28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA 11 Eylül’ün esin kaynağı öldü ABD’de 24 yıldır hapiste bulunan Mısırlı Ömer Abdül Rahman 78 yaşında öldü. Afganistan’da mücahitleri desteklediği için 1991’de yeşil kart verilen “kör şeyh” 1993’te New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin garajında bomba patlatıp 6 kişinin ölümüne, 1000 kişinin yaralanmasına yol açmak ve bir dizi saldırı planlamaktan mahkum edilmişti. Pazar 19 Şubat 2017 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM:MÜGE KAYGUSUZ ‘Ömrü yetmezse ölüsü aday’ ‘Kamera şakasıyla suikast’ Kuzey Kore liderinin üvey kardeşi Kim Jongnam’ın Malezya’da öldürülmesiyle ilgili gözaltına alınan iki kadından biri, kamera şakası yaptıklarını sandığını söyledi. Endonezyalı Siti Aisyah, para karşılığı erkekleri gözlerini kapatmaya ikna edip su sıktıklarını anlattı. Bu şekilde Kim’e zehir sıkıldığı iddia ediliyor. 7 nilgun@cumhuriyet.com.tr Zimbabve’nin tam 37 yıldır iktidarda bulunan 92 yaşındaki Devlet Başka yan first lady, eşinin seçimlerden önce ölümü durumunda seçmenlerin sandıkta alanlarda boy gösteriyor. İktidarı boyunca yolsuzluk, siyasi muhalefeti bastırmak, in nı Robert Mugabe’nin eşi Grace Muga “Mugabe’ye olan sevgilerini göstermek san haklarını ihlal etmekle eleştirilen Mu be, gelecek yılki seçimde yeniden aday için” onun adına oy kullanmalarını istedi. gabe, daha önce planlarını 100 yaşına kadar olan eşinin ölümü durumunda “naaşının” aday olmasını teklif etti. Mugabe’nin li Hedef 100 yaşına dek yaşamak ve sonuna kadar başkan kalmak olarak açıklamıştı. 1980’de ülkenin bağım deri olduğu Zimbabve Afrika Ulusal Bir Doğudaki Buhera bölgesindeki seçim mi sızlık ilanından beri iktidarda olan Mugabe, liği Partisi’nden bazı isimleri kocası tinginde konuşan Grace Mugabe, haftaya muhalefete göre özellikle ekonomik geliş na karşı darbe planları yapmakla suçla 93 yaşına girecek Devlet Başkanı’nın yerine menin önündeki en büyük engel. Mugabe yerine kampanya yapan eşi Grace, Münih’te kartlarkocasıölürsenaaşınaoyverilmesiniistedi. Pence ile Yıldırım ilk kez görüştü Başbakan Binali Yıldırım dün Münih Konferansı’nda ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’le bir araya geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma Bakanı Fikri Işık ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da yer aldığı 50 dakikalık görüşmeyle ilgili Beyaz Saray yazılı açıklama yaptı. Buna göre Pence, ABD’nin Türkiye’ye stratejik partner ve NATO müttefiki olarak taahhütlerini teyit etti. İki lider bir dizi bölgesel meseleyi ele aldı, terörün her şekliyle mücadelede ortak kararlılıklarını tasdik etti. Pence, IŞİD’le savaşa Türkiye’nin önemli katkısından ötürü teşekkür etti ve terörle savaşta Türkiye’nin can kayıpları için taziyelerini iletti. “Her iki liderin İran’ın bölge istikrarına zarar vermesine izin vermemede hemfikir olduğunu” aktaran açıklamada “IŞİD’i yenmek için ortak çabaları tırmandırmanın yollarının ele alındığı” vurgulandı. Türk kaynaklar da Yıldırım’ın Fethullah Gülen’in iadesi konusunda beklentilerinin ABD yönetimince karşılanması halinde ilişkilerde yeni bir sayfa açılacağını söylediğini aktardı. Ankara’nın Rakka planına destek Münih Konferansı’na Türkiye kalabalık heyetle katıldı. “Türkiye’nin bölgesindeki rolü” başlıklı oturumda Savunma Bakanı Fikri Işık, Obama yönetiminden yakınıp Rusya ile işbirliğine mecbur kaldıklarını anlatırken IŞİD’le savaşta PYD’nin rolüne karşı çıktı. “Biz Rakka formülümüzü sunduk, IŞİD’i sürme operasyonunu, Suriyelilerle, Rakkalılarla yapalım, bu konuda Türkiye’nin tecrübesi var” dedi. ‘PKK’nin kuzeni PYD’ Eski CIA Başkanı David Petraeus, Trump yönetiminde Ankara ile ilişkilerin düzelme işareti verdiğini söyledi. Suriye’deki Kürtlerin IŞİD’le savaşta “çok iyi savaşçılar” olduğunu belirtirken PYD’den ABD’nin “terör örgütü” kabul ettiği PKK’nin “kuzeni” diye söz etti. “Suriye için Türkiye’nin sunduğu çok somut önerilerin çok ciddiye alındığını düşünüyorum” diyen Petraeus, “Rakka’nın bir Kürt kenti olmadığı ve Kürtlerce kurtarılamayacağı anlayışı var. Tutamayacağın toprağı kurtarmamalısın” yorumunu yaptı. yeniden karılıyor Pence ‘ABD en büyük müttefikiniz’ derken Rusya’yı sorgulamayı vaat etti. Lavrov ‘Batı sonrası dünya düzenine geçiyoruz’ görüşündeydi Transatlantik ittifakının köşetaşlarından Münih Uluslararası Güven dan” söz edip AB’nin sınır komşusu Rusya ile çeyrek asırdır istikrarlı ilişki kuramamasına ya lik Konferansı’nda yeni ABD yö zıklandığını, sadece Batılı part netimi müttefikler için görücü nerlerle değil, Rusya ile de bir ye çıktı. Almanya Başbakanı An likte çalışmak istediklerini, ama gela Merkel’le görüşen ABD Baş bunun için Rusya’nın Ukray kan Yardımcısı Mike Pence, Baş na gibi devletlerin egemenliği kan Donald Trump’ın NATO ve AB ne saygı göstermesi gerektiği karşıtı açıklamalarına rağmen, ni anlattı. “Farklı görüşlerde ol “NATO’ya sıkı sıkıya bağlı oldukla mamıza karşın Rusya ile iyi iliş rını, müttefiklere taahhütleri sar kilerin yolunu bulma çabasın sılmaz biçimde yerine getirecek dan vazgeçmeyeceğim. Rusya ile lerini” dile getirdi. “ABD sizin en İslamcı teröre karşı ortak mü büyük müttefikinizdir ve hep öyle cadele yürütmek, normal ilişki kalacaktır. Trump’ın Transatlantik lere sahip olmak ve Lizbon’dan birliğimize gerçek bağlılığından Vladivostok’a serbest ticaret böl emin olun” diyen Pence, Trump’ın gesi üzerinde çalışmaktan daha Rusya tercihiyle ilgili endişelere Pence, Münih Konferansı’nda Merkel’le görüştü. iyi bir şey olamaz” diyen şansöl “ABD, Trump’ın bulabileceğimize ye, RusyaNATO anlaşmasına bağ inandığı ortak zemini araştırırken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lav lı kalmanın önemini vurguladı. İs bile Rusya’dan hesap sormaya devam rov ise “Umuyorum, dünya, demok lami otoritelere de İslamla terörizmi edecek” yanıtını verdi. ratik bir dünya düzenini tercih ede ayrıştırma çağrısı yaptı. ‘ABD ile pragmatik ilişki’ cek. Bu, Batı sonrası dünya düzeni olacak. Her ülkeyi kendi egemen ‘Terörle mücadele etsin’ Ancak ABD Savunma Bakanı James Mattis’in ardından Pence de Avrupalıların NATO’da yükü paylaşma sözünü tutmadığını, bunun ittifakın altını oyduğunu söyledi. “Daha fazlasını yapmanın zamanı geldi” dedi. liği tanımlayacak” diye konuştu. Batı hâkimiyetindeki dünya düzeninin sona erdiğini, NATO’nun Soğuk Savaş artığı olduğunu savunan Lavrov, Rusya’nın ABD ile karşılıklı saygı ve ortak sorumluluğa dayalı pragmatik bir ilişki istediğini belirtti. Merkel’in Rusya hayali Merkel de “ortak çok taraflı yapılar Trump’ın sözlerine atıfla “NATO demode mi yoksa çok mu önemli” başlıklı oturumda NATO’nun hukukun üstünlüğü, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi belirli değerler bütününü paylaştığına vurgu yapıldı. Savunma Bakanı Fikri Işık “NATO’ya ihtiyaç azalmıyor, artıyor” derken terörle mücadelenin ittifakın ana görevlerinden biri haline gelmesini savundu. ABD’nin büyük kentlerinde Trump protestoları dinmiyor. Meksika’da da Trump’ın sınıra duvar çekme kararı ve göçmen yasağına karşı çoğunluğu öğrenci binlerce kişi insan zinciri oluşturdu. ‘Çok ileri gittiniz’ Georgetown Üniversitesi profesörü Charles Kupchan da “İlişkilerde dibe vurduk ve şimdi yeniden iyileşme sürecine girdik” derken Trump’a “Türkiye’nin rahat edebileceği bir gücün oluşturulması için elinden geleni yapmasını” tavsiye etti. Diğer yandan “Hepimiz Kürt sorunuyla ilgili kafa yormalıyız” diyerek Türkiye ile iç siyasi meselelerin konuşulması gerektiğini savunan profesör, darbe girişimi sonrası OHAL önlemleriyle ilgili Işık’a dönerek “Ama çok ileri gittiniz” dedi. ‘Halk düşmanı medya’ Trump bu kez de ‘Yalan haber medyası benim değil, Amerikan halkının düşmanı’ diye tweet’ledi Samsung’a kelepçe takıldı Güney Kore Devlet Başkanı’nın tarikat bağlantılı yolsuzluk skandalında rüşvet vermekten tutuklanan Samsung’un veliahtı Lee Jaeyong dün savcılıkta sorgulandı. Polis, Lee’yi kelepçeleyip kollarını da iple bağladı. ABD Başkanı Donald Trump, medyayla kavgasını her gün tırmandırıyor. Twitter hesabından “düşman listesini” yayımlayan Trump, “Yalan haber medyası benim değil, Amerikan halkının düşmanıdır” dedi. Düşman listesinin gediklileri New York Times gazetesi, CNN ve NBC kanallarının yanına ABC ve CBS kanallarını da ekleyen Trump’ın “yasadışı” göçmenleri yakalamak için 11 eyalette 100 bin Ulusal Muhafızı görevlendirmeyi planladığı iddiası ortalığı daha da karıştırdı. Ulusal Muhafızlar krizi Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, iddiayı “Bu doğru değil. Bunu söylemek sorumsuzluktur” diye yalanladı. İç Güvenlik Bakanlığı’ndan bir yetkili de Huffington Post portalına sızan 11 sayfalık belgenin bir taslak olduğunu, Ulusal Muhafızları seferber etmenin hiçbir zaman ciddi olarak düşünülmediğini ileri sürdü. Bir tartışmalı onay daha Trump’ın Çevre Koruma Kurumu (EPA) başkanlığına aday gösterdiği Oklahoma Eyaleti Başsavcısı Scott Pruitt, ABD Senatosu’nda Demokratların ve çevreci grupların muhalefetine rağmen onay aldı. Aslında EPA’yı ortadan kaldırmayı hedefleyen Pruitt, geçmişte davalar açtığı kurumun başkanlığına 52’ye karşı 46 oyla seçildi. Küresel ısınmaya inanmayan Pruitt’in enerji şirketleriyle yakın ilişkilerini, fosil yakıtlara desteğini, EPA’ya açtığı davaları eleştiren ve kürsüyü saatlerce işgal eden Demokratların engelleme çabaları sonuç vermedi. AB ve Avro’dan çıkmak isteyen Wilders, kendi resmiyle para bastırdı. Wilders, ırkçı küfürle başladı Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders, 15 Mart genel seçimi için kampanyaya başladı. Seçimin favorisi Wilders, İslamı ve göçmenleri yasaklamayı vaat ederken “Hollanda’daki Faslı pislikler” ifadesini kullandı. Yasalar kralları da bağladığında “Reis” son olarak “Avrupa ülkeleri monarşi ile demokrasiyi birlikte yaşatma yoluna giderken, biz hanedanı ülke dışına çıkartıp cumhuriyeti ilan ettik” buyurdu ya... Avrupa parlamenter monarşilerinde bu “birlikte yaşatma durumunun” nasıl hayata geçirildiğine bir bakalım. Duymuşsunuzdur. İspanyol monarşisinden Inaki Urdangarin bundan iki gün önce 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Urdangarin, bir “üst mahkeme” eğer cezasını onaylarsa seçtiği hapishanede yatacak. Yani gideceği hapishaneyi seçme hakkı var. Ama işte o kadar. Kim Undangarin derseniz... İspanya Kralı Felipe’nin eniştesi. Tahtından bu skandal nedeniyle feragat etmek zorunda kalan önceki kral Juan Carlos’un damadı ve tahtın 6. sıradan varisi Cristina’nın kocası. Taht varislerinden birinin eşi olan Urdangarin kertesinde bir saray mensubu, İspanya’da 1.5 yıl boyunca karısı ile beraber yargı önüne çıktı. Sonunda sürgünde yaşamaya zorlanan Prenses Cristina para cezası ile kurtarırken; “enişte”; zimmet, ihtilas, irtikap, resmi makamları aldatmak, nüfuz ticareti, vergi kaçırmak, kara para aklamak, dolandırıcılık, resmi ve ticari belgelerde sahtekârlık gibi çok ağır suçlardan hapis cezası yedi. İspanyol yargısı, “enişte”/“damat” ayrımı yapmadı. ‘Hukuk devleti tescillendi’ “El Pais” gazetesi bu durumu; “Hukuk kendini dayatıyor, yargı bağımsızlığı güçleniyor” başlığındaki başyazısında “İspanya’da Avrupa’nın diğer krallıklarında olmayan bir şey oldu. Bir kraliyet mensubu yargılandı” diyerek özetliyor: “Bu karar, üsttekilerin dokunulmaz olduğu varsayımının sonudur. Bir kraliyet mensubunu kimsenin yargılamaya cesaret edemeyeceği fikrinde olanlara karşı, yargı görevini yaptı ve bağımsızlıkla karar verdi. İspanya’da hukuk devletinin çalıştığı, kimsenin yasa üstünde olmadığı tescil edildi.” Kilit sözcük bu; “kimsenin yasaların üzerinde olmaması”. Veya diğer deyişle “yasa önünde tüm yurttaşların eşit olması”. Gerçekte bu salt bir “demokrasi” meselesi değil. Öncelikle bir “hukuk devleti” olmak meselesi. Yalnız hukuk devletlerinde “yasa önünde herkes eşit” olabiliyor. Ve yalnız hukuk devletlerinde bir kraliyet mensubunu yargılayacak güçte bir “kuvvetler ayrılığı” bulunuyor. Demokrasi evet hukuk devletinin işleyişini denetlemek açısından yaşamsal önem taşıyor. Ama hukuk devleti olamayan çok demokrasi var dünyada. Biri, diğerinin garantisi sayılmıyor. “Parlamenter monarşi” olmak da, eğer içi “hukuk devleti” ile doldurulmazsa RTE’nin gönderme yaptığı bağlamda başlı başına marifet sayılmıyor. Dam üstünde saksağan “Avrupa monarşilerinin” bize şimdi örnek gösterilen evrimi aslında “anayasacılıkla” başladı. Gücü Tanrı’dan aldıkları düşünülen kralların yetkileri ve ayrıcalıkları, 19. yüzyıldan itibaren giderek böylece sınırlandı. 20. yüzyılda sonra bu evrim “hukuk devleti” ve “demokrasi” mücadeleleriyle taçlandırıldı. Bırakın çağdaş “hukuk devleti”nden söz etmek, 200 yıl öncesinin “anayasacılıklarını” bile bizim şimdi mumla arar hale geldiğimiz ve hızla “mutlakiyetçiliğe” geri sardığımız şu günlerde, dam üstünde saksağan misali böyle “monarşi” güzellemelerine girmek, hamasetten başka bir şey olamaz. “Avrupa ülkelerinin pek çoğunda krallar ve kraliçelerin bulunduğunu görüyoruz” diyen Reis ekliyor: “Bu monarklar semboliktir, aslında oralarda parlamenter demokrasi vardır diyeceklerdir. Devlet sisteminde bir aktör varsa hiçbir zaman sembolik olarak kalmaz. Bir ülkede bir kral varsa o kral, kraliçe varsa o kraliçedir. Bu taht ve taç sahibi ülke yönetiminde hak ve söz sahibidir.” Söz sahibi de nasıl söz sahibi? İspanya örneğine dönecek olursak; kral, “enişte”sinin “hapis cezasına” mahkum edilmesinin ardından bir tek açıklama yaptı, o da saray sözcüsü aracılığıyla: “Yargının bağımsızlığına saygımız tamdır!” demek oldu. Hüküm yiyen “enişte” ve kız kardeşle tüm ilişkilerini kesen ve unvanlarını geri alan kralın konuya dair başka bir müdahalesi ol(a)madı. Reis nedense hep makam sahibi olanların “söz sahibi” olduğunu düşünüyor. Oysa örnek getirdiği Avrupa ülkelerinde ister parlamenter demokrasi, ister parlamenter monarşi olsun tek gerçek söz sahibi var; yurttaşlar. Avrupa’nın tüm siyasi tarihi, tebadan yurttaşlığa evrilmenin bu büyük serüveni üzerine kurulu. Kralları bir yana bırakıp Reis biraz da yurttaşların ne kadar “hak ve söz sahibi” olduğuna keşke odaklanabilse. Putin’den Donbas’a tanıma Ukrayna’da AB ve ABD’nin desteğiyle yönetimin değişmesine misilleme olarak Kırım’ı ilhak etmiş olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den bir kritik adım daha geldi. Putin, Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolündeki Donbas bölgesinin pasaportları dahil her türlü belgesinin geçici olarak tanınması kararnamesini imzaladı. Rus medyasına göre bundan sonraki adım, Donbas’taki yönetimlerin bağımsızlıklarının tanınması olabilir. C MY B nilgun@
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear