28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 4 Aralık 2017 10 400 günün çetelesini tutmuyoruz Akın Atalay ve Murat Sabuncu 400 gündür mü demir parmaklıkların ardında? Ahmet (Şık) 339. Emre (İper) de 242. gününü mü doldurdu Silivri’nin mapus damında? Boşverin. Çetele tutmuyoruz. Kimimiz “içeri”de, kimimiz “dışarı”dayız ve biz direnenleriz... Çoğu teslim alınmış, kimi gönüllü teslim olmuş medyanın kararttığı gerçeği, kapalı kapılar ardında dönen dolapları halkımıza aktarmak, uyuyanları dürtmek, mahmurları sarsmak, yurttaşların doğru, eksiksiz, örtüsüz, sansürsüz haber alma hakkını savunmak için direnenleriz. İçerideki dört can arkadaşım ve dışarıdaki yorgun bizler, mesleğimizi mağdur edilenlerin sesi olmak, zalime karşı durmak, zulme boyun eğmemek, hukuku, demokrasiyi, özgürlükleri savunmak, gerçekleri ve doğruları gün ışığına çıkarmak olarak tanımlıyoruz. İçerideysek işte tam da bu yüzden içeride olduğumuzu biliyoruz. Dışarıdaysak işte tam da bu yüzden bir gün içeride olabileceğimizi biliyoruz. Bu ülkenin en iyi evlatlarını, mesela adalet ve demokrasiye vurgun Osman Kavala’yı, mesela cin zekâsını yiğitlik ve dürüstlükle harmanlamış Selahattin Demirtaş’ı, 12 Eylül’ün Diyarbakır zindanında bile boyun eğmemiş Gültan Kışanak’ı, sadece gazetecilik yapan, başka da bir iş yapmayı zaten bilmeyen Deniz Yücel’i saçma, hatta saçma bile olamayan gerekçelerle tutuklayıp hapsedenlere “zılcan dikeni” gibi batmak, bizim yurttaşlık ve meslek ödevimiz. Bu uğurda kâh içeride oluruz, kâh dışarıda ve ister içeride, ister dışarıda olalım Pir Sultan’ın “Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” türküsünü çığırırız. Kâh zindan duvarlarında yankılanır türkümüz, kâh kent meydanlarında... İktidarın dizginlerini ele almış, iktidarı yitirmek korkusuyla ahlakı, hukuku, adaleti çoktaaan unutmuşlara dönüp sorarız: Yazılarını beğenmeyebilirsiniz, hoşlanmayabilirsiniz, hatta nefret edebilirsiniz, ama siz Ahmet Altan’ı, Mehmet Altan’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Ahmet Turan Alkan’ı, Ali Bulaç’ı, Mümtaz’er Türköne’yi, Şahin Alpay’ı darbe girişimiyle uzaktan yakından ilişkileri olmadığı, daha önemlisi olamayacağı halde sadece sizin sevmediğiniz gazetelerde yazdıkları için tutuklayıp hapiste çürümeye terk etme hakkını nereden alıyorsunuz? Bunu duraksamadan sorarız... Bunu sorarken “Acaba bize FETÖ’cü mü derler; acaba bize PKK’li mi derler; acaba bize terörist mi derler” gibi ancak ödleklere yakışan sorular aklımızın ucundan bile geçmez. Bizler içeride ya da dışarıda aynaya baktığında gözünü kendinden kaçırmayan, geceleri uykuları bilinçaltına işlemiş suçluluk duygularıyla bölünmeyenlerdeniz... HHH Bu bir gazete yazısı. Alacağı sözcük sayısı sınırlı. Adını anamadığım, hapishanelerde yatan, adı ünü duyulmuş ya da duyulmamış binlerce ve binlerce kadın ve erkek var. Olsun, anlayan anladı zaten... İçeride 400 mapusluk gününü dolduran Akın Atalay ve Murat Sabuncu, 339 gündür “Silivri voltası” atan Ahmet Şık, 242 gündür Ahmet’in voltasına eşlik eden Emre İper arkadaşlarım işte bu yüzden; yukarıda özetlediğim nedenlerden dolayı, gazetecilik mesleğinin ak adına kara sürmedikleri için içerideler. Kiminin adını saydığım, çoğunu sayamadığım adalet mağdurlarının sesi oldukları için ve olacakları için içerideler. Bizleri içeriye tıkanlara dönüp küçümseyerek güleriz. Diz çöktüreceklerini, boyun eğdireceklerini sananlara keyifle nanik yapıp işimize bakarız. Bazen içeride, bazen dışarıdayız. Ama... Ama içeride olanları, bencileyin dışarıdakiler özler be!.. Çok özler. Çok özledik... haber Her dönemin sanığıyızTASARIM:EMİNEBİLGET 11 Atatürk’ün isteğiyle kurulan ve okurlarına gerçekleri duyuran, çağdaş demokratik ilkeleri savunan Cumhuriyet, iktidarlar ile karanlık güçlerin hep hedefinde oldu. Kimi zaman öldürüldük, kimi zaman hapsedildik. 4 arkadaşımız halen tutuklu, yargılanmayan Cumhuriyet çalışanı neredeyse yok Soldan sağa: Akın Atalay, Murat Sabuncu, Emre İper, Ahmet Şık, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Günseli Özaltay, Bülent Yener, Can Dündar 400 gündür tutuklular Gazetemizin 18 yazar, muhabir, avukat, çizer ve yöneticisi Ağustos 2016’da başlatılan Cumhuriyet soruşturması kapsamında yargılanıyor. Gazetemizin yayın politikasının suçlama, haber ve yazılarımızın delil olduğu dava kapsamında yöneltilen suçlama ise FETÖ, PKK/KCK ve DHKP/C’ye yardım etmek, propagandalarını yapmak. Davanın 5’inci duruşması 2526 Aralık’ta yapılacak. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ve İcra Kurulu Başkanımız Akın Atalay 400, muhabirimiz Ahmet Şık 339, muhasebe çalışanımız Emre İper 242 gündür özgürlüklerinden yoksun. Cumhuriyet her dönem iktidarların hedefinde yer aldı. Özellikle askeri darbe dö nemlerinde kapatılma gibi ağır yap tırımlara uğradı. Yazar, muhabir ve yöneticileri yargılanıp cezalandırıldı. İnsan haklarının korunması amacıy la gazetecilik yaptığı ve laik, demok ratik, sosyal hukuk devletinin vazge çilmezliğini savunduğu için iktidar sahiplerinin her dönem hedefi ol du. AKP’nin de kendinden öncekiler den farklılık göstermesi beklenemez di. Nitekim iktidara geldiği 2002’den itibaren aynı yolu izledi ve gazete miz çok sayıda soruş turma ve davayla sus turulmak istendi. Bu konuda üç kritik dö nemeç yaşandı. Birincisi AKP ve CANAN COŞKUN Fethullah Gülen işbirliği sürerken yaşanan Ergenekon kumpa sıydı. Bu isimle açılan soruşturma da gazetemiz başyazarı İlhan Selçuk gözaltına alınıp yaşı nedeniyle sa lınırken, o dönemki Ankara temsil cimiz Mustafa Balbay ve yazarımız Erol Manisalı tutuklandı. Aynı süreç te Cüneyt Arcayürek, Orhan Bursa lı, Mine Kırıkkanat, İlhan Taşçı gi bi pek çok yazar ve muhabirimiz de yaptıkları haberler nedeniyle soruş turuldu, haklarında davalar açıldı. Ardından 1725 Aralık soruştur maları ile AKPGülen ortaklığının so na erdiği ikinci dönemece gelindi. Soruşturmalardan sonra bedel öde tilmek istenen yine Cumhuriyet ol du. Bu nedenle gazetemize yönelik dava ve soruşturmaların sayısı artışa geçti. Süreci gazeteci olarak aktarma görevi, bitmeyen davalar, haberleri mize haksız erişim engellemesi ve tekzip kararları ile cezalandırıldı. Son dönemeç ise 15 Temmuz dar be girişimiyle dönüldü. Darbe giri şiminden sadece bir ay sonra baş latılan bir soruşturmayla gazetemi zin tüm yönetim kadrosu, yazarları ve muhabirleri gözaltına alındı ve ar dından tutuklandı. Yazar ve muha birlerimize açılan ve sayısı zaten faz la olan davaların sayısı gittikçe arttı. AKP iktidarı, bugün yargıda ve si yasette “FETÖ” olarak kodlanan Fet hullah Gülen suç örgütüyle ortaklı ğını sona erdirdikten sonra, “alda tıldık” diyerek, geçmiş dönemdeki adaletsizlikleri eski ortağına yıktı. Bunun doğurduğu “hukuk ve ada let” beklentisi ise asla gerçekleşme di. Siyasal iktidarın düşman olarak gördüğü tüm kesimler, özellikle si yasiler, akademisyenler, gazeteciler ve avukatlar yargının hedefi olma ya devam etti. Savcı ve yargıçların sadece adı değişti, AKPFETÖ işbir liği döneminin yöntemleri aynı kal dı. Cumhuriyet geçmişte olduğu gi bi bugün de demokrasi, temel hak lar ve laiklik ilkesinin toplumca be nimsenmesi, bilimin dinden bağım sızlaşması amacıyla yayın yapıyor ve bunun da bir bedeli var. AKP’nin iktidarını “FETÖ” ile paylaşmaktan vazgeçtiği dönem de, Cumhuriyet gazetesi mensu bu 44 yazar, muhabir ve yönetici miz sanık yapıldı. Haber ve yazıları mız nedeniyle açılan 100’e yakın ce za davasında yargılanıyorlar. Davalar sadece özgürlükleri tehdit etmiyor, gazetemiz mali yönden de susturulmaya çalışılıyor. Başta AKP’li siyasetçi ve bürokratların sistematik şikâyetleriyle açılan tekzip davalarında, gazetemizden toplam 3 milyon 700 bin lira ceza isteniyor. Hükümet üyelerinin başı çektiği yüze yakın manevi tazminat davasında gazetemizin milyonlarca lira tazminat ödemesi isteniyor. Cumhuriyet’e yönelik bu yargısal kuşatma, AKP’nin hedef aldığı tüm demokratlara yönelik baskının sadece bir parçası ve eleştirel gazeteciliğe saldırının boyutunu gösteren somut bir örnek. Arkadaşlarımızın tutukluluğunun 400. gününde Cumhuriyet’e açılan davaların listesini sıralıyoruz. ERDEM GÜL: Haziran 2015’te yayımlanan MİT TIR’ları haberi nedeniyle o dönem Başsavcı Vekili olan İrfan Fidan tarafından Kasım 2015’te ifadesi alındıktan sonra tutuklandı. 3 ay tutuklu kalan Ankara temsilcimiz Gül, Anayasa Mahkemesi’nin ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin kararı ile serbest kaldı. Hakkındaki iddianamede örgüte yardım, devletin gizli kalması gereken bilgilerini temin etme ve açıklama ve darbeye teşebbüs suçlamalarından hapis cezası istenen Gül, dava kapsamında Mayıs 2016’da gizli kalması gereken bilgileri açıkladığı iddiasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Darbeye teşebbüs suçundandan beraat eden Gül, örgüte yardım suçlamasıyla yargılanmaya devam ediyor. CAN DÜNDAR: Dündar’ı MİT TIR’larındaki mühimmata ilişkin haberi nedeniyle yargı mercilerinden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan hedef aldı. 3 ay Gül ile birlikte tutuklu kalan eski genel yayın yönetmenimiz Dündar, aynı dava kapsamında gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçlamasıyla 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Cezanın verildiği gün adliye önünde silahlı saldırıya uğradı. Dündar MİT TIR’ları haberinden önce de 1725 Aralık yolsuzluk soruşturması fezlekelerine ilişkin haber ve yazıları ile ilgili Nisan 2016’da 28 bin 600 lira para cezasına çarptırıldı. Davanın tarafları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan yer alıyordu. Dündar aynı zamanda toplamda 1 milyon 500 bin lira para cezasının istendiği tekzip davasının da sanığı. OĞUZ GÜVEN: Gazetemizin internet sitesi cumhuriyet.com. tr Yayın Yönetmeni Güven’e Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in ölümüne ilişkin 52 saniye yayın da kalan bir anons tweet’i nedeniyle 3 yıl hapis cezası verildi. “İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti” şeklindeki anons tweet’i Sabah gazetesi tarafından hedef gösterilmişti. Bunun üzerine savcı Yasemin Baba da, silinerek düzeltildiği için hiç görmediği bir haber üzerinden soruşturma başlatmıştı. Soruşturma kapsamında 1 ay tutuklu kalan Güven hakkındaki iddianamede tek suçlama, hedef gösterilen tweet değildi. PKK ile çözüm sürecindeyken gazeteciler Ahmet Şık ve Banu Güven’in Cemil Bayık ile yaptıkları röportajları Twitter hesabından paylaşan Güven’in terör örgütlerinin açıklamalarını yayımlama suçlaması ile cezalandırılması istenmişti. Güven’e hapis cezası veren mahkeme, mahkumiyet gerekçesine bu tweet’leri de ekledi. Güven hakkında aynı zamanda terör örgütlerinin açıklamalarını yayımlama, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği iddiasıyla açılan 2 tane daha dava var. CÜNEYT ARCAYÜREK: “Yüzsüzlüğün daniskası” başlıklı yazısı nedeniyle hakkında henüz hayatta iken Cumhurbaşkanı’na hakaret davası açılmıştı. Arcayürek’in ismi 23 Haziran 2015’te hayatını kaybetmesinden 5 ay sonra hala mahkeme askısında idi. Arcayürek hakkındaki bu dava Kasım 2015’te düşürüldü. ÇİĞDEM TOKER: İstifa ettirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın Fatih’te imara açılan 8 bin metrekarelik toplam alanını satın alan şirketin ortağı olduğunu yazdığı için yargılanıyor. Topbaş’ın söz konusu “Vatan’da damat afeti” başlıklı yazısından şikâyetçi olması nedeniyle hakaret suçlamasıyla yargılandı ve beraat etti. Ancak Topbaş bu karara itiraz etti. CANAN COŞKUN: “Yargıda tartışılan konut satışı” başlıklı haberiye kamu görevlisine hakaret ettiği iddia edilerek Kasım 2015’te hakkında 23 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bu kapsamda Ocak 2017’de 12 bin 600 lira para cezasına çarptırıldı. Coşkun bunun yanı sıra “Soğandan MİT çıktı” haberi nedeniyle ertelemeli 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. Dündar ve Gül’ün tutuklanmasına ilişkin haberi nedeniyle Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla yargılanıyor. ABBAS YALÇIN: Bir dönem sorumlu yazıişleri müdürümüz olan gazetemiz avukatlarından Yalçın, aralarında Cumhurbaşkanı’na ha karet, terör örgütlerinin açıklamalarını yayımlama ve propagandasını yapma, iftira, hakaret ve tekzip davalarının olduğu 28 dosyada sanık yapıldı. BÜLENT ÖZDOĞAN: Gazetemizin Yazıişleri Müdürü Özdoğan, toplamda 800 bin lira para cezasının istendiği sekiz tekzip davasında sanık yapıldı. Terör örgütlerinin açıklamalarını yayımladığı iddiasıyla da hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istendi. Özdoğan bu davadan Şubat 2017’de beraat etti. ALİCAN ULUDAĞ, SİNAN TARTANOĞLU, OZAN ÇEPNİ, NECATİ SAVAŞ: PKK’nin 13 Mart 2016’da Ankara Kızılay’daki otobüs duraklarına yönelik bomba yüklü araçla gerçekleştirdiği saldırı sonucu 35 yurttaş yaşamını yitirmişti. Olayı takip eden muhabirlerimiz Uludağ, Tartanoğlu, Çepni ve Savaş hakkında Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yapılan ihbar üzerine Ağustos 2016’da dava açıldı. 4.5 yıl hapislerinin istendiği dava sürüyor. UTKU ÇAKIRÖZER: Gazetemizin eski genel yayın yönetmenlerinden olan şimdinin CHP milletvekili Çakırözer, toplamda 1 milyon 600 bin lira para cezasının istendiği 16 tekzip davası ve bir hakaret davasının sanığı yapıldı. AYŞE YILDIRIM: Eski sorumlu yazıişleri müdürlerimizden olan Yıldırım, toplamda 1 milyon 300 bin lira para cezasının istendiği 13 tekzip davası ve iki hakaret davasının sanığı yapıldı. AYKUT KÜÇÜKKAYA: Eski sorumlu yazıişleri müdürlerimizden olan Küçükkaya, Gezi Parkı eylemlerinde polisin attığı gaz kapsülünün başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın isminin B.E. şeklinde yazılmadığı gerekçesiyle toplamda 260 bin lira para cezasının verildiği 13 davada sanık yapıldı. Küçükkaya, aynı zamanda toplamda 400 bin lira para cezasının istendiği dört tekzip, iki hakaret, bir gizliliğin ihlali, bir de devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklama davasının sanığı yapıldı. CEYDA KARAN: Gazetemiz yazarlarından Karan, Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun 12 çizerinin katledilmesinin ardından çıkan özel sayısının kapağına dayanışma için köşesinde yer verdiği gerekçesiyle 2 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Aynı dava kapsamında yazarımız Hikmet Çetinkaya da aynı cezaya çarptırıldı. KEMAL GÖKTAŞ: Gazetemiz muhabiri Göktaş hakkında, Ankara’daki 10 Ekim katliamında Emniyet’in ihmali olduğu iddialarını haberleştirdiği gerekçesiyle dava açıldı. Göktaş’ın terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin kimliğini açıkladığı iddiasıyla 3 yıla kadar hapsi isteniyor. YAVUZ YAKIŞKAN: Gazetemizin ulaştırma servisi çalışanı Yakışkan, Cumhuriyet iddianamesinin nisan ayında tamamlanmasının hemen ardından gözaltına alındı. İddianameyi hazırlayan savcılardan Yasemin Baba’nın talimatıyla 14 gün gözaltına tutulan Yakışkan’ın oğlunun kullandığı telefon hattı ile ByLock kullanıcısı olan M.Y. isimli bir kişinin telefon hattı arasında yoğun telefon görüşmesi olduğu suçlaması yöneltilmişti. Yakışkan’ın avukatlarının araştırması sonucu, sanılanın aksine M.Y’nin şüpheli kişi olmadığı, Yakışkan’ın oğlunun arkadaşı olduğu ortaya çıkmıştı. Bu araştırma sonucu serbest kalan Yakışkan hakkında ne takipsizlik kararı verildi ne de iddianame hazırlandı. ŞENOL BURAN: Gazetemizin kantin işletmecisi Şenol Buran, 24 Aralık 2016’da Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla zırhlı polis aracıyla evi basılarak gözaltına alındı. 2 Ocak 2017’de salıverilen 4 yıla kadar hapsinin istendiği dava sürüyor. ARİF KIZILYALIN: “Bakandan eşine VIP havuz” haberi nedeniyle o dönem Çevre ve Şehircilik Bakanı olan İdris Güllüce şikâyetçi oldu. İftira suçlaması ile 4 yıla kadar hapsi istendi. IŞIL ÖZGENTÜRK: “Ülkemin porno halleri” başlıklı yazısını yandaş kalem Hilal Kaplan, “Çok nazik, çok hassas olanlar için Güneydoğu” başlıklı yazısını da Cumhurbaşkanı Erdoğan şikâyet ettiği için sanık yapıldı. Toplamda 7 yıla kadar hapsi istendi. SELDA GÜNEYSU: “Minik balerinler yolsuzluğu” başlıklı haberi nedeniyle hakkında iftira suçlamasıyla dava açıldı. 4 yıla kadar hapsi isteniyor. Avukat Orhan Apaydın Orhan Erinç rikathidaatrsılzarohldeup Uğur Mumcu Cumhuriyet her iktidarın hedefindeydi. 1993’te bombalı bir saldırıda hayatını kaybeden yazarımız Uğur Mumcu ve Orhan Erinç’le birlikte 1980’de sıkıyönetim mahkemesinde yargılanırken. Aradan 37 yıl geçti, gazetemizin imtiyaz sahibi Orhan Erinç, halen sanık sandalyesinde oturtuluyor. AKP iktidarının tazminat davaları Ceza davalarının yanı sıra asliye hukuk mahkemelerine 1 milyon liraya varan miktarlarda manevi tazminat ödenmesi istemiyle davalar da açıldı. 1725 Aralık süreciyle birlikte özellikle hükümet yetkililerinin davacısı olduğu 93 tane tazminat davası açıldı. Bu davalara bazı örnekler ise şöyle: l Topbaş’ın damadı 1 milyon lira istiyor: İstifa ettirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı yazarımız Çiğdem Toker’in “Vatan’da damat afeti” başlıklı yazısı nedeniyle 1 milyon liralık istemli manevi tazminat davası açtı. Söz konusu haber Fatih Belediyesi’nin Aksaray’da, “afet toplanma alanı” olarak kullanılan 8 bin metrekarelik arazinin imara açılmasını konu alıyordu. Araziyi satın alan şirketin sahibi ise Kavurmacı ile ortaktı. l Binali Yıldırım 500 bin lira istiyor: Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) Cumhuriyet’in de medya ortağı olduğu 96 medya ku ruluşuyla birlikte yayımladığı Paradise Papers sızıntılarında Malta’da oğulları Erkam ve Bülent Yıldırım’a ait 5 şirketi olduğu ortaya çıkan Başbakan Binali Yıldırım, “kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” gerekçesiyle, oğullarıyla birlikte, 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı. l Damat Albayrak 100 bin lira istiyor: Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, muhabirimiz Pelin Ünker’in “YerliMilli bahane Panama şahane” başlıklı haberi nedeniyle açtığı davayla 100 bin lira manevi tazminat istiyor. l 1725 Aralık haberleri için 260 bin lira istiyorlar: Can Dündar’a 1725 Aralık soruşturmalarına ilişkin yazıları nedeniyle daha önce 28 bin 600 lira adli para cezası verilmişti. Ceza davasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ile 25 Aralık soruşturmasında isimleri geçen Usame Kutub, Abdulkerim Çay, Yasin el Kadı, Muaz Kadı, Cengiz Aktürk ve Hasan Doğan açtıkları yedi ayrı manevi tazminat davasıyla toplamda 260 bin lira istiyorlar. Fethullahçı yapının tazminat davaları 1990yılından başlanarak Kasım 2002’ye kadarki AKP öncesi dönem mercek altına alındığında haberler ve yazılar nedeniyle gazetemize 424 tazminat davasının açıldığı görülüyor. Bu davaların 73’ü Fethullah Gülen, darbe girişiminin ardından firar eden şüpheliler ve KHK ile kapatılan cemaat kurumları tarafından açılmış. Gülen ve cemaatinin dava ettiği yazar ve muhabirlerimiz arasında Cumhuriyet davasında yargılanan yazarlarımız Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin, tutuklu muhabirimiz Ahmet Şık, dava avukatlarından Fikret İlkiz ve 2010 yılında yaşamını yitiren başyazarımız İlhan Selçuk yer alıyor. Gülen ile cemaatine mensup kişi ve kurumlar AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den 2016’ya kadar olan 14 yıllık süreçte yazar ve muhabirlerimize 34 tane daha manevi tazminat davası açmış. Öte yandan AKP öncesi dönemde başta Hikmet Çetinkaya’nın olmak üzere Gülen hakkındaki haberler ve yazılar gerekçe gösterilerek çok sayıda tekzip davası açılmış. Gülen’in internet sitesinde de ulaşılabilir haldeki çok sayıda tekzip metninde, gazetemizin mahkeme eliyle birçok tekzip yayımladığı belirtiliyor. Sitede yer alan 9 Mayıs 1997 tarihli bir tekzip metninde şu ifade dikkat çekiyor: “Yazar (Çetinkaya) tazminat ödemeye ve çeşitli cezalara mahkum edilmiştir. Halen çok sayıda dava da görülmeye devam etmektedir. Bu hukuki durumun anlamı, yazarın ileri sürdüğü isnatların gerçekdışı ve tahkir edici nitelikte olduğunun mahkemelerce de tespit edildiğidir.” Cemaatin AKP iktidarı ile dost olduğu zamanlarda da gazetemiz yazarlarına Gülen’in şikâyetiyle ceza davaları açıldı. Şikâyet edilenler arasında başyazarımız İlhan Selçuk, yazarlarımız Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat ve Cüneyt Arcayürek, eski yazıişleri müdürümüz Mehmet Sucu ile eski genel yayın yönetmenimiz İbrahim Yıldız yer alıyordu. DAMLA YUR: Gazetemizin eski muhabirlerinden Yur hakkında o dönem AKP’den Sakarya milletvekili adayı olan Ali İnci’nin kardeşi Y.İ’nin cinsel taciz soruşturması şüphelisi olduğuna ilişkin 1 Haziran 2015 tarihli “Pamukova suspus” haberi nedeniyle dava açıldı. Yur’un, soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği iddiasıyla 3 yıla kadar hapsi isteniyor. ATAOL BEHRAMOĞLU: “Ortaçağdan sesleniş” başlıklı haberi gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanı’na hakaret davasıyla 4 yıl 8 aya kadar hapsi istendi. Ocak 2017’de bu davadan beraat etti. SERDAR EROĞLU: Cumhuriyet.com.tr’nin eski haber müdürü Eroğlu hakkında, terör örgütlerinin açıklamalarını ya yımlama, terörle mücadelede görev alan kişileri hedef gösterme, iftira ve hakaret ve Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamalarının yöneltildiği altı dava açıldı. MİNE KIRIKKANAT: “Dünya yalan narkoz şirketten” başlıklı yazısından Adnan Oktar ve Fethullah Gülen şikâyetçi oldu. Hakkında hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 8 aya ka dar hapsi istendi. Nisan 2014’te bu davadan beraat etti. ÖZGÜR MUMCU: “Zalim ve Korkak” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddiasıyla hakkında Haziran 2015’te dava açıldı. 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenen Mumcu, Mayıs 2016’da bu davadan beraat etti. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear