24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 12 Şubat 2017 CHP, 15 YILLIK AKP İKTİDARININ İNSAN HAKLARI KARNESİNİ ÇIKARDI: İhlaller katlanarak arttı CHP’nin hazırladığı “AKP’nin İnsan Hakları Karnesi”, 15 yıllık AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği durumu gözler önüne serdi. CHP’nin çalışmasına göne AKP iktida rında, kadına şiddet ve ço cuklara tecavüz davala rı katbekat artarken on binlerce çocuk evlendiril di ve doğum yaptı. 15 yı da nüfus yüzde 13.8 artar İKLİM ÖNGEL ken, tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 232 arttı. AKP, OHAL kapsamında ihraç ettiği binlerce akademisyen, öğret men, hâkim ve savcıyla 12 Eylül Aske ri Darbesi’ni geride bıraktı. CHP’nin İn san ve Doğa Hakları’ndan sorumlu Ge nel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok so rumluluğunda hazırladığı ‘’AKP’nin İn san Hakları Karnesi’’nde şu çarpıcı veri ler yer aldı: 432 faili meçhul l 20102015 arasında 432 faili meçhul cinayete kurban gitti. Faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin araştırılması için verilen 21 Meclis Araştırma Önergesi AKP oylarıyla reddedildi. l AKP iktidara geldiğinde 59 bin 429 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 2016’da 197 bin 297’ye ulaştı. 15 yılda nüfus yüzde 13.8 artarken, tutuklu ve hükümlü sayısındaki artış yüzde 232 yükseldi. 1299 yargısız infaz l 20102015 arasında 1299 kişi yargısız infaz edildi. l Türkiye, 2016’da Dünya Hukukun Üstünlüğü endeksinde 113 ülke arasında 99, iktidar üstünde en az denetimin olduğu ülkeler kategorisinde 6. sırada yer aldı. l Türkiye 2015’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma ilkesini 2015’te 20 kez, ifade özgürlüğü ile ilgili maddesini ise 28 kez ihlal ederek Avrupa ülkeleri arasında ilk sıraya oturdu. l Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin son bir buçuk yılında açılan hakaret davası 26 iken, Abdullah Gül’ün 139, Tayyip Erdoğan’ın 1845 oldu. Gazeteciler hapiste l 20022015 arasında 184 gazeteci tutuklandı. Haber yapmak suç oldu, tutuklu gazeteci sayısı 2016’da 27 Temmuz itibarıyla 150’ye ulaştı. Dünya Basın Özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 151. sırada yer alırken, Gazetecileri Koruma Komitesi raporunda en çok gazeteci hapse atan ülkeler sıralamasında birinci oldu. l AKP iktidarında 112 bin 24 internet sitesi kapatıldı. İnternet Özgürlüğü endeksinde Türkiye ‘Özgür olmayan ülke’ seviyesine indirildi.  l 9 il ve 35 ilçede 2016’da sokağa çıkma yasağı uygulandı. 78 çocuk, 69 kadın, 60 yaş üzerindeki 30 kişiyle toplam 338 sivil vatandaş yaşamını yitirdi. Darbelerden beter l Küresel Barış Endeksi’nde Türkiye 163 ülke arasında 45. sırada, Dünya Demokrasi endeksinde Türkiye 2015’te 167 ülke arasında 97. sırada yer aldı. l 12 Eylül’de 3 bin 854 öğretmen, 120 akademisyen, 47 hâkim ihraç edildi, 31 gazeteci tutuklanırken AKP’nin OHAL’i 12 Eylül’ü geçti. Yalnızca 161 günde 30 bin 470 öğretmen, 3 bin 957 akademisyen, 3 bin 456 hâkim ve savcı ihraç edildi. 119 gazeteci tutuklandı.  l Güvenlik güçleri 20022015 arasında 4 bin 185 toplantı ve gösteriye müdahale etti. l ANKARA KADIN VE ÇOCUKLARA YÖNELİK TACİZ PATLADI l 20022015 arasında 13 bin 928 kadın cinayeti gerçekleşti. Kadına şiddet son 7 yılda yüzde 1400 arttı. Türkiye’de kadınlara yönelik cinsel taciz son 14 yılda yüzde 449 arttı. Türkiye, Küresel Cinsiyet Eşitliği’nde 144 ülke arasında 130, Türkiye Kadınlar Politik Gücü Endeksi’nde 113, Kadınların Ekonomiye Katılım ve Fırsatlar Eşitliği’nde 129. oldu. l Türkiye, OECD ülkeleri içinde çocukla rın fırsat eşitliğinde 35 ülke arasında 34. oldu. Ceza mahkemelerinde çocuklara karşı işlenen suçlar kapsamında açılan dava sayısı 2010’da 16 bin 135 iken 2015’te bu sayı yüzde 5 artışla 16 bin 957’ye ulaştı. Çocuklara yönelik cinsel istismar 14 yılda yüzde 434 arttı. l 20102015 arasında 1617 yaş arası 232 bin 313 kız çocuğu evlendirildi. 2015’te 1516 yaş arası 17 bin 789 çocuk doğum yaptı. l 2008’den bugüne 47 trans birey öldürüldü. Sadece son 1 yılda 11 trans birey katledildi. 35 trans birey ise AKP iktidarında intihar etti. MALATYA’DA MÜDAHALE: 31 GÖZALTI Malatya’da ihraç ve görevden almalara karşı eylem yapan KESK üyeleri, ikinci kez bir araya gelerek “İşimi, ekmeğimi geri istiyorum”, “Açığa almalar ve ihraçlar son bulsun” talepleriyle Emeksiz üst kavşağında basın açıklaması ve oturma eylemi yapmak istedi. Eğitim Sen Şube Başkanı Tarık Kaya, açıklama yaparken müdahale eden polis, aralarında EMEP Malatya İl Başkanı Kemal Gültekin ve il yöneticileri, PSAKD Malatya Şube Başkanı Mehmet Topal, ÖDP Yeşilyurt ilçe Başkanı Ali Osman İzci, ÖDP Eski Başkanı ve İl Yöneticisi Hacı Ali Amanat, Kürecikliler Derneği yöneticisi Hüseyin Dumlupınar ve kamu emekçilerine destek için Trabzon’dan gelen Öğretmen Hatice Yüksel’in de içinde bulunduğu 31 kişiyi gözaltına aldı. Evrensel’de yer alan habere göre, çevredeki yurttaşların tepki gösterdiği polisler, yurttaşlara, “Uzaklaşın buradan, destek veriyorsanız sizi de alırız” dedi. l Yurt Haberleri ‘Darbeci değil emekçiyiz’ Malatya’da ihraç edilen sendikalı 4 çalışan 33 gündür eylem yapıyor SELAHATTİN GÖKATALAY Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikten sonra Malatya’da “İşimi geri istiyorum” sloganıyla eylem başlatan Eğitim Sen ve SES üyesi Özkan Karataş, Erdoğan Canpolat, Cengiz Uğurlu ve Umut Sertaç Ökdemir, seslerini duyurabilmek için 33 gündür eylemde. Neden ihraç edildiklerini bile bilmediklerini söyleyen KESK üyesi 3 öğretmen ve 1 sağlıkçı,“Biz katil, hırsız, darbeci değiliz. Biz emekçiyiz” diyor. Malatya’da Turan Emeksiz Caddesi 100. Yıl Kavşağı’nda 4 kamu emekçisinin seslerini duyurabilmek için başlattığı eylem bir ayı geride bıraktı. Hiçbir gerekçe gösterilmeden ihraç edilen KESK üyesi 3 öğretmen ve 1 sağlıkçı, her gün gözaltına alınıyor, Kabahatler Kanunu’na göre para cezası uygulanıyor. Cumhuriyet’e konuşan emekçilerden 30 yıllık öğretmen Erdoğan Canpolat, “29 Ekim’de KHK ile ihraç edildik. Hiçbir gerekçe gösterilmedi. Hukuksal girişimlerde bulunduk, ama bir netice alamadık. İşimizi, öğrencilerimizi geri istiyoruz. Emniyet valiliğin yasağını gerekçe göstererek bizi engellemeye çalışıyor. Biz katil, hırsız, darbeci değiliz; biz kamu Eylemci emekçiler her gün gözaltına alınıyor. emekçisiyiz, öğretmenleriz, sağlık emekçisiyiz. Her gün polis bizi zorla gözaltına alıyor. Geçen hafta içinde bize destek veren misafirlerimiz vardı, çok acımasız biçimde aldılar. KESK’in bir eylemini de ortaklaşa yaptık. Ona da acımasız bir biçimde saldırıp gözaltına alıyorlar” dedi. Öğretmen Umut Sertaç Ökdemir, ihracın ardından bütün hukuki yolları denediğini ancak hiçbir sonuç alamadığını belirterek, “İhraç olanlarla ilgili kamuoyunda FETÖ’cü olduğuna yönelik bir algı yaratıldı. Biz her fırsatta, başta FETÖ olmak üzere hiçbir örgütle ilişkimiz olmadığını dile getirdik ancak kimseye dinletemedik. Kamuoyuna derdimizi anlat mak, bu hukuksuzluğu teşhir etmek için anayasal hakkımızı kullanmaya çalışıyoruz. Ama valilik genelgesi gerekçe gösterilerek, acımasızca gözaltına alınıyoruz. Mücadelemizi devam ettireceğiz” diye konuştu. Öğretmen Özkan Karataş ise “KHK ile ekmeğimden edildim. Hiçbir soruşturma açılmadan, somut delil gösterilmeden yapılan bu muameleyi kabul etmiyoruz. Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz; emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız” dedi. Sağlık emekçisi Cengiz Uğurlu da “Herhangi bir soruşturma, mahkeme kararı yok. Bu nedenle eylem yapıyoruz” diye konuştu. l MALATYA haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 11 Trump’a teklif Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, en iyi ihtimalle önümüzdeki 35 yıla yayılacak uzun ve meşakkatli bir seferberliğe dönüşüyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen hafta gerçekleşen telefon görüşmesinin en somut sonucu da bu... Görüşmede ağırlıklı meselenin Türkiye’nin Suriye’deki varlığı olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz bir başka nokta, 45 dakikalık görüşmede daha ziyade Türk tarafının derdini anlattığı, ABD tarafının dinlemede olduğu şeklinde. Erdoğan, Obama yönetiminin Suriyeli Kürtlerle işbirliği konusunda, kamuoyuyla da sık sık paylaştığı şikâyetlerini dile getiriyor. Buraya kadar sürpriz yok. Sürpriz, Cumhurbaşkanı’nın IŞİD’in kalesi Rakka’yla ilgili Trump’a yaptığı teklif. Malum, Erdoğan daha önce Obama’ya “IŞİD’e karşı Rakka operasyonunu YPG’yle değil bizim desteklediğimiz ılımlı muhaliflerle yapın” demişti. Ancak Amerikalılar, aylar süren incelemelerden sonra Türkiye’nin teklif ettiği 20 bin kişilik muhalif ordusu yerine YPG’de karar kılmıştı. ErdoğanTrump görüşmesinde ortaya atılan yeni fikir ise, Rakka operasyonunu ağırlıklı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üstlenmesi. Aynı ElBab’da olduğu gibi, IŞİD’in kalesine yönelik kuşatmanın TSK öncülüğünde (Arap muhaliflerin de katılımıyla) yürütülmesi. Bakın... Pasifist değilim; gerekirse Türkiye’nin sınırları dışında askeri angajmanlara girmesini anlarım, yeri geldiğinde desteklerim. Ama Rakka işi bana mantıklı gelmiyor. Birkaç nedenden dolayı... Bir, Rakka’nın sınırlarımızın güvenliği ya da Kürt kantonlarının birleşmesiyle doğrudan bir alakası yok. 1974 Kıbrıs harekâtının bir mantığı var; Türkiye sınırını IŞİD’den temizlemenin bir mantığı var; ama Suriye’nin 145 kilometre içerisindeki cihatçı başkentini ele geçirmenin bugünün Türkiye’si için stratejik bir önceliği yok... Uluslararası bir güç söz konusu olsa anlaşılabilir. Ancak tek başına Türkiye’nin bu işi üstlenmesi, bizim kuşak için bir Vietnam’a dönüşebilir... Amerikalılar meseleye son derece basit bakıyor. “Biri yapsın da kim yaparsa yapsın” havasındalar. Bizim ise tek motivasyonumuz, Amerikalıların Kürtlerle iş tutmaması. Gel gör ki bu, Rakka’ya yürümek için iyi bir sebep değil. Suriye’deki Kürtleri ya da Kürt oluşumunu Türkiye için tehdit olmaktan çıkarmanın yolu, gerekirse geçmişte olduğu gibi Suriyeli Kürtlerle uzlaşıp (Kürtlerin de sadece Kürt bölgelerinde iddia sahibi olmayı kabulleneceği) makul bir kuzey Suriye haritası üzerinde anlaşmaktır. Zaten, çözüm sürecinin mantığı da sadece PKK’nin silahsızlanması değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınırlarının ötesinde bir Kürt hinterlandı kurarak nüfuz alanını ve refahı yaymasıydı. Bu formül, Barzani için doğruysa, Suriye’de neden olmasın? Sahi, Rakka’da kral olsak ne yazar? Amerikalılar, Rakka IŞİD’den alındıktan sonra birileri çıkıp 150 bin nüfuslu kenti yönetsin istiyor ve bu işi Türkiye’ye havalet etmek istiyor. “Sünni dünyasındaki asıl sıkıntı, iyi yönetim olmaması. Kürtlerin yapması mümkün değil; bari Türkiye oradaki Sünnilerin hamisi olsun!” diyorlar. Ama unutmayın. Bizler, Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı’nda anlattığı toprakların bilerek ve isteyerek reddi üzerine kurulmuş bir cumhuriyetiz. Şimdi dönüp yine Rakka’da belediye işletmenin, çöp toplamanın ne faydası var? Ezcümle, Suriye’deki varlığımızın uzaması ya da kalıcı hale gelmesi, Türkiye’nin kimyasını değiştirir diye endişeleniyorum. Demokrasiyi daha da zayıflatır; olağanüstü hal ve güvenlikçi yaklaşımı, kalıcı hale getirir. İktidar ve istikrarı, yanlış yerde arıyoruz. Türkiye’nin güçlü olması, güvende olması, uluslararası meşruiyet kazanmasının yolu, Trump’la Rakka’ya yürümek değil; demokrasiyi güçlendirmektir. Gelin oraya bir el atalım... İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLERDEN ÜNİVERSİTELERE TEPKİ: Barışı savunanları savunamadılar CAN HACIOĞLU KHK ile ihraç edilen akademisyenlerden Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu, “Barışı savunduğumuz için üniversiteden atıldık. Üniversiteler barışı savunanları savunamadı” dedi. Anadolu Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kıvılcım Turanlı Yücel, “Biz barış istedik, işimizden olduk” derken, Yrd. Doç. Dr. Pelin Yalçınoğlu ise “Biraz daha rahat hissediyorum kendimi çünkü daha fazla bir şey yapamayacaklar” diye konuştu. CEM KAPTANOĞLU: Bugün barış bazı yöneticiler için savunulmama sı gereken bir değer. Biz barışı savunmaya devam ediyoruz. Çünkü çok kıymetli. Barışı savunduğumuz için üniversiteden atıldık. Üniversiteler Türkiye’de barışı savunanları savunamadı yeterince. Üniversiteler barış, adalet, eşitlik, özgürlük, insan hakları, demokrasi ve bütün sivil özgürlükler de siyasal özgürlükler de ödünsüz olmalı. Herkes sussa da üniversiteler fikrini söylemeli. KIVILCIM TURANLI: Neler hissettiğimizi söylemek zor. En önemlisi, biz gülüşümüzü kaybetmedik. Daha da önemlisi yanlış bir şey yapmadık. Ortada bir savaş vardı, bunun durmasını istedik. Biz barış istedik ve bir sürü bedeller ödendi. Bir imza attık, işimizden olduk. Akademi bizi attı mı? Bizim içimizdeki akademi gitti mi? Orası tartışılır. Öğrencilerimle olmayı özleyeceğim kesin. Burukluk var; hazırdık, bekliyorduk, şaşırmadık. PELİN YALÇINOĞLU: Üzüntüden çok öfke hissediyorum. Üzülmüyorum, çünkü zaten 1 yıldır bize çeşitli şekillerde mobing yapılıyordu. Hepimiz belli oranlarda yalnızlaştırıldık; projelerimiz onaylanmadı, öğrencilerimiz alındı, ismimizin olduğu etkinlikler iptal edildi. Hem yaşamaya başlamıştık bu durumu hem de daha fazlasının olacağını biliyorduk. Bu açıdan biraz daha rahat hissediyorum kendimi, çünkü daha fazla bir şey yapamayacaklar. l ESKİŞEHİR Sürgüne durdurma Yargı, “geçici görevlendirme” adı altında memurların görev yerlerinin değiştirilmesine “dur” dedi. Şereflikoçhisar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nde görev yapan ve aynı zamanda Türk BüroSen’in ilçe temsilcisi olan memur, “geçici görevlendirme” ile Evren Malmüdürlüğü’nde görevlendirildi. Memur adına Türk BüroSen’in açtığı davayı görüşen Ankara 3. İdare Mahkemesi, tüm memurları ilgilendiren önemli bir karar verdi. Mahkeme, “Süreklilik gösteren kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde kamu görevlisi ihtiyacının geçici görevlendirme yolu ile karşılanmaya çalışılmasının geçici görevlendirme müessesesinin niteliği ile bağdaşmadığı ve geçici görevlendirmenin şartlarının gerçekleşmediğine” vurgu yaptı. Mahkeme hukuka aykırı olduğunu belirttiği “geçici görevlendirme” işlemini iptal etti. l MUSTAFA ÇAKIR / ANKARA Sendika başkanı Yokuş’a silahlı saldırı Ankara Keçiören’de dün akşam Türk BüroSen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, şoförü Özkan Temizer’in kullandığı araçla evinin önüne geldiği sırada, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğradı. Açılan ateşte Yokuş yara almazken, şoförü Temizer ise bacağından yaralandı. Silah sesleri üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı Özkan Temizer, Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedaviye alındı. Olayın ardından polis ekipleri, kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Türkiye KamuSen Genel Başkanı İsmail Koncuk, bir açıklama yaparak saldırıyı kınayıp, lanetledi. Fahrettin Yokuş’a geçmiş olsun dileklerini ileten Koncuk, provokasyonlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Yokuş anayasa referandumunda hayır oyu vereceğini açıklamıştı. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear