24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA ‘NATO’ya göre darbe Erdoğan’ın işi’ iddiası Norveç’in haber sitesi Aldrimer’in konuştuğu üst düzey NATO kaynakları, ittifakın içinde 15 Temmuz darbe girişimini kendisine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat sahneye koyduğu görüşünün hâkim olduğunu söyledi. Ancak çok hassas bir konu olduğundan iddiayla ilgili NATO’nun yazılı belgesinin olmadığı belirtildi. Bir NATO kaynağı “TSK’nin geleneği vardır, darbe yapmak isteseydi başarılı olurdu” dedi. Bir diğer kaynak “NATO ile temas halindeki Türk subaylar, Erdoğan’ın bir yıl boyunca darbeyi planlayıp tasfiye edeceklerinin listesini yaptığını söyledi. Gerçek bir darbe girişimine inanan tek kişiyle bile karşılaşmadım” diye konuştu. Bir istihbarat kuruluşunun “Erdoğan’ın narsist olduğunu” iddia eden raporunu NATO’nun tüm yetkilileriyle paylaştığı aktarıldı. Cumartesi 4 Şubat 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Trump’la İran krizi geri geldi nilwgun@cumhuriyet.com.tr 13 Alman dergisi Spiegel, Trump’ın ABD’ye giriş yasaklarını kapak yaptı. ABD İran’a yeni yaptırım açıkladı. Küba ile eskiye dönüş de yolda ABD Başkanı Donald Trump, selefi Barack Obama’nın dışpolitika mirasını ortadan bullah için kara para aklamakla suçlanan Lübnan merkezli Deghan İbrahimi, Çin’le iş ilişkileriyle tanınan kaynaklandığı için tehditler İran’ı etkilemez. Asla kimseye karşı savaş başlatmayacağız, sadece ken kaldırıyor. Nükleer anlaşmayı çöpe atmakla tehdit ettiği İran’a dün yeni yaptırım açıklayan Trump yönetimi, bunu İran’ın balistik füze denemesi ve Yemen’de Şii Husilerin Suudi savaş gemisine düzenlediği intihar saldırısıyla gerekçelendirdi. İran’ın füze programıyla bağlantılı olduğu iddiasıyla 12 kurum ile 13 bireye ekonomik yaptırım kararı alındı. USS Cole savaş gemisi Yemen açıklarına gönderildi. ABD Hazine Bakanlığı’nın “Hizbullah ile birlikte çalışan İran Devrim Muhafızları’nın destek ağını belirlediği” açıklanırken listede Hiz İranlı işadamı Abdullah Aşgarzade ve Körfez’de iş yapan Rostanian holding de var. ‘Ateşle oynuyor’ Önceki gün “İran’a askeri seçenekler değerlendiriliyor mu” sorusunu “Tüm seçenekler masada” diye yanıtlayan Trump, dün kavgayı Twitter’a taşıdı. “İran ateşle oynuyor. Obama’nın onlara ne kadar ‘iyi’ davrandığının farkında değiller. Ben öyle değilim!” tweet’ine İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif 20 dakika sonra yanıt verdi: “Bizim güvenliğimiz halkımızdan dimizi savunacağız. Bizden şikâyet edenlerin hangisi bizimle aynı açıklamayı yapabilir, görelim.” Hızını alamayan Trump, Obama’nın Küba ile ilişkileri normalleştirme politikasının da sona erebileceği işaretini verdi. Beyaz Saray “Küba ile ilgili tüm politikalar gözden geçiriliyor” dedi. ABD’li güreşçi yasak Trump’ın İranlılara vize yasağına misilleme olarak da İran, bu ay ev sahipliği yapacağı güreş şampiyonasına katılacak ABD güreş takımına vize vermeyeceğini duyurdu. YPG’ye onayı basmadı Obama’nın Kürtleri silahlandırarak Rakka’yı alma planına Trump onay vermedi. Türkiye’nin tepkisinin nasıl yatıştırılacağı, nedenlerden biri Obama yönetiminin yedi ay boyunca hazırladığı Suriye’de IŞİD’in kalesi Rakka’nın kurtarılmasında YPG’ye başrol verilmesi ve bunun için daha fazla silah sevk edilmesi planının Trump yönetimi tarafından onaylanmadığı belirtildi. Erdoğan için gerekçeler Washington Post’un “Obama’nın üzerinde aylarca çalıştığı Rakka planına göz atan Trump ekibi, tetiği çekmemeye karar verdi” başlıklı haberinde Obama yönetiminin yüzlerce saatlik tartışmanın sonucunda hazırlanan Kürtleri silahlandırma planını 17 Ocak’ta, yani devir teslimden üç gün önce, Trump yönetimine sunduğu kaydedildi. Trump’ın buna çok öfkelenecek Erdoğan’ı ikna etmek için kullanabileceği gerekçeleri de planda sıralayan Obama, böylece Trump’ın süratle nihai evrenin başlaması için emir vermesini umuyordu. Ama Trump’ın ulusal güvenlik ekibi, planın başarısızlığa mahkum olduğuna hükmetti. Trump yönetiminin belgeyi inceleyen üst düzey bir yetkilisi “Enformasyon verdiler ama biz içinde büyük açıklar bulduk. Yetersiz bir çalışmaydı” dedi. 1) Plan YPG’lilerin eğitimi konusunda kaç ABD askerinin gerektiğini ve eğitimin nerede verileceğini belirtmiyordu. 2) Türkiye’nin tepkisinin na New York’ta yaşayan ve çoğu bakkallık yapan Yemenliler, Trump’ın Yemen dahil 7 ülke yurttaşlarına getirdiği ABD’ye giriş yasağını protesto etti. sıl yatıştırılacağı konusunda önlemler yoktu. 3) Rusya ile koordinasyon konusu pas geçilmişti. Trump’ın hem Rusya hem de Esad yönetimiyle işbirliğini tercih edebileceğini aktaran gazeteye göre Rakka tartışması, iki yönetimin güvenlik konularına bakışındaki farklılığı gözler önüne seriyor. Güvenlik ekibiyle toplantılarda “terörizmle mücadele de gerekeni yapması” için “kuduz köpek” lakaplı emekli bir general olan Savunma Bakanı James Mattis’in elini serbest bıraktığının sinyalini veren Trump’ın Mattis’ten 30 gün içinde hazırlamasını istediği planda birçok seçenek bulunmasını, ABD askeri konuşlandırırken sayı kısıtlaması olmaması ve “sivil kayıpları dert etmemeyi” talep ettiği söyleniyor. Dini, kiliseleri siyasete sokacak Trump, önceki günkü Ulusal Dua Kahvaltısı etkinliğinde kiliselerin siyasi propaganda yapmasını engelleyen kanunu kaldıracağını açıkladı. 1954 tarihli dinle siyaseti ayıran “Johnson Yasası” ise vergiden muaf hayır kurumlarının siyasi kampanya yürütmesini ve bu kurumların adaylara doğrudan ya da dolaylı destek vermesini veya muhalefet yapmasını engelliyor, yasağa uymayanların vergi muafiyeti durumunu düzenliyor. Trump, bu yasanın “ibadet hakkını engellediğini” ileri sürüp “Johnson Yasası’nı tamamen yok edeceğim ve dini temsilcilerimizin özgürce ve bedel ödeme korkusu yaşamadan konuşabilmelerini sağlayacağım” dedi. Bunun için Kongre onayı da gerekiyor. Trump’ın, “dini özgürlükler” hakkında çıkarmaya hazırlandığı başkanlık kararna mesi, ABD vatandaşlarına, dini görüşleriyle çelişen federal hükümet politikalarına uymama serbestliği de getiriyor. Kararnamenin, Obama’nın kürtaj, eşcinsel evlilik, evlilik öncesi cinsel ilişki ve LGBTQ+ bireylere haklar gibi konularda getirdiği düzenlemeleri hedef alacağı söyleniyor. Louvre saldırısını bir asker ‘önledi’ İki yıldır 130”dan fazla kişinin hayatını kaybettiği terör saldırıları nedeniyle olağanüstü hal durumunda bulunan Fransa’nın başkenti Paris, dün ünlü Louvre Müzesi’ne saldırı girişimiyle sarsıldı. Louvre’un hediyelik eşya satılan dükkânlarının bulunduğu bölüme elinde pala, sırtında çantayla tekbir getirerek girmeye çalışan saldırganın vurulduğu açıklandı. İlk olarak devriye gezen dört asker, saldırganı durdurmaya çalıştı, başarılı olamayınca askerlerden biri saldırgana beş el ateş etti. 30’lu yaşlarda ve Mısır asıllı olduğu öne sürülen saldırganın ağır yaralandığı, çantalarında ise patlayıcı bulunmadığı kaydedildi. Fransa Başbakanı Bernard Cazeneuve, bir askerin hafif yaralandığı olayı “terör eylemi” olarak niteldi. Bir zanlı daha gözaltına alındı. Kordona alınan müze ve çevresi boşaltılırken bölgedeki metro istasyonları kapatıldı. Trump: Akıllan ABD “Terörle mücadele” adı altında Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu yedi ülkenin vatandaşlarına giriş yasağı getiren ABD Başkanı Donald Trump, “Bir radikal İslamcı terörist Paris’te Louvre Müzesi’ne saldırdı. Fransa yine endişeli. Akıllan ABD” diye tweet’ledi. Trump tehdidini görüşüpZirvede Britanya ve Almanya başbakanları May ve Merkel sıkıntılı gözüktü. Libya ile anlaşma yaptılar AB liderlerinin dün Malta’da düzenlediği zirvenin gündeminde yeni ABD Başkanı Donald Trump ve Libya üzerinden Akdeniz’i geçerek Avrupa’ya göçmen akını vardı. İlkin Libya sahil korumasının İtalya’ya göçmen teknelerini durdurması ve göçmenlerin Libya’daki geçici kamplara yerleştirilmesi planına destek verildi. Oysa ki insan hakları örgütleri Libya’nın yeryüzündeki cehennem olduğu ve çoğu kadın ve çock olan göçmelerin kamplarda her türlü işkence, taciz ve katliama maruz kalabileceği uyarısı yapmıştı. Çocukların gözaltı kamplarından sağ çıkamayabileceği belirtilmişti. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Trump’a çattı: “ABD Başkanı’nın yaptığı açıklamalarla Avrupa’ya ne olması, ne olmaması konusunda baskıda bulunması kabul edilemez.” Almanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa’nın kaderinin kendi ellerinde olduğunu” söyledi. Reuters: Türkiye tecrübesi ABD için bize yeter Reuters Genel Yayın Yönetmeni Steve Adler, Trump’ın gazetecilere yönelik tehdit ve hakaretleri altında nasıl haber yapılacağına dair çalışanlarına mesaj gönderdi. Haber ajansının web sitesinde de yayımlanan mesajda Adler, Trump yönetiminin icraatlarını haberleştirirken, Türkiye, İran, Filipinler, Irak, Yemen, Çin, Rusya gibi daha zorlu ülkelerde edindikleri beceri ve tecrübelerden feyz alacaklarını dile getirdi. Türkiye dahil bu ülkeleri, “medyanın sürekli saldırı altında olduğu, gazetecilerin sık sık sansür, soruşturma, dava, vize reddi ve hatta fiziki tehditlerle karşı karşıya kaldıkları yerler” olarak tanımladı. 1 Şubat tarihli ve “Trump’ı Reuters Usulü Haberleştirmek” başlıklı mesaj şöyle: ‘Tehditle başa çıkmak’ “Trump’ın başkanlığının ilk 12 günü (evet, sadece bu kadar oldu!) haberciler için özellikle zorlayıcıydı. Ne de olsa, ABD Başkanı’nın gazetecilere ‘dünyadaki en haysiyetsiz insanlar’ demesine her gün rastlamıyoruz. Ya da baş stratejistinin basını ‘muhalefet partisi’ diye tanımlamasına… Yeni yönetimin nasıl haberleştirileceğine dair sorularla havanın dumanlı olması sürpriz değil. Trump yönetiminin saldırılarının zamanla ne kadar keskinleşeceğini, haberlerimize yönelik yasal sınırlamaların ne derece genişleyeceğini henüz bilmiyoruz. Kendinizi tehdit altında hissetmeyin ama… Sayısız ülkede fikrimizi kendimize saklıyor ve kişisel niyetimizden bağımsız olarak haber geçiyoruz. ABD’de de bunu yapmamız gerekiyor. ABD’nin yeni elçisi AB’de istenmiyor Trump’ın AB Büyükelçisi adayına Brüksel’den daha önce benzeri görülmemiş veto çağrısı geldi. Avrupa Parlamentosu’ndaki büyük grupların liderleri, AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu başkanlarına mektup göndererek, ABD’nin yeni AB Büyükelçisi olması beklenen Ted Malloch’ın atamasının kesinleşmesi halin de “düşmanca tutumu” nedeniyle akreditasyon verilmemesini talep etti. Malloch’un “Sovyetler gibi AB’nin de yıkıl masını sağlamaktan” söz ettiğini, Avro’nun ortadan kalkacağına dair bahse girdiği” açıklamalarını “şoke edici” diye niteleyen AP’nin hem sağ hem de sol grupları, “İstenmeyen kişi ilan edin” talebinde bulundu. Işığa kavuşmak... “Makula deliği!” “Makula deliği mi? O da ne?” “Retina da bir bölge…. Şaka değil. Bu çok ciddi bir sorun. Sizin programınızı bilmiyorum ama ben kendi programımı biliyorum!” dedi doktor ve hiç bana danışmadan derhal ameliyatı organize etmek için önündeki telefona davrandı. Oysa ki ben sadece gözlük numaramı değiştirmek için rutin bir göz kontrolüne gittiğimi düşünüyordum. Son dönemde bilgisayarda yazarken görüşümde tam tarif edemediğim, netleyemediğim bir fark hissetmiştim. En sonunda bir gün, Merkel’in TV ekranında tek yanağının Dali’nin adeta “Eriyen Saatleri” misali hafifçe yana yamulmuş, içe göçmüş şeklini izlediğimde, astigmatımın çıktığını düşündüm. Soluğu gitgide “Yıldız Savaşları”nı andıran süper lazer aletlerle yapılan ayrıntılı bir göz muayenesinde aldım. Jet hızıyla kendimi iki günde bayağı genel anestezi ile yapılan bir ameliyatta bulacağım aklıma gelmemişti. Bu şok…şok…şok… durumlarda insan hissizleşiyor. Korku ve endişeden ziyade olanları film şeridi gibi yaşadığımı söyleyebilirim. Tam Noel ertesi ve yılbaşı arifesi, doktorum Roma’da sadece Vatikan’la çalışan bir klinik ayarlayabilmişti... Tek gece kaldığım klinik, Türk dizilerinde sürekli gördüğümüz Versace dekorlu süper lüks hastanelere hiç benzemiyordu. Bana ayrılan oda, daha çok 1950’li yılların dönem filmlerini andırıyordu. Demir iki karyola karşısında üzerinde pembe patiska örtülü tahta bir masa duruyor ve etrafımda baştan aşağı beyazlar giymiş hemşire rahibeler dönüyordu… Tolstoy’la iyileşmek Müdahalenin en meşakkatli yanı gerçekte aslında ameliyat sonrası oluyor. Ameliyat yerinin onarılması ve iyileşmesi için göze bol gaz veriliyor. O gazların yoğun biçimde sonra ameliyat yerine teksif olması için bir hafta on gün boyunca sadece yüz üstü Sfenks gibi yatmanız gerekiyor. Bu sürede bol bol düşünmekten ve de kendinizle baş başa kalmaktan başka hiçbir şey yapamıyorsunuz… Kâbusun bu en tatsız faslını ben “sesli kitap” dinleyerek aştım. “Audiobooks”tan beni günlerce oyalayacak bir kitabı, Tolstoy’un “Savaş ve Barış”ını indirdim. Ve onunla neredeyse ameliyatlı gözümü dahi unuttum. “Savaş ve Barış” beni 19. yüzyıl Rusya’sının aristokrat davetlerinde kadınların tuvaletlerinin hareket ettiklerinde çıkarttıkları hışırtıları dahi duyabildiğim… zamansız bir dünyaya ışınladı. Başka türlü artık okumaya vakit ayıramayacağım 1300 sayfalık bir yazı şaheserinin ve edebiyat mimarisinin içinde buldum kendimi. Bütünüyle gerçeklerden yalıtılmış bu tamamiyle sanal düş dünyasında ne var ki ancak Reina saldırısına dek barınabildim… Eşimin Reina katliamının ardından kulağıma sürekli dayadığı radyodan gelen haber bombardımanı, bir Sfenks gibi burun üstü yattığım yatağımda dahi gelip beni buldu. Gazeteleri okumak ve yazıya dönmek ise çok daha uzun zaman aldı. Çivisi çıkan bu dünyanın hallerini, yeniden gün be gün okuyarak izleyebilmek ve günceli takip edebilecek noktaya gelmek bir aylık bir sürece yayıldı… Makulada sağ gözümdeki delik başarıyla kapandı. Ancak delik hangi sürede oluşuyorsa, ameliyat ertesinde gözün eski görüş kapasitesine kavuşması da yaklaşık o kadar zaman alıyormuş... Bu nedenle bilgisayar başına dönecek kıvama yeni geldim. Bu uzun süre boyunca arayan, soran ve ilgilerini esirgemeyen tüm okurlara, can dostlara gösterdikleri yakınlık ve yolladıkları güzel mesajlar için çok teşekkür ediyorum. İnsanın kaybettiği zaman kıymetini kavradığı ışığın eksik olmadığı bir dünyada, toplumca bir gün hep beraber ışığa kavuşacağımız günlerin umuduyla herkese yeniden merhaba... İsrail’e yumuşak tonda ilk Yahudi yerleşimi ikazı Daha göreve gelmeden İsrail’e koşulsuz destek sunan, hatta büyükelçiliği Tel Aviv’den Kudüs’e taşımayı vaat eden ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in yeni yerleşim planını sürpriz şekilde eleştirdi. Beyaz Saray sözcüsü Sean Spicer, İsrail’in Filistin topraklarında yeni yerleşim alanları oluşturma ya da mevcut yerleşimleri genişletme girişimlerinin Ortadoğu’da barışın sağlanmasına “yardımcı olmayabileceğini” söyledi. Spicer, “Yerleşimlerin barışın önünde bir engel olduğuna inanmamakla birlikte, yeni inşaat ya da genişleme bu amaca ulaşmaya yardımcı olmayabilir” dedi. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear