24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 8 Şubat 2017 10 İki askersiz general: Perinçek ve Bahçeli Dün MHP’nin başbuğu Devlet Bahçeli partisinin referandumda neden “evet” diyeceğini, galiba kendisinin bile inanmadığı gerekçelerle savunurken önemli bir vurgu yaptı: “Eğer Doğu Perinçek ile Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle Sayın Erdoğan’ı tercih edebileceğimizi herkes bilmelidir.”  Doğu Perinçek’in Devlet Bahçeli’ye cevabı gecikmedi: “Erdoğan’ı da tercih etseler Doğu Perinçek’i tercih etmiş olurlar. Çünkü Sayın Erdoğan’ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, birçok konuda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in savunduğu siyasetlere gelmiştir.”  Acaba hangisi haklı? Doğu Perinçek mi, Devlet Bahçeli mi? Bence her ikisi de haklı. HHH Önce Bahçeli cephesine bakalım. Yazının başlığında “Askersiz generaller” dendi. Siyaseti biraz yakından izleyenler hatırlayacaktır. Başbuğ’un başbuğluğu beceremediğini ileri süren MHP muhalifleri birkaç ay önce partili delegelerin çoğunluğunu kendi saflarına çektiler ve olağanüstü kurultay çağrısı yaptılar. Eğer Bahçeli parti içi demokrasinin gereğine uyup da kurultay toplansaydı, şimdi kendisi “mütekait siyasetçiler” müzesinde yerini alacak; MHP yeni bir liderle yoluna devam edecekti. Gel gör ki “bağımsız” (Efendim?) yargı olağanüstü kurultayın önünü kesti. Bağımsız (Efendim dedik di mi?) yargının bu hizmetini Bahçeli ve kendisine bağlı kalmış bir grup (“Bir avuç” mu deseydim acaba?) Tayyip Erdoğan’a başkanlık yolunu açan bir anayasa değişikliğine canla başla destek vermeyi kabul ederek Meclis’te ödedi. Referandumda da ödeyecek(miş). Peki, ödeyebilecek mi? Referandum seçmen niteliğine sahip yurttaşların oyları demek. Peki, Bahçeli’nin dediğine “Hı” diyecek kaç seçmeni kalmıştır dersiniz? Olağanüstü kurultaya gidilseydi Bahçeli’yi oturduğu iskemleden aşağı indireceği hemen hemen kanıtlanmış olan delegeler partinin tabanı demek. O tabanın eğilimi de belli. Bu durumda Devlet Bahçeli bir “askersiz general”den öte nedir? Sorunun cevabı bugünden belli gibi. Referandumdan sonra Bahçeli için de “belli” olacak... HHH Gelelim Doğu Perinçek’e... 15 Temmuz öncesinden de yeterince kanıt vardı. Darbe girişiminden sonra kanıtlar hem arttı, hem de “kuvveden fiile” geçmeye başladı; yani somut sonuçlar vermekte... 2002 öncesinde iktidara yürürken de 2002’den sonraki tek başına iktidar dönemlerinde de Tayyip Erdoğan’ın AKP’si ile Fethullah Gülen’in “Cemaat”i resmen değil ama fiilen birer koalisyon ortağı idiler. Cemaat AKP için kamu kuruluşlarına yerleştirilecek kadroların “kaynağı” idi. Gülen’in 70’li yıllarda verdiği siyasal vaazını hatırlayın. Kendi tayfasına dönmüş “Maliye’ye, Adliye’ye, Hariciye’ye, Dahiliye’ye, Harbiye’ye gireceğiz. Hedefimiz budur” buyurmuştu. Öyle de oldu. Öyle olduğu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletin bütün kurumlarında yürütülen dev çaplı “FETÖ operasyonu” bunun kanıtı. Cemaat 17/25 Aralık’ta başlayan ve 15 Temmuz sonrasında çok keskinleşen bir ayıklama süreciyle devletten uzaklaştırıldı. Büyük koalisyon bozuldu ve siyasal İslamın bu iki gücü arasındaki köprüler bir daha kurulmasına olanak kalmamacasına atıldı... Şimdi yeni bir koalisyon kurulmakta. Siyasal İslamın partisi AKP ile Türk milliyetçiliğinin devlet deneyimli kadrolarını saflarına katan bir başka askersiz general’in, Doğu Perinçek’in partisi arasındaki bu koalisyon “Sırtı AB’ye, yüzü Avrasya’ya, Şanghay Beşlisi’ne dönük” bir siyasal çizgide buluşuyorlar. Neden ve nasıl? Yerim bitti. Cevabı yarına kalacak... Açıklama Gazetenizin 08 Ağustos 2016 tarih li nüshasında “94’lülerin Dramı” başlığıyla yayımlanan haberde yer alan “Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse ise hala kayıp ve yakalanamıyor” şeklinde verilen bilgi gerçeği yansıtmamaktadır. Müvekkilim 16 Temmuz 2016 tarihinden bu yana Silivri Cezaevinde tutuklu bulunmaktadır ve yargılaması devam etmektedir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bu açıklamanın yapılması zorunlu olmuştur. Ömer Faruk Özköse Vekili Av. Vildan Yirmibeşoğlu haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: İLKNUR FİLİZ Atılan gaz yüzündenANKARA KATLİAMINA İLİŞKİN DAVADA MAĞDURLAR KONUŞTU, HERKES AĞLADI insanları yaşatamadık 100kişinin öldüğü Ankara katliamına ilişkin davanın dünkü duruşmasına ra oylarımız arttı” diyen dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile dönemin Ankara Valisi, Emniyet Müdürü, İstih patlamada yakınlarını kaybedenler ile barat Müdürleri ile MİT yetkililerinin yaralı kurtulanların anlatımları damga yargılanmasını istedi. sını vurdu. Olay günü Ankara’da hiçbir ALİCAN güvenlik önlemi alınmamasına dikkat ULUDAĞ 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı Meydanı’nda “barış” talebiyle top çeken mağdurlar, patlamalardan son lananlara yönelik gerçekleştirilen katlia ra polisin ölü ve yaralıların üzerine gaz bomba ma ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sı attığını, yardım etmediğini anlattı, “Polis in görülen davanın 7. duruşmasında söz sırası bu sanlıktan çıkmıştı” ifadesini kullandı. Mağdur kez bizzat o acıyı yaşayanlardaydı. Olayın ta lar, “400 vekil verin bu iş bitsin” diyen Cum nıkları konuştukça, salonda avukatlar ve tüm hurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Patlamadan son izleyicilerin gözünden yaşlar süzüldü. Sanıklardan birinin, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı Coşkun’a laf atması üzerine arbede çıktı. POLİS COPLADI Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde patlamada avukat eşi Uygar Coşkun’u yitiren 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği Başkanı avukat Mehtap Sakinci Coşkun, hem kendi hem de 3 yaşındaki oğlu için beyanda bulundu. Yaşanan süreci anlatan Sakinci, konuşmasının sonunda patlamada ölen 101 insanın isimlerini 18 tutuklu sanığın yüzüne bakarak tek tek okudu. Sakinci sözlerini tamamladığında ön sırada oturan sanıklardan ve AKP Elazığ teşkilatı üyesi olduğunu daha önce beyan eden Mehmedin Baraç müşteki Coşkun’a “Yasin Börü de var” diye laf attı. Sanığın bu sözü salonu karıştırdı. Mağdurlar sanıklara pet şişe fırlatırken, bazıları da sanıkların üzerine yürüyerek darp etmek istedi. İzleyici sıralarının en önünde oturan polisler ile jandarma sanıkları koruma çemberine alırken izleyicileri engellemeye çalıştı. Duruşmaya 2 yaşındaki oğluyla gelen ve patlamada eşini kaybeden Nabile Ozğan bir polis tarafından tartaklandı. Fenalaşan Ozğan baygınlık geçirdi. Mahkeme salonunun kapısında uzun süre ambulans bekledi. Avukatlara saldırdılar Salondaki arbede yaklaşık 10 dakika sürerken tutuklu 18 sanık jandarmalar tarafından mahkum koridoruna götürüldü. Sanıklar, müşteki avukatlarının önünden geçerken avukatlara saldırdı.Jandarmanın saldırıyı engellemeye çalışırken bazı sanıklara vurduğu görüldü. Jandarma ile sanıklar arasındaki arbede mahkum koridorunda da devam etti. Sanıklar çıkan arbedenin ardından cezaevine götürüldüğü için duruşma sanıksız olarak devam etti. Müşteki avukatlarından Tugay Bek, olayların sanıkların provokasyonundan Mağdur yakını tartaklandı Duruşmaya 2 yaşındaki oğluyla gelen ve patlamada eşini kaybeden Nabile Ozğan, duruşmada çıkan arbede sırasında bir polis tarafından tartaklandı. kaynaklandığını belirterek, “Bugün 10 Ekim günü yaşananların bir benzerini yaşadık” dedi. ‘Terörist’ deyip, saldırdılar Bek, kask ve kol numaralarını verdiği polislerin “O... çocuğu” diyerek ailelere saldırdığını, cop ile vurduğunu belirterek, mahkemenin bu polislerin tespit edilerek haklarında işlem yapılmasını istedi. Bek, bir polisin de ailelere “siz teröristsiniz” dediğini, patlamada yaralanan Gökhan Yaralı’ya cop ile vurduğunu da kaydederek, “Polis IŞİD’li sanıkların yanında bir tutum sergiledi” dedi. SFAENTÖIĞI: Cemaat gezisine Vali Coş’un davetiyle katıldım Yunanistan’a kaçarken 4 askeri geride bırakmışlar Yunanistan’a kaçan 8 darbeci askerin iade dosyasında, başarısız darbe sonrası kaçış planları ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yunanistan’a gönderilen iade dosyasında 8 askerin son saatleri şöyle anlatıldı: “Darbe başarısız olunca, darbeci askerler, 12 kişiyle birlikte bindikleri helikopterle ilk Riva’da bir araziye indi. Burada telefon görüşmesi yapan darbeciler, daha sonra kaçma planı yapmaya başladı. Ancak 4 asker bu plana karşı çıktı.” Dosyada, kaçma planına karşı çıkan askerlerin ifadelerine göre, 8 darbeci askerin önce Rusya’yı düşündükleri, ancak Türkiye ile son zamanlarda arasının iyi olması nedeniyle vazgeçerek Ukrayna’yı konuştukları, burada da savaş olduğu için teslim edilme endişesiyle vazgeçtiklerini söyledikleri anlatıldı. İfadelerinde, 8 darbeci askerin son olarak Yunanistan’a gitmeye karar verdiğini söyleyen 4 askerin, kendilerini burada bırakarak havalandıklarını söyledikleri belirtildi. l Haber Merkezi Adana’da çoğunluğunu işadamlarının oluşturduğu 36’sı tutuklu 103 sanığın yargılandığı FETÖ davasında 44 kişinin sa vunması alındı. Bir mobilya şirketinin sahibi olan tutuklu sanık Hüseyin Karabulut, örgüt üyeliği suçlamalarını kabul etmeyerek, Sene gal gezisine dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’un daveti üzerine ka tıldığını söyledi. Karabulut, “Burç Okulları’na çok iş yaptım. Ancak bu işle rin paralarını bana ödemediler. Okuldan hisse teklif ettiler. Ben de araştırdığımda bu okulla Vali Coş ra Adana’nın en elit insanlarının, bürokratlarının çocukları nı gönderdiğini gördüm. Hisse teklifini kabul ettim. 1725 Aralık’tan sonra bu hisseleri sat maya çalıştım ancak alan olmadı. Ayrıca hâlâ 300 bin TL alacağım var. Senegal gezisine ka tıldım. Bu geziye beni dönemin Adana Vali si Hüseyin Avni Coş davet etti. Bank Asya’da herhangi bir hesabım yoktur” dedi. l DHA İŞTE DURUŞMAYA DAMGA VURAN İFADELER n ALİ KARAÇAY: Patlama sırasında ayağı kopmuş bir kişiye yardım ederken, polisin attığı gaz bombası yanıma düştü. Uzun süre ambulans gelmedi. İnsanları yaşatmaya çalıştık ama gaz nedeniyle başaramadık. Burada sadece örgüt üyesi olanlar yargılanıyor. Peki, seçimler öncesi ‘400 vekil verin bu iş çözülsün’ diyenlerin, ‘7 Haziran seçimleri sonrası halk kaosu’ seçti diyenlerin, paramparça olmuş insanların üzerine gaz atan polislerin hiç mi suçu yok? n AYŞEGÜL DUMAN: Barış demek için Ankara’ya geldik. Her zaman eyleme geldiğimizde yollarda polisler olurdu, GBT sorgulaması yapılırdı. O gün hiçbir sorgulama yapılmadı. Allahüekber sesi ile güm sesi duydum. Önce biber gazı sandım. Sonra bir yanık kokusu aldım. 16 aydır o yanık et kokusunu hep hatırlıyorum. Ayağıma şarepnel girmiş. Hâkim bey, 1 saat yerde bekledim, bir tane ambulans gelmedi. Ben her gece kan gölü görüyorum. Fransa’da bir saldırı sonrası polis yaralıları sırtında taşıdı, bizim polis gaz attı. O görüntüleri kıskandım. Biz orada canımızın derdindeyken, süpürün şunları diyen amirden de ihmali olan kamu görevlilerinden de 400 vekil isteyen, saldırıdan sonra oyumuz arttı diyen siyasetçilerden de şikâyetçiyim. CİĞERİMİ DELEREK GAZI ÇIKARMIŞLAR n ÖZER ERSAN DEĞİRMENCİ: İlk bomba patladığında yere düştüm. Kalkmak istedim, kalkamadım. 4 saniye sonra ikinci patlama oldu. Sonra polisler gaz bombası attı. Ambulansların siren seslerini duydum. Fakat polis, onları alana almıyordu. Ben bütün kamu görevlilerinden şikâyetçiyim. Önümüzdeki katillerden de şikâyetçiyim. n CAN ATEŞ: 10 Ekim sabahı Adana’dan geldik. Arkadaşım Ali Kitapçı ile birlikte yere düştük. O yaşıyordu, fakat atılan gaz sebebiyle hayatını kaybetti. İki ayağımda kırıklar var. O yüzden bu zamana kadar işime gidemedim. Hastanede kalbim durmuş. Akciğerimi delerek gazın çıkmasının sağlamışlar. n ERDOĞAN TETİK: Kaybettiğimiz Korkmaz Tetik’in babasıyım. Eyleme eşim, kızım ve oğlumla geldik. Ölümlerin durması, barış için geldik. En basit eylemde bile TOMA’lar, panzerler köşe başlarını tutarken, o gün bir tane trafik polisi gördük. Bir terslik olduğunu düşündüm ve yanımdakilere söyledim. Garın önüne geldiğimizde, oğluma telefon geldi biraz uzaklaştı. İlk patlamayı ses bombası sandım. İkinci saldırıda gökyüzüne bir şeylerin fırladığını gördüm. O arada Gar’a doğru kaçarak oğlumu aradım. Ancak telefonlara ulaşamadım. Tam alana doğru giderken polis gaz atmaya başladı. Oğlum yaralı halde yaklaşık yarım saat ambulans bekledi. Gelmeyince ses aracıyla hastaneye götürüldü. TTB raporlarına göre ölümlerin yüzde 10 fazlasının nedeni gaz atılması. ERKEN MÜDAHALE EDİLSE KURTULURDU n ZEKİ KARABULUT: Oğlum 24 yaşında mühendisti. Bitlis’te zor imkânlarla okudu. Patlamadan sonra 3 saat 16 dakika sağ kalmış, erken müdahale edilseydi kurtarılırdı. Bu olayın siyasi sorumluları, kamu görevlileri nerede? Katliamdan sonra ayrımcılık devam etti. 15 Temmuz’da yaşamını yitirenlerin yakınları ile yaralılara maaş bağlandı. Bunların yaşama verdiği değer bile farklı. Ayrımcılık budur. Acılı bir baba olarak bana verilen maaş 110 lira 75 kuruştur. Bu hangi adalete sığar. YARALANMADI, GAZDAN ÖLDÜ n NAZIM KARAKURT: (Sesi titreyerek konuştu, zaman zaman gözyaşlarını tutamadı): Ben eski BTS Genel Başkanıyım. O katliamda 14 arkadaşımı ve arkadaşımın 9 yaşındaki oğlu Veysel’i kaybettik. O gün bu ülkede yaşadığıma pişman oldum. İnsanların paramparça olması, aşağılık bir polisin silahını çekmesi, insanların üzerine basması ve onlara hakaret etmesi kabul edilebilir mi? 9 yaşındaki Veysel’i kucakladım acaba yaşıyor mu diye? Bütün bunlar olurken aşağılık bir polis amiri “Süpürün bunları” dedi ve sonra gaz atıldı. Buradaki katiller hiç umrumda değil. Biz Ankara, Gaziantep emniyet müdürlerinin burada olmasını istiyoruz. 7 Haziran’dan sonra 400 vekil isteyen, “Evet biz bunları biliyorduk ancak eyleme geçmeden nasıl yakalayabilirdik” diyen dönemin başbakanının yargılanmasını istiyoruz. Olaydan 15 gün sonra kalp krizi geçirdiğim için kalp pili takıldı. n ŞAFAK YURTMAN: Kızım Şebnem, 23 yaşındaydı henüz. Evin en küçüğüydü. Patlamada yarası yoktu. Gazdan öldü. Denizler gibi ipi göğüsleyenlerden oldu. n SALİH AYDENİZ: Kızım astım hastasıydı. Patlamada ağır yara almamıştı, atılan gazdan öldü. n FERAMUZ TAN: Oğlum 18 yaşına gireli 20 gün olmuştu. Hayatı daha tanımadan, barışı, özgürlüğü isteyen, haksızlığa karşı gelen biriydi. İnançlı bir insandı, onu Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı biri olarak yetiştirdim. Öyle de yitirdim. 16 aydır annesini ne zaman görsem gözyaşlarını döküyor. SAVAŞ İÇİN DEĞİL BARIŞ İÇİN GELDİK n NESLİGÜL ZERENDİ: Dilan’ın annesiyim. 10 Ekim’de bir kâbus gördük ve halen uyanamadık. n SOLMAZ KILIÇ: Savaş için değil, barış için geldik Ankara’ya. Hiçbir güvenlik önlemi yoktu. 480 gündür uyuyamıyorum. Biz söz verdik barışı getireceğiz, biz halaya duracağız. Kanser tedavisi görüyorum. Mevcut iktidardan ve kamu görevlilerinden şikâyetçiyim. (Fenalaşan Kılıç, salondan çıkarılırken mahkemeye ‘adaleti vicdanınıza bırakıyorum’ dedi.) n OĞUZ TENGİZ: Patlama sırasında bir arkadaş sırtüstü yere yatmış, sol gözü açıktı. Ona yardım etmek için hareket ettiğimde gaz bombası patladı. Yardım edemedim. Daha sonra bir grup polis, ayaklarını yere vurarak ölen insanların parçalarının üzerinde basarak yürüyordu. 20 günde Reina saldırganını yakalayan emniyet, o gaz bombasını atan polisi rahat yakalar. Yakalanıp burada yargılanmasını istiyorum. n ABDULGAFUR ONAT: Eşimle beraber 7 arkadaşımı kaybettim. Eşim patlamadan önce korteje girmişti. Eşimin son sözlerine bile yetişemedim. n ALİ İZZET SARIKAYA: Patlamada ölen Dilan’ın babasıyım. Sanıkların gözlerine bakmak istiyorum. Olaydan sonra soruşturma savcısının yanına gittik. Kamu görevlilerinin de yargılanması gerektiğini söyledik. Savcı, IŞİD’liler ile polisleri aynı mahkemeye koymam dedi. Savcıya, katliam yapanla, gaz bombası atan arasında fark var mıdır diye sordum. Yanıt veremedi. l ANKARA İTÜ’de 22 kişi tutuklandı İstanbul Teknik Üniversitesi’nde görev yapan ve adliyeye sevk edilen 33 akademik ve idari personelden 22’si çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanırken, 11’i ise adli kontrol talebiyle serbest bırakıldı. Savcılığın hâkimliğe gönderdiği sevk yazısında, şüphelilerin ‘ByLock’ kullandığı belirtilirken yine bu kişilerin Bank Asya hesaplarındaki hareketlilikten örgüt liderinin çağrısına uydukları ve örgüte bağlılıklarını gösterdiklerinin anlaşıldığı vurgulandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Çocuklarını suçladılar Antalya’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında mesleklerinden ihraç edilen Aktif Eğitimciler Sendikası (AKTİFSEN) üyesi 33 öğretmen hakkında dava açıldı. Çoğunluğunun telefonlarında “ByLock” tespit edilen sanıkların 10 yıla kadar hapsi istendi. Sanıklar, telefonlarına indirilen “ByLock” programından haberdar olmadıklarını, bunu öğrencileri ya da çocuklarının yapmış olabileceğini ileri sürdü. Sanıklardan bazıları ise terör örgütlerine beddua etti. l DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear