28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 18 Mayıs 2017 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Çocuklara kıymayın haber 11 Anneleriyle cezaevinde kalan çocukların çilesi bitmek bilmiyor Miraz’ı annesi olmadan doktora götürdüler Gebze Cezaevi’nde hükümlü Gülistan Diken Türkan Uzan Akbaba, cezaevinde 9 aylık Avşin, 18 aylık bebeği Miraz’la birlikte kalı bebeği Agit yor. Miraz, geçen cumartesi ve 2.5 ya günü cezaevinde hastalandı, infaz koruma memurları tarafından hastaneye kaldırıldı. SEYHAN AVŞAR Cezaevi yönetimi, annenin bebeği Annem gelsinMiraz bebek ne refakat etmesine izin vermedi. Görevliler hakkında suç duyu rusunda bulunmaya hazırlanan baba Cengiz Zaza Ak araba istemiyorumbaba, yaşananları önceki gün eşini ve çocuğunu ka şındaki oğlu Robin’le gö rüşemiyor. palı görüşte ziyaret ettiğinde öğrendi. Miraz’ın cezae Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Meclis Üyesi Türkan vi koşullarında hastalandığını söyleyen Akbaba, “Bazı Uzan Avşin, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 3 yıl 4 ay hapis rahatsızlıkları vardı. Doktora götürmüştüm. Ama Miraz’ımı cezaevine götürmem gerektiği için tam sonuç alamamıştık. Cumartesi günü durmadan kusmaya başlamış. Eşime ‘bebeği ya siz gelmeden doktora götürürüz. Ya da götürmeyiz’ denmiş. Eşim mecburen çocuğu onlara teslim etmek zorunda kalmış” dedi. Bebeği annesi olmadan hastaneye götürmenin insanlık dışı bir davranış olduğunu dile getiren Akbaba, cezasına çarptırıldı. Karar Yargıtay’da onanınca, Ocak 2016’da tutuklandı. Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu. Cezaevinden 6 tutuklunun firar etmesinin ardından, 6 Mart 2016’da Gebze Kapalı Kadın Cezaevi’ne sürgün edildi. Diyarbakır’dan Gebze’ye sürgün edilince 18 aylık bebeği Agit ve 2.5 yaşındaki oğlu Robin’den iyice uzaklaştı. Eşi Mehmet Avşin de bekçi olarak çalıştığı Yenişehir Belediyesi’ne, kayyım atanınca işten çıkarıldı. Baba Avşin, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Diyar şöyle devam etti: “Cezaevi görevlileri beni arayıp ço bakır’dayken ziyaretine gidiyorduk. Şimdi gidemiyoruz. cuğumun durumu hakkında bilgi verebilirdi. Çocuğu Çocuklarım annelerini istiyor. Onlara cevap veremiyo mun yanına koşardım. Annesi olmadan 9 aylık bebek hastalığını doktora nasıl anlatacak? Tedavi için neler yapılması gerektiğini annesinin bilmesi gerekir. 9 aylık bebeğin yaşadığı korkuyu düşünün. Bunun vebali çok ağırdır. Tüm yurttaşlara sesleniyorum. Bu zalimce uygulamalara karşı bebeğimize sahip çıkın. FETÖ mağduru bir bebeğe OHAL yaptırımları uygulanıyor.” rum. Robin’e annen para kazanmaya gitti. Kazandığı parayla sana araba alacak dedim. Önce sevinen oğlum birkaç gün sonra, ‘annem dönsün ben araba istemiyorum’ dedi. Eşim de her telefon görüşmesinde onları soruyor. Eşimle haftada 10 dakika telefonda konuşabiliyoruz. Kime yetecek bu görüşme? Eşimin babası yatalak hasta onu arayınca bizi, bizi arayınca onu arayamıyor.” Poyraz Ali’nin sesini bu kez duyun Atipik otizimli Poyraz Ali, annesi Zeynep Bakır’la birlik te cezaevinde büyüdü. 2.5 yaşın da ‘içeri’ giren çocuk, şu an 5.5 ya şında. Otizm aktivisti İrem Afşin, eski CHP milletvekili Melda Onur ve baba Emrah Bakır, 22 Ocak 2015’te Adalet Bakanı Bekir Boz dağ ile görüşmüş, Zeynep Bakır’a denetimli serbestlik sözü almışlardı. O görüşmenin üzerinden iki yıl Poyraz Ali geçti. Zeynep Bakır’ın tahliyesi için her yol denendi an cak verilen sözler tutulmadı. Bozdağ, daha sonra yeni den görüşme taleplerinin hiçbirine yanıt vermedi. Anne, denetimli serbestlik talep ederken, OHAL mağduru da oldu. 1 Ağustos 2016’da Silivri 9 No’lu Cezaevi’ne sürüldü. Babası Emrah Bakır ile Trabzon’a giden çocuk, annesinden ve eğitiminden mahrum kal dı. Zeynep Bakır, Adalet Bakanlığı’na ve cezaevi ida resine dilekçeler yazdı. Her seferinde ret cevabı alın ca AYM’ye başvurdu. AYM’den de yanıt gelmeyince açlık grevine başladı. Bakır, 19 Kasım 2016’da Gebze Cezaevi’ne sevk edildi ve oğlunu yanına aldı. Zeynep’in ve gönüllülerin desteğiyle Poyraz Ali’nin cezaevi koşullarında konuşabildiğini vurgulayan ba ba Emrah Bakır, şöyle devam ediyor: “Önceki gün de netimli serbestlik başvurusu yaptık. Umutluyuz. Zeynep’in şartları uygun ama talebimizi her seferin de görmezden geliyorlar. Poyraz Ali okul yaşına geldi. Kasım ayında 6 yaşında girdiği için annesiyle kalama yacak. Zeynep, tahliye olana dek yine 3 ay annesinden ayrılacak. Bu talebimizin kabul edilmesi çok önemli.” KÜÇÜK KIZLARA İSTİSMAR Kınalıada’da seri tecavüz dehşeti Kınalıada’da 3 küçük kıza zincirleme olarak taciz ve tecavüzde bulunulduğu ortaya çıktı. Olayla ilgili 3 kişi tutuklandı, soruşturma sürüyor. ALİ AÇAR İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Kınalıada’da ortaokul öğrencisi 3 kızın zincirleme olarak taciz ve tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Rehber öğretmenin çocukların aralarındaki kavgayı duyarak okul müdürüne söylemesiyle gün yüzüne çıkan olayda kaymakamlığın devreye girmesiyle çok sayıda kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden İ.K, S.B. ve T.K tutuklandı. 3 küçük kız ise devlet koruması altına alındı. Kınalıada’da yaşanan korkunç istismar bundan yaklaşık 1 hafta önce yargıya taşındı. Mağdur 3 kız çocuğu okulda tartışırken rehber öğretmen olayı duydu ve okul müdürüne anlattı. Okul müdürü kaymakamlığa bilgi verdi. Kaymakamın talimatıyla çocukların pedagog eşliğinde ifadeleri alındı. Operasyonda çok sayıda kişi gözaltına alındı. Şüphelilerden İ.K, S.B. ve T.K ise çıkarıldıkları mahkemede tutuklandı. Gözaltı sayısının artabileceği bildirildi. Arkadaşımın babası, babamın arkadaşı... Cumhuriyet, istismara uğrayan D.C, E.İ. ve F.İ’nin ifadelerine ulaştı. Buna göre istismar olayları, mağdurlardan D.C’nin okuldan tanıdığı ve bir süre arkadaşlık yaptığı kişinin zorla uygunsuz fotoğraflarını çekerek yaymasıyla başladı. İfade tutanağında D.C’nin erkek arkadaşının intikam amacıyla küçük kızın fotoğrafını aralarında İ.K’nin de bulunduğu çok sayıda kişiye gösterdiği ve küçük kızın tehdit edildiği anlatılıyor. D.C. ifade tutanağında başından geçenleri şöyle anlatıyor: “Arkadaşlarla C’nin evinde otururken İ.K. eve geldi. Biz dolaba saklandık ve bizi buldu. E’yi dışarı çıkararak kapıyı kilitledi. E. kapıyı sürekli yumruklamasına rağmen 15 dakika boyunca beni dışarı bırakmayarak taciz etti. Daha sonra bana çeşitli küfürler ederek tehdit etti. Okuldan arkadaşımın babası S.B, yolda bizi görünce kendisine yardım etmemizi istedi. E. ile yardım etmek istediğimizde ikimize de tacizde bulundu. Babamın arkadaşı olan T.K’nin dükkânına alışveriş için gittiğimde malzemenin dükkanda bulunmadığını ve evde bulunduğunu söyleyerek evine götürdü. T.K. de orada tacizde bulundu.” Yolda gördü eve götürdü 14 yaşındaki E.İ’nin de ifadesinde İ.K’nin, babasının en yakın arkadaşlarından biri olduğunu ve konuşmak istediği için yanına gittiğini söyleyerek, “İ.K, yolda beni gördüğü sırada özel bir şey konuşacağını söyleyerek motoruna aldı. Babamın arkadaşı olduğu için öğüt verecek diyerek gittim. Beni bir eve götürdü. Taciz etmeye başladığında polise söyleyeceğim dediğim için kaçtı. Geçen yıl ağustos ayında ise yine ikinci kez tacizde bulundu. S.B, S.B ve T.K. de sürekli olarak sözle, elle ve fiziken tacizde bulundu. Hepsinin cezalandırılmalarını istiyorum” dedi. E.İ’nin kız kardeşi F.İ de ablası ve D.C’nin başına gelenleri kendisine anlatan İ.K’nin kendisine de sözle tacizde bulunduğunu belirterek şikâyetçi olarak dosyada yer aldı. Takkeli sarıklı kreş Türkiye genelinde faaliyet gösteren dini bir vakıfın sahibi olduğu Uşak kent merkezindeki özel kreş ve gündüz bakımevi, Facebook sayfasında, 4 6 yaş grubundaki çocukların cami ziyaretine ilişkin fotoğraflarını paylaştı. Erkek ve kız çocukların sarıklı, takkeli, başörtülü ve gelinlikli fotoğrafları ile camide imamın arkasında saf tuttuğu fotoğrafları gören sosyal medya kullanıcıları, duruma tepki gösterdi. Uşak Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, özel kreş ve gündüz bakımevi hakkında soruşturma başlattı. Henüz “kalem tutmasını bilmeyen” çocuklara dini eğitim adı altında böyle kıyafetler giydirildiği ni söyleyen EğitimSen Uşak Şube Başkanı Burak Yavaş, bunu yapanların “şeriat özlemi” içinde olduğunu savundu. Atatürkçü Düşünce Derneği Uşak Şube Başkanı Arif Güvenir de “Çocukların bir kısmına laik eğitim, bir kısmına da dinsel eğitim verildiğinde bu çocuklar büyüdüklerine birbirine düşman olur” dedi. Skandal yurda kilit Aladağ’da yanan yurtla benzer koşullara sahip yurt kapatıldı SELDA GÜNEYSU Adana’nın Aladağ ilçesinde, 29 Kasım 2016’da 10 öğrenci, yurt yetkilisinin 6 yaşındaki kızı ve bir eğitmen olmak üzere, 12 kişinin öldüğü yanan öğrenci yurdunun 500 metre yakınında bulunan ve yanan yurtla benzer şartlar taşıyan erkek öğrenci yurdu kapatıldı. TBMM Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu üyelerinin Aladağ’daki başka bir yurtta da ihmaller zincirlerini tespit ettiğini Cumhuriyet haberleştirmişti. Yanan kız öğrenci yurdunun 500 metre kadar yakınında bulunan Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yar dım Derneği Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda yerlerinin halı kaplı olduğu, iki yangın merdiveninden birinin yerden üç metre yukarıda bulunduğu, diğerinin binanın arka tarafındaki bodrum katına baktığı ve bu yurtta da yeterli denetim yapılmadığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’in haberinin ardından söz konusu yurt kapatıldı. Komisyon Başkanı Fatma Güldemet Sarı, yurtta kalan 7 öğrencinin devlet yurduna aktarıldığını bildirdi. Komisyon üyesi CHP’li Mustafa Balbay da “Bu karar alınması bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması anlamında çok çok önemli. Yönetmeliklere uygun olmayan diğer yurtlar için önlem alınmalı” dedi. Yeni soruşturma Komisyon Başkanı Sarı, yurt yangınıyla ilgili olarak, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü, İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Sinanpaşa Ortaokulu Müdürü hakkında, yangında kusur, ihmal veya kasıt olup olmadığı konusunda ön inceleme ve disiplin soruşturması yapmak üzere 3 müfettiş görevlendirildiğini açıkladı. Sarı, “Daha önce bir kınama cezası almışlar; yaptığımız görüşmelerde bunların daha detaylı incelenmesi konusunda görüş bildirdik. Sayın Valimiz bu konuda harekete geçti” dedi. l ANKARA CEZAEVİ YÖNETİMİNDEN SKANDAL KATEGORİ LGBTİ’ye ‘cinsel yönelim bozukluğu’ tanımı MAHMUT LICALI TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Cezaevi Alt Komisyonu’nun 2016 ve 2017 yıllarında incelemelerin gerçekleştirildiği Kırıkkale F Tipi, Ümraniye E ve T Tipi, İstanbul Çocuk Bakım Evi, Eskişehir H ve T Tipi, Bursa H Tipi ve Balıkesir L Tipi cezaevleriyle ilgili raporları dün gerçekleştirilen toplantıda ele alındı. Ümraniye E Tipi Cezaevi’ne ilişkin raporda cezaevinde kalabalık laşma ve ısınma sorunu yaşandığı, yemeklerin hazırlanışı ve kantinden bazı ürünlerin temin edilemediğine ilişkin şikâyetler bulunduğu belirtildi. Raporda, özellikle son dönemde Türkiye genelinde ceza infaz kurumlarında kalabalıklaşma sorunu bulunduğuna işaret edilerek, yeni cezaevi inşaatlarının hızlandırılması önerildi. Hepsi aynı koğuşta Eskişehir H ve T Tipi cezaevleri raporunda ise kapasitenin üzerinde hükümlü ya da tutuklunun ceza evinde olduğu belirtildi. Raporda, kurum idaresi tarafından komisyona yapılan bilgilendirme kapsamında cezaevinde bulunan hükümlü ve tutukluluklar sıralanırken, LGBTİ bireyler hakkında “cinsel yönelim bozukluğu kategorisi” tanımlaması yapıldı. Söz konusu tutuklu ve hükümlülerle yapılan görüşmeyle ilgili bölümde ise “LGBTİ mahpuslar” tanımlamasının yapılması dikkat çekti. Raporda, LGBTİ mahpuslar, gay, lezbiyen ve trans bireylerin karışık olarak aynı odalarda kaldığını da bildirdi. l ANKARA Beyaz Saray’da ne oldu? Bizim mahalle ve genelde medya dünyası, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray gezisini doğru okuyamıyor. Sabahtan beri konuştuğum gazeteci dostlar, Türkiye’nin “eli boş döndüğünü” Erdoğan’ın YPG konusunda “istediğini alamadığını” söylüyor. ABD’nin Rakka operasyonu için YPG’ye silah verecek oluşunu “Kürt devletinin kurulması” olarak gören ya da geziyi “skandal” olarak niteleyenler var. Ben öyle düşünmüyorum. Bu gezi Tayyip Erdoğan açısından başarılı. Trump’la istediği resmi verdi. Bakın anlatayım... Bir defa Batı dünyasında meşruiyeti sorgulanan ve hayli tartışmalı bir lider konumundayken, bir anda Oval Ofis’te ABD Başkanı’nın yanında son derece rahat bir karede gözüküverdi. Angela Merkel’in elini bile sıkmaktan imtina eden Trump, tüm dünyanın gözü önünde Erdoğan’ı övdü. Amerikanvari bir tarzda elini koluna atarak “Ben bu adamı sevdim” gibisinden bir mesaj verdi. Bu görüntünün Batı ittifakı nezdinde anlamı, Erdoğan’ın yeri ve konumunu yeniden meşrulaştırmak olacaktır. Trump ve Erdoğan, tarz ve felsefe olarak birbirlerinden uzak değiller. Kurulan ilişki tam da Cumhurbaşkanı’nın istediği gibi oldu. Erdoğan, Batı değerler dünyasının bir parçası olmak istemiyor; Batı’yla bir alver ilişkisi kurmak istiyor. AB süreci, Türkiye’nin Batılı olma hamlesiydi. Çöktü. Ankara’nın Batı’dan istediği, insan hakları ve demokrasi konusunda baskı görmeyeceği ve olduğu gibi (otoriter ve tek adam iradesine dayalı devlet) kabul edildiği bir alver ilişkisi. Bu tam da Trump’ın Erdoğan’la kurmak istediği ilişki tarzı. Bu da oldu. Türkiye’nin Washington’da çalıştığı halkla ilişkiler ve lobi şirketleri var. Erdoğan’a verilen tavsiyelerden biri, Trump’ın karşısına çıktığı cümleye “Vay siz niye YPG’ye silah veriyorsunuz” diye sert bir tonla girmek yerine ABD Başkanı’nı övmesiydi. Akıllıca bir taktik; zira kendi ülkesinde her gün medyada aşağılanan ABD Başkanı, övülmeye bayılıyor. Erdoğan söze Trump’ın seçimlerdeki ‘tarihi zaferinden’ girdi. O anda ABD Başkanı’nın mest olduğunu gördük. İki lider de gayriresmi ve Amerikalıların “dealmaker” dediği kişisel pazarlıklar üzerinden giden bir tarza sahip. Erdoğan’ın Putin’le de Trump’la da ilişkisi, devletten devlete değil liderdenlidere bir frekansta gidiyor. İstediği de bu... Gelelim Rakka meselesine... Amerikalıların Türkiye’ye önerisi, “Biz Rakka’da YPG’yle devam edelim ama PKK’ye karşı size muazzam istihbarat, silah, uydu görüntüsü verelim” şeklinde. Kürtlerin geleceğe yönelik hiçbir garantisi yok. Buna karşın ABD, Ankara’nın Irak’ın Sincar bölgesindeki operasyonlarını derinleştirmesine yeşil ışık yakmış gözüküyor. Bu ne demek? Kürt meselesinde güvenlikçi politikaların önde olduğu dönemde, daha çok savunma sanayi, daha çok bombardıman, PKK’ye yönelik daha uzun soluklu bir askeri harekât dönemi demek. Bunun da Ankara açısından tercih edilen formül olduğunu düşünüyorum. Amerikan tarafının, Rakka operasyonu sonrası şehrin YPG tarafından yönetilmeyeceği ve Suriye’de “Kürt devleti” istemediklerini konusunda garanti verdiklerini düşünüyorum. Bakmayın siz kamuoyu önünde estirilen fırtınaya. Aslında Türkiye, Rakka operasyonunu kendi ordusuyla yapmak istemiyor. Hiç istemedi. Devlet içinde, “düşman” olarak görülen YPG’nin bu operasyonda zarar göreceğini ve zayıflayacağını düşünerek gizliden gizliye sevinen bir kesim de var. Bu açıdan, mevcut mutabakatın Erdoğan açısından ‘katlanılamaz’ olduğunu sanmıyorum. Peki, o yemekte neler konuşulmadı? Cumhuriyet gazetesinden tutuklu 13 kişinin durumu konuşulmadı. Değerler konuşulmadı. Demokrasinin kalitesi konuşulmadı. Türkiye’nin AB’ye girmesi konuşulmadı. Emin olun ki Türkiye’deki insan hakları tablosu konuşulmadı. Medya özgürlüğü gündeme geldiyse, karşılıklı olarak ‘Ah ne kötü bu medya’ diye şikâyet olarak gündeme gelmiştir. O yemekte İzmir’de tutuklu bulunan Amerikalı rahip Andrew Brunson’ın salıverilmesi talebi dışında bir insan hakları gündemi olduğunu sanmıyorum. Ankara’nın Beyaz Saray’la istediği temiz sayfa tam da bu değil mi? KOĞUŞLAR DOLDU TAŞTI Komisyon toplantısında soruları yanıtlayan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Basri Bağcı, milletvekillerin cezaevlerinin kalabalık olduğu yönündeki eleştirileri üzerine, “Kalabalık bizim en büyük baş belamız. Eleştiriler yerden göğe kadar haklı. Kalabalık nedeniyle bazı infaz kurumlarında vardiyalı yatmalar da söz konusu oluyordu. Bunlar azalmakla birlikte hâlâ olduğunu değerlendiriyoruz. Bu süreç de biraz daha devam edecek gibi görünüyor” dedi. ‘Zırhlı ölüme inceleme’ Komisyon Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Şırnak’ın Silopi ilçesinde zırhlı polis aracının çarptığı evde iki çocuğun yaşamını yitirmesiyle ilgili olarak komisyonun 2425 Mayıs tarihlerinde Silopi’de inceleme yapacağını söyledi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear