26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 14 Şubat 2017 .Imzayı bilemediEDİTÖR:ÖZGÜRÖZKÜ TASARIM:BAHADIRAKTAŞ haber 11 Gazetemize yönelik operasyonu yürüten savcı Murat İnam, FETÖ üyesi olmak ve yasadışı telefon dinleme kararına imza atmakla suçlandığı davada savunma yaptı “Selam Tevhid kumpas” davasında “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak ve yasadışı telefon dinleme kararına imza atmakla suçlanan ve gazetemize yönelik operasyonu yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Murat İnam, ilk kez katıldığı duruşmada savunma yaptı. Suçlandığı teknik takip kararındaki imzanın kendisine ait olup olmadığını bilmediğini iddia eden İnam, kız kardeşinin FETÖ bağlantılı dershanede öğretmenlik yapmasına ise “bilmiyorum” karşılığını verdi. İstanbul’da Selam Tevhid soruşturmasında aralarında siyasetçi, kamu görevlisi, işadamı ve gazetecilerin bulunduğu binlere kişi hakkında usulsüz telefon dinleme kararına imza attıkları gerekçesiyle 54 hâkim ve savcı, Yargıtay 16. Ceza Davası’nda yargılanıyordu. Davanın 4. duruşması, sanık sayısının fazlalığı, Yargıtay’daki salonların yetersizliği nedeniyle Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı. Duruşmaya, tutuklu sanıklar ile avukatları ve çok sayıda müşteki katıldı. Davanın firari sanıklarından 28 Ocak 2016’da Yalova’da yakalanan Şike ve Odatv davalarının eski hâkimi Mehmet Ekinci ile davanın tutuksuz sanıklarından gazetemiz yazar ve yöneticilerine yönelik hukuksuz soruşturmayı yürüten Savcı Murat İnam ve emekli Savcı Mustafa Çavuşoğlu katıldı. ‘Benziyor ama...’ Duruşmada savunma yapan İnam, hakkındaki suçlamaları reddederek savunmasını yazılı olarak mahkemeye sundu. İnam, Başkan Mehmet Öztunç’un sorularını da yanıtladı. Suçlamalara konu teknik takip ve izlemeyle ilgili ilk kararı havale ettiğinin belirtilmesi üzerine İnam, “Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı iken, görevli savcının yerinde olmaması nedeniyle havale evrakı bana imzalattırılmış. İmza benim imzama benzemekle birlikte sürekli attığım bir imza değil. Bilirkişi incelemesiyle netlik kazanmasını istiyorum” dedi. Kardeşini bilemedi Kız kardeşinin FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı olduğu ileri sürülen bir dershanede görev yaptığı iddiası sorulan İnam, “Bilmiyorum, 2014 Şubat ayından önce bazı dershanelerde öğretmen olarak görev yaptığını biliyorum” diye konuştu. Yurtdışı bağlantılı telefon görüşmelerine ilişkin sorular üzerine de iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunan İnam, numaraların tekrar incelenmesini talep etti. İnam, görüştüğü iddia edilen FETÖ şüphelisi Hüseyin Avcı’nın Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı olduğunu, ın ise Çağlayan Adliyesi Sosyal İşler Müdürlüğü görevini yürüttüğünü anlattı. Terör örgütü üyeliğinden hakkında soruşturma yürütülen ’a ilişkin takipsizlik kararı verildiğini bildiren İnam, yaptığı iddia edilen diğer telefon görüşmelerinin kendisine ait olmadığını, konuştuğu kişilerin başkalarıyla yaptığı görüşmelerin iddianameye suç unsuru olarak konulduğunu savundu. ‘Olabilir, olmayabilir’ Savunmasının ardından İnam’a, 2013 yılında izleme talepli yazıya attığı imza gösterildi. İnam, “Benim imzama benziyor ama olmayabilir” diyerek beraatını ve duruşmalardan vareste tutulmasını istedi. İnam, bir başka soru üzerine, görev yaptığı dönemde bir savcıya günde 50150 arası dinleme ve izleme takip evrakı geldiğini tahmin ettiğini dile getirdi. l ANKARA / Cumhuriyet BAŞBUĞ’U TUTUKLAYAN HâKİME ‘HİKÂYE ANLATIYORSUN’ TEPKİSİ Savcı İnam’ın ardından önceki duruşmada hazırlanamadığı gerekçesiyle savunma yapmayan sanık Vedat Dalda, söz istedi. Kamuoyunda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u tutuklayan hâkim olarak bilinen Dalda, 16 dinleme kararı verdiğini, ardından hakkında soruşturma açıldığını, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklandığını söyledi. Ha in darbe girişiminin ardından dört gün meydanlarda darbeye karşı durduğunu iddia eden Dalda, böyle bir örgütle ilişkilendirildiği için hicap duyduğunu öne sürdü. Önüne gelen dinleme talep yazılarına bakarak, vicdani kanaatine göre ve yasalara uygun şekilde karar verdiğini savunan Dalda, Selam Tevhid örgütünün Yargıtay tarafından terör ör gütü olduğunun kabul edildiğini, dinleme kararı verdiği 16 kişi arasında politikacıların, siyasilerin bulunmadığını kaydetti. Dalda’nın savunmasının uzaması üzerine salonda bulunan müştekiler, “Hikâye anlatıyor, yalan söylüyor, daha ne kadar dinleyeceğiz” diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Öztunç müdahale etmemeleri konusunda uyardı. 1 şehit 4 yaralı Furkan Yayla Emin Güngör BvaebdayaaSedatAtalay El Bab’a yönelik operasyonda Piyade Uzman Ça vuş Murat Tevlim (29) şehit oldu, 4 asker yaralandı. 24 Ağustos’ta başla tılan harekâtta şe hit olan asker sayısı 174. gününde Murat Tevlim 68’e yükseldi. Yaralı askerler ambulanslarla Kilis ve Gaziantep’teki hastane lere sevk edilirken, şehit askerin cenazesi de helikopter ile Gazi antep Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Şehit Murat Tevlim’in acı haberi Kocaeli’nin Darıca il çesinde oturan babası Mustafa Tevlim ile annesi Birsen Tevlim’e ulaştı. Şehidin iki çocuk babası olduğu öğrenildi. lDHA Fırat Kalkanı Harekâtı’nda El Bab’a yönelik operasyonda cumartesi günü şehit olan uzman çavuş Emin Güngör (40) için memleketi Denizli’de düzenlenen törene yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Şehidin tabutuna sarılan eşi Ayşe Güngör ve kızları Miraç (15), Sonay (14) ile Ceylin Güngör’ün (9) feryatları yürekleri dağladı. Ayşe Güngör, eşinin tabutu başında “Ben seni böyle göndermedim, Emin’im” diyerek ağladı. Oğlunun acı haberini aldığında fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede anjiyo olan anne Menendi Güngör de yoğun bakımdan çıkarılarak cenaze törenine katıldı. El Bab’da Rus uçağının Türk askerlerini vurması sonucu ağır yaralanan ve geçen cumartesi günü şehit olan uzman çavuş Sedat Atalay (26) için ise memleketi Erzurum’un Aşkale ilçesinde tören düzenlendi. Şehit babası Sedat Atalay, törene oğlunun beresiyle katıldı. Pazar günü şehit olan Piyade Teğmen Furkan Yayla (25) için memleketi Giresun’da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törene, şehidin annesi Hülya, babası Etem, kardeşi Talha, mülki ve idari yetkililer ile yaklaşık 4 bin kişi katıldı. l DHA ‘Rakka’ çağrısı Erdoğan, ABD önderliğindeki koalisyon ile hareket etmek istediklerini söyledi Körfez ülkeleri temasları çerçevesinde Bahreyn’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Barış Enstitüsü Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ofisi tarafından düzenlenen konferansta konuştu. Türkiye’nin El Bab’a yönelik yürüttüğü ‘Fırat Kalkanı’ operasyonuna da deği nen Erdoğan, Suriye’de 45 bin kilometrekarelik bir güvenli bölge kurmayı hedeflediklerini belirtti. Erdoğan, “Bizim attığımız adım bir hedefe kilitlenmiştir. Ondan sonra doğuya yönelerek, Münbiç ve Rakka’da eğer koalisyon güçleri ile müşterek adımı atarsak, bu müşterek adımla birlikte de ora daki belirli bir hedef ki o da terörden arındırılmış bir güvenli bölge hedefidir, terörden arındırılmış bu güvenli bölgeye, özellikle ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz, Türkmenler yerleşme imkânını bulacaktır” dedi. Güvenli bölgenin yanında uçuşa yasak bölge istediğini ABD Başkanı Donald Trump’a ilettiğini söyleyen Erdoğan, ‘inşaat’ sözü verdi: “Dedim ki, biz buralarda konut inşasına başlayalım. Ama sizler de mali olarak destek olun. Mültecileri buralara yerleştirelim. Hatta bize iltica etmiş olan kardeşlerimizi de kendi topraklarına yollayalım.” l Haber Merkezi Çipras suç sayıldı Kayseri’de linç edilmek istenen öğrenciler, saldırganların ifadeleriyle tutuklandı ŞEYMA PAŞAYİĞİT dunda yaklaşık 100 kişinin linç ya hesaplarınızı bir söyleyin girişimine uğrayan öğrenciler, bakalım” diyerek yeni bir ince Kayseri’de 17 Aralık’ta bombalı araçlı saldırının ardından yaşanan skandallara yenileri eklendi. Patlama günü yayımlanan bir videodaki gençlere benzetilen Erciyes Üniversitesi’nden 2 öğrenci önce yurtlarında linç edilmek istendi, sonrasında ise şikâyet için gittikleri karakolda saldırganların ifadeleriyle Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Patlama ile ilgili haklarında delil bulunamayan öğrenciler, “Sosyal medya hesaplarınızı verin” denilerek yapılan soruşturmanın ardından muhalif paylaşımları gerekçesiyle tutuklandı. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın HDP’nin seçim sonuçlarını kutladığı ve içerisinde Deniz Gezmiş fotoğrafı bulunan görseller terör propagandası sayılarak tutuklanma gerekçesi oldu. Linç girişiminde bulunulan iki öğrenci hastanede tedavi edilmelerinin ardından gittikleri karakolda da patlama ile alay ettiği iddia edilen gençlere benzediği gerekçesiyle ikinci kez darp kaldırıldıkları özel hastanenin çıkışında da saldırganlar ile karşılaştı. Burada bekleyen grup hastane çıkışında karakola giden öğrencileri takip ederek, bu sefer de tanık rolüne büründü. Şikâyet için gittikleri emniyette öğrenciler, saldırganların “Biz bunları tanıyoruz, bize iki buçuk yıl önce örgüt propagandası yaptı” suçlaması ile karşılaştı. Yaralı öğrenciler yerine saldırganların ifadelerini dikkate alan polisler, öğrencileri TEM’e sevk etti. Kendilerine saldıranlardan şikâyetçi olan öğrencilerin TEM’de videodaki gençler olmadıkları anlaşılınca bu kez de polisler “Sosyal med leme başlattı. Sosyal medya hesaplarını incelemeye alan polis, buradaki muhalif paylaşımları gerekçe göstererek başlattığı soruşturma kapsamında öğrencileri savcılığa sevk etti. Öğrencilerin ayrıca sağlık kontrolünün ardından emniyette de darp edildikleri iddia edildi. Savcılıkta da dertlerini anlatamayan öğrenciler, çıkarıldıkları mahkemede kendilerini linç etmek isteyen gruptan kişilerin ifadeleri ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Sosyal medya paylaşımlarında bir şey bulunamayan öğrencilerden birinin tutuklanma gerekçesi, saldırganların 2 yıl önce olduğunu iddia ettikleri bir konuşmadan ibaret kaldı. Öğrencinin “Siz bizim ne yaşadığımızı bilmiyorsunuz. Kürtler orada eziliyor, kötü muameleye maruz kalıyor” ifadelerini kullandığını iddia eden saldırganların sözleri edildi. Devlet yur Çipras’ın “SYRİZA: HDP’nin büyük başarısını kutluyoruz” paylaşımı da dosyada. mahkeme tarafından örgüt propagandası kabul edilerek tutuklanma gerekçesi sayıldı. Suçlamaları ve hakkındaki iddia edilen söylemleri kabul etmeyen Erciyes Üniversitesi öğrenci ise “Madem iki yıl önce böyle bir söylemim oldu. Bu tarihe kadar neden beklendi. Bana iftira atan şahıslardan şikâyetçiyim” diyerek kendisini savundu. Fotoğraflar dosyada Diğer öğrenci hakkında suçlamalara neden olan ve dosyaya giren paylaşımlar arasında 68 dönemi öğrenci liderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’a ait fotoğraflar, HDP Eş Genel Başkanları ile Yunanistan Başbakanı Çipras’ın “SYRİZA: HDP’nin büyük başarısını kutluyoruz” ifadelerinin yer aldığı kutlama fotoğrafı ile Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün tutuklanmasına tepki gösteren görseller terör örgütü propagandası sayıldı. Ayrıca, dosyada yer alan ve 68 kuşağı öğrenci liderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın “terörist başı” olarak tanımlanması ve Emek Partisi’ne ait görsellerin de bu kapsamda sayılması dikkat çekti. l ANKARA Taraflı ‘tarafsızlık’ Mutlak biçimde tarafsız olması gereken kişinin, ülkeyi derinden ikiye bölen bir konuda taraftar lideri olduğu bir yerde, tarafsızlık mümkün müdür? Kendi tarafında olmayanı hain, bölücü, darbeci ve dahi terörist ilan eden bir güç karşısında tarafsızlık, ilke falan değil, kaba güce teslimiyetin riyakâr biçimde ilan edilmesidir. Yürürlükteki anayasanın amir hükümlerinden biri cumhurbaşkanı seçilen kişinin tarafsız olmasıdır. Varsa parti üyeliğine son verileceğini, TBMM ile ilişkilerinin kesileceğini öngören anayasa maddesini, Cumhurbaşkanlığı yemininde yer alan, “Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma (...) namusum ve şerefim üzerine ant içerim” ifadesi tamamlar. Anayasa “ülkenin birlik ve bütünlüğünü” emanet ettiği Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını, onun şeref ve namusuna havale etmiştir. Benzer bir tarafsızlık yükümlülüğü mülki idare amirleri için geçerlidir. Geçen günlerde halkoylamasında halkı evet oyu vermeye çağıran kaymakamlar açıkça suç işlediler. Bu birkaç kaymakamın, Gülen cemaati ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle haklarında soruşturma yürütüldüğü bilinen 99, 100 ve 101. dönem kaymakamlık kursundan kişiler olması bir rastlantı mı? Bilmiyoruz. İnsanlık durumu açısından kıvanç duyulacak bir hal değil ama tarafsız olmak konusunda şeref ve namusu üzerine yemin etmiş devletin en üst makamı taraftar lideri olduğunda, onun doğrudan temsilcisi olan mülki idare amirleri ne yapsın? Tarafsızlık ilkesi elbette asgari demokratik ilkeler çerçevesinde bir dizi meslek için elzemdir. Hâkimlerin, savcıların, polislerin ülke içi tartışmalarda, seçimlerde taraftar olması, despotizmin göstergelerinden biridir. Etik kurallar, akademik özgürlük ve özerkliğin belli bir tarafsızlık ilkesi içinde uygulanmasını öngörür. Burada da ilke “görüş beyan etmemek” değil, varsa kendi görüşünü hiçbir şekilde öğrencilere dayatmamaktır. Buna karşılık medyada tarafsızlık bir kural değil, bir tercihtir. “Tarafsız olmak en temel ilkemizdir” diyen bir medya kuruluşu, saygın ve güvenilir olmak için sadece bu ilke ile yetinemez. Medya her şeyden önce doğru haber vermek yükümlülüğündedir. Tarafsızlık gerekçesiyle, iktidarı veya muhalefeti zor duruma düşürecek bir doğru ve önemli haberi hasıraltı etmemek, çarpıtmamak, kendinin bağımsız olduğunu iddia eden bir haberyorum kuruluşunun en temel ilkesidir. Ama bir gazete resmen parti organı da olabilir. Ondan tarafsız olması beklenmez. Açıkça bunu ilan ediyorsa, diyecek bir şey yoktur. Bugün tarafsızlık adı altında, Türkiye’de güce biat etme riyakârlığının bir kez daha yaşandığına şahit oluyoruz. Geçmişte tarafsızlık görünümü altında başbakan devirmeye, başbakan seçtirmeye birçok kez uğraşmış kişiler, şimdi başka bir muktedir karşısında taraflı tarafsızlığın süfli örneğini sunuyorlar. Güce evet diyenin tarafsız ilan edildiği, makbul millete dahil edildiği, güce hayır diyenin taraflı, dolayısıyla kabahatli ya da suçlu ilan edildiği bir ortama uyuyorlar. “Açıkça kamuoyu gündeminde tartışılan bir konuda”, düzenlediği televizyon programı veya yazdığı gazetede değil, kendi şahsi sosyal medya hesabında “taraf” olduğu için bir gazetecinin iş akdine son veriyorlar. Tarafsızlığı en temel ilke olarak kabul ettiğini iddia eden bu medya kuruluşunda, başka türlü taraf olanlar, taraftar liderinin safında yer alanlar “taraf” olmuyor. Şaşırmak ne mümkün? Cumhurbaşkanı’nın açıkça taraflı “tarafsız” olduğu bir ülkede yaşıyoruz sonuçta. MEDENİ YILDIRIM DAVASI Mahkemeden itiraf gibi gerekçeli karar Diyarbakır’ın Lice ilçesi Kayacık Köyü’nde 28 Haziran 2013’te kalekol protestosu sırasında 19 yaşındaki Medeni Yıldırım’ın vurularak öldürülmesine ilişkin davada, tutuksuz yargılanan asker Adem Çiftçi’yi beraat ettiren mahkeme gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, Medeni Yıldırım’ın havaya açılan ateş sonucu vurulduğunu belirten mahkeme, olayla ilgili etkin bir soruşturma yapılmadığının anlaşıldığını belirterek, gerçek faillerin ortaya çıkarılması için savcılığa suç duyurusunda bulundu. Gerekçeli kararda 28 Haziran 2013 günü Kayacık Köyü yakınlarında bulunan Jandarma Karakol Komutanlığı’nda yapılan inşaatı protesto eden 150 200 kişilik grubun ellerinde pankart ile karakol önünde toplandığı ve slogan atmaya başladığı, bu sırada karakolun yanında bulunan iş makinesi ile çadırların ateşe verilerek yakıldığı ifade edildi. Olayların daha da büyümesini önlemek ve kalabalığı dağıtmak amacıyla askerlerin havaya ateş açtığını belirten mahkeme, kimin ateş ettiğinin belirlenemediğini ve otopsi sırasında ölünün vücudunda mermi çekirdeği elde edilemediği belirtildi. Kararda “Sanık Adem Çiftci’nin başında olduğu biksi tabir edilen silahtan çıkan mermi ile vurulduğunun sabit olmaması nedeniyle beraatına karar verilmiştir” denildi. l DİYARBAKIR/DHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear