cezaevi’nde ve günde 3 de Ankara Barosu fa şeker, tansi Cezaevi İzleme yon ve nabız öl Komisyonu üye çümü yapılan si avukat Cem Özakça’nın ilk Cihan ile bera 2 gün tek başı berziyaret eden na hücrede kal eski milletvekili dığını daha son Hüseyin Aygün ra ‘Cumhurbaş sosyal medya kanına haka hesabından ziya ret’ iddiasıyla rete ilişkin açık tutuklanan bir lamalarda bulundu. Özakça’yı Semih Özakça gencin yanına verildiğini be açlık grevinde lirtti. Hapisha ki 81. günü ziyaret ettiğini neye girdiğinde ise kendisi belirten Aygün, Özakça’nın ni muayene eden doktorun “Tutuklamamız talimatla ol açlık grevini bırakma telki du” dediğini iletti. ninde bulunduğunu Aygün’e Açlık grevinde 21 kilo kay söyleyen Özakça, hapishane beden Özakça için 2 soruş yönetimi tarafından B1 vita turma birden açıldığını söy mininin verilmediğini de be leyen Aygün, bunların “Biri lirtti. Aygün, Özakça’nın gar ‘açlık grevi yapmak’tan, öte diyanların keyfi ve baskıcı ki ise ‘ayakkabılarını çıkar davranışlarını da kendisine dığı halde eline alıp salla ilettiğini açıkladı. mayı reddettiği’ gerekçesiy Aygün, Özakça’nın açlık le” olduğunu söyledi. Avu grevini bitirme şartı olarak kat görüşüne gelen tutuklu da “Eğer hükümet işten atı ların zorla ayakkabılarının lanları geri alacağını taah çıkartıldığını ve eline alıp hüt eder ve toplumsal mu sallamasının keyfi olarak is halefet de bunun takipçisi tendiğini söyleyen Aygün, olacağını deklare ederse, aç Özakça’nın buna karşı çıktı lık grevini ancak o zaman ğı için ikinci soruşturmanın bırakırız” dediğini söyledi. TİŞÖRT İÇİN GÖZALTI Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tişörtünü giyerek des tek veren Veli Saçılık’ın da aralarında bulunduğu 3 kişi, Yüksel Caddesi’nde gözaltına alındı. Ankara Valiliği, üzerinde Gülmen ve Özakça’nın fotoğraflarının bulunduğu tişörtü yasaklamıştı. Gezi Parkı’na bariyer kuşatması Gezi Parkı direnişinin 4’üncü yıldönümü nedeniyle, Beyoğlu’nda Gezi Parkı çevresine dün akşam saatlerinde polis hareketliliği yaşandı. Çevrede güvenlik önlem almaya başlayan polisler, parkın çevresine demir bariyerler yığdı. Parkın Mete Caddesi’ne bakan kısmı ise bariyerlerle kapatıldı. Parkın içerisinde ise bir TOMA ve Çevik Kuvvet polislerinin beklediği görüldü. İSTANBUL / DHA Bursa’da 5 bin öğretmene Hayatını kararttılarsoruşturma Türk Eğitim Sen 2 Nolu Şube Başkanı Selçuk Türkoğlu, Bursa’da 2016 Ocak ayından bu yana Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) 4 bin 500, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) ile valilik ve il milli eğitim müdürlüğüne de 500 civarındaki şikâyet ve ihbarla yaklaşık 5 bin öğretmen hakkında soruşturma açıldığını açıkladı. Bursa’da 29 bin öğretmenin görev yaptığını ve neredeyse 6 öğretmenden 1’inin soruşturulduğu ifade eden Türkoğlu, “İhbar ve şikayetlerin birçoğu geçmiş yıllarda öğretmenlerin sosyal medya hesaplarından yaptıkları eleştiri kaynaklı. Öğretmenlerimizden bir bölümüne değişik cezalar verildi. Yapılan hukuksuzluklar, baskı ve sindirme operasyonları döner yapanları bulur. Bu sindirme sürecine teslim olursak yarın bütün Türkiye’de kamu çalışanlarını köleleştireceklerdir. Eleştiri en doğal, en insani ve demokratik haktır. Beğenmediğimiz konuları hakaret içermeden gündeme getirmekten geri durmayacağız” diye konuştu. l BURSA/Cumhuriyet Rektörlük listeyi gönderdi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim görevlisi olan Onur Can Taştan’ın hem pasaportu iptal edildi hem de KHK ile işten atıldı KEMAL GÖKTAŞ Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün hakkında herhangi bir disiplin cezası olmayan ve KHK kapsamına giren bir fiilden ötürü de soruşturması olmayan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim görevlisi Onur Can Taştan’ın pasaportunun iptal edilmesi için Emniyet’e yazı yazdığı ortaya çıktı. Rektörlüğün Taştan’ı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi’nde düzenlenen “terör örgütüyle veya milli güvenliğe tehdit oluşturduğu iddia edilen ilişkili” olarak gösterdiği belirtildi. Bu yazıdan sonra Taştan’ın hem pasaportu iptal edildi hem de KHK ile kamu görevinden ihraç edildi. Disiplin cezası yok Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Onar Can Taştan hakkında Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu’nda 9 Ekim 2014’de yapılan Kobani protestoları sırasında gözaltına alındığı için ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ iddiasıyla 2014 yılında idari soruşturma açtı. Taştan, soruşturmada yaptığı savunmada olaylarla hiçbir ilgisinin olmadığını ve odasından çıkıp arabasına yürürken polisler tarafından gözaltına alın Onur Can Taştan, 2015 yılındaki metal işçilerinin direnişi üzerine çalışmalarına devam ediyor. dığını söyledi. Rektörlük’çe yürütülen soruşturma sonunda Taştan’a disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verildi. Buna rağmen Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün Emniyet’e, OHAL KHK’sı kapsamında “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı olan kişilerden” olduğu iddiasıyla Taştan’ın adını bildirdiği ortaya çıktı. Taştan’ın pasaportunun iptal edilmesi işlemine karşı açtığı idari davada mahkeme Emniyet Genel Müdürlüğü’nden iptal işleminin gerekçesini sordu. Pasaport ve Güvenli Bölge Daire Başkan Yardımcısı Lokman Sezer imzasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda, Taştan’ın isminin Ankara Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 16 Ağustos 2016 tarihinde, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesi kapsamında pasaportunun iptal edilmesi için Pasaport ve Güvenli Bölge Dairesi Başkanlığı’na bildirildiği belirtildi. Tek bir yazı Yazıda Taştan hakkında Rektörlük tarafından gönderilen bu yazı dışında herhangi bir yazışma ve savunma bulunmadığının da altı çizildi. Yazıda Taştan’ın pasaportunun aynı gün iptal edildiği belirtildi. KHK ile ihraç Emniyet’in yazısında atıf yapılan KHK’nin 5. maddesinde “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç kovuşturması veya kovuşturması yürütülenler, işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirilir. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerinde pasaportlar iptal edilir” hükmü yer alıyor. Buna göre Rektörlük, sadece Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettiği iddiasıyla disiplin soruşturması açılan ve üstelik disiplin cezası verilmemesine karar verilen Taştan’ın adını “terörle ilişkili” olarak Emniyet’e bildirdi. Taştan bu bildirimden 15 gün sonra 1 Eylül 2016’da çıkarılan KHK ile de kamu görevinden ihraç edildi. Rektörlüğün Emniyet’e Taştan dışında hangi akademisyenlerin ismini gönderdiği ise şimdilik bilinmiyor. l ANKARA Hem suçlu hem güçlü Bugün iktidar, Fethullahçı Terör Örgütü’yle ilişkili olma ithamını, kendini en rahatsız eden konularda muhalefeti, aykırı ve eleştirel sesleri susturma silahı olarak kullanıyor. Gerçek habere dayalı gazetecilik yapmak, iktidara karşı ağır eleştiri sınırını aşmayan söz söylemek, hakkını aramak için açlık grevi yapmak gibi “ağır suçların” içine tıka basa doldurulduğu, her yöne çekilebilen bir terör suçu silahı bu. Bu silah, hukuk devletini çiğneyen bütün keyfi yönetimlerde kullanılır. Günümüz Türkiyesi’nde birçok totaliter yönetimin geçmişteki uygulamalarıyla karşılaştırılacak boyutta artık kullanılıyor. Şimdi bahanesi 15 Temmuz darbe girişimi olan bu keyfi suçlama, keyfi tutuklama, keyfi cezalandırma rejiminin kökleri çok daha eskiye uzanıyor. Bu köklerin arasında, günümüzde terör örgütü üyeliği veya terör örgütüyle ilişkili olmak suçunun yöneltildiği birçok Gülen cemaati üyesi ve sempatizanının yakın geçmişte bilerek ve isteyerek katıldıkları cadı avları var. Ergenekon davasının amacından saptırılması, Balyoz, Odatv, ÇYDD davalarının sahte delil üretilerek, zihniyet polisliğinin ileri örneklerinin sergilenmesi, orduda yandaş personelin önünü açmak için polisyargı işbirliği içinde geniş bir tasfiye operasyonu yürütülmesi var. AKP Genel Başkanı ve yöneticilerinin büyük çoğunluğunun bunları yapanların arkalarını sıvazlamaları, kendilerini onların avukatı ilan etmeleri, bilerek bu menfur işbirliğini yıllarca sürdürmeleri ve bundan menfaat sağlamaları var. Zaten tam bu nedenle bugün AKP iktidarı, suçluların telaşı içinde ortalığı toz dumana boğup, yaygara ediyor. AKP’nin baştan ayağa örgüt olarak sorumluluğunun sorgulanmasını, araştırılmasını engellemek için, yargıyı bir tedhiş aracı ve elindeki geniş medya olanaklarını halktan gerçekleri saklayacak koyu bir sis perdesi olarak kullanıyor. Halbuki AKP yöneticileri ve sempatizanları herkesten daha fazla biliyorlar ki, eğer gerçekten Gülen cemaatiyle geçmişte iltisaklı olmak bir suç ise, AKP’nin silme kadrosu az veya çok bu suça bulaşmıştır. AKP örgüt olarak, Gülen cemaati ile sadece pasif temasta değil, son derece aktif bir işbirliği içinde yıllarca oldu. Verilebilecek yüzlerce örnek arasından, 2010’da dönemin başbakanının Pensilvanya’ya teşekkür mesajı yollamasını, 2013 Kasım’ında “cemaat üyeleri şimdiye kadar bizden ne talep ettiler de yapmadık” demesini hatırlatmak yeterli. Tam bu nedenle bugün AKP yöneticileri FETÖ ile ilişkide olma iddiasını kendileri dışında bilkuvve herkesin üzerine atmaya çalışarak, devlet içinde yasadışı yollarla örgütlenme girişiminin suç ortağı olduklarının üzerini örtmeye çalışıyorlar. 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili yürütülen davalarda telaşla gizlenmeye çalışılan olgular, sorulması engellenen soruların bir kısmı bunlar. Birkaç yıl öncesine kadar Gülen cemaati savunuculuğunda en ön sıralarda yer almış, Ergenekon, Balyoz davalarında ağır hukuk ihlallerini savunmuş bir emekli savcıyı 15 Temmuz darbesini araştırma komisyonu başkanı yapmak da aynı telaşın bir parçası. Sahte belge ile yürütülen davaları “paşaları yargılamak için gerekli” diyerek savunan eski savcının, şimdi nerede gördüğünü unuttuğunu söylediği belgeyle muhalefeti Gülen cemaatiyle ilişkilendirmeye çalışması, AKP iktidarının bu çabasında artık acınacak bir çaresizliğe mahkum olduğunu gösteriyor. Ne yazık ki, elinde silah olanın, yasal güç olanaklarını elinde tutanın, yani hem suçlu hem güçlü olanın çaresizlik hali, diğer insanlar için tehlikenin en büyük olduğu haldir. AKP hariç bütün Türkiye FETÖ’cüydü diye yaygara yapan iktidarın içinde bulunduğu hal bu. ‘Darbeci, katil, ve hırsız değiliz’ SELAHATTİN GÖKATALAY OHAL kapsamında KHK ile ihraç edilen KESK üyesi öğretmenler Erdoğan Canpolat, Umut Sertaç Ökdemir, Özkan Karataş ve sağlıkçı Cengiz Uğurlu işlerine geri dönebilmek için eylemlerini sürdürüyor. Malatya’da dün 109. kez yapılan eyleme Erdoğan Canpolat ile Özkan Karataş katıldı. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın fotoğraflarının bulunduğu önlüklerle eylem yapan KESK üyelerinden Özkan Karakaş, “Arkadaşlarımız terör örgütü üyeliği gerekçesiyle tutuklandılar. Cezaevinde açlık grevini sürdürüyorlar. Aldığımız bilgilere göre kendilerine B vitamini verilmiyor ve adım adım ölüme terk ediliyorlar. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir ve işlerimiz bizlere yeniden iade edilmelidir. Çünkü bizler katil değiliz, darbeci değiliz hırsız değiliz. Emekçiyiz, haklıyız kazanacağız” dedi. l MALATYA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear