26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 15 Aralık 2017 2 İşte MEB’in müdürleri! haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET Milli eğitim müdürlüklerinde çalışan 1000 üst düzey yöneticiden 356’sının özgeçmişi yok. Yöneticilerin üçte biri ise din eğitimi geçmişine sahip FİGEN ATALAY Milli Eğitim Bakanlığı’nda kadrolaşma tartışmaları gündemden düşmüyor. Eleştiriler büyük oranda göreve atanan kişilerin üyesi olduğu sendika ile bitirdiği öğretim kurumları üzerinden yürütülürken, il ve ilçe müdürlüklerinde görevli bin üst düzey yöneticiden 356’sının özgeçmiş hikâyesi bilinmiyor. Yöneticilerin branşlara göre genel dağılımında ise sınıf öğretmenliği birinci, sosyal bilgiler ikinci, din kültürü ve ahlak bilgisi üçüncü sırada yer alıyor. Marmara ve Uludağ üniversitelerinin İlahiyat Fakülteleri MEB’in taşra yönetimine kadro yetiştirme konusunda ilk sıralarda bulunuyor. ‘Neden gizlediler?’ 81’i milli eğitim il müdürü, 919’u ilçe müdürü olmak üzere toplam 1000 üst düzey yöneticinin özgeçmişlerini inceleyen Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer, özgeçmişle ilgili herhangi bir bilginin olmadığı yönetici sayısının çokluğu konusunda şu yorumu yaptı: “Oranın bu kadar yüksek olması özgeçmişin bilinmesinin karşı taraflarda yaratacağı taraf olmaya karşı geliştirilen bir önlem olarak yorumlanabilir. Atamayı yapanların atadıkları kişilerin yeterlilik ölçütlerini bilerek işlem yaptıklarının hepimiz farkındayız. MEB’in yönetici seçerken yandaş kayırdığı gerekçesiyle yıllardır eylemler düzenleniyor. Buna rağmen özgeçmişi ‘gizlemenin’ hangi kaygılardan kaynaklandığı sorusu yanıtlanmaya muhtaç bir soru olarak ortada durmaktadır.” Kadın yönetici yok Kadınerkek temsil oranına da bakılan araştırmaya göre; MEB’e bağlı kurumlarda görev yapan kadın öğretmenlerin oranı yüzde 55.34. Ancak yönetim merdiveninin taşra basamağında yer alan birinci, ikinci ve üçüncü kademe yö neticiliğinde kadınların oranı yok denecek kadar az. Okul idareciliklerinde; kadın temsilinin oranı yüzde 17.90, erkek temsil oranı ise yüzde 82.10. Çalışmaya dahil edilen 81 ilin 2’sinde Sakar ya ve Bilecik il müdürü, 80 ilde görev yapan 299 il müdür yardımcısının 16’sında Ankara 2, Ağrı 2, Çankırı, Niğde, Malatya, İstanbul, Bursa, Muğla, Eskişehir, Hatay, Antalya, Samsun, Trabzon, Van kadınlar müdür yardımcılığı görevini yürütüyor. Şube müdürlüğü yüzde 32 İl milli eğitim şube müdürlüğü kapsamında incelenen 677 şube müdüründen ise sadece 21’inde kadınlar yönetsel görev üstlenebilmiş. Çalışmada incelenen 919 ilçenin 7’sinde (binde 76) kadınlar görev yapıyor. Kadınların müdür olarak görevde bulunduğu ilçeler; Aydın/ Söke, Yenipazar, Muğla /Marmaris, Adana/Karataş, Mersin/Mezitli, Ardahan/Posof, Burdur/Kemer. Bölgesel olarak bakıldığında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kadın yönetici bulunmuyor. !Eğitim kimlere emanet İşte Dinçer’in araştırmasından çarpıcı tespitler: l İkinci aşamada çalışmaya konu olan yöneticilerin görev yaptıkları kurumların internet sitelerine koydukları özgeçmiş hikâyelerinde yer alan bitirdiği ortaokul, lise ve yükseköğretim kurumlarının neler olduğu incelendi. 81 il müdürü arasında din öğretimi menşeli programlardan gelenlerin sayısı 28, oranı yüzde 34.57 olarak belirlendi. l Özgeçmişi olan 644 il ve ilçe müdüründen 412 il ve ilçe müdürünün özgeçmiş hikayesine bakıldı. Müdürlerin yüzde 39.32 din öğretimi, yüzde 7.52 meslek, yüzde 53.16’sının genel öğretim mezunu yöneticilerden oluştuğu saptandı. l Bölgesel olarak öğretim hayatında din öğretimi tedrisatından geçmiş olanların en çok yönetici yapıldığı bölgeler Marmara ve Karadeniz. l İdareciliğin branşlara göre genel dağılımına bakıldığında sınıf öğretmenliğinin birinci, sosyal bilgilerin ikinci, din kültürü ve ahlak bilgisinin üçüncü, Türkçenin dördüncü, Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliklerinin beşinci sırada olduğu görülüyor. l İlçe müdürlüklerinde din öğretimi ağırlıklı yükseköğretim programlarından mezun olanların en yüksek sayıda görevde bulunduğu iller İstanbul , Ordu, Ankara, Balıkesir ve Hatay. l Marmara ile Uludağ Üniversitelerinin İlahiyat Fakülteleri MEB’in taşra yönetimine kadro yetiştirmekte ön sırada bulunuyor. Ayak yıkama ‘piyesi’ Meclis’te İstanbul Kartal Özel Çınar Anaokulu’nda 36 yaş arası çocuklara oynatılan ‘tiyatro’ gösterisine ait fotoğraflar, Meclis gündemine taşındı. Evrensel gazetesinde haber olan fotoğraflar, söz konusu gösteride; yöresel kıyafetler giydirilip türban takılan kız çocuklarına, sofranın baş köşesine oturtulan erkek çocuklarının ayaklarının yıkatıldığını ortaya çıkarmıştı. Konuyu Meclis’e taşıyan CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, “Okullardaki uygulamalar, Türkiye’nin geleceğini karartıyor” dedi. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Yarkadaş, “Bu tür saçmalıklara neden izin veriyor ve teşvik ediyorsunuz” diye sordu. CHP’den Müftüye tepki: Çocuklarımızdan uzak durun “915 yaş arasındaki kız çocuklarının evlendirilebileceğini” ileri süren Hatay Müftüsü Hamdi Kavillioğlu’na CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok tepki gösterdi. Altıok, bu sözlerin insanlık suçu ve insan hakkı ihlali olduğunu belirterek, “Çocuklarımızdan uzak durun” dedi ve müftü hakkında idari işlem başlatılmasını istedi. Altıok, yaptığı açıklamada, ana okullarında kız çocuklarına şeriat eğitimi verilmesinin, birtakım tarikat okullarında çocuklara evlilik provası yaptırılmasının ve müftülere nikah yetkisinin verilmesinin tesadüf olmadığına, bilinçli ve organize edilmiş çağdışı anlayışın bir ürünü olduğuna dikkat çekerek, “Çocuklarımızın bedenleri ve akılları tarikat yurt ve vakıflarından ‘adım adım’ uzaklaşması gerekirken cinsiyetçi, eril, ötekileştiren organize bir gerici saldırı ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet Projenin yaşattığı ‘Hayatım değişti’‘ilk’ler l 88 genç kız bisiklet kullanmayı öğrendi. l 193 genç kız yüzmeyi öğrendi. l 286 genç kız ilk defa tüplü dalış yaptı. Devlet koruması altındaki 287 genç kız, ‘Kızlar Atakta’ projesiyle birbirleriyle ve hayatın güzel yüzüyle tanıştı Kimisi öfkesini yenmeyi öğrendi, kimisi ilk kez tüple dalış yaptı. Bisiklete binmeyi, yelken yapmayı, tüplü dalmayı öğrenen kızlar, korkularını yendi, hayallerini gerçekleştirdi. Alternatif Yaşam Derneği’nin “Kızlar Atakta’’ projesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü arasında imzalanan protokol kapsamında devlet koruması altında çeşitli merkezlere yerleştirilmiş kızlar da vardı, koruyucu ailelerin yanına verilenler de. Sosyal olarak hayata dezavantajlı başlayan, 18 farklı ilden gelen 287 genç kız, 35 farklı gönüllü eğitmen eşliğinde, 11 spor, 4 doğa ve sanat, 4 kişisel gelişim etkinliğinden yararlandı. Kızlar, bir haftalık kamp boyunca yüzdüler, tüplü dalış yaptılar, tekneden atladılar, yelken deneyimi kazandılar, bota bindiler, ay ışığında Likya yolunda gece yürüyüşü yaptılar, çadırda matın üstünde uyudular, köy yollarında bisiklete bindiler. Dans eğitmenleri eşliğinde dans eden kızlar, perküsyon aletleriyle ritim yapmayı da öğrendiler. 1218 yas¸ arasında fırsat eşitsizliği yaşayan ve risk altında olan sosyal dezavantajlı genç kızları güçlendirme projesi olan “Kızlar Atakta’’, katılımcıların, açık hava deneyimi, doğa sporları, fiziksel ve temel gençlik gelişimi etkinlikleri aracılığıyla, gücünü ve potansiyelini keşfetmesini sağlayarak, ergenlik sonrası dönemde de yüksek motivasyonlu, kendine güvenen, cesaretli ve girişimci genç kızlar olarak toplumda yer almalarını hedefliyor. Yeniliğe daha açıklar Projenin sosyal etki raporundaki verilere göre, katılımcıların kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolü algılarında olumlu yönde değişim görüldü, yaşam doyumlarında ve öz saygılarında artış meydana geldi. Rapora göre, gönüllülerin yüzde 93’ü kampın katılımcıların özgüveninde artışa sebep olduğunu, yüzde 95’i kamp süresince katılımcıların yeniliğe daha açık hale geldiğini gözlemlediğini söylemiş. Gönüllüler en çok keşif dalışı, yüzme ve doğa yürüyüşü etkinliklerinin özgüven artışına neden olduğunu düşünüyor. Kızlardan... “Buradan yanımda götürdüğüm en büyük şey yapamam dediğim şeyleri cesaretimi toplayıp yapmam.’’ “Önceden özgüvenim yoktu ama burada 1 hafta kalmama rağmen artık kendime karşı özgüvenim var.’’ “Burada hiç yapmadığım şeyleri o kadar kolay yaptım ki. Her şey bana çok zor geliyordu, çok korkuyordum ama artık hiç korkmuyorum.’’ “Kızlar Atakta bana sinirlerimi kontrol etmemi öğretti.’’ “Burada korkularımı yenmeyi öğrendim. Denizden korkuyordum ama ablalar korkularımı yenmemi öğrettiler.’’ “Öfkelerimizi nefes egzersizleriyle kontrol etmeyi öğrendik. ‘’ “Kendine daha çok saygı duyan ve daha güçlü, hayata daha sıkı tutunan bir kişi olarak gidiyorum.’’ “İlk defa çadırda yattım, çok mutluyum. Çok iyi uyudum. ‘’ “Tanımadığım birine gülümseyebilmeyi ve selam vermeyi öğrendim.’’ Bu Yüksek Seçim Kurulu ile yeni seçimler??? Türkiye’de önce Parlamenter rejim içinde Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi kabul edildi ve abuk sabuk bir sistem oluşturuldu... Bu sistem içinde 12 Eylül 2010 Halkoylaması ile yüksek yargı iktidarın emrine verildi. AKP/Erdoğan iktidarının güçlendirdiği ve hassas komuta noktalarına getirdiği kadroların 15 Temmuz 2016 FETÖ askeri darbe teşebbüsü, bu ortam içinde yaşandı. Bu teşebbüsten sonra Erdoğan/AKP iktidarı tarafından 20 Temmuz Olağanüstü Hal sivil darbesi gerçekleştirildi. OHAL sivil darbesi çerçevesinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle düzenlenen baskı ortamında yapılan 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye garip bir adla isimlendirilen ucube bir rejim kuruldu. Bütün bu “Tek Adam Yönetimine” dönük otoriterleşme sürecine son noktayı koyan 16 Nisan 2017 Halkoylamasının özelliklerini anımsayalım: 1) Demokratik Rejimin Ruhuna aykırı olduğu, yetkileri fiilen yargı denetiminin dışında bırakılan bir Tek Adam Yönetimi getirdiği için, yapılış felsefesi bakımından Demokrasi açısından gayri meşruydu. 2) Pek çok ilgisiz maddeyi aynı anda oylamaya sunduğu için Halkoylaması tekniği bakımından yanlıştı. 3) OHAL bağlamında çıkarılan KHK’lerle özgür ve şeffaf bir seçim ve propaganda ortamı (özellikle medya özgürlüğü ile, vali ve kaymakamların iznine bağlanan toplantı ve gösteriler açısından) sınırlandığı ve kısıtlandığı için, Anayasa’ya aykırıydı. 4) Oylama başladıktan sonra, seçim yasasının 77’nci, 98’inci ve 101’inci maddelerine açıkça aykırı bir biçimde mühürsüz oy zarflarının ve mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına YSK tarafından karar verildiği için de illegal yani kanuna aykırıydı. Özet olarak, hem felsefi ve siyasal meşruiyet hem de yürürlükte olan Anayasa ve yasalar açılarından kabul edilemez, gayrimeşru ve illegal bir nitelik taşıyordu. HHH Kamuoyu, Rıza Sarraf (Reza Zarrab) ve Man Adası iddiaları, Filistin ve Lozan konularıyla meşgulken, bu 16 Nisan 2017 Halkoylamasını kabul eden Yüksek Seçim Kurulu hakkında yeni bir yasa, sessizce yürürlüğe kondu... Yasanın en önemli maddesinin hükmü şuydu: “Mevcut YSK Başkanı, başkan vekili ve üyeleri, kalan görev sürelerini tamamlayacak. 2016 yılındaki yenileme seçimiyle seçilen üyelerin yerine 2022 yılı Ocak ayında yenileme seçimi yapılacak.” Yani önümüzdeki seçimler de yine bu YSK denetimi altında yapılacak! Siz, FETÖ’den ifade veren yargı mensuplarının hakkında önemli iddialar öne sürdükleri ve bu nedenle FETÖ suçlaması ile ciddi bir baskı ve tehdit altında olduğu belirtilen YSK Başkanı’nın yönetimindeki bir seçimin şeffaf, adil ve güvenli olacağına inanıyor musunuz? 1 milyon dolarlık ödülü çocuklara harcayacak Samsun’da Ayvacık Anaokulu müdürü Nurten Akkuş (33), uluslararası bir vakıf tarafından “en iyi 50 öğretmen” arasına seçilmenin heyecanını yaşıyor. Varkey Gems Vakfı tarafından düzenlenen Küresel Öğretmen Ödülü Komitesi’nce en iyi öğretmen seçilirse alacağı 1 milyon dolarlık ödülü savaş mağduru çocuklar için harcayacağını söyleyen Akkuş, “Filistin’de, Suriye’de birçok çocuk savaş mağduru, aç, kimsesiz durumda. Bu mağduriyetlerin giderilmesi için ne kadar çok çocuğun hayatına dokunabilirsem o kadar mutlu olacağım. Parayı da dünyada mağdur olan tüm çocukların yaşamları için harcamayı düşünüyorum” dedi. l DHA PISA testi güncellendi Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir dünyanın 72 ülkesinde gençlerin okuma, matematik ve bilimdeki bilgisini ölçen uluslararası test olan PISA’ya yeni kriterler ekleniyor. Türkiye’nin 72 ülke arasında 50. olduğu PISA, önümüzdeki yıl gençleri ‘küresel yeterlilik’ konusunda değerlendirecek. Öğrencilere yalan haber, küresel ısınma ve ırkçılık konusunda sorular sorulacak. İlki, önümüzdeki yıl 80 ülkede yapılacak olan sınavda yeni kriterlerle tahammülsüzlük ve köktencilik sorgulanacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear