24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Mugabe 93 yaşında yine aday Yarın 93. doğum gününü kutlamaya hazırlanan Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe, “kabul edilebilir” bir halefi olmadığını söyleyerek iktidarı bırakmayacağını duyurdu. “Görevi bırakma çağrısı kendi partimden gelmeli. Ama ne görüyorsunuz? Tam tersi. Se yük kısmının kabul edeceği bir halefi bulunmadığını ileri sürdü. Artık yapamayacağını hissetse bunu söyleyeceğini ama böyle bir hissiyatı olmadığını belirtti. Zimbabve’yi bağımsızlığını ilan ettiği 1980’den beri demir yumrukla yöneten Mugabe’nin eşi Grace, seçmenlerden “kocasının gelecek yılki seçimlerden önce çime girmemi istiyorlar” diyen Mugabe, halkın bü ölmesi halinde naaşına oy vermelerini” istemişti. Robert Mugabe Pazartesi 20 Şubat 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Geçen gece İsveç’te... 7 Trump’ın haber yapılmayan terör saldırıları iddiasıyla ‘geçen gece İsveç’teki olay’dan söz etmesi alay konusu oldu. İsveç, ABD Dışişleri’nden açıklama istedi ABD Başkanı Donald Trump, krizlerin gölgesinde Florida’daki taraftarlarıyla buluştu. Önceki günkü mitingde medyayla savaşını yeni bir aşamaya taşıyan Trump’ın “yalan medyanın” bildirmediği terör saldırılarından söz ederken İsveç’i anması tartışma başlattı. Trump, Müslüman nüfuslu 7 ülkenin vatandaşlarına getirdiği ama yargının askıya aldığı ABD’ye giriş yasağını şöyle savundu: “Almanya’da olanları (Berlin’deki kamyonlu saldırı) görüyorsunuz, geçen gece İsveç’te olanları görüyorsunuz. İsveç, buna kim inanırdı? Çok sayıda (göçmen) aldılar. Şimdi asla mümkün olabileceğini düşünemeyecekleri sorunlarla uğraşıyorlar.” Ve Twitter’da İsveç’te ne olmuş olabileceğine dair espri dalgası sökün etti. Bildt bile yorum yaptı #GeçenGeceİsveç’te, #İsveçOlayı etiketleri en çok konuşulan konu oldu. “Geçen gece çok soğuktu”, “Büyük bir misket köftesi soygunu mu oldu”, “Çıtır ekmekten yüzlerce kişi dişlerini mi kırdı” yorumları yapıldı. Eski İsveç Başbakanı Carl Bildt “İsveç? Terör saldırısı? Acaba ne çekiyordu? Çok Bir taraftarını kucaklayan Trump’ın İsveç iddiası sosyal medyayı yıktı. “Bir zanlı yakalandı. Kutup ayısı sorunumuz çok büyük” gibi tweet’ler atıldı. fazla soru var” diye tweet’ledi. Avrupa Parlamentosu’ndan Gunnar Hokmark “#GeçenGeceİsveç’te oğlum sosisli sandviçini kamp ateşine düşürdü. Çok üzücü!” mesajını retweet edip “Trump bunu nereden duydu” diye sordu. ‘Tek derdimiz Eurovision’ Ikea’nın mobilya konstrüksiyonuyla ilgili anlaşılmaz talimatları “#İsveçVakası için Gizli Planlar” diye paylaşıldı. Ülkenin resmi Twitter hesabının (@sweden) bu haftaki sorumlusu olan Emma isimli vatandaş, Trump’ın sözleriyle ilgili soru yağmurunu, “Hayır, bu hafta İsveç’te hiçbir terörist saldırı düzenlenmedi. En önemli meselemiz, Eurovision şarkı yarışmasına kimi göndereceğimiz” diye yanıtladı. İsveç’in Washington Büyükelçiliği de ABD Dışişleri’nden Trump’ın sözleriyle ilgili açıklama talep ettiğini duyurdu. Trump ise “hem sorunun hem yozlaşmış sistemin bir parçası” dediği medyaya karşı “Kazanacağız! Kazanacağız! Kazanacağız” sloganı attı. ‘Diktatörün ilk icraatı özgür basını ezmek’ Medyayı “Amerikan halkının düşmanı” ilan eden Trump’a en sert tepki, kendi partisinden geldi. Cumhuriyetçi senatör John McCain, özgür basına yönelik baskıların “diktatörlerin işe başlama yöntemi” olduğunu söyledi. NBC’nin ‘Meet The Press’ programına katılan McCain, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan uluslararası düzenin kısmen özgür basına dayandığını belirtti. “Basından nefret ediyorum. Özellikle sizden. Ama gerçek şu ki size ihtiyacımız var. Özgür basına ihtiyacımız var. Çok ciddi olarak söylüyorum: Demokrasiyi korumak istiyorsanız, özgür ve çoğu zaman muhalif basınınız olmalı. Aksi halde korkarım ki bireysel özgürlüklerimizin çoğunu zamanla kaybederiz. Diktatörler işe özgür basını ezerek başlar” diye konuştu. Trump’ın diktatör olmaya çalıştığını söylemediğini, sadece tarihten ders alınması gerektiğini belirtti. McCain ‘Gerçek Trump ayağa kalksın’ ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Münih Güvenlik Konferansı’nda, Savunma Bakanı James Mattis’in NATO toplantısında, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Bonn’daki G20 zirvesinde verdiği güven tazeleyici mesajlar adresine ulaşmadı. Fransa Dışişleri Bakanı JeanMarc Ayrault Pence’e “AB’den bir kere bile bahsetmemesine çok şaşırdım” diyerek tepki gösterdi. Eski NATO Genel Sekreter Yardımcısı Amerikalı general Alexander Vershbow “Salondakilerin çoğu, bunun gerçek politikaları olup olmadığını sorguluyor” dedi. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Elmar Brok, “Pence, Mattis ve Tillerson buraya gelip Transatlantik ilişkilerin ve NATO’nun öneminden bahsedebilir. Ancak yarın sabah Trump’tan Twitter’da ne geleceğini bilmiyoruz” diye konuştu. Pence’in 20 dakikalık konuşmasında Trump’ı 19 kez anmasını, tarihçi Robert Kagan’ “İktidardaki adama robotik bir selam” diye yorumladı. BM Suriye Temsilcisi Staffan de Mistura da ABD’nin Suriye politikasına sert eleştiriler getirdi. “ABD siyasi çözüm için nerede? Bunu size söyleye mem, çünkü hiçbir fikrim yok” dedi. Bunun ateşkesi tehlikeye attığını savundu. De Mistura Assange için kader seçimi Lasso Moreno Ekvador halkı, Latin Amerika solunun tarihini ve WikiLeaks kurucusu Julian Assange’ın kaderini belirlemesi olası başkanlık ve meclis seçimleri için dün sandığa gitti. Sosyalist Devlet Başkanı Rafael Correa’nın eski yardımcısı Lenin Moreno’nun (63) anketlerde önde görünmesine karşın muhafazakâr sosyal, neoliberal ekonomi politikaları savunan bankacı Guillermo Lasso’nun (61) da iyi sonuç alması bekleniyordu. İki adayın ayrıştığı bir diğer konu, 5 yıldır Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde yaşayan Assange’ın durumu. Moreno sığınmanın sürmesini, Lasso bitmesini savunuyor. Musul’un batısına operasyon başladı Irak ordusu ve müttefikleri geçen ay doğusunu kurtardığı Musul’un batısını da IŞİD’den temizlemek üzere operasyon başlattı. Dün şafak vakti yüzlerce zırhlı araç ve hava desteğiyle harekete geçen birlikler çok sayıda köyü ele geçirdi. Ancak batıda mahsur kalan 650 bin sivilin akıbeti en büyük endişe kaynağı. ‘Save the Children’ örgütü, mahsur kalanların 350 bininin çocuk olduğunu açıkladı. Ankara ABD askeri istedi ABD’den Suriye’ye daha fazla özel kuvvet isteyen Çavuşoğlu’na göre Rakka halkı IŞİD’i YPG’ye yeğler Münih Güvenlik Konferansı dün sona ererken “Eski Krizler Yeni Ortadoğu” başlıklı oturumda konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’den Suriye’ye daha fazla asker göndermesini istedi. Oturumun sunumunu yapan BBC muhabiri Lyse Doucet’nin Türkiye‘nin komşularla sıfır sorun politikasından Irak ve Suriye’de asker bulunduran bir ülke noktasına geldiğini hatırlatması üzerine Çavuşoğlu, Türk askerlerinin IŞİD’le savaştıklarını, Suriye’de Rusya ve İran’ın katkısıyla çok şey başarıldığını, Astana süreci önem taşısa da siyasi çözüm için asıl zemini oluşturan Cenevre görüşmelerinin yeniden başlaması gerektiğini anlattı. ‘IŞİD’i tercih ederler’ Fırat Kalkanı’nı “IŞİD’le mücadelede önemli örnek” diye savunup El Bab’dan sonra Rakka’yı hedef gösteren Çavuşoğlu şöyle konuştu: “Türk askerleri, ABD’li müttefiklerimiz, üslerimizi açtığımız koalisyon ortaklarımızla birlikte geri alabiliriz. Bazı müttefiklerimiz özel kuvvetler gönderebilir, böylelikle yerel halka topraklarını geri kazanmalarına destek oluruz. Rakka’daki Sünni Arap halkını, IŞİD ile Şia grupları ya da IŞİD ile YPG arasında tercihe zorlamamalıyız. Çünkü büyük olasılıkla IŞİD’i tercih edeceklerdir.” ‘Tahammül yok’ “ABD’nin daha fazla özel kuvvet göndermesi gerektiğini mi söylüyorsunuz” sorusu üzerine ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın geçen haftaki Ankara temaslarını hatırlatan ba kan, “Evet, ABD’ye yerel ılımlı güçlere destek olunması amacıyla sahaya özel kuvvetlere bağlı askerler göndermeleri önerisinde bulunduk” dedi. PKK’nin hem Irak hem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi hem de Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “IŞİD’le savaş PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD’yi meşrulaştırıcı faktör olmamalı. YPG, IŞİD’le Suriye’nin birliği için mi savaşıyor? Hayır. Daha fazla toprak kazanmak ve kendi bağımsız devlet ya da kantonlarını yaratma hedefi için bunu yapıyor. Suriye’nin kuzeyinde terörist bir devlet ya da kantona tahammül göstermeyeceğiz.” ‘65 ülke yenemiyor mu?’ ABD’nin verdiği silahların PKK’ye geçtiğini ve Türkiye’ye karşı saldırılarda kullanıldığını savunan Çavuşoğlu “IŞİD’e karşı koalisyonda 65 ülkeyiz, neden bir terör örgütüne yaslanıyoruz? 65 ülke IŞİD’i bozguna uğratacak kadar güçlü değil ve bu nedenle bir diğer terör örgütünden mi medet umuyoruz” dedi. İran’a bildik suçlama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türkiye’nin her türlü dini ve mezhebe dayalı ayrışma ya karşı olduğunu savunan bakan, “İran’ın mezhep politikaları bölgedeki birçok ülkede is tikrarı baltalıyor, İran Irak ve Suriye’yi Şii yapmak istiyor. Bu çok tehlikeli. İstikrar ve güvenlik için İran’ı bu politikalarına son vermesi yönünde teşvik etmemiz gerekiyor” iddiasında bulundu. ‘Başika, Irak’ın eğitim kampı’ Münih Güvenlik Konferansı’na katılan Başbakan Binali Yıldırım, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani ile görüştü. 40 dakika süren görüşmede terörle mücadele konusundaki kararlılığın vurgulandığı, terör gruplarının bölgede yol açtığı tahribat ve rahatsızlık üzerinde durulduğu, temasları sıklaştırmanın kararlaştırıldığı açıklandı. Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Barzani’nin, Bağdat’ın çekilmelerini talep ettiği, bu yüzden Ankara ile kriz yaşadığı, Türk güçlerinin konuşlandığı Başika Kampı’yla ilgili sözleri dikkat çekti. “Bu konu aslında Sayın Başbakan Yıldırım’ın Bağdat ve Erbil ziyaretleri sırasında çözümlendi” diyen Barzani, kampın Irak güçlerinin IŞİD’e karşı eğitimi için düşünüldüğünü söyledi. IKBY Başkanı, Suriyeli peşmergelerin Suriye’deki faaliyetleriyle ilgili soru üzerine de PYD dışındaki Suriyeli Kürtlerin zaten kendi bölgelerinde olmaya hakları olduğunu kaydetti. “Bu konuyu bugün ele almadık. Söz konusu olan zaten Suriyeli Kürtlerin peşmerge güçleri. Yani zaten onların orada olmaya hakkı var ve oraya geri dönmelerine destek vereceğiz” dedi. Fotoğraf paylaşmadı Barzani’nin görüştüğü tüm lider ve heyetlerle fotoğraflarını Twitter hesabından paylaşırken Yıldırım ve heyetiyle görüşmesinden fotoğraf paylaşmaması dikkat çekti. Moskova ile ‘detente’ye veda Trump yönetimi ile; ‘liberal demokratik değerleri’ yayma iddiasıyla uluslara yıkım getiren açıkörtülü savaşlar ve rejim değişikliği gündeminin bitebileceği hayali kuranların kâbusa uyanması için her koşul artık mevcut. Trump’ın dış politikasında, Britanya, Japonya ve İsrail liderlerini içeren ilk kabulleri, eleştirdiği Körfez’in Vahhabi/ Selefi monarşilerine göz kırpması, ABD müesses nizamının ittifak sisteminde çekileceği yeri gösteren zikzaklar, açık işaretler. Bu bağlamda ABDRusya ilişkilerine yakından bakmalı. Zira ‘detente’ beklentisi gömülmekte. HHH ABD’de dış politika tartışmasının odağına Amerikan hegemonyası zayıflarken, RusyaÇin ittifakıyla aynı anda baş edilemeyeceği oturmuştu. Duayenlerden Henry Kissinger, ‘Batı medeniyetine ait’ Rusya’yla ittifakı salık verirken, Zbigniew Brzezinski ‘dünyanın ekonomik dinamosu’ Çin’den yana ağırlığını koydu. Ulusal Güvenlik Konseyi’nde yer açtığı ‘Çay Partici’ ideologu Steve Bannon’un 510 sene içinde Çin ile savaş öngördüğü bilinirken; Trump, Pekin’le kılıçları bileyip Moskova’ya yüzünü dönmüş göründü. Ancak ‘izolasyonist’ işadamı, ilk adımda ABD’deki ‘Rusofobik’ yapıya karşı savunma konumuna düştü. ABD istihbaratı ve medyasının Rusya’nın siber korsanlıkla Amerikan seçimlerine müdahale ettiği iddialarıyla baş edemediği gibi ekibinde Rusya ile ‘detente’ açısından kritik ilk fireyi verdi. Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, göreve başlamadan Rusya Büyükelçisi ile telefon konuşmasında ‘Ukrayna kaynaklı yaptırımları konuştuğu’ iddiası yüzünden istifa etti. Yaptırım meselesinin Rusya’ya yetmeyeceği aşikârken, Trump, hedefi açısından tek kozu Ukrayna’yı yitirmek üzere. HHH 20132014’te AB ve ABD katakulliyle Kiev’de yeni oligark Paraşenko ve Stepan Bandera mirasçısı neofaşist Sağ Sektörü iktidara getiren rejim değişikliğini sağlamıştı. Yakın çevresine dair bildik ‘koruma refleksini’ işleten Rusya, 1954’te Ukrayna Sovyeti’ne verilmiş Kırım’ı (nüfusun yüzde 60’ı Rus), ‘kendi kaderini tayin ilkesi’ uyarınca bir referandumla federal sistemine bağladı. 42 milyonluk Ukrayna’nın en az yüzde 30’unu Ruslar oluştururken, oranın daha yüksek olduğu doğudaki Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’ne kol kanat gerildi. Dondurulmuş çatışma bölgesinde 2015’te Minsk2 Anlaşması yapıldı. Buna göre özerklik statüsünün anayasa reformuyla pekiştirilmesi gerekiyordu. Hâlâ da öyle. Gel gör ki, Paraşenko kendisine kâfi desteği vermeyeceğini ilk telefon görüşmesinde anladığı Trump’ı, ‘Rusça’yı ikinci resmi dil olmaktan çıkartarak ve AGİT gözlemcilerinin ‘Minsk’in ihlali’ diye rapor ettirecek şekilde Ukrayna ordusu ve Sağ Sektör’ü ağır silahlarla Donbass’a yollayarak karşıladı. Trump, Kırım nüfusunun taleplerinin dikkate alınması gerektiğini belirtmişken, şimdi Rusya’dan ‘Kırım’ı Ukrayna’ya iade etmesini beklediğini’ söylemek zorunda kalıyor. ‘Demode’ ilan ettiği NATO’nun Obama’dan miras Rusya’yı ‘çevreleme’ siyaseti uyarınca, Doğu Avrupa’ya Soğuk Savaş’tan beri en büyük konuşlanmasını izlemekle yetiniyor. Ve Kiev yönetimine silah gönderme çağrılarıyla karşı karşıya. Seleflerden Joe Biden son ziyaretini boşuna Kiev’e yapmadı. HHH Gelişmeleri Trump’ın Washington’daki müesses nizamla mücadelesi olarak okuyan Moskova da kırmızı çizgisini çekiyor. Donbass ahalisinin pasaport vs. her türlü belgesini Rusya’da geçerli kılma kararını ilk ‘ikaza’ sayın. Resmi tanımaya uzanan yol açık. Emsali ortada. 2004’te ilk Turuncu Devrim’de ‘golü yedikten’ sonra Moskova, 2008’de Bush yönetimi destekli Gürcistan’ın Güney Osetya ve Abhazya saldırısını yanıtsız bırakmamıştı. Tiflis’in dibine giden Rus ordusu Gürcistan’ı işgal etmemişti ama Saakaşvili’ye kravatını kemirtmekle kalmayıp iki bölgeyi de resmen tanımıştı. HHH Moskova yine de Trump’a karşı fazla ‘iyimser’. Niye? Büyük olasılık kritik Fransa ve Almanya seçimlerini bekliyorlar. Yani Trump’ın dalgasının ‘Yaşlı Kıta’ya vurup vurmayacağını... O vakte dek ne Çin, ne İran ile ittifakta kırılma görüntüsü verirler. Ne de Suriye’de. Rusya’yla ilgili hesap kitap yapanların dikkatine. İsrailArap liderleri gizlice görüşmüş Trump yönetiminin Sünni Arap ülkelerin askeri ittifak kurması ve buna İsrail’in de dahil olması çabaları medyaya yansırken İsrail Başbakanı Benyamin Netunyahu’nun geçen yıl bazı Arap liderlerle gizlice görüştüğü ortaya çıktı. İsrail’in Haaretz gazetesi, Obama yönetiminden yetkililere dayanarak, Netanyahu’nun 21 Şubat 2016’da dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin arabuluculuğunda Ürdün’ün Akba kentinde Mısır lideri Abdülfettah Sisi ve Ürdün Kralı Abdullah’la görüştüğünü yazdı. Başka Arap ülkelerinin de katılması amaçlanan sürecin başarısız olduğu için ilerlemediği belirtildi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear