26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 3 Mayıs 2017 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Çile ve mücadele ile geçen bir yaşam haber 7 Ahmet İsvan’la en son görüşmemiz hastane odasında oldu. 16 Nisan referandumundan bir hafta kadar önce. On günlük bir yo ğun bakımdan sonra odasına çıkmış, oğ lu Orhan, “Artık gelebilirsiniz” deyin ce başkanlığı döneminde İşletmeler Mü dürü olan Engin Öztan ve yine o dö nem belediyede gö rev yapan ve o ha pisteyken Engin’le birlikte Yalova’daki çiftliğinde yetiştir diği elmaları satan Abdullah Aydın’la birlikte odasına çıktığımızda ilk Mİlkinyuasre tepkisi “Hah iyi ki geldiniz. Şimdi söyleyin bakalım refe randumdan ‘Hayır’ çıkacak mı?” oldu. Engin, “Kafasını sallayıp ben hâlâ ‘Evet’ çıkacağını düşünüyorum başkanım” de yince suratı düştü. Ama bizden “Me raklanmayın başkanım ‘Hayır’ çıkacak” sözlerini işitince arkasına yaslanıp “Ya şayın ben de öyle düşünüyorum” dedi. Gündemi sürekli izlerdi Referandum sonrasında hiç aramaması hayra alamet değildi. Ahmet Bey, mutlaka sonuç üzerine konuşmak, tartışmak için arardı. Ama yine rahatsızlanıp hastaneye kaldırılmıştı. Zaten geçen yıl geçirdiği ağır kalp ameliyatı sonrasında bir Yalova’da bir İstanbul’da hastanede geçti günleri. Oysa geçmişte çok daha büyük badireler atlatmıştı. 90’lı yılların sonunda lösemi olmuş ve ABD’de onun yakalandığı lösemi türüne iyi gelen bir ilacı daha piyasaya çıkmadan gönüllü kullanıp hastalığı yenmişti. Siyaset ve mücadele ile geçen ömründe bir de hastalıklarla uğraşmak zorunda kaldı. Hem kendisinin hem de eşi Reha İsvan’ın rahatsızlığıyla uğraşırken ülke gündemini sürekli takip edip kafa yorardı. İki şeyi görmesini çok istedi. Biri Yalova’da tarım arazilerini mahveden AKSA fabrikasıyla mücadelesinin sonucunu almayı, bir de Türkiye’deki rejim değişikliğinin güçlü bir şekilde reddedilmesini. Politikaya DP’nin istibdat politikalarına tepki olarak girmişti. CHP’nin mallarına el konmasına içerleyip CHP ilçe binasının yolunu tutarak üye olmuş ve hemen o gün yönetim kuruluna seçilmişti. Robert Kolej’den sınıf arkadaşı Bülent Ecevit’le birlikte siyasetin en altından başlayarak tepe noktalarına adım adım yükselmişlerdi. Gençlik yıllarında İsmet Paşa’nın güvenini kazanmış, İstanbul’a geldiğinde onun basın özetlerini ve notlarını tutmakla başlamıştı işe. Sonra İstanbul il yönetim kurulu üyeliği ve il sekreterliğine yükselmişti. Çok sevdiği ve güvenini kazandığı İsmet Paşa ile, sınıf arkadaşı Bülent Ecevit’i desteklemesi nedeniyle karşısına almaktan çekinmemişti. O, Bülent Ecevit’in ortanın solu politikalarını ve 12 Mart’taki tavrını doğru buluyor ve partinin efsanevi genel başkanını karşısına geçiyordu. Halk Ekmek’i kurdu Kendisi Bülent Ecevit’in, eşi Reha İsvan da Rahşan Ecevit’in sınıf arkadaşıydı. Ecevit 1972 kurultayında CHP genel başkanlığına seçilmiş ve 1973 genel seçimlerinde partiyi birinci parti yapmıştı. Bülent Ecevit’in önerisiyle Ahmet İsvan CHP’den İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Oysa kurulu bir düzeni vardı. Robert Kolej’den sonra ABD’de ziraat eğitimi alan ve yurda dönüşünde Yalova’nın Taşköprü köyüne yerleşip meyve yetiştiriciliği ile uğraşmıştı. Ailesini toplayıp onayını aldıktan sonra adaylık için çalışmalara başladı. Karşısında AP’nin güçlü adayı Fahri Atabey vardı. Ancak İsvan yüzde 63 oranında oy alarak bu göreve seçildi. İsvan’ın 1977 yerel seçimlerine kadar sürecek belediye başkanlığı yokluklar içinde geçti. O yıllarda mali olarak Ankara’daki merkezi hükümete bağımlı olan belediyeler, eğer iktidar kendilerinden değilse ödeneksizlik nedeniyle halka vaad ettiklerini yapmak bir yana rutin belediyecilik hizmetlerini bile yerine getirmekten aciz duruma düşüyorlardı. CHPMSP koalisyon hükümeti döneminde pek bir sorun yaşanmazken koalisyonun yıkılıp yerine I. MC hükümeti kurulunca İsvan ve CHP’li İstanbul Belediyesi adeta cezalandırıldı. Göç nedeniyle sürekli büyüyen İstanbul’un dağ gibi sorunlarıyla uğraşacağına işçilerin ücretlerini temin etmek, belediyenin borçlarını ertelemek, Ömrünü işçi sınıfına adayan, vicdan ve sağduyu simgesi, eski İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ı uğurluyoruz Ahmet İsvan Bülent Ecevit’le, Rahşan Ecevit ise Reha İsvan’la sınıf arkadaşıydı. yeni kaynaklar yaratmak için didinip durdu. Bu arada rant mafyasına, kaçak yapılara, tekelcilere karşı da amansız bir mücadele veriyordu. Hem de bu tekelcilerin kendi partisine mensup olanlarına karşı. Ekmek fiyatında tekel oluşturan Ekmek İşverenlerine karşı Halk Ekmek Fabrikasını kurdu. Güç odaklarına ait kaçak binaları yıkmaktan çekinmedi. Merkezi hükümetin onayıyla yapılan Sheraton Oteli’ne ruhsat vermedi ve dönemin Başbakanı Demirel’in açılışını yaptığı törene katılmayarak protestosunu gösterdi. 1977 yerel seçimlerinde de aday oldu. Ancak onun parti genel sekreteri olan Orhan Eyüboğlu gibi bir destekçisi olmadığı için önseçimi kaybetti. Daha doğrusu kaybettirildi. Önseçimi kaybedince yeniden Yalova’da çiftliğinde elma yetiştiriciliğine başladı. 12 Eylül karabasanı 12 Eylül 1980 darbesi İsvan ailesinin üzerine karabasan gibi çöktü. Ahmet İsvan DİSK davasından, bir süre sonra da eşi Reha İsvan, Barış Derneği davasından tutuklandı. İsvan’a yöneltilen suç, 1977 1 Mayısı’nda işçilere belediyenin otobüslerini ücretsiz tahsis etmekti. Bu arada gözaltına alınırken evlerinde ceviz kırmakta kullandıkları dededen kalma antika tabanca da DİSK Davası Savcısı Süleyman Takkeci tarafından suç aleti olarak dosyasına kondu. İsvan cezaevinden çıktıktan sonra yeni kurulan SHP’ye üye olarak aktif siyasete geri döndü. Yapılan ilk kurultayda da parti meclisi üyesi seçildi. İsvan, PM seçimlerinde hep en yüksek oyu alan isim oldu. O CHP’nin vicdanı ve sağduyusuydu. Kurultay divan başkanlıklarına ortak aday olarak seçilmesi de bundandır. Son aylardaki bir telefon görüşmemizde “Sana bir şey söyleyeceğim ama seni incitmekten korkuyorum. Haberlerinde kullandığın resmini hiç beğenmedim. O sen değilsin. Yeni bir resim çektirip koysana” demişti. “Hay hay başkanım seni mi kıracağız” dememize karşın yapamamıştık. Bugün onun hatırına resmi değiştirelim bari. 12 EYLÜL CEZAEVİ GÜNLERİ Dünyalara bedel bir yanıt Ahmet İsvan, Davutpaşa’da DİSK yö neticileriyle aynı koğuşta 27 ay hapis yattı. Koğuşun yö neticisi sonradan DİSK Genel Başkanı ve CHP milletvekili olan Süleyman Çelebi’dir. Ko ğuşun temizliğini yapmak için her gün bir nöbetçi belirlenir. Süleyman Çelebi, nöbet çizel gesini ilk hazırladığında Ahmet İsvan da nöbet gününü öğren mek için çizelgeye baktığında kendi adını bulamaz. Çelebi’nin yanına giderek adını bulamadığını söyleyin ce, “Başkanım DİSK size nö bet tutturmaz” yanıtını alır. Bu anısını kitabında anlatan İsvan, “Süleyman Bey’in verdiği yanıt, hele o yalnızlık ve sahipsizlik içinde dünyalara bedel DİSK davası savcısı Süleyman Takkeci (ortada) Ahmet İsvan’ın (sağ başta) evinde ceviz kırmak için kullandığı antika tabancayı suç aleti olarak dosyasına koydu. Takkeci, İsvan’ın işkence ile ilgili anlatımlarını, TRT’de bizzat montaja girerek çarpıttı. di. Bu öyle beklemediğim bir yanıttı ki, öyle bir zayıf anımda karşıma çıkmıştı ki derinden etkilendim” diyecekti. İsvan’ın kitabında asıl etkileyici olan ise çöp taşıma olayıdır. Bu çöp taşıma olayını şöyle antalmıştı İsvan: kanına çöp taşıtır” duruma sokmuştu. Bu olay 12 Eylül’ün ne olduğunu kamuoyuna etkili bir biçimde bir daha gösterecekti. Biz Baştürk’le iki gün çöpleri taşıdık. Bütün koğuşların çöpü birkaç büyük bidona toplanıyor, biz onları iki kulbun İsvan’ı odasına çağırtarak TRT kameralarına “Size işkence yapıldı mı” sorusuna yanıt vermesini istiyor. İsvan da “Bana fiziki işkence yapılmadı ama işkence yapılan çok sayıda arkadaşım var. Ayrıca işkence yapılan gençlerin haykırış Komünistlerin çöpü dan geçirilen bir sırıkla birimiz sağ, öbü larını duydum. Kaldı ki, beni üç gün kurümüz sol omuzumuza alarak kışlanın dı ru sandalye üzerinde uykusuz ve aç bı “Her koğuşun bir çöp bidonu vardı. şındaki büyük çöplüğe birkaç yüz met rakmak da bir nevi işkencedir” diyor Koğuş nöbetçisi o bidonu akşam uzun re götürüyor, boşaltıp getiriyorduk. Biz du. Fakat o gece Süleyman Takkeci, koridorun ucundaki demir kapının önüne ce tek sorun Baştürk’le aramızdaki boy TRT’nin Kuruçeşme stüdyolarına gide götürüyor, askerler bidonları kışla dışın farkından kaynaklanıyordu. Bidonlar hep rek bizzat montaja giriyor ve İsvan’ın daki böyük çöplüğe götürüp boşları ge Baştürk’ün tarafına kayıyordu. İki gün söylediklerini kesip biçerek “Kimseye tiriyorlardı. Başımızdaki subay değişmiş. sonra bilek güreşinin DİSK kazandı yine işkence yapılmadı” şeklinde konuşturu Yeni subay, “Ben komünistlerin çöpünü eski sisteme dönüldü.” yor. İsvan, “Akşam koğuşta benimle ya Mehmetçik’e taşıtmam!” demiş, çöplerin kışla dışına taşınması işini bizim yap İşkence montajı pılan söyleşiyi dinleyince, utançtan kıpkırmızı oldum. Ne varki, bir arkadaşımız mamızı DİSK’lilere bildirmiş. Hapisane yönetimi ile DİSK yönetimi arasında bir tür satranç oynanıyordu. DİSK’liler karar verdiler: Bu komünist çöpleri kışla dışına Abdullah Baştürk ile ben taşıyacaktık. Hapishane yönetimi kendisini “DİSK genel başkanına ve İstanbul belediye baş İsvan’ı hapisteyken onu yaralayan en önemli olay ise davanın savcısı Süleyman Takkeci’nin yaptığı bir oyundu. Dış dünyada tutuklulara işkence yapıldığına dair haberler yapılınca askeri yönetim de güya bunu yalanlamak için harekete geçmişti. Savcı Takkeci, Ahmet radoyadan BBC’nin haberlerini dinliyor ve BBC benim söylediklerimin tamamını yayınlıyor da bu utançtan kurtulmuş oluyordum” diye anlatıyor. Daha sonra TRT’de çalışan bir yurtsever, İsvan ailesini ev telefonundan arayarak montajı bizzat Takkeci’nin yaptığı iletiyor. 185 gündür özgürlüğünden yoksun... Büyükçekmece’ye Atatürk Meydanı Büyükçekmece Belediye Meclisi, Büyükçekmece Kaymakamlığı önündeki meydana dün “Atatürk Meydanı” adı verildi. Meclisin mayıs oturumlarının ilki Sinanoba Mahallesi, Büyük Atatürk Parkı içinde yer alan Yelken Cafe’de yapıldı. Belediye Başkanı Hasan Akgün başkanlığında gerçekleşen meclis oturumunda CHP ve AKP gruplarının ortak önergesi olarak gündeme alınan “Atatürk Meydanı” ismi oy birliğiyle kabul edildi. Meydana, Büyükçekmece Belediyesi tarafından yaptırılan 5,5 metrelik Atatürk Anıtı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında düzenlenen törenle açılmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Tarihi köşk hayat buluyor Kadıköy Osmanağa mahallesinde bulunan bir arsayı satın alan Kadıköy Belediyesi, bir dönem arazide bulunan tarihi köşkü yeniden inşaa edecek. Arsa Yoğurtçu Parkı’na paralel olan Hasırcı sokakta bulunuyor. Arazi üzerinde bir dönem eski eser statüsünde olan bir köşk olduğu biliniyor. Ancak köşkün 1986 yılında tamamen yıkıldığı tahmin ediliyor. Kadıköy Belediyesi, köşkü Koruma Kurulu tarafından onaylı projelerinden yola çıkarak, aslına uygun olarak yeniden inşa edecek. Köşk Kadıköy Kent Konseyi ve Sosyal Yaşam Evi olarak kullanılacak. l İSTANBUL / Cumhuriyet Kâğıthane’de çöp dağı oluştu Kâğıthane’deki hafriyat terörünün ardından şimdi de yeşil alanlarda çöp tepeleri oluştu. Çocukların oyun bölgesi olan yeşil alanlara dökülen ve içerisinde kimyasal atıkların da bulunduğu çöpler tehlike saçıyor. Mahallede yaşayan Sakine Bulut, geçmişteki çöp dağlarını hatırlatan manzara karşısında tepkisini dile getirerek “Hem görüntü hem de kokusu açısından çirkin. Kâğıthane Belediyesi’nin bu çöpleri toplaması lazım. Ekmekleri, kimyasal maddeleri oraya atıyorlar. Sonuçta çocuklar da orada oyun oynuyor” diye konuştu. l İHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear